David Kelley: The future of design is human-centered

David Kelley ile insan odaklı tasarım üzerine

Çeviri: Beril Baykam Gözden geçirme: Sancak Gülgen

There's a lot of exciting things happening in the design world

Bu geçtiğimiz yıl, tasarım dünyasında

and at IDEO this past year,

ve IDEO'da oldukça heyecanlı şeyler olmakta,

and I'm pleased to get a chance to share some of those with you.

ve bunların bir kısmını sizinle paylaşma şansı bulmaktan son derece mutluyum.

I didn't attend the first TED back in 1984

1984'teki ilk TED'e katılmadım

but I've been to a lot of them since that time.

ama o tarihten beri birçoğunda bulundum.

I thought it [would] kind of be interesting to think back to that time

Richard'ın herşeyi başlattığı o zamanları

when Richard got the whole thing started. Thank you very much, Richard;

hatırlamanın oldukça ilginç olduğunu düşünmüştüm. Çok teşekkür ederim, Richard,

it's been a big, enjoyable part of my life, coming here.

buraya gelmek hayatımın büyük ve keyifli bir parçası oldu.

And so thinking back, I was thinking

Konuya dönersem, düşünüyordum da

those of us in Silicon Valley were really focused on products or objects --

Silikon Vadisi'ndeki bizler ciddi olarak ürünlere veye objelere --

certainly technological objects.

özellikle teknolojik objelere konsantre olmuş durumdaydık.

And so it was great fun in those days, and some of those of you

O günler oldukça eğlenceliydi, ve seyircilerin içindeki

who are in the audience were my clients.

sizlerden bazıları benim müşterilerimdi.

We'd come in with some prototype underneath a black cloth

Siyah bir örtü altındaki bir prototiple içeri girerdik

and we'd put it on the conference table,

ve konferans masasının üzerine koyardık,

and we'd pull off the black cloth and everybody would "ooh" and "ah."

ve siyah örtüyü çektiğimizde herkes "ooo" ve "aaa" derdi.

That was a really good time.

Gerçekten güzel zamanlardı.

And so we'll continue to focus on products, as we always have.

Ve her zaman yaptığımız gibi ürünlere konsantre olmaya devam edeceğiz.

And if you were here last year,

Eğer geçen yıl burada bulunduysanız,

I probably wrestled you to the floor and tried to show you my new EyeModule 2,

sizle büyük ihtimalle biraz güreşip size yeni EyeModule 2 tasarımımı göstermeye çalıştım,

which was a camera that plugged into the Handspring.

bu Handspringlere takılan bir kameraydı.

And I took a lot of pictures last year;

Ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim;

very few people knew what I was up to, but I took a lot of pictures.

çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim.

This year -- maybe you could show the slides --

Bu yıl -- belki slaytları gösterebilirsiniz --

this year we're carrying this Treo, which we had a lot to do with

bu yıl yakından ilgilendiğimiz

and helped Handspring design it.

ve Handspring'e tasarımında yardım ettiğimiz bu Treo'yu taşıyoruz.

Also, though we designed it a few years ago --

Ayrıca, birkaç yıl önce tasarlamış olmamıza rağmen --

it's just become ubiquitous in the last year or so --

bu hayat kurtaran Hearthstream defibrillatorü

this Heartstream defibrillator which is saving lives.

ancak geçen yıl yaygınlıkla kullanılmaya başladı.

Maybe you've seen them in the airports? They seem to be everywhere now.

Belki de onları havaalanlarında gördünüz? Artık her yerde kullanılıyor gibiler.

Lots of lives are being saved by those.

Bunlar sayesinde birçok hayat kurtarılıyor.

And, we're just about to announce the Zinio Reader product

Ve, dergi okumayı daha da eğlenceli kılacağına inandığım

that I believe will make magazines even more enjoyable to read.

Zinio Reader ürünümüzü duyurmak üzereyiz.

So, we really will continue to focus on products.

Sonuçta, gerçekten ürünlere konsantre olmaya devam edeceğiz.

But something's happened in the last 18 years since Richard started TED,

Ancak Richard'ın TED'i başlatmasından sonra geçen 18 yılda birşeyler oldu,

and that's that people like us --

ve bu bizim gibi insanlar --

I know people in other places have caught onto this for a long time,

başka yerlerde insanların bu şeye uzun zamandır kapıldığını biliyorum,

but for us, we've really just started ... we've kind of

ama bizler, Maslow'un hiyerarşisini tırmanmaya

climbed Maslow's hierarchy a little bit --

daha yeni başladık --

and so we're now focused more and more on human-centered design,

ve sonuçta şimdi insan odaklı tasarıma daha çok konsantre olmuş durumdayız.

human-centeredness in an approach to design.

Tasarıma yaklaşımda insan odaklılık.

That really involves designing behaviors and personality into products.

Bu gerçekte davranışların ve kişiliğin ürün olarak tasarlanmasını içeriyor.

And I think you're starting to see that,

Ve düşünüyorum da bunu görmeye başlıyorsunuz,

and it's making our job even more enjoyable.

ve bu işimizi daha eğlenceli hale getiriyor.

Interestingly enough, we used to primarily build 3-D models --

Oldukça ilginç, biz öncelikle 3 boyutlu modeller --

you know, you've seen some today -- and 3-D renderings.

biliyorsunuz, bugün birkaç tane gördünüz - -ve 3 boyutlu gerçekçi çizimler yapardık.

Then we'd go and we'd show those as communicating our ideas.

Sonra gider bunları fikirlerimizi anlatmak için gösterirdik.

But firms like ours are having to move to a point where

Ancak bizim gibi firmalar öyle bir noktaya gelmek zorunda ki,

we get those objects that we're designing and get them in motion,

tasarladığımız bu objeleri alıp nasıl kullanılacaklarını göstermek için

showing how they'll be used.

harekete geçirmeliyiz.

And so in order to do that we've been forming

Ve sonuç olarak bunun için

internal video-production groups

bu tür deneyim prototipleri yaparak

in order to make these kind of experience prototypes

insan-makine ilişkisi derken neden bahsettiğimizi gösterecek

that show just what we mean about the man-machine relationship.

dahili video - prodüksiyon ekipleri oluşturuyoruz.

And it's a much better way to see.

Ve bu görmek için çok daha iyi bir yol.

It's kind of like architects who show people in their houses,

Bu evleri boş göstermek yerine

as opposed to them being empty.

insanlarla dolu gösteren mimarlar gibi.

So I thought that I would show you a few videos

Sonuçta düşündüm ki ürün, servis ve çevre tasarımındaki

to show off this new, broader definition

bu yeni ve daha geniş tanımı sergileyebilmek için

of design in products and services and environments.

size birkaç video gösterebilirim.

I have a few of them -- they're no more than a minute

Elimde birkaç tane var -- bir veya

or a minute-and-a-half apiece --

bir buçuk dakikadan uzun değiller --

but I thought you might be interested in seeing some of our

Ama düşündüm ki geçen yıl yaptığımız bazı işleri

work over the last year, and how it responds in video.

ve videoya nasıl yansıdıklarını izlemek ilginizi çekebilir.

So, Prada New York: we were asked by Rem Koolhaas

Mesela, New York'taki Prada mağazası. Rem Koolhaas ve

and OMA to help us conceive the technology

OMA bizden New York'taki mağazalarında

that's in their retail store in New York.

kullanılacak teknolojiyi tasarlamamızı istedi.

He wanted a new kind of store -- a new one --

Satış rolü gibi kültürel rolü de olan

a store that had a cultural role as well as a retail one.

yeni bir tür mağaza istedi -- yeni bir tane --

And that meant actually designing custom technology

Ve bu aslında malzemeleri raflardan alıp kullanmanın tersine

as opposed to just buying things off the shelf and putting them to use.

özel bir teknoloji dizayn etmek anlamına geliyordu.

So, there're lots of things. Everything has RF tags:

Sonuç olarak, çok fazla şey var. Herşey RF etiketine sahip:

there's RF tags on the user, on the cards,

kullanıcılar, kartlar üzerinde RF etiketleri var

there's the staff devices that are all around the store.

personelin mağazanın her yerinde kullandığı cihazlar var.

You pick them up, and once you see something that you're interested in,

İlginizi çeken birşey görünce ürünü aldığınızda

the staff person can scan them in

görevli kişi ürünü tarayabilir

and then they can be shown on any screen throughout the store.

ve ürün mağazanın herhangi bir yerindeki bir ekranda görüntülenebilir.

You can look at color, and sizes, and how it appeared on the runway, or whatever.

Rengine, boyuna, bir defilede nasıl göründüğüne,ne isterseniz görebilirsiniz.

And so then the object -- the merchandise that you're interested in --

Ve sonra obje -- ilgilendiğiniz ürün --

can be scanned. It's taken into the dressing room,

taranabilir. Deneme kabinine götürülür

and in the dressing room there are scanners

ve kabinin içinde tarayıcılar vardır.

so that we know exactly what clothing you have in the dressing room.

Bu sayede kabinde hangi elbiseleri yanınıza aldığınızı kolayca biliriz.

We can put that up on a touch screen

Elbisenin görüntüsünü dokunmatik bir ekrana koyabiliriz

and you can play with that, and get more information

ve bu sayede onunla oynayabilir, ilgilendiğiniz ve üzerinizde denediğiniz

about the clothing that you're interested in as you're trying it on.

giysi hakkında daha çok bilgi alabilirsiniz.

It's been used a lot of places, but I particularly like the use here

Birçok yerde kullanıldı, ama ben sıvı kristal ekranların

of liquid crystal displays in the changing room.

özelikle bu kabinlerdeki işlevini seviyorum.

The last time I went to see this store,

En son bu mağazayı görmeye gittiğimde,

there was a huge buzz about people standing outside and wondering,

dışarıda bekleyen insanlar oldukça merak ediyorlardı,

"Am I going to actually get to see the people changing clothes here?"

"Gerçekten burada giysilerini değiştiren insanları görebilecek miyim?"

But if you push the button, of course, the whole wall goes dark.

Ama butona basarsanız, elbette, duvarın tümü kararıyor.

So you can try to get approval, or not, for whatever you're wearing.

Bu sayede denediğiniz giysi için onay alabilir ya da almayabilirsiniz.

And then one of my favorite features of the technology

Ve sonra, teknolojik özellikler arasında favorilerimden biri

is the magic mirror, where you put on the clothes.

elbiseleri giydiğiniz sihirli aynadır.

There's a big display in the mirror, and you can turn around --

Aynada büyük bir monitör var, çevrenizde dönebilirsiniz --

but there's a three second delay.

ama üç saniyelik bir gecikme var.

So you can see what you look like from the back or all the way around, as you look.

Bu sayede baktığınızda arkadan nasıl gözüktüğünüzü ya da tüm çevrenizi görebilirsiniz.

(Applause)

(Alkış)

About a year and a half ago we were asked to design

Bir buçuk yıl önce müzede bir tertibat

an installation in the museum --

dizayn etmemiz istendi --

this is a new wing of the Science Museum in London,

bu Londra'daki Science Museum'un yeni yan binalarından biri,

and it's primarily about digital and biomedical issues.

ve temel olarak dijital ve biyomedikal konularla ilgili.

And a group at Itch, which is now part of IDEO,

Ve IDEO'nun bir parçası olan Itch'deki bir grup

designed this interactive wall that's about four stories tall.

yaklaşık 12 metrelik bu interaktif duvarı tasarladı.

I don't know if anybody's seen this --

Kimsenin bunu görüp görmediğini bilmiyorum --

it's pretty spectacular in the room.

odanın için oldukça muhteşem görünüyor.

Anyway, it's based on the London subway system.

He neyse, bu tertibat Londra metro sistemi temelli.

And so you can see that

Ve görebilirsiniz ki

the goal is to bring some of the feedback

amaç müzeye gitmiş insanların

that the people who had gone to the museum were giving,

yapmakta oldukları yorumları almak

and get it up on the wall so everybody could see. Just for everybody to see.

ve herkesin görebileceği şekilde duvarda göstermekti. Herkesin görebileceği şekilde.

So you enter your information. Then, like the London tube system,

Yani bilginizi giriyorsunuz. Sonra, Londra metro sistemindeki gibi,

the little trains go around with what you're thinking about.

küçük trenler sizin düşüncelerinizle dolaşıyorlar.

And then when you get to a station, it's expanded so that you can actually read it.

Ve bir istasyona geldiğinizde tamamı okulacak şekilde genişliyorlar.

Then when you exit the IMAX theatre on the fourth floor --

Sonra dördüncü kattaki IMAX salonundan çıktığınızda --

mostly teenagers coming out of there --

çoğunlukla gençler çıkıyorlar --

there's this big open space that has these tables in it

Itch'ten Durrel [Bishop] ve Andrew [Hirniak] taranfından tasarlanmış

that have interactive games which are quite fun,

oldukça eğlenceli interaktif oyunlu

also designed by Durrell [Bishop] and Andrew [Hirniak] of Itch.

masaların olduğunu geniş bir açık alanla karşılaşıyorsunuz,

And the topics include things that the museum is about:

Ve konular müzenin ilgili olduğu şeyleri içeriyor:

male fertility, choosing the sex of your baby

eril üreme, çocuğunuzun cinsiyetini seçmek

or what a driverless car might be like.

ya da sürücüsüz bir arabanın nasıl olabileceği.

There's lots of room, so people can come up

Oldukça geniş bir alan, yani insanlar gelebilir ve

and understand what it is before they get involved.

katılmadan önce neler olduğunu anlayabilirler.

And also, it's not shown in the video, but these are very beautiful.

Ve ayrıca, videoda gösterilmiyor, ama bunlar çok güzel.

They go to the top of the wall and when they reach all the way to the top,

Duvarın en üst noktasına gidiyorlar ve en tepeye ulaştıklarında,

after they've bounced around, they disperse into bits

sektikten sonra parçalara ayrılıyor

and go off into the atmosphere.

ve atmosferin içlerine gidiyorlar.

The next video is not done by us.

Bir sonraki video bizim tarafımızdan hazırlanmadı.

This is CBS Sunday Morning that aired about two weeks ago.

Bu CBS'in Pazar Sabahı programı -- 2 hafta önce yayınlandı.

Scott Adams ran into us

Scott Adams bizimle karşılaştı ve

and asked us if we wouldn't help to design

bize Dilbert için nihai çalışma hücresinin tasarımına

the ultimate cubicle for Dilbert,

yardım etmek ister miyiz diye sordu,

which sounded like a fun thing and so we couldn't pass it up.

ki bu kulağa çok eğlenceli geliyordu ve biz bunu kaçıramazdık.

He's always been interested in technology in the future.

O hep gelecekte kullanılacak teknolojiye ilgi duymuştur.

(Video: Scott Adams: I realized that at some point I might be

(Video: Scott Adams: Bir noktada fark ettim ki ben

the world's expert on what's wrong with cubicles.

çalışma hücrelerindeki hatalar konusunda dünyada en iyi uzman olabilirim.

So we thought, well, wouldn't it be fun to get together

Ve düşündük ki, dünyanın en akıllı tasarımcılarının birkaçıyla

with some of the smartest design guys in the world

toplanıp bu hücreleri nasıl daha iyileştirebileceğimizi

and try to figure out if we could make the cubicle better?

bulmaya çalışmak eğlenceli olmaz mı?

Narrator: Though they work in a wide-open office space

Sunucu: San Francisco'nun Oakland Bay köprüsünün altına harikulade bir şekilde kurulmuş

spectacularly set under San Francisco's Oakland Bay Bridge,

açık bir ofis alanında çalışmalarına rağmen

the team built their own little cubicles

ekip bu hücrelerde yaşanabilecek sorunları deneyimlemek amaçlı

to fully experience the problems.

kendilerine küçük çalışma hücreleri yarattılar.

Woman: A one-way mirror. I can look out; you can look at yourself.

Kadın: Tek taraflı bir ayna. Ben dışarı bakarım, sen kendine bakarsın.

Narrator: They took pictures.

Sunucu: Fotoğraflar çektiler.

Woman: You feel so trapped, when someone kind of leans over

Kadın: Birileri sana doğru eğilince kapana kısılmış hissediyorsun,

and you're sort of held captive there for a minute.

ve bir an esir kalmış oluyorsun.

SA: So far it's chaos, but a lot of people are doing stuff, so that's good.

SA: Şimdilik bu bir kaos, ama birçok insan birşeyler yapıyor, bu iyi.

We'll see what happens.

Bakalım neler olacak.

Narrator: The first group builds a cubicle in which the walls are screens

Sunucu: İlk grup duvarlarının bilgisayar ekranı ve aile fotoğrafları

for the computer and for family photos.

için ekranlar haline geldiği bir hücre yaratıyor.

In the second group's scenario, the walls are alive

İkinci grubun senaryosunda ise, duvarlar canlı

and actually give Dilbert a group hug.

ve Dilbert'i grup olarak kucaklıyor.

(Laughter)

(Kahkaha)

Behind the humor is the idea of making the cubicle more human.)

Bu mizahın altında aslında hücreyi daha insani hale getirmek var.)

David Kelley: So here's the final thing, complete with orange lighting

David Kelley: Bitmiş halı bu, güneşin gökyüzündeki yolunu izleyen

that follows the sun across -- that follows the tracks of the sun -- across the sky.

turuncu aydınlatmayla tamamlanmış.

So you feel that in your cubicle.

Böylelikle onu hücrenizde hissediyorsunuz.

And my favorite feature, which is a flower in a vase

Ve benim en sevdiğim özellik, vazodaki çiçek,

that wilts when you leave in disappointment,

siz gidince hayal kırıklığı ile solan

and then when you come back, it comes up to greet you, happy to see you.

ve siz dönünce, sizi gördüğüne sevinip sizi karşılamak için tekrar canlanan.

(SA: The storage is built right into the wall.)

(SA: Depo alanı direk duvarın içine inşa edilmiş.)

DK: You know, it has homey touches like a built-in fish tank in the walls,

DK: Ev gibi detayları var mesela duvardaki gömme akvaryum,

or something to be aggressive with to release tension.

veya stres atmak amaçlı agresifleşebileceğiniz bir obje.

(SA: Customizable for the boss of your choice.)

(SA: Seçtiğiniz patron için özel uyarlanmış.)

DK: And of course: a hammock for your afternoon nap

DK: Ve tabiki, hücreye serebileceğiniz

that stretches across your cubicle.

bir hamak öğle uykularınız için.

(SA: Life would be sweet in a cubicle like this.)

(SA: Hayat böyle bir hücrede çok tatlı olurdu.)

DK: This next project, we were asked to design a pavilion to celebrate

DK: Sıradaki proje için Londra'daki Millennium Dome'undaki

the recycling of the water on the Millennium Dome in London.

su geri dönüşümünü kutlamak adına bizden bir pavilyon tasarlanmamız istendi.

The dome has an incredible amount of water that washes off of it,

Kubbede inanılmaz fazla su var, hem temiz

as well as wastewater.

hem de kirli-su.

So this building actually celebrates the water

Yani bu yapı aslında, geri dönüşüm ünitesinden çıkan

as it comes out of the recycling plant and goes into the reed bed

ve tekrar filtreden geçmek için sazlığa giden

so that it can be filtered for the final time.

suyu kutlamak amaçlı istendi.

The pavilion's design goal was to be kind of quiet and peaceful.

Yapının tasarım amacı sessiz ve huzur dolu olmaktı.

In contrast to if you went inside the dome, where it's

Kubbenin dışına çıkıldığında

kind of wild and crazy and everybody's

yaşanan vahşi, çılgın ortama kıyasla,

learning all kinds of things, or fooling around, or whatever they're doing.

herkesin birşeyler öğrendiği yada şakalaştığı.

But it was intended to be quite quiet.

Ama bu yapının olabildiğince sessiz olması düşünüldü.

And then you would wander around and gather information,

Etrafında dolaşıp anlaşılması kolay bir şekilde

in a straightforward fashion, about the recycling process

geri dönüşüm süreci ve buradan geçen suyun

and what's being done, and how they're going to reuse the water

nasıl tekrar kullanılacağı hakkında

once it comes through the plant.

bilgi toplayabilirsiniz.

And then, if you saw,

Ve eğer gördüyseniz

the panels actually rotate. So you can get the information

paneller aslında dönebiliyor. Ön tarafından bilgi alıp

on the front side, but as they rotate, you can see the actual

döndükçe onlar, arkasında asıl tesisi görebilirsiniz

recycling plant behind, with all the machines as they actually process the water.

suyu işleyen bütün makinelerle birlikte.

You can see: there's the plant.

Gördüğünüz gibi, işte tesis.

These are all very low-budget videos, like quick prototypes.

Bunların hepsi az bütçelerle yapılmış videolar, hızlı prototipler.

And we're announcing a new product here tonight,

Bu gece burada yeni bir ürün anons ediyoruz

which is the first time this has ever been shown in public.

halka ilk kez gösterilecek burada.

It's called Spyfish, and it's a company called H2Eye,

Adı Spyfish, H2Eye diye bir şirketin,

started by Nigel Jagger in London.

Nigel Jagger'ın Londra'da kurduğu.

And it's a company that's trying to bring the experience -- many people have boats,

Ve bu şirket bir deneyimi ortaya koyuyor -- birçok insanın teknesi var

or enjoy being on boats, but a very small percentage of people

yada teknede olmaktan keyif alırlar, ama çok az insanın

actually have the capability or the interest in going under the water

suyun altına inip, orada nelerin olduğunu görme

and actually seeing what's there,

ve dalgıçların yaptıklarından zevk alma

and enjoying what scuba divers do.

kapasitesi ya da ilgisi var.

This product, it has two cameras.

Bu ürünün iki kamerası var.

You throw it over the side of your boat

Teknenin bir yanında atıyorsunuz

and you basically scuba dive without getting wet.

ve aslında hiç ıslanmadan suya dalıyorsunuz.

For us -- there's the object -- for us, it was two projects. One, to design the interface

İşte obje bu. Bizim için bu iki projeydi. İlki arayüzün tasarımıydı

so that the interface doesn't get in your way.

ki arayüz ayakaltında olmasın.

You could have that kind of immersive experience of being underwater --

Suyun altında sizi saran bir deneyim yaşayabilirsiniz--

of feeling like you're underwater -- seeing what's going on.

suyun altında hissettiğiniz -- ve neler olduğunu gördüğünüz.

And the other one was to design the object

Diğeri ise objeyi tasarlamaktı

and make sure that it was a consumer product and not a research tool.

ve bunun kullanıcı ürünü olması, araştırma aracı olmamasından emin olmaktı.

And so we spent a lot of time -- this has been going on for about

Böylelikle çok fazla zaman harcadık -- bu yaklaşık

seven or eight years, this project --

7-8 yıldır sürüyor --

and [we're] just ready to start building them.

ve biz daha yeni bunları üretmeye hazırız.

(Narrator: The Spyfish is a revolutionary subaquatic video camera.

(Sunucu: Spyfish devrimci bir su altı kamerası.

It can dive to 500 feet, to where sunlight does not penetrate,

152 metreye kadar dalabiliyor, güneşin geçmediği,

and is equipped with powerful lights.

ve güçlü ışıklarla donatılmış.

It becomes your eyes and ears as you venture into the deep.

Siz derinliklere giderken sizin gözünüz ve kulağınız oluyor.

The battery-powered Spyfish sends the live video-feed through a slender cable.)

Piller çalışan Spyfish canlı görüntüleri ince bir kabloyla gönderiyor.)

DK: This slender cable was a huge technological advancement

Bu ince kablo çok büyük bir teknolojik gelişmeydi

and it allowed the whole thing to be the size that it is.

ve bu ürünün bu ölçüde olmasını sağlayanda buydu.

(Narrator: And this central box connects the whole system together.

(Sunucu: Bu merkezi kutu da bütün sistemi birbirine bağlıyor.

Maneuvering the Spyfish is simple with the wireless remote control.

Spyfishe manevra yaptırmak wireless uzaktan kumandayla çok kolay.

You watch the video with superimposed graphics

Videoyu eklenmiş grafiklerle izliyorsunuz

that indicate your depth and compass heading.

derinliğinizi ve gittiğiniz yönü belirten.

The fluid graphics and ambient sounds combine

Akışkan grafikler ve çevre sesleri birleşip

to help you completely lose yourself underwater.)

kendinizi suyun altında kaybetmenizi sağlıyor.)

(Applause)

(Alkış)

DK: And the last thing I'll talk about is ApproTEC,

DK: Ve son olarak ApproTEC hakkında konuşacağım,

which is a project that I'm very excited about.

benim çok heyecan duyduğum bir proje bu.

ApproTEC is a company started by Dr. Martin Fisher,

ApproTEC Dr. Martin Fisher tarafından kurulan bir şirket,

who's a good friend of mine. He's a Ph.D. from Stanford.

kendisi benim yakın bir arkadaşım. Stanford'dan PhD'si var.

He found himself in Kenya on a Fulbright

Kendisini Fulbright desteğiyle Kenya'da bulmuş

and he had a very interesting insight, which is that

ve çok enteresan bir içgörüsü oluşmuş,

he said, "There must be entrepreneurs in Kenya;

söylediğine göre " Kenya'da girişimciler olmalı,

there must be entrepreneurs everywhere."

her yerde girişimciler olmalı."

And he noticed that for weddings and funerals there

Ve oradaki düğünler ve cenazeler için

they could find enough money to put something together.

para bulup birşeyler yapabilirler.

So he decided to start manufacturing products in Kenya

Böylelikle, Kenya'da ürün üretimlerine başlamış

with Kenyan manufacturers -- designed by people like us, but taken there.

Kenyalı üreticilerle -- bizim gibi insanların tasarladığı ama oraya gönderilen ürünler.

And to this date -- he's been gone for only a few years --

Ve bugüne kadar -- gideli sadece birkaç yıl oldu --

he's started 19,000 companies.

19,000 şirket kurdu orada.

He's made 30,000 new jobs.

30,000 yeni iş imkanı yarattı.

And just the sales of the products -- this is a non-profit --

Ve sadece bu ürünlerin satışı -- bu kar amacı gütmüyor --

the sales of these products is now .6% of the GDP of Kenya.

bu satışlar Kenya'nın GSYIH'nın %6'sı.

This is one guy doing this. This is a pretty spectacular thing.

Bunu yapan sadece bir adam. Bu harikulade birşey.

So we're in the process of helping them design

Şu an bir dönüm arazisi olan herkes için

deep-well, low-cost manual pumps

derin-kuyu, düşük maliyetli manuel pompa

in order for these people who have a quarter acre of land

tasarım sürecine yardım ediyoruz

to be able to grow crops in the off-season.

ki onlar sezon dışında da hasat ekebilsinler.

What they do now is: they can grow crops in the rainy season

Şu an yağmur sezonunda ekseler bile

but they can't grow them in the off-season.

sezon dışı ekim yapamıyorlar.

And so by doing that, the woman that you saw in the first thing --

İlkinde gördüğünüz kadın,

she's a school teacher -- always wanted to send her kids to college

bir okul öğretmeni kendisi, çocuklarını hep istediği

and she's going to be able to do it because of these things.

gibi üniversiteye gönderebilecek ve bunu bu pompalar sayesinde yapacak.

So with seed-squeezers, and pumps, and hay-balers and

Bu tohum sıkıcakları, pompalar ve saman balyaları gibi

very straightforward things that we're designing --

tasarladığımız bu basit şeyler sayesinde

my students are doing this as class projects

-- Stanford'daki öğrencilerim bunu bir sınıf projesi olarak yapıyor

and IDEO has donated their time to do this kind of work --

ve IDEO'da çalışanların zamanını bu tip işler için ayırıyor --

it's really amazing to see his success, Martin's.

Martin'in başarısını görmek inanılmaz.

We also were thinking about the experience of Richard,

Biz ayrıca Richard'ın tecrübesini de düşünüyorduk,

and so --

yani --

(Laughter)

(Kahkaha)

-- we designed this hat, because I knew I'd be the last one in the day

bu şapkayı tasarladık çünkü biliyordum ki ben günün sonu olacaktım

and I needed to deal with him. So I just have one more thing to say.

ve onunla başa çıkmam gerekecekti. Söyleyecek bir tek şeyim daha var.

(Laughter)

(Kahkaha)

Can you read it?

Okuyabiliyor musunuz?

(Laughter)

(Kahkaha)

Well, it's always kind of funny when he comes up and hovers.

Gelip etrafta dolaşıp durması her zaman çok komik.

You know, you don't want to be rude to him and you don't want to feel guilty,

Kaba olmak istemiyorsunuz ve kendinizi suçlu hissetmek de istemiyorsunuz.

and so I thought this would do it, where I just sit here.

ben bunun işe yarayacağını düşündüm, burada böyle oturmamın.

(Laughter)

(Kahkaha)

(Applause)

(Alkış)

So we saw a lot of interesting things being designed today in this session,

Bugün bu oturumda bütün konuşmacıların sunduğu

and from all the different presenters.

bir sürü enteresan şey gördük tasarlanan.

And in my own practice, from product to ApproTEC,

Ve benim kendi işimden, bir üründen ApproTEC'e kadar,

it's really exciting that we're taking a more human-centered approach to design,

tasarıma insan-odaklı bir yaklaşım içinde olmamız çok heyecan verici,

that we're including behaviors and personalities in the things we do,

davranışların ve kişiliklerin yaptığımız şeylere dahil edilmesi,

and I think this is great.

bence bu harika.

Designers are more trusted and more integrated

Tasarımcılar artık şirketlerin stratejilerinde

into the business strategy of companies,

daha çok güveniliyor ve entegre ediliyor.

and I have to say, for one, I feel very lucky at the progress that design

ve söylemeliyim ki, ilk TED'den bu yana tasarımın katettiği

has made since the first TED. Thanks a lot.

gelişmeden dolayı kendimi çok şanslı hissediyorum. Çok teşekkürler.