Thomas Barnett: Rethinking America's military strategy

Thomas Barnett draws a new map for peace

Çeviri: Doğa Çelik Gözden geçirme: Gülsüm Kuzulu

I get asked a lot what the difference between my work is

Benim işim ile sıradan uzun vadeli Pentagon stratejisti

and typical Pentagon long-range strategic planners.

arasındaki fark nedir diye çok soru alıyorum.

And the answer I like to offer is

Şunu söylemek isterim ki,

what they typically do is they think about the future of wars

genellikle yaptıkları şey, savaş bağlamı içerisinde

in the context of war.

savaşların geleceği hakkında düşünmek.

And what I've spent 15 years doing in this business --

Bu işte 15 yıl harcadığım şey,

and it's taken me almost 14 to figure it out --

ki bunu anlamak yaklaşık 14 yılımı aldı;

is I think about the future of wars in the context of everything else.

her şeyde savaşların geleceğini düşünüyorum.

So I tend to specialize on the scene between war and peace.

Dolayısıyla, savaş ve barış arasındaki alanda uzmanlaşmak üzereyim.

The material I'm going to show you is one idea from a book

Göstereceğim materyal bir sürü fikir içeren bir kitaptan gelen bir fikir.

with a lot of ideas.

It's the one that takes me around the world right now

Şu anda beni dünya çapında ilgilendiren şey,

interacting with foreign militaries quite a bit.

yabancı askerler ile etkileşim kurmak.

The material was generated in two years of work I did

Materyal, ABD için

for the Secretary of Defense,

yeni bir ulusal büyük strateji düşünerek

thinking about a new national grand strategy

Savunma Bakanı için yaptığım iki yıllık çalışmada oluşturuldu.

for the United States.

I'm going to present a problem

Bir problem sunacağım

and try to give you an answer.

ve sizlere cevap vermeye çalışacağım.

Here's my favorite bonehead concept from the 1990s in the Pentagon:

1990'lardan kalma favori basit konseptim şu;

the theory of anti-access, area-denial asymmetrical strategies.

erişim karşıtı, alan reddeden asimetrik strateji teorisi.

Why do we call it that?

Neden adı böyle?

Because it's got all those A's lined up I guess.

Çünkü A harfleri sıralanmış halde.

This is gobbledygook for

Bu başka biriyle savaştığımızda ABD'nin büyük,

if the United States fights somebody we're going to be huge.

diğer tarafın ise küçük olacağına dair anlamsız, teknik bir söz.

They're going to be small.

And if they try to fight us in the traditional, straight-up manner

Geleneksel, direkt savaş yöntemleri kullanacaklarsa

we're going to kick their ass,

onların kıçını tekmeleyeceğiz,

which is why people don't try to do that any more.

bu yüzden kimse artık bunu denemiyor.

I met the last Air Force General who had actually

Hava Kuvvetleri'nde düşman uçağı vurmuş

shot down an enemy plane in combat.

son generalle tanıştım.

He's now a one star General.

Şu an tek yıldızlı bir general.

That's how distant we are from even meeting an air force

Bu, başka hava kuvvetlerinin bizimkine saldırmaktan ne kadar

willing to fly against ours.

uzak olduğunu gösterir.

So that overmatched capability creates problems --

Bu üstün kapasite problem yaratıyor;

catastrophic successes the White House calls them.

Beyaz Saray'ın söylediğine göre felaket getiren başarılar.

(Laughter)

(Kahkaha)

And we're trying to figure that out,

Bunu anlamaya çalışıyoruz,

because it is an amazing capability.

çünkü bu inanılmaz bir kapasite.

The question is, what's the good you can do with it?

Soru şu, bununla ne yapılabilir?

OK?

Değil mi?

The theory of anti-access, area-denial asymmetrical strategies --

Erişim karşıtı, alan reddeden teori, asimetrik stratejiler

gobbledygook that we sell to Congress,

Meclis'e sattığımız karışık jargon,

because if we just told them we can kick anybody's asses

çünkü eğer onlara birilerinin kıçına tekme atabiliriz dersek

they wouldn't buy us all the stuff we want.

bize ihtiyacımız olan her şeyi almayacaklar.

So we say, area-denial, anti-access asymmetrical strategies

Bu yüzden alan reddeden, anti-erişimli asimetrik stratejiler

and their eyes glaze over.

gözlerini parlatıyor.

(Laughter)

(Kahkaha)

And they say, "Will you build it in my district?"

"Benim bölgemde de inşa edecek misin?" diye soruyorlar.

(Laughter)

(Kahkaha)

(Applause)

(Alkış)

Here's my parody and it ain't much of one.

İşte basit parodi.

Let's talk about a battle space.

Savaş alanı konuşalım.

I don't know, Taiwan Straits 2025.

Tayvan Boğazları 2025 olsun.

Let's talk about an enemy embedded within that battle space.

O bölgede yerleşmiş bir düşman üzerine konuşalım.

I don't know, the Million Man Swim.

Bir Milyon İnsan Yüzme Yarışı.

(Laughter)

(Kahkaha)

The United States has to access that battle space instantaneously.

ABD bu alana anında ulaşabilmeli.

They throw up anti-access, area-denial asymmetrical strategies.

Hemen erişim karşıtı, alan reddeden stratejileri kullanıyorlar.

A banana peel on the tarmac.

Asfaltın üstüne muz kabuğu.

(Laughter)

(Kahkaha)

Trojan horses on our computer networks

Bilişim sistemlerinde

Truva atları

reveal all our Achilles' heels instantly.

bütün aşil tendonlarımızı gösteriyor.

"Çin, bu senin." diyoruz.

We say, "China, it's yours."

Prometheus approach, largely a geographic definition,

Prometheus yaklaşımı, coğrafik bir kavram

sadece savaşın başlangıcına odaklanır.

focuses almost exclusively on the start of conflict.

Maçın sonunu bekleyen takımın

We field the first-half team in a league

that insists on keeping score until the end of the game.

ilk yarısını sahaya yolluyoruz, problem bu.

That's the problem.

Skoru istediğimizle karşılaştırabiliriz

We can run the score up against anybody,

and then get our asses kicked in the second half --

ama ikinci yarıda kıçımız tekmelenir

what they call fourth generation warfare.

yani dördüncü jenerasyon savaş taktiği.

Here's the way I like to describe it instead.

Benim açıklama tarzıma bakalım.

There is no battle space the U.S. Military cannot access.

ABD'nin ulaşamayacağı savaş alanı yok.

They said we couldn't do Afghanistan. We did it with ease.

Afganistan olmaz dediler, yaptık.

They said we couldn't do Iraq.

Irak olmaz dediler.

We did it with 150 combat casualties in six weeks.

Sadece 150 kayıpla 6 haftada hallettik.

We did it so fast we weren't prepared for their collapse.

O kadar hızlıydık ki düşüşlerine hazır değildik.

There is nobody we can't take down.

Yenemeyeceğimiz kimse yok.

The question is, what do you do with the power?

Soru şu, bu güçle napacaksın?

So there's no trouble accessing battle spaces.

Alanlara ulaşmakta sıkıntı yok.

What we have trouble accessing is the transition space

Geçiş alanlarına doğal olarak

that must naturally follow,

erişim sağlayıp ilerlemek için

and creating the peace space that allows us to move on.

kullanmakta sıkıntı yaşıyoruz.

Problem is, the Defense Department over here

Problem, Savunma Departmanı'nın sizi mahvetmesi.

beats the hell out of you.

The State Department over here says,

Savunma Departmanı diyor ki,

"Come on boy, I know you can make it."

"Biliyorum oğlum, yapabilirsin."

And that poor country runs off that ledge,

Zavallı ülke uçuruma koşuyor,

does that cartoon thing and then drops.

çizgi filmdeki gibi düşüyor.

(Laughter)

(Kahkaha)

Üstün değil, propersiyonel ayarlanmış güç.

This is not about overwhelming force, but proportional force.

It's about non-lethal technologies,

Öldürücü olmayan taktikler üstüne,

because if you fire real ammo into a crowd

çünkü eğer kalabalığa gerçek mermi sıkar

of women and children rioting

kadınları, çocukları vurursanız,

you're going to lose friends very quickly.

arkadaşlarınızı hızla kaybedersiniz.

This is not about projecting power, but about staying power,

Bu, gücü kullanmak değil vatandaşın gözünde

which is about legitimacy with the locals.

meşru kalarak göstermek üzerine.

Who do you access in this transition space?

Bu geçiş alanında kime ulaşıyorsunuz?

You have to create internal partners. You have to access coalition partners.

İçten, koalisyon partnerlerine ulaşmanız lazım.

We asked the Indians for 17,000 peace keepers.

Hindistan'dan ara bulucu 17 bin kişi istedik.

I know their senior leadership, they wanted to give it to us.

Yöneticileri bunu sağlamak istedi.

But they said to us, "You know what?

Ama dediler ki,

In that transition space you're mostly hat not enough cattle.

geçiş alanında yeterince büyükbaş olmayacak,

We don't think you can pull it off,

başaramayacağınızı düşünüyor, 17 bin ara bulucu vermiyoruz.

we're not going to give you our 17,000 peace keepers for fodder."

We asked the Russians for 40,000.

Ruslardan 40 bin kişi istedik.

They said no.

Hayır dediler.

I was in China in August, I said,

Ağustos'ta Çin'de

"You should have 50,000 peace keepers in Iraq.

dedim ki, ''Irak'ta 50 bin kişi bulundurmalısınız.

It's your oil, not ours."

Sizin petrolünüz, bizim değil.''

Which is the truth. It's their oil.

Gerçek bu. Onların petrolü.

And the Chinese said to me, "Dr. Barnett, you're absolutely right.

Çinliler de dedi ki, evet, haklısınız.

In a perfect world we'd have 50,000 there.

İdeal dünyada 50 bin kişi olurdu.

But it's not a perfect world,

Fakat bu dünya ideal değil

and your administration isn't getting us any closer."

ve sizin yönetiminiz bizi ideal dünyaya yaklaştırmıyor.

But we have trouble accessing our outcomes.

Sonuçları değerlendirmekte zorlanıyoruz.

We lucked out, frankly, on the selection.

Açıkçası seçimlerde şanslıyız.

We face different opponents across these three.

Bu üçünden biriyle karşı karşıyayız.

And it's time to start admitting

Kabul etmeliyiz ki,

you can't ask the same 19-year-old to do it all, day in and day out.

aynı şeyi 19 yaşındaki birinden sürekli yapmasını isteyemezsiniz.

It's just too damn hard.

Bu aşırı zor.

We have an unparalleled capacity to wage war.

Bizim savaş açmak için eşsiz bir kapasitemiz var.

We don't do the everything else so well.

Diğer şeyleriyse iyi yapamıyoruz.

Frankly, we do it better than anybody and we still suck at it.

Açıkçası, yapıyorsak da beceremiyoruz.

We have a brilliant Secretary of War.

Çok iyi bir Savaş Bakanımız var.

We don't have a Secretary of Everything Else.

Ama Geri Kalan Şeylerin Bakanı yok.

Because if we did, that guy would be in front of the Senate,

Olsaydı o adam hala Senato karşısında

still testifying over Abu Ghraib.

Abu Ghraib hakkında ifade veriyor olurdu.

The problem is he doesn't exist.

Sıkıntı öyle birinin olmaması.

There is no Secretary of Everything Else.

Geri Kalan Şeylerin Bakanı yok.

I think we have an unparalleled capacity to wage war.

Bizim savaş açmak için eşsiz bir kapasitemiz var.

I call that the Leviathan Force.

Ben buna Leviathan Gücü diyorum.

Diğer Şeyler'in gücüne de ihtiyacımız var.

What we need to build is a force for the Everything Else.

I call them the System Administrators.

Sistem İdarecileri diye adlandırıyorum.

What I think this really represents

Bence bunun gösterdiği şey,

is lack of an A to Z rule set for the world as a whole

politik yozlaşmış devletlere A'dan Z'ye

for processing politically bankrupt states.

yol gösteren kurallar olmaması.

We have one for processing economically bankrupt states.

İflas etmiş devletler için bu var.

It's the IMF Sovereign Bankruptcy Plan, OK?

IMF Egemen Devletlerin İflas Planı.

We argue about it every time we use it.

Ne zaman kullansak üstüne tartışıyoruz.

Arjantin bunu kullanıp birçok kuralı ihmal etti,

Argentina just went through it, broke a lot of rules.

They got out on the far end, we said, "Fine, don't worry about it."

peki, endişelenmeyin dedik.

It's transparent. A certain amount of certainty

Şeffaf bir süreç.

Belli bir kesinlik sıfır olmayan bir sonuç hissi veriyor.

gives the sense of a non-zero outcome.

Politik açıdan yozlaşmış devletlerde bu yok

We don't have one for processing politically bankrupt states

that, frankly, everybody wants gone.

çünkü kimse bu devletleri istemiyor.

Like Saddam, like Mugabe, like Kim Jong-Il --

Saddam, Mugabe, Kim Jong-Il gibi,

people who kill in hundreds of thousands or millions.

yüzlerce, binlerce insan öldüren kişiler.

Like the 250,000 dead so far in Sudan.

Sudan'daki 250 bin ölü gibi.

What would an A to Z system look like?

A'dan Z'ye bir sistem nasıl görünürdü?

I'm going to distinguish between what I call

Ben ikiye böleceğim:

front half and back half.

ön yarı ve arka yarı olarak.

And let's call this red line, I don't know, mission accomplished.

Buna da kırmızı çizgi diyelim, görev tamamlandı anlamında.

(Laughter)

(Kahkaha)

(Applause)

(Alkış)

What we have extant right now,

Duran şey, sistemin başlangıcı,

at the beginning of this system, is the U.N. Security Council as a grand jury.

BM Güvenlik Konseyi'nin jüri oluşu.

What can they do?

Ne yapabilirler?

They can indict your ass.

Kıçına iddianame çıkarabilirler.

They can debate it. They can write it on a piece of paper.

Üstüne tartışabilir, kağıda yazabilirler.

They can put it in an envelope and mail it to you,

Zarfa koyup sana postalayabilirler,

and then say in no uncertain terms, "Please cut that out."

belirsiz bir şekilde lütfen yapma diyebilirler.

(Laughter)

(Kahkaha)

That gets you about four million dead in Central Africa over the 1990s.

Bu size 1990'larda Orta Afrika'da 4 milyon ölü sağlar.

That gets you 250,000 dead in the Sudan in the last 15 months.

Son 15 ayda Sudan'da 250 bin ölü.

Everybody's got to answer their grandchildren some day

Herkes torunlarına

what you did about the holocaust in Africa,

Afrika'da yapılmış soykırımın

and you better have an answer.

hesabını verecek.

We don't have anything to translate that will into action.

Bu iradeyi gerçeğe geçirme imkanımız yok.

What we do have is the U.S.-enabled Leviathan Force that says,

Var olan, ABD'ye ait Leviathan Gücü ve diyor ki

"You want me to take that guy down? I'll take that guy down.

"O adamı indireyim mi? O adamı indiririm.

I'll do it on Tuesday. It will cost you 20 billion dollars."

Salı yaparım. Size 20 milyon dolara mal olur."

(Laughter)

(Kahkaha)

But here's the deal.

Olay şu.

As soon as I can't find anybody else to air out,

Havalandıracak birini bulana kadar,

I leave the scene immediately.

sahneyi direkt terk ederim.

That's called the Powell Doctrine.

Buna Powell Doktrini denir.

Way downstream we have the International Criminal Court.

Sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi var.

Dava açmayı seviyorlar, mesela Milosevic.

They love to put them on trial. They've got Milosević right now.

What are we missing?

Neyi kaçırıyoruz?

A functioning executive that will translate will into action,

İradeyi gerçeğe dönüştürecek bir yönetici

because we don't have it.

çünkü şu an böyle biri yok.

Every time we lead one of these efforts

Bunu denediğimiz her zaman kendimizi

we have to whip ourselves into this imminent threat thing.

kaçınılmaz bir tehdit varmış durumuna sokuyoruz.

We haven't faced an imminent threat since

Böyle bir tehdit 1962'de

the Cuban missile crisis in 1962.

Küba Füze Krizi'nden beri yaşanmadı.

But we use this language from a bygone era

Eskimiş bu söylevi

to scare ourselves into doing something

kendimizi korkutup bir şeyler yapmak için

because we're a democracy and that's what it takes.

zorlamak için kullanıyoruz, çünkü demokrasiyiz.

And if that doesn't work we scream, "He's got a gun!"

İşe yaramazsa, tam da olaya koşarken "Silahı var!" diye bağırıyoruz.

just as we rush in.

(Laughter)

(Kahkaha)

And then we look over the body

Sonra vücuda bakıyor,

and we find an old cigarette lighter and we say,

eski bir çakmak buluyoruz,

"Jesus, it was dark."

burası cidden karanlıkmış diyoruz.

(Laughter)

(Kahkaha)

Do you want to do it, France?

Bunu yapmak ister misin, Fransa?

France says, "No, but I do like to criticize you after the fact."

"Hayır ama seni eleştirmek isterim."

What we need downstream is a great power enabled --

Daha aşağıda gereken şey büyük bir güç

what I call that Sys Admin Force.

benim deyimimle Sys Admin Gücü.

We should have had 250,000 troops streaming into Iraq

Irak'a giden Leviathan'ın peşinde Bağdat'a süratle gidiyorken

on the heels of that Leviathan sweeping towards Baghdad.

arkada 250 bin kuvvet olmalıydı.

What do you get then?

O zaman ne olur?

No looting, no military disappearing,

Yağma yok, askeriye kaybolmuyor,

no arms disappearing, no ammo disappearing,

silah, mermi kaybolmuyor,

no Muqtada Al-Sadr -- I'm wrecking his bones --

Muqtada Al-Sadr yok -kemiklerini kırarım-

no insurgency.

isyan yok.

Talk to anybody who was over there in the first six months.

İlk 6 ayda orada bulunan biriyle konuşun.

We had six months to feel the lob, to get the job done,

Halletmek için 6 ayımız vardı,

and we dicked around for six months.

ama sadece tembellik ettik.

And then they turned on us.

Sonra bize karşı geldiler.

Why? Because they just got fed up.

Neden? Çünkü bıktılar.

They saw what we did to Saddam.

Saddam'a ne yaptığımızı gördüler.

They said, "You're that powerful, you can resurrect this country.

Dediler ki, "Güçlüsünüz, bu ülkeyi canlandırırsınız."

You're America."

"Siz Amerika'sınız."

Her seferinde yardım toplamaktansa

What we need is an international reconstruction fund --

yapılandırma için uluslararası bir fon gerekli.

Sebastian Mallaby, Washington Post, great idea.

Model on the IMF.

Sebastian Mallaby, Washington Post

Instead of passing the hat each time, OK?

IMF modeli üstüne harika bir fikir.

Where are we going to find this guy? G20, that's easy.

Bu adamı nereden bulacağız?

G20, bu kolay.

9/11'den beri olan ajandalarına bakın.

Check out their agenda since 9/11.

All security dominated.

Bütün güvenlik domine edilmiş.

They're going to decide up front how the money gets spent

IMF'teki gibi önden hangi paranın harcanacağını belirleyecekler.

just like in the IMF.

You vote according to how much money you put in the kitty.

Ortaya koyduğunuz paraya göre oy vereceksiniz.

Here's my challenge to the Defense Department.

Savunma Departmanı'na meydan okumam.

You've got to build this force. You've got to seed this force.

Bu gücü oluşturmanız gerek.

You've got to track coalition partners. Create a record of success.

Koalisyon partnerleri bulun, başarılar biriktirin.

You will get this model.

Bu modele sahip olabilirsiniz.

You tell me it's too hard to do.

Çok zor diyorsunuz.

I'll walk this dog right through that six part series on the Balkans.

Bu köpeği Balkanlar'daki 6 bölümden geçireceğim.

We did it just like that.

Aynen bu şekilde hallettik.

I'm talking about regularizing it, making it transparent.

Düzenlemeden, şeffaflaştırmadan bahsediyorum.

Would you like Mugabe gone?

Mugabe'nin gitmesini ister misiniz?

Would you like Kim Jong-Il, who's killed about two million people,

İki milyon öldürmüş Kim-Jong Il'in

would you like him gone?

gitmesini ister misiniz?

Would you like a better system?

Daha iyi bir sistem ister misiniz?

This is why it matters to the military.

Bu yüzden bunu askeriye önemsiyor.

They've been experiencing an identity crisis since the end of the Cold War.

Soğuk Savaş sonundan beri kimlik kargaşası yaşıyorlar.

I'm not talking about the difference between reality and desire,

Gerçek ve istek arasındaki farktan söz etmiyorum,

which I can do because I'm not inside the beltway.

zaten o çevreye dahil değilim.

(Laughter)

(Kahkaha)

I'm talking about the 1990s.

1990'lar söz konusu.

The Berlin Wall falls. We do Desert Storm.

Berlin Duvarı yıkılıyor. Kum Fırtınası'nı gerçekleştiriyoruz.

The split starts to emerge between those in the military

Askeriyede ayrım başlıyor;

who see a future they can live with,

ordunun geleceğini kabullenenler ve

and those who see a future that starts to scare them,

ABD Denizaltı Kuvvetleri gibi

like the U.S. submarine community,

bu gelecekten korkanlar,

which watches the Soviet Navy disappear overnight.

Sovyet Donanma'sının yok oluşunu görenler.

Ah!

Ah!

(Laughter)

(Kahkaha)

So they start moving from reality towards desire

İşte gerçeklikten isteğe hareket ediyorlar,

and they create their own special language

kendilerini keşfedip farkına varmak için

to describe their voyage of self-discovery and self-actualization.

özel bir dil oluşturuyorlar.

(Laughter)

(Kahkaha)

The problem is you need a big, sexy opponent to fight against.

Savaşmak için büyük, seksi bir rakibe ihtiyacınız var.

And if you can't find one you've got to make one up.

Yoksa da siz uydurmalısınız.

China, all grown up, going to be a looker!

Çin, büyümüş güzelleşmiş!

(Laughter)

(Kahkaha)

The rest of the military got dragged down into the muck

Askeriyenin kalanı 1990'lar süresince

across the 1990s

pisliğe battılar

and they developed this very derisive term to describe it:

ve bu duruma alaycı bir terim oluşturdular

military operations other than war.

savaş dışı askeri operasyonlar.

I ask you, who joins the military to do things other than war?

Sorarım size, insan orduya savaş dışında niçin katılır?

Actually, most of them.

Aslında çoğu kişi.

Jessica Lynch never planned on shooting back.

Jessica Lynch geriye ateş etmeyi planlamadı.

Most of them don't pick up a rifle.

Çoğu tüfek kullanmıyor bile.

I maintain this is code inside the Army for,

Bu "bunu yapmak istemiyoruz" demenin

"We don't want to do this."

ordu içinde kullanılan kodu.

They spent the 1990s working the messy scene

1990'larda dağınık, globalleşmiş parçaları

between globalized parts of the world

toparlamak için uğraştılar.

What I call the core and the gap.

Benim tabirimle merkez ve boşluk.

The Clinton administration wasn't interested in running this.

Clinton yönetimi bunula ilgilenmiyordu.

For eight years, after screwing up the relationship on day one --

8 yıl sonra, ilk günde ilişkiyi mahvedip

inauguration day with gays in the military --

-yemin töreninde gey askerler olması-

which was deft.

ki bu beceri.

(Laughter)

(Kahkaha)

So we were home alone for eight years.

Sekiz yıl evde yalnızdık.

And what did we do home alone?

Evde yalnız naptık?

We bought one military and we operated another.

Bir ordu aldık, diğerini yönettik.

It's like the guy who goes to the doctor and says,

Doktora giden şu adam gibi,

"Doctor, it hurts when I do this."

doktor, böyle yapınca acıyor.

(Laughter)

(Kahkaha)

The doctor says, "Stop doing that you idiot."

Doktor diyor ki, şunu yapmayı bırak aptal.

I used to give this brief inside the Pentagon in the early 1990s.

Erken 1990'da Pentagon'da bunu açıkladım.

I'd say, "You're buying one military and you're operating another,

Diyordum ki, bir ordu alıp diğerini yönetirsen sonunda acıyacak.

and eventually it's going to hurt. It's wrong.

Bu yanlış.

Bad Pentagon, bad!"

Kötü Pentagon, kötü!

(Laughter)

(Kahkaha)

And they'd say, "Dr. Barnett, you are so right.

Diyorlardı ki, ''Dr.Barnett, haklısınız.

Can you come back next year and remind us again?"

''Seneye bize tekrar hatırlatmak ister misiniz?''

(Laughter)

(Kahkaha)

Some people say 9/11 heals the rift --

Bazılarına göre 11 Eylül açıklığı kapatıyor,

jerks the long-term transformation gurus

uzun dönemli değişime inanları sinirlendiriyor,

tarihe 10 km yukarıda baktıkları açıdan

out of their 30,000 foot view of history,

onları pisliğe çekip diyor ki, bağlantılı bir rakip mi istiyorsun?

drags them down in to the muck and says, "You want a networked opponent?

I've got one, he's everywhere, go find him."

Bir tane var, her yerde, git bul.

It elevates MOOTW -- how we pronounce that acronym --

MOOTW'yi kaldırıyor,

from crap to grand strategy,

saçmalıktan büyük bir stratejiye dönüştürerek,

because that's how you're going to shrink that gap.

çünkü boşluğu böyle kapatacaksınız.

Some people put these two things together

Bazıları bir arada imparatorluk diyor

and they call it empire, which I think is a boneheaded concept.

ama bence bu basitleştirilmiş bir konsept.

Empire is about the enforcement of not just minimal rule sets,

İmparatorluk sadece yapamayacağın minimal kurallar değil,

which you cannot do,

aynı zamanda yapman gerekenlerin maksimumu da.

but maximum rule sets which you must do.

It's not our system of governance.

Bizim yönetim şeklimiz değil.

Never how we've sought to interact with the outside world.

Bizim dış ilişkilerimiz böyle değil.

I prefer that phrase System Administration.

Sistem İdareciliği demeyi tercih ediyorum.

We enforce the minimal rule sets

Global ekonomiyle ilişkiyi sürdürerek,

for maintaining connectivity to the global economy.

minimal kural setlerini kullanmak.

Certain bad things you cannot do.

Yapamayacağınız kötü şeyler.

How this impacts the way we think about the future of war.

Bu, savaşın geleceğini düşünme tarzımızı da etkiler.

This is a concept which gets me vilified throughout the Pentagon.

Pentagon'da kötülenmeme sebep olan bir konsept.

It makes me very popular as well.

Beni çok popüler yaptı.

Everybody's got an opinion.

Herkesin bir fikri var.

Going back to the beginning of our country --

Ülkemizin en başına tarihsel olarak dönersek, savunma güvenlikti.

historically, defenses meant protection of the homeland.

Security has meant everything else.

Güvenlik ise kalan her şey.

Written into our constitution,

Anayasamızdaki gibi, iki farklı güç

two different forces, two different functions.

iki farklı işlevsellik.

Raise an army when you need it,

Gerekirse ordu topla,

and maintain a navy for day-to-day connectivity.

yoksa günlük bir donanmaya sahip ol.

A Department of War, a Department of Everything Else.

Savaş Departmanı, Geri Kalan Şeyler Departmanı.

A big stick, a baton stick.

Büyük çubuk, bodur çubuk.

Can of whup ass,

Domine eden

the networking force.

iletişim ağı gücü.

In 1947 we merged these two things together

1947'de bu ikisini birleştirdik

in the Defense Department.

ve Savunma Departmanı oluştu.

Our long-term rationale becomes,

Uzun süreli mantığımız

we're involved in a hair trigger stand off with the Soviets.

Sovyetlerle gergin ilişkilere dönüştü.

To attack America is to risk blowing up the world.

Amerika'ya saldırmak dünyayı yok etme riskini almak demek.

We connected national security to international security

Ulusal güvenlik ve uluslararası güvenliği yedi dakika rötarla

with about a seven minute time delay.

birbirine bağladık.

That's not our problem now.

Artık bizim problemimiz değil.

They can kill three million in Chicago tomorrow

Yarın Chicago'da üç milyon öldürebilirler

and we don't go to the mattresses with nukes.

ve biz atom bombalarıyla savaştan sakınmayız.

That's the scary part.

Korkunç kısım bu.

The question is how do we reconnect American national security

Soru, Amerikan ulusal güvenliğini

with global security to make the world a lot more comfortable,

global güvenlikle bağlayıp dünyayı daha konforlu,

and to embed and contextualize our employment

çevrede de ABD güçlerini yerleştirip

güç kaynağı olarak bağlamsallaştırabileceğimiz.

of force around the planet?

What's happened since is that bifurcation I described.

Yaşanan ise sözünü ettiğim çatırdama.

We talked about this going all the way back

Bundan Soğuk Savaş'ın sonunda söz ettik.

to the end of the Cold War.

Bir Savaş Departmanı ve Diğer Şeyler Departmanı olsun.

Let's have a Department of War, and a Department of Something Else.

Some people say, "Hell, 9/11 did it for you."

Bazıları diyor ki bunu 11 Eylül yaptı.

Now we've got a home game and an away game.

Hem kazandık, hem kaybettik.

(Laughter)

(Kahkaha)

The Department of Homeland Security is a strategic feel good measure.

Ulusal Güvenlik Departmanı iyi hissetmek için kurulmuş bir strateji.

It's going to be the Department of Agriculture for the 21st century.

21. yüzyılın Tarım Departmanı olacak.

TSA -- thousands standing around.

Binlerce kişi ayakta.

(Laughter)

(Kahkaha)

I supported the war in Iraq.

Irak'taki savaşı destekledim.

He was a bad guy with multiple priors.

Birden fazla sabıkası olan kötü bir adamdı.

It's not like we had to find him

Onu tutuklamak için birini

actually killing somebody live to arrest him.

canlı canlı öldürürken bulmamız gerekmiyor.

I knew we'd kick ass in the war with the Leviathan Force.

Leviathan Gücü'yle savaşı kazanacağımızdan emindim.

Sonrasında olanlarla zor zaman geçireceğimizi de biliyordum.

I knew we'd have a hard time with what followed.

But I know this organization doesn't change until it experiences failure.

Ancak bu organizasyon kaybetmeden öğrenmiyor.

Bu iki güçle ne kastediyorum?

What do I mean by these two different forces?

Bu Hobbes Gücü.

This is the Hobbesian Force.

Bu gücü severim, gitmesini istemem.

I love this force. I don't want to see it go.

Bu artı atom bombaları büyük güç savaşlarını oluşturur.

That plus nukes rules out great power war.

This is the military the rest of the world wants us to build.

Bu da tüm dünyanın sahip olmak istediği ordu.

It's why I travel all over the world talking to foreign militaries.

Dünyada farklı ordularla görüşme sebebim.

What does this mean?

Bu ne demek?

It means you've got to stop pretending

Bu demek oluyor ki 19 yaşındaki birinden

you can do these two very disparate skill sets with the same 19-year-old.

iki farklı yetenek beklememelisiniz.

Switching back, morning, afternoon, evening,

Tekrar tekrar, sabah, öğle, akşam

morning, afternoon, evening.

sabah, öğle, akşam.

Handing out aid, shooting back,

Yardım dağıt, ateş aç,

handing out aid, shooting back.

yardım dağıt, ateş aç.

It's too much.

Bu çok fazla.

The 19-year-olds get tired from the switching, OK?

Sürekli değiştirmek 19 yaşındakilere zor gelir.

(Laughter)

(Kahkaha)

That force on the left, you can train a 19-year-old to do that.

Soldaki gücü 19 yaşındaki birine öğretebilirsiniz.

That force on the right is more like a 40-year-old cop.

Sağdaki ise 40 yaşında bir polis gibi.

You need the experience.

Deneyime ihtiyacınız var.

What does this mean in terms of operations?

Operasyon bağlamında bu ne demek?

The rule is going to be this.

Kural şu olacak.

That Sys Admin force is the force that never comes home,

Sys Admin gücü eve gelmeyen,

does most of your work.

işin çoğunu yapan olacak.

You break out that Leviathan Force only every so often.

Leviathan Gücü bazen ortaya çıkacak.

But here's the promise you make to the American public,

Amerikan halkına, dünyaya verdiğiniz söz şu ki,

to your own people, to the world.

Leviathan gücünü çıkaracak

You break out that Leviathan Force,

Sys Admin'i ile derhal

you promise, you guarantee that you're going to mount

one hell of a -- immediately -- follow-on Sys Admin effort.

müthiş bir efor sarfedeceğinize söz vereceksiniz.

Don't plan for the war unless you plan to win the peace.

Barışı kazanmayı planlamıyorsanız savaşı da planlamayın.

(Applause)

(Alkış)

Other differences. Leviathan

Diğer farklar, Leviathan, Britanyalıya

traditional partners, they all look like the Brits

benzeyen geleneksel partnerler

and their former colonies.

ve onların geçmiş kolonileri.

(Laughter)

(Kahkaha)

Including us, I would remind you.

Bunu ekleyerek, size hatırlatıyorum.

The rest -- wider array of partners.

Geri kalanlar çeşitli partnerler.

International organizations, non-governmental organizations,

Uluslararası örgütler, NGO'lar

private voluntary organizations, contractors.

özel gönüllü kuruluşlar, kontrat yapanlar.

You're not going to get away from that.

Bundan kaçamazsınız.

Leviathan Force, it's all about joint operations between the military services.

Leviathan gücü, bu askeriyeler arası birleşik güçlerle alakalı.

We're done with that.

Bunu yeterince yaptık.

What we need to do is inter-agency operations,

Yapmamız gereken Condi Rice'in yönettikleri gibi

which frankly Condi Rice was in charge of.

ajanslar arası operasyonlar.

And I'm amazed nobody asked her that question when she was confirmed.

Kabul edildiğinde kimsenin ona bunu sormaması şaşırtıcı.

I call the Leviathan Force your dad's military.

Leviathan'ı babaların askeriyesi olarak tanımlıyorum.

I like them young, male, unmarried, slightly pissed off.

Onları genç, erkek, bekar, biraz da sinirli severim.

(Laughter)

(Kahkaha)

I call the Sys Admin Force your mom's military.

Sys Admin ise annenin askeriyesi.

It's everything the man's military hates.

Erkek askeriyesinin nefret ettiği her şey

Gender balanced much more, older, educated, married with children.

cinsiyetler eşit, eğitimli, olgun, evli, çocuklu.

The force on the left, up or out.

Soldaki güç, yukarı veya aşağı.

The force on the right, in and out.

Sağdaki güç, içeri ve dışarı.

The force on the left respects Posse Comitatus restrictions

Soldaki güç ABD'nin güç kullanımı konusunda

on the use of force inside the U.S.

Posse Comitatus sınırlarına saygı gösteriyor.

The force on the right's going to obliterate it.

Sağdaki güç bunu yok edecek.

That's where the National Guard's going to be.

Ulusal Güvenlik'in olacağı yer.

The force on the left is never coming under the purview

Soldaki güç Uluslararası Ceza Mahkemesi önüne hiç çıkmayacak.

of the International Criminal Court.

Sys Admin Force has to.

Sys Admin çıkmak zorunda.

Different definitions of network centricity.

Ağ merkeziyetinin farklı anlamları.

One takes down networks, one puts them up.

Biri ağları kurar, diğeri kaldırır.

And you've got to wage war here in such a way to facilitate that.

Bunun doğrultusunda savaş açmalısınız.

Do we need a bigger budget?

Daha fazla bütçeye ihtiyacımız var mı?

Do we need a draft to pull this off?

Başarabilmemiz için taslak hazırlamalı mıyız?

Absolutely not.

Kesinlikle hayır.

I've been told by the Revolution of Military Affairs crowd for years,

Askeri Devrim İlişkileri bana yıllarca dedi ki,

we can do it faster, cheaper, smaller, just as lethal.

daha hızlı, ucuza, yine aynı öldürücülükte yapabiliriz.

I say, "Great, I'm going to take the Sys Admin budget out of your hide."

Ben de iyi dedim, Sys Admin bütçesini sizden alacağım.

Here's the larger point.

Geniş bakış açısı şu.

You're going to build the Sys Admin Force inside the U.S. Military first.

Sys Admin'i önce ABD ordusunda kuracaksınız.

But ultimately you're going to civilianize it, probably two thirds.

Sonunda vatandaşa uygun yapacaksınız, belki 2/3.

Inter agency-ize it, internationalize it.

Ajanslar arası yapacaksınız, uluslararası olacak.

So yes, it begins inside the Pentagon,

Evet, Pentagon'da başlayacak ama zamanla

but over time it's going to cross that river.

bu nehiri geçecek.

(Laughter)

(Kahkaha)

I have been to the mountain top. I can see the future.

Dağ zirvesinde bulundum, geleceği görüyorum.

I may not live long enough to get you there, but it's going to happen.

Sizi oraya getirecek kadar yaşamayabilirim.

Savaş ve barış arasında

We're going to have a Department of Something Else

Diğer Şeylerin Departmanı'na sahip olacağız.

between war and peace.

Last slide.

Son slayt.

Who gets custody of the kids?

Çocukların velayeti kimin olacak?

This is where the Marines in the audience get kind of tense.

Donanma'dakilerin gerileceği kısım bu olacak.

(Kahkaha)

(Laughter)

And this is when they think about beating the crap out of me

Konuşmam sonrasında beni dövmek istemelerinin sebebi olacak.

after the talk.

(Kahkaha)

(Laughter)

Max Boon'u okuyun.

Read Max Boon.

Donanma'nın tarihi, küçük savaşlar, küçük silahlar.

This is the history of the marines -- small wars, small arms.

The Marines are like my West Highland Terrier.

Donanma benim terrierim gibi.

They get up every morning, they want to dig a hole

Her gün uyanır, çukur açmak ve bir şeyler öldürmeyi isterler.

and they want to kill something.

(Kahkaha)

(Laughter)

I don't want my Marines handing out aid.

Donanma'mın yardım sağlamasını istemiyorum.

I want them to be Marines.

Donanma olmalarını istiyorum.

Sys Admin'i güçsüz olmaktan koruyan

That's what keeps the Sys Admin Force from being a pussy force.

BM olmasını engelleyen şey bu.

It keeps it from being the U.N.

Bu insanları vurursanız Donanma da sizi vuracaktır.

You shoot at these people the Marines are going to come over and kill you.

(Laughter)

(Kahkaha)

(Alkış)

(Applause)

Department of Navy, strategic subs go this way,

Donanma Departmanı, denizaltları bu yöne,

surface combatants are over there,

yüzeydekiler şuraya

and the news is they may actually be that small.

ve gerçekten bu kadar küçük olabilirler.

(Kahkaha)

(Laughter)

Buna Smartdust Donanma'sı diyorum.

I call it the Smart Dust Navy.

Genç askerlere 500 gemiye sahip olabilirsin diyorum

I tell young officers, "You may command 500 ships in your career.

Bad news is they may not have anybody on them."

ama bu gemilerde kimse olmayabilir.

Taşıyıcılar iki yöne gidebilir.

Carriers go both ways because they're a swing asset.

You'll see the pattern -- airborne, just like carriers.

Taşıyıcılar gibi deseni görebilirsiniz

Zırh da bu şekilde.

Armor goes this way.

Hava Kuvvetleri'nin sırrı şu,

Here's the dirty secret of the Air Force,

you can win by bombing.

bombalayarak kazanabilirsiniz.

But you need lots of these guys on the ground to win the peace.

Ama barışı kazanabilmek için piyadeler de lazım.

Shinseki was right with the argument.

Shinseki argümanıyla haklıydı.

Air force, strategic airlift goes both ways.

Hava kuvvetleri, strateji her türlü olur.

Bombers, fighters go over here.

Bombardıman uçakları buraya.

Special Operations Command down at Tampa.

Tampa'da Özel Operasyon.

Trigger-pullers go this way.

Tetiği çekenler şuraya.

Civil Affairs, that bastard child, comes over here.

Sivil İlişkiler, gayrimeşru çocuk, buraya gelir.

Return to the Army.

Ordu'ya döner.

The point about the trigger-pullers and Special Operations Command.

Bu ikisi hakkında dikkat edilmesi gereken şey şu.

Her zaman aktifler.

No off season, these guys are always active.

They drop in, do their business, disappear.

Gelir, işlerini yapar, kaybolurlar.

See me now. Don't talk about it later.

Bundan sonrasında söz etmeyin.

(Laughter)

(Kahkaha)

I was never here.

Burada hiç bulunmadım.

(Kahkaha)

(Laughter)

The world is my playground.

Dünya benim oyun saham.

(Laughter)

(Kahkaha)

I want to keep trigger-pullers trigger-happy.

Kuralların esnek olmasını,

I want the rules to be as loose as possible.

tetiği çekenleri mutlu etmek isterim.

Because when the thing gets prevented in Chicago

Çünkü Chicago'daki 3 milyon ölü önlenebilirse

bu siyasal sistemimizi değiştirir,

with the three million dead

that perverts our political system beyond all recognition,

çünkü bu çocuklar öldüren ilk kişiler olacak.

these are the guys who are going to kill them first.

Bu yüzden bunu yaşamak yerine

So it's better off to have them make some mistakes along the way

yanlış yapmalarına izin verilmeli.

than to see that.

Reserve component --

Ulusal Güvenlik kesinlikle

National Guard reserves overwhelmingly Sys Admin.

Sys Admin'e sahip olmalı.

How are you going to get them to work for this force?

Bu gücü kullanmalarını nasıl sağlayacaksınız?

Most firemen in this country do it for free.

İtfaiyeciler bunu bedava yapıyor.

This is not about money.

Parayla alakası yok.

Bu, insanların karşısında durmakla alakalı.

This is about being up front with these guys and gals.

Last point, intelligence community --

Son nokta, istihbarat topluluğu,

the muscle and the defense agencies go this way.

güç ve güvenlik sağlayan ajanslar buraya gidiyor.

What should be the CIA, open, analytical, open source

CIA, olması gereken gibi, açık, analitik olarak buraya geliyor.

should come over here.

Gereken istihbarat sır değil.

The information you need to do this is not secret.

It's not secret.

Sır değil.

New Yorker'da çıkan

Read that great piece in the New Yorker

about how our echo boomers, 19 to 25, over in Iraq

Irak'taki 19-25 yaşındaki y kuşağımızın sohbet odalarında

İnternet üzerinden Sys Admin çalışmasının nasıl yapılacağını

taught each other how to do Sys Admin work,

birbirlerine öğrettikleri o harika parçayı okuyun.

over the Internet in chat rooms.

They said, "Al Qaeda could be listening."

Dediler ki El-Kaide dinliyor olabilir.

They said, "Well, Jesus, they already know this stuff."

Tanrım, bunları zaten biliyorlar.

(Kahkaha)

(Laughter)

Take a gift in the left hand.

Sol elinize bir hediye alın.

These are the sunglasses that don't scare people, simple stuff.

Bunlar basit, insanı korkutmayan güneş gözlükleri.

Censors and transparency, the overheads go in both directions.

Sensör ve şeffaflık, iki yöne de yarar.

Thanks.

Teşekkürler.

(Alkış)