The urgency of intersectionality | Kimberlé Crenshaw | TED

1,916,685 views ・ 2016-12-07

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Sevgül Demir Gözden geçirme: Merve Kılıç
00:12
I'd like to try something new.
0
12760
1760
Yeni bir şey denemek istiyorum.
00:15
Those of you who are able,
1
15200
1536
Yapabilecek olanlar
00:16
please stand up.
2
16760
1200
lütfen ayağa kalkın.
00:20
OK, so I'm going to name some names.
3
20480
3120
Tamamdır, şimdi size birkaç isim söyleceğim.
Hatırlamadığınız, hakkında bir şey söyleyemeyeceğiniz bir isim duyduğunuzda
00:24
When you hear a name that you don't recognize,
4
24080
2376
00:26
you can't tell me anything about them,
5
26480
1855
00:28
I'd like you to take a seat
6
28360
1776
oturmanızı ve ayağa kalkmamanızı istiyorum.
00:30
and stay seated.
7
30160
1320
00:32
The last person standing, we're going to see what they know. OK?
8
32240
3616
Bakalım en son ayakta kalanınız ne biliyor. Tamam mıyız?
00:35
(Laughter)
9
35880
1576
(Gülüşmeler)
00:37
All right.
10
37480
1200
Pekâlâ.
00:39
Eric Garner.
11
39160
1200
Eric Garner.
00:42
Mike Brown.
12
42480
1280
Mike Brown.
00:47
Tamir Rice.
13
47160
1360
Tamir Rice.
00:51
Freddie Gray.
14
51760
1200
Freddie Gray.
00:56
So those of you who are still standing,
15
56240
1896
Hâlâ ayakta olanların
00:58
I'd like you to turn around and take a look.
16
58160
2096
etrafına bir bakmasını istiyorum.
01:00
I'd say half to most of the people are still standing.
17
60280
4000
Yarıdan fazlanız hâlâ ayakta.
01:04
So let's continue.
18
64920
1200
Devam edelim.
01:07
Michelle Cusseaux.
19
67640
1360
Michelle Cusseaux.
01:15
Tanisha Anderson.
20
75720
1920
Tanisha Anderson.
01:22
Aura Rosser.
21
82400
1240
Auro Rosser.
01:27
Meagan Hockaday.
22
87560
1240
Meagan Hockaday.
01:30
So if we look around again,
23
90760
1456
Evet, tekrar bir bakacak olursak
01:32
there are about four people still standing,
24
92240
3016
hâlâ ayakta olan dört beş insan var.
01:35
and actually I'm not going to put you on the spot.
25
95280
2696
Aslında sizi sorgulamayacağım,
01:38
I just say that to encourage transparency, so you can be seated.
26
98000
3576
sadece daha şeffaf olsun istedim, oturabilirsiniz.
01:41
(Laughter)
27
101600
1680
(Gülüşmeler)
01:44
So those of you who recognized the first group of names know
28
104560
3216
İlk gruptaki isimleri hatırlayanların da bildiği gibi
01:47
that these were African-Americans who have been killed by the police
29
107800
3896
onlar son iki buçuk yılda polis tarafından öldürülen Afrikalı Amerikanlardı.
01:51
over the last two and a half years.
30
111720
2200
01:55
What you may not know
31
115160
1256
Belki bilmediğiniz şey ise diğer gruptaki isimlerin de
01:56
is that the other list is also African-Americans
32
116440
5416
son iki yıl içerisinde öldürülen Afrikalı Amerikanlar olması.
02:01
who have been killed within the last two years.
33
121880
4800
02:07
Only one thing distinguishes the names that you know
34
127680
3976
Bildiğiniz isimleri bilmediklerinizden ayıran tek şey ise cinsiyet.
02:11
from the names that you don't know:
35
131680
1680
02:14
gender.
36
134320
1200
02:16
So let me first let you know that there's nothing at all distinct
37
136720
5816
Öncelikle bilmenizi isterim ki sizleri,
02:22
about this audience
38
142560
1776
şahit olduğumuz tanıma aşamalarında ayıran hiçbir şey yok.
02:24
that explains the pattern of recognition that we've just seen.
39
144360
3816
Bu çalışmayı ülkenin her yerinde defalarca yaptım.
02:28
I've done this exercise dozens of times around the country.
40
148200
4496
02:32
I've done it to women's rights organizations.
41
152720
2576
Kadın hakları örgütleriyle,
02:35
I've done it with civil rights groups.
42
155320
2136
insan hakları topluluklarıyla,
02:37
I've done it with professors. I've done it with students.
43
157480
2976
profesörlerle, öğrencilerle,
02:40
I've done it with psychologists. I've done it with sociologists.
44
160480
4256
psikologlarla, sosyologlarla
02:44
I've done it even with progressive members of Congress.
45
164760
3496
ve hatta meclisteki ileri görüşlü üyelerle bile yaptım.
02:48
And everywhere, the awareness of the level of police violence
46
168280
4296
Her yerde siyahi kadınlara yönelik
02:52
that black women experience
47
172600
1896
polis şiddeti konusundaki farkındalık
02:54
is exceedingly low.
48
174520
2000
düzeyi oldukça düşük.
02:57
Now, it is surprising, isn't it, that this would be the case.
49
177600
3576
Durum oldukça şaşırtıcı değil mi?
03:01
I mean, there are two issues involved here.
50
181200
2016
Yani bu durumda iki mesele var.
03:03
There's police violence against African-Americans,
51
183240
3096
Afrikalı Amerikalılara yönelik polis şiddeti
03:06
and there's violence against women,
52
186360
2056
ve kadınlara yönelik polis şiddeti,
03:08
two issues that have been talked about a lot lately.
53
188440
2960
son zamanlarda sıklıkla konuşulan iki mesele.
03:12
But when we think about who is implicated by these problems,
54
192120
5976
Fakat bu sorunların kimlere yönelik olduğunu,
03:18
when we think about who is victimized by these problems,
55
198120
3496
kimlere zulmedildiğini düşündüğümüzde
03:21
the names of these black women never come to mind.
56
201640
3080
siyahi kadınların isimleri asla akıllara gelmiyor.
03:25
Now, communications experts tell us
57
205680
2736
İletişim uzmanlarının söylediğine göre
03:28
that when facts do not fit with the available frames,
58
208440
4456
gerçekler var olan çerçeveye uymadığında
03:32
people have a difficult time incorporating new facts
59
212920
3736
insanlar yeni gerçekleri, bir sorun hakkındaki düşünce tarzlarına
03:36
into their way of thinking about a problem.
60
216680
3280
dahil etmekte zorluk yaşıyorlar.
03:41
These women's names have slipped through our consciousness
61
221040
3296
Bu kadınların isimleri zihnimizden geçip gitti
03:44
because there are no frames for us to see them,
62
224360
3416
çünkü onları görebilmemiz için,
03:47
no frames for us to remember them,
63
227800
2296
hatırlamamız için
03:50
no frames for us to hold them.
64
230120
1960
ve unutmamamız için hiçbir çerçeve yok.
03:53
As a consequence,
65
233480
1360
Bunun sonucunda
03:55
reporters don't lead with them,
66
235720
1720
muhabirler onlardan bahsetmiyor,
03:58
policymakers don't think about them,
67
238320
3056
kararları verenler onları düşünmüyor
04:01
and politicians aren't encouraged or demanded that they speak to them.
68
241400
5400
ve politikacılar onlardan söz etmeleri için teşvik edilmiyor
ya da bu talep edilmiyor.
04:07
Now, you might ask,
69
247800
1616
Bu noktada sorabilirsiniz,
04:09
why does a frame matter?
70
249440
1576
bir çerçevenin ne önemi var?
04:11
I mean, after all,
71
251040
1816
Yani ne de olsa siyahi insanları
04:12
an issue that affects black people and an issue that affects women,
72
252880
5296
ve kadınları etkileyen bir mesele
04:18
wouldn't that necessarily include black people who are women
73
258200
4056
illaki kadın olan bir siyahi insanı
04:22
and women who are black people?
74
262280
2280
ya da siyahi olan bir kadını etkiler mi?
04:25
Well, the simple answer is that this is a trickle-down approach to social justice,
75
265520
5256
En basit cevabıyla bu, toplumsal adalete yönelik bir yaklaşım
04:30
and many times it just doesn't work.
76
270800
3000
ve çoğunlukla işe yaramıyor.
04:34
Without frames that allow us to see
77
274280
2496
Toplumsal problemlerin, hedeflenen bir grubun tüm üyelerini
04:36
how social problems impact all the members of a targeted group,
78
276800
4736
nasıl etkilediğini görmemizi sağlayan çerçeveler olmadan
04:41
many will fall through the cracks of our movements,
79
281560
3216
birçoğu eylemlerimiz arasında kaybolup
04:44
left to suffer in virtual isolation.
80
284800
3440
yalnızlığa terk edilecekler.
04:49
But it doesn't have to be this way.
81
289360
3920
Fakat bunun böyle olması gerekmiyor.
04:54
Many years ago, I began to use the term "intersectionality"
82
294080
5136
Irkçılık ve cinsiyetçilik gibi
04:59
to deal with the fact that many of our social justice problems
83
299240
4096
birçok toplumsal adalet probleminin
çeşitli toplumsal adaletsizlik katmanları oluşturarak
05:03
like racism and sexism
84
303360
1896
05:05
are often overlapping,
85
305280
2200
örtüştüğü gerçeğini ele almak için uzun yıllar önce
05:08
creating multiple levels of social injustice.
86
308000
4040
''kesişimsellik'' terimini kullanmaya başladım.
05:13
Now, the experience that gave rise to intersectionality
87
313240
5176
Kesişimselliğe yol açan tecrübem
05:18
was my chance encounter with a woman named Emma DeGraffenreid.
88
318440
4960
Emma Degraffenreid isimli bir kadınla karşılaşmamdı.
05:24
Emma DeGraffenreid was an African-American woman,
89
324240
3816
Emma Degraffenreid Afrikalı Amerikalı bir kadın,
05:28
a working wife and a mother.
90
328080
2696
çalışan bir eş ve anneydi.
05:30
I actually read about Emma's story from the pages of a legal opinion
91
330800
5416
Aslında yerel bir araba fabrikasına karşı yaptığı
05:36
written by a judge who had dismissed Emma's claim
92
336240
4136
ırk ve cinsiyet ayrımcılığı iddiasını
05:40
of race and gender discrimination
93
340400
2096
reddetmiş bir hakimin hukuki görüş yazısında
05:42
against a local car manufacturing plant.
94
342520
4200
Emma'nın hikâyesini okumuştum.
05:47
Emma, like so many African-American women,
95
347440
3736
Emma birçok Afrikalı Amerikalı kadın gibi ailesi
05:51
sought better employment for her family and for others.
96
351200
3776
ve diğerleri için daha iyi istihdam arayışı içindeydi.
05:55
She wanted to create a better life for her children and for her family.
97
355000
4416
Çocukları ve ailesi için daha iyi bir hayat istiyordu.
05:59
But she applied for a job,
98
359440
2216
Fakat bir işe başvurdu,
06:01
and she was not hired,
99
361680
1696
işe alınmadı
06:03
and she believed that she was not hired because she was a black woman.
100
363400
3640
ve siyahi bir kadın olduğu için işe alınmadığını düşündü.
06:07
Now, the judge in question dismissed Emma's suit,
101
367800
4616
Sözü geçen hakim Emma'nın davasını reddetti
06:12
and the argument for dismissing the suit was
102
372440
2576
ve davanın reddedilmesinin sebebi
06:15
that the employer did hire African-Americans
103
375040
4336
işverenin Afrikalı Amerikalıları
06:19
and the employer hired women.
104
379400
2360
ve kadınları işe almış olmasıydı.
06:23
The real problem, though, that the judge was not willing to acknowledge
105
383360
4056
Ancak hakimin kabul etmek istemediği
06:27
was what Emma was actually trying to say,
106
387440
3176
ve Emma'nın anlatmaya çalıştığı şey
06:30
that the African-Americans that were hired,
107
390640
2896
endüstriyel işlerde, bakım işlerinde çalışan
06:33
usually for industrial jobs, maintenance jobs, were all men.
108
393560
4760
Afrikalı Amerikalıların hepsinin erkek olduğu
06:39
And the women that were hired,
109
399320
1896
ve genellikle sekreterlik
06:41
usually for secretarial or front-office work,
110
401240
3616
ya da ofis işlerinde çalışan kadınların
06:44
were all white.
111
404880
1200
hepsinin beyaz olduğuydu.
06:46
Only if the court was able to see how these policies came together
112
406840
4616
Mahkeme bu politikaların nasıl bir arada durduklarını görebilseydi
06:51
would he be able to see the double discrimination
113
411480
3656
Emma Degraffenreid'in karşı karşıya kaldığı çifte ayrımcılığı da görebilirdi.
06:55
that Emma DeGraffenreid was facing.
114
415160
3120
06:58
But the court refused to allow Emma to put two causes of action together
115
418960
5496
Fakat mahkeme ona iki dava sebebini bir araya getirip
07:04
to tell her story
116
424480
1376
hikâyesini anlatma fırsatı tanımadı
07:05
because he believed that, by allowing her to do that,
117
425880
3936
çünkü hakim bunu yaparak onun
07:09
she would be able to have preferential treatment.
118
429840
3936
ayrıcalıklı muamele görmüş olacağını düşünüyordu.
07:13
She would have an advantage by having two swings at the bat,
119
433800
5216
Sahada iki atış hakkı, Afrikalı Amerikalı erkeklerin
07:19
when African-American men and white women only had one swing at the bat.
120
439040
4640
ve beyaz kadınların tek atış hakkına göre daha avantajlı olmalıydı.
07:24
But of course, neither African-American men or white women
121
444360
5096
Fakat elbette ne Afrikalı Amerikalı erkeklerin
07:29
needed to combine a race and gender discrimination claim
122
449480
4576
ne de beyaz kadınların yaşadıkları ayrımcılığı anlatmak için
07:34
to tell the story of the discrimination they were experiencing.
123
454080
4360
ırk ve cinsiyet ayrımcılığını birleştirmeye ihtiyacı olmamıştır.
07:39
Why wasn't the real unfairness
124
459280
3216
Neden esas adaletsizlik,
07:42
law's refusal to protect African-American women
125
462520
4136
sadece yaşadıkları Afrikalı Amerikalı erkekler
07:46
simply because their experiences weren't exactly the same
126
466680
4096
ve beyaz kadınlarla aynı olmadığı için
07:50
as white women and African-American men?
127
470800
3760
hukukun Afrikalı Amerikalı kadınları korumayı reddetmesi değil?
07:55
Rather than broadening the frame to include African-American women,
128
475280
5256
Afrikalı Amerikalı kadınları dahil etmek için çerçeveyi genişletmek yerine
08:00
the court simply tossed their case completely out of court.
129
480560
4280
onların davası mahkeme dışına itiliyor.
08:06
Now, as a student of antidiscrimination law,
130
486080
3976
Ayrımcılık karşıtı hukuk araştırmacısı olarak,
08:10
as a feminist,
131
490080
1456
bir feminist olarak,
08:11
as an antiracist,
132
491560
2376
ırkçılık karşıtı olarak
08:13
I was struck by this case.
133
493960
3216
bu dava karşısında hayrete düşmüştüm.
08:17
It felt to me like injustice squared.
134
497200
4656
Sanki adaletsizlik katlanarak artmıştı.
08:21
So first of all,
135
501880
2096
Yani ilk başta siyahi kadınların
08:24
black women weren't allowed to work at the plant.
136
504000
2840
fabrikada çalışmasına izin verilmiyordu.
08:27
Second of all, the court doubled down on this exclusion
137
507520
4096
Daha sonra mahkeme bunu yasal olarak alakasız bularak
08:31
by making it legally inconsequential.
138
511640
3360
dışlanmayı ikiye katlıyordu.
08:35
And to boot, there was no name for this problem.
139
515480
3400
Üstelik bu meselenin hiçbir adı olmuyordu.
08:39
And we all know that, where there's no name for a problem,
140
519600
3496
Hepimiz biliyoruz ki bir meselenin adı yoksa
08:43
you can't see a problem,
141
523120
1256
o meseleyi göremeyiz
08:44
and when you can't see a problem, you pretty much can't solve it.
142
524400
4200
ve bir meseleyi göremiyorsak muhtemelen çözemeyiz.
08:50
Many years later, I had come to recognize
143
530159
2616
Yıllar sonra farkına vardım ki
08:52
that the problem that Emma was facing was a framing problem.
144
532799
5601
Emma'nın problemi çerçevenin kendisiydi.
08:59
The frame that the court was using
145
539160
1936
Mahkemenin cinsiyet ayrımcılığı
09:01
to see gender discrimination or to see race discrimination
146
541120
4976
ya da ırk ayrımcılığını gördüğü çerçeve
09:06
was partial, and it was distorting.
147
546120
2920
tek taraflıydı ve çarpıtılmıştı.
09:10
For me, the challenge that I faced was
148
550000
2776
Bana göre karşılaştığım sorun,
09:12
trying to figure out whether there was an alternative narrative,
149
552800
4816
Emma'nın ikilemini görebilmemizi sağlayan
09:17
a prism that would allow us to see Emma's dilemma,
150
557640
4696
ve onu hukukun açıklarından kurtarabilecek hikâyesini
09:22
a prism that would allow us to rescue her from the cracks in the law,
151
562360
5936
hakimlerin anlayabilmesini sağlayacak
09:28
that would allow judges to see her story.
152
568320
3280
bir açıyı yansıtan alternatif bir anlatı olup olmadığını çözmekti.
09:33
So it occurred to me,
153
573000
1896
Kesişimsellikle ilgili yapacağım basit bir benzetmeyle
09:34
maybe a simple analogy to an intersection
154
574920
5016
hakimlerin Emma'nın ikilemini
09:39
might allow judges to better see Emma's dilemma.
155
579960
4280
daha iyi anlayabileceğini düşündüm.
09:44
So if we think about this intersection, the roads to the intersection would be
156
584840
4856
Bu kesişime bir bakarsak, kesişime giden yollar
09:49
the way that the workforce was structured by race and by gender.
157
589720
5920
etnik köken ve cinsiyet üzerine kurulu.
09:56
And then the traffic in those roads would be the hiring policies
158
596480
4376
Bu yollardaki trafik de işe alım politikaları
10:00
and the other practices that ran through those roads.
159
600880
4536
ve bu yoldan geçen diğer uygulamalar.
10:05
Now, because Emma was both black and female,
160
605440
4936
Yani Emma hem siyahi hem de kadın olduğu için
10:10
she was positioned precisely where those roads overlapped,
161
610400
4680
bu yolların tam kesiştiği noktada
10:15
experiencing the simultaneous impact
162
615760
4216
şirketin cinsiyet ve ırk trafiğinden
10:20
of the company's gender and race traffic.
163
620000
3960
aynı anda darbe almıştı.
10:25
The law -- the law is like that ambulance that shows up
164
625400
5776
Eğer Emma bu yolların kesiştiği noktada değil de
10:31
and is ready to treat Emma only if it can be shown
165
631200
3416
ırk ya da cinsiyet yolunda olsaydı
10:34
that she was harmed on the race road or on the gender road
166
634640
4616
hukuk bir ambulans olarak ona yardıma gelirdi.
10:39
but not where those roads intersected.
167
639280
3840
10:43
So what do you call being impacted by multiple forces
168
643920
5256
Birçok farklı darbe aldıktan sonra
10:49
and then abandoned to fend for yourself?
169
649200
3560
kendinizi savunmak durumunda kalmaya ne diyorsunuz?
10:53
Intersectionality seemed to do it for me.
170
653720
2640
Kesişimsellik bunu yapıyor gibi görünüyor.
10:58
I would go on to learn that African-American women,
171
658120
4656
Daha sonra öğrendim ki Afrikalı Amerikalı kadınlar,
11:02
like other women of color,
172
662800
1936
diğer kadınlar ve dünyanın her tarafından
11:04
like other socially marginalized people all over the world,
173
664760
4056
sosyal olarak marjinalleştirilmiş insanlar gibi
11:08
were facing all kinds of dilemmas and challenges
174
668840
3976
kesişimselliğin bir sonucu olarak
11:12
as a consequence of intersectionality,
175
672840
3096
her türlü ikilem ve sorunla karşı karşıya kalıyorlardı.
11:15
intersections of race and gender,
176
675960
3576
Irk ve cinsiyet, heteroseksüelizm,
11:19
of heterosexism, transphobia, xenophobia, ableism,
177
679560
5216
transfobi, yabancı korkusu, engelli ayrımcılığı,
11:24
all of these social dynamics come together
178
684800
4576
tüm bu sosyal dinamikler bir araya gelerek
11:29
and create challenges that are sometimes quite unique.
179
689400
4240
zaman zaman benzeri olmayan sorunlar yaratıyorlar.
11:35
But in the same way
180
695040
1816
Fakat kesişimsellik bir şekilde
11:36
that intersectionality
181
696880
1560
siyahi kadınların yaşayış şekilleri hakkındaki farkındalığımızı arttırdı.
11:39
raised our awareness to the way that black women live their lives,
182
699200
5080
11:45
it also exposes the tragic circumstances
183
705280
4136
Ayrıca Afrikalı Amerikalı kadınların öldüğü
11:49
under which African-American women die.
184
709440
3160
trajik olayları da ortaya çıkardı.
11:54
Police violence against black women
185
714240
2720
Siyahi kadınlara karşı polis şiddeti tamamıyla gerçek.
11:58
is very real.
186
718120
1200
12:00
The level of violence that black women face
187
720080
2496
Siyahi kadınların maruz kaldığı şiddet öyle bir boyutta ki
12:02
is such that it's not surprising
188
722600
2160
bazılarının polisle karşılaşmalarından sağ çıkamaması hiç de şaşırtıcı değil.
12:05
that some of them do not survive their encounters with police.
189
725640
4320
12:11
Black girls as young as seven,
190
731200
3456
Yedi yaşındaki küçücük siyahi kız çocukları da
12:14
great grandmothers as old as 95
191
734680
3720
95 yaşındaki büyük büyükanneler de
12:19
have been killed by the police.
192
739520
1760
polis tarafından öldürüldü.
12:21
They've been killed in their living rooms,
193
741960
2040
Oturma odalarındayken,
12:24
in their bedrooms.
194
744760
1240
yatak odalarındayken öldürüldüler.
12:26
They've been killed in their cars.
195
746800
1920
Arabalarındayken öldürüldüler.
12:29
They've been killed on the street.
196
749800
1936
Sokaktayken öldürüldüler.
12:31
They've been killed in front of their parents
197
751760
2856
Ebeveynlerinin önünde öldürüldüler,
12:34
and they've been killed in front of their children.
198
754640
2800
çocuklarının önünde öldürüldüler.
12:38
They have been shot to death.
199
758120
1680
Vurularak öldürüldüler.
12:41
They have been stomped to death.
200
761080
1880
Başları ezilerek öldürüldüler.
12:43
They have been suffocated to death.
201
763960
1880
Boğularak öldürüldüler.
12:46
They have been manhandled to death.
202
766560
2936
Dövülerek öldürüldüler.
12:49
They have been tasered to death.
203
769520
2480
Şok verilerek öldürüldüler.
12:53
They've been killed when they've called for help.
204
773160
3000
Yardım isterken öldürüldüler.
12:57
They've been killed when they were alone,
205
777560
3096
Yalnızken öldürüldüler,
13:00
and they've been killed when they were with others.
206
780680
3120
başkalarıyla beraberken öldürüldüler.
13:04
They've been killed shopping while black,
207
784880
2760
Siyahi biri olarak alışveriş yaparken öldürüldüler.
13:08
driving while black,
208
788520
1480
Siyahi biri olarak araba kullanırken,
13:11
having a mental disability while black,
209
791400
3120
siyahi bir zihinsel engelli olarak,
13:15
having a domestic disturbance while black.
210
795120
2800
siyahi biri olarak iç karışıklıkta öldürüldüler.
13:19
They've even been killed being homeless while black.
211
799200
3880
Hatta siyahi bir evsizken bile öldürüldüler.
13:24
They've been killed talking on the cell phone,
212
804200
2616
Telefonla konuşurken,
13:26
laughing with friends,
213
806840
2376
arkadaşlarıyla gülerken,
13:29
sitting in a car reported as stolen
214
809240
3056
çalıntı olarak bildirilmiş bir arabada otururken
13:32
and making a U-turn in front of the White House
215
812320
3616
ve Beyaz Saray'ın önünde arka koltukta bir bebek varken
13:35
with an infant strapped in the backseat of the car.
216
815960
2840
U dönüşü yaparken öldürüldüler.
13:40
Why don't we know these stories?
217
820040
1800
Neden bu hikâyeleri bilmiyoruz?
13:44
Why is it that their lost lives
218
824640
3000
Neden onların kaybolan yaşamları
13:48
don't generate the same amount of media attention and communal outcry
219
828440
4736
erkek kardeşlerininki kadar medyanın ilgisini
13:53
as the lost lives of their fallen brothers?
220
833200
3160
ya da toplumun tepkisini çekmiyor?
13:57
It's time for a change.
221
837800
1960
Artık değişim zamanı.
14:03
So what can we do?
222
843040
1440
Peki ne yapabiliriz?
14:06
In 2014, the African-American Policy Forum began to demand
223
846800
5376
2014 yılında Afrikalı Amerikalı Politika Forumu
14:12
that we "say her name"
224
852200
2240
mitinglerde, eylemlerde
14:16
at rallies, at protests,
225
856360
2840
konferanslarda, toplantılarda
14:19
at conferences, at meetings,
226
859960
2656
siyahilere karşı şiddetin tartışıldığı her yerde
14:22
anywhere and everywhere
227
862640
2616
''Adını Söylüyoruz'' uygulaması talebinde bulunmaya başladı.
14:25
that state violence against black bodies is being discussed.
228
865280
4000
14:30
But saying her name is not enough.
229
870800
2656
Fakat adını söylemek yeterli değil.
14:33
We have to be willing to do more.
230
873480
2576
Daha fazlası için istekli olmalıyız.
14:36
We have to be willing to bear witness,
231
876080
3216
Tanıklık etmek için,
14:39
to bear witness to the often painful realities
232
879320
3616
rengi, yaşı, cinsel ifadesi, cinselliği ve yeterliliği yüzünden
14:42
that we would just rather not confront,
233
882960
2736
her gün aşağılanmaya maruz kalan
14:45
the everyday violence and humiliation that many black women have had to face,
234
885720
6456
birçok siyahi kadının karşı karşıya kaldığı
14:52
black women across color,
235
892200
2376
ve yüzleşmemeyi tercih ettiğimiz acı gerçeklere
14:54
age, gender expression,
236
894600
2416
tanıklık etmek için istekli olmalıyız.
14:57
sexuality and ability.
237
897040
2280
15:01
So we have the opportunity right now --
238
901040
4176
Bu şiddete toplu tanıklık etmemiz için
15:05
bearing in mind that some of the images that I'm about to share with you
239
905240
4016
sizinle paylaşacağım görseller
15:09
may be triggering for some --
240
909280
1720
bazılarınız için bir şeylerin başlangıcı olabilir.
15:12
to collectively bear witness to some of this violence.
241
912000
4600
15:18
We're going to hear the voice of the phenomenal Abby Dobson.
242
918120
4280
Muhteşem Abby Dobson'ın sesini duyacağız.
15:23
And as we sit with these women,
243
923160
3000
Bazıları bu şiddete maruz kalmış,
15:26
some who have experienced violence and some who have not survived them,
244
926760
5200
bazıları hayata tutunamamış
15:33
we have an opportunity
245
933280
1616
isimlerini bilmediğimiz için ayağa kalkamadığımız kadınlar için
15:34
to reverse what happened at the beginning of this talk,
246
934920
3736
konuşmanın başında yaşananları
15:38
when we could not stand for these women
247
938680
2696
bir aradayken tersine çevirme şansımız var.
15:41
because we did not know their names.
248
941400
3360
15:45
So at the end of this clip, there's going to be a roll call.
249
945640
3400
Bu klibin sonunda bir yoklama alacağız.
15:50
Several black women's names will come up.
250
950560
2600
Birçok siyahi kadının ismi yazacak.
15:54
I'd like those of you who are able to join us in saying these names
251
954800
4936
Yapabilecek olanların çok güçlü bir şekilde
15:59
as loud as you can,
252
959760
2376
bu isimleri söylemesini istiyorum.
16:02
randomly, disorderly.
253
962160
2736
Karışık, sırasız olarak.
16:04
Let's create a cacophony of sound
254
964920
2800
Hadi bu kadınları anmak için,
16:08
to represent our intention
255
968600
2120
niyetimizi belli etmek için,
16:11
to hold these women up,
256
971480
2040
yanlarında olduğumuzu ve bunu göstermek için,
16:14
to sit with them,
257
974320
1616
16:15
to bear witness to them,
258
975960
1720
onlara tanıklık etmek için,
16:18
to bring them into the light.
259
978640
2600
onları gün ışığına çıkarmak için bir karışıklık yaratalım.
16:28
(Singing) Abby Dobson: Say,
260
988160
6760
(Şarkı) Abby Dobson: Adını söyle.
16:35
say her name.
261
995360
6000
16:42
Say,
262
1002640
6120
Adını söyle.
16:50
say her name.
263
1010080
4176
16:54
(Audience) Shelly!
264
1014280
1200
(Seyirciler) Shelly!
16:56
(Audience) Kayla!
265
1016600
1216
(Seyirciler) Kayla!
16:57
AD: Oh,
266
1017840
6440
Abby Dobson: Adını söyle.
17:05
say her name.
267
1025680
6176
17:11
(Audience shouting names)
268
1031880
2536
(Seyirciler isimleri söylüyor)
17:14
Say, say,
269
1034440
6960
Söyle, söyle
17:21
say her name.
270
1041760
5760
adını söyle.
17:29
Say her name.
271
1049160
5496
Adını söyle.
17:34
For all the names
272
1054680
2856
Asla duymayacağın
17:37
I'll never know,
273
1057560
5320
isimler için
17:44
say her name.
274
1064680
3096
adını söyle.
17:47
KC: Aiyanna Stanley Jones, Janisha Fonville,
275
1067800
2776
KC: Aiyanna Stanley Jones, Janisha Fonville,
17:50
Kathryn Johnston, Kayla Moore,
276
1070600
2336
Kathryn Johnston, Kayla Moore
17:52
Michelle Cusseaux, Rekia Boyd,
277
1072960
2856
Michelle Cusseaux, Rekia Boyd,
17:55
Shelly Frey, Tarika, Yvette Smith.
278
1075840
4440
Shelly Frey, Tarika, Yvette Smith.
18:00
AD: Say her name.
279
1080880
6640
AD: Adını söyle.
18:11
KC: So I said at the beginning,
280
1091040
2856
KC: Başta söylediğim gibi
18:13
if we can't see a problem,
281
1093920
2760
bir problemi göremiyorsak
18:17
we can't fix a problem.
282
1097800
1520
o problemi çözemeyiz.
18:20
Together, we've come together to bear witness
283
1100560
3416
Bu kadınların kayıp yaşamlarına
18:24
to these women's lost lives.
284
1104000
2080
tanıklık etmek için bir araya geldik.
18:27
But the time now is to move
285
1107160
2456
Fakat artık matem ve kederden
18:29
from mourning and grief
286
1109640
2496
eylem ve değişime geçme zamanıdır.
18:32
to action and transformation.
287
1112160
2760
18:36
This is something that we can do.
288
1116120
2240
Bu bizim yapabileceğimiz bir şey.
18:39
It's up to us.
289
1119440
1400
Her şey bize bağlı.
18:42
Thank you for joining us.
290
1122840
1896
Bize katıldığınız için teşekkür ediyorum.
18:44
Thank you.
291
1124760
1216
Teşekkürler.
18:46
(Applause)
292
1126000
2320
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7