An astronaut's story of curiosity, perspective and change | Leland Melvin

84,492 views ・ 2019-02-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
[This talk contains mature content]
0
12221
3096
[Yetişkinlere yönelik içerik]
00:16
In 1969, I was standing behind
1
16770
4309
1969 yılında
00:21
a Sylvania black-and-white television set.
2
21103
2873
siyah beyaz bir TV seti arkasında olduğumu hatırlıyorum.
00:24
Hearing about these things happening on the set in the front,
3
24640
3160
Bir yandan TV setinde olan biteni dinlerken
00:27
I was the guy, you know,
4
27824
1151
diğer yandan da
00:28
moving the rabbit ears for my dad, and my sister and my mom.
5
28999
3111
antenleri babam, kızkardeşim ve annem için ayarlayan kişiydim.
00:32
"Move over here, turn over here, move this way, we can't see the screen."
6
32134
3495
''Bu tarafa oynat, şu tarafa çevir, ekranı göremiyoruz.''
00:36
And what they were watching
7
36213
2039
İzledikleri şey de
00:38
was: "One small step for a man, one giant leap for mankind."
8
38276
5246
''İnsan için küçük bir adım, insanlık için devasa bir adım''dı.
00:43
Neil [Armstrong] and Buzz Aldrin were walking on the Moon.
9
43546
3336
Neil Armstrong ve Buzz Aldrin Ay'ın yüzeyinde yürüyorlardı.
00:47
And I was five years old in Lynchburg, Virginia,
10
47308
3841
Bense Virjinya'nın Lynchburg kentinde beş yaşında,
00:51
a skinny black kid in a kind of somewhat racist town.
11
51173
3320
ırkçı sayılabilecek bir kentte cılız siyahi bir çocuktum.
00:55
And I was trying to figure out what I was going to do with my life.
12
55303
4166
Ne olacağımı belirlemeye çalışıyordum.
01:00
And my parents, you know, they were educators,
13
60366
2366
Annem ve babam eğitimciydiler,
01:02
they'd said that you can do anything.
14
62756
2034
her şeyi yapabileceğimi söylerlerdi.
01:05
But after that moon landing, all the kids in the neighborhood
15
65094
3012
Ancak Ay'a ayak basıldıktan sonra mahalledeki tüm çocuklar
01:08
were like, "You're going to be an astronaut?"
16
68130
2134
''Astronot mu olacaksın?'' demeye başladılar.
01:10
I'm like, "No."
17
70288
1202
Hayır diyordum.
01:11
I don't want a buzz cut, and I don't see someone who looks like me.
18
71514
3199
Makine traşı istemiyorum, ayrıca bana benzeyen biri de görmüyorum.
01:14
Because representation does matter.
19
74717
1702
Çünkü gösterim de önemli.
01:16
And I knew that there was a guy
20
76443
3817
Ve beş sokak ileride, Pierce Street'de
01:20
five blocks down the street on Pierce Street
21
80284
3079
birinin var olduğunu biliyordum,
01:23
who was training to play tennis.
22
83387
2134
tenis oynamak için eğitim alıyordu.
01:25
And it was Arthur Ashe.
23
85848
1466
Bu adam Arthur Ashe'ti.
01:27
And my dad talked about his character, his discipline,
24
87832
2904
Babam onun karakteri, disiplini,
01:30
his intelligence, his athleticism.
25
90760
2270
zekâsı ve atletikliği hakkında konuşurdu.
01:33
I wanted to be Arthur Ashe,
26
93054
1370
Arthur Ashe olmak istiyordum,
01:34
I didn't want to be one of those moon guys.
27
94448
2166
Ay insanlarından biri olmak istemiyordum.
01:37
And as I went on through this journey,
28
97106
4484
Bu yolculukta ilerlerken
01:41
my dad, who was a school teacher, he played in a band,
29
101614
3921
okulda öğretmen olan babam, ayrıca bir müzik grubundaydı,
01:45
he did all these things to make money for my sister and I
30
105559
2761
tüm bu şeyleri yaparak para kazanıyordu ki
01:48
to take piano lessons
31
108344
1311
biz piyano dersi alıp
01:49
and do these different things with education.
32
109679
2118
eğitimle daha pek çok şey yapalım.
01:51
And he one day decides to drive up into the driveway with this bread truck.
33
111821
5919
Bir gün garaja bir ekmek kamyonetiyle geldi.
01:58
And I'm thinking, "OK, bread truck,
34
118356
3777
Ben de düşündüm ki
02:02
me delivering bread while my dad's driving the truck."
35
122157
2976
babam kamyoneti sürerken ben ekmek teslimatı yapacağım.
02:05
I'm like, "OK, I'm going to be a bread guy now."
36
125157
2611
''Ekmek satıcısı olacağım'' diyordum.
02:07
But he says, "This is our camper."
37
127792
2619
Babam ise ''Bu bizim tatil evimiz.'' diyordu.
02:11
I'm like, "Dude, come one, I can read: 'Merita Bread and Rolls'
38
131800
2992
''Hadi ama,'' diyorum ''Kamyonetin üstündeki
02:14
on the side of this truck.
39
134816
1538
ekmek reklamını okuyabiliyorum.''
02:16
And he says, "No, we're going to build this into our camper."
40
136378
3920
Ama babam ''Hayır, bunu tatil evimiz yapacağız'' diyordu.
02:21
And over that summer, we rewired the entire electrical system.
41
141187
3873
Ve o yaz tüm elektrik sistemini baştan döşedik.
02:25
We plumbed a propane tank to a Coleman stove,
42
145483
2650
Ocak ve tüp taktık,
02:28
we built bunk beds that flip down.
43
148157
2444
açılıp kapanan ranzalı yatak inşa ettik.
02:30
We were turning this into our summer vacation launch pad, escape pod,
44
150625
5149
Kamyonu yazlık tatil yuvası hâline getiriyorduk, bir kaçış yuvası,
02:35
this thing that could take us out of Lynchburg.
45
155798
2767
bizi Lynchburg'den çıkarabilecek bir şey.
02:39
And before that,
46
159614
2600
Ancak bunun öncesinde,
02:43
I was actually raped at five by some neighbors.
47
163376
3936
beş yaşında komşular tarafından tecavüze uğradım.
02:48
And I didn't tell anyone,
48
168574
2424
Kimseye söylemedim
02:51
because I had friends that didn't have fathers.
49
171022
3468
çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.
02:54
And I knew that my father
50
174887
1961
Biliyordum ki babam öğrenirse
02:56
would have killed the people that did that to his son.
51
176872
2968
bunu oğluna yapan insanları öldürecekti.
02:59
And I didn't want my father to be gone.
52
179864
2600
Babasız kalmak istemedim.
03:02
So as we got in this bread truck and escaped from Lynchburg,
53
182959
4482
Nihayetinde ekmek kamyonuna yerleşip Lynchburg'den kaçtık,
03:07
it was my time with my dad.
54
187465
2203
babamla vakit geçiriyordum.
03:09
And we went to the Smoky Mountains
55
189692
2234
Smoky Mountains'lara gittik
03:11
and looked at the purple mountains' majesty.
56
191950
2047
ve mor dağların büyüsüne kapıldım.
03:14
And we walked along the beach in Myrtle Beach,
57
194021
2542
Myryle Beach'te plajda yürüdük
03:16
and this thing was transformative.
58
196587
3112
ve bu şey gerçekten dönüşüm gibiydi.
03:20
It showed me what it meant to be an explorer, at a very early age.
59
200298
3635
Çok küçük bir yaşta bir kâşif olmanın ne demek olduğunu bana gösterdi.
03:24
And I suppressed all that negativity,
60
204433
3382
Tüm o olumsuzluğu bastırdım,
03:27
all that trauma,
61
207839
1166
o travmayı
03:29
because I was learning to be an explorer.
62
209029
2440
çünkü bir kâşif olmayı öğreniyordum.
03:31
And a little bit later, my mother gave me an age-inappropriate,
63
211910
3055
Biraz zaman sonra annem bana yaşıma uygun olmayan
03:34
non-OSHA-certified chemistry set,
64
214989
1635
OSHA onaysız bir kimya seti verdi.
03:36
(Laughter)
65
216648
1163
(Gülme sesleri)
03:37
where I created the most incredible explosion in her living room.
66
217835
3893
Onunla oturma odasında en inanılmaz patlamayı gerçekleştirdim.
03:41
(Laughter)
67
221752
1461
(Gülme)
03:43
And so I knew I could be a chemist.
68
223237
1738
Kimyager olabileceğimi anlamıştım.
03:44
So as I went on this journey through a high school,
69
224999
2421
Bu yolculuğum liseye kadar devam etti,
03:47
and I went to college,
70
227444
1602
sonra da üniversiteye
03:49
and I got a football scholarship to play football in college.
71
229070
3119
ve üniversitede futbol oynamak için bir burs aldım.
03:52
And I knew that I could be a chemist, because I'd already blown stuff up.
72
232213
3508
Kimyager olabileceğimi biliyordum çünkü bir şeyleri patlatmıştım bile.
03:55
(Laughter)
73
235745
1634
(Gülme)
03:57
And when I graduated,
74
237403
3381
Mezun olduğumda
04:00
I got drafted to the Detroit Lions.
75
240808
2574
Detroit Lions takımına alındım.
04:03
But I pulled a hamstring in training camp,
76
243406
2206
Ama eğitim esnasında bacak kasımı incittim
04:05
and so what every former NFL player does, they go work for NASA, right?
77
245636
3357
ve her eski NFL sporcusunun yaptığı gibi NASA'ya gitmeye karar verdim.
04:09
So I went to work for NASA.
78
249017
1294
NASA'da çalışmaya başladım.
04:10
(Laughter)
79
250335
1001
(Gülme)
04:11
And this friend of mine said, "Leland, you'd be great astronaut."
80
251360
3093
Bir arkadaşım dedi ki ''Leland, harika bir astronot olursun.''
04:14
I just laughed at him, I was like, "Yeah, me, an astronaut?"
81
254477
2884
Ben ona güldüm, ''Ben? Astronot? Tabii tabii.''
04:17
You know that Neil and Buzz thing from back in '69?
82
257385
2420
1969 yılındaki Neil ve Buzz olayı vardı ya?
04:19
And he handed me an application, and I looked at it,
83
259829
2567
Bana bir başvuru formu verdi, şöyle bir baktım
04:22
and I didn't fill it out.
84
262420
1262
ve doldurmadım.
04:23
And that same year, another friend of mine filled out the application
85
263706
4959
Aynı yıl, başka bir arkadaşım o formu doldurdu
04:28
and he got in.
86
268689
1150
ve kabul edildi.
04:30
And I said to myself,
87
270372
1400
Kendime dedim ki
04:32
"If NASA's letting knuckleheads like that be astronauts,"
88
272790
3161
''Madem NASA böyle şapşalları astronot olarak alıyor,"
04:35
(Laughter)
89
275975
1174
(Gülme)
04:37
"maybe I can be one, too."
90
277173
1405
''belki beni de alırlar.''
04:38
So the next selection, I filled out the application, and I got in.
91
278602
3707
Bir sonraki seçimde formu doldurdum ve kabul edildim.
04:42
And I didn't know what it meant to be an astronaut:
92
282333
3809
Astronot olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum:
04:46
the training, the simulations,
93
286166
2579
eğitimler, simülasyonlar,
04:48
all these things to get you ready for this countdown:
94
288769
3070
sizi geri sayım için hazırlayacak her şey:
04:51
three, two, one, liftoff.
95
291863
2000
üç, iki, bir, kalkış.
04:54
And in 2007, I was in Space Shuttle "Atlantis," careening off the planet,
96
294427
5450
2007 yılında gezegenden hareket eden ''Atlantis'' uzay aracındaydım,
04:59
traveling at 17,500 miles per hour.
97
299901
3534
saatte 28.000 km hızla ilerliyordu.
05:03
And eight and a half minutes later,
98
303880
1920
Sekiz buçuk dakika sonra da
05:05
the main engines cut off, and we're now floating in space.
99
305824
3327
ana motorlar devre dışı kaldı ve artık uzayda hareket ediyorduk.
05:09
And I push off and float over to the window,
100
309519
2953
Kendimi pencereye attım
05:12
and I can see the Caribbean.
101
312496
2055
ve Karayipler'i görebiliyordum.
05:14
And I need new definitions of blue to describe the colors that I see.
102
314575
3630
Gördüğüm o renkleri tanımlamak için maviye yeni anlamlar yüklemem lazım.
05:18
Azure, indigo, navy blue, medium navy blue, turquoise
103
318560
4163
Azure, indigo, lacivert, açık lacivert, turkuaz
05:22
don't do any justice to what I see with my eyes.
104
322747
2896
gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.
05:26
And my job on this mission was to install
105
326151
2935
Benim bu görevdeki işim
05:29
this two-billion dollar Columbus laboratory.
106
329110
3391
iki milyar dolarlık Columbus laboratuvarını kurmaktı.
05:33
It was a research laboratory
107
333117
1683
Bu bir araştırma laboratuvarıydı,
05:34
for materials research, for human research.
108
334824
2603
materyal araştırması ve insan araştırması için.
05:37
And I reached into the payload bay of the space shuttle,
109
337737
3349
Uzay aracının yük kısmına ulaştım,
05:41
grabbed out this big module,
110
341110
2484
o büyük modülü kaptım
05:43
and I used the robotic arm and I attached it to the space station.
111
343618
3426
ve robot kolu kullanarak onu uzay istasyonuna monte ettim.
05:47
And the European team have been waiting 10 years for this thing to get installed,
112
347962
3826
Avrupa ekibi on yıldır bunun kurulmasını bekliyorlardı,
05:51
so I'm sure everyone in Europe was like, "Leland! Leland! Leland!"
113
351812
4574
o yüzden eminim Avrupa'daki herkes ''Leland! Leland!'' diye bağırmıştır.
05:56
(Laughter)
114
356410
1390
(Gülme sesleri)
05:57
And so this moment happened, this was our primary mission objective,
115
357824
3578
Ve o an geldi geçti, bu bizim öncelikli amacımızdı
06:01
it was done.
116
361426
1150
ve yapılmıştı.
06:03
And I had this big sigh of relief.
117
363006
2857
Rahat bir nefes aldık.
06:07
But then, Peggy Whitson, the first female commander,
118
367189
3166
Ama sonra ilk kadın kumandanımız Peggy Whitson,
06:10
she invited us over to the Russian segment.
119
370379
2056
bizi Rus bölümüne çağırdı.
06:12
And the space station's about the size of a football field,
120
372459
2849
Uzay aracı bir futbol sahası kadar,
06:15
with solar panel and trusses and all of these modules.
121
375332
3531
modüllerin her bir yanında güneş panelleri ve kirişler var.
06:19
And she says, "Leland, you go get the rehydrated vegetables,
122
379427
3064
Bana dedi ki ''Leland, sen hidratize edilmiş sebzeleri al.
06:22
we have the meat."
123
382515
1214
Et burada hazır.''
06:23
So we float over with the bag of vegetables, all rehydrated,
124
383753
3769
O kısma doğru yaylandık, hidratize sebzelerle dolu paketi aldık
06:27
and we get there.
125
387546
1150
ve oraya ger geldik.
06:29
And there's this moment
126
389467
1322
Ve öyle bir an yaşandı ki
06:30
where I get [transported] back to my mother's kitchen.
127
390813
4320
annemin mutfağına nakledilmiş gibiydim.
06:35
You can smell the beef and barley heating up,
128
395157
2699
Etin ve arpanın ısınırkenki kokusunu alabiliyorduk,
06:37
you can smell the food, the colors,
129
397880
3753
yemeğin ve renklerin kokusunu,
06:41
and there are people there from all around the world.
130
401657
2897
tabii bir de tüm dünyadan insanlar var.
06:44
It's like a Benetton commercial,
131
404578
1587
Benetton reklamı gibi,
06:46
you know, you have African American, Asian American, French, German, Russian,
132
406189
3960
Afrikalı Amerikalı, Asyalı Amerikalı, Fransız, Alman, Rus
06:50
the first female commander,
133
410173
1325
ve ilk kadın kumandan var,
06:51
breaking bread at 17,500 miles per hour,
134
411522
3795
saatte 28.000 km giderken ekmek bölüşüyorlar,
06:55
going around the planet every 90 minutes,
135
415341
2326
her 90 dk'da bir gezegeni tam dolaşarak
06:57
seeing a sunrise and a sunset every 45.
136
417691
2906
ve 45 dk'da bir güneşin doğuşu ve batışını izleyerek.
07:01
And Peggy would say, "Hey, Leland, try some of this,"
137
421127
2627
Peggy derdi ki ''Hey Leland, şunu da bir dene.''
07:03
and she'd float it over to my mouth,
138
423778
1801
ve yemeği ağzıma uçururdu,
07:05
and I'd catch it and we'd go back and forth.
139
425603
2229
ben de yakalardım ve yine aynını yapardık.
07:07
And we're doing all of this while listening to Sade's "Smooth Operator."
140
427856
5159
Bir yandan da Sade'in ''Smooth Operator'' parçasını dinlerdik.
07:13
(Laughter)
141
433039
1001
(Gülme sesleri)
07:14
I mean, this is like blowing my mind, you know.
142
434064
2395
Bu benim aklımı başımdan alıyor.
07:16
(Laughter)
143
436483
1095
(Gülme sesleri)
07:17
And I float over to the window, and I look down at the planet,
144
437602
3420
Pencereye doğru yaylanıyorum, gezegene bir göz atıyorum
07:21
and I see all of humanity.
145
441046
3032
ve tüm insanlığı görüyorum.
07:24
And my perspective changes at that moment,
146
444499
2722
O anda tüm bakış açım değişiyor
07:27
because, I'm flying over Lynchburg, Virginia, my home town,
147
447245
2879
çünkü Virjinya'nın Lynchburg kenti üzerinden, evimden geçiyoruz
07:30
and my family's probably breaking bread.
148
450148
1986
ve muhtemelen ailem de yemek yiyor.
07:32
And five minutes later, we're flying over Paris,
149
452158
2563
Beş dakika sonra Paris üzerindeyiz,
07:34
where Leo Eyharts is looking down at his parents,
150
454745
2603
Leo Eyhards ailesine bir bakıyor,
07:37
probably having some wine and cheese,
151
457372
1801
muhtemelen şarap içip peynir yiyorlar
07:39
and Yuri's looking off to Moscow,
152
459197
1864
ve Yuri, Moskova üzerinde aşağı bakıyor
07:41
and they're probably eating borscht or something else.
153
461085
2545
ve ailesi muhtemelen borscht falan yiyorlar.
07:43
But we're all having this moment where we see our respective families
154
463654
5027
Ama hepimiz ailelerimizin tek bir medeniyet çatısı altında
07:48
working together as one civilization,
155
468705
4167
birlikte çalıştıklarını hissediyoruz,
07:52
at 17,500 miles per hour.
156
472896
2357
saatte 28 bin km. hızla giderken.
07:56
My perspective shifted cognitively,
157
476245
2833
Bakış açım bilişsel bir dönüşüm geçiriyor,
07:59
it changed me.
158
479102
1333
beni değiştiriyor.
08:00
And when I think about being that little skinny boy,
159
480459
2460
Virjinya'nın bazen ırkçı Lyncburg kentinden
08:02
from sometimes racist Lynchburg, Virginia,
160
482943
3357
o cılız küçük çocuk olduğum zamanı düşünüyorum,
08:06
I would never have had that perspective
161
486324
4127
bu bakış açısına asla sahip olamazdım,
08:10
to think about myself of being an astronaut,
162
490475
2984
kendimi asla bir astronot olarak göremezdim,
08:13
if my father hadn't taken us on a journey
163
493483
3031
eğer babam kendi ellerimizle inşa ettiğimiz o araçta
08:16
in this radical craft that we built with our own two hands.
164
496538
3861
bizi o yolculuğa çıkarmasaydı bunlar olamazdı.
08:22
When I came home,
165
502016
2214
Eve döndüğümde
08:24
I realized that perspective is something
166
504254
4698
bu bakış açısının
08:28
that we all get and we all have.
167
508976
2445
hepimizde var olduğunu fark ettim.
08:32
It's just how far do we open up our blinders
168
512236
2437
Konu yalnızca perdelerimizi ne kadar araladığımız
08:34
to see that shift and that change.
169
514697
2547
ve o değişimi ne kadar görebildiğimiz.
08:37
And going back to the space station,
170
517903
1799
Uzay aracına geri dönersek
08:39
I think of, you know, Germans and Russians fighting Americans.
171
519726
4823
Amerikalılarla kavga eden Almanlar ve Rusları düşünüyorum.
08:45
We have these people living and working together.
172
525081
2944
Bu insanlar birlikte çalışıyor ve yaşıyorlar.
08:48
White folks, black folks, Russian folks, French folks, you know.
173
528382
4093
Beyazlar, siyahlar, Ruslar, Fransızlar...
08:52
All these different people coexisting in harmony as one race.
174
532499
5101
Tüm bu insanlar tek bir ırk gibi harmoni içinde birlikteler.
08:58
And I think about the colors that I saw, the design of the modules,
175
538712
4247
Sonra gördüğüm renkleri düşünüyorum, modüllerin tasarımını,
09:02
the way that things fit together,
176
542983
1580
her şeyin birbiriyle eşleştiğini,
09:04
the way that it made us a community, our home.
177
544587
3762
bizi bir topluluk yaptığını, bir aile yaptığını.
09:09
And so when I look up to space now,
178
549221
4488
Şimdi uzaya baktığımda
09:13
and I have this newfound perspective
179
553733
3741
yepyeni bir bakış açım var,
09:17
on the space station going overhead and looking there,
180
557498
3187
uzay aracından ve buraya bakmaktan kalan,
09:20
and then looking back at my community
181
560709
1792
sonra topluluğuma bakıyorum
09:22
and seeing the people that I'm living and working with,
182
562525
3199
ve birlikte yaşadığım ve çalıştığım tüm bu insanları görüyorum,
09:25
and coexisting with,
183
565748
2095
birlikte var oluyoruz,
09:27
I think it's something that we all can do now, especially in these times,
184
567867
5925
özellikle bu zamanlarda, bu hepimizin yapabileceği bir şey;
09:33
to make sure that we have the right perspective.
185
573816
3722
doğru bakış açısına sahip olduğumuzdan emin olmak.
09:38
Thank you.
186
578466
1194
Teşekkürler.
09:39
(Applause)
187
579684
4630
(Alkışlar)
09:44
Chee Pearlman: If you don't mind, could I just chat with you for a minute,
188
584338
3490
Chee Pearlman: Sakıncası yoksa bir dakika sohbet edebilir miyiz?
09:47
because they're going to set up some things here.
189
587852
2372
Çünkü sahnede bir ayarlama yapılıyor.
09:50
And I get to have you all to myself, OK.
190
590248
2302
Ben de seninle baş başa kalabiliyorum.
09:52
Leland Melvin: Alright.
191
592574
1210
Leland: Pekâlâ.
09:54
CP: You guys don't get to hear this.
192
594348
1817
CP: Sizler bunu bilmezsiniz.
09:56
So I have to tell you
193
596189
2079
O yüzden söyleyeyim,
09:58
that in my family, we watch a lot of space movies
194
598292
5162
biz ailece çok uzay filmi izlerleriz,
10:03
about astronauts and stuff like that.
195
603478
1885
astronotlar ve bu tarz şeyler hakkında.
10:05
I can't tell you why, but we do.
196
605387
2016
Nedenini söyleyemem ama izliyoruz işte.
10:07
(Laughter)
197
607427
1785
(Gülme sesleri)
10:09
The thing that I wanted to ask you, though,
198
609849
2076
Sormak istediğim şey ise
10:11
is that we were seeing this movie the other day,
199
611949
3356
geçen gün bu filmi izliyorduk,
10:15
and it was about one of the astronauts, one of your colleagues,
200
615329
3892
astronotlardan biri hakkında, iş arkadaşlarından biri
10:19
and before he went up into space,
201
619245
2968
ve uzaya çıkmadan önce,
10:22
they actually wrote an obituary, NASA wrote an obituary for him.
202
622237
4159
bir ölüm ilanı yazdılar, NASA onun için bir ölüm ilanı yazdı.
10:26
And I was like, is that normal?
203
626792
1850
Ben de merak ettim, bu normal mi?
10:28
And is that part of the job?
204
628666
1936
İşin bir parçası mı?
10:30
Do you think about that peril that you're putting yourself in
205
630626
5534
Uzaya çıkarken kendinizi içine attığınız bu tehlikeyi
10:36
as you go into space?
206
636184
1294
hiç düşünüyor musunuz?
10:37
LM: Yeah.
207
637502
1298
LM: Evet.
10:38
So, I don't remember anyone writing my obituary,
208
638824
2254
Kimsenin bana ölüm ilanı yazdığını hatırlamıyorum,
10:41
maybe that was an Apollo-day thing.
209
641102
2611
belki de Apollo zamanına özgü bir şeydi.
10:43
But I do know that in the 135 shuttle flights that we've had,
210
643737
4531
Ama şunu biliyorum ki gerçekleştirdiğimiz 135 uçuşta,
10:48
the shuttle that I flew on,
211
648292
2651
benim de uçtuğum uzay aracında,
10:50
we had two accidents that killed everyone on that mission.
212
650967
3770
görevdeki herkesin ölümüyle sonuçlanan iki kaza geçirdik.
10:55
And we all know the perils and the risks that go along with this,
213
655292
3280
Yani bu işin beraberinde getirdiği risk ve tehlikeleri biliyoruz
10:58
but we're doing something that's much bigger than ourselves,
214
658596
2839
ama biz kendimizden çok daha büyük bir şey yapıyoruz
11:01
and helping advance civilization,
215
661459
1602
ve medeniyeti ileriye taşıyoruz,
11:03
so the risk is worth the reward.
216
663085
3096
o yüzden bu risk bu ödüle değer.
11:06
And we all feel that way when we get into that vehicle
217
666515
2712
Ve hepimiz aracın içine girince bunu hissediyoruz,
11:09
ans strap into those million pounds of rocket fuel and go up to space.
218
669251
4716
milyonlarca litre yakıtla uzaya çıkarken kendimizi oraya bağlamak.
11:13
CP: Yeah, I've only seen the Hollywood version --
219
673991
2341
CP: Ben yalnızca Hollywood versiyonunu gördüm --
11:16
it looks pretty terrifying, I have to tell you.
220
676356
2359
oldukça dehşet verici görünüyor.
11:18
LM: You should go.
221
678739
1204
LM: Gidip görmelisiniz.
11:19
(Laughter)
222
679967
1151
(Gülme sesleri)
11:21
CP: Yeah, my husband's told me that a few times.
223
681142
2737
CP: Evet, eşim bana bunu birkaç kez söyledi.
11:23
(Laughter)
224
683903
1992
(Gülme)
11:25
LM: One-way trip or two-way?
225
685919
1960
LM: Tek yön mü çift yön mü?
11:27
(Laughter)
226
687903
1151
(Gülme)
11:29
CP: That’s a bit of a debate in our house.
227
689078
2452
CP: Bu konuda henüz anlaşmaya varmadık.
11:31
(Laughter)
228
691554
1464
(Gülme)
11:33
I wanted to, if I may ...
229
693411
3473
Eğer sakıncası olmazsa...
11:37
You did touch on something that was very powerful and difficult,
230
697554
5233
Oldukça güçlü ve zor bir noktaya da değindin,
11:42
which is, you spoke about this incident
231
702811
3661
sadece beş yaşındayken başına gelen
11:46
that had happened to you when you were five years old,
232
706496
2524
bu hadise hakkında da konuştun,
11:49
and that you were raped.
233
709044
1181
tecavüze uğradığından.
11:50
And I just think that for you to be able to say those things,
234
710249
3202
Bence tüm bunları söyleyebilmen,
11:53
you know, on the TED stage,
235
713475
2127
üstelik TED sahnesinde,
11:55
to be able to talk about that at all,
236
715626
2682
tüm bunlar hakkında konuşabilmen
11:58
is pretty fearless.
237
718332
1936
gerçekten korkusuzca.
12:00
And I wanted to get a sense from you,
238
720292
2865
Senden de bir görüş almak istedim,
12:03
is that something that you think is important for you to share that now,
239
723181
4247
bunu paylaşmanın, bunun hakkında konuşmanın
12:07
to speak about it?
240
727452
1443
önemli olduğunu mu düşünüyorsun?
12:08
LM: It's so important, especially for men, to talk about things that have happened,
241
728919
4128
LM: Çok önemli, özellikle erkekler için daha önce olan şeyler hakkında konuşmak
12:13
because we've been trained
242
733071
1479
çünkü bize toplum tarafından
12:14
and told by our society that we have to be so tough and so hard
243
734574
4186
hep güçlü olmamız söylendi ve öğretildi
12:18
and we can't tell of things that are happening to us.
244
738784
2825
ve başımıza gelenler hakkında konuşamayacağımız.
12:21
But I've had so many men contact me and tell me that,
245
741633
3554
Ama o kadar çok erkek benimle iletişime geçti ki
12:25
"You came through that, you got over that,
246
745211
2049
''Sen bunu atlattın, bunu başardın,
12:27
I'm going to get over my alcoholism,"
247
747284
1823
ben de alkolikliğimi atlatacağım.''
12:29
and these things that are going on in them,
248
749131
2018
İçlerinde yaşadıkları tüm bu şeyler,
12:31
because of what happened to them.
249
751173
1603
başlarına gelenler yüzünden.
12:32
And so we must share these stories, this is part of storytelling,
250
752800
3246
Ve biz de bu hikâyeleri paylaşmalıyız, hikâye anlatımının parçası bu,
12:36
to heal us and to make us whole as a community.
251
756070
3230
bizi iyileştirmek ve bizi bir topluluk olarak birleştirmek için.
12:39
CP: That's wonderful.
252
759324
1899
CP: Harika.
12:41
(Applause)
253
761247
5423
(Alkışlar)
12:46
And you know, quite honestly, you spoke about perspective shift,
254
766694
4159
Dürüst olmak gerekirse bakış açısı değişiminden bahsettin
12:50
and that is a shift that I think we've been very slow to accept
255
770877
4296
ve bu değişim konusunda çok yavaş olduğumuzu,
12:55
and to be able to speak about that, so we thank you for that.
256
775197
3865
bu konuda konuşamadığımızı düşünüyorum, bu yüzden sana teşekkür ederim.
12:59
We thank you for being the amazing astronaut that you are,
257
779086
3145
Harika bir astronot olduğun için de tabii
13:02
and thank you for coming to the TED stage, Leland.
258
782255
2411
ve TED sahnesine geldiğin için de, Leland.
13:04
LM: Thank you so much, Chee.
259
784690
1375
LM: Çok teşekkürler, Chee.
13:06
(Applause)
260
786089
1316
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7