How Netflix changed entertainment -- and where it's headed | Reed Hastings

236,329 views ・ 2018-07-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Seda Şenocak Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
Chris Anderson: I have been long so fascinated and amazed
0
12849
3144
Chris Anderson: Uzun zamandır Netflix'in çok farklı yönleri
00:16
by so many aspects of Netflix.
1
16017
1839
beni etkiliyor ve şaşırtıyor.
00:17
You're full of surprises, if I may say so.
2
17880
2272
Sürprizlerle dolusun diyebilirim.
00:20
One of those surprises happened, I think about six years ago.
3
20595
3555
Bu sürprizlerden birisi sanırım 6 yıl önce gerçekleşti.
00:24
So, the company back then was doing really well,
4
24650
3936
O zamanlar şirket çok iyi gidiyordu, ama temelde
00:28
but you were basically a streaming service
5
28610
2059
başkalarının filmlerini ve tv içeriklerini
00:30
for other people's films and TV content.
6
30693
3805
yayınlıyordun.
00:34
You'd persuaded Wall Street that you were right
7
34522
2286
Wall Street'e haklı olduğunu kanıtladın.
00:36
to make the kind of radical shift away from just sending people DVDs,
8
36832
4057
radikal bir değişiklikle DVD satmak yerine
00:40
so you were doing it by streaming.
9
40913
1638
yayın yapmakta haklı olduğunu kanıtladın.
00:42
And you were growing like a weed --
10
42575
1673
Sarmaşık gibi yayılıyordun...
00:44
you had more than six million subscribers and healthy growth rates,
11
44272
3200
6 milyondan fazla takipçi ve iyi bir büyüme oranı
00:47
and yet, you chose that moment
12
47496
2240
ve sen bu anı seçtin,
00:49
to kind of make a giant -- really, a bet-the-company decision.
13
49760
5357
böylesine büyük bir- resmen kumar oynadın.
00:55
What was that decision, and what motivated it?
14
55141
3301
Bu karar neydi ve seni buna ne itti?
00:58
Reed Hastings: Well, cable networks from all time
15
58466
2913
Reed Hastings: Aslında, kablo yayınları her zaman
01:01
have started on other people's content
16
61403
2119
başkalarının içerikleriyle başladı
01:03
and then grown into doing their own originals.
17
63546
2809
ve kendi içeriklerini yaparak büyüdüler.
01:06
So we knew of the general idea for quite a while.
18
66379
3496
Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.
01:10
And we had actually tried to get into original content back in 2005,
19
70545
4286
Aslında 2005'te kendimize özgü içerik denemesi yaptık,
01:14
when we were on DVD only and buying films at Sundance --
20
74855
3603
Sadece DVD'lerin olduğu ve Sundance'dan film aldığımız zamanlar...
01:18
Maggie Gyllenhaal, "Sherrybaby," we published on DVD --
21
78482
2836
Maggie Gyllenhaal "Sherrybaby" bunu DVD olarak yayınladık,
01:21
we were a mini studio.
22
81342
1465
küçük bir stüdyoyduk.
01:22
And it didn't work out, because we were subscale.
23
82831
2659
Ve işe yaramadı çünkü çok az sattı.
01:25
And then, as you said, in 2011,
24
85514
3173
Sonra da söylediğin gibi 2011'de,
01:28
Ted Sarandos, my partner at Netflix who runs content,
25
88711
4263
Ted Sarandos, Netflix'te içerik yöneticisi ortağım
01:32
got very excited about "House of Cards."
26
92998
2016
"House Of Cards" için çok heyecanlandı.
01:35
And at that time, it was 100 million dollars,
27
95038
2920
O zamanlar 100 milyon dolardı,
01:37
it was a fantastic investment,
28
97982
3833
muazzam bir yatırımdı
01:41
and it was in competition with HBO.
29
101839
2381
ve HBO ile kıyasıya yarış içindeydi.
01:44
And that was really the breakthrough, that he picked right upfront.
30
104244
3190
Bu gerçekten dönüm noktasıydı, o da doğru olanı seçti.
01:47
CA: But that was a significant percentage of the revenue of the company
31
107458
3429
CA: Ama bu şirketin o zaman için şirketin gelirinin
01:50
at that time.
32
110911
1674
önemli yüzdesini oluşturuyordu.
01:52
But how could you get confident that that was actually worth doing?
33
112958
4008
Ama bunun denemeye değer olduğuna nasıl güvenebilirdiniz?
01:56
If you got that wrong,
34
116990
1167
Yanılsaydın,
01:58
it might have been really devastating for the company.
35
118181
2761
bu şirket için yıkıcı olabilirdi.
02:00
RH: Yeah, we weren't confident. I mean, that's the whole tension of it.
36
120966
3714
RH: Evet emin değildik. Demek istediğim tüm stres bu yüzdendi.
02:04
We were like, "Holy ...!" -- I can't say that.
37
124704
2478
"Vaay ...." modundaydık. burasını söyleyemem
02:08
Yeah, it was scary.
38
128775
1150
Evet, korkutucuydu.
02:10
(Laughter)
39
130891
2183
(Gülüşmeler)
02:13
CA: And with that, it wasn't just producing new content.
40
133098
3976
CA: Ve bununla sadece yeni içerik üretmediniz.
02:17
You also, pretty much with that, if I understand right,
41
137098
2613
Bir de doğru anladıysam, bununla birlikte
02:19
introduced this idea of binge-viewing.
42
139735
2024
seri izleme fikrini de ortaya attınız.
02:21
It wasn't, "We're going to do these episodes and build excitement" --
43
141783
3259
Bu bir çeşit " hadi bölümü yapalım ve beklenti yaratalım," değildi--
02:25
boom! -- all at one time.
44
145066
1991
boom! hepsi tek seferde.
02:27
And that consumer mode hadn't really been tested.
45
147450
2296
Ve kullanıcı modu henüz test edilmemişti.
02:29
Why did you risk that?
46
149770
1466
Bunu neden riske attınız?
02:31
RH: Well, you know, we had grown up shipping DVDs.
47
151600
2384
RH: Biliyorsun ki biz DVD satarak büyüdük.
02:34
And then there were series, box sets, on DVD.
48
154008
2490
Sonra da DVD'de diziler, kutu setler geldi.
02:36
And all of us had that experience watching some of the great HBO content
49
156522
5013
Ve hepimiz HBO'nun muhteşem içeriklerini izledik.
02:41
you know, with the DVD -- next episode, next episode.
50
161559
3295
Bİlirsin, DVD'de sonraki bölüm, sonraki bölüm diye devam edersin.
02:44
And so that was the trigger to make us think,
51
164878
2266
İşte bu bizi tetikleyen şey oldu,
02:47
wow, you know, with episodic content, especially serialized,
52
167168
3909
aslında biliyorsun, bölümlük içeriklerde, özellikle de seri olanlarda,
02:51
it's so powerful to have all the episodes at once.
53
171101
3188
tüm bölümlere tek seferde sahip olmak oldukça önemlidir.
02:54
And it's something that linear TV can't do.
54
174313
2469
Bu da kablolu yayının yapamadığı bir şey.
02:57
And so both of those made it really positive.
55
177100
2888
Bu her iki etken de bunun yapmamızda olumlu etki sağladı.
03:01
CA: And so, did it work out on the math pretty much straight away,
56
181179
3755
CA:Ve böylece matematiksel olarak işe yarıyordu,
03:04
that an hour spent watching "House of Cards," say,
57
184958
3710
"House of Cards" izleyerek geçen 1 saat,
03:08
was more profitable to you
58
188692
1973
başkasının lisanslı içeriğini izleyerek
03:10
than an hour spent watching someone else's licensed content?
59
190689
3728
geçen bir saatten daha mı karlıydı?
03:14
RH: You know, because we're subscription, we don't have to track it at that level.
60
194879
4332
RH: Üye olduğumuz için
03:19
And so it's really about making the brand stronger,
61
199235
2636
bu derece takip etmek zorunda değildik.
03:21
so that more people want to join.
62
201895
1848
Bu daha çok insanın gelmesini sağladı.
03:23
And "House of Cards" absolutely did that,
63
203767
1962
House Of Cards bunu kesinlikle yaptı,
03:25
because then many people would talk about it
64
205753
2284
çünkü birçok insan bunun hakkında konuştu
03:28
and associate that brand with us,
65
208061
2335
ve bu markayı bizle ilişkilendirdi.
03:30
whereas "Mad Men" we carried -- great show, AMC show --
66
210728
3460
"Mad Men" gibi harika bir AMC dizisini bizler ekrana taşıdık
03:34
but they didn't associate it with Netflix,
67
214212
2016
ama Netflix ile işbirliği yapmadılar
03:36
even if they watched it on Netflix.
68
216252
1785
ama yine de Netflix'te izlediler.
03:38
CA: And so you added all these other remarkable series,
69
218061
3788
CA: ve tüm bu fevkalade yapımları da listenize eklediniz;
03:42
"Narcos," "Jessica Jones," "Orange is the New Black," "The Crown,"
70
222593
4579
"Narcos," "Jessica Jones," "Orange is the New Black," "The Crown,"
03:47
"Black Mirror" -- personal favorite --
71
227196
3048
Black Mirror, benim favorim
03:50
"Stranger Things" and so on.
72
230268
1365
Stranger Things ve dahası.
03:51
And so, this coming year,
73
231657
2327
Bu yıl yapmayı planladığınız
03:54
the level of investment you're planning to make in new content
74
234008
3466
yeni içerikler için yatırım tutarı
03:57
is not 100 million.
75
237498
1505
100 milyon değil.
03:59
It's what?
76
239027
1256
Ne?
04:00
RH: It's about eight billion dollars around the world.
77
240307
2754
RH: Dünya çapında 8 milyar dolar.
04:03
And it's not enough.
78
243966
2182
Ve yeterli değil.
04:06
There are so many great shows on other networks.
79
246855
3313
Diğer yayınlarda harika programlar var.
04:10
And so we have a long way to go.
80
250192
1933
Ve bizim de uzun bir yolumuz var.
04:12
CA: But eight billion --
81
252149
2587
CA: Ama 8 milyar ...
04:14
that's pretty much higher than any other content commissioner at this point?
82
254760
4865
Bu herhangi bir içerik üreticisinin yatırdığından çok daha fazla değil mi?
04:19
RH: No, Disney is in that realm,
83
259649
1754
RH: Hayır, Disney bu alanda lider
04:21
and if they're able to acquire Fox, they're even bigger.
84
261427
3401
ve eğer Fox'u alırsa, daha da büyüyecekler.
04:26
And then, really, that's spread globally,
85
266299
3119
Ve sonra bu dünyaya yayılacak.
04:29
so it's not as much as it sounds.
86
269442
2467
Yani düşündüğün gibi değil aslında.
04:32
(Laughter)
87
272560
2295
(Gülüşmeler)
04:34
CA: But clearly, from the Barry Dillers and others in the media business,
88
274879
3435
CA: Ama açıkça, medya sektöründe ,Barry Dillers ve daha niceleri,
04:38
it feels like from nowhere,
89
278324
1783
hiçbir yer yokmuş gibi hissettiriyor.
04:40
this company has come and has really revolutionized the business.
90
280131
3099
Bu şirket geldi ve sektörü değiştirdi.
04:43
It's like, as if Blockbuster one day said,
91
283254
2315
Tıpkı Blockbuster'ın bir gün dediği gibi,
04:45
"We're going to make Blockbuster videos,"
92
285593
2079
"Blockbuster videoları yapacağız,"
04:47
and then, six years later, was as big as Disney.
93
287696
3266
ve altı yıl sonra Disney kadar büyüktü.
04:51
I mean, that story would never have happened, and yet it did.
94
291275
4556
Demek istediğim bu asla olmayacak bir hikâyeydi ama yine de başardı.
04:55
RH: That's the bitch about the internet -- it moves fast, you know?
95
295855
3476
RH: İnternetle ilgili bokluk burada. Çok hızlı ilerliyor, değil mi?
05:00
Everything around us moves really quick.
96
300037
2079
Etrafımızdaki her şey çok çabuk değişiyor.
05:02
CA: I mean, there must be something unusual about Netflix's culture
97
302474
4733
CA: Demek istediğim Netflix kültürüyle ilgili alışılmadık bir şey olmalı ki
05:07
that allowed you to take such bold -- I won't say "reckless" --
98
307231
5277
böyle cesur olmanızı sağladı, "pervasız" demeyeceğim--
05:12
bold, well thought-through decisions.
99
312532
1918
cesur, iyi düşünülmüş kararlar.
05:14
RH: Yeah, absolutely.
100
314474
1175
RH: Evet, kesinlikle.
05:15
We did have one advantage, which is we were born on DVD,
101
315673
2714
Bir avantajımız vardı, DVD çağında doğduk
05:18
and we knew that that was going to be temporary.
102
318411
2245
ve bunun geçici olacağını biliyorduk.
05:20
No one thought we'd be mailing discs for 100 years.
103
320680
2405
Kimse 100 yıl diskleri göndereceğimizi düşünmedi.
05:23
So then you have a lot of paranoia about what's coming next,
104
323109
3635
Sıradakini ne olduğuyla ilgili birçok paranoya var
05:26
and that's part of the founding ethos,
105
326768
2793
ve bu kurucu etiğin bir parçası,
05:29
is really worrying about what's coming next.
106
329585
2302
gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.
05:32
So that's an advantage.
107
332561
1151
Yani bu bir avantaj.
05:33
And then in terms of the culture,
108
333736
1597
Kültür açısından, özgürlük ve
05:35
it's very big on freedom and responsibility.
109
335357
2095
sorumluluk konusunda oldukça büyük.
05:37
I pride myself on making as few decisions as possible in a quarter.
110
337476
3442
Bir çeyrekte olabildiğince az karar vermekle gurur duyuyorum.
05:41
And we're getting better and better at that.
111
341717
2192
Ve daha da iyiye gidiyoruz, bunda daha iyiye.
05:43
There are some times I can go a whole quarter
112
343933
2116
Bazen hiç karar vermeden
05:46
without making any decisions.
113
346073
1413
bir çeyrek gidebilirim.
05:47
(Laughter)
114
347851
1256
(Gülüşmeler)
05:49
(Applause)
115
349131
2818
(Alkış)
05:51
CA: But there are some really surprising things about your people.
116
351973
3620
CA: Ama siz insanlarla ilgili gerçekten çok şaşırtıcı şeyler var.
05:55
For example, I looked at one survey.
117
355617
2333
Örneğin, bir ankete baktım.
05:58
It looks like Netflix employees, compared to your peers',
118
358315
4618
görünüşe bakılırsa, Netflix çalışanları senin akranlarınla kıyaslanınca
06:02
are basically the highest paid for equivalent jobs.
119
362957
2645
benzer işlerde en yüksek maaşa sahip
06:05
And the least likely to want to leave.
120
365626
2917
ve işten ayrılmayı en az isteyenler onlar.
06:08
And if you Google the Netflix culture deck,
121
368863
5230
Eğer "Netflix Kültür Sunumu"nu Google'da aratırsanız,
06:14
you see this list of quite surprising admonitions to your employees.
122
374117
4484
çalışanlarınız için şaşırtıcı bir çok öğüdün listesine ulaşırsınız.
06:18
Talk about a few of them.
123
378625
1452
Birkaçından bahsetsene.
06:20
RH: Well, you know, my first company -- we were very process obsessed.
124
380665
4156
RH: Bildiğin üzere ilk şirketim-- sürece çok saplantılıydık.
06:24
This was in the 1990s.
125
384845
1641
Bu 1990lar'daydı.
06:26
And every time someone made a mistake,
126
386510
1906
Ve biri hata yaptığında her seferinde,
06:28
we tried to put a process in place
127
388440
1644
bir süreç koymaya çalıştık,
06:30
to make sure that mistake didn't happen again --
128
390108
2334
ki bu hatanın bir daha olmayacağından emin olalım
06:32
so, very semiconductor-yield orientation.
129
392466
3162
yarı iletken verim yönelimi.
olay şu ki, sistemi aptalların bile kullanacağı hâle getirmeye çalışıyorduk.
06:36
And the problem is, we were trying to dummy-proof the system.
130
396173
3063
06:39
And then, eventually, only dummies wanted to work there.
131
399260
2764
Ve tabii ki sadece aptallar burada çalışmak istedi.
06:43
Then, of course, the market shifted -- in that case, it was C++ to Java.
132
403404
4014
Market bu konuda yön değiştirdi ve C++'dan Java'ya geçti.
06:47
But you know, there's always some shift.
133
407442
1928
Bİlirsiniz değişim her zaman vardır.
06:49
And the company was unable to adapt,
134
409394
1977
Ama şirket adapte olamadı
06:51
and it got acquired by our largest competitor.
135
411395
2682
ve şirketi en büyük rakibimiz satın aldı.
06:54
And so with Netflix, I was super focused on how to run with no process
136
414561
5508
Netflix'le birlikte, süreç ve kaos olmadan
07:00
but not have chaos.
137
420093
1267
nasıl devam edeceğime odaklandım.
07:01
And so then we've developed all these mechanisms,
138
421862
2414
Sonrasında bu mekanizmayı geliştirdik,
07:04
super high-talented people, alignment,
139
424300
3166
aşırı yetenekli insanlar, sıralama
07:07
talking openly, sharing information --
140
427490
2341
açıkça konuşma, bilgi paylaşımı...
07:09
internally, people are stunned at how much information --
141
429855
2770
insanlar bu kadar bilgi karşısında sersemledi,
07:12
all the core strategies, etc.
142
432649
2079
çekirdek stratejiler vs.
07:14
We're like the "anti-Apple" -- you know how they compartmentalize?
143
434752
3158
"Anti Apple" gibiydik.. Nasıl ayrıştırdıklarını bilirsin.
07:17
We do the opposite, which is: everybody gets all the information.
144
437934
3746
Tam tersini yaptık; herkes her bilgiye ulaşabildi.
07:21
So what we're trying to do is build a sense of responsibility in people
145
441704
3594
Yapmaya çalıştığımız şey insanlarda sorumluluk hissi yaratmak
07:25
and the ability to do things.
146
445322
1652
ve bir şeyler yapma yeteneği kazandırmak.
07:26
I find out about big decisions now that are made all the time,
147
446998
3254
Artık alınan büyük kararları anlıyorum,
07:30
I've never even heard about it, which is great.
148
450276
2392
hatta hiç duymadıklarımı bile, ki bu muazzam.
07:32
And mostly, they go well.
149
452692
1548
Çoğunlukla da iyi oldu.
07:35
CA: So you just wake up and read them on the internet.
150
455166
2546
CA: Yani uyandın ve hepsini internette okudun.
07:37
RH: Sometimes.
151
457736
1152
RH: Bazen.
07:38
CA: "Oh, we just entered China!"
152
458912
1641
CA: "Ah evet, Çin'e yeni girdik"
07:40
RH: Yeah, well that would be a big one.
153
460577
1904
RH: Evet , bu baya büyük olurdu.
07:43
CA: But you allow employees to set their own vacation time, and ...
154
463354
5399
CA: Çalışanlarına kendi tatil zamanlarını ayarlama izni verdin
07:48
There's just --
155
468777
1703
Bu...
07:50
RH: Sure, that's a big symbolic one, vacation,
156
470504
2431
RH: Tabii ki bu büyük bir sembol, tatil,
07:53
because most people, in practice, do that, anyway.
157
473512
3077
çünkü pratikte çoğu insan bunu yapar.
07:56
But yeah, there's a whole lot of that freedom.
158
476934
3654
Ama evet, bu büyük bir özgürlük.
08:01
CA: And courage, you ask for as a fundamental value.
159
481736
4158
CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer olarak istiyorsunuz.
08:07
RH: Yeah, we want people to speak the truth.
160
487040
2246
RH: İnsanların doğruyu söylemesini istiyoruz
08:09
And we say, "To disagree silently is disloyal."
161
489310
3662
ve "sessizce susmak sadakatsizdir" diyoruz.
08:13
It's not OK to let some decision go through without saying your piece,
162
493896
4873
Bir kararın siz fikrinizi söylemeden ya da yazmadan öylece geçmesine
08:18
and typically, writing it down.
163
498793
1714
izin vermek doğru değil.
08:20
And so we're very focused on trying to get to good decisions
164
500531
3207
Doğru kararlar vermeye odaklandık.
08:23
through the debate that always happens.
165
503762
3266
Özellikle de her zaman tartışmalı olan konular üzerinde.
08:27
And we try not to make it intense, like yelling at each other --
166
507052
3201
Gerilim yaratmamaya çalışıyoruz; birbirine bağırmak gibi
08:30
nothing like that.
167
510277
1171
bunlar yok.
08:31
You know, it's really curiosity drawing people out.
168
511472
2691
İnsanları açmak çok merak uyandırıcı.
08:35
CA: You've got this other secret weapon at Netflix, it seems,
169
515252
2937
CA: Netflix'te diğer gizli silaha sahip gibisin,
08:38
which is this vast trove of data,
170
518213
2423
geniş kapsamlı data,
08:40
a word we've heard a certain amount about this week.
171
520660
2877
bu hafta çokça duyduğumuz bir sözcük.
08:43
You've often taken really surprising stances
172
523561
4005
Netflix'in akıllı algoritmalarını yaparken
08:47
towards building smart algorithms at Netflix.
173
527590
2670
çok değişik bakış açılarından yararlandın.
08:50
Back in the day, you opened up your algorithm to the world
174
530284
3940
Eskiden, algoritmanızı herkese açıp
08:54
and said, "Hey, can anyone do better than this recommendation we've got?
175
534248
3420
"Hey sahip olduğumuz başarıdan daha iyisini yapabilecek var mı?
08:57
If so, we'll pay you a million dollars."
176
537692
1914
Varsa milyon dolar vereceğiz" derdiniz.
08:59
You paid someone a million dollars,
177
539630
1687
Birine milyonlarca dolar ödüyorsun,
09:01
because it was like 10 percent better than yours.
178
541341
2304
çünkü seninkinden %10 falan daha iyi.
09:03
RH: That's right.
179
543669
1151
RH: Bu doğru.
09:04
CA: Was that a good decision? Would you do that again?
180
544844
2533
CA: Bu doğru bir tercih miydi? Yine yapar mıydın?
09:07
RH: Yeah, it was super exciting at the time; this was about 2007.
181
547401
3120
RH: Evet o zaman oldukça heyecan vericiydi 2007 falandı.
09:10
But you know, we haven't done it again.
182
550545
1992
Ama sonuç olarak tekrar yapmadık.
09:12
So clearly, it's a very specialized tool.
183
552561
2611
Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş bir araç.
09:15
And so think of that as a lucky break of good timing,
184
555728
3301
Bunu iyi zamanlamayla yakalanmış bir şans olarak gör,
09:19
rather than a general framework.
185
559053
1868
sistemli bir şey değildi.
09:21
So what we've done is invest a lot on the algorithms,
186
561903
4484
Yaptığımız şey algoritmaya oldukça fazla yatırım yapmak,
09:26
so that we feature the right content to the right people
187
566411
2834
doğru içerikte doğru insanlarla çalışmak,
09:29
and try to make it fun and easy to explore.
188
569269
2472
eğlenceli ve keşfetmesi kolay olmak.
09:32
CA: And you made this, what seems like a really interesting shift,
189
572330
3337
CA: Ve bunu yaptın da, oldukça ilgi çekici bu değişim
09:35
a few years ago.
190
575691
1155
birkaç yıl önce yaşandı.
09:36
You used to ask people, "Here are 10 movies. What do you think?
191
576870
4930
Eskiden insanlara şunu sorardık: "İşte 10 tane film. Ne düşünüyorsun?
09:41
Which ones of these are your best movies?"
192
581824
2975
Aralarından hangileri en iyileri?"
09:44
And then tried to match those movies with recommendations for what was coming.
193
584823
4833
ve sonrasında izlenebilecekler için eşleştirme yaptınız.
09:49
And then you changed away from that.
194
589680
2127
Ve sonra bundan uzaklaştın.
09:51
Talk about that.
195
591831
1151
Bundan bahset.
09:53
RH: Sure.
196
593006
1150
RH: Tabii ki.
09:54
Everyone would rate "Schindler's List" five stars,
197
594180
2448
Herkes "Schindler'ın Listesi"ne 5 yıldız verir,
09:56
and then they'd rate Adam Sandler, "The Do-Over" three stars.
198
596652
4528
sonra da Adam Sandler'ı oylar; "To Do-Over"a 3 yıldız verirler.
10:01
But, in fact, when you looked at what they watched,
199
601204
2395
Ama ne izlediklerine bakarsanız,
10:03
it was almost always Adam Sandler.
200
603623
2510
neredeyse hep Adam Sandler'dır.
10:06
And so what happens is, when we rate and we're metacognitive about quality,
201
606157
4826
Oy verdiğimizde ve kaliteye üstbilişsel baktığımızda
10:11
that's sort of our aspirational self.
202
611007
2252
bu bizim yansımamızdır.
10:14
And it works out much better to please people
203
614133
2349
Ve bu insanları daha fazla memnun etti,
10:16
to look at the actual choices that they make,
204
616506
2452
yaptıkları tercihlere bakarak,
10:18
their revealed preferences by how much they enjoy simple pleasures.
205
618982
4763
basit şeylerden ne kadar zevk aldıkları ortaya çıkar.
10:24
CA: OK, I want to talk for a couple of minutes about this,
206
624493
2774
CA: Bunun hakkında biraz daha konuşmak istiyorum,
10:27
because this strikes me as a huge deal, not just for Netflix,
207
627291
2893
çünkü bu benim için önemli bir konu sadece Netflix için değil
10:30
for the internet as a whole.
208
630208
1377
tüm internetle ilgili.
10:31
The difference between aspirational values
209
631609
2714
Hayal edilen değerle
10:34
and revealed values.
210
634347
2261
gerçek değer arasındaki fark.
10:36
You, brilliantly, didn't pay too much attention to what people said,
211
636632
3505
İnsanların ne dediğine dikkat etmedin,
10:40
you watched what they did, and then found the stuff that,
212
640161
3424
ne yaptıklarına baktın ve sonra şunu buldun
10:43
"Oh my God, I never knew I would like a show about making horrible recipes,
213
643609
4593
"Aman korkunç tarifler yapmakla ilgili "Nailed it" denilen bir şovdan
10:48
called 'Nailed It!'"
214
648226
1407
zevk alacağımı hiç bilmezdim.
10:49
RH: Called "Nailed It!" Right.
215
649657
1481
RH:"Nailed It" deniyor. Doğru.
10:51
CA: It's hilarious. I would never have even thought of that.
216
651162
2899
CA: İnanılmaz. Bunu düşünmemiştim bile.
10:54
But aren't there risks with this,
217
654085
1619
Bunda risk yok mu,
10:55
if this go-only-with-revealed-values approach is taken too far?
218
655728
5206
bu sadece ortaya çıkan değerlerle yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?
11:01
RH: Well, we get a lot of joy from making people happy,
219
661434
3024
RH: İnsanları mutlu etmekten oldukça zevk alıyoruz,
11:04
Sometimes you just want to relax and watch a show like "Nailed It!"
220
664482
3599
Bazen rahatlamak ve "Nailed It" gibi bir program izlemek istersin.
11:08
And it's fun, and it's not stressful.
221
668736
2520
Üstelik eğlenceli ve stresli değil.
11:11
Other times, people want to watch very intensive film.
222
671280
3162
Başka zaman da insanlar yoğun dolu dolu filmler izlemek ister.
11:14
"Mudbound" was Oscar-nominated,
223
674466
2879
"Mudbound" Oscar adayıydı.
11:17
it's a great, very intensive film.
224
677369
2129
oldukça iyi, yoğun bir film.
11:19
And you know, we've had over 20 million hours of viewing on "Mudbound,"
225
679522
4743
Ve "Mudbound" ile 20 milyondan fazla gösterime ulaştık.
11:24
which is dramatically bigger than it would have been in the theaters
226
684289
3256
Bu rakam herhangi bir sinemada ya da diğer platformlarda
11:27
or any other distribution.
227
687569
1246
ulaştığı sayıdan çok daha fazla.
11:28
And so, we have some candy, too, but we have lots of broccoli.
228
688839
4373
Evet şekerlemelerimiz var ama brokolilerimiz daha fazla.
11:33
And you know, if you have the good mix, you get to a healthy diet.
229
693236
4622
Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.
11:37
CA: But -- yes, indeed.
230
697882
1624
CA: Ama.... Evet.
11:39
But isn't it the case that algorithms tend to point you away from the broccoli
231
699530
5089
Ama algoritmalarla ilgili konu sizi brokoliden uzaklaştırıp şekere
11:44
and towards the candy,
232
704643
1151
yönlendirmesi değil midir?
11:45
if you're not careful?
233
705818
1151
Özellikle de dikkatli değilseniz?
11:46
We just had a talk about how, on YouTube, somehow algorithms
234
706993
2854
YouTube'da, bir şekilde algoritmaların,
11:49
tend to, just by actually being smarter,
235
709871
3508
aslında daha akıllıca olmaları, insanları daha radikal
11:53
tend to drive people towards more radical or specific content.
236
713403
4238
veya belirli bir içeriğe yönlendirme eğiliminde
11:57
It'd be easy to imagine that Netflix algorithms,
237
717665
3150
oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,
12:00
just going on revealed values, would gradually --
238
720839
3944
belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..
12:04
RH: Right, get too base --
239
724807
1596
RH: Haklısın,
12:06
CA: We'd all be watching violent pornography or something.
240
726427
3325
CA: Hepimiz şiddetli porno ya da başka şey izliyor olabilirdik.
12:09
Or some people would, you know.
241
729776
1593
Ya da bazıları yapardı biliyorsun
12:11
But, how --
242
731393
1152
Ama, nasıl...
12:12
(Laughter)
243
732569
2310
(Gülüşmeler)
12:14
Not me!
244
734903
1150
Ben değilim.
12:16
I'm the child of a missionary, I don't even think about these things.
245
736728
3254
Misyoner bir çocuğum, böyle şeyler düşünmem bile.
12:20
But --
246
740006
1158
Ama...
12:21
(Laughter)
247
741188
1238
Gülüşmeler.
12:22
But I mean, it's possible, right?
248
742450
1739
Demek istediğim bu mümkün, değil mi?
12:25
RH: In practice, you're right that you can't just rely on algorithms.
249
745037
3319
RH: Pratikte haklısın, sadece algoritmalara dayanamazsın.
12:28
It's a mix of judgment and what we carry,
250
748380
2126
Bu bir yargı ve önemsediğimiz şeylerin karışımı
12:30
and we're a curated service
251
750530
1357
ve biz Facebook ve YouTube
12:31
versus a platform like Facebook and YouTube,
252
751911
2293
gibi platformların karşısında hizmet veriyoruz
12:34
so we have an easier set of issues,
253
754228
3189
bu yüzden daha kolay sorunlarımız var
12:37
which is: What are these great films and series that we acquire?
254
757441
4235
yani: Bu harika filmler ve elde ettiğimiz seriler nelerdir?
12:42
But then within that, the algorithm is a tool.
255
762379
2482
Ama sonuç olarak algoritma bir araçtır.
12:45
CA: But how -- John Doerr just talked about measuring what matters.
256
765958
4732
CA: John Doerr, önemli olanla ilgili bir konuşma yaptı.
12:51
As a business, what matters, I presume,
257
771148
2582
İşte önemli olan, farz ediyorum ki
12:53
is fundamentally just growing subscribers.
258
773754
2621
temel olan abonelerin artmasıdır.
12:56
I mean, that's your unique advantage.
259
776399
4099
Demek istediğim bu size has bir avantaj.
13:00
Are subscribers grown only by the more time they spend watching Netflix,
260
780522
6976
Aboneler, harcadıkları zaman arttıkça mı
13:07
that is what will make them re-subscribe?
261
787522
1960
tekrar abone oluyorlar,
13:09
Or is it even more about having shows
262
789506
4729
yoksa daha çok koca bir sezon
"Nailed it" izleyecek kadar zaman gerektirmeyen
13:14
that might not have been so much time
263
794259
1978
13:16
as watching the whole season of "Nailed It!" or whatever?
264
796261
2688
şovlara sahip olmakla mı ilgili?
13:18
But just get into them more; they just think,
265
798973
2171
Daha da içine çekiliyorlar; şöyle düşünüyorlar
13:21
"That was nourishing, that was extraordinary,
266
801168
2623
"Bu alışılmışın dışındaydı,
13:23
I'm so glad I watched that with my family."
267
803815
2214
Ailemle izlediğim için memnunum."
13:26
Isn't there a version of the business model
268
806053
2834
Daha az iş olacak iş modelinin
13:28
that would be less content but more awesome content,
269
808911
2563
bir sürümü yok mu? Ama daha müthiş içerik
13:31
possibly even more uplifting content?
270
811498
2730
ve hatta daha canlandırıcı içerik?
13:34
RH: And people choose that uplifting content.
271
814625
2112
RH: İnsanlar bu canlandırıcı içeriği seçiyor.
13:36
I think you're right, which is, when people talk about Netflix,
272
816761
3022
Sanırım haklısın insanlar Netflix hakkında
13:39
they talk about the shows that move them:
273
819807
2008
konuştuklarında programlarla ilgili konuşuyorlar.
13:41
"13 Reasons Why" or "The Crown."
274
821839
2809
"13 Reasons Why" ya da "The Crown".
13:44
And that is way disproportionate and positive impact,
275
824672
3484
Bu orantısız ve olumlu etki
13:48
even for the subscriber growth that you talked about
276
828180
2484
ve hatta abone artışı için bahsettiğiniz
13:50
is those couple big, memorable shows.
277
830688
2317
unutulmaz showlar.
13:53
But what we want to do is offer a variety.
278
833029
2063
Yapmak istediğimiz şey çeşitlilik sunmak.
13:55
You don't want to watch the same thing every night, as much as you like it;
279
835116
3529
Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi izlemek istemezsin,
13:58
you want to try different things.
280
838669
1654
farklı şeyler denemek istersin.
14:00
And what we haven't seen is this, say,
281
840347
2134
Ve görmediğimiz şey de bu.
14:02
race to the bottom of your violent pornography kind of examples.
282
842505
3580
Şiddetli pornografinizin alt kısmına yarış.
14:06
Instead, we've seen great viewing across a whole range --
283
846474
2969
Bunun yerine, bir dizi boyunca harika görüntüleme gördük.
14:09
"Black Mirror" -- we're filming season five now.
284
849467
3846
"Black Mirror" beşinci sezon çekiliyor.
14:13
And that was a struggling show when it was only in the BBC.
285
853649
3754
Üstelik BBC'deyken sallantıda olan bir diziydi.
14:17
And with the distribution of on-demand,
286
857427
2403
Talebe bağlı dağıtımda
14:19
you can make these much bigger shows.
287
859854
3151
bu kadar büyük programlar yapabilirsiniz.
14:23
CA: You're telling me humans can get addicted
288
863442
2143
CA: Diyorsun ki insanlar şeytanlara olduğu kadar
14:25
by their angels as well as their demons.
289
865609
2058
meleklere de bağımlı olabilir.
14:28
RH: Yeah, and again, we try not to think about it in addiction terms,
290
868481
3572
RH: Evet, tekrar diyorum biz bunu bağımlılık
14:32
we think about it as, you know:
291
872077
1571
olarak düşünmüyoruz, şöyle diyoruz:
14:33
What are you going to do with your time and when you want to relax?
292
873672
4024
Rahatlamak istediğinde ve boş zamanında ne yapmak istersin?
14:37
You can watch linear TV, you can do video games, you can do YouTube,
293
877720
3881
Kablolu yayın izleyebilir oyun oynayabilir Youtube'da takılabilir
14:41
or you can watch Netflix.
294
881625
1357
ya da Netflix izleyebilirsin.
14:43
And if we're as great as we can be, and we have a variety of moods,
295
883006
4158
Ve eğer olabildiğimiz kadar iyiysek ve çeşitli ruh hâllerimiz varsa,
14:47
then more often, people will choose us.
296
887188
2222
daha fazla insan bizi seçecektir.
14:49
CA: But you have people in the organization
297
889434
3538
CA: Ama organizasyonda
14:52
who are looking regularly at the actual impacts
298
892996
5341
oluşturduğunuz bu parlak algoritmaların gerçek etkilerine
14:58
of these brilliant algorithms that you've created.
299
898361
2391
düzenli olarak bakan insanlar var.
15:00
Just for reality check, just,
300
900776
1511
Gerçeklik testi için;
15:02
"Are we sure that this is the direction we want to go?"
301
902311
2887
"İlerlemek istediğimiz yol bu mu?"
15:05
RH: You know, I think we learn.
302
905951
1557
RH: Sanırım öğrenebiliriz.
15:07
And you have to be humble and sort of say, "Look, there's no perfect tool."
303
907532
3800
Mütevazı olmalı ve "Bakın mükemmel araç yoktur" demeliyiz.
15:11
The algorithm’s one part, the way we commission the content,
304
911356
3785
Algoritmalar bir çeşit , içeriği komisyonlama şeklimiz
15:15
our relationships with societies.
305
915165
2200
toplumla olan ilişkimiz.
15:17
So there's a lot of ways that we have to look at it.
306
917934
2483
Bakmamız gereken çok fazla yön var.
15:20
So if you get too stuck in "Let's just increase viewing"
307
920441
3524
Eğer sadece "Görüntülemeyi arttıralım" ya da
15:23
or "Just increase subscribers,"
308
923989
1490
"aboneleri arttıralıma "takılırsanız
15:25
you're unlikely to be able to grow and be the great company you want to be.
309
925503
4487
büyüyemez ve olmak istediğiniz büyük şirket olamazsınız.
15:30
So think of it as this multiple measures of success.
310
930014
2864
Bunu başarının çoklu önlemleri olarak düşünün.
15:33
CA: So, speaking of algorithms that have raised questions:
311
933196
3111
CA: Algoritmalardan bahsetmişken;
15:36
You were on the board of Facebook,
312
936331
1905
Facebook'un yönetim kurulundaydın
15:38
and I think Mark Zuckerberg -- you've done some mentoring for him.
313
938260
4075
ve bence Mark Zuckerberg... onun için akıl hocalığı yaptın.
15:42
What should we know about Mark Zuckerberg that people don't know?
314
942950
5336
İnsanların Mark Zuckerberg hakkında bilmediği neyi bilmeliyiz?
15:49
RH: Well, many of you know him or have seen him.
315
949268
2347
RH: Çoğunuz onu tanıyor ya da gördü.
15:51
I mean, he's a fantastic human being.
316
951639
2414
O, inanılmaz birisi.
15:54
Really first-class.
317
954077
1476
Gerçekten birinci sınıf.
15:56
And social -- these platforms, whether that's YouTube or Facebook,
318
956323
5341
Ve böyle sosyal platformlar, Youtube ya da Facebook fark etmez,
16:01
are clearly trying to grow up quickly.
319
961688
2929
çabucak büyümeye çalışıyor.
16:04
And we see that with all new technologies.
320
964641
2150
Biz de bunu yeni teknolojilerle görüyoruz.
16:06
I mean, yesterday we were talking about printed DNA,
321
966815
2953
Dün yazdırılmış DNA hakkında konuşuyorduk,
16:09
and it's like: could be fantastic or could be horrific.
322
969792
3757
bu fantastik de olabilir korkunç da.
16:14
And you know, all new technologies --
323
974315
2016
Biliyorsunuz ki tüm bu yeni teknolojiler..
16:16
when television was first popular in the 1960s in the US,
324
976355
3127
Televizyon 1960'larda ABD'de ilk popüler olduğunda
16:19
it was called a "vast wasteland,"
325
979506
2095
"engin çorak arazi" olarak adlandırılmıştı
16:21
and that television was going to rot the minds of everybody.
326
981625
3262
ve herkesin beynini çürütecekti.
16:24
It turns out everybody's minds were fine.
327
984911
2349
Herkesin beynini gayet iyi hale getirdi.
16:27
And there were some adjustments,
328
987284
2079
Bir takım ayarlamalar vardı,
16:29
but think of it as -- or, I think of it as --
329
989387
2502
bunu şöyle düşünün, ben böyle düşünüyorum,
16:31
all new technologies have pros and cons.
330
991913
2447
yeni teknolojilerin artıları ve eksileri var
16:34
And in social, we're just figuring that out.
331
994670
2452
ve sosyal hayatta bunu anlamaya çalışıyoruz.
16:37
CA: How much of a priority is it for the board of Facebook
332
997146
2899
CA: Facebook'un bazı konuları ele alması
16:40
to really address some of the issues?
333
1000069
2270
ne kadar öncelikli?
16:42
Or is the belief that, actually,
334
1002363
1575
Ya da aslında
16:43
the company has been completely unfairly criticized?
335
1003962
3250
şirket tamamen haksızca mı eleştirildi?
16:47
RH: Oh, it's not completely unfairly.
336
1007236
1794
RH: Tamamen haksızca değil.
16:49
And Mark's leading the charge on fixing Facebook.
337
1009054
3396
Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.
16:52
And he's very passionate about that.
338
1012474
2400
Buna oldukça bağlı.
16:56
CA: Reed, I want to look at another passion of yours.
339
1016839
2611
CA: Reed, bir başka tutkundan bahsetmek istiyorum.
16:59
I mean, you've done incredibly well with Netflix, you're a billionaire,
340
1019474
4658
Netflix'le inanılmaz işler yaptın, milyardersin
17:04
and you spend a lot of time and indeed, money, on education.
341
1024156
5111
ve eğitime çokça zaman ve para harcadın.
17:09
RH: Yep.
342
1029291
1151
RH: Hı hı.
17:10
CA: Why is this a passion, and what are you doing about it?
343
1030466
2841
CA: Bu senin için neden bir tutku ve bu konuda ne yapıyorsun?
17:13
RH: Sure. Right out of college, I was a high school math teacher.
344
1033331
3286
RH: Üniversiteden hemen sonra lisede matematik öğretmenliği yaptım.
17:16
So when I later went into business and became a philanthropist,
345
1036641
3920
Sonrasında iş dünyasına girdim ve bir hayırsever oldum.
17:20
I think I gravitated towards education
346
1040585
2600
Sanırım eğitime yöneldim
17:23
and trying to make a difference there.
347
1043871
2206
ve bu alanda değişimler yapmak istedim.
17:26
And the main thing I noticed is, you know,
348
1046101
2288
Fark ettiğim temel şey de
17:28
educators want to work with other great educators
349
1048413
2783
eğitimciler diğer harika eğitimcilerle çalışmak
17:31
and to create many unique environments for kids.
350
1051220
3214
ve çocuklar için eşsiz ortamlar hazırlamak istiyorlar.
17:34
And we need a lot more variety in the system
351
1054458
2740
Ve sistemde çok fazla çeşitliliğe ihtiyacımız var,
17:37
than we have,
352
1057222
1151
elimizdekinden fazlasına
17:38
and a lot more educator-centric organizations.
353
1058397
3237
ve eğitimci merkezli organizasyonlara ihtiyacımız var.
17:41
And so the tricky thing is, right now in the US,
354
1061658
2570
İşin aldatıcı tarafı şu ki, Şu anda ABD'de
17:44
most schools are run by a local school board.
355
1064252
3476
çoğu okul yerel bir okul yönetim kurulu tarafından yönetilmekte.
17:48
And it has to meet all needs in the community,
356
1068141
3023
Ve toplumdaki tüm ihtiyaçları karşılamak zorundalar
17:51
and, in fact, what we need is a lot more variety.
357
1071188
2675
ve aslında ihtiyacımız olan şey daha çok çeşitlilik.
17:53
So in the US there's a form of public school
358
1073887
2950
ABD'de şu tip bir devlet okulu var; sözleşmeli devlet okulu
17:56
called charter public schools, that are run by nonprofits.
359
1076861
2999
ve bunlar kâr amacı gütmeyen kurumlar.
17:59
And that's the big emphasis for me,
360
1079884
1820
Ve üzerinde durmak istediğim konu şu;
18:01
is if you can have schools run by nonprofits,
361
1081728
2639
kâr amacı gütmeyen okullar olabiliyorsa
18:04
they are more mission-focused, they support the educators well.
362
1084391
3877
daha çok misyon odaklı ve eğitimcileri daha çok destekleyen yerler olmalı.
18:08
I'm on the board of KIPP charter schools,
363
1088292
2223
KIPP anlaşmalı okullarının yönetiminindeyim,
18:10
which is one of the larger networks.
364
1090539
1959
ki bu oldukça büyük şubelerden birisi.
18:12
And, you know, it's 30,000 kids a year getting very stimulating education.
365
1092522
5103
Yılda 30,000 çocuk ufuk açıcı eğitimler alıyor.
18:17
CA: Paint me a picture of what a school should look like.
366
1097649
3884
CA: Bir okulun nasıl olması gerektiğini bana tarif et.
18:22
RH: It depends on the kid.
367
1102029
1242
RH: Bu çocuklara bağlı.
18:23
Think about it as: with multiple kids, there's all different needs
368
1103295
3105
Bunu şöyle düşün; çok çeşitli çocuklar ve farklı ihtiyaçlar
18:26
that need to be met,
369
1106424
1151
karşılanmayı bekliyor,
18:27
so there's not any one model.
370
1107599
1388
yani tek bir tip yok.
18:29
And you want to be able to choose,
371
1109011
1635
Ve seçim yapmak da çocuğunuza
18:30
depending on your kid and what you think they need.
372
1110670
2397
ve neye ihtiyacı olduğuna bağlı.
18:33
But they should be very educator-centric and curious and stimulating
373
1113091
3708
Ama eğitimci odaklı, merak uyandırıcı ve ufuk açıcı
18:36
and all of those things.
374
1116823
1302
ve daha nicelerini içermeli.
18:38
And this whole idea of 30 kids in fifth grade,
375
1118149
2716
5. sınıftaki 30 çocukla ilgili tüm fikir,
18:40
all learning the same thing at the same time,
376
1120889
2442
hepsi aynı şeyi aynı anda öğreniyor,
18:43
you know, is clearly an industrial throwback.
377
1123355
2645
bu açıkça geçmişten gelen bir başarısızlık.
18:46
But changing that, given the current government structure,
378
1126489
3660
Ama bunu değiştirmek, hâlihazırdaki devlet modelini ortaya çıkarmak,
18:50
is super hard.
379
1130173
1166
oldukça zor.
18:51
But what these innovative, nonprofit schools are doing is pushing the bounds,
380
1131363
5237
Ama bu yaratıcı, kâr amacı gütmeyen okullar sınırları zorluyor,
18:56
letting kids try new things.
381
1136624
2905
çocukların yeni şeyler denemesine izin veriyor.
18:59
And so think of it as the governance reform,
382
1139553
3556
Bunu yönetim reformu olarak düşün,
19:03
that is, the nonprofit,
383
1143133
1333
yani kâr amacı gütmemeyi,
19:04
to allow the educational changes.
384
1144490
2903
eğitimde değişimlere izin vermeyi.
19:07
CA: And sometimes the criticism is put that charter schools,
385
1147718
4677
CA: Ve bazen eleştiriler bu okulların kasıtlı ya da kasıtsız olarak,
19:12
intentionally or unintentionally,
386
1152419
1589
kamu okul sistemi tüzüğünden
19:14
suck resources away from the public school system.
387
1154032
2569
uzaklaştığını söylüyor.
19:16
Should we be concerned about that?
388
1156625
2056
Bundan endişe duymalı mıyız?
19:18
RH: Well, they are public schools.
389
1158705
1722
RH: Bunlar devlet okulları.
19:20
I mean, there's these multiple types of public schools.
390
1160451
2794
Yani, çok çeşitli devlet okulları var.
19:23
And if you look at charters as a whole,
391
1163760
2405
Hepsine bir bütün olarak bakarsak,
19:26
they serve low-income kids.
392
1166189
1800
düşük gelirli çocuklara yönelikler.
19:28
Because if high-income kids get in trouble,
393
1168442
2175
Çünkü yüksek gelirli çocuklar olaya karışırsa
19:30
the parents will send them to a private school
394
1170641
2167
aileleri onları özel okula gönderir ya da
19:32
or they move neighborhoods.
395
1172832
1403
o mahalleden taşınırlar.
19:34
And low-income families generally don't have those choices.
396
1174259
2849
Düşük gelirli ailelerinse böyle seçenekleri yok.
19:37
Like KIPP -- it's 80 percent low-income kids, free and reduced lunch.
397
1177517
4600
KIPP gibi,%80'i düşük gelirli çocuklar, bedava ya da indirimli yemek.
19:42
And the college admissions for KIPP is fantastic.
398
1182141
2733
Ve KIPP için başvurular inanılmaz.
19:45
CA: Reed, you signed the Giving Pledge a few years ago,
399
1185530
2822
CA: Reed birkaç yıl önce Giving Pledge'i imzaladın,
19:48
you're committed to giving away more than half of your fortune
400
1188376
2956
hayat boyunca mirasının yarıdan fazlasını
19:51
during your lifetime.
401
1191356
1380
bağışlamayı kabul ettin.
19:52
Can I cheekily ask how much you've invested in education
402
1192760
3078
Yüzsüzce bir şekilde eğitime ne kadar yatırdığını sorabilir miyim
19:55
in the last few years?
403
1195862
1230
yani geçtiğimiz yıllarda?
19:57
RH: It's a couple hundred million, I don't know exactly how many hundreds,
404
1197116
3561
RH: Birkaç yüz milyon, aslında tam rakamı ben de bilmiyorum
20:00
but we're continuing to invest and --
405
1200701
2196
ama yatırıma devam ediyoruz ve..
20:02
(Applause)
406
1202921
1151
(Alkışlar)
20:04
thank you all --
407
1204096
1150
Teşekkürler--
20:05
(Applause)
408
1205270
1410
(Alkışlar)
20:06
You know, honestly, for a little while I tried to do politics full-time,
409
1206704
4826
Aslında kısa bir süre için tam zamanlı olarak politikayı denedim
20:11
working for John Doerr.
410
1211554
1349
John Doerr için çalıştım.
20:13
And while I loved working for John, I just didn't thrive on politics.
411
1213462
3960
John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım.
20:17
I love business, I love competing.
412
1217446
2369
İşi, rekabeti seviyorum.
20:19
I love going up against Disney and HBO.
413
1219839
2800
Disney ve HBO'ya karşı gelmeyi de.
20:22
(Laughter)
414
1222663
1049
(Gülüşmeler)
20:23
That's what gets me going.
415
1223736
1260
Bu devam etmemi sağlıyor.
20:25
And now I do that to really increase Netflix's value,
416
1225020
3685
Netflix'in değerini gerçekten artıracağım,
20:28
which allows me to write more checks to schools.
417
1228729
2914
bu da okullara daha çok yardım etmemi sağlayacak.
20:32
And so for now, it's the perfect life.
418
1232364
2600
Ve şu an için bu mükemmel bir hayat.
20:35
CA: Reed, you're a remarkable person, you've changed all of our lives
419
1235651
3293
CA: Reed, olağanüstü bir insansın, hepimizin hayatını değiştirdin
20:38
and the lives of many kids.
420
1238968
1548
ve çoğu çoğu çoğunkini de.
20:40
Thank you so much for coming to TED.
421
1240540
2404
Ted'e geldiğin için çok teşekkürler.
20:42
(Applause)
422
1242968
4856
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7