🐣 Native English Conversation: British Easter

Hello and welcome to The English Like a Native Podcast, the listening

Merhaba ve orta ve ileri seviyedeki İngilizce öğrencilerine yönelik

resource for intermediate to advanced-level English learners.

dinleme kaynağı olan The English Like a Native Podcast'e hoş geldiniz

My name is Anna and today I'm joined by Nick and we are going to be discussing

. Benim adım Anna ve bugün Nick de bana katılıyor ve

something that is coming up that we celebrate every year and that is Easter.

her yıl kutladığımız bir konuyu tartışacağız , o da Paskalya.

Now, Easter for many people in the UK is a religious holiday, but like

Paskalya, Birleşik Krallık'taki pek çok insan için dini bir bayramdır, ancak birçok dini bayramda olduğu gibi

with many of the religious holidays, it has been taken over, in many

, birçok bakımdan büyük ticari kuruluşlar tarafından

respects, by the big commercial bodies.

devralınmıştır . Yani, Noel'den Paskalya'ya kadar her mağazada,

So, in every shop from Christmas, all the way up until Easter, you'll find

rafların çikolatalı yumurtalar,

the shelves littered with things like chocolate eggs and Easter bonnet making

kurnazca parçalar yapan Paskalya kaputu ve Paskalya avlarınızı yapmak için sepetler gibi

crafty bits and bobs, and baskets in order to do your Easter hunts.

şeylerle dolu olduğunu göreceksiniz. Ve bu tatil etrafında

And so there's a whole range of things that happen around this holiday that can

, Katolik ya da Hıristiyan olup olmadığına veya

be celebrated by everyone regardless of whether they are Catholic or Christian or

bunu dini bir bayram olarak işaretleyip işaretlemediğine bakılmaksızın herkes tarafından

mark this as a religious festival or not.

kutlanabilecek çok çeşitli şeyler oluyor

So Nick and I are not religious.

. Yani Nick ve ben dindar değiliz.

And we do partake in Easter festivities.

Ve Paskalya şenliklerine katılıyoruz.

So that's what we're going to dive into today.

İşte bugün buna dalacağız.

Hi, Nick.

Merhaba Nick.

Are you excited about the Easter holidays?

Paskalya tatili için heyecanlı mısın?

I am egg-cited, definitely.

Kesinlikle yumurtadan alıntı yapıyorum.

Egg-cited.

Yumurtadan alıntı.

Yeah.

Excuse the pun, I love Easter.

Evet. Kelime oyunu için özür dilerim, Paskalya'yı severim.

I think it's brilliant.

Bence harika.

I grew up a Catholic, did you know?

Katolik olarak büyüdüm, biliyor muydun?

Yes.

I went to a convent school.

Evet.

Bir manastır okuluna gittim.

Yes, with all the nuns.

Evet, tüm rahibelerle birlikte.

With all the nuns and their rulers.

Tüm rahibeler ve onların yöneticileriyle.

So what was Easter like when you were at school?

Peki sen okuldayken Paskalya nasıldı?

It must have been quite an important time of the year.

Yılın oldukça önemli bir zamanı olsa gerek.

It was definitely an important time of the year and I think they did a

Kesinlikle yılın önemli bir dönemiydi ve bence

good job in balancing the religious and chocolate elements of it.

dini ve çikolata unsurlarını dengeleme konusunda iyi bir iş çıkardılar.

The school had quite a big green area with trees and things in.

Okulun ağaçlar ve diğer şeylerle dolu oldukça büyük bir yeşil alanı vardı.

And I remember very fondly going out and searching for Easter eggs with the nuns.

Rahibelerle birlikte dışarı çıkıp Paskalya yumurtası aradığımızı çok büyük bir sevgiyle hatırlıyorum.

Okay.

Tamam aşkım.

So there's a few little symbols that we associate with Easter, eggs being

Paskalya'yla ilişkilendirdiğimiz birkaç küçük sembol var; yumurtalar da

one of them because Easter is all about the resurrection and redemption

bunlardan biri çünkü Paskalya tamamen diriliş, kurtuluş

and fresh starts and new beginnings.

, yeni başlangıçlar ve yeni başlangıçlarla

It also comes in spring, so it's when new life is literally all

ilgilidir . Aynı zamanda ilkbaharda da gelir, yani yeni hayat tam anlamıyla etrafımızdadır

around us with the bulbs coming up.

ve ampuller çıkar.

Not the bulbs, the buds!

Ampuller değil, tomurcuklar!

Yeah, the bulbs don't come up.

Evet ampuller yanmıyor.

The bulbs go into the ground and they produce buds.

Ampuller toprağa girer ve tomurcuklar üretir.

So the buds are coming up.

Yani tomurcuklar çıkıyor.

The flowers are just starting to emerge.

Çiçekler yeni yeni çıkmaya başlıyor.

In the fields, as you drive through the countryside, you see

Tarlalarda, kırlarda dolaşırken,

beautiful little lambs leaping for joy having just been born.

yeni doğmuş olmanın sevinciyle sıçrayan güzel küçük kuzuları görürsünüz.

I mean, not just been born, but a few weeks old.

Yani, yeni doğmuş değil, birkaç haftalık.

And there's this sense of new and fresh everywhere.

Ve her yerde yeni ve taze olma hissi var.

So these eggs are really the core symbol of Easter.

Yani bu yumurtalar aslında Paskalya'nın temel sembolüdür.

And of course they've been made into confectionery.

Ve elbette şekerleme haline getirildiler.

And we just find chocolate eggs everywhere, don't we?

Ve her yerde çikolatalı yumurta buluyoruz, değil mi?

But these chocolate eggs are not delivered by a huge, colourful

Ancak bu çikolatalı yumurtalar, beklediğiniz gibi

chicken, which you would expect.

devasa, renkli bir tavuk tarafından teslim edilmiyor

These chocolate eggs are delivered mostly by another symbol of Easter, which is...?

. Bu çikolatalı yumurtalar çoğunlukla Paskalya'nın başka bir simgesiyle dağıtılıyor, o da...?

The Easter bunny.

Paskalya Tavşanı.

Yes.

Evet.

Isn't that odd?

Bu tuhaf değil mi?

Yeah, I don't know the origins.

Evet, kökenlerini bilmiyorum.

I guess it's about spring and rebirth?

Sanırım bahar ve yeniden doğuşla ilgili?

Well, this is where Christianity has taken some bits from other religions.

Burası Hıristiyanlığın diğer dinlerden bazı parçalar aldığı yer.

There's kind of a mix of different things that have come in and merged

Hıristiyan festivallerine gelen ve birleşen farklı şeylerin bir karışımı var

with Christian festivals so...

yani...

Sounds like you've done your research.

Görünüşe göre araştırmanızı yapmışsınız.

I have done a little bit of research, yes.

Biraz araştırma yaptım evet.

And I'm just trying to find the name of the goddess.

Ve ben sadece tanrıçanın adını bulmaya çalışıyorum.

Apparently, one of the origins is an Anglo-Saxon goddess called Eostre.

Görünüşe göre kökenlerden biri Eostre adında bir Anglo-Sakson tanrıçası.

Eostre.

I think I'm pronouncing that correctly.

Doğu.

Sanırım bunu doğru telaffuz ediyorum.

She was the goddess of spring and fertility, and she's often depicted

Baharın ve doğurganlığın tanrıçasıydı ve sıklıkla

with, or as, or with, hares which are very similar to rabbits, aren't they?

tavşanlara çok benzeyen tavşanlarla birlikte veya onlarla birlikte tasvir ediliyordu, değil mi?

They have longer feet, longer ears.

Daha uzun ayakları, daha uzun kulakları var.

Is the Easter bunny a rabbit or a hare?

Paskalya tavşanı tavşan mı yoksa tavşan mı?

As with everything, our entire language, everything, we've taken little bits from

Her şeyde, tüm dilimizde, her şeyde olduğu gibi, farklı yerlerden küçük parçalar aldık

different places and put it all together in this big melting pot and produced

ve hepsini bu büyük eritme kabında bir araya getirdik ve

a bunny that delivers chocolate eggs.

çikolatalı yumurta dağıtan bir tavşan ürettik.

Sounds confusing to me.

Bana kafa karıştırıcı geliyor.

Did you ever do the decorating of eggs?

Yumurtaların süslemesini hiç yaptınız mı?

So where you literally get an egg from a chicken and blow out the

Yani kelimenin tam anlamıyla bir tavuktan yumurta alıp

insides through tiny little pinholes.

içini küçük iğne deliklerinden dışarı üflediğiniz yer

And so then you just have the eggshell in its perfect form and then you'd

. Ve böylece yumurta kabuğunu mükemmel haliyle elde edersiniz ve sonra

paint it to be really, really beautiful.

onu gerçekten çok güzel olacak şekilde boyarsınız.

Did you ever do that?

Bunu hiç yaptın mı?

I did, but I haven't thought about it for probably a decade.

Düşündüm ama muhtemelen on yıldır bunun hakkında düşünmedim.

So I've just reminded you.

O yüzden şimdi hatırlattım.

Yeah.

So maybe we should do that with our kids this year.

Evet.

Belki de bunu bu yıl çocuklarımızla yapmalıyız.

Maybe.

Belki.

It sounds like quite a lot of effort.

Oldukça fazla çaba sarf edilmiş gibi görünüyor.

No, you put a pinhole in the top and a pinhole in the bottom and

Hayır, üstüne bir iğne deliği, altına da bir iğne deliği koyuyorsunuz ve

you blow really hard to get the insides out and then you paint it.

içeriyi çıkarmak için çok sert üflüyor ve sonra boyayorsunuz.

I don't know why you can't just paint it as is, but maybe it's less of a

Neden olduğu gibi boyayamadığınızı bilmiyorum ama belki de

risk once you've got the insides out.

içini çıkardığınızda daha az risk vardır.

Letting the kids play with eggs might be a bit of a risk otherwise.

Aksi halde çocukların yumurtalarla oynamasına izin vermek biraz riskli olabilir.

So the other thing that you mentioned that we do around

Paskalya civarında yaptığımızdan bahsettiğiniz diğer şey de

Easter is the big Easter hunt.

büyük Paskalya avı.

Mmm, yeah, my favourite.

Mmm, evet, favorim.

I love an Easter egg hunt.

Paskalya yumurtası avını seviyorum.

So how did you do Easter egg hunts when you were a child?

Peki çocukken Paskalya yumurtası avını nasıl yapardınız?

Well, the Easter bunny would leave lots of eggs all over the place and

Paskalya tavşanı her yere bir sürü yumurta bırakırdı ve

then we would run around just trying to find them haphazardly, I think,

biz de onları gelişigüzel bulmaya çalışırdık, sanırım,

which as a parent now feels like a difficult conundrum to try and solve.

bu artık bir ebeveyn olarak denemesi ve çözmesi zor bir bilmece gibi geliyor.

How do I go and hide all the eggs?

Gidip tüm yumurtaları nasıl saklarım?

How do I make sure the children can find them all?

Çocukların hepsini bulabildiğinden nasıl emin olabilirim?

How do I make sure I remember where I put them all?

Hepsini nereye koyduğumu hatırladığımdan nasıl emin olabilirim?

Yeah, because you don't want to get to the middle of a hot summer's day and go

Evet, çünkü sıcak bir yaz gününün ortasında gidip

and plonk yourself down somewhere and realise you sat on an old chocolate egg.

kendinizi bir yere bırakıp eski bir çikolatalı yumurtanın üzerine oturduğunuzu fark etmek istemezsiniz .

Yeah!

Evet!

Now Easter hunts for me were very different.

Artık Paskalya avları benim için çok farklıydı.

My mum would put in a lot of effort - I mean, sorry, the Easter

Annem çok çaba harcardı - yani pardon Paskalya

bunny - would put in a lot of effort and create a series of clues.

tavşanı - çok çaba harcar ve bir dizi ipucu yaratırdı. Ve bu ipuçları size bir sonraki konumun nerede

And these clues would give you an idea of where the next location

olduğu ve bir sonraki ipucunu nerede bulacağınız

was, where you'd find the next clue.

konusunda bir fikir verecektir

So clue number one would say something like, I'm hot and dry and I get

. Yani bir numaralı ipucu şöyle bir şey söyleyebilir: Ben sıcak ve kuruyum ve

your clothes to the same state or something along those lines, some

kıyafetlerinizi aynı duruma getiriyorum

sort of semi-cryptic, but relatively easy, because I was a child, clue.

veya buna benzer bir şey, bir tür yarı şifreli ama nispeten kolay, çünkü ben çocuktum, ipucu.

And I'd say,

Ben de

"Oh, that must be the tumble dryer."

"Ah, bu çamaşır kurutma makinesi olmalı"

And you go to the tumble dryer and there would be clue number

derdim . Ve kurutma makinesine gittiğinizde

two and you keep going along.

iki numaralı ipucunu bulursunuz ve devam edersiniz.

And at some point there would be a little chocolate egg alongside another

Ve bir noktada başka bir ipucunun yanında küçük bir çikolatalı yumurta olurdu

clue and you'd go all over the house following clue after clue after clue

ve ipucu üstüne ipucunu takip ederek evin her yerini dolaşırdınız

and then maybe by clue eight or nine you would discover your big egg, your prize

ve sonra belki sekiz ya da dokuzuncu ipucuyla büyük yumurtanızı, bulacağınız ödül yumurtanızı keşfederdiniz.

egg that you would wolf down in one go.

kurt tek seferde yere serilir. Yani aslında bu deneyimden

So I actually enjoyed that experience much more than just haphazardly running around

, bahçede gelişigüzel koşup rastgele yumurtalar bulmaya çalışmaktan

the garden, trying to find random eggs.

çok daha fazla keyif aldım .

Yeah.

Evet.

I think with us, it was more like, open the doors, let out all the

Sanırım bizde, daha çok kapıları açmak, bütün çocukları dışarı çıkarmak

kids, and just "fly my pretties, go and fly, go and find the eggs".

ve sadece "güzellerimi uçurun, gidin ve uçun, gidin ve yumurtaları bulun" gibiydi.

I like your idea of doing clues.

İpuçları verme fikrin hoşuma gitti.

I think that's a good one.

Bence bu iyi bir şey.

Yeah, put your mind into action.

Evet, aklını harekete geçir.

It's a lot of effort as the Easter bunny, but I do think it's

Paskalya tavşanı olarak çok çaba harcıyoruz ama bence

more interesting for the kids.

çocuklar için daha ilginç.

And you get out what you put in.

Ve ne koyarsan onu çıkar.

Absolutely.

So you get to enjoy the journey of the children as well.

Kesinlikle.

Böylece siz de çocukların yolculuğundan keyif alırsınız.

Absolutely.

Kesinlikle.

So what other things are associated with Easter?

Peki Paskalya ile başka hangi şeyler ilişkilendirilir?

I always think of daffodils.

Her zaman nergisleri düşünürüm.

Easter is usually the time when there's lots of daffodils that

Paskalya genellikle

you can buy at the supermarket and have daffodils around your house.

süpermarketten satın alabileceğiniz ve evinizde nergislerin bulunabileceği çok sayıda nergisin olduğu zamandır

And everywhere you look, they just spring up everywhere.

. Ve nereye bakarsanız bakın, her yerde ortaya çıkıyorlar.

They're quite hardy little flowers, aren't they?

Oldukça dayanıklı küçük çiçekler, değil mi?

Yeah, daffodils seem like they survive year after year.

Evet, nergisler her yıl hayatta kalıyor gibi görünüyor.

I do love a daffodil.

Bir nergis severim.

That's just that lovely splash of yellow in the garden.

Bu sadece bahçedeki o güzel sarı sıçrama.

I love a tulip.

Bir laleyi seviyorum.

Two years ago, I planted loads and loads of daffodil bulbs into the garden in order

İki yıl önce, bir sonraki baharda büyüyebilmeleri için

to see them come up the following spring.

bahçeye bir sürü nergis soğanı ekmiştim

But then by the autumn, you went out, dug them all up, not realising what they were,

. Ama sonra sonbaharda dışarı çıktın, hepsini kazdın, ne olduklarını anlamadan,

just thinking, well, I'll just get rid of these, to put some tulips in instead.

sadece şunu düşünüyordun: Peki, bunlardan kurtulup yerine biraz lale koyacağım.

Do you remember that?

Yeah, I did.

Bunu hatırlıyor musun?

Evet ben yaptım.

I'm very sorry about that.

Bunun için çok üzgünüm.

But the tulips are delightful.

Ama laleler çok hoş.

They are.

They are.

Bunlar.

Bunlar.

The other thing that I think about with Easter is hot cross buns.

Paskalya ile ilgili düşündüğüm bir diğer şey sıcak çörekler.

Hmm.

I didn't realise that hot cross buns were an Easter thing.

Hmm.

Sıcak haçlı çöreklerin Paskalya'ya özgü bir şey olduğunu bilmiyordum.

Is the cross on a hot cross bun related to the cross that Jesus was on?

Sıcak haç çöreği üzerindeki haç, İsa'nın üzerinde bulunduğu çarmıhla mı ilgili?

I have absolutely no idea.

Kesinlikle hiçbir fikrim yok.

But they've become so popular, you can get them any time of the year, can't you?

Ama o kadar popüler hale geldiler ki, onları yılın herhangi bir zamanında alabilirsin, değil mi?

Yeah, all year round, hot cross buns.

Evet, tüm yıl boyunca sıcak çörekler.

If they weren't so bad for you, I would literally have them every single day.

Eğer senin için bu kadar kötü olmasaydı, kelimenin tam anlamıyla her gün onları yerdim.

So you cut them in half, you stick them in the toaster or under the grill, and

Yani onları ikiye bölersiniz, ekmek kızartma makinesine veya ızgaranın altına koyarsınız,

you make them nice and crispy and warm, and then all the kind of spices that are

güzel, çıtır ve sıcak yaparsınız, sonra içlerindeki tüm baharatlar

in them just activate, and you can smell it all over the house, and then you put

harekete geçer ve kokusunu her yerde duyabilirsiniz. ev, ve sonra

on a little knob of butter, and let the butter melt on the hot hot cross bun.

küçük bir parça tereyağı sürüyorsun ve tereyağının sıcak sıcak çapraz çöreğin üzerinde erimesine izin veriyorsun.

On the hot hot cross bun.

Sıcak sıcak çapraz çörek üzerinde.

And it's delightful with a cup of tea Don't you think?

Ve bir fincan çayın yanında çok keyifli değil mi?

It does go well with a cup of tea.

Bir bardak çayın yanında iyi gider.

Do you know, I don't think I've ever bought myself a packet of hot cross buns.

Biliyor musun, şimdiye kadar kendime bir paket sıcak çörek aldığımı sanmıyorum. Ayrıca

And I also don't think I've ever eaten as many hot cross buns in my life

seni tanıdığımdan beri hayatımda bu kadar çok sıcak haçlı çörek yediğimi sanmıyorum

as I have done since I've known you.

.

Well, I haven't bought any this year so far, but now I'm talking about

Bu sene şu ana kadar hiç alışveriş yapmadım ama şimdi

them, I think we must at least have one hot cross bun this Easter season.

onlardan bahsediyorum, bu Paskalya sezonunda en azından bir tane sıcak çapraz çörek yememiz gerektiğini düşünüyorum.

So daffodils, bunnies, chocolate eggs, hot cross buns.

Yani nergisler, tavşanlar, çikolatalı yumurtalar, sıcak çörekler.

The other thing that I associate with Easter is the Easter bonnet competition.

Paskalya ile ilişkilendirdiğim diğer bir şey de Paskalya kaputu yarışmasıdır.

I was the proud winner of the Easter bonnet competition one year at my

Okulumda bir yıl Paskalya şapkası yarışmasının gururlu kazananıydım

school and it made me so happy.

ve bu beni çok mutlu etti.

Did you ever do an Easter bonnet competition?

Hiç Paskalya kaporta yarışması yaptınız mı?

I don't even know what they are now.

Şimdi ne olduklarını bile bilmiyorum.

Basically you take a bonnet, which is like a quite an old-fashioned

Temel olarak, oldukça eski moda bir şapka kelimesine

word for hat, like a wide brimmed hat, and you decorate it for Easter.

benzeyen, geniş kenarlı bir şapka gibi bir kaporta alırsınız

So I think in the one that I won, I put a nest on top of my bonnet and filled

ve onu Paskalya için dekore edersiniz. Sanırım kazandığım maçta, kaportamın üstüne bir yuva koydum ve

it with chicks and, not real chicks, but pretend chicks and painted eggs.

onu civcivlerle doldurdum; gerçek civcivlerle değil, taklit civcivler ve boyalı yumurtalarla.

I did the blow thing.

Darbe olayını ben yaptım.

And then I put other symbols of Easter all around the bonnet and decorated

Daha sonra kaputun çevresine Paskalya'nın diğer sembollerini de koydum ve

it with ribbon and it was very fancy.

kurdeleyle süsledim, çok şık oldu.

So I'm not surprised that I won, but I find all that kind of crafty

Kazandığıma şaşırmadım ama

element to Easter really great fun.

Paskalya'ya yönelik bu tür kurnazlık unsurlarını gerçekten çok eğlenceli buluyorum.

It's a nice way to get kids involved in doing something that doesn't require

Çocukları ekran gerektirmeyen

a screen, you know, being crafty and decorating and things like that.

bir şeye dahil etmenin güzel bir yolu, bilirsiniz, kurnazlık, dekorasyon ve bunun gibi şeyler.

I really think Easter is a very crafty holiday, isn't it?

Gerçekten Paskalya'nın çok kurnazca bir tatil olduğunu düşünüyorum, değil mi?

I think Easter is about crafts

Paskalya'nın el sanatları ve aileyle

And family.

ilgili olduğunu düşünüyorum

And yeah, and family.

. Ve evet ve aile.

Halloween is about dressing up, and Christmas is a

Cadılar Bayramı giyinmekle ilgilidir ve Noel de

hundred percent about family.

yüzde yüz aileyle ilgilidir.

I thought you were going to say food then!

O zaman yemek diyeceğini sanıyordum!

It's about food.

Well, I mean, family and food are basically two sides

Bu yemekle ilgili.

Yani aile ve yemek temelde

of the same coin, right?

aynı madalyonun iki yüzüdür, değil mi?

Yeah.

So normally over the Easter holiday, the Easter weekend is

Evet.

Yani normalde Paskalya tatilinde Paskalya hafta sonu

usually a four-day weekend, right?

genellikle dört günlük bir hafta sonudur, değil mi?

So you have the Friday off, Saturday, Sunday, and Monday off.

Yani Cuma, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi izinlisiniz.

So Easter weekend is usually a time where people will travel and go away and

Yani Paskalya hafta sonu genellikle insanların seyahat edip uzaklara gittikleri ve

make the most of that four-day holiday, whether that's a staycation or some

bu dört günlük tatilden en iyi şekilde yararlandıkları bir zamandır , ister bu bir konaklama olsun, ister bazı

people use that four days to go and take a week off without having to take too

insanlar bu dört günü gidip çok fazla gerçek tatile gerek kalmadan bir hafta izin almak için kullansın.

many actual days holiday from work right?

işten izin günü değil mi?

We're not going away, are we?

Biz gitmiyoruz değil mi?

No not this year.

Hayır bu yıl değil.

But we have our children off school, so we have to find

Ama çocuklarımız okula gitmiyor, bu yüzden onlarla gidip yapacak şeyler

things to go and do with them.

bulmalıyız .

I mean, I'm quite looking forward to this Easter holidays because it

Yani, bu Paskalya tatilini sabırsızlıkla bekliyorum çünkü bu,

means we're going to have to spend lots of time with our children.

çocuklarımızla daha çok zaman geçirmek zorunda kalacağımız anlamına geliyor.

And hopefully the weather in the UK will have finally turned

Ve umarız Birleşik Krallık'ta hava nihayet düzelir

and it will stop being so cold.

ve artık bu kadar soğuk olmaz.

So I'm really looking forward to bright blue skies.

Bu yüzden gerçekten parlak mavi gökyüzünü sabırsızlıkla bekliyorum.

Hot cross buns.

Sıcak çapraz çörekler.

Hot cross buns.

Sıcak çapraz çörekler.

An Easter bonnet.

Bir Paskalya şapkası.

And crafty activities.

Ve kurnazca aktiviteler.

And of course, chocolate eggs.

Ve tabii ki çikolatalı yumurtalar.

Before we finish, how do you eat your Easter egg?

Bitirmeden önce Paskalya yumurtanızı nasıl yersiniz?

I like a dark chocolate Easter egg.

Bitter çikolatalı Paskalya yumurtasını severim.

Do you eat it all in one sitting?

Hepsini bir oturuşta mı yiyeceksiniz?

It depends how big it is really.

Gerçekten ne kadar büyük olduğuna bağlı.

I'm very much a nibbler.

Ben çok kemiriciyim.

I like to make things last as long as possible.

Bir şeyin mümkün olduğu kadar uzun sürmesini seviyorum.

I used to put the chocolate in my mouth and let it melt so I could

Çikolatayı ağzıma koyardım ve erimesine izin verirdim, böylece

feel it all over my mouth, which now I know is terrible for my teeth.

ağzımın her yerinde hissedebiliyordum, artık bunun dişlerim için çok kötü olduğunu biliyorum.

But when I was a child I used to like to make things last

Ama çocukken her şeyin sürmesini severdim

as long as I possibly could.

elimden geldiğince.

Yeah, I tend to just kind of wolf things down really.

Evet, aslında bazı şeyleri alt üst etme eğilimindeyim.

Well, this year, I think we will buy chocolate eggs for the kids,

Bu yıl sanırım çocuklara çikolatalı yumurta alacağız ama

but I think we'll be good apart from our hot cross buns, which I

biraz çılgın olabileceğimizi düşündüğüm sıcak çörekler dışında iyi olacağımızı düşünüyorum

think we can go a bit crazy on.

.

Maybe have two, two each.

Belki iki, iki tane olabilir.

Okay.

Tamam aşkım.

That was egg-cellent.

Bu yumurta hücresiydi.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Thank you for joining me on this egg-tra special podcast all about Easter.

Paskalya'yla ilgili bu yumurta-tra özel podcast'inde bana katıldığınız için teşekkür ederim.

I feel like there should have been more Easter 'yolks' involved.

Daha fazla Paskalya 'sarısı'nın dahil olması gerektiğini düşünüyorum.

Oh, Easter 'yolks'!

Ah, Paskalya 'sarısı'!

Very good!

Çok güzel!

I can't think of any comebacks.

Herhangi bir geri dönüş düşünemiyorum.

So listeners, I thank you for letting us tickle your eardrums.

Dinleyiciler, kulak zarlarınızı gıdıklamamıza izin verdiğiniz için teşekkür ederim.

I do hope you enjoy your Easter holiday if you celebrate, and

Umarım Paskalya tatilinizi kutlarsanız keyif alırsınız,

if not, have a pleasant weekend.

kutlamazsanız da keyifli bir hafta sonu geçirirsiniz.

I look forward to tickling your eardrums again very soon.

Çok yakında tekrar kulak zarlarınızı gıdıklamayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Until then, take very good care and goodbye.

O zamana kadar kendinize çok iyi bakın ve hoşçakalın.