Confusing English Verbs | LEND & BORROW

Hello! I'm Emma from mmmEnglish!

Merhaba! Ben mmmEnglish'den Emma! İngilizce fiillerin karıştırılmasıyla

Welcome back to another lesson about

ilgili başka bir derse tekrar hoş geldiniz

confusing English verbs

because some English verbs are quite similar

çünkü bazı İngilizce fiiller oldukça benzerdir

and sometimes it's hard to know which one

ve bazen hangisinin

is the right one to use.

doğru olduğunu bilmek zordur.

Last week, I talked about the verbs, been and gone.

Geçen hafta, olmuş ve gitmiş fiillerden bahsetmiştim.

In this lesson, I'll be talking about the verbs

Bu derste

'to lend' and 'to borrow'.

'ödünç vermek' ve 'ödünç almak' fiillerinden bahsedeceğim.

And they're confusing because the meanings

Ve kafa karıştırıyorlar çünkü anlamlar

happen to be very similar

çok benzer

but different.

ama farklı.

But don't worry, in this lesson,

Ama merak etmeyin, bu derste

I'll be sharing some tips

to help you use these verbs correctly

bu fiilleri doğru kullanmanıza

and remember which one is the correct one to use.

ve hangisinin doğru olduğunu hatırlamanıza yardımcı olacak bazı ipuçları paylaşacağım.

Just like the difference between been and gone,

Tıpkı gitmiş ve gitmiş arasındaki fark gibi,

the main difference between 'to lend' and 'to borrow'

'ödünç vermek' ile 'ödünç almak' arasındaki temel fark,

is the direction of the action.

eylemin yönüdür.

Okay, so what do these verbs actually mean?

Tamam, peki bu fiiller aslında ne anlama geliyor?

'To lend' means to give something to someone

'Ödünç vermek', birine

for a short period of time

kısa bir süre için bir şey vermek

and you expect to get it back again.

ve onu geri almayı ummak anlamına gelir. Paramı

I'll lend you some money when I get paid.

aldığımda sana borç para veririm.

He lent his car to a friend for the weekend.

Hafta sonu için arabasını bir arkadaşına ödünç verdi.

It's important to note that with this verb,

Bu fiil ile

there is a difference

between British and American English.

İngiliz ve Amerikan İngilizcesi arasında bir fark olduğunu not etmek önemlidir.

Lend is used in British English

Lend İngiliz İngilizcesinde kullanılır

and instead, loan is used in American English.

ve bunun yerine Amerikan İngilizcesinde kredi kullanılır.

Now, lend is an irregular verb

Şimdi, ödünç vermek düzensiz bir fiildir,

so the past tense form becomes lent.

bu nedenle geçmiş zaman biçimi ödünç verilir.

Loan is a regular verb so it becomes

Kredi düzenli bir fiildir, bu nedenle

loaned in the past tense.

geçmiş zamanda ödünç verilir.

Can you lend me some money?

Bana biraz borç para verebilir misin?

Can you loan me some money?

Bana biraz borç verebilir misin?

Both of these sentences are the same.

Bu cümlelerin ikisi de aynıdır.

Okay, so lend means to give something to someone

Tamam, ödünç vermek, birine kısa bir süre için bir şey vermek anlamına gelir

for a short period of time

and you can expect it back again.

ve onu tekrar geri bekleyebilirsiniz.

Now, when we use borrow, we simply need to switch

Şimdi, ödünç kullandığımızda,

the action to the person who is receiving the item.

eylemi öğeyi alan kişiye çevirmemiz yeterlidir.

'To borrow' means to get something from someone

'Ödünç almak', geri vermek niyetiyle birinden bir şey almak anlamına gelir

with the intention of giving it back.

.

You don't plan to keep it

Saklamayı düşünmüyorsunuz

and the person who gave it to you

ve onu size veren kişi

expects to receive it back again.

tekrar geri almayı bekliyor.

Now, borrow is a regular past tense verb

Şimdi, ödünç almak düzenli bir geçmiş zaman fiilidir,

so we just need to add -ed to make it borrowed

bu yüzden onu geçmiş zamanda ödünç almak için -ed eklememiz yeterlidir

in the past tense.

.

Right, so let me show you.

Peki, sana göstereyim.

Lend is similar to give.

Borç vermeye benzer.

And borrow is similar to take or receive.

Ve ödünç almak veya almak benzerdir.

But both of these verbs mean

Ancak bu fiillerin her ikisi de,

that the action only happens for a short period of time.

eylemin yalnızca kısa bir süre için gerçekleştiği anlamına gelir. Hadi daha

Let's take a closer look.

yakından bakalım. Hafta

Can you lend me your car for the weekend?

sonu için arabanı bana ödünç verir misin?

Can I borrow your car for the weekend?

Arabanı hafta sonu için ödünç alabilir miyim?

These two sentences are describing

Bu iki cümle

exactly the same situation

tamamen aynı durumu

but from a different perspective.

farklı bir bakış açısıyla anlatıyor.

The subject, so the person who is doing the action,

Özne yani eylemi yapan kişi

is different in each sentence

her cümlede farklı olduğundan

so the verb must be different too.

fiil de farklı olmalıdır.

You can't say "Can I lend me your car for the weekend?"

"Hafta sonu için arabanı ödünç alabilir miyim?" diyemezsin.

Because the car is not mine

Araba benim olmadığı

so I can't lend the car to me

için arabayı ne bana

or to anyone else for that matter.

ne de bir başkasına ödünç veremem. Bir

You can only lend something if it belongs to you.

şeyi ancak size aitse ödünç verebilirsiniz.

You also can't say, "Can you borrow me your car?"

Ayrıca "Bana arabanı ödünç verir misin?" diyemezsin.

And this is a really common mistake.

Ve bu gerçekten yaygın bir hatadır.

The person who owns the car cannot borrow it.

Arabanın sahibi onu ödünç alamaz. Bu fiilleri kullanırken

Getting the information about who's giving and who's

kimin bir şey verdiği ve kimin aldığı hakkında bilgi almak

taking something is really important

gerçekten önemlidir

when you're using these verbs.

.

So, let's make sure you're getting that part right.

Öyleyse, o kısmı doğru anladığınızdan emin olalım.

So we have the subject and lend.

Yani konuya sahibiz ve ödünç veriyoruz.

Now remember, the subject is the person

Şimdi unutmayın, özne

who is doing the action,

eylemi yapan kişidir,

so the person who is lending

dolayısıyla ödünç veren

or who owns the object.

veya nesnenin sahibi olan kişidir.

We have subject with lend with our object pronoun

Nesne zamirimiz ve nesnemiz ile ödünç veren öznemiz var

and our object.

.

So the object pronoun tells us

Yani nesne zamiri bize

who is receiving the action.

eylemi kimin aldığını söyler.

Can you lend me some money?

Bana biraz borç para verebilir misin?

Now, lend can also be directly followed by the object

Şimdi, ödünç vermek doğrudan nesne tarafından da takip edilebilir,

but if you want to say who's receiving the action,

ancak eylemi kimin aldığını söylemek istiyorsanız,

you need to use the preposition, to.

to edatını kullanmanız gerekir.

So subject, lend, object,

Öyleyse birine tabi olun, ödünç verin, itiraz edin

to someone.

.

Can you lend some money to me?

Bana biraz borç para verebilir misin?

Now, when using borrow

Şimdi, ödünç alırken

you can't use an object pronoun after the verb.

fiilden sonra bir nesne zamiri kullanamazsınız.

You can't say "Can you borrow me your car?"

"Bana arabanı ödünç verir misin?" diyemezsin.

But you can use subject with borrow and the object.

Ama özneyi ödünç ve nesne ile kullanabilirsiniz.

Can I borrow a pen?

Bir kalem ödünç alabilir miyim?

And then you can add the preposition, from,

Ardından, from

and the person.

ve the person edatlarını ekleyebilirsiniz.

Can I borrow a pen from you?

Senden bir kalem ödünç alabilir miyim?

Can you lend a pen to Paul?

Paul'e bir kalem ödünç verebilir misin?

Okay are you ready to practise with me?

Tamam, benimle pratik yapmaya hazır mısın?

Practise using lend and borrow.

Ödünç verme ve ödünç alma alıştırması yapın.

When I .... you my hairdryer, you said you'd give it back!

Ben .... sen benim saç kurutma makinemken, onu geri vereceğini söylemiştin! Sana

When I lent you my hair dryer,

saç kurutma makinemi ödünç verdiğimde

you said, you'd give it back!

geri vereceğini söylemiştin!

Now, there's an object pronoun here,

Şimdi, burada bir nesne zamiri var,

so it can't be borrow, can it?

bu yüzden ödünç alınamaz, değil mi?

And also take note of the tense

Ayrıca

used in the second clause.

ikinci maddede kullanılan kipi de not edin.

The past simple. So your verb needs to reflect this.

Basit geçmiş zaman. Yani fiilinizin bunu yansıtması gerekiyor.

They said we could ... their lawnmower.

Yapabileceğimizi söylediler ... çim biçme makineleri.

Which one is it?

Hangisi o?

They said we could borrow their lawnmower.

Çim biçme makinelerini ödünç alabileceğimizi söylediler.

Their lawnmower is not ours so it must be borrow.

Onların çim biçme makinesi bizim değil, bu yüzden ödünç alınmalı.

He'll ... him the money if he really needs it.

O ... gerçekten ihtiyacı varsa parayı ona verecek.

He'll lend him the money if he really needs it.

Gerçekten ihtiyacı varsa ona borç verir.

So there's an object pronoun here so it can't be borrow.

Yani burada bir nesne zamiri var yani ödünç alınamaz.

She asked me if she could ... $500.

Bana yapıp yapamayacağını sordu ... 500 dolar.

She asked me if she could borrow $500.

Bana 500 dolar ödünç alıp alamayacağını sordu.

Now the clue here is in the verb asked.

Şimdi buradaki ipucu sorulan fiilde.

The person who is lending the item is not asking for it

Eşyayı ödünç veren kişi bunu istemiyor, değil

are they?

mi?

So it must be borrow.

Yani ödünç alınmalı.

Okay well I hope that lesson was useful for you.

Pekala, umarım bu ders sizin için yararlı olmuştur.

Just remember that lend is to give and

Sadece ödünç vermenin vermek olduğunu

and borrow is to take.

ve ödünç almanın almak olduğunu unutmayın.

If you enjoyed this lesson, please subscribe

Bu dersi beğendiyseniz, lütfen

to the mmmEnglish Channel just down there.

hemen aşağıdaki mmmEnglish Kanalına abone olun.

I make new English lessons every week

Her hafta yeni İngilizce dersleri yapıyorum

and if you subscribe,

ve abone olursanız,

you'll find out as soon as there's a new one.

yenisi gelir gelmez öğrenirsiniz.

So right now, you can keep practising

Yani şu anda,

with some of my other lessons right here.

burada diğer derslerimden bazılarıyla pratik yapmaya devam edebilirsiniz.

Thanks for watching and I'll see you again next week.

İzlediğiniz için teşekkürler, haftaya tekrar görüşürüz.

Bye for now!

Şimdilik hoşça kal!