Why people of different faiths are painting their houses of worship yellow | Nabila Alibhai

97,338 views ・ 2017-10-13

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ozge Demirci-Richardson Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
We live in a time of fear,
0
12580
2000
Korku çağında yaşıyoruz.
00:15
and our response to fear can either be to contract
1
15620
3376
Ve korkuya tepkimiz ya geri çekilip
00:19
and attempt to guard ourselves
2
19020
1800
kendimizi korumaya çalışmak ya da
00:21
or to extend ourselves, hold on to each other,
3
21820
3136
kendimizi zorlamak, birbirimize tutunmak ve korkularımızla,
00:24
and face our fears together.
4
24980
1760
birlikte yüzleşmek olabilir.
00:27
What is your instinct?
5
27980
1440
Sizin içgüdünüz ne diyor?
00:30
What do you see more of in the world?
6
30500
1920
Dünyada daha çok neyi görüyorsunuz?
00:34
The problem with the first approach
7
34060
1976
İlk yaklaşımdaki sorun,
00:36
is that in our mounting isolation,
8
36060
2336
kendi artan yalnızlığımızda,
00:38
we divide ourselves from others.
9
38420
2616
kendimizi diğerlerinden ayırıyor olmamız.
00:41
Our sense of isolation grows,
10
41060
2416
Yalnızlık duygumuz büyüyor,
00:43
because our imagination goes into overdrive
11
43500
2136
çünkü hayal gücümüz, artık bağımızın olmadığı
00:45
about the people and the spaces that we no longer engage with.
12
45660
3536
insanlar ve mekanlar üzerinde yoğunlaşıyor.
00:49
Our sense of otherness grows, and we lose empathy.
13
49220
3440
Ötekilik duygumuz büyüyor ve empati yeteneğimizi kaybediyoruz.
00:54
Today I'm going to tell you about a group of people
14
54380
2416
Bugün size, bir insan grubundan bahsedeceğim;
00:56
that took the global challenge of terrorism
15
56820
2136
küresel terörizme göğüs germiş
00:58
and began creating spaces where strangers connect in solidarity.
16
58980
4680
ve yabancıların dayanışmayla bağ kurduğu alanlar yaratmaya başlamış bir grup.
01:04
My own obsession with what I see as irrational divisions began as a child.
17
64740
3840
Mantıksız ayrılık olarak gördüğüm şeylere olan takıntım ben çocukken başladı.
01:09
As a fourth-generation Kenyan Muslim of Indian origin,
18
69660
4176
4. kuşak bir Hindistan kökenli Kenyalı Müslüman olarak,
01:13
it bothered me that in four generations,
19
73860
1936
dört nesil boyunca, ailemde
01:15
there wasn't a single marriage in my family
20
75820
2056
küçük dini toplumumuzun dışından biriyle
01:17
outside of my small religious community.
21
77900
2120
tek bir evlilliğin olmaması beni rahatsız etti.
01:20
And I wondered what that was about.
22
80700
1680
Ve bunun nedenini merak ettim.
01:23
Was it fear?
23
83420
1776
Korku muydu?
01:25
Was it racism?
24
85220
1320
Irkçılık mıydı?
01:28
Was it cultural preservation?
25
88060
1560
Kültürü koruma mıydı?
01:30
Did it have something to do with colonialism?
26
90580
2096
Sömürgecilikle bir ilgisi var mıydı?
01:34
Certainly, we didn't share a lot of the same public spaces with others.
27
94060
3880
Şüphesiz, diğerleriyle aynı kamusal alanların birçoğunu paylaşmadık.
01:39
These divisions bothered me deeply, and they drove my career choices.
28
99500
3560
Bu ayrılıklar beni derinden rahatsız etti ve kariyer tercihlerimi yönlendirdi.
01:44
When I was 20, the US embassies in Kenya and Tanzania were bombed.
29
104220
5040
Ben 20 yaşındayken, Kenya ve Tanzanya'daki ABD Elçilikleri bombalandı.
01:50
A year later, I was on my way to the Middle East
30
110900
2256
Bir yıl sonra, Orta Doğu için yola çıktım,
01:53
to study conflict resolution.
31
113180
1480
anlaşmazlık çözümü okumak için.
01:55
And then from that point on,
32
115700
1376
Ve o noktadan sonra,
01:57
it wasn't very hard for me to find insecure environments to work in,
33
117100
3536
içinde çalışması güvenli olmayan yerler bulmaz pek zor değildi çünkü,
02:00
because the world was quickly shifting
34
120660
1856
terör çağı olarak bildiğimiz bu dönemde
02:02
in what we now know as the time of terrorism.
35
122540
2320
dünya hızlıca değişiyordu.
02:05
I was in Washington, DC when 9/11 happened,
36
125740
3256
11 Eylül saldırı olduğunda Washington DC'deydim
02:09
and then I moved back home to Kenya to work with refugees
37
129020
3456
ve sonra mültecilerle birlikte çalışmak üzere evime, Kenya'ya geri döndüm
02:12
and then later worked in Pakistan
38
132500
2136
ardından da Pakistan
02:14
and in Afghanistan.
39
134660
1480
ve Afganistan'da çalıştım.
02:17
In all of these places, what I noticed
40
137940
2656
Bu yerlerin hepsinde,
02:20
was how important physical spaces are
41
140620
2536
fiziksel alanların, güvende
02:23
to making us feel safe
42
143180
2376
iyi ve oraya ait hissetmemizde
02:25
and well
43
145580
1296
ne kadar önemli olduğunun
02:26
and like we belong.
44
146900
1200
farkına vardım.
02:29
In 2013, I came back home to Nairobi from Afghanistan.
45
149580
3520
2013'te, Afganistan'dan Nairobi'ye, evime geri geldim.
02:34
Al-Shabaab operatives had besieged Westgate shopping center,
46
154460
3136
Eş-Şebab gizli örgüt üyeleri, Westgate alışveriş merkezini kuşatmış
02:37
killing 67 people in a day of utter horror.
47
157620
4000
ve o dehşet dolu günde 67 insanı öldürmüştü.
02:43
Soon after that,
48
163860
1896
Bunun üzerinden çok geçmeden,
02:45
I could see how Nairobi was beginning to change,
49
165780
2456
Nairobi'nin nasıl değişmeye başladığını görebiliyordum,
02:48
and it was beginning to feel more like the fear and terror-weary
50
168260
4936
daha önce çalıştığım korku ve terörden yorgun düşmüş,
02:53
and war-torn cities that I had worked in.
51
173220
2520
savaştan zarar görmüş şehirler gibi olmaya başlamıştı.
02:57
And Nairobi continues to grow in fear-driven ways.
52
177060
3320
Nairobi, korkunun egemen olduğu yollarla büyümeye devam ediyor.
03:01
We see more walls, more barriers,
53
181140
2536
Daha çok duvar, daha çok bariyer ve
03:03
more security.
54
183700
1240
güvenlik görüyoruz.
03:05
And like other parts of the world,
55
185820
1656
Ve dünyanın başka bölgeleri gibi,
03:07
we are experiencing an erosion of human connection.
56
187500
4160
insan bağı erozyonu ile karşı karşıyayız.
03:12
Divisions along religious lines are deepening,
57
192140
3096
Dini sınırlar üzerindeki ayrılıklar derinleşiyor
03:15
and we're doubting more and more how much we have in common.
58
195260
3520
ve ne kadar ortak noktamız olduğundan gitgide daha çok şüphe ediyoruz.
03:20
We are at a pivotal time
59
200420
1296
İnsanlığa olan güvenimizi
03:21
when we need to restore our confidence in humanity
60
201740
3536
yeniden inşa etmemiz, cesurca ve açıkça birlikte durmamız gereken
03:25
and stand boldly and visibly together.
61
205300
2880
çok önemli bir dönemdeyiz.
03:29
So in 2014, I brought together a group of people in Nairobi
62
209700
2776
Yapabileceklerimizi konuşmak için 2014'te, Nairobi'de
03:32
to figure out what to do:
63
212500
1240
bir grupla bir araya geldik:
03:34
public intellectuals, diplomats, artists, development workers.
64
214500
4960
tanınmış entelektüeller, diplomatlar, sanatçılar ve geliştirme çalışanları.
03:40
And the group articulated our challenge as threefold:
65
220340
3280
Ve grup, bu zorlu görevimiz için üç nokta belirledi:
03:44
one, to reclaim the city from the narrative of terrorism
66
224820
3936
1) Şehri, terörle anılmaktan kurtarıp
03:48
and back into the hands of the people that live there;
67
228780
3216
orada yaşayan insanların kontrolüne bırakmak,
03:52
two, introduce a language beyond race, tribe or religion
68
232020
4056
2) Farklılıklarımızı aşmamıza yardımcı olacak
03:56
that would help us transcend our differences;
69
236100
3376
ırk, kabile veya dinin ötesinde bir dil sunmak;
03:59
and three, provide a gesture that would help restore empathy
70
239500
4536
3) Empati, muhabbet ve güvenin inşasına yardımcı olacak
04:04
and conversation and trust.
71
244060
2360
bir davranış sunmak.
04:08
One of the people in this group was an artist and architect,
72
248340
2976
Bu gruptakilerden biri sanatçı ve mimar,
04:11
Yazmany Arboleda.
73
251340
1680
Yazmany Arboleda'ydı.
04:13
He and I have collaborated in other parts of the world
74
253860
2776
Dünyanın başka yerlerinde yıllar boyunca
04:16
over many years.
75
256660
1576
birlikte çalıştık.
04:18
He has a history
76
258260
1536
Kentsel çevreleri bozup,
04:19
of disrupting urban environments
77
259820
2536
inanılmaz güzel yollarla
04:22
and making strangers connect
78
262380
1656
yabancılar arasında
04:24
in incredible, beautiful and spectacular ways.
79
264060
3160
bağ kurduğu bir geçmişi var.
04:28
He had an idea.
80
268700
1736
Onun bir fikri vardı.
04:30
The idea was to unite people of different faiths
81
270460
3136
Fikir şuydu:
04:33
by getting them to paint each other's houses of worship,
82
273620
3176
birbirlerinin ibadet yerlerini,
04:36
mosques, temples, synagogues, churches,
83
276820
3696
camileri, tapınakları, sinagogları ve kiliseleri,
04:40
paint them yellow
84
280540
1936
sevgi adına sarıya boyayarak, farklı inançtan
04:42
in the name of love.
85
282500
1360
insanları birleştirmek.
04:45
By focusing on icons of faith,
86
285980
3336
İnancın simgelerine odaklanarak, insanların, inançlarının
04:49
we would get people to reexamine the true essence of their faith,
87
289340
4056
gerçek özünün ne olduğunu; nezaket, cömertlik ve dostlukta paylaştığımız
04:53
the common belief that we share in kindness, generosity and friendship.
88
293420
3880
ortak inanışı yeniden değerlendirmelerini sağlayabilecektik.
04:58
By creating pathways between houses of worship
89
298620
3016
Bir mahalledeki ibadethaneler arasında
05:01
within one neighborhood,
90
301660
1616
bağlar kurarak
05:03
we would create islands of stability
91
303300
1896
tehditlere karşı koyabilecek
05:05
and networks of people
92
305220
1416
istikrar adaları
05:06
that could withstand threats.
93
306660
2520
ve insan grupları oluşturmak.
05:09
And neighbors, by picking up a paintbrush with other neighbors,
94
309980
3520
Komşularıyla birlikte ellerine boya fırçası alarak,
05:14
would engage not just with their heads
95
314540
2016
komşular yalnızca kafalarıyla değil
05:16
but with their hands and with their hearts.
96
316580
2320
elleri ve kalpleriyle bağ kurabileceklerdi.
05:20
And the painted buildings would become sculptures in the landscape
97
320140
3136
Ve boyanan binalar, bir arada duran,
05:23
that speak of people from very different backgrounds
98
323300
2656
çok farklı geçmişe sahip insanları anlatan bir bölgedeki
05:25
that stand together.
99
325980
1200
mimarı eserler olabilirdi.
05:29
We'd call the project "Colour in Faith."
100
329340
2000
Projenin ismi "İnanıştaki Renk" olacaktı.
05:32
We loved the idea and we immediately began approaching houses of worship:
101
332220
4056
Bu fikre bayıldık ve hemen ibadethanelere ulaşmaya başladık:
05:36
churches, temples, mosques, synagogues.
102
336300
2776
kiliseler, tapınaklar, camiler ve sinagoglar.
05:39
Door to door, we went to more than 60 rabbis,
103
339100
2656
Kapı kapı dolaşıp, 60'tan fazla hahama, imama,
05:41
imams, pastors and priests.
104
341780
2520
papaz ve rahibe ulaştık.
05:44
As you can imagine,
105
344980
1456
Tahmin edebileceğiniz gibi,
05:46
bringing these communities together
106
346460
1696
bu toplulukları bir araya getirmek,
05:48
when prejudices are reinforced by a global pandemic of fear
107
348180
3216
önyargıların, evrensel bir korku "salgını" ile dayatıldığı bu dönemde
05:51
is not easy.
108
351420
1256
pek de kolay değil.
05:52
It was complicated.
109
352700
1200
Karmaşıktı da.
05:55
We were confronted with the hierarchy of decision-making
110
355380
2656
Dini kurumlar içersindeki karar verme hiyerarşisiyle
05:58
within religious establishments.
111
358060
1680
karşı karşıya kaldık.
06:00
For example, with Catholic churches,
112
360340
2496
Mesela, Katolik kiliselerde,
06:02
we were told that the archbishop would have to make the decision.
113
362860
3296
bize, kararı başpiskoposun vermek zorunda olduğu söylendi.
06:06
And so we wrote a letter to the archbishop.
114
366180
2096
Böylelikle başpiskoposa bir mektup yazdık.
06:08
We wrote a letter to the Vatican.
115
368300
1800
Vatikan'a bir mektup yazdık.
06:10
We're still waiting to hear back.
116
370660
1576
Hala yanıt vermelerini bekliyoruz.
06:12
(Laughter)
117
372260
1856
(Kahkaha)
06:14
And with other houses of worship,
118
374140
2056
Diğer ibadethanelere gelince,
06:16
we were told that the patrons, the people that pay for the building
119
376220
3176
bina, binanın inşası ve badanası için
06:19
and the construction and the painting of the buildings
120
379420
2536
ödeme yapan patronların
06:21
would have to make a decision.
121
381980
1440
karar vermesi gerektiği söylendi.
06:24
And then we came head-to-head
122
384820
1456
Koşulsuz sivil eylemlerin önünde
06:26
with the long legacy of missionary and donor dependence
123
386300
2696
engel oluşturan, yıllardır süren misyoner ve bağışçıya
06:29
that so impedes unconditional civic action,
124
389020
3296
olan bağımlılıkla kafa kafaya geldik
06:32
and we learned this the hard way.
125
392340
1896
ve bunu da yaşayarak öğrendik.
06:34
There was one community
126
394260
1576
Her konuşmamızda, bizden
06:35
that in our repeated conversations would keep asking us
127
395860
3336
minnet duyamamızı isteyip duran
06:39
to appreciate them.
128
399220
1600
bir topluluk vardı.
06:41
And so we would keep going back
129
401580
2016
Ve biz de sürekli geri gidip,
06:43
and telling them that we appreciate them,
130
403620
2176
onlara minnet duyduğumuzu söyledik
06:45
and of course,
131
405820
1816
ve tabii ki,
06:47
if we didn't appreciate them, we wouldn't be here.
132
407660
3040
eğer durum öyle olmasaydı, burada olmazdık bile.
06:52
And then we learned painfully late in the game
133
412900
2496
Sonra, bu projede çok sonradan öğrendik ki,
06:55
that the word "appreciation" is code for getting paid to participate.
134
415420
4560
"minnettarlık" kelimesi, katılım için ücret ödenmesi anlamına geliyormuş.
07:01
And so we challenged them
135
421300
1960
Onları biraz zorladık
07:04
and we asked the question,
136
424420
1816
ve şu soruyu sorduk:
07:06
"So what will it cost?
137
426260
1240
"Ne kadara mal olacak?
07:08
How much could we pay you?
138
428460
1600
Size ne kadar para verebiliriz?
07:11
And if we pay for your faith, is it really faith?"
139
431580
2720
Ve inancınız için para ödersek bu gerçekten inanç mıdır?"
07:15
We started the project asking the question,
140
435660
2616
Biz bu projeye, şunu sorarak başladık,
07:18
"Where does your faith live?"
141
438300
2176
"İnancınız nerede yaşıyor?"
07:20
And here we found ourselves asking the question,
142
440500
2256
Ve o noktada kendimizi şunu sorarken bulduk,
07:22
"How much does your faith cost?"
143
442780
1720
"İnancınızın maliyeti nedir?"
07:26
But the most difficult issue was the perceived risk of standing apart.
144
446100
3880
Ama en zor mesele, tahmin edilen, ayrılma riskiydi.
07:30
We had one synagogue that flat-out refused to participate
145
450500
3896
Bir sinagog, projeye katılmayı anında reddetti
07:34
because it feared drawing attention to itself
146
454420
2216
çünkü dikkatleri üzerine çekmekten ve
07:36
and becoming a target.
147
456660
1200
hedef olmaktan korktular.
07:38
Similarly, we had a mosque that also feared becoming a target.
148
458820
3240
Benzer şekilde, bir cami de hedef olmaktan korktu.
07:43
And these fears are justified.
149
463420
1880
Bunlar haklı korkular.
07:47
And yet, there were 25 houses of worship that pledged to participate.
150
467300
5160
Ama yine de, 25 ibadethane katılacaklarına dair söz verdi.
07:53
(Applause)
151
473180
5376
(Alkış)
07:58
These bold leaders took the gesture and reinforced it with their own meaning.
152
478580
4496
Bu cesur liderler, bu fikri kendi yorumlarıyla güçlendirdiler.
08:03
For some, it was to tell the world that they're not terrorists.
153
483100
2960
Bazıları için bu, dünyaya terörist olmadıklarını söylemekti.
08:06
For others, it was to welcome people through their doors to ask questions.
154
486740
4080
Diğerleri için, sorusu olanlara kapılarını açmaktı.
08:11
And for some, it was to bridge the gap
155
491460
1856
Bazıları için ise bu, eski ve
08:13
between the older and the younger generation,
156
493340
2136
yeni nesil arasındaki boşluğu kapatmaktı,
08:15
which by the way is something that many faiths are grappling with right now.
157
495500
4496
bu arada bu, birçok inancın çözmeye çalıştığı bir sorun.
08:20
And for some it was simply to build neighborhood solidarity
158
500020
3816
Bazıları için, korkulan seçim şiddeti öncesinde,
08:23
in advance of feared election violence.
159
503860
2200
sadece mahalle dayanışması oluşturmaktı.
08:27
When asked why yellow,
160
507700
1536
Neden sarı diye sorulduğunda,
08:29
one imam beautifully said,
161
509260
2256
bir imam çok güzel yanıtladı:
08:31
"Yellow is the color of the sun.
162
511540
1920
"Sarı, Güneş'in rengidir.
08:34
The sun shines on us all equally.
163
514220
2536
Güneş hepimizin üzerine eşit doğar.
08:36
It does not discriminate."
164
516780
1520
Ayrımcılık yapmaz."
08:39
He and others spread the word through their congregations
165
519300
2696
O imam ve diğerleri bunu cemaatleri ve
08:42
and over the radio.
166
522020
1216
radyo yoluyla yaydılar.
08:43
Municipal government officials stepped forward and helped
167
523260
2695
Belediye idari teşkilat çalışanları öne çıkıp,
08:45
with permits and with convening civil society organizations.
168
525979
4177
izin ve sivil toplum örgütlerini toplanmaya çağırmada yardımcı oldular.
08:50
A paint company donated a thousand liters of yellow paint
169
530180
3616
Bir boya firması, sadece bizim için yapılmış, bin litre sarı boya
08:53
mixed especially for us in what they now call "optimistic yellow."
170
533820
3616
bağışladı ve artık ona "iyimser sarı" diyorlar.
08:57
(Laughter)
171
537460
1296
(Kahkaha)
08:58
(Applause)
172
538780
5056
(Alkış)
09:03
And a poetry collective joined forces with a university
173
543860
3256
Bir şiir topluluğu bir üniversiteyle güçlerini birşleştirip
09:07
and hosted a series of tweet chats
174
547140
2256
bir dizi tweet sohbeti düzenledi ve ülkeyi
09:09
that challenged the nation on issues of faith,
175
549420
2176
inanç meseleleri üzerinde düşünmeye zorladılar,
09:11
our faith not just in the context of religion,
176
551620
2656
yalnızca dini anlamda inancımızı değil;
09:14
but our faith in politicians and tribe and nation,
177
554300
3696
politikacılara, kabileye ve millete olan inancımızı,
09:18
our faith in the older generation and in the younger generation.
178
558020
3680
eski ve yeni nesile olan inancımızı düşündürdüler.
09:23
And then Colour in Faith was launched at a gallery event
179
563180
3856
Ardından, İnançtaki Renk'in bir galeri etkinliğiyle açılışı yapıldı.
09:27
that invited an incredible mix of gallerygoers
180
567060
3496
Bu etkinliğe çok farklı galeri katılımcı grupları,
09:30
and religious leaders and artists and businesspeople.
181
570580
3800
dini liderler, sanatçılar ve iş insanları katıldı.
09:35
Already, even before picking up a paintbrush,
182
575380
2656
Daha boya fırçalarını elimize bile almadan,
09:38
we had accomplished so much of the conversation and connection
183
578060
4216
umduğumuz sohbet ve bağın çoğunu
09:42
that we had hoped for.
184
582300
1240
çoktan elde etmiştik.
09:44
And then we began to paint.
185
584820
2280
Sonra, boyamaya başladık.
09:49
Muslims stood by Christians
186
589740
2136
Müslümanlar, Hristiyanların, ateistlerin
09:51
and atheists and agnostics and Hindus
187
591900
3216
agnostiklerin ve Hinduların yanında
09:55
and painted a mosque yellow.
188
595140
3040
bir camiyi sarıya boyadılar.
10:01
And then they all came together again and painted a church yellow,
189
601860
3760
Sonra yeniden bir araya gelip bir kiliseyi sarıya boyadılar,
10:06
and then another mosque,
190
606940
2096
ardından başka bir camiyi,
10:09
and then another church.
191
609060
1240
ve sonra başka bir kiliseyi.
10:11
Poets and musicians performed while we painted.
192
611660
2600
Biz boyarken, şair ve müzisyenler performans sergiledi.
10:14
We painted in Nairobi,
193
614980
2136
Nairobi'de boyadık,
10:17
and then we painted in Mombasa.
194
617140
1800
sonra Mombasa'da boyadık.
10:20
The local and international press did features on Colour in Faith
195
620660
3856
Yerel ve uluslararası basın İngilizce, Fransızca,
10:24
in English and French and Swahili
196
624540
3016
Svahili, İspanyolca ve Somali dillerinde
10:27
and Spanish and Somali.
197
627580
1960
İnançtaki Renk üzerine özel yayın yaptı.
10:30
CNN highlighted Colour in Faith as a way of bringing communities together.
198
630220
5040
CNN, İnançtaki Renk'i toplulukları birleştirmenin bir yolu olarak tanımladı.
10:37
And our social media platforms lit up,
199
637340
2856
Sosyal medya platformlarımız, daha da fazla insan arasında
10:40
connecting more and more people.
200
640220
2536
bağlantı kurup ışıldamaya başladı.
10:42
And these neighbors continued to stay in touch.
201
642780
3080
Ve bu komşular iletişim halinde kaldılar.
10:46
There are some that are pursuing politics with a platform of peace,
202
646660
3616
Barış platformuyla politikaya girenler var,
10:50
and we have communities as far as Argentina and the US
203
650300
3056
Arjantin ve ABD kadar uzak,
10:53
and as close as Mali and Rwanda
204
653380
2256
Mali ve Rwanda kadar yakın yerlerden
10:55
that are asking for our help.
205
655660
1816
yardımımızı isteyen topluluklar var.
10:57
And we would love to help.
206
657500
1560
Biz seve seve yardım ederiz.
10:59
It's our dream that this project, this idea, spreads across the world,
207
659780
4176
Hayalimiz, bu projenin, bu fikrin bizim yardımımızla veya bizsiz
11:03
with or without our support.
208
663980
1640
dünya üzerinde yayılması.
11:07
Colour in Faith is literally highlighting those who mean well in yellow.
209
667300
4560
İnançtaki Renk, tam anlamıyla sarıyla iyi niyet gösterenlere vurgu yapıyor.
11:12
Colour in Faith is binding neighborhoods together,
210
672820
2536
İnançtaki Renk, komşuları bir araya getiriyor,
11:15
and it's our hope that when threats come knocking,
211
675380
2496
ve biz umuyoruz ki tehditler kapıya geldiğinde,
11:17
they will collectively sift fact from rumor
212
677900
2376
onlar hep birlikte hakikati söylentiden eleyip
11:20
and stand in solidarity.
213
680300
1680
dayanışma içinde kalacaklar.
11:23
We've proven that the human family can come together and send a message
214
683140
3656
Biz, insan ailesinin bir araya gelip bize zarar vermek isteyenlerden
11:26
far brighter and more powerful
215
686820
2376
daha net ve daha güçlü
11:29
than the voices of those that wish to do us harm.
216
689220
2840
bir mesaj gönderebileceğini kanıtladık.
11:33
Though fear is infectious,
217
693140
1696
Korku bulaşıcı olsa dahi,
11:34
we are showing that so is hope.
218
694860
2200
biz umudun da bulaşıcı olduğunu gösteriyoruz.
11:38
Thank you.
219
698660
1256
Teşekkür ederim.
11:39
(Applause)
220
699940
6120
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7