Brittney Cooper: The racial politics of time | TED

99,445 views ・ 2017-03-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Atakan Yurdakul Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
What if I told you that time has a race,
0
12843
4755
Eğer size zamanın bir ırkı olduğunu söyleseydim,
00:17
a race in the contemporary way that we understand race
1
17622
2760
hem de ABD'de anladığımız gibi geçici bir şekilde
00:20
in the United States?
2
20406
1550
bir ırkı olduğunu, ne derdiniz?
00:21
Typically, we talk about race in terms of black and white issues.
3
21980
5362
Genel olarak, beyaz ve siyah olarak konuşuruz ırk konusunu.
00:27
In the African-American communities from which I come,
4
27366
2856
Afroamerikan topluluklarda, ki ben de ordan gelmeyim,
00:30
we have a long-standing multi-generational joke
5
30246
2792
"Rİ zamanı" veya "renkli insanların zamanı" dediğimiz
00:33
about what we call "CP time,"
6
33062
2537
uzun süredir bulunan,
00:35
or "colored people's time."
7
35623
1873
çok aşamalı bir esprimiz vardır.
00:38
Now, we no longer refer to African-Americans as "colored,"
8
38079
3281
Şu anda, Afroamerikalılara "renkli" olarak hitap etmiyoruz
00:41
but this long-standing joke
9
41384
1762
ancak uzun süredir bulunan,
00:43
about our perpetual lateness to church,
10
43170
2373
kiliseye, barbekülere, aile etkinliklerine,
00:45
to cookouts, to family events
11
45567
1682
hatta kendi cenazelerimize olan
00:47
and even to our own funerals, remains.
12
47273
2617
aralıksız geç kalmışlığımız hakkındaki espri, duruyor.
00:50
I personally am a stickler for time.
13
50936
2814
Ben zaman konusunda oldukça titizimdir.
00:53
It's almost as if my mother, when I was growing up, said,
14
53774
2688
Neredeyse annemin ben büyürken şöyle demesi gibiydi:
00:56
"We will not be those black people."
15
56486
1926
"Biz o klasik siyahilerden olmayacağız"
00:58
So we typically arrive to events 30 minutes early.
16
58436
2665
Biz de etkinliklere genelde yarım saat önceden varırdık.
01:02
But today, I want to talk to you more about the political nature of time,
17
62018
4877
Ama bugün, sizinle daha çok zamanın politik doğası hakkında konuşmak istiyorum
01:06
for if time had a race,
18
66919
1919
Eğer zamanın bir ırkı olsaydı,
01:08
it would be white.
19
68862
1338
o da beyaz olurdu.
01:10
White people own time.
20
70883
2264
Beyaz insanlar zamana sahipler.
01:14
I know, I know.
21
74141
1718
Biliyorum, biliyorum.
01:15
Making such "incendiary statements" makes us uncomfortable:
22
75883
3872
"Tahrik edici ifadeler" kullanmak bizleri rahatsız ediyor:
01:20
Haven't we moved past the point where race really matters?
23
80434
3737
Irkın gerçekten önemli olduğu noktayı geçmemiş miydik?
01:24
Isn't race a heavy-handed concept?
24
84575
2707
Irk sert bir konsept değil mi?
01:27
Shouldn't we go ahead with our enlightened, progressive selves
25
87790
3047
Aydınlanmış ve ilerleyici benliklerimizle ileri yol alıp
01:30
and relegate useless concepts like race to the dustbins of history?
26
90861
3635
ırk gibi gereksiz konuları tarihin tozlu sayfalarına gömmemiz gerekmiyor mu?
01:34
How will we ever get over racism if we keep on talking about race?
27
94950
4642
Irkçılığın üstünden, sürekli ırk hakkında konuşacaksak, nasıl gelebiliriz?
01:41
Perhaps we should lock up our concepts of race in a time capsule,
28
101599
3584
Belki de ırk konspetlerimizi bir zaman kapsülüne koyup
01:45
bury them and dig them up in a thousand years,
29
105207
2921
onları gömüp bin sene sonra geri çıkardıktan sonra,
01:48
peer at them with the clearly more enlightened,
30
108152
2368
geleceğe ait olan, daha aydınlanmış,
01:50
raceless versions of ourselves that belong to the future.
31
110544
2991
kendimizin ırksız haliyle bakmamız gerekiyordur.
01:54
But you see there,
32
114317
1294
Ama gördüğünüz üzere,
01:55
that desire to mitigate the impact of race and racism shows up
33
115635
4591
ırkın etkisini azaltma isteği ve ırkçılık,
02:00
in how we attempt to manage time,
34
120250
2314
zamanı nasıl yönetmeye çalıştığımızda,
02:02
in the ways we narrate history,
35
122588
2060
tarihi nasıl anlattığımızda,
02:04
in the ways we attempt to shove the negative truths of the present
36
124672
3146
zamanımızın olumsuz gerçeklerini geçmişe atma
02:07
into the past,
37
127842
1158
çabalarımızda,
02:09
in the ways we attempt to argue that the future that we hope for
38
129024
3056
umduğumuz geleceğin aslında şu anda yaşadığımız şimdi olduğuna
02:12
is the present in which we're currently living.
39
132104
2212
ikna etme denememizde ortaya çıkıyor.
02:15
Now, when Barack Obama became President of the US in 2008,
40
135209
3142
Barack Obama 2008'de ABD Başkanı olduğunda
02:18
many Americans declared that we were post-racial.
41
138375
2990
Birçok Amerikalı bizim ırkçılığı geride bıraktığımızı söyledi.
02:22
I'm from the academy
42
142160
1289
Ben akademidenim,
02:23
where we're enamored with being post-everything.
43
143473
2431
bir şeyi geride bırakmaya aşıkların bulunduğu yerde.
02:26
We're postmodern, we're post-structural, we're post-feminist.
44
146304
4142
Biz post-moderniz, post-yapılsalcıyız, post-feministiz.
02:31
"Post" has become a simple academic appendage
45
151193
2432
"Post", olduğumuz yeri işaretlemek için
02:33
that we apply to a range of terms
46
153649
1940
bir dizi terime koyduğumuz basit bir
02:35
to mark the way we were.
47
155613
1614
akademik ek haline geldi.
02:38
But prefixes alone don't have the power to make race and racism
48
158155
4152
Ancak ön eklerin ırkı ve ırkçılığı
02:42
a thing of the past.
49
162331
1760
geçmişin bir parçası yapma gücü yok.
02:44
The US was never "pre-race."
50
164115
1962
ABD hiç "ırk öncesi" olmadı.
02:46
So to claim that we're post-race when we have yet to grapple with the impact
51
166759
3891
Bu sebeple ırkın siyahiler, Latinler veya yerliler üzerindeki etkisiyle
02:50
of race on black people, Latinos or the indigenous
52
170674
2898
daha yeni çarpışıyorken, ırkı aşmış olduğumuzu iddia etmek,
02:53
is disingenuous.
53
173596
1602
hiç samimi değil.
02:55
Just about the moment we were preparing to celebrate
54
175902
2869
Tam da ırkçılığı aşmış geleceğimizi kutlamaya hazırlanırken,
02:58
our post-racial future,
55
178795
1371
politik koşullarımız
03:00
our political conditions became the most racial they've been
56
180190
2955
son elli yıldır olduklarından
03:03
in the last 50 years.
57
183169
1342
en ırkçı hale dönüştüler.
03:05
So today, I want to offer to you three observations,
58
185249
3533
Irkçılıkla savaş ve beyaz baskınlığı ile alakalı olduğundan dolayı
03:08
about the past, the present and the future of time,
59
188806
3386
bugün sizlere üç adet gözlem sunmak istiyorum,
03:12
as it relates to the combating of racism and white dominance.
60
192216
4119
geçmiş, günümüz ve gelecek hakkında.
03:16
First: the past.
61
196817
1980
Öncelikle: geçmiş.
03:19
Time has a history,
62
199622
1887
Zamanın bir tarihi var,
03:21
and so do black people.
63
201533
1967
siyahi insanların olduğu gibi.
03:23
But we treat time as though it is timeless,
64
203524
2666
Ama biz zamana sanki zamansızmış gibi davranırız,
03:26
as though it has always been this way,
65
206214
2404
sanki hep bu şekildeymiş gibi,
03:28
as though it doesn't have a political history
66
208642
2289
sanki yerlilerin topraklarının yağmalandığı,
03:30
bound up with the plunder of indigenous lands,
67
210955
2210
yerlilerin soykırıma uğratıldığı,
03:33
the genocide of indigenous people
68
213189
1949
ve Afrikalıların anavatanlarından alındığı
03:35
and the stealing of Africans from their homeland.
69
215162
2650
bir politik tarihi yokmuş gibi.
03:38
When white male European philosophers
70
218802
1876
Beyaz, erkek, Avrupalı felsefeciler
03:40
first thought to conceptualize time and history, one famously declared,
71
220702
5000
zaman ve tarihi konseptleştirirken, bir tanesi ünlü şekilde ilan etti:
03:45
"[Africa] is no historical part of the World."
72
225726
3543
"[Afrika] Dünyanın tarihi bir parçası değildir.
03:50
He was essentially saying
73
230290
1574
O, özünde şunu söylüyordu;
03:51
that Africans were people outside of history
74
231888
2367
Afrikalılar tarih dışı insanlardı,
03:54
who had had no impact on time
75
234279
2486
zaman üzerinde veya ilerleme sürecinde
03:56
or the march of progress.
76
236789
1649
hiç etkileri olmamıştı.
03:58
This idea, that black people have had no impact on history,
77
238923
4445
Bu fikir, siyahilerin tarih üzerinde hiç etkisi olmadığı fikri,
04:03
is one of the foundational ideas of white supremacy.
78
243392
3472
beyaz üstünlüğünün kuruluş fikirlerinden biridir.
04:06
It's the reason that Carter G. Woodson created "Negro History Week" in 1926.
79
246888
4834
Carter G. Woodson'ın 1926'da "Zenci Tarih Haftası"nın sebebidir.
04:11
It's the reason that we continue to celebrate Black History Month
80
251746
3115
ABD'de her şubatta "Siyah Tarih Ayı"nı hala kutlayışımızın
04:14
in the US every February.
81
254885
2568
sebebidir.
04:18
Now, we also see this idea
82
258600
2350
Ayrıca, biz bu fikri
04:20
that black people are people either alternately outside of the bounds of time
83
260974
4523
siyahilerin dönüşümlü olarak tarihi sınırlarının dışında olduğu
04:25
or stuck in the past,
84
265521
1508
veya geçmişte takılı kaldığı
04:27
in a scenario where, much as I'm doing right now,
85
267053
2875
bir senaryoda görürüz, şu an yaptığım gibi
04:29
a black person stands up and insists that racism still matters,
86
269952
4126
siyahi biri ayağa kalkar ve ırkçılığın hala önemli olduğunda diretir,
04:34
and a person, usually white,
87
274102
2326
ve birisi, genelde beyaz,
04:36
says to them,
88
276452
1166
ona der ki
04:37
"Why are you stuck in the past?
89
277642
1564
"Neden geçmişte takılısın?"
04:39
Why can't you move on?
90
279602
1477
Neden devam edemiyorsun?
04:41
We have a black president.
91
281907
1904
Siyahi bir başkanımız var.
04:43
We're past all that."
92
283835
1426
Bunları geçtik artık."
04:46
William Faulkner famously said,
93
286571
2209
William Faulkner'in dediği gibi,
04:48
"The past is never dead.
94
288804
2095
"Geçmiş asla ölmemiştir.
04:50
It's not even past."
95
290923
1512
O, geçmiş dahi değildir."
04:53
But my good friend Professor Kristie Dotson says,
96
293816
3089
Ancak yakın arkadaşım Profesör Kristie Dotson da der ki
04:56
"Our memory is longer than our lifespan."
97
296929
3249
"Hafızamız, yaşam süremizden daha uzundur"
05:01
We carry, all of us,
98
301024
2302
Biz, hepimiz, kendimizle birlikte
05:03
family and communal hopes and dreams with us.
99
303350
3701
ailesel ve toplumsal umut ve düşler taşırız.
05:08
We don't have the luxury of letting go of the past.
100
308900
4882
Geçmişin geçmesine izin verme lüksüne sahip değiliz.
05:13
But sometimes,
101
313806
1919
Ancak bazen,
05:15
our political conditions are so troubling
102
315749
1985
politik koşullarımız çok sıkınıtlıyken,
05:17
that we don't know if we're living in the past
103
317758
2189
geçmişte mi yaşıyoruz, yoksa şu anda mı,
05:19
or we're living in the present.
104
319971
2093
bilemiyoruz.
05:22
Take, for instance, when Black Lives Matter protesters
105
322088
2675
Örneğin, Siyah Hayatlar Önemlidir protestolarında
05:24
go out to protest unjust killings of black citizens by police,
106
324787
4021
insanlar siyahilerin polis tarafından adaletsizce öldürülmesini
05:28
and the pictures that emerge from the protest
107
328832
3101
protesto etmek için çıktıklarında, gösterilerden çıkan fotoğraflar
05:31
look like they could have been taken 50 years ago.
108
331957
2563
sanki elli yıl önce çekilmiş gibi duruyorlardı.
05:35
The past won't let us go.
109
335615
2198
Geçmiş, onu bırakmamıza izin vermiyor.
05:38
But still, let us press our way into the present.
110
338516
3951
Ancak, şu ana doğru olan yolda ilerleyelim
05:43
At present, I would argue
111
343357
2432
Günümüzde, tecrübelediğimiz ırka dayalı sorunların
05:45
that the racial struggles we are experiencing
112
345813
2337
zaman ve boşluk arasındaki çarpışmalar olduğunu
05:48
are clashes over time and space.
113
348174
3077
söyleyebilirdim.
05:52
What do I mean?
114
352005
1385
Neyi kastediyorum?
05:54
Well, I've already told you that white people own time.
115
354120
2919
Size daha önce beyazların zamana sahip olduğunu söyledim.
05:57
Those in power dictate the pace of the workday.
116
357662
3075
Günlük çalışma temposunu dikte edenler
06:01
They dictate how much money our time is actually worth.
117
361413
3389
Onlar, zamanımızın ederini dikte ediyorlar.
06:05
And Professor George Lipsitz argues
118
365793
2142
Profesör George Lipsitz der ki
06:07
that white people even dictate the pace of social inclusion.
119
367959
3911
beyazlar sosyal kaynaşmanın temposunu dahi dikte ediyorlar.
06:11
They dictate how long it will actually take
120
371894
2756
Onlar, azınlıkların kazanmak için savaştıkları hakları
06:14
for minority groups to receive the rights that they have been fighting for.
121
374674
3984
elde etmelerinin ne kadar süreceğini dikte ediyorlar.
06:19
Let me loop back to the past quickly to give you an example.
122
379135
2858
Örnek vermek için hemen zamanda geri saralım.
06:22
If you think about the Civil Rights Movement
123
382921
2143
Sivil Haklar Hareketi'ni düşünecek olursanız,
06:25
and the cries of its leaders for "Freedom Now,"
124
385088
2933
ve liderlerinin "Şimdi Özgürlük" için ağlayışlarını,
06:28
they were challenging the slow pace of white social inclusion.
125
388045
3369
onlar sosyal kaynaşmanın yavaş temposuna karşı çıkıyorlardı.
06:32
By 1965, the year the Voting Rights Act was passed,
126
392137
4028
1965 senesinde, Oy Hakkı Yasası'nın geçtiği yılda,
06:36
there had been a full 100 years
127
396189
1630
Sivil savaşın bitişi
06:37
between the end of the Civil War
128
397843
1843
ve Afroamerikalı topluluklara
06:39
and the conferral of voting rights on African-American communities.
129
399710
3146
oy hakkı verilmesi arasında yüz sene vardı.
06:42
Despite the urgency of a war,
130
402880
2215
Savaşın aciliyetine karşın,
06:45
it still took a full 100 years for actual social inclusion to occur.
131
405119
4347
elle tutulur bir sosyal kaynaşmanın gerçekleşmesi yüz yılı buldu.
06:50
Since 2012,
132
410318
1935
2012'den beri,
06:52
conservative state legislatures across the US have ramped up attempts
133
412277
3677
ABD'nin her tarafındaki muhafazakar devlet parlementoları, Afroamerikalıların
06:55
to roll back African-American voting rights
134
415978
2189
oy kullanma hakkını alabilmek için kısıtlayan
06:58
by passing restrictive voter ID laws
135
418191
2475
kimlik seçmen yasaları çıkartıp erken oy şanslarını
07:00
and curtailing early voting opportunities.
136
420690
2565
keserek denemelerde bulundular.
07:03
This past July, a federal court struck down North Carolina's voter ID law
137
423672
3950
Geçmiş Temmuz'da, federal mahkeme Kuzey Karolina'nın seçmen kimlik yasasını
07:07
saying it "... targeted African-Americans with surgical precision."
138
427646
5173
"Afroamerikalıları gözle görülür şekilde hedef aldığı" gerekçesiyle termine etti.
07:14
Restricting African-American inclusion in the body politic
139
434425
3412
Afroamerikalıların politikaya kaynaşmasını kısıtlamak,
07:17
is a primary way that we attempt to manage and control people
140
437861
4992
bizlerin insanları kontrol ve yönetme denemelerimizin
07:22
by managing and controlling time.
141
442877
2519
başlıca yoludur.
07:26
But another place that we see these time-space clashes
142
446008
3568
Bu zaman-boşluk çatışmalarını gördüğümüz bir başka yer ise
07:29
is in gentrifying cities like Atlanta, Brooklyn,
143
449600
3468
Atlanta ve Brooklyn Filadelfia, New Orleands ve Washington DC
07:33
Philadelphia, New Orleans and Washington, DC --
144
453092
3467
gibi nezih kentler --
07:36
places that have had black populations for generations.
145
456583
3624
kentler ki kaç jenerasyondur siyahi populasyonuna sahipler.
07:40
But now, in the name of urban renewal and progress,
146
460231
3292
Ancak şimdi, kentsel dönüşüm adı altında,
07:43
these communities are pushed out,
147
463547
1987
onları 21. yüzyıla getirme servisine karşı
07:45
in service of bringing them into the 21st century.
148
465558
2594
bu topluluklar dışarı itildi.
07:48
Professor Sharon Holland asked:
149
468724
3248
Profesört Sharon Holland sordu:
07:51
What happens when a person who exists in time
150
471996
3667
Eğer zaman içinde varolmuş olan bir kişi,
07:55
meets someone who only occupies space?
151
475687
3427
sadece boşluk kaplayan biriyle buluşursa ne olur?
08:00
These racial struggles
152
480717
1595
Bu ırksal problemler aslında
08:02
are battles over those who are perceived to be space-takers
153
482336
3580
boşluk kaplayacak olanlarla
08:05
and those who are perceived to be world-makers.
154
485940
2921
dünya yaratacak olanlar arasındaki savaşlar.
08:09
Those who control the flow and thrust of history
155
489861
2989
Tarihin akışını ve hücumunu kontrol edenler,
08:12
are considered world-makers who own and master time.
156
492874
3573
zamanı biçimlendiren ve ona sahip olan dünya yaratıcıları olarak düşünülüyor
08:17
In other words: white people.
157
497015
2295
Başka kelimlerle: beyaz insanlar.
08:20
But when Hegel famously said that Africa was no historical part of the world,
158
500090
4105
Ancak Hegel Afrika'nın dünya tarihinde bir yeri olmadığını söylerken
08:24
he implied that it was merely a voluminous land mass
159
504219
2505
kastettiği şey kürenin dibinde, yer kaplayan
08:26
taking up space at the bottom of the globe.
160
506748
2121
az biraz yararlı bir toprak yığınıydı.
08:29
Africans were space-takers.
161
509340
2482
Afrikalılar boşluk kaplayanlardı.
08:32
So today, white people continue to control the flow and thrust of history,
162
512348
4283
Bugün, beyazlar hala tarihin akışını ve hücumunu kontrol ediyorlar,
08:36
while too often treating black people as though we are merely taking up space
163
516655
4543
gayet sık şekilde biz siyahilere sahip olmadığımız boşluğu
08:41
to which we are not entitled.
164
521222
1577
dolduruyormuş gibi davranıyorlar.
08:43
Time and the march of progress is used to justify
165
523530
3947
Zaman ve sürecin ilerlemesi, boşluk doldurucu olarak görülen,
08:47
a stunning degree of violence towards our most vulnerable populations,
166
527501
4415
yaşadıkları yerden çıkartılmış olan, en hassas toplumlarımıza karşı şok edici
08:51
who, being perceived as space-takers rather than world-makers,
167
531940
5075
seviyede şiddetin meşrulaştırılması,
08:57
are moved out of the places where they live,
168
537039
2317
onları 21. yüzyıla getirme
08:59
in service of bringing them into the 21st century.
169
539380
3048
servisi karşılığında kullanılıyor.
09:03
Shortened life span according to zip code is just one example of the ways
170
543688
4130
Posta koduna göre kısaltılmış yaşam süresi, siyahi insanların yaşamında
09:07
that time and space cohere in an unjust manner
171
547842
2727
zamanın adaletsiz bir şekilde kaynaştığı yollardan
09:10
in the lives of black people.
172
550593
1660
bir tanesine bir başka örnek daha.
09:12
Children who are born in New Orleans zip code 70124,
173
552793
4521
New Orleans posta kodu 70124 ile doğan çocukların,
09:17
which is 93 percent white,
174
557338
1928
ki bunların %93'ü beyaz,
09:19
can expect to live a full 25 years longer
175
559290
3229
New Orleans posta kodu 70112'de doğan çocuklardan,
09:22
than children born in New Orleans zip code 70112,
176
562543
4255
ki bunların %60'ı siyahi,
09:26
which is 60 percent black.
177
566822
1907
25 yıl daha fazla yaşaması bekleniyor.
09:29
Children born in Washington, DC's wealthy Maryland suburbs
178
569856
4124
Washington DC'nin zengin Maryland varoşlarında doğan bir çocuğun,
09:34
can expect to live a full 20 years longer
179
574004
3106
oranın merkezinde doğan bir çocuğa kıyasla
09:37
than children born in its downtown neighborhoods.
180
577134
3608
yirmi yıl daha fazla yaşaması bekleniyor.
09:41
Ta-Nehisi Coates argues
181
581492
2684
Ta-Nehisi Coates der ki
09:44
that, "The defining feature of being drafted into the Black race
182
584200
5640
"Siyah ırka kaydolmayı belirleyen özellik,
09:49
is the inescapable robbery of time."
183
589864
2904
zamanın kaçınılmaz soygunudur."
09:53
We experience time discrimination,
184
593518
1792
Zaman ayrımcılığını tecrübeliyoruz,
09:55
he tells us,
185
595334
1227
ve bize şunu söylüyor;
09:56
not just as structural,
186
596585
1480
sadece yapısal olarak değil,
09:58
but as personal:
187
598089
1451
ayrıca kişisel olarak,
09:59
in lost moments of joy,
188
599564
1824
kaybedilmiş keyif anlarında,
10:01
lost moments of connection,
189
601412
2216
kaybedilmiş bağ anlarında,
10:03
lost quality of time with loved ones
190
603652
2497
sevenlerle geçirilecek kaybedilmiş kaliteli zamanda
10:06
and lost years of healthy quality of life.
191
606173
3076
ve kaybedilmiş sağlıklı yaşam yılları.
10:11
In the future, do you see black people?
192
611829
3475
Gelecekte, siyahileri görüyor musun?
10:16
Do black people have a future?
193
616344
2764
Siyahilerin geleceği var mı?
10:20
What if you belong to the very race of people
194
620209
2230
Ya eğer sen hep bana karşı komplo kurmuş
10:22
who have always been pitted against time?
195
622463
2747
bir ırka aitsen?
10:26
What if your group is the group for whom a future was never imagined?
196
626145
4646
Ya eğer senin grubun geleceğin hayal edilmediği bir grupsa?
10:31
These time-space clashes --
197
631911
1696
Bu zaman-boşluk çatışmaları
10:33
between protesters and police,
198
633631
2541
polislerle göstericiler arasında,
10:36
between gentrifiers and residents --
199
636196
2370
yerlilerle orada yaşayanlar arasında --
10:38
don't paint a very pretty picture
200
638590
1997
Amerika'nın, siyahilerin geleceği için
10:40
of what America hopes for black people's future.
201
640611
3575
ne umduğu hakkında pek iyi bir resim çizmiyor.
10:44
If the present is any indicator,
202
644210
1714
Günümüz bir göstergeyse,
10:45
our children will be under-educated,
203
645948
2051
çocuklarımız az eğitilmiş olacak,
10:48
health maladies will take their toll
204
648023
2358
hastalık çanları çalmaya başlayacak
10:50
and housing will continue to be unaffordable.
205
650405
2799
ve konaklama ücretleri hala karşılanamaz kalacak.
10:53
So if we're really ready to talk about the future,
206
653912
3022
Yani, gerçekten gelecek hakkında konuşmaya hazırsak
10:56
perhaps we should begin by admitting that we're out of time.
207
656958
3388
belki de zamanımızın geçtiğini kabul ederek başlamalıyız.
11:01
We black people have always been out of time.
208
661814
2683
Biz siyah insanlar, zamanımız hep geçmişti.
11:05
Time does not belong to us.
209
665085
2124
Zaman bize at değil.
11:07
Our lives are lives of perpetual urgency.
210
667233
3196
Bizim yaşamlarımız ebedi bir aciliyetin yaşamları.
11:10
Time is used to displace us,
211
670453
2532
Zaman, ya bizi yerimizden etmek için kullanıldı
11:13
or conversely, we are urged into complacency
212
673009
3010
ya da aksine, bitmeyen sabırlı olma çağırılarıyla
11:16
through endless calls to just be patient.
213
676043
3121
kayıtsızlığa itildik.
11:19
But if past is prologue,
214
679805
2452
Ancak eğer geçmiş bir ön sözse,
11:22
let us seize upon the ways in which we're always out of time anyway
215
682281
3253
zaten hali hazırda zamanını geçirdiğimiz yöntemlerle
11:25
to demand with urgency
216
685558
1648
özgürlüğü acilen talep etmemize
11:27
freedom now.
217
687230
1318
izin verin.
11:29
I believe the future is what we make it.
218
689587
2855
Ben bunun bizim yaptığımız gelecek olduğuna inanıyorum.
11:32
But first, we have to decide that time belongs to all of us.
219
692466
4445
Ancak önce, bizim bu zamanın hepimize ait olduğuna karar vermemiz lazım.
11:37
No, we don't all get equal time,
220
697637
2703
Hayır, hepimiz zamanı eşit almıyoruz,
11:40
but we can decide that the time we do get is just and free.
221
700364
4018
ancak alacağımız zamanın adil ve ücretsiz olacağına karar verebiliriz.
11:44
We can stop making your zip code the primary determinant
222
704406
2645
Posta kodumuzun hayat süremizin ana belirleyici olmasını
11:47
of your lifespan.
223
707075
1222
engelleyebiliriz.
11:48
We can stop stealing learning time from black children
224
708844
2720
Kovmaların ve uzaklaştırmaların aşırı kullanımı üzerinden
11:51
through excessive use of suspensions and expulsions.
225
711588
3056
siyahi çocuklardan öğrenim zamanlarını çalmayı durdurabiliriz.
11:54
We can stop stealing time from black people
226
714668
2069
Siddet içermeyen suçlardan uzun süre
11:56
through long periods of incarceration for nonviolent crimes.
227
716761
3319
hapsedilme üzerinden, siyahilerin zamanını çalmayı durdurabiliriz.
12:00
The police can stop stealing time and black lives
228
720767
2996
Polis aşırı güç kullanımı üzerinden
12:03
through use of excessive force.
229
723787
2092
zaman ve siyah canları çalmayı durdurabilir.
12:06
I believe the future is what we make it.
230
726997
2740
İnanıyorum ki gelecek yarattığımız şeydir.
12:10
But we can't get there on colored people's time
231
730244
4015
Ancak bu noktaya renkli insanların zamanlarıyla varamayız,
12:14
or white time
232
734283
1928
veya beyaz zamanla
12:16
or your time
233
736235
1812
veya senin zamanınla
12:18
or even my time.
234
738071
1749
ve hatta benim zamanımla.
12:20
It's our time.
235
740801
1323
Bu bizim zamanımız.
12:22
Ours.
236
742883
1272
Bizim.
12:24
Thank you.
237
744179
1157
Teşekkürler.
12:25
(Applause)
238
745360
3209
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7