The lies our culture tells us about what matters --- and a better way to live | David Brooks

2,153,085 views ・ 2019-07-03

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Aslı Lidya Çıtak Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
So, we all have bad seasons in life.
0
12911
2108
Bazen hayatta kötü geçen dönemlerimiz olur.
00:15
And I had one in 2013.
1
15754
1920
Ben bu dönemi 2013 yılında yaşadım.
00:18
My marriage had just ended,
2
18373
1346
Evliliğim yeni bitmişti
00:19
and I was humiliated by that failed commitment.
3
19743
2652
ve bu başarısız birliktelikte aşağılanmıştım.
00:22
My kids had left home for college or were leaving.
4
22419
2802
Çocuklarım üniversite için evden ayrılıyorlardı.
Çoğunlukla muhafazakâr dönemde büyüdüm
00:26
I grew up mostly in the conservative movement,
5
26045
2323
00:28
but conservatism had changed,
6
28392
1600
ama muhafazakârlık değişti
00:30
so I lost a lot of those friends, too.
7
30016
1992
ve bir sürü arkadaşımı da kaybettim.
00:32
And so what I did is, I lived alone in an apartment,
8
32441
2989
Yaptığım şey ise bir dairede yalnız yaşamak
00:35
and I just worked.
9
35454
1200
ve sadece çalışmaktı.
00:37
If you opened the kitchen drawers where there should have been utensils,
10
37417
3413
Çekmeceleri açtığınızda mutfak eşyaları olması gerekliyken
00:40
there were Post-it notes.
11
40854
1523
benimkiler Post-it ile doluydu.
00:42
If you opened the other drawers where there should have been plates,
12
42916
3215
Tabakların dizili olması gereken diğer raflarda ise
zarflar vardı.
00:46
I had envelopes.
13
46155
1150
00:47
I had work friends, weekday friends, but I didn't have weekend friends.
14
47885
3397
İş ve haftaiçi arkadaşlarım vardı fakat haftasonu için yalnızdım.
00:51
And so my weekends were these long, howling silences.
15
51942
3600
Bu yüzden haftasonlarım uzun ve uğultulu sessizliklerden ibaretti.
00:56
And I was lonely.
16
56268
1372
Yapayalnızdım.
00:58
And loneliness, unexpectedly, came to me in the form of --
17
58395
3573
Yalnızlık, beklenmedik bir şekilde bana
01:02
it felt like fear, a burning in my stomach.
18
62399
2849
bir korku, karnımda bir yanma ile hissettiriyordu kendisini.
01:05
And it felt a little like drunkenness,
19
65272
2681
Biraz da sarhoşluk gibi yanlış kararlar aldırıyordu,
01:07
just making bad decisions, just fluidity, lack of solidity.
20
67977
4930
hayatın akışınına kapılmıştım ve sağlam bir duruşum yoktu.
01:13
And the painful part of that moment was the awareness
21
73911
3266
Bu zamanın en acılı yanı ise farkına varmaktı.
01:17
that the emptiness in my apartment was just reflective of the emptiness
22
77201
3403
Dairemdeki boşluk ise
içimdeki boşluğun bir yansımasıydı,
01:20
in myself,
23
80628
1599
01:22
and that I had fallen for some of the lies that our culture tells us.
24
82251
3727
ve kültürümüzdeki bazı yalanlara inanmıştım.
01:27
The first lie is that career success is fulfilling.
25
87196
3409
İlk yalan kariyer başarısının tatmin edici olmasıydı.
01:30
I've had a fair bit of career success,
26
90629
1837
Ben debir hayli kariyer başarısı edindim
01:32
and I've found that it helps me avoid the shame I would feel
27
92490
2838
ve fark ettim ki kariyer olası bir başarısızlıkta duyacağım
01:35
if I felt myself a failure,
28
95352
1674
utançtan uzaklaşmamı sağlıyordu.
01:37
but it hasn't given me any positive good.
29
97050
2531
Fakat bu bana olumlu bir şey vermedi.
01:40
The second lie is I can make myself happy,
30
100201
3596
İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam
01:44
that if I just win one more victory,
31
104484
2080
kendimi mutlu edebileceğimdi.
01:46
lose 15 pounds, do a little more yoga,
32
106588
3491
6-7 kilo ver, biraz daha fazla yoga yap
01:50
I'll get happy.
33
110103
1150
böylece mutlu olursun.
01:51
And that's the lie of self-sufficiency.
34
111743
2318
Bu sadece kendi kendine yeterliliğin yalanıydı.
01:54
But as anybody on their deathbed will tell you,
35
114419
2682
Ölüm döşeğindeki birinin de size söyleyebileceği gibi
01:57
the things that make people happy is the deep relationships of life,
36
117125
3264
insanları mutlu eden hayattaki derin ilişkilerdir,
02:00
the losing of self-sufficiency.
37
120413
2067
kendi kendine yetmekten vazgeçmektir.
02:03
The third lie is the lie of the meritocracy.
38
123804
2667
Üçüncü yalan ise meristokrasi inancıydı.
02:07
The message of the meritocracy is you are what you accomplish.
39
127591
3199
Meristokrasinin mesajına göre başardığınız şeysiniz.
02:11
The myth of the meritocracy is you can earn dignity
40
131133
2467
Meritokraside yanlış bilinen ise şu:
02:13
by attaching yourself to prestigious brands.
41
133624
2610
Saygın markalara tutunabilirseniz itibar kazanabilirsiniz.
02:16
The emotion of the meritocracy is conditional love,
42
136258
2805
Meristokrasinin duygusu koşullu sevgidir;
02:19
you can "earn" your way to love.
43
139087
1855
nasıl seveceğinizi "kazanabilirsiniz."
02:20
The anthropology of the meritocracy is you're not a soul to be purified,
44
140966
3421
Meristokrasinin antropolojisinde ise saflaştırılacak bir ruh değil
02:24
you're a set of skills to be maximized.
45
144411
2468
artırılabilecek bir yetenekler bütünüsüzdür.
02:26
And the evil of the meritocracy
46
146903
1849
Meritokrasinin kötü düşüncesine göre,
02:28
is that people who've achieved a little more than others
47
148776
2658
başkalarından biraz daha fazla şey başaran insanlar
02:31
are actually worth a little more than others.
48
151458
2286
aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır.
02:34
And so the wages of sin are sin.
49
154141
1863
Böylece günahın ödemesi yine günahtır.
02:36
And my sins were the sins of omission--
50
156815
1884
Benim günahlarım ise ihmal,
02:38
not reaching out, failing to show up for my friends,
51
158723
2468
arkadaşlarım ihtiyaç duyduğunda orada olamamak,
02:41
evasion, avoiding conflict.
52
161215
1515
mazeretler, tartışmadan kaçınmak.
02:43
And the weird thing was that as I was falling into the valley --
53
163560
3128
Garip olan şeyse bir vadiye düşüyor gibiydim,
02:46
it was a valley of disconnection --
54
166712
1704
bağlantı kopukluğu olan bir vadi
02:48
a lot of other people were doing that, too.
55
168440
2034
ve birçok insan da bunu yaşıyordu.
02:51
And that's sort of the secret to my career;
56
171014
2009
Kariyerimin sırrı ise
bu tür yaşadığım çoğu şeyin
02:53
a lot of the things that happen to me
57
173047
1773
02:54
are always happening to a lot of other people.
58
174844
2158
diğer insanların da her zaman başına geliyor olması.
02:57
I'm a very average person with above average communication skills.
59
177026
3194
Ben ortalama üstü becerileri olan çok ortalama bir insanım.
03:00
(Laughter)
60
180244
1103
(Kahkahalar)
03:01
And so I was detached.
61
181371
1466
Ben tarafsızdım.
03:03
And at the same time, a lot of other people were detached
62
183252
3262
Aynı zamanda, diğer insanlar da tarafsız,
03:06
and isolated and fragmented from each other.
63
186538
2515
birbirleri tarafından parçalanmış ve izoleydiler.
03:09
Thirty-five percent of Americans over 45 are chronically lonely.
64
189077
3080
45 yaşını geçmiş Amerikalıların %35'i kronik olarak yalnız.
03:12
Only eight percent of Americans report having meaningful conversation
65
192181
3341
Amerikalıların yalnızca %8'i
komşularıyla anlamlı sohbet ettiklerini bildiriyorlar.
03:15
with their neighbors.
66
195546
1150
03:16
Only 32 percent of Americans say they trust their neighbors,
67
196720
2825
Amerikalıların yalnızca %32'si komşularına güveniyor,
03:19
and only 18 percent of millennials.
68
199569
2254
ayrıca sadece %18'i milenyum kuşağından.
03:21
The fastest-growing political party is unaffiliated.
69
201847
2441
En hızlı büyüyen politik parti bağımsız olan.
03:24
The fastest-growing religious movement is unaffiliated.
70
204312
2587
En hızlı büyüyen din yine bağımsız olan.
03:26
Depression rates are rising, mental health problems are rising.
71
206923
2976
Depresyon oranları ve zihinsel sağlık problemleri artıyor.
03:29
The suicide rate has risen 30 percent since 1999.
72
209923
3241
İntihar oranı ise 1999'dan beri %30 arttı.
03:33
For teen suicides over the last several years,
73
213188
2176
Ergenlikte intihar oranı geçen birkaç senede,
03:35
the suicide rate has risen by 70 percent.
74
215388
2659
%70 oranında yükseldi.
03:39
Forty-five thousand Americans kill themselves every year;
75
219249
2675
45 bin Amerikalı her sene kendisini öldürüyor;
03:41
72,000 die from opioid addictions;
76
221948
2230
72 bin kişi opioid bağımlılığından ölüyor,
03:44
life expectancy is falling, not rising.
77
224202
3349
beklenen yaşam süresi gittikçe düşüyor, artmıyor.
03:48
So what I mean to tell you, I flew out here to say
78
228985
2587
Yani anlatmak istediğim şey, şunu anlatmak için geldim,
03:51
that we have an economic crisis, we have environmental crisis,
79
231596
2928
ekonomik bir krizdeyiz, çevresel bir krizdeyiz
03:54
we have a political crisis.
80
234548
1365
ve siyasi bir krizdeyiz.
03:55
We also have a social and relational crisis;
81
235937
2079
Ayrıca sosyal ve ilişki krizlerimiz var;
03:58
we're in the valley.
82
238040
1339
biz o vadideyiz.
03:59
We're fragmented from each other,
83
239403
1603
Birbirimizi paramparça ettik.
04:01
we've got cascades of lies coming out of Washington ...
84
241030
2592
Washington'dan gelen yalanlar şelalerimiz var.
04:03
We're in the valley.
85
243646
1333
Biz öyle bir vadideyiz ki.
04:05
And so I've spent the last five years --
86
245466
1977
Son beş yıl boyunca şunu düşündüm:
04:07
how do you get out of a valley?
87
247467
1514
Bir vadiden nasıl kurtuluruz?
04:09
The Greeks used to say, "You suffer your way to wisdom."
88
249356
3113
Yunanlıların söylediği gibi "Bilgelik yolunda acı çekiyorsun."
04:13
And from that dark period where I started, I've had a few realizations.
89
253006
3660
Bu karanlık noktadan başlayarak birkaç şey fark ettim.
04:17
The first is, freedom sucks.
90
257228
2921
İlki, bağımsızlığın berbat bir şey olduğu.
04:20
Economic freedom is OK, political freedom is great,
91
260998
2674
Ekonomik bağımsızlık tamam, politik bağımsızlık iyi
04:23
social freedom sucks.
92
263696
1801
ama sosyal bağımsızlık berbat.
04:26
The unrooted man is the adrift man.
93
266036
2327
Köklendirilmemiş insan başıboş biridir.
04:28
The unrooted man is the unremembered man, because he's uncommitted to things.
94
268387
3983
Köklendirilmemiş insan hatırlanmaz çünkü kendini bir şeylere adamamış.
04:32
Freedom is not an ocean you want to swim in,
95
272776
3534
Bağımsızlık yüzmek isteyeceğiniz bir okyanus değil,
04:36
it's a river you want to get across,
96
276334
1730
karşıya geçmek için bir ırmak.
04:38
so you can commit and plant yourself on the other side.
97
278088
2666
Böylece sadece kendinizi karşıya geçmeye adayabilirsiniz.
04:41
The second thing I learned
98
281270
1659
Öğrendiğim ikinci şey,
04:42
is that when you have one of those bad moments in life,
99
282953
2596
hayatta kötü bir şeyler yaşadığınız bir dönemde
04:45
you can either be broken,
100
285573
1295
kırılmış da olabilir
04:46
or you can be broken open.
101
286892
1539
kırılıp açılmış da olabilirsiniz.
04:48
And we all know people who are broken.
102
288905
1826
Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.
04:50
They've endured some pain or grief, they get smaller,
103
290755
2516
Bazı acılara katlanmışlar ve küçülmüş hissediyorlar,
04:53
they get angrier, resentful, they lash out.
104
293295
2380
daha sinirli, içerlemiş ve saldırgan oluyorlar.
04:55
As the saying is,
105
295699
1155
Söyleyişte olduğu gibi,
04:56
"Pain that is not transformed gets transmitted."
106
296878
2698
''Dönüştürülemeyen acı iletilir.''
04:59
But other people are broken open.
107
299927
1829
Fakat diğer insanlar kırılıp açılmış.
05:03
Suffering's great power is that it's an interruption of life.
108
303125
3101
Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.
05:06
It reminds you you're not the person you thought you were.
109
306250
2769
Size düşündüğünüz gibi bir insan olmadığınızı hatırlatır.
05:09
The theologian Paul Tillich said
110
309043
1537
İlahitayçı Paul Tillich,
05:10
what suffering does is it carves through what you thought was the floor
111
310604
3417
''Acı çekerken içinden geçtiğiniz kat
05:14
of the basement of your soul,
112
314045
1383
aslında ruhunuzun temelidir,
05:15
and it carves through that, revealing a cavity below,
113
315452
2510
içinden geçtikçe yeni bir boşluk oluşur,
05:17
and it carves through that, revealing a cavity below.
114
317986
2492
içinden geçtikçe yeni bir boşluk oluşur.
05:20
You realize there are depths of yourself you never anticipated,
115
320502
3009
Önceden fark etmediğiniz derinliklerle karşılaşırsınız,
05:23
and only spiritual and relational food will fill those depths.
116
323535
2951
yalnızca ruhsal ve dinsel besinler bu derinlikleri doldurur.
05:28
And when you get down there, you get out of the head of the ego
117
328173
2968
Buraya geri döndüğünüzdeyse, egodan sıyrılın
05:31
and you get into the heart,
118
331165
1682
ve kalbinizin içine yerleşin,
05:32
the desiring heart.
119
332871
1762
arzulayan kalbinize yerleşin.
05:34
The idea that what we really yearn for is longing and love for another,
120
334657
3631
Birine duyduğumuz özlem ve sevgi düşüncesi,
05:38
the kind of thing that Louis de Bernières described in his book,
121
338312
3046
Louis de Bernières'in kitabında tanımladığı şey gibidir.
05:41
"Captain Corelli's Mandolin."
122
341382
1898
''Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini''
05:43
He had an old guy talking to his daughter
123
343304
1979
Yaşlı bir adam
05:45
about his relationship with his late wife,
124
345307
2018
kızına eski eşiyle ilişkisini anlatıyor
05:47
and the old guy says,
125
347349
1387
ve yaşlı adam diyor ki
05:48
"Love itself is whatever is leftover when being in love is burned away.
126
348760
3698
''Sevgi, artık aşk yanıp kül olduğunda geriye kalandır.
05:52
And this is both an art and a fortunate accident.
127
352482
2857
Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.
05:55
Your mother and I had it.
128
355704
1683
Annen ve ben bu duyguları yaşadık.
05:57
We had roots that grew towards each other underground,
129
357411
2539
Yeraltına karşı büyüyen köklerimiz,
05:59
and when all the pretty blossoms had fallen from our branches,
130
359974
2929
dallardan sarkan güzel çiçeklerimiz vardı,
06:02
we discovered that we are one tree and not two."
131
362927
2452
ve fark ettik ki biz tek bir ağacız, iki tane değil.
06:05
That's what the heart yearns for.
132
365696
1873
Bu kalplerin özlem duyduğu şey.
06:07
The second thing you discover is your soul.
133
367593
2761
Kalbinde ikinci fark edeceğiniz şey ruhunuzdur.
06:10
Now, I don't ask you to believe in God or not believe in God,
134
370932
2878
Şu an size Tanrı'ya inanıp inanmadığınızı sormuyorum.
06:13
but I do ask you to believe that there's a piece of you
135
373834
2587
Bilin ki sizin bir parçanızın şekli, büyüklüğü, rengi
06:16
that has no shape, size, color or weight,
136
376445
1976
ve kilosu yoktur ama bu ölçüsüz şey size
06:18
but that gives you infinite dignity and value.
137
378445
2926
sonsuz bir haysiyet ve değer katar.
06:21
Rich and successful people don't have more of this
138
381395
2357
Zengin ve başarılı insanlarda
06:23
than less successful people.
139
383776
1365
başarısız olanlardan daha fazlası yoktur.
06:25
Slavery is wrong because it's an obliteration of another soul.
140
385974
3182
Kölelik yanlıştır çünkü bu, başka bir ruhu yok etmektir.
06:29
Rape is not just an attack on a bunch of physical molecules,
141
389180
2834
Tecavüz, bazı fiziksel moleküllere saldırıda bulunmaktan,
06:32
it's an attempt to insult another person's soul.
142
392038
2928
daha fazlası diğer bir insanın ruhuna hakaret teşebbüsüdür.
06:34
And what the soul does is it yearns for righteousness.
143
394990
3046
Sonrasında ruh ne mi yapar? Doğruluk için özlem duyar.
06:38
The heart yearns for fusion with another, the soul yearns for righteousness.
144
398060
3579
Kalp diğerleriyle kaynaşmayı özler, ruh ise dürütslüğü özler.
06:41
And that led to my third realization, which I borrowed from Einstein:
145
401663
3285
Böylece Einstein'dan ödünç aldığım üçüncü farkındalığım oluştu.
06:45
"The problem you have is not going to be solved
146
405655
2486
''Sahip olduğunuz sorun
06:48
at the level of consciousness on which you created it.
147
408165
2714
kendi yarattığınız bilinç seviyeniz ile çözülemez.
06:50
You have to expand to a different level of consciousness."
148
410903
3873
Farklı bir bilinç düzeyine çıkmalısınız.''
06:54
So what do you do?
149
414800
1214
Peki siz ne yapıyorsunuz?
06:56
Well, the first thing you do is you throw yourself on your friends
150
416038
3110
Pekala, yapacağınız ilk şey kendinizi arkadaşlarınıza fırtlatmak
06:59
and you have deeper conversations that you ever had before.
151
419172
2961
ve daha önce hiç bahsetmediğiniz en derin konuları konuşmak.
07:02
But the second thing you do,
152
422157
1357
Ama yapacağınız ikinci şey,
07:03
you have to go out alone into the wilderness.
153
423538
2134
kalabalıkların içine yalnız dışarı çıkmak.
07:05
You go out into that place where there's nobody there to perform,
154
425696
3072
Gösteri yapacak hiçkimsenin olmadığı bir alana gidip
07:08
and the ego has nothing to do, and it crumbles,
155
428792
2380
ego hiçbir şey yapamayıp parçalanıyorken
07:11
and only then are you capable of being loved.
156
431196
2159
işte o zaman sevilebilirsiniz.
07:13
I have a friend who said that when her daughter was born,
157
433712
3337
Bir arkadaşım vardı, kızı doğduğu zaman
07:17
she realized that she loved her more than evolution required.
158
437073
3603
kızını evrimin gerektirdiğinden daha çok sevdiğini fark ettiği söylemişti.
07:21
(Laughter)
159
441041
1143
(Kahkahalar)
07:22
And I've always loved that.
160
442208
1405
Her zaman bunu sevmişimdir.
07:23
(Applause)
161
443637
1142
(Alkışlar)
07:24
Because it talks about the peace that's at the deep of ourself,
162
444803
2957
Çünkü bu bizim içimizden gelen huzur,
07:27
our inexplicable care for one another.
163
447784
2705
birbirimize duyduğumuz tanımlanamayan ilgi ile açıklanabilir.
07:30
And when you touch that spot, you're ready to be rescued.
164
450513
2944
O noktaya dokunduğunuz anda, kurtarılmaya hazırsınız demektir.
07:33
The hard thing about when you're in the valley
165
453815
2316
Vadideyken en zor şey
07:37
is that you can't climb out;
166
457300
1348
dışarı tırmanamamaktır,
07:38
somebody has to reach in and pull you out.
167
458672
2157
birisi size ulaşmalı ve dışarı çekmeli.
07:41
It happened to me.
168
461331
1155
Ben bunu yaşadım.
07:42
I got, luckily, invited over to a house by a couple named Kathy and David,
169
462510
3527
Şanslıyım ki Kathy ve David adında bir çift beni bir eve davet etti
07:46
and they were --
170
466061
1405
ve onlar...
07:48
They had a kid in the DC public school, his name's Santi.
171
468196
2675
Santi adında DC devlet okuluna giden bir çocukları vardı.
07:50
Santi had a friend who needed a place to stay
172
470895
2102
Santi'nin kalacak yer arayan bir arkadaşı vardı
07:53
because his mom had some health issues.
173
473021
1866
çünkü annesinin zihinsel sağlığı bozulmuştu.
07:54
And then that kid had a friend and that kid had a friend.
174
474911
2682
Bu çocuk bir arkadaş edindi. O da başka bir arkadaş.
07:57
When I went to their house six years ago,
175
477617
2008
Evlerine altı sene önce gittiğim zaman,
07:59
I walk in the door, there's like 25 around the kitchen table,
176
479649
2897
kapıya doğru yürüdüm, mutfak masasında yaklaşık 25 kişi,
08:02
a whole bunch sleeping downstairs in the basement.
177
482570
2349
ve aşağıda bodrumda uyuyan bir grup daha vardı.
08:04
I reach out to introduce myself to a kid,
178
484943
2063
Kendimi bir çocuğa tanıtmak için uzandım,
08:07
and he says, "We don't really shake hands here.
179
487030
2604
şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.
08:10
We just hug here."
180
490331
1448
Sarılıyoruz.''
08:12
And I'm not the huggiest guy on the face of the earth,
181
492323
2976
Ve ben de kucaklaşmayı pek sevmem
08:15
but I've been going back to that home every Thursday night when I'm in town,
182
495323
3579
ama şehirde olduğum süre zarfında her perşembe akşamı evlerine giderdim,
08:18
and just hugging all those kids.
183
498926
1544
bütün o çocuklara sarılırdım.
08:20
They demand intimacy.
184
500494
1885
Onlar samimiyet istiyorlardı.
08:22
They demand that you behave in a way where you're showing all the way up.
185
502403
3610
Sonuna kadar davrandığınız şekli korumanızı talep ediyorlardı.
08:26
And they teach you a new way to live,
186
506442
1794
Onlar yeni ve kültürel hastalıklara
08:28
which is the cure for all the ills of our culture
187
508260
2301
tedavi olabilecek bir çare öğretiyorlardı.
08:30
which is a way of direct -- really putting relationship first,
188
510585
2946
En başa insanlarla olan ilişkileri koyan bir çare,
08:33
not just as a word, but as a reality.
189
513555
3170
sadece kelime olarak değil, tam olarak gerçek.
08:37
And the beautiful thing is, these communities are everywhere.
190
517557
4071
Güzel olan ise, bu topluluklar her yerdeler.
08:41
I started something at the Aspen Institute called "Weave: The Social Fabric."
191
521652
3647
Aspen Enstitüsü'nde bir şey başlattım: ''Weave: The Social Fabric.''
08:45
This is our logo here.
192
525323
1156
Logomuz burada.
08:46
And we plop into a place and we find weavers anywhere, everywhere.
193
526503
3733
Biz bir yere cup diye atladık ve her yerde örücüleri bulduk.
08:50
We find people like Asiaha Butler, who grew up in --
194
530761
2517
Asiaha Butler gibi insanlar buluyoruz,
08:54
who lived in Chicago, in Englewood, in a tough neighborhood.
195
534056
2817
Chicago'da, Englewood'da, şartları zor mahallelerde yaşayanlar.
08:56
And she was about to move because it was so dangerous,
196
536897
2953
Orası çok tehlikeli olduğu için taşınmayı düşünüyordu
09:00
and she looked across the street and she saw two little girls
197
540173
2868
ve caddenin karşısına baktı, iki küçük kız gördü,
09:03
playing in an empty lot with broken bottles,
198
543065
2076
kırık camlarla dolu arsada oynuyorlardı,
09:05
and she turned to her husband and she said, "We're not leaving.
199
545165
3182
ve eşine dönüp dedi ki ''Taşınmıyoruz.
09:08
We're not going to be just another family that abandon that."
200
548371
2976
Bu durumu görmezden gelen bir aile olmayacağız.''
09:11
And she Googled "volunteer in Englewood," and now she runs R.A.G.E.,
201
551371
3208
''Englewood'da gönüllülük''ü Google'da aradı ve R.A.G.E. adında
09:14
the big community organization there.
202
554603
1797
orada büyük bir organizasyon yönetiyor.
09:16
Some of these people have had tough valleys.
203
556424
2979
Bu insanlardan bazıları çok zorlu vadileri gördüler.
09:19
I met a woman named Sarah in Ohio who came home from an antiquing trip
204
559427
3705
Ohio'da evine antik geziden dönen Sarah adında bir kadınla tanıştım
09:23
and found that her husband had killed himself and their two kids.
205
563156
3762
ve kocasının iki çocuğunu öldürüp sonra da intihar etmiş olduğunu öğrendim.
09:27
She now runs a free pharmacy, she volunteers in the community,
206
567815
3380
Şimdi onun ücretsiz bir eczanesi var ve topluluktaki gönüllülerden biri.
09:31
she helps women cope with violence, she teaches.
207
571219
2992
Şimdi kadınlara şiddetle nasıl başa çıkılacağını öğretiyor.
09:34
She told me, "I grew from this experience because I was angry.
208
574235
3064
Bana dedi ki ''Deneyimim sayesinde büyüdüm çünkü kızgındım.''
09:37
I was going to fight back against what he tried to do to me
209
577323
2770
Onun bana yapmaya çalıştığı şeyle savaşacaktım,
09:40
by making a difference in the world.
210
580117
1746
dünyada değişim yaratarak.
09:41
See, he didn't kill me.
211
581887
2055
Bak, o beni öldürmedi.
09:43
My response to him is,
212
583966
1185
Ona şunu söylemiştim.
09:45
'Whatever you meant to do to me, screw you, you're not going to do it.'"
213
585175
4196
''Bana yapmaya çalıştığın şeye lanet olsun, asla başaramayacaksın.''
09:50
These weavers are not living an individualistic life,
214
590029
3373
Bu örücüler bireysel bir hayat yaşamıyorlardı,
09:53
they're living a relationist life, they have a different set of values.
215
593426
3373
Onların ilişkili bir hayatları vardı ve hayat değerleri farklıydı.
09:56
They have moral motivations.
216
596823
1420
Manevi motivasyonları var.
09:58
They have vocational certitude, they have planted themselves down.
217
598267
3128
Mesleki sertifikaları var, kendilerini yetiştirdiler.
10:01
I met a guy in Youngstown, Ohio,
218
601419
1587
Youngstown, Ohio'da biriyle tanıştım.
10:03
who just held up a sign in the town square,
219
603030
2031
Kent meydanında bir pankart açmıştı:
10:05
"Defend Youngstown."
220
605085
1151
''Youngstown'ı Koru''
10:06
They have radical mutuality,
221
606260
1873
Onların radikal karışıklıkları var
10:08
and they are geniuses at relationship.
222
608157
2533
ve ilişkilerde dahiler.
10:11
There's a woman named Mary Gordon
223
611180
1675
Mary Gordon adında bir kadın var,
10:12
who runs something called Roots of Empathy.
224
612879
2123
Roots of Emphaty diye bir organizasyonu yönetiyor.
10:15
And what they do is they take a bunch of kids, an eighth grade class,
225
615026
3265
Yaptıkları şey bir grup çocuğu, bir sekizinci sınıfı alıp
10:18
they put a mom and an infant,
226
618315
1739
bir anne ve bir küçük çocuğu koyup
10:20
and then the students have to guess what the infant is thinking,
227
620078
3024
küçük çocuğun ne düşündüğünü öğrencilere tahmin ettiriyorlar,
10:23
to teach empathy.
228
623126
1151
empatiyi öğretmek için.
10:24
There was one kid in a class who was bigger than the rest
229
624301
3106
Sınıfta diğerlerinden biraz daha büyük bir çocuk vardı,
10:27
because he'd been held back, been through the foster care system,
230
627431
3583
çünkü bakıcı aile dönemi süresince okuldan geri kalmıştı,
10:31
seen his mom get killed.
231
631038
1626
annesinin cinayetine tanık olmuştu.
10:32
And he wanted to hold the baby.
232
632688
1881
Bu çocuk, bebeği tutmak istedi.
10:34
And the mom was nervous because he looked big and scary.
233
634593
2635
Anne korkmuştu çünkü çocuk büyük ve ürkütücüydü.
10:37
But she let this kid, Darren, hold the baby.
234
637252
2595
Ama anne, Darren'a bebeği tutması için izin verdi.
10:39
He held it, and he was great with it.
235
639871
1849
Çocuğu tuttu ve bunu gayet iyi yaptı.
10:43
He gave the baby back and started asking questions about parenthood.
236
643014
3486
Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik ile ilgili sorular sormaya başladı.
10:47
And his final question was,
237
647015
1929
Son sorusu ise
10:48
"If nobody has ever loved you, do you think you can be a good father?"
238
648968
3301
''Hiçkimsenin seni sevmediğini bilsen iyi bir baba olabilir miydin?''
10:52
And so what Roots of Empathy does
239
652642
1667
Roots of Empathy'nin yaptığı şey
10:54
is they reach down and they grab people out of the valley.
240
654333
2720
oraya ulaşmak ve insanları vadiden kurtarmak.
10:57
And that's what weavers are doing.
241
657077
1853
Örücülerin de yaptığı bu.
11:01
Some of them switch jobs.
242
661300
2187
Bazıları mesleklerini değiştiriyorlar.
11:03
Some of them stay in their same jobs.
243
663950
2531
Bazıları ise aynı işte devam ediyorlar.
11:06
But one thing is, they have an intensity to them.
244
666982
2500
Ama değişmeyen şey, onlara için enerji dolular.
11:09
I read this --
245
669982
1383
Şunu okudum,
11:11
E.O. Wilson wrote a great book called "Naturalist," about his childhood.
246
671389
5987
E.O. Wilson çocukluğunu anlatan ''Natüralist'' isimli bir kitap yazdı.
11:17
When he was seven, his parents were divorcing.
247
677712
2699
Yedi yaşındayken ebeveynleri boşanıyor.
11:21
And they sent him to Paradise Beach in North Florida.
248
681291
3167
Ve onu Kuzey Florida'da Cennet Sahili'ne gönderiyorlar.
11:24
And he'd never seen the ocean before.
249
684482
1836
O daha önce hiç okyanus
11:26
And he'd never seen a jellyfish before.
250
686731
2331
veya denizanası görmemiş.
11:29
He wrote, "The creature was astonishing. It existed beyond my imagination."
251
689086
4091
Şunu yazıyor, ''Yaratık çok şaşırtıcıydı. Hayal gücümün ötesindeydi.''
11:33
He was sitting on the dock one day
252
693596
1661
Rıhtımda otururken bir gün
11:35
and he saw a stingray float beneath his feet.
253
695281
2737
bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor.
11:38
And at that moment, a naturalist was born in the awe and wonder.
254
698365
4080
O anda hem hayranlık ve merak içinde bir natüralist doğuyor.
11:42
And he makes this observation:
255
702469
2145
Bu gözlemi yapıyor:
11:44
that when you're a child,
256
704638
1217
Bir çocukken
11:45
you see animals at twice the size as you do as an adult.
257
705879
3147
hayvanları, yetişkinliğinize kıyasla iki kat büyük görürsünüz.
11:50
And that has always impressed me,
258
710162
1774
Bu her zaman bana ilham oldu
11:51
because what we want as kids is that moral intensity,
259
711960
4760
çünkü çocukken hep manevi bir tutku isteriz,
11:56
to be totally given ourselves over to something
260
716744
2944
kendimizi tamamen bir şeye vermeyi
11:59
and to find that level of vocation.
261
719712
2334
ve o meslek seviyesini bulmayı.
12:02
And when you are around these weavers,
262
722480
1969
Bu örücülerin yanındayken
12:04
they see other people at twice the size as normal people.
263
724473
2968
onlar başkalarını, normal insanlardan iki kat büyük görüyorlar.
12:07
They see deeper into them.
264
727465
1733
İçlerindeki derinlikleri görüyorlar.
12:09
And what they see is joy.
265
729997
2158
Ve karşılaştıkları şey keyif.
12:13
On the first mountain of our life, when we're shooting for our career,
266
733315
3404
Hayatımızın ilk dağında, kariyeri yakalamaya çalışırken
12:16
we shoot for happiness.
267
736743
2159
mutluluğa ulaşmaya çalışıyoruz.
12:19
And happiness is good, it's the expansion of self.
268
739649
3047
Mutluluk güzeldir, bireysel bir açılım gibi.
12:22
You win a victory,
269
742720
1746
Bir zafer kazanırsınız,
12:24
you get a promotion, your team wins the Super Bowl,
270
744490
3993
terfi edersiniz, takımınız Super Bowl ödülünü kazanır,
12:28
you're happy.
271
748507
1150
mutlu olursunuz.
12:30
Joy is not the expansion of self, it's the dissolving of self.
272
750149
3721
Keyif, insanın rahatlaması değildir, dağılmasıdır.
12:34
It's the moment when the skin barrier disappears between a mother and her child,
273
754764
4238
Anne ve çocuk arasındaki ten duvarının kalktığı andır,
12:39
it's the moment when a naturalist feels just free in nature.
274
759026
3309
bir natüralistin yalnızca doğada özgür olmasıdır.
12:43
It's the moment where you're so lost in your work or a cause,
275
763232
2945
Bir amaca veya işinize kendini kaptırdığınız andır,
12:46
you have totally self-forgotten.
276
766201
2000
tamamen kendinizi unutmuşsunuzdur.
12:48
And joy is a better thing to aim for than happiness.
277
768649
2886
Keyif, mutluluktan fazlasını hedeflemekten daha güzeldir.
12:51
I collect passages of joy, of people when they lose it.
278
771559
3041
İnsanlar keyfi kaybettiğinde ona giden geçitler topluyorum.
12:54
One of my favorite is from Zadie Smith.
279
774624
2247
Favorilerimden biri Zadie Smith.
12:56
In 1999, she was in a London nightclub,
280
776895
3310
1999 yılında, Londra'da bir gece kulübünde
13:00
looking for her friends, wondering where her handbag was.
281
780229
3095
arkadaşlarını ararken çantasını bulamıyor
13:03
And suddenly, as she writes,
282
783348
2103
Ve aniden, onun da yazdığı gibi
13:05
"... a rail-thin man with enormous eyes reached across a sea of bodies
283
785475
3322
''ipince, büyük gözlü bir adam kalabalık arasında
13:08
for my hand.
284
788821
1176
elime uzandı.
13:10
He kept asking me the same thing over and over, 'Are you feeling it?'
285
790021
3739
Hep aynı soruyu sordu, ''Onu hissediyor musun?''
13:13
My ridiculous heels were killing me, I was terrified that I might die,
286
793784
3849
Abartılı topuklularım beni öldürüyordu, o gece ölebileceğimden korktum,
13:17
yet I felt simultaneously overwhelmed with delight
287
797657
2448
aynı zamanda keyiften boğulmuş durumdaydım,
13:20
that 'Can I Kick It?' should happen to be playing
288
800129
2311
''Can I Kick It'' çalıyor olmalıydı,
13:22
on this precise moment in the history of the world
289
802464
2346
dünya geçmişindeki bu kusursuz anda
13:24
on the sound system,
290
804834
1155
ve ses sisteminde,
13:26
and it was now morphing into 'Teen Spirit.'
291
806013
2128
şimdi de ''Teen Spirit'' çalmaya başlamıştı.
13:28
I took the man's hand, the top of my head blew away,
292
808165
3158
Adamın elimi tuttum, kafamın üstü uçtu gitti,
13:31
we danced, we danced, we gave ourselves up to joy."
293
811347
3400
dans ettik ve kendimizi zevke teslim ettik.
13:35
And so what I'm trying to describe is two different life mindsets.
294
815680
3806
Söylemeye çalıştığım şey iki tür zihniyet vardır.
13:39
The first mountain mindset, which is about individual happiness and career success.
295
819998
4468
İlki dağ zihniyeti, bireysel mutluluk ve kariyer başarısı hakkında.
13:44
And it's a good mindset, I have nothing against it.
296
824490
2563
Bu iyi bir zihniyet, buna karşı değilim.
13:47
But we're in a national valley,
297
827077
2294
Ama evrensel bir vadideyiz
13:49
because we don't have the other mindset to balance it.
298
829395
2833
çünkü bunu dengeleyecek başka bir zihniyetimiz yok.
13:52
We no longer feel good about ourselves as a people,
299
832252
2563
Kendimizi bir insan olarak iyi hissedemiyoruz,
13:54
we've lost our defining faith in our future,
300
834839
2690
geleceği tanımlayan inancımızı yitirmişiz,
13:57
we don't see each other deeply, we don't treat each other as well.
301
837553
3382
birbirimizi derinden görmüyoruz, iyi davranmıyoruz.
14:01
And we need a lot of changes.
302
841538
1991
Bir sürü değişime ihtiyacımız var.
14:03
We need an economic change and environmental change.
303
843553
2706
Ekonomik değişime ve çevresel değişime ihtiyacımız var.
14:06
But we also need a cultural and relational revolution.
304
846902
2945
Ayrıca kültürel ve ilişkisel devrimlere de ihtiyacımız var.
14:09
We need to name the language of a recovered society.
305
849871
4270
Kurtarılmış bir toplumun dilini adlandırmamız gerek.
14:14
And to me, the weavers have found that language.
306
854553
2738
Ve bana göre, örücüler bu dili çoktan bulmuşlar.
14:17
My theory of social change is that society changes
307
857593
3101
Benim sosyal değişim teorime göre
14:20
when a small group of people find a better way to live,
308
860718
2645
eğer küçük bir topluluk daha iyi yaşamaya karar verirse
14:23
and the rest of us copy them.
309
863387
1675
diğerleri de kopyalar ve değişir.
14:25
And these weavers have found a better way to live.
310
865765
2638
Bu örücüler daha iyi yaşamanın bir yolunu bulmuşlar.
14:28
And you don't have to theorize about it.
311
868427
1953
Bunu kuramlaştırmak zorunda değilsiniz.
14:30
They are out there as community builders all around the country.
312
870404
3229
Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.
14:34
We just have to shift our lives a little,
313
874277
2277
Bizim hayatlarımızı değiştirmemiz gerekiyor.
14:36
so we can say, "I'm a weaver, we're a weaver."
314
876578
2731
böylece şunu diyebiliriz ''Ben örücüyüm, biz örücüleriz.''
14:39
And if we do that,
315
879999
1366
Ve bunu yaparsak
14:42
the hole inside ourselves gets filled,
316
882079
2349
içimizdeki boşluk doldurulur
14:44
but more important, the social unity gets repaired.
317
884452
2825
ama en önemlisi sosyal birliktelik düzeltilir.
14:47
Thank you very much.
318
887301
1167
Çok teşekkür ederim.
14:48
(Applause)
319
888492
4065
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7