Dare to refuse the origin myths that claim who you are | Chetan Bhatt

Çeviri: Nurdan Yıldırım Gözden geçirme: Ramazan Şen

I'm Chetan Bhatt

Ben Chetan Bhatt

and when I give my name, I'm often asked, "Where are you from?"

ve genelde adımı söylediğimde "Nerelisin?" diye soruyorlar.

And I normally say London.

Ben de Londralıyım diyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

But of course, I know what they're really asking,

Tabii ki aslında neyi sorduklarını biliyorum.

so I say something like,

Bu nedenle de şöyle diyorum:

"Well, my grandparents and my mum were born in India,

"Aslında büyük annem, büyük babam ve annem Hindistan'da doğmuş,

my dad and I were born in Kenya,

babam ve ben de Kenya'da doğduk,

and I was brought up in London.

ama ben Londra'da büyüdüm.

And then they've got me mapped.

Sonra da beni etiketliyorlar.

"Ah, you're a Kenyan Asian. I've worked with one of those."

"Aa, demek Kenyalı Asyalısın. Onlardan biriyle çalışmıştım."

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And from my name they probably assume that I'm a Hindu.

İsmimden dolayı büyük ihtimalle Hindu olduğumu varsayıyorlar.

And this sort of fixes me for them.

Böylece beni tanıdıklarını sanıyorlar.

But what about the Christians

Peki ya birlikte büyüdüğüm

and the Muslims and the atheists

Hristiyan, Müslüman ya da

that I grew up with?

ateistler ne olacak?

Or the socialists and the liberals,

Ya da sosyalistler, liberaller,

even the occasional Tory?

hatta muhafazakarlar?

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Indeed, all kinds of women and men --

Aslında çevremde yaşayan tüm işçi sınıfından

vegetable sellers, factory workers, cooks, car mechanics --

- manavlar, fabrika işçileri, aşçılar, araba tamircileri -

living in my working class area,

tüm kadın ve erkekler

in some profoundly important way,

son derece önemli bir şekilde

they are also a part of me

onlar da benim bir parçam

and are here with me.

ve burada benimleler.

Maybe that's why I find it hard to respond to questions about identity

Belki de bu nedenle kimlikle ya da kökenle ilgili sorulara cevap vermek

and about origin.

benim için zor.

And it's not just a sort of teenage refusal to be labeled.

Bu ergenlerin etiketlenmeyi reddetmesi gibi bir şey değil.

It's about our own most identities,

Bu kendi öz kimliklerimizle ilgili,

the ones that we put our hands up to,

kendisi için uğraş verdiğimiz,

the ones that we cheer for,

adını sayıklayarak coştuğumuz,

the ones that we fight for,

uğruna savaş verdiğimiz,

the ones that we love or hate.

sevdiğimiz ya da nefret ettiğimiz her şey.

And it's about how we apprehend ourselves

Hem kendimizi hem de diğerlerini

as well as others.

nasıl algıladığımızla ilgili.

And it's about identities we just assume that we have

Ve üzerinde fazla düşünmesek de sahip olduğumuzu

without thinking too much about them.

varsaydığımız kimliklerle ilgili.

But our responses to questions of identity and origin

Ama kimlik ve köken ile ilgili sorulara cevabımız

have substantial social and political importance.

bazı önemli sosyal ve politik öneme sahip.

We see the wars, the rages of identity going on all around us.

Etrafımızda yaşanan savaşları, kimlik düşkünlüğünü görüyoruz.

We see violent religious, national and ethnic disputes.

Vahşi dinsel, ulusal ve etnik çekişmeleri görüyoruz.

And often the conflict is based on old stories of identity

Ve çoğunlukla bu çekişme eski kimlik, aidiyet ve köken

and belonging

hikayelerinden

and origins.

geliyor.

And these identities are based on myths,

Ve bu kimlikler mitlerden,

typically about ancient, primordial origins.

genel olarak da eski, ilkel kökenlerden temel alınmış.

And these could be about Adam and Eve

Tüm bunlar Adem ve Havva ile

or about the supremacy of a caste or gender

ya da bir kast ya da cinsiyetle

or about the vitality of a supposed race

ya da belirli bir ırkın gücüyle

or about the past glories of an empire or civilization

ya da bir imparatorluğun eski şanıyla

or about a piece of land

ya da hayal edilen ilahın hediyesi olan

that some imagined deity has gifted.

bir kara parçasıyla ilgili olabilir.

Now, people say

İnsanlara göre

that origin stories and identity myths make us feel secure.

köken hikayeleri, kimlik mitleri bizleri daha güvende hissettiriyor.

What's wrong with that?

Bunda yanlış olan ne?

They give us a sense of belonging.

Bize aidiyet duygusu aşılıyorlar.

Identity is your cultural clothing,

Kimlik sizin kültürel kıyafetinizdir

and it can make you feel warm and fuzzy inside.

ve sizi sıcak ve korunmuş hissettirebilir.

But does it really?

Peki bu doğru mu?

Do we really need identity myths to feel safe?

Güvende hissetmek için gerçekten de kimlik mitleri mi lazım?

Because I see religious, national, ethnic disputes

Çünkü dini, milliyetçi ve etnik tartışmaların

as adding to human misery.

insanın acısını arttırdığını görüyorum.

Can I dare you

Peki ya size

to refuse every origin myth

sizi tanımlayan tüm köken mitlerini

that claims you?

reddetmenizi söylesem?

What if we reject every single primordial origin myth

Tüm ilkel köken mitlerini reddetsek

and develop a deeper sense of personhood,

ve daha derin bir kişilik hissiyatı geliştirsek?

one responsible to humanity as a whole

Belirli bir gruba özgü değil de

rather than to a particular tribe,

tüm insanlığa karşı sorumlu olsak,

a radically different idea of humanity

bu tamamen farklı insanlık anlayışımızla

that exposes how origin myths mystify,

köken mitlerinin nasıl küresel gücü,

disguise global power,

açgözlü sömürgeciliği,

rapacious exploitation,

yoksulluğu, kadınların ve

poverty, the worldwide oppression of women and girls,

kızların tüm dünyada ezilmesi ve tabii ki de büyük ölçüde

and of course massive, accelerating inequalities?

artan eşitsizlikleri gizlediğini ortaya çıkarsak.

Now, origin myths are closely linked to tradition,

Şu anda köken mitleri gelenekle yakından ilişkili

and the word tradition points to something old

ve gelenek kelimesi eski, değişmez,

and permanent, almost natural,

neredeyse doğal bir şey anlamına geliyor

and people assume tradition is just history,

ve insanlar geleneğin sadece tarih olduğunu,

simply the past condensed into a nice story.

geçmişin güzel bir hikaye olarak sunulması varsayıyorlar.

But let's not confuse tradition with history.

Ama geleneği tarihle karıştırmayalım.

The two are often in severe conflict.

Bu ikisi sıklıkla şiddetli bir çekişmenin içindedir.

Origin stories are usually recently created fictions of ancient belonging,

Köken hikayeleri genellikle eski aidiyetlerin yakın geçmişteki kurgularıdır

and they're absurd

ve insanlığın karmaşıklığı,

given the complexity of humanity

ve eşitsizliklerle dolu olsa da

and our vastly interconnected, even if very unequal world.

birbirleriyle çok iç içe dünyamız dikkate alındığında saçmadırlar.

And today we see claims to tradition

Bugün de çok eski olduklarını

that claim to be ancient

iddia eden geleneklerin bile

changing rapidly in front of our eyes.

gözlerimizin önünde hızla değiştiğini görüyoruz.

I was brought up in the 1970s near Wembley

1970'lerde Wembley yakınlarında

with Asian, English, Caribbean, Irish families living in our street,

sokağımızda yaşayan Asyalı, İngiliz, Karayipli ve İrlandalı ailelerle büyüdüm

and the neo-Nazi National Front was massive then

ve o sıralar neo-Nazi Ulusal Cephe çok yaygındı

with regular marches and attacks on us

ve bizlere düzenli olarak saldırılarda bulunurlardı,

and a permanent threat

sürekli tehdit ederlerdi,

and often a frequent reality of violence against us

sıklıkla da sokaklarımızda, evlerimizde neo-Naziler ve

on the streets, in our homes,

diğer ırkçı grupların

typically by neo-Nazis and other racists.

vahşi saldırılarına maruz kaldık.

And I remember during a general election a leaflet came through our letter box

Posta kutumuza genel seçimler sırasında gelen bir broşürü hatırlıyorum,

with a picture of the National Front candidate for our area.

üzerinde Ulusal Cephe partisinin bizim bölge adayının resmi vardı.

And the picture

Resimdeki adam ise

was of our next-door neighbor.

yan komşumuzdu.

He threatened to shoot me once when I played in the garden as a kid,

Ben çocukken bahçelerinde oynadığımda beni vurmakla tehdit etmişti.

and many weekends, shaven-headed National Front activists

Hafta sonları da dazlak Ulusal Cephe aktivistleri

arrived at his house

evine gelirlerdi

and emerged with scores of placards

ve ellerinde birçok afişle ortaya çıkar,

screaming that they wanted us to go back home.

bağırarak memleketimize geri dönmemizi söylerlerdi.

But today he's one of my mum's best mates.

Ama bugün kendisi annemin en iyi arkadaşlarından biri.

He's a very lovely, gentle and kind man,

Çok sevecen, kibar ve nazik bir adam

and at some point in his political journey out of fascism

ve faşizmden geçen siyasi yolculuğunun bir noktasında

he embraced a broader idea of humanity.

daha geniş bir insanlık anlayışını benimsedi.

There was a Hindu family that we got to know well --

Çok iyi tanıdığımız bir Hindu aile vardı --

and you have to understand that life in our street

Sokağımızdaki yaşamın biraz Asyalı bir pembe dizi gibi

was a little bit like the setting for an Asian soap opera.

olduğunu da söyleyebilirim.

Herkes herkesin ne iş yaptığını bilirdi,

Everyone knew everyone else's business,

kimse tarafından tanınmak istemeseniz de tanınırdınız.

even if they didn't want it to be known by anyone at all.

Çok fazla şansınız yoktu.

You really had no choice in this matter.

But in this family, there was a quiet little boy

Bahsettiğim bu ailede de çok sessiz küçük bir çocuk vardı,

who went to the same school as I did,

benimle aynı okula gidiyordu,

and after I left school, I didn't hear much more about him,

okuldan ayrıldıktan sonra onun hakkında fazla şey duymadım,

except that he'd gone off to India.

sadece Hindistan'a gittiğini duydum.

Now around 2000,

2000'li yıllarda,

I remember seeing this short book.

bu kısa kitabı gördüğümü hatırlıyorum.

The book was unusual

Kitap sıradışıydı

because it was written by a British supporter of Al Qaeda,

çünkü El-Kaide yanlısı bir İngiliz tarafından yazılmıştı

and in it the author calls for attacks in Britain.

ve Britanya'da saldırılar yapılmasını öneriyordu.

This is in 1999,

Bu 1999'daydı.

so 9/11 and the invasion of Iraq was still in the future,

9/11 olayı ve Irak istilası daha gerçekleşmemişti ve o da

and he helped scout New York bombing targets.

casuslara New York bombalama hedeflerinde yardım etmişti.

He taught others how to make a dirty bomb to use on the London Underground,

Londra Metrolarında insanlara nasıl bomba yapılacağını öğretiyordu

and he plotted a massive bombing campaign in London's shopping areas.

ve Londra'nın alışveriş yerlerinde büyük bombalamalar planlamıştı.

He's a very high-risk security prisoner in the UK

Şu anda Birleşik Krallıkta yüksek riskli bir mahkum

and one of the most important Al Qaeda figures to be arrested in Britain.

ve Britanya'da tutuklanan en önemli El-Kaide figürlerinden biri.

The author of that book

Bu kitabın yazarı

was the very same quiet little boy

benimle aynı okula giden

who went to my school.

o sessiz çocuğun kendisi.

So a Hindu boy from Britain

Yani Britanya'daki bir Hindu çocuk

became an Al Qaeda fighter

bir El-Kaide savaşçısı ve

and a most-wanted international terrorist,

en çok aranan uluslararası teroristi oldu,

and he rejected what people would call his Hindu or Indian or British identity,

İnsanların ona biçtiği Hindu, Hindistanlı ya da İngiliz kimliğini reddedip

and he became someone else.

başka birisi oldu.

He refused to be who he was.

Geçmişte kim olduğunu reddetti.

He recreated himself,

Kendini yeniden yarattı

and this kind of journey is very common

ve bu tür yolculuklar El-Kaide,

for young men and women

IŞİD ya da diğer

who become involved in Al Qaeda or Islamic State

uluslararası silahlı gruplara giren gençler arasında

or other transnational armed groups.

gerçekleşen çok yaygın bir deneyim.

Al Qaeda's media spokesman is a white American

El-Kaide'nin medya sözcüsü beyaz bir Amerikalıydı,

from a Jewish and Catholic mixed background,

Yahudi ve Katolik bir aileden geliyordu

and neither he nor the boy from my school

ve ne o, ne de okulumdaki çocuk

were from Muslim backgrounds.

Müslüman bir geçmişe sahipti.

There's no point in asking them where are they from.

Onlara sorulması gereken nereli oldukları değildi.

A more important question is where they're going.

Asıl sorulması gereken nereye gittikleri.

And I would also put it to you

Ve size diyebilirim ki

that exactly the same journey occurs for those young men and women

Müslüman ailelere mensup gençler de

who were brought up in Muslim family backgrounds.

bu serüvenlerin aynısını yaşıyorlar.

Most of those who join Al Qaeda

Avrupa'dan, Asya'dan,

and other Salafi jihadi groups from Europe, Asia, North America,

Kuzey Amerika'dan, hatta çoğunlukla Orta Doğu'dan El-Kaide'ye ve diğer selefi

cihat topluluklarına katılan insanların çoğu

even in many cases the Middle East

are those who have comprehensively rejected their backgrounds

esas itibariyle yeni insanlar olabilmek için geçmişlerini büyük oranda

to become, in essence, new people.

reddetmiş kişiler.

They spend an enormous amount of time attacking their parents' backgrounds

Ailelerinin geçmişlerini o kadar çok eleştiriyorlar ki onlara göre aileleri

as profane, impure, blasphemous,

kirli, saf olmayan, dine küfreden,

the wrong type of Islam,

yanlış bir İslam inancına sahip

and their vision instead

ve kendi görüşleri ise

is a fantastical view of cosmic apocalypse.

kozmik kıyametin fantastik bir kurgusu.

It's a born again vision.

Bir yeniden doğuş tasavvuru.

Discard your past, your society, your family and friends

Geçmişini, topluluğunu, aileni ve arkadaşlarını gözden çıkart

since they're all impure.

çünkü hiçbiri saf değil.

Instead, become someone else,

Sen ise başka biri olacaksın,

your true self,

kendi benliğini,

your authentic self.

gerçek kişiliğini bulacaksın.

Now, this isn't about a return to the past.

Yani bu geçmişe dönmekle ilgili değil.

It's about using a forgery of the past

Bugün sıfırdan başlayarak

to envision an appalling future which begins today at year zero.

korkunç bir gelecek hayal edebilmek için geçmişin aldatmacalarını kullanmak bu.

This is why over 80 percent of the victims of Al Qaeda and Islamic State

Bu nedenle El-Kaide ve IŞİD kurbanlarının %80'inden fazlası

are people from Muslim backgrounds.

Müslüman insanlardan oluşuyor.

The first act by Salafi jihadi groups when they take over an area

Selefi cihat gruplarının yaptıkları ilk şey, içinde cami, türbe, hoca

is to destroy existing Muslim institutions

ve ibadetlerin olduğu var olan

including mosques, shrines, preachers, practices.

Müslüman yerleşkeleri yok etmekti.

Their main purpose is to control and punish people internally,

Ana amaçları kendi içlerindeki insanları kontrol edip cezalandırarak,

to dictate the spaces that women may go,

kadınların gidebileceği yerlere karar vererek,

their clothing, family relations,

giyim kuşamı, aile ilişkilerini,

beliefs, even the minute detail of how one prays.

inançlarını hatta en ufak detayına kadar ibadetlerini kontrol etmek.

And you get the impression in the news

Sizlerin medyadan edindiğiniz intiba

that they are after us in the West,

onların Batı'nın peşinde olduğu yönünde,

but they are actually mainly after people from other Muslim backgrounds.

ama aslında asıl peşinde oldukları Müslüman insanların kendileri.

In their view, no other Muslim can ever be pure enough,

Onlara göre kendileri dışındaki hiçbir Müslüman tam saf değil,

so ordinary beliefs and practices that have existed for centuries

bu nedenle yüzyıllarca var olmuş olan inançlar ve ibadetler,

are attacked as impure

hevesle yok ettikleri tarih

by teenagers from Birmingham or London

hakkında hiç bir şey bilmeyen

who know nothing

Birmingham'lı ve Londra'lı

about the histories that they so joyously obliterate.

gençler tarafından saf olmamakla suçlanıyorlar.

Now here, their claim to tradition is at war with history,

Yani gelenekten anladıkları tarihle bir savaşa girmek,

but they're nevertheless very certain about their purity

ama yine de kendilerinin kesinlikle saf olduklarından ve

and about the impurity of others.

diğerlerinin saf olmadıklarından eminler.

Purity,

Saflık,

certainty,

kesinlik,

the return to authentic tradition,

eski geleneğe dönüş,

the quest for these can lead to lethal visions

bunların peşindeyken mükemmel topluluk ve

of perfect societies and perfected people.

mükemmel insanın ölümcül hayallerine kapılıyorlar.

This is what the main Hindu fundamentalist organization in India

Hindistan'ın şu anki yobaz Hindu organizasyonunun

looks like today at its mass rally.

nasıl toplandığını görüyorsunuz.

Maybe it reminds you of the 1930s in Italy or Germany,

Belki de sizlere 1930'lardaki İtalya'yı veya Almanya'yı hatırlatıyordur

and the movement's roots are indeed in fascism.

ve bu hareketin kökleri de aslında faşizmden geliyor.

It was a member of the same Hindu fundamentalist movement

Bu yobaz Hindu harekete ait üyelerden bir tanesi

who shot dead Mahatma Gandhi.

Mahatma Gandhi'yi vurmuştu.

Hindu fundamentalists today view this murderer as a national hero,

Bugün yobaz Hindular bu katili ulusal bir kahraman olarak görüyorlar

and they want to put up statues of him throughout India.

ve tüm Hindistan'da onun heykelinin dikilmesini istiyorlar.

They've been involved for decades

Yıllardır azınlıklara karşı

in large-scale mass violence against minorities.

büyük çaplı vahşi şiddetler uyguluyorlar.

They ban books, art, films.

Kitapları, resimleri, filmleri yasaklıyorlar.

They attack romantic couples on Valentine's Day,

Sevgililer gününde çiftlere saldırıyorlar,

Christians on Christmas Day.

yılbaşında ise Hristiyanlara.

They don't like others talking critically

Kendilerinin eski kültürleri olarak

about what they see as their ancient culture

gördükleri şeyleri diğerlerinin eleştirmesinden,

or using its images

resimlerle, karikatürlerle

or caricaturing it

ya da çizgi filmlerle yapılan

or drawing cartoons about it.

ifadelerden hoşlanmıyorlar.

But the people making the strongest possible claims

Ama asıl eski ve ölümsüz Hindu dini hakkında

about ancient, timeless Hindu religion

en güçlü iddiaya sahip olan

are dressed in brown shorts and white shirts

kahverengi şortlu ve beyaz gömlekliler

while claiming, oddly,

Ari ırka mensup oldukları gibi

to be the original Aryan race,

garip bir düşüncedeyken,

just like the violent Salafi jihadis

vahşi Selefi cihatçılar da

who make their claims about their primordial religion

kendi dinlerinin orijinal olan din olduğunu ileri sürerek

while dressed in black military uniforms

siyah askeri üniformalar giyiyor

and wearing balaclavas.

ve yüzlerine maske takıyorlar.

These people are manufacturing pure, pristine identities of conviction

Bu insanlar inancın ve mutlak gerçeğin saf ve özgün halini

and of certainty.

kendileri üretiyorlar.

Fundamentalists see religion and culture as their sole property, a property.

Bu yobaz insanlar dini ve kültürü kendilerine ait bir mal gibi görüyorlar.

But religions and cultures are processes.

Ama dinler ve kültürler bir süreçtir.

They're not things. They're impermanent. They're messy. They're impure.

Eşya değillerdir. Daimi değillerdir. Karmaşıktırlar. Saf değillerdir.

Look at any religion and you'll see disputes and arguments

Hangi dine bakarsanız bakın sürekli tekrarlanan kavgaları

going all the way down.

tartışmaları görürsünüz.

Any criticism of religion in any form

Her türdeki din eleştirisi

has to therefore be

amaç edinmemiz gereken

part of the expansive sense of humanity

geniş bir insanlık anlayışının

we should aspire to.

bir parçası olmalıdır.

I respect your right to have and to express your religion

Kendi dininize, kültürünüze ya da düşüncenize sahip olma

or your culture or your opinion,

ve bunu ifade etme hakkınıza saygı duyuyorum

but I don't necessarily have to respect the content.

ama bunların içerdiği her şeye saygı duymak zorunda değilim.

I might like some of it.

Bazı şeyleri sevebilirim.

I might like how an old church looks, for example,

Örneğin eski bir kilisenin görünüşünü beğenebilirim,

but this isn't the same thing.

ama bu aynı şey değildir.

Similarly, I have a human right

Benzer olarak sizlerin alınabileceği

to say something that you may find offensive,

bir şeyi söyleme gibi bir insani hakkım var,

but you do not have a human right not to be offended.

ama sizin alınmama gibi bir insan hakkınız yok.

In a genuine democracy, we're constantly offended

Tam bir demokraside daima bir şeylere alınıyoruz

since people express different views all the time.

çünkü insanlar daima farklı görüşlere sahip.

They also change their views,

İnsanların görüşleri de değişiyor

so their views are impermanent.

yani görüşleri de daimi değil.

You cannot fix someone's political views

İnsanların dini, milli ya da kültürel geçmişlerinin yarattığı

based on their religious or national or cultural background.

siyasi fikirlerini değiştiremezsiniz.

Now, these points about religious purity

Dinin saflığı ile ilgili anlattıklarım

also apply to nationalism and to racism.

aynı zamanda milliyetçilik ve ırkçılık için de geçerli.

I'm always puzzled

Belirli bir ulusal ya da

to have pride in your national or ethnic identity,

kültürel bir kimliğe sahip olmanın gururunu,

pride in the accident of birth from a warm and cozy womb,

şans eseri çıktığınız sıcak rahim için duyulan gururu,

belief in your superiority because of the accident of birth.

ya da şans eseri doğumunuzun sizi üstün yaptığı inancını anlayamıyorum.

These people have very firm ideas

Bu insanlar hayal ettikleri

about what belongs and what doesn't belong

harika ulusal kültürün içinde

inside the cozy national cultures that they imagine.

neyin olup neyin olmadığı hakkında kesin fikirlere sahip.

And I'm going to caricature a bit here, but only a little bit.

Bu noktada bu durumu birazcık karikatürleştirmek istiyorum.

I want you to imagine the supporter of some Little Englander

Bir aşırı-milliyetçi ya da İngiliz milliyetçiliği siyasi partisinin

or British nationalist political party,

bir üyesini hayal edin.

and he's sitting at home

Evinde oturmuş

and he's screaming about foreigners

Fox Haberlerini izlerken

invading his country

yabancıların ülkesini

while watching Fox News,

işgal ettiğini bağırıyor.

an American cable channel

Fox bir Amerikan kanalı,

owned by an Australian

sahibi de Avusturalyalı,

on his South Korean television set

izlediği televizyon ise Güney Kore'den,

which was bought by his Spanish credit card

onu aldığı kredi kartı da İspanya'dan,

which is paid off monthly by his high-street British bank

borçlarını da her ay ana caddedeki İngiliz bankasına ödüyor,

which has its headquarters in Hong Kong.

bu bankanın merkez binası da Hong Kong'da.

He supports a British football team owned by a Russian.

Sahibinin Ruslar olduğu bir futbol takımını destekliyor.

His favorite brand of fish and chips

Favori balık-cips markası

is owned by a Swedish venture capitalist firm.

kapitalist bir İsveç yatırım şirketine ait.

The church he sometimes goes to

Bazen gittiği kilise

has its creed decided in meetings in Ghana.

öğretilerini Gana'daki toplantılardan almış.

His Union Jack underpants

Union Jack iç çamaşırı

were made in India.

Hindistan'da yapılmış.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And --

Ve --

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you.

Teşekkürler.

And they're laundered regularly

Bu çamaşırları da

by a very nice Polish lady.

çok hoş bir Polonyalı bayan yıkıyor.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

There is no pure ethnicity, national culture,

Saf bir etnik köken veya ulusal kültür yoktur,

and the ethical choices we have today

bugün sahip olduğumuz etik seçimler ise

are far wider than being forced to choose

ırkçı sağ ya da dindar sağ görüşlerinden

between racist right and religious right visions,

birini seçmeye zorlanmaktan çok daha fazlasıdır,

dismal visions of culture.

bunlar karamsar kültür görüşleridir.

Now, culture isn't just about language, food, clothing and music,

Artık kültürde sadece dil, yemek, kıyafet ya da müzik yok,

but gender relations, ancient monuments,

aynı zamanda cinsiyet ilişkileri,

a heritage of sacred texts.

antik eserler, kutsal metin mirasları var.

But culture can also be what has been decided to be culture

Ama kültürün tanımı aynı zamanda politik kararlar verenler tarafından

by those who have a political stake

belirlenebiliyor ve bu insanlar da

in pounding culture into the shape of a prison.

kültürü bir hapishane biçimine sokmaya çalışıyorlar.

Big political identity claims are elite bids for power.

Büyük siyasi kimliklerin iddiaları elitlerin güç söylemleridir.

They're not answers to social or economic or political injustices.

Sosyal, ekonomik ya da siyasi haksızlıklara bir cevap değil.

They often obscure them.

Bunları genelde örtbas ederler.

And what about the large number of people across the globe

Peki ya tüm dünyadaki şu insanlar için ne diyeceksiniz;

who can't point to a monument from their past,

geçmişlerinden gelen bir heykeli gösteremeyen,

who don't possess a sacred written text,

kutsal bir metni olmayan,

who can't hark back

eski medeniyeti,

to the past glories of a civilization or empire?

ya da imparatorluğunun şanlı geçmişi hakkında konuşamayanlar?

Are these people less a part of humanity?

Bu insanlar insanlığın küçük bir kısmı mı?

What about you,

Peki ya siz,

now, listening to this?

şu anda beni dinleyenler?

What about you and your identity,

Ya siz ve kimliğinize ne demeli?

because you stitch your experiences and your thoughts into a continuous person

Çünkü deneyimleriniz ve düşüncelerinizi zamanda kesintisiz ilerleyen

moving forward in time.

bir kişide birleştiriyorsunuz.

And this is what you are when you say,

İşte bu yüzden, "ben" dediğinizde

"I," "am," or "me."

olduğunuz şey bu.

But this also includes all of your hopes and dreams,

Ama aynı zamanda umutlarınız ve hayalleriniz de buna dahil,

all of the you's that could have been,

olabileceğiniz tüm sizler

and it includes all the other people

ve tüm diğer insanlar da dahil

and the things that are in the biography of who you are.

ve kim olduğunuzu anlatan biyografinizde yazanlar da.

They, the others,

Onlar, diğerleri,

are also a part of you,

onlar da sizin bir parçanız,

moving forward with you.

sizinle ilerliyorlar.

Your authentic self, if such a thing exists,

Özgün benliğiniz, eğer böyle bir şey varsa,

is a complex, messy and uncertain self,

karmaşık, dağınık ve belirsiz bir benlik

and that is a very good thing.

ve bu da çok güzel bir şey.

Why not value those impurities and uncertainties?

Neden bu safsızlığa ve belirsizliğe değer vermiyoruz?

Maybe clinging to pure identities is a sign of immaturity,

Belki de saf kimliklere bağlı kalmak bir gelişmemişlik göstergesidir

and ethnic, nationalist and religious traditions are bad for you.

ve etnik, ulusal ve dini gelenekler de size iyi gelmiyordur.

Why not be skeptical about every primordial origin claim

Neden hakkınızda olan her ilkel köken iddiasına

made on your behalf?

şüpheci yaklaşmıyorsunuz?

Why not reject the identity myths that call on you to belong,

Siyasetçilerin ve topluluk liderlerinin ait olmanızı söyledikleri

that politicians and community leaders,

köken mitlerini neden reddetmiyorsunuz?

so-called community leaders,

Bunlar sizi etkileyen,

place on you?

sözde topluluk liderleri.

If we don't need origin stories and fixed identities,

Köken hikayeleri ya da sabit kimliklere gerek duymazsak

we can challenge ourselves to think creatively

birbirimiz ve geleceğimiz hakkında daha yaratıcı düşünmek için

about each other and our future.

kendimizi zorlayabiliriz.

And here culture always takes care of itself.

İşte bu noktada kültür kendi başının çaresine bakar.

I'm not worried about culture.

Kültürü umursamıyorum ben.

Cultures are creative, dynamic processes,

Kültürler yaratıcı, dinamik süreçlerdir,

not imposed laws and boundaries.

kural ya da sınır dayatmazlar.

This is Abu al-Walid Muhammad ibn Ahmad ibn Rushd,

Buradaki Abu al-Walid Muhammad ibn Ahmad ibn Rushd,

a very senior Muslim judge and thinker in Cordoba in the 12th century,

Cordoba'da 12. yüzyılda yaşamış Müslüman kıdemli bir hakim ve düşünür

and his writings were considered deeply blasphemous, heretical and evil.

ve yazıları da son derece kafirce, tanrı tanımazca ve kötü görülmüş.

Long after he died,

Öldükten uzun zaman sonra,

followers of his work were ruthlessly hunted down,

müritleri de yüzyıllar boyunca zalimce avlanmış,

banished and killed over several centuries

sürgün edilmiş ve öldürülmüş,

by the most powerful religious institution of the medieval period.

bunları da orta çağın en güçlü dini kurumu gerçekleştirmiş.

That institution was the Roman Catholic Church.

Bu kurum Roma Katolik Kilisesiymiş.

Why?

Neden?

Because ibn Rushd said that something true in religion

Çünkü İbn Rüşd şöyle diyordu; dinde doğru olan bir şey

may conflict with something

dünya üzerinde

that your reason finds to be true on earth,

mantığınızın doğru bulduğu bir şeyle çelişebilir,

but the latter is still true.

ama asıl doğru olan dünyadakilerdir.

There are two distinct worlds of truth,

İki hakikat dünyası vardır,

one based on our reason and evidence, and one that is divine,

biri mantığımıza ve kanıtlara dayalıdır, diğeri de ilahidir

and the state, political power, social law are in the realm of reason.

ve devlet, siyasi güç, sosyal hukuk mantık dünyasındadırlar.

Religious life is a different realm.

Dini hayat ise başka bir aleme aittir.

They should be kept separated.

İkisi ayrı tutulmalıdır.

Social and political life should be governed by our reason,

Sosyal ve siyasi hayat mantığımızla yönetilmelidir,

not by religion.

din ile değil.

And you can see why the church was upset by his writings,

Ve kilisenin neden bu söylenenlere kızdığını görüyorsunuz

as indeed were some Muslims during his lifetime,

tıpkı hayatı boyunca Müslümanların da kızdığı gibi,

because he gives us a strong statement of secularism

çünkü bize laiklikle ilgili güçlü ifadeler kullanmıştı

of a kind which is normal in Europe today.

bugünün Avrupa'sında normal gördüğümüz bir laiklik.

Now, history plays many tricks on us.

Şimdi tarih bizi aldatıyor.

It undermines our fixed truths

Değişmez gerçeklerimizi

and what we believe to be our culture and their culture.

ve bizim ve onların kültürü olarak bildiklerimizi küçümser.

Ibn Rushd, someone who happens to be a Muslim,

İbn Rüşd, bir Müslüman,

is considered one of the key influences

Avrupa'da laikliğin tanınması ve

in the introduction and spread of secularism in Europe.

yayılmasını sağlayan ana figürlerden biriydi.

So against religious, nationalist and racial purists of all kinds,

Yani tüm dini, milliyetçi ve ırksal saflığı savunanlara karşı,

can you make his story a part of your own,

onun hikayesini kendi yaşamınıza katabilir misiniz?

not because he happened to be a Muslim,

Bir Müslüman olduğu için değil,

not because he happened to be an Arab,

Arap olduğu için de değil,

but because he was a human being

sadece bir insan olduğu için,

with some very good ideas

kendinin ve bizim dünyamızı

that shook his world

etkileyen güzel fikirleri

and ours.

olan bir insan.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)