A young poet tells the story of Darfur | Emtithal Mahmoud

125,719 views ・ 2017-04-24

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
I was 10 years old when I learned what the word "genocide" meant.
0
12814
4117
"Soykırım" kelimesinin ne anlama geldiğini öğrendiğimde 10 yaşımdaydım.
00:18
It was 2003,
1
18575
1704
2003 yılıydı ve
00:20
and my people were being brutally attacked because of their race --
2
20303
4102
insanlarıma ırklarından ötürü vahşice saldırılıyordu --
00:24
hundreds of thousands murdered,
3
24429
1804
yüz binlercesi öldürüldü,
00:26
millions displaced,
4
26257
1948
milyonlarcası yerinden edildi,
00:28
a nation torn apart at the hands of its own government.
5
28229
3299
bir ulus, kendi devletinin elleriyle parçalara ayrıldı.
00:32
My mother and father immediately began speaking out against the crisis.
6
32019
4190
Annem ve babam kriz hakkında eleştiri yapmaya başladılar.
00:36
I didn't really understand it,
7
36233
1486
Aslında anlamıyordum, sadece
00:37
except for the fact that it was destroying my parents.
8
37743
2846
bunun, aileme zarar verdiğini biliyordum.
00:41
One day, I walked in on my mother crying,
9
41211
3713
Bir gün annemi ağlarken gördüm ve
00:44
and I asked her why we are burying so many people.
10
44948
4647
ona neden bu kadar çok insanı gömdüğümüzü sordum.
00:50
I don't remember the words that she chose
11
50220
2703
10 yaşındaki kızına soykırımı anlatmak
00:52
to describe genocide to her 10-year-old daughter,
12
52947
4237
için seçtiği kelimeleri hatırlamıyorum,
00:57
but I remember the feeling.
13
57208
1629
fakat o hissi hatırlıyorum.
00:59
We felt completely alone,
14
59561
3055
Tamamen yalnız hissetmiştik,
01:02
as if no one could hear us,
15
62640
1918
kimse bizi duymuyor gibiydi,
01:04
as if we were essentially invisible.
16
64582
2809
görünmez gibiydik.
01:08
This is when I wrote my first poem about Darfur.
17
68179
4029
Darfur hakkındaki ilk şiirimi de o zaman yazdım.
01:12
I wrote poetry to convince people to hear and see us,
18
72964
4988
İnsanların bizi görmesini ve duymasını sağlamak için şiir yazdım
01:17
and that's how I learned the thing that changed me.
19
77976
2470
ve beni değiştiren şeyi de bu şekilde öğrendim.
01:21
It's easy to be seen.
20
81111
1796
Bunu görmek çok kolay.
01:22
I mean, look at me -- I'm a young African woman with a scarf around my head,
21
82931
5110
Yani, bakın bana -- kafasında eşarp olan, genç Afrikalı bir kadınım,
01:28
an American accent on my tongue
22
88065
2163
dilimde ise Amerikan aksanı var ve
01:30
and a story that makes even the most brutal of Monday mornings seem inviting.
23
90252
4358
Pazartesi sabahlarının en vahşisini oluşturan bir hikâye cazip görünüyor.
01:35
But it's hard to convince people that they deserve to be seen.
24
95851
3603
Fakat insanları görülmeye değer olduklarına ikna etmek zor bir şey.
01:40
I learned this in my high school classroom one day,
25
100561
2411
Bunu lisedeyken, öğretmenim bir gün benden Darfur'la ilgili
01:42
when my teacher asked me to give a presentation about Darfur.
26
102996
2875
sunum yapmamı istediğinde öğrendim.
01:45
I was setting up the projector when a classmate of mine said,
27
105895
3895
Projektörü ayarlarken sınıf arkadaşlarımdan birisi şöyle dedi;
01:49
"Why do you have to talk about this?
28
109814
2095
"Neden bundan bahsetmek zorundasın?
01:51
Can't you think about us and how it will make us feel?"
29
111933
3050
Bunun bize ne hissettireceğini düşünemiyor musun?"
01:55
(Laughter)
30
115007
2140
(Gülüşmeler)
01:57
My 14-year-old self didn't know what to say to her,
31
117171
4064
14 yaşımdaki hâlim ona ne cevap vereceğini veya o anda
02:01
or how to explain the pain that I felt in that moment,
32
121259
3862
hissettiğim acıyı nasıl açıklayacağını bilmiyordu
02:05
and in every moment that we were forced not to talk about "this."
33
125145
4071
ve her dakika "bundan" bahsetmemeye zorlanıyorduk.
02:09
Her words took me back to the days and nights on the ground in Darfur,
34
129240
4844
Sözleri beni Darfur'daki günlere ve gecelere götürdü,
02:14
where we were forced to remain silent;
35
134108
2454
sessiz kalmaya zorlandığımız;
02:16
where we didn't speak over morning tea
36
136586
2191
sabah çay içerken,
02:18
because the warplanes overhead would swallow any and all noise;
37
138801
4453
savaş uçakları tüm sesleri bastırdığı için konuşmadığımız;
02:23
back to the days when we were told
38
143278
2123
yalnızca duyulmayı hak etmediğimizin değil,
02:25
not only that we don't deserve to be heard
39
145425
2789
aynı zamanda var olma hakkımızın
02:28
but that we do not have a right to exist.
40
148238
2816
olmadığının söylendiği zamanlara götürdü.
02:31
And this is where the magic happened,
41
151783
2479
Ve orada olmayı hak etmediğim hissi,
02:34
in that classroom when all the students started taking their seats
42
154286
3223
oraya ait olmadığım hissi veya sessizliği kırma hakkımın olmadığı
02:37
and I began to speak,
43
157533
1269
hissi yeniden ortaya
02:38
despite this renewed feeling that I didn't deserve to be there,
44
158826
3739
çıkmasına rağmen, sınıfta tüm öğrenciler yerini almaya başladığında ve
02:42
that I didn't belong there
45
162589
1440
konuşmaya başladığımda
02:44
or have a right to break the silence.
46
164053
2378
bir büyü oluştu.
02:46
As I talked,
47
166930
1684
Konuştuğumda ve
02:48
and my classmates listened,
48
168638
2643
sınıf arkadaşlarım dinlediğinde,
02:51
the fear ebbed away.
49
171305
1470
korku yavaş yavaş azalmıştı.
02:53
My mind became calm,
50
173842
1577
Zihnim sakinleşti ve
02:55
and I felt safe.
51
175443
1677
güvende hissettim.
02:58
It was the sound of our grieving,
52
178616
2897
Bu bizim kederimizin sesiydi,
03:01
the feel of their arms around me,
53
181537
2723
bana sarıldıkları hissiydi ve
03:04
the steady walls that held us together.
54
184284
2281
o sabit duvarlar bizi bir arada tutuyordu.
03:07
It felt nothing like a vacuum.
55
187746
1931
Boşluk hissi değildi.
03:10
I choose poetry because it's so visceral.
56
190621
3276
Şiiri seçtim çünkü şiir çok içgüdüsel.
03:14
When someone is standing in front of you, mind, body and soul,
57
194641
3310
Birisi önünüzde durduğunda, zihni, bedeni ve ruhu size
03:17
saying "Witness me,"
58
197975
1201
"Bana tanıklık et" dediğinde,
03:19
it's impossible not to become keenly aware of your own humanity.
59
199200
3814
insanlığınızın farkına varmamanız imkânsızdır.
03:23
This changed everything for me.
60
203413
1800
Bu benim için her şeyi değiştirdi.
03:25
It gave me courage.
61
205237
1546
Bana cesaret verdi.
03:27
Every day I experience the power of witness,
62
207703
2591
Her gün tanıklığın gücünü tecrübe ediyorum ve
03:30
and because of that, I am whole.
63
210318
2101
bundan dolayı ben bir bütünüm.
03:32
And so now I ask:
64
212443
1482
Şimdi soruyorum:
03:33
Will you witness me?
65
213949
1366
Bana tanıklık edecek misiniz?
03:37
They hand me the microphone
66
217221
2034
Bu stres altında omuzlarım çöktüğünde,
03:39
as my shoulders sink under the weight of this stress.
67
219279
3301
bana mikrofonu verdiler.
03:44
The woman says,
68
224163
1958
Bir kadın şöyle dedi,
03:46
"The one millionth refugee just left South Sudan.
69
226145
2441
"Bir milyonuncu mülteci de Güney Sudan'ı terk etti.
03:48
Can you comment?"
70
228610
1457
Yorum yapabilir misiniz?"
03:50
I feel my feet rock back and forth on the heels my mother bought,
71
230091
4020
Annemin aldığı ayakkabılar içerisinde ayaklarım ileri geri sallandı,
03:54
begging the question:
72
234135
1178
şu soru yankılandı:
03:55
Do we stay, or is it safer to choose flight?
73
235337
2750
Kalıyor muyuz, yoksa kaçmak daha mı güvenli?
03:58
My mind echoes the numbers:
74
238646
2251
Zihnimde sayılar yankılandı:
04:01
one million gone,
75
241561
1663
Darfur'da bir milyon gitti,
04:03
two million displaced,
76
243248
1622
iki milyon yerinden edildi,
04:04
400,000 dead in Darfur.
77
244894
2720
400.000 ölü var.
04:07
And this lump takes over my throat,
78
247638
1706
Ve boğazım düğümlendi,
04:09
as if each of those bodies just found a grave
79
249368
2622
sanki bu bedenler benim boğazımda
04:12
right here in my esophagus.
80
252014
1933
mezarlarını bulmuşlar gibi.
04:14
Our once country,
81
254413
1151
Eski ülkemiz,
04:15
all north and south and east and west,
82
255588
2230
kuzeyi ve güneyi ve doğusu ve batısı,
04:17
so restless the Nile couldn't hold us together,
83
257842
2918
öyle huzursuzdu ki Nil bizi bir arada tutamadı ve
04:20
and you ask me to summarize.
84
260784
1859
siz benden özet geçmemi istiyorsunuz.
04:23
They talk about the numbers as if this isn't still happening,
85
263174
3035
Hâlâ gerçekleşmiyor gibi, sayılardan bahsediyorlar,
04:26
as if 500,000 didn't just die in Syria,
86
266233
3217
sanki Suriye'de 500.000 kişi ölmemiş gibi,
04:29
as if 3,000 aren't still making their final stand
87
269474
2894
sanki 3.000 kişi Akdeniz'in dibinde son savaşlarını
04:32
at the bottom of the Mediterranean,
88
272392
3164
vermiyormuş gibi,
04:35
as if there aren't entire volumes full of fact sheets about our genocides,
89
275580
4739
sanki soykırımlarımız hakkında gerçeklerle dolu kitaplar yokmuş gibi
04:40
and now they want me to write one.
90
280343
1854
ve şimdi benden yazmamı istiyorlar.
04:43
Fact:
91
283074
1163
Gerçek:
04:45
we never talked over breakfast,
92
285703
2262
Kahvaltıda hiç konuşmadık,
04:47
because the warplanes would swallow our voices.
93
287989
2715
çünkü savaş uçakları sesimizi bastırdı.
04:50
Fact:
94
290728
1578
Gerçek:
04:52
my grandfather didn't want to leave home,
95
292330
2464
Büyükbabam evi terk etmek istemedi,
04:54
so he died in a war zone.
96
294818
2029
böylece bir savaş alanında öldü.
04:57
Fact:
97
297467
1340
Gerçek:
04:58
a burning bush without God is just a fire.
98
298831
3075
Tanrısız yanan bir çalı, yalnızca yangındır.
05:02
I measure the distance between what I know
99
302472
2186
Bildiğim şey ve mikrofonda söylenmesi güvenli
05:04
and what is safe to say on a microphone.
100
304682
2250
olan şey arasındaki mesafeyi ölçtüm.
05:06
Do I talk about sorrow? Displacement?
101
306956
2894
Kederden bahsediyor muyum? Yer değişiminden?
05:09
Do I mention the violence,
102
309874
1393
Şiddeti, televizyonda
05:11
how it's never as simple as what you see on TV,
103
311291
2680
gördüğünüz kadar basit olmadığını, kameralar açılmadan önce
05:13
how there are weeks' worth of fear before the camera is on?
104
313995
3818
haftalarca yaşanan korkuyu vurguluyor muyum?
05:19
Do I tell her about our bodies,
105
319474
2620
Ona bedenlerimizden, yüzde 60'ının su olduğundan, fakat
05:22
how they are 60 percent water,
106
322118
1451
yine de ağaç gibi yanışımızdan
05:23
but we still burn like driftwood,
107
323593
1917
ve bunun da feda edilişimizin
05:25
making fuel of our sacrifice?
108
325534
1882
yakıtı olduğundan bahsediyor muyum?
05:27
Do I tell her the men died first, mothers forced to watch the slaughter?
109
327440
4108
Önce erkeklerin öldüğünü ve annelerin izlemeye zorlandığını söylüyor muyum?
05:31
That they came for our children,
110
331572
1602
Çocuklarımız için geldiklerini,
05:33
scattering them across the continent until our homes sank?
111
333198
3154
evlerimiz yıkılana kadar onları kara boyunca dağıttıklarını?
05:36
That even castles sink at the bite of the bomb?
112
336376
3129
Ufacık bir bombada kalelerin bile yıkıldığını?
05:41
Do I talk about the elderly,
113
341593
1867
Yaşlılardan, kahramanlarımızdan,
05:43
our heroes,
114
343484
1635
kaçmak için güçsüz, vurmak için
05:45
too weak to run, too expensive to shoot,
115
345143
2611
güçlü olanlardan, onları ateşe doğru
05:47
how they would march them,
116
347778
1383
elleri yukarıda, sırtlarında
05:49
hands raised, rifles at their backs,
117
349185
2247
tüfeklerle nasıl götürdüklerinden
05:51
into the fire?
118
351456
1156
bahsediyor muyum?
05:52
How their walking sticks kept the flames alive?
119
352636
2270
Bastonlarının ateşi nasıl körüklediğinden?
05:54
It feels too harsh for a bundle of wires and an audience to swallow.
120
354930
5184
Bir tomar kablo ve zaptedilecek seyirciler çok acımasız hissettiriyor.
06:00
Too relentless,
121
360138
1436
Çok insafsızca,
06:01
like the valley that filled with the putrid smoke of our deaths.
122
361598
3859
tıpkı ölülerimizin kötü kokan dumanıyla dolan vadi gibi.
06:05
Is it better in verse?
123
365481
1833
Düz yazıda daha mı iyi?
06:07
Can a stanza become a burial shroud?
124
367934
2701
Bir kıta, kefene dönüşebilir mi?
06:10
Will it sting less if I say it softly?
125
370659
1831
Yavaşça söylersem daha mı az acıtır?
06:12
If you don't see me cry, will you listen better?
126
372514
2303
Beni ağlarken görmeseniz daha iyi mi dinlersiniz?
06:14
Will the pain leave when the microphone does?
127
374841
2116
Mikrofon gittiğinde acı da gider mi?
06:16
Why does every word feel as if I'm saying my last?
128
376981
3194
Neden her söz son sözümmüş gibi hissettiriyor?
06:22
Thirty seconds for the sound bite,
129
382076
2167
Konuşma için otuz saniye
06:24
and now three minutes for the poem.
130
384267
2100
ve şimdi, şiir için üç dakika.
06:27
My tongue goes dry the same way we died,
131
387140
4064
Dilim, öldüğümüz zamanki gibi kuruyor,
06:31
becoming ash, having never been coal.
132
391228
3192
küle dönüşüyor, hiç kömür olmadan.
06:36
I feel my left leg go numb,
133
396131
2286
Sol bacağım uyuşuyor
06:38
and I realize that I locked my knees,
134
398441
2857
ve çarpışmaya hazırlanır gibi
06:41
bracing for impact.
135
401322
1588
dizlerimi kilitlediğimi fark ediyorum.
06:43
I never wear shoes I can't run in.
136
403557
3024
Koşamayacağım bir ayakkabıyı asla giymem.
06:48
Thank you.
137
408150
1157
Teşekkürler.
06:49
(Applause)
138
409808
6094
(Alkışlar)
06:56
So, I wanted to leave on a positive note,
139
416667
4237
Olumlu bir mesajla ayrılmak istedim,
07:00
because that's the paradox that this life has been:
140
420928
3476
çünkü yaşamın paradoksu da bu:
07:04
in the places where I learned to cry the most,
141
424428
3000
Ağlamayı en çok öğrendiğim yerlerde, aynı zamanda
07:07
I also learned how to smile after.
142
427452
3316
nasıl gülümseneceğini öğrendim.
07:11
So, here goes.
143
431435
2507
İşte, geliyor.
07:16
"You Have a Big Imagination
144
436657
2854
"Geniş bir Hayal Gücün Var
07:20
or
145
440145
1277
veya
07:21
400,000 Ways to Cry."
146
441446
3636
Ağlamanın 400.000 yolu."
07:26
For Zeinab.
147
446254
1151
Zeinab için.
07:28
I am a sad girl,
148
448604
1508
Ben üzgün bir kızım,
07:31
but my face makes other plans,
149
451145
2685
fakat yüzüm başka planlar yapıyor,
07:33
focusing energy on this smile, so as not to waste it on pain.
150
453854
4822
enerjimi bu gülümsemeye odaklıyorum, acıya harcamamak için.
07:38
The first thing they took was my sleep,
151
458700
2523
Önce uykumu çaldılar,
07:41
eyes heavy but wide open,
152
461247
2318
yorgun fakat açık gözler,
07:43
thinking maybe I missed something,
153
463589
2024
bir şeyler kaçırdığımı düşünürken,
07:45
maybe the cavalry is still coming.
154
465637
2174
belki de süvari hâlâ geliyordur.
07:47
They didn't come,
155
467835
1245
Gelmediler,
07:49
so I bought bigger pillows.
156
469104
1812
ben de daha büyük yastıklar aldım.
07:50
(Laughter)
157
470940
1303
(Gülüşmeler)
07:53
My grandmother could cure anything
158
473328
3704
Büyükannem çok konuşarak
07:57
by talking the life out of it.
159
477056
2587
her şeyi tedavi edebilir.
07:59
And she said that I could make a thief in a silo laugh
160
479667
3265
Ve savaşın ortasında bana depodaki bir hırsızı
08:02
in the middle of our raging war.
161
482956
2080
güldürebileceğimi söyledi.
08:05
War makes a broken marriage bed out of sorrow.
162
485060
4422
Savaş, hüzünden bozulmuş evlilik yatağı yapar.
08:10
You want nothing more than to disappear,
163
490018
2181
Yalnızca yok olmak istersiniz,
08:12
but your heart can't salvage enough remnants to leave.
164
492223
3733
ama kalbiniz, kaçabilmeye yetecek kadar kalıntı toplayamaz.
08:16
But joy --
165
496668
1344
Fakat neşe --
08:18
joy is the armor we carried across the borders of our broken homeland.
166
498036
4327
neşe, kırgın ana vatanımızın sınırlarından taşıdığımız zırhımız.
08:24
A hasty mix of stories and faces
167
504507
3552
Tadı gittikten sonra bile devam eden
08:28
that lasts long after the flavor is gone.
168
508083
2824
hikâyelerin, yüzlerin hızlı bir karışımı.
08:31
A muscle memory that overcomes even the most bitter of times,
169
511838
3910
Bir kas hafızası en zor zamanları bile atlatır,
08:35
my memory is spotted with days of laughing until I cried,
170
515772
4549
benim hafızam ağlayana kadar güldüğüm ya da gülene kadar ağladığım
08:40
or crying until I laughed.
171
520345
1635
günlerle dolu.
08:42
Laughter and tears are both involuntary human reactions,
172
522004
3969
Kahkaha ve gözyaşı istemsiz insan tepkileridir,
08:45
testaments to our capacity for expression.
173
525997
3173
ifade kapasitemiz için bir vasiyettir.
08:49
So allow me to express
174
529194
1833
İfade etmeme izin verin,
08:51
that if I make you laugh,
175
531051
1690
eğer sizi güldürüyorsam,
08:52
it's usually on purpose.
176
532765
2079
bu genellikle kasıtlıdır.
08:54
And if I make you cry,
177
534868
1727
Ve eğer sizi ağlatırsam,
08:56
I'll still think you are beautiful.
178
536619
1979
hâlâ güzel olduğunuzu düşüneceğim.
08:59
This is for my cousin Zeinab,
179
539087
2695
Bu, kuzenim Zeinab için,
09:02
bedridden on a random afternoon.
180
542516
3014
bir ikindi vakti yatalak oluverdi.
09:05
I hadn't seen her since the last time we were in Sudan together,
181
545951
4026
Sudan'da beraber olduğumuz zamandan beri onu görmedim,
09:10
and there I was at her hospital bedside
182
550001
3954
Fransa'da 400 yıllık bir binada
09:13
in a 400-year-old building in France.
183
553979
3358
hastane yatağının yanındaydım.
09:18
Zeinab wanted to hear poems.
184
558867
2245
Zeinab şiir dinlemek istemişti.
09:21
Suddenly, English, Arabic and French were not enough.
185
561999
4050
Birden İngilizce, Arapça ve Fransızca yetersiz gelmişti.
09:26
Every word I knew became empty noise,
186
566073
3387
Bildiğim her kelime boş bir sese dönüştü
09:29
and Zeinab said, "Well, get on with it."
187
569484
2274
ve Zeinab de "Tamam, devam et." dedi.
09:31
(Laughter)
188
571782
1077
(Gülüşmeler)
09:32
And I read her everything that I could,
189
572883
3162
Ona okuyabildiğim her şeyi okudum
09:36
and we laughed,
190
576069
1336
ve güldük
09:37
and we loved it,
191
577429
1156
ve bunu çok sevdik
09:38
and it was the most important stage that I've ever stood on,
192
578609
3975
ve bulunduğum en önemli sahne orasıydı,
09:42
surrounded by family,
193
582608
1811
aile ile ve bir savaşa kurban edilmiş
09:44
by remnants of a people who were given as a dowry to a relentless war
194
584443
4776
fakat yine de yaşama tutunmuş insanlarla çevriliydim,
09:49
but still managed to make pearls of this life;
195
589243
3456
bana yalnızca gülmeyi değil, aynı zamanda
09:52
by the ones who taught me to not only laugh,
196
592723
3716
ellerini gökyüzüne yerleştirmiş olan
09:56
but to live in the face of death;
197
596463
2870
ölümle yüz yüze yaşamayı öğretmiş olan
09:59
who placed their hands across the sky,
198
599357
2406
insanlarla çevriliydim,
10:01
measuring the distance to the sun and saying, "Smile;
199
601787
3367
güneşin mesafesini ölçüp ona "Gülümse, seninle orada
10:05
I'm gonna meet you there."
200
605178
1655
buluşacağım." diyordum.
10:07
And for Zeinab --
201
607618
1580
Ve Zeinab için --
10:09
Zeinab, who taught me love in a place like France,
202
609942
3571
Zeinab Fransa gibi bir yerde bana sevgiyi öğretti,
10:14
Zeinab, who wanted to he.ar poems on her deathbed --
203
614244
4565
Zeinab, ölüm döşeğinde şiir dinlemek istedi --
10:20
Dilated fibromyalgia.
204
620291
2423
Kronik ağrı sendromundan öldü.
10:23
Her heart muscles expanded
205
623603
2233
Kalp kasları, işlevsiz kalana
10:26
until they couldn't function.
206
626758
1601
kadar genişledi.
10:29
And she held me, and she made me feel like gold.
207
629010
3873
Beni tuttu ve bana kendimi altın gibi hissettirdi.
10:32
And I said, "Zeinab,
208
632907
1545
"Zeinab, tek sorununun
10:35
isn't it strange that your only problem
209
635301
3520
kalbinin çok büyük olması garip
10:38
is that your heart was too big?"
210
638845
2884
değil mi?" dedim.
10:44
Thank you.
211
644240
1199
Teşekkürler.
10:45
(Applause)
212
645463
4785
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7