How Dolly Parton led me to an epiphany | Jad Abumrad

73,352 views ・ 2020-07-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: mehmet gürbüz Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:17
I want to tell you about my search for purpose as a journalist
0
17769
2921
Size bir gazeteci olarak anlam arayışımdan ve onu bulmamda
00:20
and how Dolly Parton helped me figure it out.
1
20714
3420
Dolly Parton'ın bana nasıl yardım ettiğinden bahsetmek istiyorum.
00:25
So I've been telling audio stories for about 20 years,
2
25038
2611
Neredeyse 20 yıldır sesli hikayeler anlatıyorum,
00:27
first on the radio and then in podcasts.
3
27673
1921
önce radyoda, daha sonra podcastlerle.
00:29
When I started the radio show "Radiolab" in 2002,
4
29981
3214
2002'de "Radiolab" isimli programa başladığımda
00:33
here was the quintessential story move we would do.
5
33883
2737
yapacağımız hikâyelendirmenin özü şuydu:
00:36
We'd bring on somebody --
6
36645
1533
Birini getirecektik--
00:38
(Audio) Steven Strogatz: It's one of the most hypnotic
7
38203
2594
(Ses) Steven Strogatz: Doğadaki en hipnotik
00:40
and spellbinding spectacles in nature,
8
40821
2444
ve büyüleyici gösterilerinden biriydi
00:43
because, you have to keep in mind, it is absolutely silent.
9
43289
3095
çünkü şunu unutmamalısınız ki tamamen sessizlik hakim.
00:46
Jad Abumrad: Like this guy, mathematician, Steve Strogatz,
10
46409
2659
Jad Abumrad: Tıpkı matematikçi Steve Strogatz gibi
00:49
and he would paint a picture.
11
49092
1412
ve o bir resim tasvir edecekti.
00:50
SS: Picture it. There's a riverbank in Thailand,
12
50528
2299
SS: Düşünün bir. Thailand'da ormanın izbe köşelerinde
00:52
in the remote part of the jungle,
13
52851
1573
bir nehir kenarı var.
00:54
you're in a canoe, slipping down the river.
14
54438
2423
Siz bir kanodasınız, nehirde ilerliyorsunuz.
00:57
There's no sound of anything,
15
57535
1421
Hiç ses yok,
00:58
maybe the occasional, you know, exotic jungle bird or something.
16
58980
3293
belki nadiren egzotik kuş sesleri falan.
01:02
JA: So you're in this imaginary canoe with Steve,
17
62297
2325
JA: Steve'le hayali bir kanodasınız
01:04
and in the air all around you are millions of fireflies.
18
64646
3531
ve havada milyonlarca ateş böceği var.
01:08
And what you see is sort of a randomized starry-night effect.
19
68201
4095
Ve gördüğünüz şey rastgele yıldızlı bir gece etkisi gibi bir şey.
01:12
Because all the fireflies are blinking at different rates.
20
72606
2960
Çünkü bütün ateş böcekleri farklı aralıklarla yanıp sönüyor.
01:15
Which is what you would expect.
21
75590
1501
Beklentiniz bu yönde olurdu.
01:17
But according to Steve, in this one place,
22
77487
2691
Fakat Steve'e göre burada,
01:20
for reasons no scientist can fully explain --
23
80202
2682
hiçbir bilim insanının tamamen açıklayamayacağı--
01:22
SS: Whoop.
24
82908
1150
SS: Whoop.
01:24
Whoop.
25
84996
1181
Whoop.
01:26
Whoop.
26
86924
1197
Whoop.
01:28
With thousands of lights on and then off, all in sync.
27
88145
2928
Binlerce ışık senkronize bir şekilde yanıyor ve sönüyor.
01:31
(Music and electric sounds)
28
91097
7000
(Müzik ve elektrik sesleri)
01:38
JA: Now it's around this time
29
98327
1436
JA: Ve işte tam bu anlarda
01:39
that I would generally bring in the beautiful music, as I just did,
30
99787
3191
genellikle az önce yaptığım gibi güzel bir müzik koyarım
01:43
and you'd start to get that warm feeling.
31
103002
2008
ve siz de daha sıcak hissetmeye başlarsınız.
01:45
A feeling, that we know from science,
32
105034
1782
Bilimden aşina olduğumuz,
01:46
kind of localizes in your head and chest
33
106840
1920
baş ve göğsünüzde toplanıp
01:48
and spreads through your body.
34
108784
1453
vücudunuza yayılan bir his.
01:50
It's that feeling of wonder.
35
110261
1618
Büyülenme hissi.
01:51
From 2002 to 2010, I did hundreds of these stories.
36
111903
3240
2002'de 2010'a kadar bunun gibi yüzlerce hikâye anlattım.
01:56
Sciency, neurosciency, very heady, brainy stories
37
116693
3445
Bilimsel, nörobilimsel kafayı, beyni yoran
02:00
that would always resolve into that feeling of wonder.
38
120162
2698
her zaman o büyüleyici hissi doğuran hikayelerdi.
02:03
And I began to see that as my job,
39
123780
1639
İnsanlara büyüleyici anlar yaşatmayı
02:05
to lead people to moments of wonder.
40
125443
2374
işim olarak benimsemeye başladım.
02:08
What that sounded like was:
41
128269
1484
Kulağa şöyle geliyordu:
02:09
(Various voices) "Huh!" "Wow!" "Wow!"
42
129777
3808
(Farklı sesler) "Huh!" "Wow!" "Wow!"
02:14
"That's amazing."
43
134094
1165
"Bu inanılmaz."
02:15
"Whoa!" "Wow!"
44
135283
2033
"Whoa!" "Wow!"
02:17
JA: But I began to get kind of tired of these stories.
45
137340
3031
JA: Ancak bu hikâyelerden sıkılmaya başladım.
02:20
I mean, partially, it was the repetition.
46
140720
1953
Yani kısmen, tekrara düşmekten.
02:22
I remember there was a day I was sitting at the computer,
47
142697
2690
Hatırlıyorum da bir gün bilgisayarda oturmuş,
02:25
making the sound of a neuron.
48
145411
1396
bir nöron sesi yapıyordum.
02:26
(Crackling sound)
49
146831
1151
(Çıtırtı sesi)
02:28
You know, take some white noise, chop it up, very easy sound to make.
50
148006
3319
Biraz beyaz gürültüyü al, karıştır, yapması çok kolay.
02:31
I remember thinking, "I have made this sound 25 times."
51
151349
3865
Kendi kendime şöyle düşündüm, "Bu sesi 25 kez yaptım."
02:35
But it was more than that --
52
155238
2014
Bundan da fazlası vardı--
02:37
there was a familiar path to these stories.
53
157276
2167
bu hikayelerde ortak bir yol vardı.
02:39
You walk the path of truth, which is made of science,
54
159467
2492
Bilimsel gerçeğin yolunu izleyip
02:41
and you get to wonder.
55
161983
1150
büyülenmeye varıyordunuz.
02:43
Now, I love science, don't get me wrong.
56
163157
2028
Beni yanlış anlamayın, bilimi severim.
02:45
My parents emigrated from a war-torn country,
57
165209
2123
Ailem savaşın parçaladığı bir ülkeden göçtü,
02:47
came to America,
58
167356
1222
Amerika'ya geldi.
02:48
and science for them was, like, more their identity than anything else,
59
168602
4825
ve bilim, onları en iyi tanımlayan şeydi.
02:53
and I inherited that from them.
60
173451
2067
Bu onlardan bana da geçti.
02:56
But there was something about that simple movement
61
176268
2469
Fakat bilimden meraka bu basit geçişte
02:58
from science to wonder
62
178761
1286
bir sıkıntı vardı,
03:00
that just started to feel wrong to me.
63
180071
1837
bana yanlış gelmeye başlamıştı.
03:01
Like, is that the only path a story can take?
64
181933
2118
Hikayenin alabileceği tek yol bu mu?
03:04
Around 2012,
65
184945
1654
2012'de,
03:06
I ran into a bunch of different stories that made me think, "No."
66
186823
4253
beni şöyle düşündüren bir sürü hikayeyle karşılaştım: "Hayır."
03:11
One story in particular,
67
191466
1166
Özellikle bir hikâyede,
03:12
where we interviewed a guy who described chemical weapons
68
192656
4017
Laos dağlarında, kendisine ve köylülere karşı
03:16
being used against him and his fellow villagers
69
196697
2628
kullanılan kimyasal silahları
03:19
in the mountains of Laos.
70
199349
1238
anlatan biriyle görüştük.
03:20
Western scientists went there,
71
200611
1936
Batılı bilim insanları oraya gitmiş,
03:22
measured for chemical weapons, didn't find any.
72
202571
2569
kimyasal silahları ölçmüşler, hiçbir şey bulamamışlar.
03:25
We interviewed the man about this,
73
205164
1627
Bu adamla bu konuda konuştuk,
03:26
he said the scientists were wrong.
74
206815
1634
bilim insanları yanılıyor, dedi.
03:28
We said, "But they tested."
75
208473
1405
"Ama test yaptılar", dedik.
03:29
He said, "I don't care, I know what happened to me."
76
209902
2460
"Umrumda değil, bana ne olduğunun farkındayım." dedi.
03:32
And we went back and forth and back and forth,
77
212386
2151
Bu konu üzerine gittik geldik, gittik geldik
03:34
and make a long story short,
78
214561
1888
ve uzun lafın kısası,
03:36
the interview ended in tears.
79
216473
1694
röportaj gözyaşlarıyla son buldu.
03:38
I felt ...
80
218981
1150
Berbat...
03:40
I felt horrible.
81
220751
1150
Berbat hissettim.
03:43
Like, hammering at a scientific truth, when someone has suffered.
82
223036
3213
Bilimsel gerçekle acı çeken birine vurmuş gibi.
03:47
That wasn't going to heal anything.
83
227045
1952
Bu hiçbir şeyi iyileştirmeyecekti.
03:49
And maybe I was relying too much on science to find the truth.
84
229021
4568
Belki de gerçeği bulmak için bilime fazla güveniyordum.
03:53
And it really did feel, at that moment,
85
233918
1858
Ve o anda sanki
03:55
that there were a lot of truths in the room,
86
235800
2079
odada birçok gerçek varmış, ama biz sadece
03:57
and we were only looking at one of them.
87
237903
1935
bir tanesini arıyormuşuz gibi hissettim.
03:59
So I thought, "I've got to get better at this."
88
239862
2191
"Bu konuda daha iyi olmalıyım." diye düşündüm.
04:02
And so for the next eight years,
89
242077
1571
Ve sonraki 8 yılda,
04:03
I committed myself to doing stories where you heard truths collide.
90
243672
3558
kendimi gerçeklerin çarpıştığı hikayeler yapmaya adadım.
04:07
We did stories about the politics of consent,
91
247254
2140
Rıza politikası hakkında hikayeler yaptık.
04:09
where you heard the perspective of survivors and perpetrators
92
249418
2881
Anlattıkları uyuşmayan, hayatta kalanların
ve faillerin görüşünü duyduğunuz hikayeler.
04:12
whose narratives clashed.
93
252323
1207
04:13
We did stories about race,
94
253554
1253
Irk hakkında hikayeler yaptık.
04:14
how black men are systematically eliminated from juries,
95
254831
2626
Siyahi erkeklerin sistemli jürilerden atıldığı
04:17
and yet, the rules that try and prevent that from happening
96
257481
2824
ve buna engel olması gereken kuralların işleri
daha berbat ettiğiyle ilgili hikayeler.
04:20
only make things worse.
97
260329
1200
04:21
Stories about counter terrorism, Guantanamo detainees,
98
261553
2540
Terörle mücadele hakkında hikayeler, Guantanamo tutukluları,
04:24
stories where everything is disputed,
99
264117
1776
her şeyin tartışıldığı,
04:25
all you can do is struggle to try and make sense.
100
265917
2341
yapılacak tek şeyin anlamaya çabalamak olduğu hikâyeler.
04:28
And this struggle kind of became the point.
101
268282
2682
Bu çaba, bir yerde önemli hâle geldi.
04:32
I began to think, "Maybe that's my job."
102
272031
2396
"Belki de işim budur"diye düşünmeye başladım.
04:34
To lead people to moments of struggle.
103
274451
1993
İnsanları çabalamaya itmek.
04:37
Here's what that sounded like:
104
277015
1468
Kulağa şöyle geliyordu:
04:38
(Various voices) "But I see -- I, like --"
105
278507
2087
(Farklı sesler) "Fakat ben--ben, yani--"
04:40
"Uh, I --" (Sighs)
106
280618
1301
" Ben--" (İç çekiş)
04:41
"Well, so, like, huh --"
107
281943
1992
"Şöyle ki, bu yüzden, şey"
04:43
"That, I mean, I --"
108
283959
1420
"O, yani, ben--"
04:45
"You know -- golly -- I --" (Sighs)
109
285403
4143
"Yani-- Hay Allah! -- ben--" (İç çekiş)
04:49
JA: And that sigh right there,
110
289570
2785
JA: Bu iç çekiş işte,
04:52
I wanted to hear that sound in every single story,
111
292379
2740
Bunu her hikayede duymak istiyordum.
04:55
because that sound is kind of our current moment, right?
112
295143
3033
Çünkü o ses bi yerde şu anımızdır, değil mi?
04:58
We live in a world where truth is no longer just a set of facts
113
298200
4366
Gerçeğin artık sadece bi dizi olayın yakalanmasıyla oluşan
05:02
to be captured.
114
302590
1161
bir dünyada yaşamıyoruz.
05:03
It's become a process.
115
303775
1167
Bu bir süreç halini aldı.
05:04
It's gone from being a noun to being a verb.
116
304966
2346
Bir isim olmaktan çıkıp bir eylem oldu.
05:07
But how do you end that story?
117
307336
2083
Peki hikayeyi nasıl bitirirsiniz?
05:09
Like, what literally kept happening is we'd be, you know, telling a story,
118
309443
3857
Sürekli aynı şeyler oldu, bir hikaye anlatıyorduk,
05:13
cruising along, two viewpoints in conflict,
119
313324
2183
lafı çeviriyorduk, iki farklı bakış açısı
05:15
you get to the end and it's just like --
120
315531
2698
ve sonuna gelirdiniz ve şey --
05:18
No, let me see.
121
318253
1151
Hayır, izin verin.
05:19
What do I say at the end?
122
319428
1293
Sonunda ne söylerdim?
05:20
Oh, my God.
123
320745
1151
Aman Tanrm.
05:21
What do you -- how do you end that story?
124
321920
2031
Ne söyler -- Hikâyeyi nasıl bitirirdiniz?
05:23
You can't just happily-ever-after it,
125
323975
1770
Sonsuza dek mutlu yaşadılar denmez
05:25
because that doesn't feel real.
126
325769
1508
çünkü gerçekçi değil.
05:27
At the same time,
127
327301
1150
Aynı zamanda,
05:28
if you just leave people in that stuck place,
128
328475
2389
eğer insanları öylece bi yerde bırakırsanız,
05:30
like, "Why did I just listen to that?"
129
330888
1841
"Neden bunu dinledim ki şimdi?"
05:32
Like, it felt like there had to be another move there.
130
332753
2556
Başka bir hareket yapmam gerekiyor gibi hissettim.
05:35
Had to be a way beyond the struggle.
131
335333
2610
Çabanın ötesinde bir yol olmalıydı.
05:37
And this is what brings me to Dolly.
132
337967
3805
İşte bu, beni Dolly'ye götürdü.
05:42
Or Saint Dolly, as we like to call her in the South.
133
342254
2523
Ya da burada, Güney'deki adıyla Aziz Dolly.
05:44
I want to tell you about one little glimmer of an epiphany that I had,
134
344801
3644
Geçen yıl "Dolly Parton'ın Amerikası" adlı dokuz bölümlük diziyi yaparken
05:48
doing a nine-part series called "Dolly Parton's America" last year.
135
348469
3162
yaşadığım küçük bir epifani anımdan bahsetmek istiyorum.
05:51
It was a bit of a departure for me,
136
351655
1681
Benim için bir kalkış noktasıydı,
05:53
but I just had this intuition that Dolly could help me
137
353360
3179
fakat Dolly'nin bu problemi çözmede bana yardım edeceğine dair
05:56
figure out this ending problem.
138
356563
1753
içimde bir his vardı.
05:58
And here was the basic intuition:
139
358340
1754
Temel his şuydu:
Dolly'nin konserine gidersin,
06:00
You go to a Dolly concert,
140
360118
1278
06:01
you see men in trucker hats standing next to men in drag,
141
361420
2698
Kamyoncu şapkalı adamlarla, elbiseli adamlar yan yana,
06:04
Democrats standing next to Republicans,
142
364142
1889
Demokratlar, Cumhuriyetçilerle yan yana,
06:06
women holding hands,
143
366055
1151
el ele tutuşan kadınlar,
06:07
every different kind of person smashed together.
144
367230
2253
her çeşit insanı iç içe görürsünüz.
06:09
All of these people that we are told should hate each other
145
369507
2865
Birbirinden nefret ettiği söylenen insanlar
06:12
are there singing together.
146
372396
1730
orada beraber şarkı söylüyorlardı.
06:14
She somehow carved out this unique space in America,
147
374150
3420
O Amerika'da böyle eşsiz bir mekan yarattı
06:17
and I wanted to know, how did she do that?
148
377594
2389
ve bunu nasıl yaptığını bilmek istiyordum.
06:20
So I interviewed Dolly 12 times, two separate continents.
149
380007
4698
Dolly ile iki farklı kıtada 12 kez röportaj yaptım.
06:24
She started every interview this way:
150
384729
1771
Bütün röportajlara şöyle başladı:
06:26
(Audio) Dolly Parton: Ask me whatever you ask me,
151
386524
2340
(Ses) Dolly Parton: Sormak istediğin her şeyi sor
06:28
and I'm going to tell you what I want you to hear.
152
388888
2329
ve ben de duymak istediğin şeyi söyleyeyim.
06:31
(Laughter)
153
391231
888
(Gülüşmeler)
06:32
JA: She is undeniably a force of nature.
154
392143
2657
JA: O, inkâr edilemez bir doğa gücü.
06:34
But the problem that I ran into
155
394824
2278
Ama karşılaştığım sorun şuydu ki,
06:37
is that I had chosen a conceit for this series
156
397126
4491
dizi hakkında bir kibrim vardı ki
06:41
that my soul had trouble with.
157
401641
2413
ruhumu daraltıyordu.
Dolly'nin Güney'le ilgili çok şarkısı var.
06:44
Dolly sings a lot about the South.
158
404078
1936
06:46
If you go through her discography,
159
406038
1635
Diskografisine bakacak olursanız
06:47
you will hear song after song about Tennessee.
160
407697
2270
ardı ardına Tennessee şarkıları duyarsınız.
06:49
(Music) DP: (Singing, various songs) Tennessee, Tennessee...
161
409991
2888
(Müzik) DP: (Farklı şarkılar çalıyor) Tennessee, Tennessee
06:52
Tennessee homesick ...
162
412903
1466
Tennessee'yi özledim.
06:55
I've got those Tennessee homesick blues runnin' through my head.
163
415150
4467
Sürekli kafamda Tennessee'ye özlemim var.
07:00
Tennessee.
164
420682
1114
Tennessee.
07:01
JA: "Tennessee Mountain Home," "Tennessee Mountain Memories."
165
421820
2858
JA: "Tennessee Dağ Evi," "Tennessee Dağı Anıları."
07:04
Now I grew up in Tennessee,
166
424682
1737
Ben Tennessee'de büyüdüm
07:06
and I felt no nostalgia for that place.
167
426443
2016
ve orayı hiç özlemiyorum.
07:08
I was the scrawny Arab kid
168
428483
2995
İntihar saldırılarının icat edildiği yerden gelen
07:11
who came from the place that invented suicide bombing.
169
431502
3282
sıska Arap çocuktum.
07:14
I spent a lot of time in my room.
170
434808
2261
Odamda çok zaman geçirdim.
07:17
When I left Nashville,
171
437093
1596
Nashville'den ayrıldığımda...
07:18
I left.
172
438713
2135
ayrıldım.
07:20
I remember being at Dollywood,
173
440872
1452
Dollywood'da, bir replikanın
07:22
standing in front of a replica, replica of her Tennessee Mountain Home.
174
442348
3801
Tennessee Dağ Evi'nin replikasının önünde durduğumu hatırlıyorum.
07:26
People all around me were crying.
175
446173
1739
Etrafımdaki herkes ağlıyordu.
07:27
This is a set.
176
447936
2373
Bu bir dekor.
07:30
Why are you crying?
177
450705
1167
Neden ağlıyorsunuz ki?
07:31
I couldn't understand why they were so emotional,
178
451896
2289
Neden bu kadar duygusallaştıklarını anlamamıştım.
07:34
especially given my relationship to the South.
179
454209
2550
Özellikle de Güney'le ilişkimi düşününce.
07:37
And I started to honestly have panic attacks about this.
180
457356
2635
Bu konuda panik ataklar yaşamaya başladım.
07:40
"Am I not the right person for this project?"
181
460015
2139
"Bu proje için doğru kişi ben değil miyim?"
07:43
But then ...
182
463491
1150
Fakat sonra...
07:45
twist of fate.
183
465297
1150
kaderin cilvesi.
07:46
We meet this guy, Bryan Seaver,
184
466471
1830
Bu adamla tanıştık, Bryan Seaver,
07:48
Dolly's nephew and bodyguard.
185
468325
2237
Dolly'nin yeğeni ve koruması.
07:50
And on a whim, he drives producer Shima Oliaee and I
186
470586
3373
Bir hevesle beni ve yapımcı Shima Oliaee'yi arabayla
07:53
out of Dollywood,
187
473983
1278
Dollywood'dan dışarıya,
07:55
round the back side of the mountains,
188
475285
1984
dağların ardına,
07:57
up the mountains 20 minutes,
189
477293
1404
20 dakika kadar dağlara çıkıp
07:58
down a narrow dirt road,
190
478721
1429
dar bir toprak yola inerek
08:00
through giant wooden gates that look right out of "Game of Thrones,"
191
480174
3192
"Game of Thrones"tan fırlamış dev ağaç geçitlerden geçerek
08:03
and into the actual Tennessee Mountain Home.
192
483390
3531
gerçek Tennessee Dağ Evi'ne getirdi.
08:09
But the real place.
193
489048
1349
Fakat gerçek mekan.
08:10
Valhalla.
194
490421
1154
Valhalla.
08:11
The real Tennessee Mountain Home.
195
491599
1577
Gerçek Tennessee Dağ Evi.
08:13
And I'm going to score this part with Wagner,
196
493200
2156
Ve bunun puanını Wagner'a yazacağım.
08:15
because you've got to understand,
197
495380
1627
Çünkü anlamalısınız ki
08:17
in Tennessee lore,
198
497031
1166
Tennessee'de
08:18
this is like hallowed ground, the Tennessee Mountain Home.
199
498221
2786
Tennessee Dağ Evi, kutsal topraklar gibidir.
08:21
So I remember standing there, on the grass,
200
501031
2754
Çimenlerin üzerinde
08:23
next to the Pigeon River,
201
503809
1841
Piegon Nehri'nin dibinde durduğumu hatırlıyorum.
08:25
butterflies doing loopty loops in the air,
202
505674
2370
Kelebekler havada uçuşuyordu
08:28
and I had my own moment of wonder.
203
508068
2266
ve kendi büyülenme anımı yakaladım.
08:31
Dolly's Tennessee Mountain Home
204
511012
2746
Dolly'nin Tennessee Dağ Evi
08:33
looks exactly like my dad's home in the mountains of Lebanon.
205
513782
3763
babamın Lübnan'ın dağlarındaki evine benziyordu.
08:38
Her house looks just like the place that he left.
206
518023
3682
Dolly'nin evi tıpkı terk ettiğim o yere benziyordu.
08:42
And that simple bit of layering led me to have a conversation with him
207
522276
3299
Ve bu basit olay babamla, daha önce hiç konuşmadığım
08:45
that I'd never had before,
208
525599
1258
evini terk etmenin acısını
08:46
about the pain he felt leaving his home.
209
526881
2110
ve Dolly'nin müziğinin onun için anlamını
08:49
And how he hears that in Dolly's music.
210
529015
2043
konuşmaya itti.
08:51
Then I had a conversation with Dolly where she described her songs
211
531082
3818
Sonra Dolly'le konuştum. Şarkılarının göçmen müziği
08:54
as migration music.
212
534924
1262
olduğunu söyledi.
08:56
Even that classic song,
213
536210
1888
Hatta o klasik şarkı bile,
08:58
"Tennessee Mountain Home," if you listen to it --
214
538122
2547
"Tennessee Dağ Evi," eğer dinleyecek olursanız --
09:01
(Dolly Parton "Tennessee Mountain Home")
215
541610
1961
(Dolly Parton "Tennessee Mountain Home")
09:03
"Sittin' on the front porch on a summer afternoon
216
543595
4221
"Evimin önünde bir yaz günü oturuyorum.
09:08
In a straight-backed chair on two legs,
217
548570
3754
İki ayağı üzerinde bir sandalye,
09:12
leaned against the wall."
218
552348
3540
duvara yaslanmış."
09:17
It's about trying to capture a moment that you know is already gone.
219
557356
4381
Çoktan bittiğini bildiğiniz bir anı yakalamakla ilgili.
09:21
But if you can paint it, vividly,
220
561761
2746
Fakat bir şekilde hayal edebilirseniz
09:24
maybe you can freeze it in place, almost like in resin,
221
564531
3619
belki o yerde dondurabilirsiniz.
09:28
trapped between past and present.
222
568174
2200
Geçmiş ve gelecek arasında sıkışmış.
09:31
That is the immigrant experience.
223
571039
2200
İşte bu göçmen deneyimi.
09:33
And that simple thought led me to a million conversations.
224
573801
3151
İşte bu basit düşünce, bana milyonlarca konuşma sağladı.
09:36
I started talking to musicologists about country music as a whole.
225
576976
3952
Müzikologlarla taşra müziği hakkında bütünüyle konuşmaya başladım.
09:40
This genre that I've always felt so
226
580952
2413
Bu müzik çeşidi bana,
09:43
having nothing to do with where I came from
227
583389
2071
geldiğim yerle alakasız
09:45
is actually made up of instruments and musical styles
228
585484
2848
müzik aletleri ve stilleriyle yapılmış,
09:48
that came directly from the Middle East.
229
588356
1929
doğrudan Orta Doğu'danmış gibi geliyordu.
09:50
In fact, there were trade routes that ran from what is now Lebanon
230
590309
3777
Aslına bakarsanız, şimdiki Lübnan'dan Doğu Tennessee'deki dağlara kadar
09:54
right up into the mountains of East Tennessee.
231
594110
2424
ticaret yolları varmış.
09:57
I can honestly say, standing there, looking at her home,
232
597007
3809
Şunu söyleyebilirim, orada öyle durmuş evine bakarken
10:00
was the first time I felt like I'm a Tennessean.
233
600840
3127
ilk defa Tennesseeli gibi hissettim.
10:04
That is honestly true.
234
604957
1467
Sahiden öyle.
10:06
And this wasn't a one-time thing,
235
606802
1687
Ve bu sadece bi kerelik değildi,
10:08
I mean, over and over again,
236
608513
1364
Tekrar tekrar
10:09
she would force me beyond the simple categories
237
609901
3929
Dolly beni dünyaya yaptığım basit kategorilerin
10:13
I had constructed for the world.
238
613854
1526
ötesine gitmeye zorluyordu.
10:15
I remember talking with her about her seven-year partnership
239
615404
2821
Onun Porter Wagoner ile olan yedi yıllık ortaklığından
10:18
with Porter Wagoner.
240
618249
1178
konuştuğumuzu hatırlıyorum.
10:19
1967, she joins his band, he is the biggest thing in country music,
241
619451
4207
1967'de, onun grubuna katılır, Porter taşra müziğindeki en büyüktür.
10:23
she is a backup singer, a nobody.
242
623682
2437
Dolly yedek bir şarkıcı, hiç kimsedir.
10:26
Within a short time, she gets huge,
243
626143
2459
Kısa sürede, Dolly çok ünlenir,
10:28
he gets jealous,
244
628626
1159
Porter kıskanır
10:29
he then sues her for three million dollars
245
629809
2793
ve Dolly ayrılmak istediğinde ona
10:32
when she tries to leave.
246
632626
1214
üç milyon dolarlık dava açar.
10:33
Now it would be really easy to see Porter Wagoner
247
633864
2921
Porter Wagoner'ı Dolly'yi geride tutmaya çalışan,
10:36
as, like, a type: classic, patriarchal jackass,
248
636809
3261
klasik, ataerkil bir hıyar demek
10:40
trying to hold her back.
249
640094
1312
basit olurdu.
10:41
But any time I would suggest that to her,
250
641430
2034
Fakat ne zaman bu konuya değinsem...
10:43
like, come on.
251
643488
1157
hadi ama.
10:44
(Audio) This is a guy, I mean, you see it in the videos too,
252
644669
2826
(Ses) Videolarda kollarını etrafına dolamış bir adam.
10:47
he's got his arm around you.
253
647519
1864
10:49
There's a power thing happening, for sure.
254
649407
3936
Ortada bir güç olduğuna şüphe yok.
10:53
DP: Well, it's more complicated than that.
255
653367
2537
DP: Kesinlikle daha karışık bir durum bu.
10:55
I mean, just think about it.
256
655928
1761
Yani bir düşünün.
10:57
He had had this show for years,
257
657713
1588
Yıllarca o şov onundu,
10:59
he didn't need me to have his hit show.
258
659325
3126
gösterisi için bana ihtiyacı yoktu.
11:02
He wasn't expecting me to be all that I was, either.
259
662475
3534
Benim öyle olmamı beklemiyordu da.
11:06
I was a serious entertainer, he didn't know that.
260
666348
2964
Ben ciddi bir göstericiydim ve o bunu bilmiyordu.
11:09
He didn't know how many dreams I had.
261
669336
3250
Birçok hayalim olduğunu bilmiyordu.
11:12
JA: In effect, she kept telling me,
262
672610
1675
JA: Aslında, bana sürekli şöyle dedi,
11:14
"Don't bring your stupid way of seeing the world into my story,
263
674309
3023
"Hikâyeme sakın bu saçma görüşünü koyma
11:17
because that's not what it was.
264
677356
1500
çünkü gerçek öyle değildi."
11:18
Yeah, there was power, but that's not all there was.
265
678880
2944
Evet, bir güç vardı fakat sadece ondan ibaret değildi.
11:21
You can't summarize this."
266
681848
1734
Bunu böyle özetleyemezsin."
11:25
Alright, just to zoom out.
267
685501
1516
Tamam, bir uzaklaşalım.
11:27
What do I make of this?
268
687041
1277
Bundan ne çıkarırım ben?
11:28
Well, I think there's something in here that's a clue, a way forward.
269
688342
4191
Bence burada bir yol, bir ipucu var.
11:32
As journalists, we love difference.
270
692557
1706
Gazeteciler olarak farklılığı severiz.
11:34
We love to fetishize difference.
271
694287
1601
Farklılığa takılmayı severiz.
11:35
But increasingly, in this confusing world,
272
695912
2436
Ama gün geçtikçe bu çetrefilli dünyada
11:38
we need to be the bridge between those differences.
273
698372
2841
bu farklılıklar arasında köprü olmamız gerek.
11:41
But how do you do that?
274
701237
1533
Ancak bunu nasıl yaparsınız?
11:43
I think for me, now, the answer is simple.
275
703261
2809
Bana göre şimdi cevap basit.
11:46
You interrogate those differences,
276
706094
2349
Bu farklılıkları sorgularsınız,
11:48
you hold them for as long as you can,
277
708467
2524
Tutabildiğiniz kadar tutarsınız,
11:51
until, like up on that mountain,
278
711015
3174
ta ki, tıpkı o dağdaki gibi,
11:54
something happens,
279
714213
1201
bir şey olur,
11:55
something reveals itself.
280
715438
1667
bir şey kendini belli eder.
11:57
Story cannot end in difference.
281
717800
1905
Hikaye farklılıkla bitemez.
11:59
It's got to end in revelation.
282
719729
1815
Bir mucizeyle bitmeli.
12:02
And coming back from that trip on the mountain,
283
722277
2722
Dağdaki yolculuğumdan geri döndüğümde
12:05
a friend of mine gave me a book that gave this whole idea a name.
284
725023
3412
bir arkadaşım bu fikre isim veren bir kitap verdi.
12:08
In psychotherapy, there's this idea called the third,
285
728856
2594
Piskoterapide, üçüncü diye adlandırılan bir şey var.
12:11
which essentially goes like this.
286
731474
1590
Kabaca şöyle bir şey.
12:13
Typically, we think of ourselves as these autonomous units.
287
733406
3261
Tipik olarak kendimizi özerk bireyler olarak görürüz.
12:16
I do something to you, you do something to me.
288
736691
2665
Ben sana bir şey yaparım, sen de bana.
12:19
But according to this theory, when two people come together
289
739380
2817
Fakat bu teoriye göre, iki kişi bir araya gelip
12:22
and really commit to seeing each other,
290
742221
2548
birbirlerini aynı yolda görmeye
12:24
in that mutual act of recognition,
291
744793
2634
bağlı kalırlarsa
12:27
they actually make something new.
292
747451
2088
yeni bir şey üretiyorlar.
12:29
A new entity that is their relationship.
293
749563
2666
İlişkileri olan yeni bir bütün.
12:33
You can think of Dolly's concerts as sort of a cultural third space.
294
753006
4089
Dolly'nin konserleri kültürel üçüncü mekan olarak düşünebilirsiniz.
12:37
The way she sees all the different parts of her audience,
295
757119
2706
Dinleyicileri arasındaki farklılıklara bakışını,
12:39
the way they see her,
296
759849
1190
dinleyicilerin ona bakışı
12:41
creates the spiritual architecture of that space.
297
761063
2864
mekandaki manevi havayı yaratıyor.
12:45
And I think now that is my calling.
298
765293
2333
Ve sanırım şimdi benim sıram.
12:48
That as a journalist,
299
768237
1579
Bir gazeteci,
12:49
as a storyteller,
300
769840
1889
bir hikaye anlatıcısı,
12:51
as just an American,
301
771753
1928
sadece bir Amerikalı,
12:53
living in a country struggling to hold,
302
773705
3389
bir ülkede yaşamaya çabalayan biri olarak
12:57
that every story I tell has got to find the third.
303
777118
2976
anlattığım her hikaye üçüncüde bitmeli.
13:01
That place where the things we hold as different
304
781001
3341
Farklı düşündüğümüz şeylerin
13:04
resolve themselves into something new.
305
784366
2138
yeni bir şey oluşturduğu yerde.
13:07
Thank you.
306
787792
1150
Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7