Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | Jim Yong Kim

115,085 views ・ 2017-07-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gunperi Sisman Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
I just want to share with you
0
12700
1456
Sizinle son beş yıldır
00:14
what I have been experiencing over the last five years
1
14180
2576
dünyanın en fakir noktalarına seyahat etme olanağımla
00:16
in having the great privilege of traveling
2
16780
2296
neler tecrübe ettiğimi
00:19
to many of the poorest countries in the world.
3
19100
2216
paylaşmak istiyorum.
00:21
This scene is one I see all the time everywhere,
4
21340
3896
Bu görüntü her yerde karşılaştığım bir şey,
00:25
and these young children are looking at a smartphone,
5
25260
3136
bu çocuklar bir akıllı telefona bakıyor
00:28
and the smartphone is having a huge impact in even the poorest countries.
6
28420
3840
ve bu telefonlar dünyanın en fakir ülkelerinde bile büyük etkiler yaratıyor.
00:32
I said to my team, you know,
7
32940
1616
Takımıma dedim ki: Biliyor musunuz,
00:34
what I see is a rise in aspirations all over the world.
8
34580
3736
tüm dünyada hayallerin ve beklentilerin çoğaldığını görüyorum.
00:38
In fact, it seems to me that there's a convergence of aspirations.
9
38340
3680
Hatta hayallerin örtüştüğünü görüyorum.
00:42
And I asked a team of economists to actually look into this.
10
42540
3616
Bir grup ekonomistten bunu araştırmalarını istedim.
00:46
Is this true?
11
46180
1216
Bu gerçek mi?
00:47
Are aspirations converging all around the world?
12
47420
2816
Yani tüm dünyada beklentiler örtüşüyor mu?
00:50
So they looked at things like Gallup polls about satisfaction in life
13
50260
4256
Gallup anketleri gibi şeylere bakıp hayat tatminliğine baktılar
00:54
and what they learned was that if you have access to the internet,
14
54540
4456
ve öğrendikleri şu oldu: Eğer internetiniz varsa,
00:59
your satisfaction goes up.
15
59020
2096
tatminlik düzeyiniz artıyor.
01:01
But another thing happens that's very important:
16
61140
2400
Ama olan önemli bir husus daha var:
01:04
your reference income,
17
64020
1896
kendi gelirinizi kıyaslarken
01:05
the income to which you compare your own,
18
65940
2656
baz aldığınız gelir de
01:08
also goes up.
19
68620
1456
yükseliyor.
01:10
Now, if the reference income of a nation, for example,
20
70100
3416
Örneğin, bir toplumun baz aldığı gelir
01:13
goes up 10 percent
21
73540
1376
yüzde on kadar yükselirse,
01:14
by comparing themselves to the outside,
22
74940
2216
yani diğer ülkelerle kıyaslanırken,
01:17
then on average,
23
77180
2256
o zaman ortalama olarak
01:19
people's own incomes have to go up at least five percent
24
79460
3056
insanların kendi gelirleri de aynı memnuniyet seviyesine
01:22
to maintain the same level of satisfaction.
25
82540
2536
ulaşabilmesi için en az yüzde on kadar yükselmeli.
01:25
But when you get down into the lower percentiles of income,
26
85100
3976
Ama daha düşük gelir yüzdeliklere geldiğinizde,
01:29
your income has to go up much more
27
89100
2216
referans alınan gelir yüzde 10 artarsa,
01:31
if the reference income goes up 10 percent,
28
91340
2056
sizin gelirinizin daha fazla artıyor olması lazım...
01:33
something like 20 percent.
29
93420
1576
yüzde 20 kadar daha.
01:35
And so with this rise of aspirations,
30
95020
2496
Bu artan beklentiler karşısında,
01:37
the fundamental question is:
31
97540
1816
sorulması gereken önemli soru şu:
01:39
Are we going to have a situation
32
99380
1576
Beklentilerin fırsatlarla bağlantılı
01:40
where aspirations are linked to opportunity
33
100980
3176
olduğu dinamik, ekonomik büyümenin
01:44
and you get dynamism and economic growth,
34
104180
2736
benim doğduğum ülke olan Kore'deki gibi
01:46
like that which happened in the country I was born in, in Korea?
35
106940
3736
bir ortama mı geçeceğiz,
01:50
Or are aspirations going to meet frustration?
36
110700
4240
yoksa beklentiler hüsrana mı dönüşecek?
01:55
This is a real concern, because between 2012 and 2015,
37
115740
3680
Bu gerçek bir endişe, çünkü 2012 ve 2015 yılları arasında
02:00
terrorism incidents increased by 74 percent.
38
120220
2936
terörizm olayları yüzde 74 arttı.
02:03
The number of deaths from terrorism went up 150 percent.
39
123180
4256
Terörizmden ölenlerin sayısı yüzde 150 arttı.
02:07
Right now, two billion people
40
127460
1856
Bugün yaklaşık iki milyar insan
02:09
live in conditions of fragility, conflict, violence,
41
129340
2576
kritik şartlarda, çatışma ve savaş ortamında yaşıyor
02:11
and by 2030, more than 60 percent of the world's poor
42
131940
5456
ve 2030 yılına kadar dünyadaki fakir kesimin yüzde 60'ı
02:17
will live in these situations of fragility, conflict and violence.
43
137420
3400
bu kritik şartlarda, çatışma ve savaş altında yaşıyor olacak.
02:21
And so what do we do about meeting these aspirations?
44
141380
2936
Peki bu beklentileri karşılamak için neler yapmaktayız?
02:24
Are there new ways of thinking
45
144340
1696
Bu beklentileri karşılamak için
02:26
about how we can rise to meet these aspirations?
46
146060
3016
yeni düşünme şekilleri var mı?
02:29
Because if we don't, I'm extremely worried.
47
149100
3016
Çünkü eğer bulmazsak, çok endişeliyim
02:32
Aspirations are rising as never before because of access to the internet.
48
152140
4336
İnternet sayesinde beklentiler hiç olmadığı kadar artmakta.
02:36
Everyone knows how everyone else lives.
49
156500
2496
Herkes herkesin nerede yaşadığını biliyor.
02:39
Has our ability to meet those aspirations
50
159020
2896
Peki bu beklentileri karşılama kabiliyetimiz de
02:41
risen as well?
51
161940
1416
aynı şekilde arttı mı?
02:43
And just to get at the details of this,
52
163380
1936
Bunu daha detaylı aktarabilmek için
02:45
I want to share with you my own personal story.
53
165340
2416
sizinle kendi hikayemi paylaşmak istiyorum.
02:47
This is not my mother,
54
167780
2016
Bu benim annem değil
02:49
but during the Korean War,
55
169820
1696
ama Kore Savaşı esnasında
02:51
my mother literally took her own sister,
56
171540
2456
Seul'dan kaçmak için Kore Savaşı boyunca
02:54
her younger sister, on her back,
57
174020
1896
Annem kız kardeşini yükledi,
02:55
and walked at least part of the way
58
175940
2416
yani küçük kız kardeşini sırtında taşıdı
02:58
to escape Seoul during the Korean War.
59
178380
2880
ve yolun en azından bir kısmını yürüdü.
03:02
Now, through a series of miracles,
60
182100
2896
Bir seri mucizelerle,
03:05
my mother and father both got scholarships to go to New York City.
61
185020
4096
annem ve babam New York'a gitmek için burslar kazandılar.
03:09
They actually met in New York City and got married in New York City.
62
189140
4616
Aslında New York'ta tanıştılar ve New York'ta evlendiler.
03:13
My father, too, was a refugee.
63
193780
2216
Babam da bir mülteciydi.
03:16
At the age of 19, he left his family in the northern part of the country,
64
196020
4376
19 Yaşında ailesini ülkenin kuzeyinde bırakarak
03:20
escaped through the border
65
200420
1656
sınırdan kaçtı
03:22
and never saw his family again.
66
202100
1680
ve ailesini bir daha hiç görmedi.
03:24
Now, when they were married and living in New York,
67
204460
3136
New York'ta evlenip yaşamaya başladıktan sonra
03:27
my father was a waiter at Patricia Murphy's restaurant.
68
207620
2936
Babam Patricia Murphy'nin restoranında garsonluk yaptı.
03:30
Their aspirations went up.
69
210580
1640
Beklentileri yükselmişti.
03:32
They understood what it was like to live in a place like New York City
70
212740
3936
1950'lerde New York City gibi bir yerde yaşamanın
03:36
in the 1950s.
71
216700
1200
nasıl bir şey olduğunu anlamıştılar.
03:38
Well, my brother was born and they came back to Korea,
72
218580
4056
Erkek kardeşim doğunca, Kore'ye geri döndüler
03:42
and we had what I remember as kind of an idyllic life,
73
222660
4016
ve hatırladığım kadarıyla sakin bir hayatımız vardı
03:46
but what was happening in Korea at that time
74
226700
2456
ama o sıralarda Kore
03:49
was the country was one of the poorest in the world
75
229180
3176
dünyanın en fakir ülkelerinden biriydi
03:52
and there was political upheaval.
76
232380
1616
ve siyasi bir devrim vardı.
03:54
There were demonstrations just down the street from our house all the time,
77
234020
3536
Evimizin sokağının sonunda hep protestolar yapılırdı,
03:57
students protesting against the military government.
78
237580
4040
öğrenciler militar devlete karşı eylemler yapıyorlardı.
04:02
And at the time,
79
242460
1200
O zamanlar,
04:04
the aspirations of the World Bank Group, the organization I lead now,
80
244500
3456
şu anda yönetmekte olduğum Dünya Bankası'nın
04:07
were extremely low for Korea.
81
247980
2440
Kore hakkında beklentileri oldukça zayıftı.
04:10
Their idea was that Korea would find it difficult without foreign aid
82
250860
4016
Onlara göre Kore dış yardımlar olmadan
04:14
to provide its people with more than the bare necessities of life.
83
254900
3880
halkı için basit gerekleri bile sunmakta zorluk çekecek bir ülkeydi.
04:19
So the situation is Korea is in a tough position,
84
259260
3496
Dolayısıyla, durum şu: Kore zor bir durumda
04:22
my parents have seen what life is like in the United States.
85
262780
2856
ve ailem Amerikadaki hayatın nasıl olduğunu gördüler.
04:25
They got married there. My brother was born there.
86
265660
2376
Orda evlendiler, kardeşim de orada doğdu.
04:28
And they felt that in order to give us an opportunity
87
268060
3336
Bizlere fırsatlar sunmak ve bizler için olan
04:31
to reach their aspirations for us,
88
271420
2576
beklentilerini gerçekleştirmek için
04:34
we had to go and come back to the United States.
89
274020
2336
yeniden Amerika'ya dönmeleri gerektiğini düşündüler.
04:36
Now, we came back.
90
276380
2296
Böylece geri döndük.
04:38
First we went to Dallas.
91
278700
1256
İlk önce Dallas'a gittik.
04:39
My father did his dental degree all over again.
92
279980
2696
Babam dişçilik lisansını yeniden okumak zorunda kaldı.
04:42
And then we ended up moving to Iowa, of all places.
93
282700
3296
Sonra da o kadar yer arasından Iowa'ya yerleştik.
04:46
We grew up in Iowa.
94
286020
1736
Iowa'da büyüdük.
04:47
And in Iowa, we went through the whole course.
95
287780
2376
Iowa'da normal bir hayat sürmeye devam ettik.
04:50
I went to high school, I went to college.
96
290180
2456
Lise ve üniversiteye gittim.
04:52
And then one day, something that I'll never forget,
97
292660
5056
Sonra bir gün, hiç unutamayacağım bir şey oldu;
04:57
my father picked me up after my sophomore year in college,
98
297740
4736
babam üniversitenin ikinci yılında beni bir gün okuldan aldı
05:02
and he was driving me home,
99
302500
1336
ve eve sürerken
05:03
and he said, "Jim, what are your aspirations?
100
303860
2136
bana dedi ki '' Jim, beklentilerin nedir?
05:06
What do you want to study? What do you want to do?"
101
306020
2416
Ne okumak istiyorsun? Ne yapmak istiyorsun?''
05:08
And I said, "Dad," --
102
308460
1216
Ve ben de dedim ki ''Baba --''
05:09
My mother actually was a philosopher, and had filled us with ideas
103
309700
3256
Annem bir filozoftu ve bizi fikirlerle doldurmuştu,
05:12
about protest and social justice,
104
312980
2336
eylemler ve adaletle ilgili.
05:15
and I said, "Dad, I'm going to study political science and philosophy,
105
315340
3656
ve dedim ki ''baba ben politika ve felsefe okuyacağım
05:19
and I'm going to become part of a political movement."
106
319020
2560
ve bir sosyal hareketin parçası olacağım.''
05:22
My father, the Korean dentist,
107
322140
1656
Koreli bir diş doktoru olan babam
05:23
slowly pulled the car over to the side of the road --
108
323820
2496
yavaşça arabayı kenara çekti
05:26
(Laughter)
109
326340
1656
(Kahkaha)
05:28
He looked back at me, and he said,
110
328020
1696
Bana bakıp dedi ki
05:29
"Jim, you finish your medical residency, you can study anything you want."
111
329740
3477
''Jim, Tıp lisansını aldıktan sonra istediğin şeyi okuyabilirsin.''
05:33
(Laughter)
112
333241
1555
(Kahkaha)
05:34
Now, I've told this story to a mostly Asian audience before.
113
334820
4936
Bu hikayeyi genellikle çoğunluğu Asyalı dinleyicilerle paylaştım.
05:39
Nobody laughs. They just shake their head.
114
339780
2536
Genellikle kimse gülmüyor. Sadece kafalarını sallıyorlar.
05:42
Of course.
115
342340
1216
Doğal olarak.
05:43
(Laughter)
116
343580
1856
(Kahkaha)
05:45
(Applause)
117
345460
1536
(Alkışlar)
05:47
So, tragically, my father died at a young age,
118
347020
5016
Babamı çok gençken kaybettik,
05:52
30 years ago at the age of 57,
119
352060
2456
30 yıl önce, 57 yaşındayken,
05:54
what happens to be how old I am right now,
120
354540
2496
ben de şu an o yaştayım
05:57
and when he died in the middle of my medical and graduate studies --
121
357060
3216
ve babam tıp eğitimimin ortasında vefat edince...
06:00
You see, I actually got around it by doing medicine and anthropology.
122
360300
3416
Tıp ve Antropolojiyi birlikte okumayı başarmıştım.
06:03
I studied both of them in graduate school.
123
363740
3840
Her ikisini de doktora seviyesinde okudum.
06:08
But then right about that time, I met these two people,
124
368700
2936
Ancak işte tam o sıralarda bu iki kişiyle tanıştım:
06:11
Ophelia Dahl and Paul Farmer.
125
371660
1600
Ophelia Dahl ve Paul Farmer.
06:13
And Paul and I were in the same program.
126
373780
2016
Paul ile ben aynı programdaydık.
06:15
We were studying medicine
127
375820
1576
Tıp okurken
06:17
and at the same time getting our PhD's in anthropology.
128
377420
2736
Antropoloji üstüne de doktora yapıyorduk.
06:20
And we began to ask some pretty fundamental questions.
129
380180
2816
Dolayısıyla çok önemli sorular sormaya başladık.
06:23
For people who have the great privilege of studying medicine and anthropology --
130
383020
4896
Tıp ve Antropoloji okuma lüksü olmayan insanlar arasında
06:27
I had come from parents who were refugees.
131
387940
2136
mülteci bir ailenin oğluydum.
06:30
Paul grew up literally in a bus in a swamp in Florida.
132
390100
4456
Paul ise Florida'da bir bataklıktaki bir otobüste büyüdü.
06:34
He liked to call himself "white trash."
133
394580
2576
Kendine ''beyaz çöp'' derdi.
06:37
And so we had this opportunity
134
397180
2896
İşte böyle bir fırsatımız vardı
06:40
and we said,
135
400100
1216
ve kendimize şunu sorduk;
06:41
what is it that we need to do?
136
401340
1456
yapmamız gereken ne?
06:42
Given our ridiculously elaborate educations,
137
402820
2736
Böylesine iyi eğitimlerimiz varken
06:45
what is the nature of our responsibility to the world?
138
405580
3336
dünyaya sorumluluğumuz ne olabilir?
06:48
And we decided that we needed to start an organization.
139
408940
3256
Böylece bir dernek kurmaya karar verdik.
06:52
It's called Partners in Health.
140
412220
1496
Sağlık Partnerleri isminde.
06:53
And by the way, there's a movie made about that.
141
413740
2256
Bu arada, bunun hakkında bir film bile yapıldı.
06:56
(Applause)
142
416020
2856
(Alkış)
06:58
There's a movie that was just a brilliant movie
143
418900
2216
Bir film yaptılar, çok da iyi bir film oldu.
07:01
they made about it called "Bending the Arc."
144
421140
2096
İsmini de ''Ark'ı Bükmek'' koydular.
07:03
It launched at Sundance this past January.
145
423260
2416
Sundance'de geçtiğimiz Ocak ayında gösterildi.
07:05
Jeff Skoll is here.
146
425700
1216
Jeff Skoll da içinde.
07:06
Jeff is one of the ones who made it happen.
147
426940
2936
Jeff aslında bu filmin yapılmasını sağlayanlardan biri.
07:09
And we began to think about what it would take for us
148
429900
4816
Sonra beklentilerimizin dünyanın en fakir ülkelerindeki
07:14
to actually have our aspirations reach the level
149
434740
3576
insanların beklentileriyle aynı seviyeye taşımak için
07:18
of some of the poorest communities in the world.
150
438340
2256
ne yapmamız gerektiğini sorguladık.
07:20
This is my very first visit to Haiti in 1988,
151
440620
3176
Bu benim 1988'te Haiti'ye ilk ziyaretim.
07:23
and in 1988, we elaborated a sort of mission statement,
152
443820
5336
Ve 1988'te bir misyon belgesi oluşturduk,
07:29
which is we are going to make a preferential option for the poor
153
449180
3856
yoksullara sağlık konusunda öncelik hakkı
tanıyacağımıza dair.
07:33
in health.
154
453060
1216
07:34
Now, it took us a long time, and we were graduate students in anthropology.
155
454300
3536
Bu çok uzun zaman aldı ve biz Antropoloji öğrencileriydik.
07:37
We were reading up one side of Marx and down the other.
156
457860
2616
Bir yandan Marx'ı diğer yandan da
07:40
Habermas. Fernand Braudel.
157
460500
2456
Habermas, Fernand Braudel'i okuyorduk.
07:42
We were reading everything
158
462980
1656
Biz herşeyi okuyorken çalışmalarmızı
07:44
and we had to come to a conclusion of how are we going to structure our work?
159
464660
4056
nasıl organize edeceğimiz hakkında bir sonuca varmalıydık.
07:48
So "O for the P," we called it,
160
468740
1856
Böylece ''F için S'' dedik,
07:50
a preferential option for the poor.
161
470620
2080
fakirler için seçim hakkı.
07:53
The most important thing about a preferential option for the poor
162
473380
3056
Fakirlere seçim hakkı vermenin en önemli tarafı,
07:56
is what it's not.
163
476460
1240
önemli olmayan taraflarıdır.
07:58
It's not a preferential option for your own sense of heroism.
164
478180
4256
Bu sizin kendi kahramanlığınız için bir seçim hakkı değil.
08:02
It's not a preferential option
165
482460
1456
Bu sizin fakirleri fakirlikten nasıl kurtaracağınız
08:03
for your own idea about how to lift the poor out of poverty.
166
483940
3576
hakkındaki fikirlerinizin seçim hakkı da değildir.
08:07
It's not a preferential option for your own organization.
167
487540
2896
Derneğiniz için de bir seçim hakkı değildir.
08:10
And the hardest of all,
168
490460
1896
Ve en zoru da,
08:12
it's not a preferential option for your poor.
169
492380
2840
sizin kendi fakirleriniz için bir tercih olmaması.
08:15
It's a preferential option for the poor.
170
495660
2080
Bu, fakirlere verilen bir seçim hakkıdır.
08:18
So what do you do?
171
498260
1416
O zaman ne yaparsınız?
08:19
Well, Haiti, we started building --
172
499700
3856
Haiti'de biz --
08:23
Everyone told us, the cost-effective thing
173
503580
2256
Herkes bize en az maliyetli şeyin
08:25
is just focus on vaccination and maybe a feeding program.
174
505860
2680
aşı ve beslenme programlarına odaklanmak olduğunu söylüyordu.
08:29
But what the Haitians wanted was a hospital.
175
509020
3480
Ancak Haitililerin asıl istediği bir hastaneydi.
08:32
They wanted schools.
176
512820
1256
Okullar istiyorlardı.
08:34
They wanted to provide their children with the opportunities
177
514100
2856
Çocuklarına, Amerika'ya giden akrabalarından ve başkalarından
08:36
that they'd been hearing about from others, relatives, for example,
178
516980
4016
hakkında duydukları
08:41
who had gone to the United States.
179
521020
1896
fırsatları sunmak istiyorlardı.
08:42
They wanted the same kinds of opportunities as my parents did.
180
522940
4600
Benim ebevynlerimin çocukları için istedikleri fırsatların benzerlerini.
08:47
I recognized them.
181
527979
1361
Bunu anlayabiliyordum.
08:49
And so that's what we did. We built hospitals.
182
529979
2177
Bu yüzden biz hastaneler inşa ettik.
08:52
We provided education.
183
532180
1816
Biz onlara eğitimler sunduk.
08:54
And we did everything we could to try to give them opportunities.
184
534020
3416
Onlara fırsatlar sunabilmek için elimizden gelen her şeyi yaptık.
08:57
Now, my experience really became intense
185
537460
2656
Benim tecrübelerim gerçekten çok yoğunlaştı.
09:00
at Partners in Health in this community, Carabayllo,
186
540140
3256
Lima, Peru'nun kuzey tarafında Carabayllo topluluğunda
09:03
in the northern slums of Lima, Peru.
187
543420
3840
Sağlık Partnerleri için çalışıyordum.
09:08
And in this community,
188
548020
1216
Bu toplulukta
09:09
we started out by really just going to people's homes and talking to people,
189
549260
3616
insanlara giderek evlerini ziyaret ederek ve onlarla konuşarak
09:12
and we discovered an outbreak, an epidemic of multidrug-resistant tuberculosis.
190
552900
5256
''ilaca dayanıklı tüberkloz'' salgını olduğunu fark ettik.
09:18
This is Melquiades.
191
558180
1256
Bu Melquiades.
09:19
Melquiades was a patient at that time, he was about 18 years old,
192
559460
4816
Melquiades o zamanlar hastamdı, 18 yaşlarındaydı
09:24
and he had a very difficult form of drug-resistant tuberculosis.
193
564300
3880
ve çok kötü durumda ilaca dayanıklı tüberkloz geçirmekteydi.
09:29
All of the gurus in the world, the global health gurus,
194
569100
2776
Dünyadaki tüm sağlık uzmanları,
09:31
said it is not cost-effective to treat drug-resistant tuberculosis.
195
571900
4816
ilaca dayanıklı tüberklozun tedavisinin çok maliyetli olduğunu söylüyordu.
09:36
It's too complicated. It's too expensive.
196
576740
1953
Çok karmaşık, çok pahalı.
09:38
You just can't do it. It can't be done.
197
578717
2839
Kimse bunu yapamaz, başaramazdı.
09:41
And in addition, they were getting angry at us,
198
581580
3176
Ayrıca bize kızıyorlardı
09:44
because the implication was
199
584780
1536
çünkü söyledikleri
09:46
if it could be done, we would have done it.
200
586340
2376
bu eğer yapılabilecek olsa, onlar bunu yapmış olacaktılar.
09:48
Who do you think you are?
201
588740
1696
Siz de kim olduğunuzu düşünüyorsunuz?
09:50
And the people that we fought with were the World Health Organization
202
590460
3256
Savaştığımız insanlar da bu arada, Dünya Sağlık Örgütü'nün personeliydi
09:53
and probably the organization we fought with most
203
593740
3136
ve sanırım daha sık savaştığımız diğer organizasyon ise,
09:56
was the World Bank Group.
204
596900
1536
Dünya Bankası'ydı.
09:58
Now, we did everything we could
205
598460
4216
Biz elimizden geldiği kadarıyla
10:02
to convince Melquiades to take his medicines,
206
602700
2416
Melquiades'i ilaçlarını alması için ikna etmek için çalıştık.
10:05
because it's really hard,
207
605140
1496
Çünkü bu çok zor
10:06
and not once during the time of treatment did Melquiades's family ever say,
208
606660
3856
ve Melquiades'ın ailesi tedavisi boyunca asla şunu düşünmediler:
10:10
"Hey, you know, Melquiades is just not cost-effective.
209
610540
3216
''Biliyor musunuz, aslında Melquiades çok masraflı.
10:13
Why don't you go on and treat somebody else?"
210
613780
2136
Neden gidip bir başkasını tedavi etmiyorsunuz?''
10:15
(Laughter)
211
615940
1296
(Kahkaha)
10:17
I hadn't seen Melquiades for about 10 years
212
617260
2256
Melquiades'i 10 yıldır görmemiştim.
10:19
and when we had our annual meetings in Lima, Peru
213
619540
3096
Lima'da yeniden yıllık toplantılarımızı yaparken
10:22
a couple of years ago,
214
622660
1536
birkaç yıl önce,
10:24
the filmmakers found him
215
624220
2216
film ekibi onu bulmayı başardı
10:26
and here is us getting together.
216
626460
1936
ve gördüğünüz gibi burada birlikteyiz.
10:28
(Applause)
217
628420
3720
(Alkış)
10:35
He has become a bit of a media star because he goes to the film openings,
218
635380
3496
Artık bir nevi medyatik bir star oldu çünkü film galalarına gidiyor
10:38
and he knows how to work an audience now.
219
638900
2296
ve seyircilerle iletişim kurabiliyor.
10:41
(Laughter)
220
641220
1856
(Kahkaha)
10:43
But as soon as we won --
221
643100
2136
Ancak kazandığımız an...
10:45
We did win. We won the argument.
222
645260
1816
Çünkü kazandık. Argümanı kazandık.
10:47
You should treat multidrug-resistant tuberculosis --
223
647100
2856
İlaçlara dayanıklı tüberklozu tedavi etmeniz gerektiği argümanını.
10:49
we heard the same arguments in the early 2000s about HIV.
224
649980
3440
Aynı argümanları 2000'li yıllarda HIV hakkında duyuyorduk.
10:53
All of the leading global health people in the world said
225
653940
2896
O sıralar tüm dünya HIV'i fakir ülkelerde
10:56
it is impossible to treat HIV in poor countries.
226
656860
3256
tedavi etmenin imkansız olduğunu söylüyordu.
11:00
Too expensive, too complicated, you can't do it.
227
660140
2456
Çok masraflı, çok karmaşık ve yapılamaz.
11:02
Compared to drug-resistant TB treatment,
228
662620
1936
İlaca dayanıklı tüberkloza kıyaslanınca
11:04
it's actually easier.
229
664580
1200
aslında bu daha kolay.
11:06
And we were seeing patients like this.
230
666540
2936
Bunun gibi hastalar görüyorduk.
11:09
Joseph Jeune.
231
669500
1216
Joseph Jeune.
11:10
Joseph Jeune also never mentioned that he was not cost-effective.
232
670740
3416
Joseph Jeune de asla bize masrafsız olacağını söylememişti.
11:14
A few months of medicines, and this is what he looked like.
233
674180
2816
Birkaç aylık ilaç tedavisiyle, böyle görünüyordu.
11:17
(Applause)
234
677020
2416
(Alkış)
11:19
We call that the Lazarus Effect of HIV treatment.
235
679460
2496
Buna HIV'in Lazarus Etkisi diyoruz.
11:21
Joseline came to us looking like this.
236
681980
2296
Joseline bize geldiğinde böyleydi.
11:24
This is what she looked like a few months later.
237
684300
2256
Birkaç ay sonraki görünümü ise bu.
11:26
(Applause)
238
686580
2696
(Alkış)
11:29
Now, our argument, our battle, we thought,
239
689300
3576
Artık bizim tezimizn, bizim kavgamızın bu çalışmaların masraflı
11:32
was with the organizations that kept saying it's not cost-effective.
240
692900
3976
olduğunu söyleyen organizasyonlarla olduğunu düşünüyorduk.
11:36
We were saying, no,
241
696900
1416
Biz hayır diyorduk,
11:38
preferential option for the poor requires us to raise our aspirations
242
698340
3896
fakirlere tercih hakkı verirken fakirlerin beklentilerini
11:42
to meet those of the poor for themselves.
243
702260
1953
karşılayabilmeleri için bizim de beklentilerimizi yükseltmeliyiz.
11:44
And they said, well, that's a nice thought but it's just not cost-effective.
244
704237
3639
Ama bunun için dediler ki, bu iyi bir fikir ama maliyetli.
11:47
So in the nerdy way that we have operated Partners in Health,
245
707900
6536
Çok akademik bir yaklaşımla, Sağlık Partnerleri'nde yaptığımız gibi
11:54
we wrote a book against, basically, the World Bank.
246
714460
2696
Dünya Bankası aleyhine bir kitap yazdık.
11:57
It says that because the World Bank
247
717180
2616
Kısaca, Dünya Bankası'nın ekonomik gelişime bu kadar
11:59
has focused so much on just economic growth
248
719820
3856
odaklı çalışmaları varken
12:03
and said that governments have to shrink their budgets
249
723700
3776
devletlerin sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik alanlarında
12:07
and reduce expenditures in health, education and social welfare --
250
727500
4056
bütçe kısmalarını beklemesinin
12:11
we thought that was fundamentally wrong.
251
731580
1976
çok yanlış olduğunu belirttik.
12:13
And we argued with the World Bank.
252
733580
1856
Dünya Bankası'yla tartıştık.
12:15
And then a crazy thing happened.
253
735460
1600
Sonra çılgınca bir şey oldu.
12:17
President Obama nominated me to be President of the World Bank.
254
737780
2976
Obama beni Dünya Bankası Başkanı olmam için aday gösterdi.
12:20
(Applause)
255
740780
2760
(Alkış)
12:26
Now, when I went to do the vetting process with President Obama's team,
256
746780
4816
Obama'nın takımı bu süreç boyunca ''Gelişmek için Ölmek'' isimli kitabımın
12:31
they had a copy of "Dying For Growth," and they had read every page.
257
751620
3496
birer kopyasını tutuyorlardı ve her sayfasını okumuşlardı.
12:35
And I said, "OK, that's it, right?
258
755140
1736
Dedim ki ''Buraya kadar herhalde?''
12:36
You guys are going to drop me?"
259
756900
1536
''beni adaylıktan çıkaracak mısınız?''
12:38
He goes, "Oh, no, no, it's OK."
260
758460
2416
Obama da dedi ki, ''Hayır, hayır, bu sorun değil.''
12:40
And I was nominated,
261
760900
1376
Ve beni aday gösterdi
12:42
and I walked through the door of the World Bank Group in July of 2012,
262
762300
4616
ve Temmuz 2012'de Dünya Bankası kapılarından içeri girdim.
12:46
and that statement on the wall, "Our dream is a world free of poverty."
263
766940
3376
Duvarda yazılı banka misyonumuz 'Hayalimiz fakirliğin olmadığı bir dünya'
12:50
A few months after that, we actually turned it into a goal:
264
770340
2976
Bunu birkaç ay sonra bir hedefe dönüştürdük:
12:53
end extreme poverty by 2030,
265
773340
2616
2030'a kadar aşırı fakirliği yok etmek
12:55
boost shared prosperity.
266
775980
1256
ve paylaşılan refahı arttırmak.
12:57
That's what we do now at the World Bank Group.
267
777260
2176
Dünya Bankası'nda bunu yapıyoruz.
12:59
I feel like I have brought the preferential option for the poor
268
779460
3976
Fakirlerin seçim hakkını Dünya Bankası'na
13:03
to the World Bank Group.
269
783460
1376
getirdiğimi düşünüyorum.
13:04
(Applause)
270
784860
4480
(Alkış)
13:10
But this is TED,
271
790300
1256
Ancak burası TED
13:11
and so I want to share with you some concerns,
272
791580
2576
ve bu yüzden sizinle bazı endişelerimi paylaşmak istiyorum
13:14
and then make a proposal.
273
794180
2160
ve sonra da bir teklif yapacağım.
13:16
The Fourth Industrial Revolution,
274
796860
1616
Dördüncü Sanayı Devrimiyle igili,
13:18
now, you guys know so much better than I do,
275
798500
2096
bunu siz daha iyi bilirsiniz,
13:20
but here's the thing that concerns me.
276
800620
1856
beni endişelendiren şey şu.
13:22
What we hear about is job loss. You've all heard that.
277
802500
2536
Hepimiz mesleklerin yok olacağını duyuyoruz.
13:25
Our own data suggest to us that two thirds of all jobs,
278
805060
2616
Verilerimiz gelişmekte olan ülkelerdeki
13:27
currently existing jobs in developing countries,
279
807700
2239
mesleklerin üçte ikisinin
13:29
will be lost because of automation.
280
809963
1713
otomasyon yüzünden yok olacağını söylüyor.
13:31
Now, you've got to make up for those jobs.
281
811700
2136
Bu işleri bir şekilde telafi etmeliyiz.
13:33
Now, one of the ways to make up for those jobs
282
813860
2176
Bu işleri telafi etmenin bir yolu
13:36
is to turn community health workers into a formal labor force.
283
816060
3656
sağlık çalışanlarını resmi iş gücüne kazandırmakla olur.
13:39
That's what we want to do.
284
819740
1256
Ve biz bunu yapmak istiyoruz.
13:41
(Applause)
285
821020
1256
(Alkış)
13:42
We think the numbers will work out,
286
822300
2336
Rakamların uyuşacağını düşünüyoruz,
13:44
that as health outcomes get better and as people have formal work,
287
824660
3776
sağlık neticeleri daha iyi oldukça ve insanlar iş sahibi oldukça
13:48
we're going to be able to train them
288
828460
1736
onları iletişim ve sosyal beceriler
13:50
with the soft-skills training that you add to it
289
830220
2256
gibi alanlarda eğitebileceğiz
13:52
to become workers that will have a huge impact,
290
832500
3536
ve çalışan olduklarında bunun büyük etkisi olacak
13:56
and that may be the one area that grows the most.
291
836060
3376
ve bu da en çok büyüyen alan olabilir.
13:59
But here's the other thing that bothers me:
292
839460
2576
Ama beni rahatsız eden bir şey daha var:
14:02
right now it seems pretty clear to me that the jobs of the future
293
842060
3896
şu anda anladığımız kadarıyla gelecekteki işler
14:05
will be more digitally demanding,
294
845980
1856
dijital gereksinimli olacak
14:07
and there is a crisis in childhood stunting.
295
847860
3936
ve çocuklarda yetersiz büyüme krizi var.
14:11
So these are photos from Charles Nelson, who shared these with us
296
851820
3576
Bunlar Charles Nelson'un Harvard Tıp Fakültesi'nden
14:15
from Harvard Medical School.
297
855420
1456
bizimle paylaştığı resimler.
14:16
And what these photos show on the one side, on the left side,
298
856900
4776
Bu resimlerin sol tarafında gördüğünüz
14:21
is a three-month-old who has been stunted:
299
861700
4416
Yetersiz büyümeden muzdarip 3 aylık bir bebek.
14:26
not adequate nutrition, not adequate stimulation.
300
866140
2536
yeterli gıda, yeterli stimulus almıyor.
14:28
And on the other side, of course, is a normal child,
301
868700
2576
Diğer tarafta ise normal bir çocuk görüyorsunuz
14:31
and the normal child has all of these neuronal connections.
302
871300
2856
ve normal bir çocukta tüm bu nörolojik bağlantıların olduğunu görüyorsunuz.
14:34
Now, the neuronal connections are important,
303
874180
2456
Şimdi bu nöral bağlantılar önemli
14:36
because that is the definition of human capital.
304
876660
3216
çünkü bunlar insan iş gücünün tanımıdır.
14:39
Now, we know that we can reduce these rates.
305
879900
3696
Şimdi bu rakamları düşürebilecek şeyleri biliyoruz.
14:43
We can reduce these rates of childhood stunting quickly,
306
883620
3376
Çocuklarda yetersiz büyüme seviyesini hızla azaltabiliriz.
14:47
but if we don't, India, for example, with 38 percent childhood stunting,
307
887020
4456
Eğer yapmazsak, örneğin Hindistan'da çocukların yüzde 38'inde bu var,
14:51
how are they going to compete in the economy of the future
308
891500
2736
gelecekteki ekonomi yarışında nasıl yer alacaklar?
14:54
if 40 percent of their future workers cannot achieve educationally
309
894260
5856
Eğer yüzde 40 gelecekteki çalışanlar tüm ülkenin gelişimi için
15:00
and certainly we worry about achieving economically
310
900140
3736
eğitim alanında ve endişe duyduğumuz üzere
15:03
in a way that will help the country as a whole grow.
311
903900
3240
ekonomik alanda başarılı olamazlarsa,
15:07
Now, what are we going to do?
312
907700
2616
biz ne yapacağız?
15:10
78 trillion dollars is the size of the global economy.
313
910340
3856
78 trilyon dolar global ekonomimizin boyutu.
15:14
8.55 trillion dollars are sitting in negative interest rate bonds.
314
914220
3896
8.55 trilyon negatif faizli teminatlarda oturuyor.
15:18
That means that you give the German central bank your money
315
918140
4456
Yani bu Alman Merkez bankasına paranızı verip
15:22
and then you pay them to keep your money.
316
922620
2496
sonra paranızı tutması için para ödüyorsunuz demek.
15:25
That's a negative interest rate bond.
317
925140
1816
Bu negatif faizli bir teminat.
15:26
24.4 trillion dollars in very low-earning government bonds.
318
926980
3176
24.4 trilyon dolar çok az kazandıran devlet hisselerinde.
15:30
And 8 trillion literally sitting in the hands of rich people
319
930180
5216
8 trilyon ise çok zengin insanların elinde duruyor...
15:35
under their very large mattresses.
320
935420
1960
büyük şiltelerinin altında.
15:37
What we are trying to do is now use our own tools --
321
937860
3936
Bizim yapmaya çalıştığımız kendi araçlarımızı kullanarak...
15:41
and just to get nerdy for a second,
322
941820
1696
yani biraz akademik konuşursak,
15:43
we're talking about first-loss risk debt instruments,
323
943540
2496
ilk kayıp borç araçlarımızı kullanmaktan,
15:46
we're talking about derisking, blended finance,
324
946060
2576
risklerden arınmaktan, karışık finansmandan,
15:48
we're talking about political risk insurance,
325
948660
2496
siyasi risk sigortası yapmaktan
15:51
credit enhancement --
326
951180
1216
kredi iyileştirmesinden bahsediyorum.
15:52
all these things that I've now learned at the World Bank Group
327
952420
2936
Dünya bankasında öğrendiğim şeyler,
15:55
that rich people use every single day to make themselves richer,
328
955380
4136
zengin insanlar her bir günü daha zengin olmak için kullanırken
15:59
but we haven't used aggressively enough on behalf of the poor
329
959540
3736
ama bunu bizlerin fakirler için yeterince agresif bir şekilde
16:03
to bring this capital in.
330
963300
1616
para akışını sağlamak için kullanmıyoruz.
16:04
(Applause)
331
964940
2840
(Alkış)
16:12
So does this work?
332
972100
2136
Peki bu nasıl çalışıyor?
16:14
Can you actually bring private-sector players into a country
333
974260
4816
Özel sektör aktörlerini bir ülkeye getirip
16:19
and really make things work?
334
979100
1376
gerçekten başarılı olabilir misiniz?
16:20
Well, we've done it a couple of times.
335
980500
1856
Aslında biz bunu birkaç kez yaptık.
16:22
This is Zambia, Scaling Solar.
336
982380
2216
Burası Zambia, Güneş Enerjisi projesi.
16:24
It's a box-set solution from the World Bank
337
984620
2176
Bu Dünya bankasının bir paket çözümü,
16:26
where we come in and we do all the things you need
338
986820
2416
bizler özel sektör yatırımcıları çekmek için
16:29
to attract private-sector investors.
339
989260
1856
ihtiyaç duyulan şeyleri yapıyoruz.
16:31
And in this case, Zambia went from having a cost of electricity
340
991140
4576
Bu verdiğim örnekte, Zambia'da elektrik maliyeti
16:35
at 25 cents a kilowatt-hour,
341
995740
1960
saati 25 cent kilowatt iken,
16:38
and by just doing simple things, doing the auction,
342
998260
3736
açık arttırma gibi basit yöntemlerle
16:42
changing some policies,
343
1002020
1496
birkaç politikayı değiştirerek
16:43
we were able to bring the cost down.
344
1003540
2976
bu maliyeti aşağı çekmeyi başardık.
16:46
Lowest bid,
345
1006540
1216
Zambia'da en düşük tarif,
16:47
25 cents a kilowatt-hour for Zambia?
346
1007780
2456
25 cent kilowatt mıydı?
16:50
The lowest bid was 4.7 cents a kilowatt-hour. It's possible.
347
1010260
4176
En düşük ücret saati 4.7 cent kilowatt. Bu mümkün.
16:54
(Applause)
348
1014460
2136
(Alkış)
16:56
But here's my proposal for you.
349
1016620
1936
Ama benim size teklifim şu.
16:58
This is from a group called Zipline,
350
1018580
1896
Bu Zipline adında bir grup,
17:00
a cool company, and they literally are rocket scientists.
351
1020500
2856
çok iyi bir şirketler ve gerçekten de roket bilim insanları.
17:03
They figured out how to use drones in Rwanda.
352
1023380
2416
Rwanda'da droneları nasıl kullanabileceklerini çözdüler.
17:05
This is me launching a drone in Rwanda
353
1025820
2216
Burada gördüğünüz ben Rwanda'da drone havalandırırken
17:08
that delivers blood anywhere in the country
354
1028060
2936
1 saatin altında ülke içinde
17:11
in less than an hour.
355
1031020
1536
kan götürebilen bir sistem.
17:12
So we save lives,
356
1032580
1456
Bu şekilde hayat kurtarıyoruz
17:14
this program saved lives --
357
1034060
1856
ve bu program hayat kurtardı --
17:15
(Applause)
358
1035939
1017
17:16
This program made money for Zipline
359
1036980
1736
(Alkış)
Bu program Zipline için finansman sağladı
17:18
and this program saved huge amounts of money for Rwanda.
360
1038740
4015
ve Rwanda'ya da çok para tasarruf ettirdi.
17:22
That's what we need, and we need that from all of you.
361
1042780
2696
Yapmanızı istediğimiz şey bu.
17:25
I'm asking you, carve out a little bit of time in your brains
362
1045500
3255
Aklınızda biraz zaman ayrıp
17:28
to think about the technology that you work on,
363
1048780
2576
üstüne çalıştığınız teknolojilerin,
17:31
the companies that you start, the design that you do.
364
1051380
2615
kurduğunuz şirket ve tasarımlarınızın
17:34
Think a little bit and work with us
365
1054020
2936
üzerinde düşünün ve bizimle çalışın,
17:36
to see if we can come up with these kinds of extraordinary win-win solutions.
366
1056980
4296
ve bunun gibi iki tarafın da kazandığı sonuçlar doğurabilelim.
17:41
I'm going to leave you with one final story.
367
1061300
2360
Sizi bir hikaye ile bırakacağım.
17:44
I was in Tanzania, and I was in a classroom.
368
1064700
2296
Tanzanya'daydım ve bir sınıftaydım.
17:47
This is me with a classroom of 11-year-olds.
369
1067020
3040
Burada 11 yaşındaki çocuklarla bir sınıftayım.
17:51
And I asked them, as I always do,
370
1071300
1616
Onlara her zaman yaptığım gibi sordum:
17:52
"What do you want to be when you grow up?"
371
1072940
2056
''Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz?''
17:55
Two raised their hands and said,
372
1075020
1736
İki tanesi elini kaldırdı ve dedi ki:
17:56
"I want to be President of the World Bank."
373
1076780
2016
''Ben Dünya Bankası başkanı olmak istiyorum.''
17:58
(Laughter)
374
1078820
1816
(Kahkaha)
18:00
And just like you, my own team and their teachers laughed.
375
1080660
3416
Sizin gibi benim takımım ve öğretmenleri gülmeye başladı.
18:04
But then I stopped them.
376
1084100
1536
Ama ben onları durdurdum.
18:05
I said, "Look, I want to tell you a story.
377
1085660
2040
Dedim ki ''Bakın size bir hikaye anlatayım:
18:08
When I was born in South Korea, this is what it looked like.
378
1088860
3480
Ben Güney Kore'de doğduğumda orası da buraya benziyordu.
18:13
This is where I came from.
379
1093100
1240
Ben de buralardan geldim.
18:15
And when I was three years old,
380
1095180
1880
Ben daha üç yaşındayken,
18:18
in preschool,
381
1098060
1200
ve ana sıfındayken,
18:20
I don't think that George David Woods, the President of the World Bank,
382
1100140
3376
eğer zamanın Dünya Bankası Başkanı George David Woods
18:23
if he had visited Korea on that day and come to my classroom,
383
1103540
3576
Kore'yi ziyaret edip benim sınıfıma gelseydi,
18:27
that he would have thought
384
1107140
1336
geleceğin Dünya Bankası Başkanı'nın
18:28
that the future President of the World Bank
385
1108500
2016
o sınıfta oturuyor olduğunu
18:30
was sitting in that classroom.
386
1110540
1456
asla düşünmeyecekti.
18:32
Don't let anyone ever tell you
387
1112020
2296
Kimsenin size bir gün
18:34
that you cannot be President of the World Bank."
388
1114340
2776
Dünya Bankası Başkanı olamayacağınızı söylemesine izin vermeyin.''
18:37
Now -- thank you.
389
1117140
1216
Teşekkür ederim.
18:38
(Applause)
390
1118380
1576
(Alkış)
18:39
Let me leave you with one thought.
391
1119980
1640
Sizi bir fikirle bırakmama izin verin.
18:42
I came from a country that was the poorest in the world.
392
1122060
2656
Geldiğim ülke eskiden dünyanın en fakir ülkesiydi.
18:44
I'm President of the World Bank.
393
1124740
1576
Dünya Bankası Başkanıyım.
18:46
I cannot and I will not pull up the ladder behind me.
394
1126340
3176
Ardımdan merdiveni itemem ve itmeyeceğim.
18:49
This is urgent.
395
1129540
1536
Bu acil bir konu.
18:51
Aspirations are going up.
396
1131100
1496
Beklentiler yükseliyor.
18:52
Everywhere aspirations are going up.
397
1132620
2296
Her yerde beklentiler artıyor.
18:54
You folks in this room, work with us.
398
1134940
2616
Bu odadaki sizler, bizimle çalışın.
18:57
We know that we can find those Zipline-type solutions
399
1137580
4016
Gördüğünüz Zipline gibi çözümler bulabileceğimizi biliyoruz
19:01
and help the poor leapfrog into a better world,
400
1141620
3296
ve fakirlerin daha iyi bir dünyaya atlamasına yardım edebiliriz
19:04
but it won't happen until we work together.
401
1144940
2600
ama bu biz birlikte çalışmazsak olmayacak.
19:08
The future "you" -- and especially for your children --
402
1148060
2736
Gelecekteki ''sen', özellikle de sizin çocuklarını...
19:10
the future you
403
1150820
1576
Gelecekteki sen
19:12
will depend on how much care and compassion we bring
404
1152420
2976
dünyamızdaki tüm çocuklara
19:15
to ensuring that the future "us" provides equality of opportunity
405
1155420
4616
eşit fırsat yaratmak için ne kadar duyarlı olabildiğimiz
19:20
for every child in the world.
406
1160060
1416
ve empati kurabildiğimize bağlı olacak.
19:21
Thank you very much.
407
1161500
1256
19:22
(Applause)
408
1162780
1696
Çok teşekkür ederim.
(Alkış)
19:24
Thank you. Thank you. Thank you.
409
1164500
3056
Teşekkürler. Teşekkürler.
19:27
(Applause)
410
1167580
3080
(Alkış)
19:32
Chris Anderson: You'd almost think
411
1172860
1656
Chris Anderson: Sanırım insanlar
19:34
people are surprised to hear a talk like this
412
1174540
2136
böyle bir konuşmayı
19:36
from the President of the World Bank.
413
1176700
1816
Dünya Bankası başkanından duymayı beklemiyorlardı.
19:38
It's kind of cool.
414
1178540
1216
19:39
I'd encourage you to even be a little more specific on your proposal.
415
1179780
3256
Bu çok iyiydi.
Ben sizin teklifinizde biraz daha açık olmanızı rica edeceğim.
19:43
There's many investors, entrepreneurs in this room.
416
1183060
4496
Bu odada bir çok yatırımcı ve girişimci var.
19:47
How will you partner with them? What's your proposal?
417
1187580
2496
Onlarla nasıl partner olacaksınız? Teklifiniz nedir?
19:50
Jim Yong Kim: Can I get nerdy for just a second.
418
1190100
2256
Jim Yong Kim: Biraz akademik olabilir miyim?
19:52
CA: Get nerdy. Absolutely. JYK: So here's what we did.
419
1192380
2576
CA: Tabii ki JYK: İşte yaptıklarımız.
19:54
Insurance companies never invest in developing country infrastructure,
420
1194980
3296
Mesela sigorta şirketleri gelişen ülkelerde altyapı yatırımı için
19:58
for example, because they can't take the risk.
421
1198300
2176
asla yatırım yapmazlar çünkü bu riski alamazlar.
20:00
They're holding money for people who pay for insurance.
422
1200500
2616
Onlar sigorta satın alan insanların parasını tutuyorlar.
20:03
So what we did was a Swedish International Development Association
423
1203140
3136
Bu yüzden İsveç Uluslarası Kalkınma Ajansı
20:06
gave us a little bit of money,
424
1206300
1456
bize biraz para verdi,
20:07
we went out and raised a little bit more money, a hundred million,
425
1207780
3136
biz de bu parayı biraz daha arttırdık, yüz milyon kadar yaptık,
20:10
and we took first loss, meaning if this thing goes bad,
426
1210940
2616
ve ilk zararı biz üstlendik, yani eğer işler kötü giderse
20:13
10 percent of the loss we'll just eat,
427
1213580
1856
yüzde 10'luk zararı sadece biz alacaktık
20:15
and the rest of you will be safe.
428
1215460
1776
ve geriye kalanlar güvende olacaktı.
20:17
And that created a 90-percent chunk, tranche
429
1217260
3736
Bu da yüzde 90'lık bir kısmın kesilerek
20:21
that was triple B, investment-grade, so the insurance companies invested.
430
1221020
3456
üçüz B yatırım puanı olması anlamdaydı. Sigorta şirketleri yatırım yaptı.
20:24
So for us, what we're doing is taking our public money
431
1224500
4616
Yani bizim yaptığımız, bankanın parasını alıp
20:29
and using it to derisk specific instruments
432
1229140
3536
bazı araçların riskini azaltmak için kullanıyoruz
20:32
to bring people in from the outside.
433
1232700
1736
ki dışarıdan da insanları sürece dahil edebilelim.
20:34
So all of you who are sitting on trillions of dollars of cash,
434
1234460
2936
Yani trilyonlarca dolar üzerinde oturan sizler
20:37
come to us. Right?
435
1237420
1216
bize gelin, olur mu?
20:38
(Laughter)
436
1238660
1016
20:39
CA: And what you're specifically looking for are investment proposals
437
1239700
3256
(Kahkaha)
CA: Yani aslında baktığınız şeyler gelişmekte olan ülkelerde
20:42
that create employment in the developing world.
438
1242980
2216
meslekler yaratacak teklifler arıyorsunuz.
20:45
JYK: Absolutely. Absolutely.
439
1245220
1376
JYK: Kesinlikle. Kesinlikle.
20:46
So these will be, for example, in infrastructure that brings energy,
440
1246620
3736
Örneğin bunlar enerji sektörü altyapısı,
20:50
builds roads, bridges, ports.
441
1250380
2456
yollar, köprüler, limanlar.
20:52
These kinds of things are necessary to create jobs,
442
1252860
2736
Bu gibi şeyler meslekler yaratmak için gerekli şeyler
20:55
but also what we're saying is
443
1255620
2296
ama bizim asıl dediğimiz
20:57
you may think that the technology you're working on
444
1257940
2416
üzerinde çalıştığınız teknoloji
21:00
or the business that you're working on
445
1260380
1856
veya işletmenin
21:02
may not have applications in the developing world,
446
1262260
3056
gelişen ülkelerde bir işlevi olmayabileceğini düşünüyor olabilirsiniz
21:05
but look at Zipline.
447
1265340
1336
ama Zipline projesine bakın.
21:06
And that Zipline thing didn't happen
448
1266700
2016
Ve Zipline olayı kaliteli bir teknolojiden
21:08
just because of the quality of the technology.
449
1268740
2176
kaynaklı olmadı.
21:10
It was because they engaged with the Rwandans early
450
1270940
3176
Bu Rwandalılarla erken çalışmaya başlamalarından
21:14
and used artificial intelligence --
451
1274140
1856
ve yapay zekayı kullanmaları sayesinde oldu.
21:16
one thing, Rwanda has great broadband --
452
1276020
2856
Önemli bir detay, Rwanda'nın internet altyapısı çok iyi
21:18
but these things fly completely on their own.
453
1278900
2856
ama bu şeyler kendi başına uçuyor.
21:21
So we will help you do that. We will make the introductions.
454
1281780
2856
Ve biz de bunu yapacağız, Biz sizleri tanıştıracağız.
21:24
We will even provide financing. We will help you do that.
455
1284660
2696
Hatta finansmanı dahi sağlayacağız. Size bu konuda destek olacağız.
21:27
CA: How much capital is the World Bank willing to deploy
456
1287380
2656
CA: Dünya Bankası bu gibi projelerden
21:30
to back those kinds of efforts?
457
1290060
1536
yapmak için ne kadar harcamayı düşünüyor?
21:31
JYK: Chris, you're always getting me to try to do something like this.
458
1291620
3296
JYK: Chris sen beni her zaman böyle bir şey söyletmeye çalışıyorsun.
21:34
CA: I'm trying to get you in trouble. JYK: So here's what we're going to do.
459
1294940
3576
CA: Başını belaya koymaya çalışıyorum. JYK: Yapmaya çalıştığımız şu.
21:38
We have 25 billion a year that we're investing in poor countries,
460
1298540
4736
Fakir ülkelerde yatırım için, en fakir ülkeler için,
21:43
the poorest countries.
461
1303300
1216
yıllık 25 milyar ayırıyoruz.
21:44
And as we invest over the next three years,
462
1304540
2056
Önümüzeki üç yıllık yatırımlarımız,
21:46
25 billion a year,
463
1306620
1416
yılda 25 milyar.
21:48
we have got to think with you
464
1308060
1856
Bu parayı nasıl daha etkili
21:49
about how to use that money more effectively.
465
1309940
2136
kullanabileceğimiz hakkında sizinle düşünmeliyiz
21:52
So I can't give you a specific number. It depends on the quality of the ideas.
466
1312100
3816
Size net bir rakam veremiyorum. Bu tamamen fikirlerinizin kalitesine bağlı
21:55
So bring us your ideas,
467
1315940
1536
Bu yüzden bize fikirlerinizi getirin
21:57
and I don't think that financing is going to be the problem.
468
1317500
5160
ve finansmanı sağlamanın çok zor olacağını düşünmüyorum.
22:03
CA: All right, you heard it from the man himself.
469
1323220
2336
CA: Peki. Bunları en doğru kişiden duydunuz.
22:05
Jim, thanks so much. JYK: Thank you. Thank you.
470
1325580
2216
Jim teşekkürler. JYK: Teşekkürler. Teşekkürler.
22:07
(Applause)
471
1327820
3400
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7