Improve English Speaking Skills (Real life story in English) Learn English through stories

so do you think we have always lived  in this beautiful and expensive house

peki sizce hep bu güzel ve pahalı evde mi yaşadık

yes of course well as far as I  remember we have always lived here

evet tabii iyi hatırladığım kadarıyla hep burada yaşadık

then you need to hear this story pay attention

o zaman bu hikayeyi dinlemeniz lazım dikkat edin

I want to talk to you about a very sad event in  my life something that I could never forget never  

size hayatımda çok üzücü bir olaydan bahsetmek istiyorum hayat asla unutamayacağım bir şey asla

it's hard for me to tell this  story but I'm sure you must know it

bu hikayeyi anlatmak benim için zor değil ama eminim ki bunu biliyorsunuzdur

it happened many years ago  

yıllar önce oldu

I had told you before that my parents  got divorced when I was only a child  

size daha önce ailemin boşandığını ben daha çocukken

I was 10 years old the separation of my parents  affected me a lot but not in the way you think

10 yaşındaydım. eski annemle babamın ayrılığı beni çok etkiledi ama sandığınız gibi değil yani

I mean I was not sad because my parents got  divorced they had been fighting too much and  

üzülmedim çünkü annemle babam boşandılar çok kavga ediyorlardı ve

I had to see that every day my siblings and I had  to watch them fight all the time it was horrible

bunu her gün kardeşlerimle ben izlemek zorunda kalıyorduk her zaman kavga etmek korkunçtu

that's why when they decided  to get divorced I was not sad  

bu yüzden boşanmaya karar verdiklerinde üzülmedim

but what really affected me was the fact that  my brothers and my sister and I had to separate  

ama beni asıl etkileyen şey, erkek ve kız kardeşimle ikimizin ayrılıp

two of us could go with my father  and the other two with my mom

babamla gidebilecek olmamızdı. annemle

I was very close to them we grew up together  we always played together and also cry together  

ben onlara çok yakındık beraber büyüdük hep beraber oynadık ve

when my parents fought I was happy being with them  that's why it affected me a lot when we went apart

annemle babam kavga ettiğinde beraber ağladık onlarla olmaktan çok mutluydum o yüzden ayrılığımız beni çok etkiledi zaten

anyway my father stayed in my house with my sister  and my younger brother and my older brother and I  

babam evde benimle kaldı ablam ve küçük erkek kardeşim ve ağabeyim ve ben

went with my mom to live to a different place  we rented a room in one of my mom's friend

annemle birlikte başka bir yerde yaşamak için gittik annemin bir arkadaşında bir oda kiraladık

but we didn't have much money I remember my  mom used to pay 50 dollars a month or that  

ama fazla paramız yoktu hatırlıyorum annem bir zamanlar 50 dolar verirdi ay ya da o

room it was more like a favor I think because the  owner of the house was one of her best friends

oda daha çok bir iyilik gibiydi sanırım çünkü evin sahibi onun en iyi arkadaşlarından biriydi

soon we have to move to a different place because  that house was too small for the three of us  

kısa süre sonra farklı bir yere taşınmak zorunda kaldık çünkü o ev üçümüz için çok küçüktü

we were growing up and we need  a room for me and my brother  

biz büyüyorduk ve biz ben ve kardeşim için bir odaya ihtiyacımız vardı

so we moved to another house  this time it was bigger

, bu sefer başka bir eve taşındık, bu sefer daha büyüktü

but we could only stay there for a year because  after that the house was going to be sold well if  

ama orada ancak bir yıl kalabildik çünkü ondan sonra ev satılacaktı, eğer

there for a year and then we could take a piece of  a land near there many poor people used to do that

orada bir yıl kalırsa ve sonra alabilirdik oralara yakın bir arazi parçası birçok fakir insan yapardı

it was a group of poor people living in that  place it was like a mountain there we had to  

orda bir grup fakir yaşıyordu orası dağ gibiydi orada

sleep on the floor at first because we didn't have  a bed or furniture we were really poor remember

ilk başta yatağımız ve mobilyamız olmadığı için yerde yatmak zorunda kaldık gerçekten fakirdik, hatırlayın,

we had to live there in a very small place with  four walls without a bed or furniture we didn't  

dört duvarlı, çok küçük bir yerde, yatağımız ve mobilyamız olmadan yaşamak zorundaydık, mutfağımız ya da

even have a kitchen or a stove so we had to buy  food from a place which sold food at a low price

ocağımız bile yoktu, bu yüzden düşük fiyata yiyecek satan bir yerden yiyecek almak zorundaydık

I remember it cost one dollar soup main dish and  fruit it was not delicious but at least we could  

. hatırla çorba bir dolara mal oldu ana yemek ve meyve lezzetli değildi ama en azından

eat something we had to go there every day on  time otherwise they could leave us without food

bir şeyler yiyebilirdik her gün oraya gitmek zorundaydık yoksa bizi aç bırakabilirlerdi zaten

anyway we had many shortcomings but we were happy  I mean I had my brother by my side and I used to  

çok eksiğimiz vardı ama mutluyduk yani kardeşim yanımdaydı ve

visit my other siblings every week it was not the  same but at least we could play together sometimes  

diğer kardeşlerimi her hafta ziyaret ederdik eskisi gibi değildi ama en azından

while we were living in that mountain  my brother and I made a lot of friends  

o dağda yaşarken en azından ara sıra birlikte oynardık kardeşim ve ben bir sürü arkadaş edinirdik

we used to play together all the time every day  

hep birlikte oynardık her gün annemin bize kızdığı zamanlar

my mom used to get mad at us because  we stayed out playing until night

çünkü geceye kadar dışarıda oynuyorduk

but we were happy anyway soon the side directive  I mean the people who were like the presidents  

ama yine de mutluyduk yan direktif yani

of the town where we were living had to make  an inspection they had to check some things

yaşadığımız kasabanın başkanları gibi insanlar bir teftiş yapmak zorunda kalıyorlardı. bazı şeyleri kontrol etmem gerekiyordu,

they had some rules that we had to abide by if  we wanted to live there the main rule was that  

orada yaşamak istiyorsak uymamız gereken bazı kurallar vardı, ana kural,

if you wanted to live there you wouldn't have to  have another house or your own house you get it

eğer orada yaşamak istiyorsan başka bir evin veya kendi evin olması gerekmeyecekti, anladın

my mom didn't have her own house the other house  where we used to live was my father's and he  

annem kendi evi yokmuş diğer oturduğumuz ev babamındı ve

stayed there he was living there so I thought  now we are not going to have any problem right

orada kalıyordu o yüzden artık bir sıkıntımız olmaz diye düşündüm

so we did not care about that matter my mom used  to sell medicinal herbs natural things to heal  

o yüzden umursamadık annem kullandı şifalı otlar satmak,

people or help them with some sicknesses she used  to work in the market a little far from our house

insanları iyileştirmek veya bazı hastalıklara yardımcı olmak için doğal şeyler satmak için eskiden bizim evin biraz uzağında pazarda çalışırdı

we had to help her every day I remember we used  to wake up very early every day we woke up at  

ona her gün yardım etmek zorunda kalırdık hatırlıyorum eskiden çok erken kalkardık her gün sabah erkenden uyanırdık

four in the morning because we had to go with her  to buy some products to sell four in the morning

sabahın dördünde çünkü bazı ürünleri sabahın dördünde satmak için onunla gitmek zorundaydık,

so we used to take torrents I mean My Brother and  Me one day my brother and the next day I was in  

bu yüzden sel alırdık yani kardeşim ve ben bir gün kardeşim ve ertesi gün

church of going with my mom to buy those things  it was very tiring but we had to do it anyway

annemle kiliseye gidiyorduk o şeyleri almak çok yorucuydu ama yine de yapmak zorundaydık

our routine was in the morning we had to  help my mom with the products she used  

rutinimiz sabahtı anneme sattığı ürünlerde yardım etmek zorundaydık

to sell in the afternoon we went  to the school and in the evenings  

öğleden sonra okula gittik ve akşamları

we had a little time to play with our friends

biraz zaman geçirdik. arkadaşlarımızla oynama zamanı

one day I came back from a school I  remember that day very clearly it was Friday  

Bir gün okuldan döndüm çok net hatırlıyorum o günü cuma günüydü

I got to my mom's little store  and she was crying I asked her  

annemin küçük dükkânına gittim ağlıyordu

why are you crying what happened  tell me but she didn't answer

neden ağlıyorsun diye sordum ne olduğunu anlat cevap vermedi

then she told me we have to go to the house  right now come with me let's go I didn't know  

sonra biz dedi hemen eve gitmem lazım benimle gel gidelim ne olduğunu bilmiyordum

what was happening I just told her okay let's  go but calm down tell me what's going on here

ona sadece tamam gidelim dedim ama sakin ol bana burada neler olduğunu anlat

she didn't answer she just told me to hurry so  we went running to our house my mom was crying  

cevap vermedi sadece acele etmemi söyledi o yüzden gidelim koşa koşa bizim eve gitti annem

all the way home I just wanted to know what  was happening but she didn't tell me anything

yol boyu ağlıyordu ne olduğunu öğrenmek istedim ama eve

when we got to our home I got it I understood  what had happened my house our home was not  

geldiğimizde bana bir şey söylemedi anladım ne olduğunu anladım benim evim bizim evimiz

there anymore it had disappeared there was only  a rubble where our house was supposed to be

orada değildi artık kaybolmuştu sadece evimizin olması gereken yerde bir moloz vardı

I was shocked I just stood there without saying  a word it turns out that we had been evicted  

Şok olmuştum tek kelime etmeden orada öylece durdum meğer biz tahliye edilmiştik

they the leaders have just destroyed our  house and it was all my father's fault

liderler evimizi yıktılar ve hepsi babamın suçuydu

these leaders had gone to  visit my father to his house  

bu liderler babamı evine ziyarete gitmişler,

there they asked him about my mother  and he said that she was still living  

ona annemi sormuşlar ve o da onun hala

there with him and that that was still her  house too because they were still married

orada onunla yaşadığını ve hala evli oldukları için buranın da onun evi olduğunu söylemişler

my mother collapsed and broke down  in tears where our house used to  

annem yere yığıldı ve gözyaşlarına boğuldu. bizim evin olduğu yerde

be I was there consoling her hugging her  telling her everything was gonna be fine  

onu teselli ediyordum ona sarılıp her şeyin düzeleceğini söylüyorum

of course everything was a mess at that moment

tabi ki o an her şey darmadağındı

after that we just moved to my father's house  my mother took Revenge by throwing him out  

ondan sonra babamın evine yeni taşındık annem babamı evinden atarak intikamını

of his house that's what he deserved  it was too mean to my mother and us  

aldı hak ettiği şey annem ve bizim için çok kötüydü

but that's another story  I'll tell you some other time

ama bu başka bir hikaye sana başka zaman anlatırım

the thing is that we haven't always lived in a  beautiful house like this we have to go through  

mesele şu ki biz her zaman böyle güzel bir evde yaşamadık

difficult times get this house to buy this  house we had to work hard and do many things

bu evi almak için zor zamanlardan geçmeliyiz

that was very interesting I want to  know how you came to buy this house

bu evi satın almak için çok çalışmamız ve çok ilginç olan birçok şey

sure I can tell you but that would have to  be in the next video that's all for now I  

yapmamız gerekti .

hope you liked this story if you could improve  your English a little more please subscribe to  

Bu hikayeyi beğendim İngilizcenizi biraz daha geliştirebilirseniz lütfen kanala abone olun

the channel and share this video with a friend  thank you very much for your support take care

ve bu videoyu bir arkadaşınızla paylaşın desteğiniz için çok teşekkür ederim kendinize iyi bakın