7 Tips for Presenting & Public Speaking

Sunum & Genel Konuşma için 7 ipucu #Doğal

(upbeat music)

Neşeli bir müzik

- Hello everyone, and welcome back to English with Lucy.

Herkese merhaba ve Lucy ile İngilizce'ye hoşgeldiniz.

Today I have got seven tips for presenting in English.

Bugün İngilizce sunum için vereceğim yedi tavsiye var.

These tips are really going to help you

Bu tavsiyeler gerçekten size yardımcı olacak

improve your presentation skills.

sunum becerilerini geliştirmen için.

Now the vast majority of us, at some point in our lives,

Büyük çoğunluğumuz, hayatımızın bir noktasında

are going to have to give presentations.

sunum yapmak zorunda kalacağız.

We're going to have to speak in public.

Halka açık konuşmamız gerekecek.

And it was actually voted the scariest thing,

Ve aslında en korkunç şey bildirildi

above death and spiders, in a recent study.

son bir çalışmada, ölüm ve örümceklerden baskın olarak.

So it's quite obvious that it's something that

Bu öyle açık bir şey ki

a lot of people hate.

bir çok insan nefret ediyor.

I have to present a lot.

Çok şey sunmak zorundayım.

I hated it at first, but now I really enjoy it

İlk başta nefret ederdim, ama şimdi gerçekten hoşuma gidiyor.

because I've learnt how to do it properly,

Çünkü bunun nasıl düzgün yapılacağını öğrendim

and I'd like to help you guys out today.

ve bugün size yardım etmek isterim.

Quickly, if you really want to kick-start your English,

Gerçekten İngilizce'nizi başlatmak istiyorsanız çabuk olun.

I cannot recommend enough the Lingoda Language Marathon.

Lingoda Dil Maratonu'nu yeterince tavsiye edemem.

You can get a 90-day language course worth 567 euros,

567 Euro değerinde 90 günlük dil kursu alabilirsiniz,

completely refunded to you.

tamamen size iade edildi.

But you have to be quick, because A,

Ama hızlı olmalısın, çünkü A,

spaces are almost filled, and B,

boşluklar neredeyse doldu ve B,

if you want to do the English course,

İngilizce kursu yapmak istiyorsan

you've only got until the 19th of April to sign up.

sadece 19 Nisan'a kadar kayıt yaptırabilirsin.

I've got a video explaining all of the details,

Tüm detayları açıklayan bir video var elimde.

which you can see up here.

Burada görebilirsiniz.

But basically, you sign up for the marathon,

Ama temel olarak, maratona üye olursun.

you do 30 classes every month for three months,

üç ay boyunca her ay 30 ders yapıyorsunuz,

and if you complete all of these classes,

ve eğer tüm bu dersleri tamamlarsanız

Lingoda will give you a full refund; that's 567 euros.

Lingoda size tam bir geri ödeme verecek; bu ödeme 567 euro.

There is also a half-marathon option,

Ayrıca yarım maraton seçeneği de var,

which results in a 50% refund upon completion,

tamamlandıktan sonra% 50 geri ödeme yapılmasıyla sonuçlanır.

and that is just 15 classes per month.

ve bu ayda sadece 15 ders.

There are options for English and German.

İngilizce ve Almanca seçenekleri var.

I feel so passionately about this campaign.

Bu kampanya hakkında çok tutkulu hissediyorum.

As a teacher myself, and somebody who's worked

Ben de bir öğretmenim ve çalışan biri olarak,

independently teaching students for many years,

öğrencileri uzun yıllar bağımsız olarak öğretmek,

it's such a generous offer.

bu çok cömert bir teklif.

I mean, they're offering to refund it all back to you.

Demek istediğim, hepsini sana geri vermeyi teklif ediyorlar.

And to get the refund, all you have to do

Ve geri ödeme almak için, tek yapmanız gereken

is learn loads of English,

İngilizce yüklenenleri öğrenmek

i.e., 90 classes with real, native, qualified teachers.

Yani, gerçek, yerli, nitelikli öğretmenlere sahip 90 sınıf.

What's not to like?

Bunu sevmemek elde mi?

And you know what?

Ve biliyor musun?

Even if you don't complete it, at the very least,

Tamamlamamış olsan bile, en azından

you've done 90 days of English.

90 gün İngilizce yaptın.

If you're interested

Eğer ilgileniyorsanız

and you feel that you are dedicated enough

ve kendini yeterince adamış hissediyorsan.

to do the Language Marathon properly,

Dil Maratonunu doğru şekilde yapmak

all you have to do is click on the link

tek yapmanız gereken bağlantıya tıklamak

in the description box and use the code RUN5.

açıklama kutusunu ve RUN5 kodunu kullanın

This will discount your five euro entry fee.

Bu giriş ücretinizi 5 euro düşürecektir.

All you will pay is 50 cents, and that's just to make sure

Ödeyeceğin her şey 50 sent, ve bu sadece emin olmak için

they have your credit card details.

kredi kartı bilgilerinizi

Good luck to everyone taking part.

Katılan herkese iyi şanslar.

I think you've done an amazing thing,

Bence inanılmaz bir şey yaptın,

and I cannot wait to hear your feedback.

ve geri bildiriminizi duymak için sabırsızlanıyorum.

Right, let's talk about my first tip.

Pekala, hadi ilk tavsiyemi konuşalım.

This is especially important for non-native speakers.

Bu yerli olmayanlar için bilhassa önemli

It is, don't agonise over your accent.

Aksanınız üzerinde sızlanmayın.

Forget your accent.

Unutun aksanınızı.

I always say, rather than working on reducing your accent,

Her zaman derim ki, aksanını azaltmaya çalışmak yerine,

work on improving your pronunciation.

telaffuzunuzu geliştirmeye çalışın.

Accents are part of our culture and our heritage.

Aksanlar kültürümüzün ve mirasımızın bir parçasıdır.

Pronunciation is the way we say sounds and words.

Telaffuz ses ve sözlerimizi söylediğimiz bir yoldur.

And the best way to improve your pronunciation is

Ve telaffuzunuzu geliştirmenin en iyi yolu

slow down.

yavaşlatmak

I've given lots of presentations

Çok fazla sunum yaptım

and I have watched lots of presentations,

ve bir sürü sunum izledim,

and I can tell you the best presentations

ve size en iyi sunumların

are the slower presentations.

daha yavaş sunumlar olduğunu söyleyebilirim.

It's especially important

Özellikle önemli

at the beginning of your presentation

sunumunuzun başında

because everybody has an accent.

çünkü herkesin aksanı vardır.

Natives have accents too.

Yerlilerin de aksanları var.

But we need to give the audience time to get used to

Ama izleyicilere alışmak için zaman vermeliyiz

and to adapt to our accents.

ve aksanlarımıza uyum sağlamak için.

Another reason to embrace your accent is

Aksanınızı kucaklamanın bir başka nedeni

covering up an accent or putting on this fake posh voice

bir aksanı örtbas etmek yada sahte gösteriş sesi koymak

might actually come across as insecure to a audience.

aslında bir izleyici için güvensiz olarak gelebilir.

You might come across as fake.

Sahteymiş gibi görünebilirsin.

They might not trust you as much.

Sana o kadar güvenemeyebilirler.

Now when I'm talking to my friends and my family,

Şimdi arkadaşlarımla ve ailemle konuşurken,

I don't always speak like this because I'm not presenting

Her zaman böyle konuşmuyorum çünkü sunum yapmıyorum.

but I definitely don't put on a fake accent.

ama kesinlikle sahte bir aksan koymam

I'm simply working on my pronunciation.

Ben sadece telaffuzum üzerinde çalışıyorum

I want to make sure I pronounce every relevant

Her şeyi uygun telaffuz ettiğimden emin olmak istiyorum.

and necessary phoneme so that you guys can understand me.

ve beni anlayabilmeniz için gerekli ses birimini.

When students come to me and they say,

Öğrenciler bana geldiğinde derler ki

"Lucy, help me get rid of my accent," I tell them, "No."

Lucy, aksanımdan kurtulmama yardım et. Onlara hayır cevabını veriyorum.

I'm not going to help you get rid of your accent.

Aksanından kurtulmana yardım etmeyeceğim.

I think that's very negative.

Bence bu çok olumsuz.

I will help you improve your pronunciation.

Telaffuzını geliştirmene yardım edeceğim.

In my opinion, the only people that should be getting rid

Benim düşünceme göre, kendi aksanından kurtulmaları gereken tek kişi

of their accents are actors.

aktörlerdir.

Otherwise, unless it's something you do for a hobby,

Aksi takdirde, bir hobi için yaptığınız bir şey olmadığı sürece,

it's a little bit of a waste of time.

biraz zaman kaybıdır.

Number two, use pauses to your advantage.

İkincisi, avantajınıza göre duraklama kullanın.

Pauses are great for so many reasons.

Duraklamalar pek çok sebepten dolayı harika.

As I've said in the previous point about slowing down,

Bir önceki noktada yavaşlatma ile ilgili dediğim gibi,

they give the audience time

seyircilere zaman veriyorlar

to understand what you're saying.

ne dediğini anlamaları için.

A very clear example of this is when I shout a question

Bunun çok açık bir örneği, bir soru sorduğum zamandır

to my boyfriend, who is normally downstairs.

normalde alt katta olan erkek arkadaşıma.

He will immediately reply to that question with "What?"

Soruya hemen "Ne" diye cevap verecek.

I know, instead of repeating myself,

Biliyorum, kendimi tekrarlamak yerine

if I wait three or four seconds,

üç veya dört saniye beklersem

he will then answer my question

o zaman soruma cevap verecek

because he's had time to process what I've said.

çünkü söylediğimi işlemek için zaman vardı.

It's the same for your audience.

İzleyicileriniz için de durum aynı.

It will sometimes take them a couple of seconds

Bazen birkaç saniye sürer.

to understand what you've said.

ne dediğinizi anlamaları.

So use a pause to your advantage.

Bu yüzden avantajınıza göre duraklama kullanın.

Pauses also give you time to think

Duraklar ayrıca düşünmek için size zaman verir.

and also time to have a break.

ayrıca mola zamanı.

Our tongues can in a twist.

Dilimiz bir bükülme içinde olabilir.

You guys only get to see the finished cut

Siz sadece bitmiş kesimi göreceksiniz

of what I film here, but I have to repeat things

burada çektiklerimin, ama her şeyi tekrarlamak zorundayım.

again and again and again because my tongue

tekrar tekrar ve tekrar dilimin yüzünden

doesn't always go where I want it to.

her zaman istediğim yere gitmez.

When I make a mistake, I pause, I have a break,

Bir hata yaptığımda, duraklarım, mola veririm.

and then I try again.

ve tekrar denerim.

And it normally comes out a lot better.

Ve normalde çok daha iyi anlaşılır.

Take three or four seconds

Üç veya dört saniye kazan

to plan what you're going to say next

sonradan ne söyleyeceğini planlaman için

and then you can be confident in your delivery.

ve sonra veriminizden emin olabilirsiniz.

Now the best speakers that I've listened to

Dinlediğim en iyi konuşmacılar

are people that make the audience feel

kitleyi hissettiren insanlardır

as if the pauses have been included for their advantage.

sanki duraklar onların avantajları için dahil edilmiş gibi.

So the audience might think that the pause has been used

Dolayısıyla seyirci duraklamanın vurgu için kullanıldığını düşünebilir

for emphasis, they've said something important,

önemli bir şey söylediklerinde.

they want them to consider how important this point is,

bu noktanın ne kadar önemli olduğunu düşünmelerini istiyorlar

when actually, they just needed to think about

Aslında

what they were going to say next.

sonrasında ne söyleyeceklerini düşünmeleri gerekiyordu.

The speaker may make the audience feel

Konuşmacı kitleyi hissettirebilir

as if they've left a pause to give them time to think

sanki onları düşünmek için bir ara bırakmışlar gibi.

when actually, they're just skimming the audience,

Aslında, sadece seyirciyi gözden geçiriyorlar,

making sure that everyone's understood

herkesin anladığından emin olmak için.

because they're not sure if they've said it quite right.

çünkü doğru söylediklerinden emin değiller.

Number three, now this one is a controversial one,

Üç numara, şimdi bu tartışmalı olanı,

and I'm not going to say absolutely don't say this,

ve kesinlikle bunu söyleme demeyeceğim.,

but I will say reconsider saying this

ama bunu tekrar düşünün diyeceğim

at the beginning of your presentations.

sunumlarınızın başında

If I go to another country,

Başka bir ülkeye gidersem,

and someone is giving a presentation in English,

ve birisi ingilizce sunum yapıyor,

which happens a lot,

bu çok oluyor,

and wow the people who are presenting in another language,

Başka bir dilde sunan insanlar

nine out of 10 times, they will start the presentation

On kişiden dokuzu, sunuma

by saying, "Sorry for my English."

"İngilizcem için özür dilerim" diyerek başlayacaklar.

Now I'm not sure that I really like this.

Bundan hoşlandığımdan aslında emin değilim.

I feel like you can take more control over this situation.

Bu durum üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabileceğinizi hissediyorum.

Why not try saying something like,

Neden böyle bir şey söylemeyi denemiyorsun?

"English isn't my first language,

"İngilizce benim ilk dilim değil,

"but I'm going to try my best here."

"ama burada elimden geleni yapacağım."

Instead of apologising and being all small

Özür dilemek ve küçük olmak yerine

and seeming a bit unconfident, you're taking ownership.

ve biraz da kendinden emin görünmüyorsanız, sahipleniyorsunuz.

English isn't my first language,

İngilizce benim ana dilim değil,

but I'm going to try my best.

ama elimden geleni yapacağım.

It's unapologetic, it's confident,

özür dilemeyen, kendine güvenen

and it makes you seem like you're totally in control,

ve bu seni tamamen kontrol ediyormuş gibi gösteriyor.,

and the audience is going to want to work with you.

ve seyirciler seninle meşgul olmak isteyecekler.

So this is a opportunity to participate here.

Yani bu buraya katılmak için bir fırsat.

In the comments below, I'd really like to know

Aşağıdaki yorumları bilmek istiyorum gerçekten

if you have had any great alternatives

herhangi bir harika alternatifiniz varsa

to "Sorry for my English."

"İngilizcem için üzgünüm" için

Or, you can say if you think "Sorry for my English" is fine.

Ya da "İngilizcem için üzgünüm" cevabının iyi olduğunu söyleyebilirsiniz.

I look forward to seeing what you have to say.

Ne söyleyeceğini görmeyi dört gözle bekliyorum.

Now number four.

Dört numara.

You guys always knew I was going to mention this one.

Sizler hep bundan bahsedeceğimi biliyorsunuz.

It is practise.

Bu pratik.

But I want to say, practise, but don't learn.

Pratik yapmak istiyorum, ama öğrenmiyorum.

You can tell when somebody has practised a presentation

Birinin ne zaman bir sunum yaptığını anlayabilirsiniz.

or rehearsed a presentation, and you can also tell

veya bir sunumu prova yaptığını, ve ayrıca söyleyebilirsiniz ki

when they've learnt a presentation.

bir sunum öğrendiklerini.

The difference being that a practised presentation

Fark edilen bir sunumun olması

is organic, it's genuine, it flows, and it's trustworthy.

organik, hakiki, akıcı ve güvenilirdir.

You can trust what that person is saying.

O kişinin söylediğine güvenebilirsin.

A learnt presentation is memorised, it's stagnant,

Öğrenilen bir sunum ezberlenir, durgundur,

and it's sterile.

ve kısır.

It's not interesting,

İlginç değil,

which is why you need to use number five, cue cards,

bu yüzden beş numarayı kullanmanız gerekiyor, işaret kartları,

to your advantage.

senin yararın için.

This really ties in with number four.

Bu gerçekten dört numarayla bağlantılı.

If you are allowed to use cue cards or speaker notes

İşaret kartı veya konuşmacı notu kullanma izniniz varsa

in your presentation, for goodness sake, please use them.

sunumunuzda, Allahınızı seviyorsanız, lütfen onları kullanın.

Use them, they are so, so useful.

Onları kullan, çok ama çok kullanışlılar.

You never know when you're going to be caught off-guard,

Korunmak için ne zaman yakalanacağını asla bilemezsin.

so it is so essential to have something up there with you.

o yüzden orada bir şeylerin olması çok önemli.

You don't have to have them in your hand

Onları elinde bulundurmak zorunda değilsin

but have them up there.

ama onları oraya götür.

I've seen a lot of people get stage fright.

Sahne korkusu olan birçok insan gördüm.

Those who have speaker notes can quickly look back

Konuşmacı notlarına sahip olanlar hızlı bir şekilde geri dönebilir

and figure out where they are.

ve nerede olduklarını bulur.

Those who don't stand up there like a lemon.

Orada mal gibi durmazlar.

Cue cards should be tiny little bullet points

Kartları küçük noktalar olmalıdır

that keep you on track, that remind you where you are.

bu seni yolda tutar, nerede olduğunu hatırlatır.

They should not be a whole written presentation.

Hepsi yazılı bir sunum olmamalı.

I used to hate it at university.

Üniversiteden nefret ederdim.

We'd give presentations in class

Sınıfta sunumlar yapardık

and people would stand up there with two A4 papers

ve insanlar orada iki A4 kağıtla ayakta dururdu.

of their entire speech.

tüm konuşmalarında.

It doesn't look good, it doesn't look professional.

İyi görünmüyor, profesyonel görünmüyor.

It looks like you've written it the night before.

Bir gece önce yazmışsın gibi görünüyor.

You need to practise and rehearse multiple times

Birden çok kez antrenman ve prova yapmalısınız

just using your cue cards.

sadece işaret kartlarını kullanarak

So if you practise it loads, it will come out

Yani, eğer aşırı pratik yaparsan, ortaya çıkar.

a little bit differently each time, but that's good

her seferinde biraz farklı olarak, ama bu iyi

because you're going to be preparing yourself

çünkü kendini hazırlayacaksın

for a multitude of situations.

çok sayıda durum için.

Number four, think about your body.

Altıncısı, vücudunu düşün.

Everyone is different.

Herkes farklıdır.

When I present, I like to have my feet apart.

Sunduğumda ayaklarımı ayırmayı severim.

I definitely don't walk around on stage.

Kesinlikle sahnede dolaşmam.

I have them planted on the floor,

Onları yere yerleştirdim,

and I like to use my two hands and my waist to sort of pivot

iki elimi ve belimi dayanak gibi kullanmayı seviyorum

and I'll kind of talk like this.

ben de böyle konuşurum.

I've got loads of room to move,

Taşınacak bir sürü yerim var.

but I'm not moving up and down.

ama yukarı ve aşağı hareket etmiyorum.

That's a distraction and also you can trip over

Bu bir dikkat dağıtıcı ve aynı zamanda seyahat edebilirsiniz

which is not what you want.

istediğin bu değil.

So I like to stay in one place.

Bu yüzden tek bir yerde kalmak istiyorum.

I like to look really, really confident.

Gerçekten özgüvenli görünmeyi çok seviyorum.

Chest out, great posture, and I try not to do

Göğüs dışarı, harika duruş ve yapmamaya çalışıyorum

my typical fidget things, which is touching my hair,

Saçımıma dokunan tipik huysuzluk verici şeyleri yapmamaya çalışıyorum.

touching my nose, touching my neck.

burnuma dokunmak, boynuma dokunmak.

So I really try not to do that.

O yüzden bunu yapmamaya çalışıyorum.

Before you go on stage, you want to think,

Sahneye çıkmadan önce düşünmek istersin,

am I going to walk up and down, which is fine,

yukarı ve aşağı yürüyeceğim, ki bu iyi,

but only if you're comfortable with the space.

ama sadece alanla rahatsanız.

What is my stance?

Benim duruşum nedir?

I like to call this like a Supergirl stance.

Buna Süper kız tavır diyelim.

How are you going to stand?

Nasıl duracaksın?

Think about it so you go up there

Bir düşün, oraya git.

and you know exactly what to do.

ve tam olarak ne yapacağını biliyorsun.

It's also a really good idea to identify the things

Ayrıca, işleri tanımlamak için gerçekten iyi bir fikir

that you keep doing over and over again

tekrar tekrar yapmaya devam ettin

like fluffing hair, touching your eyelash

saç kabartmak, kirpiklerine dokunmak gibi

because your hair is on your eyelash,

çünkü saçların kirpinin üstünde

itching, fiddling, doing thumb things.

kaşıntı, küstah, aptalca şeyler yapıyor.

Think about them forehand, so you can quickly snap out of it

Onları düşünün, böylece hızlı bir şekilde bunlardan kurtulabilirsiniz.

if you're doing it.

eğer yapıyorsan.

The last one, number seven, is dress to impress.

Sonuncusu, yedi numara, etkilemek için bir elbise.

And this one can also be controversial,

Ve bu da tartışmalı olabilir.

especially in the influence industry,

özellikle etki endüstrisinde

because people like to look really casual.

çünkü insanlar gerçekten rahat görünmek isterler.

I would say just go one notch

Ben sadece bir çentik söyleyebilirim

above the predicted dress code.

tahmin edilen kıyafet kodunun üstünde.

If it's smart-casual, lean towards the smart side.

Eğer akıllıysa, akıllı tarafa yaslanın.

If it's office wear, wear a suit.

Eğer ofis giysisiyse, takım elbise giy.

It's always better to look overdressed

Aşırı şık giyinmekten daha iyidir.

as opposed to underdressed.

It makes you look professional.

Profesyonel görünmeni sağlıyor.

It makes you feel good about yourself.

Kendin hakkında iyi hissetmeni sağlıyor.

And somebody who looks groomed is the kind of person

Bakımlı biri olan biri de

the audience is going to keep their eyes on.

seyirciler gözlerini açık tutacak.

There's nothing worse than having the audience drift off.

At the end of the day, you want to engage with your audience

and if you look scruffy and like you're not really

meant to be there, are you going to engage with them?

So have a think about that one.

Right, guys.

Those are my seven tips.

Bunlar benim yedi tavsiyem.

If you have any other recommendations,

Başka önerileriniz varsa,

please comment them down below.

lütfen aşağıya yorumlayın.

Don't forget to check out the Lingoda Language Marathon.

Lingoda Dil Maratonu'nu kontrol etmeyi unutmayın.

There's additional information in the description box

Açıklama kutusunda ek bilgi var

along with the link and the code

bağlantı ve kod ile birlikte

which gives you a discounted entry fee.

bu size indirimli giriş ücreti verir.

And don't forget to connect with me

Ve benimle bağlantı kurmayı unutma

on all of my social media.

tüm sosyal medyada.

I've got my Facebook, I've got my Instagram,

Facebook'um var, Instagram'ım var,

and I've got my Twitter.

ve Twitter'ım var.

And I really recommend checking out my Instagram

Ve gerçekten Instagramımı kontrol etmenizi öneriyorum

because we've got another book giveaway happening

çünkü başka bir kitap hediye aldık

very soon.

çok yakında.

And I will see you soon for another lesson.

Ve yakında başka bir ders için görüşürüz

Muah.

(upbeat music)

(neşeli bir müzik)