The intangible effects of walls | Alexandra Auer

69,673 views ・ 2020-04-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber: Joseph Geni Reviewer: Camille Martínez
0
0
7000
Çeviri: Ömer Karip Gözden geçirme: Ezgisu Karakaya
00:13
Humankind loves to build walls.
1
13055
3048
İnsanlık yapı inşa etmeyi sever.
00:16
Have you ever noticed that?
2
16555
1591
Daha önce fark ettiniz mi?
00:18
We build walls for everything:
3
18523
2209
Her şey için duvar inşa ediyoruz:
00:20
for shelter, for protection, for privacy.
4
20756
3738
barınmak, korunmak, gizlilik.
00:24
Over the past 70 years,
5
24923
2225
Geçen 70 yılda,
00:27
the number of barriers between countries has doubled.
6
27172
3559
Ülkeler arasındaki bariyer miktarı ikiye katlandı.
00:31
Right now, there are more walls than at the end of the Second World War,
7
31230
4177
Şu anda İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda olandan daha fazla duvar var,
00:35
more than during the Cold War.
8
35431
2712
Soğuk Savaştakinden daha fazla.
00:38
Growing up in Germany,
9
38739
1500
Almanya'da büyürken
00:40
the fall of the Berlin Wall always felt to me
10
40263
2408
Berlin Duvarı'nın yıkılması bana her zaman
00:42
like the introduction of a new world, a world without barriers.
11
42695
4240
yeni bir dünyanın, engelsiz bir dünyanın tanıtımı gibi hissettirdi.
00:46
But since the attacks of 9/11,
12
46959
2185
11 Eylül saldırılarından beri
00:49
the construction has experienced an extreme rise.
13
49168
3100
inşaatta aşırı bir artış yaşadı.
00:52
Since then, the amount has doubled,
14
52672
2127
O zamandan beri planlanan ya da inşa edilen
00:54
with about 30 new structures that were planned or built.
15
54823
3637
30 yapı ile birlikte rakam ikiye katladı.
00:58
Walls and fences are often built with the intention of security,
16
58869
4759
Duvarlar ve çitler çoğu zaman güvenlik amacıyla yapılırlar;
01:03
security from another group of people,
17
63652
2346
diğer insanlardan,
01:06
from crime, from illegal trades.
18
66022
2314
suçtan, yasa dışı ticaretten güvelik.
01:08
But walls and fences only provide us with a feeling of security,
19
68931
4017
Fakat duvarlar ve çitler bize sadece güvenlik hissi verir,
01:12
which is different from real security.
20
72972
2728
ki bu gerçek güvenlikten farklıdır.
01:16
Even though they might make us feel safe,
21
76126
2461
Güvende hissettirebilmelerine rağmen,
01:18
the structures themselves can't protect us.
22
78611
2985
yapıların kendileri bizi koruyamazlar.
01:22
Instead, they do something else:
23
82228
2512
Bunun yerine başka bir şey yaparlar:
01:24
they separate.
24
84764
1416
Ayırırlar.
01:26
They create an us and a them.
25
86204
2443
Biz ve onlar oluştururlar.
01:28
They establish an enemy.
26
88671
1885
Bir düşman yaratırlar.
01:31
Walls make us build a second wall in our head, a mental wall.
27
91080
4736
Duvarlar kafamızda ikinci bir duvar oluştururlar, zihinsel bir duvar.
01:36
And those mental walls slowly make us lose sight
28
96250
3317
Bu zihinsel duvarlar diğer insanlarla ortak olan her şeyimizi
01:39
of all the things we have in common with the people on the other side.
29
99591
3972
yavaşça gözden kaçırmamızı sağlar.
01:44
The other way around,
30
104363
1166
Diğer taraftan,
01:45
mental walls can grow so strong that they encourage us to build,
31
105553
3895
zihinsel duvarlar o kadar güçlenir ki bizi fiziksel duvarlar inşa etmeye,
01:49
keep or strengthen physical walls.
32
109472
2750
bu duvarları korumaya ya da güçlendirmeye teşvik ederler.
01:52
Physical and mental walls are closely interlinked,
33
112839
2426
Fiziksel ve zihinsel duvarlar birbirine yakından bağlıdır.
01:55
and one almost always comes with the other.
34
115289
2529
Çoğu zaman biri diğeriyle birlikte gelir.
01:58
It's a constant cycle:
35
118193
1435
Bu bir sabit döngüdür:
01:59
physical walls empower mental walls, and mental walls empower physical walls
36
119652
4260
Fiziksel ve zihinsel duvarlar
02:03
until at one point one part falls away,
37
123936
2924
birbirlerini bir noktada bir parça düşene
02:06
and the cycle is disrupted.
38
126884
1636
ve döngü bozulana dek güçlendirirler.
02:09
When the Berlin Wall was being built,
39
129606
2212
Berlin Duvarı inşa edilirken
02:11
it was hard to tell who the wall was facing,
40
131842
2962
duvarın kime dönük olduğunu bilmek zordu.
02:14
because the people living around it identified as one.
41
134828
3516
Onun etrafında yaşayanlar tek olarak tanımladılar.
02:18
There was no us and them.
42
138368
1767
Biz ya da onlar yoktu.
02:20
There was no others.
43
140159
1357
Başkaları yoktu.
02:21
During the time of separation,
44
141991
1616
Ayrılma sırasında,
02:23
both sides developed differently and formed individual identities.
45
143631
3706
her iki taraf da farklı gelişti ve bireysel kimlikler oluşturdu.
02:27
All of a sudden, there was an us and a them.
46
147736
2749
Birdenbire, biz ve onlar vardı.
02:30
A mental wall was built,
47
150898
1909
Zihinsel bir duvar inşa edildi.
02:32
and when the Berlin Wall fell again in 1989,
48
152831
3446
Berlin Duvarı 1989'da tekrar yıkıldığında
02:36
this mental wall in the head of the people stayed.
49
156301
3154
bu zihinsel duvar insanların kafasında kaldı.
02:40
Eastern Germans had to be reintegrated into their own country,
50
160033
4149
Doğu Almanlar kendi ülkelerine yeniden entegre edilmek zorundaydı.
02:44
and even though they didn't have to move places,
51
164206
2724
Yer değiştirmelerine gerek olmamasına rağmen,
02:46
many still today feel like they have never fully arrived.
52
166954
3862
çoğu hâlâ bugün tam olarak gelmemiş gibi hissediyor.
02:51
Those remaining effects of the mental wall are also measurable.
53
171182
4125
Zihinsel duvarın ardında bıraktığı etkileri de ölçülebilir.
02:55
A study from the Freie University of Berlin in 2005
54
175735
3611
2005 yılında Freie Üniversitesinin bir araştırması
02:59
shows that even 15 years after the reunification,
55
179370
4169
birleşmeden 15 yıl sonra bile, Almanların hâlâ eski duvarın
03:03
Germans still believed that cities on the other side of the former wall
56
183563
4802
diğer tarafındaki şehirlerin gerçekte olduğundan
03:08
are further away than they really are.
57
188389
2269
daha uzakta olduğuna inandıklarını gösterir.
03:11
The interesting thing is that they found a link between political attitude
58
191237
4609
İlginç olan şey politik tutum ile mesafe tahmini
03:15
and estimation of the distance.
59
195870
2014
arasında bağlantı bulmalarıdır.
03:18
The more a participant was against the German reunification,
60
198477
4865
Katılımcı, Alman birleşmesine ne kadar çok karşıysa
03:23
the further away they estimated cities to be.
61
203366
3531
şehirlerin de o kadar daha uzak olduğunu tahmin ediyordu.
03:28
It's the mental wall which keeps cities on the other side far away,
62
208125
4644
Şehirleri birbirinden ayrı ve uzak tutan şey zihinsel duvardır.
03:32
and the higher and stronger this mental wall,
63
212793
2946
Zihinsel duvar yükselip güçlendikçe
03:35
the more difficult they seem to be reached.
64
215763
2391
kavuşmaları, daha da zor olacak gibi gözüküyor.
03:38
I tried to repeat this study
65
218777
1340
Ben bu çalışmayı
03:40
with a group of young Germans who grew up without the wall
66
220141
2968
duvar olmadan büyüyen bir grup genç Almanla
03:43
to see if these effects are still measurable nowadays.
67
223133
3125
etkilerin hâlâ ölçülebilir olduğunu görebilmek için tekrar ettim.
03:46
And the results show that this generation,
68
226726
2838
Sonuç gösteriyor ki bu kuşak,
03:49
my generation,
69
229588
1482
benim kuşağım,
03:51
is just kind of bad at geography in general --
70
231094
4226
coğrafyada genel olarak biraz kötü.
03:55
(Laughter)
71
235344
1070
(Gülüşme)
03:56
East and West.
72
236438
1194
Doğu ve Batı.
03:57
But in our defense, this could be seen as an improvement, right?
73
237656
3722
Savunmamız şu ki, bu bir gelişme olarak görülebilir, değil mi?
04:01
We never experienced the actual wall.
74
241402
2576
Biz hiçbir zaman gerçek duvarı görmedik.
04:04
This physical barrier was never able to make us build a mental wall
75
244002
3840
Öncelikle, fiziksel engel
zihinsel bir duvar inşa etmemizi sağlayamadı.
04:07
in the first place.
76
247866
1248
04:10
I would love to take this as a serious indication
77
250479
2581
Bunu ciddi bir çıkarım olarak kabul etmek isterim ki
04:13
that there could be a future without a mental wall dividing Germany,
78
253084
3531
Almanya'yı bölen zihinsel duvarın olmadığı bir gelecek mümkün olabilir.
04:16
but I think we have to face reality:
79
256639
2206
Bence gerçekle yüzleşmeliyiz:
04:18
this one wall could be disappearing,
80
258869
2054
Bu duvar kaybolabilir,
04:20
but in the meanwhile, a billion others are constructed.
81
260947
3386
ama bu arada, diğer milyarlarcası inşa ediliyor.
04:24
One global trend we are currently experiencing
82
264800
2838
Şu an deneyimlediğimiz küresel akım
04:27
is the rise of gated communities.
83
267662
2569
kapalı toplulukların yükselişidir.
04:30
And in a way, gated communities can be seen the same exact way as countries,
84
270914
4915
Bir bakıma, kapalı topluluklar tıpkı ülkeler gibi gözükebilir,
04:35
just on the small scale --
85
275853
2001
sadece küçük ölçekte --
04:37
neighborhoods surrounded by walls and fences
86
277878
2580
vatandaşlarını diğer vatandaşlardan korumak için
04:40
to protect citizens from other citizens --
87
280482
3240
duvarlar ve çitler ile çevrili mahalleler
04:43
and the only difference is, it's by choice.
88
283746
3345
ve tek farkı olan şey, bu kendi seçimleridir.
04:47
But the physical and mental effects on the people living inside
89
287115
3441
Ama fiziksel ve zihinsel duvarın
04:50
and the people kept outside
90
290580
2259
içerisinde yaşayan ve dışarısında tutulan insanlar
04:52
are the same,
91
292863
1285
üzerindeki etkisi aynıdır,
04:54
separating cities, neighborhoods
92
294172
2960
şehirleri, mahalleleri,
04:57
and even playgrounds.
93
297156
1927
ve hatta oyun alanlarını ayırmak.
05:00
In the spring of last year, I worked on a design project in Brussels
94
300099
3510
Geçen yıl baharda, Brüksel'de bu durumun olduğu
05:03
at two elementary schools where this was the case.
95
303633
2867
iki ilkokulda bir tasarı projesi üzerine çalıştım.
05:07
Both the schools share an entrance and the schoolyard.
96
307071
2915
İki okul da aynı girişi ve bahçeyi paylaşıyor.
05:10
Both schools teach in Dutch.
97
310441
1729
İkisi de Flemenkçe ders veriyor.
05:12
But one school is mainly visited by Belgian children,
98
312594
2988
Bir okulu ağırlıkla Belçikalı çocuklar ziyaret ediyor,
05:15
and the other school, by immigrant children.
99
315606
2773
ve diğer okulu, göçmen çocuklar.
05:18
The schools are separated by walls and fences,
100
318403
2436
Okul bahçesindeki onları ayıran bu çitin yanı sıra,
05:20
leaving the children no point of interaction
101
320863
2640
okullar, çocuklara etkileşim noktası bırakmadan
05:23
other than this fence on the schoolyard that separates them.
102
323527
3768
onları duvarlar ve çitlerle ayırıyor.
05:27
When I started to work there,
103
327962
1405
Orada çalışmaya başladığımda,
05:29
it made me sad to see children having to stand at a fence
104
329391
3217
çocukların diğer taraftaki arkadaşlarıyla konuşmak için
05:32
to talk to their friend on the other side.
105
332632
2423
çit önünde dikildiklerini görmek beni üzdü.
05:35
But what's even worse is that most of the children
106
335550
2976
Daha da kötüsü çocukların birçoğu
05:38
will never get the opportunity to even make a friend on the other side.
107
338550
4269
diğer taraftan arkadaş edinme şansını bile hiçbir zaman bulamayacak.
05:43
School should be the place where children, all children,
108
343827
3438
Okullar çocukların, tüm çocukların bir araya gelip,
05:47
come together and learn --
109
347289
1671
öğrendikleri yer olmalıdır --
05:48
learn from the teacher, but more importantly,
110
348984
2591
öğretmenden öğrenmek,
daha da önemlisi, birbirlerinden öğrenmek.
05:51
learn from each other.
111
351599
1252
05:53
And the more diversity, the more there is to learn.
112
353212
3097
Daha fazla çeşitlilik varsa, öğrenecek daha çok şey vardır.
05:56
In fact, school might be the only time in our lives
113
356691
2957
Aslında okul, sosyal farklılıklarımıza rağmen iletişim kurmanın mümkün olduğu
05:59
where establishing a contact despite social differences is even possible.
114
359672
4433
hayatımızdaki tek zaman olabilir.
06:04
Separating children during this time of their development
115
364839
2987
Çocukları gelişim çağlarında ayırmak
06:07
will make integration extremely difficult,
116
367850
3149
birleşmeyi, imkansız olmasa bile,
06:11
if not impossible.
117
371023
1981
oldukça zorlaştıracaktır.
06:13
And yet, somehow,
118
373851
1157
Yine de, her nasılsa,
06:15
I seem to be the only one having a problem with this fence in Brussels.
119
375032
3656
Brüksel'de bu çitlerle sorunu olan tek kişi benim gibi gözüküyor.
06:19
Most of the parents, teachers and children
120
379143
2433
Ebeveyn, öğretmen ve çocukların birçoğu
06:21
stopped seeing or at least questioning the structure.
121
381600
2970
yapıyı fark etmeyi ya da hiç olmazsa sorgulamayı bıraktı.
06:24
It's just how it is.
122
384988
1309
Olan tam da bu.
06:26
Nobody has ever seen it differently.
123
386321
2233
Kimse onu farklı şekilde görmedi.
06:28
And people are in favor of it.
124
388578
2401
İnsanlar bundan yanalar.
06:31
I once asked a boy if he would like to play with the other side,
125
391957
3064
Bir keresinde bir çocuğa diğer tarafta oynamak ister mi diye sordum:
06:35
and he said, "No."
126
395045
1247
"Hayır," dedi.
06:36
Then I asked if he would play with them if the fence wasn't there,
127
396640
3177
Ben de, eğer çit olmasaydı, o zaman onlarla oynar mıydın, diye sordum:
06:39
and he said, "Probably."
128
399841
1866
"Muhtemelen," dedi.
06:41
But then he quickly added that the fence should stay,
129
401731
2490
Hemen ardından çit orada kalmalı diye ekledi,
06:44
because the other side is mean and they never give back his ball.
130
404245
3419
çünkü diğer taraf kötüdür ve topunu asla geri vermezler.
06:48
It's funny, because I talked to children from both sides,
131
408446
2683
Bu komik, çünkü her iki taraftan da çocuklarla konuştum.
06:51
and everyone told me that the other side is mean
132
411153
2660
Hepsi, diğer taraf kötü, dedi.
06:53
because they never give back the ball.
133
413837
2844
Çünkü topu asla geri vermezler.
06:57
The children on both sides dislike each other,
134
417172
2237
Her iki taraftaki çocuklar da birbirlerini sevmiyor.
06:59
and there are regularly arguments breaking out at this fence,
135
419433
3865
Bu çitin olduğu yerde devamlı tartışmalar çıkıyor
07:03
which is also the main reason why people feel the need
136
423322
2809
ki bu insanların çitin orada olmasına ihtiyaç duymasının
07:06
for it to be there:
137
426155
1190
asıl sebebidir:
07:07
it protects the children from each other,
138
427369
1977
Çocukları birbirinden korur,
07:09
or at least their toys,
139
429370
1172
en azından oyuncaklarını,
07:10
and it prevents chaos.
140
430566
1964
ve kaosu engeller.
07:13
At some point, the children started to crawl beneath the fence
141
433346
3147
Bir noktada, çocuklar toplarını geri almak için
07:16
to get their ball back,
142
436517
1285
çitin altından sürünmeye başladılar.
07:17
and the reaction of the schools was to put these metal plates there.
143
437826
3848
Okullar oralara bu metal plakaları koyarak karşılık verdi.
07:22
Now they climb over.
144
442161
2634
Şimdi üzerinden tırmanıyorlar.
07:25
I don't know what came first in Brussels:
145
445298
2075
Brüksel'de neyin ilk geldiğini bilmiyorum:
07:27
a mental wall that grew too strong that it made them build a physical fence,
146
447397
4283
Onların fiziksel çit yapmasını sağlayacak kadar güçlenen zihinsel duvar,
07:31
or this fence that now emphasizes the social differences,
147
451704
3581
ya da okul bahçesinde bile
07:35
even on the schoolyard.
148
455309
1723
sosyal farklılıkları vurgulayan bu çit.
07:37
But what I did know when I started to work there
149
457056
2247
Orada çalışmaya başladığımda bildiğim şey,
07:39
was that I wanted to change something about the situation.
150
459327
3081
bu durumla ilgili bir şeyleri değiştirmek istediğimdi.
07:42
I wanted to show both sides again how much they have in common.
151
462814
3981
Her iki tarafa da ne kadar ortak noktaları olduğunu göstermek istedim.
07:47
For children, this isn't very hard,
152
467612
2263
Çocuklar için bu çok zor değildir,
07:49
because even though one schoolyard speaks Dutch
153
469899
2449
çünkü bir okul bahçesinde Flemenkçe,
07:52
and the other schoolyard, a mix of French, Turkish and Arabic,
154
472372
3887
diğerinde Fransızca, Türkçe ve Arapça konuşulmasına rağmen,
07:56
they all speak the universal language of play.
155
476283
2817
hepsi küresel oyun dilini konuşuyor.
07:59
And it turned out the desire to play
156
479495
2556
Oyun oynama isteğinin
08:02
is a lot stronger than all the supposed differences between them.
157
482075
3675
aralarındaki sözde tüm farklılıklardan çok daha güçlü olduğu ortaya çıktı.
08:06
I installed different games at the fence,
158
486178
2107
Çite farklı oyunlar koydum.
08:08
which turned it into an interface, a common ground,
159
488309
2722
Bu da onu bir engel yerine, bir arayüze,
08:11
instead of a barrier.
160
491055
1423
ortak bir zemine dönüştürdü.
08:12
And all of a sudden, children were drawing together,
161
492502
2895
Birdenbire, çocuklar kalemlerini değişerek
08:15
exchanging pencils
162
495421
1479
birlikte çizimler yapıyor
08:16
and talking on the phone.
163
496924
1672
ve telefonda konuşuyordu.
08:18
Especially the phones were a great success,
164
498620
2370
Özellikle telefonlar çok başarılıydı.
08:21
because they were so amazed
165
501014
1354
Bu alet aracılığıyla
08:22
by the fact that they can hear the other side through this device
166
502392
3076
diğer tarafı duymaya o kadar çok şaşırdılar ki
08:25
that they couldn't stop speaking.
167
505492
1967
konuşmayı bırakamadılar.
08:28
In the case of an elementary school, parents play a very big role
168
508748
3724
İlkokul söz konusu olduğunda, ebeveynler çocuklarının günlük yaşamını
08:32
in shaping the everyday life and the environment of their children.
169
512496
3782
ve çevresini şekillendirmede çok büyük rol oynar.
08:36
So I knew that if I wanted to make a difference,
170
516302
2299
Bu yüzden biliyordum ki değişiklik istiyorsam,
08:38
I had to somehow show them, too, how much they have in common
171
518625
2937
diğer tarafla ne kadar ortak noktaları olduğunu,
bir şekilde onlara da göstermeliydim.
08:41
with the other side.
172
521586
1384
08:42
But for parents, this was a lot more difficult,
173
522994
2368
Ebeveynler için bu çok daha zordu.
08:45
because most of them speak different languages,
174
525386
2508
Birçoğu farklı diller konuşuyor,
08:47
work different jobs with different incomes,
175
527918
2021
farklı gelirleriyle, farklı işler yapıyor,
08:49
live in different social circles,
176
529963
1593
farklı sosyal çevrede yaşıyor,
08:51
believe in different religions,
177
531580
1580
farklı dinlere inanıyor,
08:53
experience different cultures
178
533184
1414
farklı kültürler deneyimliyor
08:54
and share different values.
179
534622
1854
ve farklı değerler paylaşıyor.
08:56
And then there was me, a student,
180
536500
2208
Bir de tüm bu yönlerden
08:58
different in all of these aspects again.
181
538732
2948
farklı bir öğrenci, ben vardım.
09:02
So how could I show them
182
542095
1984
Ne kadar ortak noktaları olduğunu
09:04
how much they have in common?
183
544103
1544
onlara nasıl gösterebilirdim ki?
09:06
I chose not to convince them myself
184
546245
2255
Onları benim değil
09:08
but by letting their own children do the talking.
185
548524
2719
kendi çocuklarının konuşmasıyla ikna etmeyi seçtim.
09:11
I designed a picture exhibition on the schoolyard
186
551679
3525
Okul bahçesinde çocuklarının çitlerin arasından birlikte oynadıklarını
09:15
showing them their children playing together through the fence.
187
555228
4051
görmeleri için bir resim sergisi tasarladım.
09:19
At the end of this exhibition,
188
559303
1458
Serginin sonunda,
09:20
I asked people to write down their thoughts, ideas and wishes
189
560785
2948
herkesin düşüncesini, fikrini ve dileğini
09:23
on these big wooden boxes,
190
563757
1334
büyük ahşap kutulara yazmasını istedim.
09:25
and I labeled the boxes with, "What do you think?"
191
565115
2754
Kutuları ''Ne düşünüyorsunuz?'' yazarak etiketledim.
09:28
A lot of people wrote "Yes" on it.
192
568321
2823
Birçok kişi üzerine ''Evet,'' yazdı.
09:31
Yes, what?
193
571874
1270
Evet, ne?
09:33
I never mentioned my opinion or an action that should follow,
194
573838
3429
Hiçbir fikrimden ya da takip edilmesi gereken yoldan bahsetmedim.
09:37
so which question were they answering with yes?
195
577291
2640
Bu durumda hangi soruya evet diye cevap veriyorlardı?
09:39
When I asked, they said yes, the fence should go.
196
579955
2804
Sorduğum zaman, evet dediler, çitler gitmeli.
09:43
Yes, we want to play with the other side.
197
583180
2866
Evet, diğer tarafla oynamak istiyoruz.
09:46
The pictures implied enough to answer a question
198
586554
2782
Resimler hiç önerilmeyen bir sorunun cevaplanmasını
09:49
that was never proposed.
199
589360
1647
yeterince ima etti.
09:51
People were seeing the absurdity of the situation again
200
591410
3069
İnsanlar bu durumun saçmalığını görüyordu.
09:54
and felt how unnecessary this fence is
201
594503
2362
Ben kendi görüşümü zorlamadan
09:56
without me forcing an opinion on them.
202
596889
2529
çitin ne kadar gereksiz olduğunu kendileri gördüler.
10:00
The exhibition showed the two sides their similarities for once.
203
600735
4290
Sergi iki tarafa benzerliklerini bir kez gösterdi.
10:05
That day, there was no us and them,
204
605049
2338
O gün, biz ve onlar yoktu.
10:07
there was no others.
205
607411
1451
Diğerleri yoktu.
10:09
The mental wall started to crumble.
206
609648
2492
Zihinsel duvar parçalanmaya başladı.
10:13
I chose the word "crumbling,"
207
613254
1655
''Parçalanmak'' kelimesini seçtim,
10:14
because breaking a mental wall is a long journey,
208
614933
3200
çünkü zihinsel bir duvarı yıkmak uzun bir yolculuktur.
10:18
and breaking a mental wall can be a lot more difficult
209
618157
3054
Zihinsel bir duvarı yıkmak fiziksel olanı basitçe yıkmaktan
10:21
than simply tearing down the physical one.
210
621235
2672
çok daha zor olabilir.
10:23
We have to challenge our opinion and beliefs
211
623931
2841
Düşünce ve inançlarımıza meydan okumak zorundayız.
10:26
and maybe even admit our own wrongs.
212
626796
2622
Belki de kendi yanlışlarımızı bile kabullenmeliyiz.
10:30
So what happened in Brussels was a big step,
213
630012
3538
Brüksel'de olan şey büyük bir adımdı.
10:33
a step that has been taking generations in Germany.
214
633574
4090
Almanya'da nesillerdir süren bir adım.
10:38
There are many examples from all over the world
215
638863
2310
Dünyanın her yerinde birçok örnek var.
10:41
telling the same story I experienced in Brussels and Germany,
216
641197
4274
Brüksel ve Almanya'da yaşadığım aynı hikayeyi anlatan,
10:45
enough examples from which we could have learned.
217
645495
2841
öğrenebilmemize yetecek örnekler.
10:49
But still, we seek walls as solutions for problems that they cannot solve,
218
649016
5372
Ama hâlâ, çözemedikleri sorunlara çözüm olarak duvarları arıyoruz,
10:54
because walls don't fight the root of our problem.
219
654412
3959
çünkü duvarlar sorunlarımızın kaynağıyla savaşmazlar.
10:58
If anything, they reduce the symptoms.
220
658907
2755
Yalnızca belirtileri azaltıyorlar.
11:02
So the next time you are planning to build a wall
221
662321
3673
Bir dahaki sefere duvar örmeyi planladığınızda
11:06
or you are planning to support someone who wants to build a wall,
222
666018
4181
ya da duvar örmek isteyen birini desteklemeyi planladığınızda,
11:10
I want you to remember the impact you are really having.
223
670223
3481
sahip olduğunuz etkiyi hatırlamanızı istiyorum.
11:14
Because, this simple structure will hardly create more security.
224
674161
4115
Çünkü bu basit yapı daha iyi güvenlik sağlayamaz.
11:18
Instead, it will affect the people living with it every day,
225
678729
4153
Onun yerine, onunla her gün yaşayan insanları etkiler.
11:22
people who, despite the geographic border,
226
682906
3075
Çoğu zaman, coğrafi sınıra rağmen,
11:26
often share a lot of culture and values.
227
686005
2662
çok fazla kültür ve değer paylaşan insanlar.
11:29
For them, you are not building one wall but two,
228
689360
3305
Onlar için bir değil, iki duvar örüyorsun.
11:33
two walls which will take decades and generations to overcome again.
229
693721
5342
Üstesinden gelmesi onlarca yıl ve nesiller sürecek iki duvar.
11:40
Thank you.
230
700498
1160
Teşekkür ederim.
11:41
(Applause)
231
701682
3135
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7