Why monkeys (and humans) are wired for fairness | Sarah Brosnan

75,940 views ・ 2020-12-21

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber: Ivana Korom Reviewer: Krystian Aparta
0
0
7000
Çeviri: Nihal Aksakal Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:13
My first year in graduate school, studying cooperation in monkeys,
1
13174
3548
Lisansüstü eğitimdeki ilk yılım, maymunlarda iş birliği çalışarak,
00:16
I spent a lot of time outside,
2
16746
2223
sadece kapuçin maymunu gruplarımızın
00:18
just watching our groups of capuchin monkeys interact.
3
18993
2893
etkileşimini izleyerek dışarıda çok zaman geçirdim.
00:22
One afternoon, I was out back feeding peanuts to one of our groups,
4
22230
3597
Bir öğleden sonra, gruplarımızdan birine fıstık yediriyordum,
00:25
which required distracting one of our males, Ozzie,
5
25851
2722
diğer maymunlar da biraz alabilsin diye erkeklerimizden biri olan
00:28
enough so that the other monkeys could get some.
6
28597
2572
Ozzie'nin dikkatini dağıtmayı gerektiriyordu.
00:31
Ozzie loved peanuts,
7
31193
2135
Ozzie fıstığı çok severdi
00:33
and he always tried to do anything he could to grab some.
8
33352
3224
ve her zaman biraz kapmak için elinden gelen her şeyi yapardı.
00:36
On that day, however,
9
36941
1634
Ancak o gün,
00:38
he began trying to bring other things from his enclosure to me
10
38599
3397
bölmesinden başka şeyler getirip bir fıstık almak için
00:42
and trade them with me in order to get a peanut.
11
42020
2653
benimle takas etmeye başladı.
00:45
Now, capuchins are smart, so this wasn't necessarily a surprise.
12
45141
3936
Kapuçinler akıllı yaratıklar, bu yüzden bu bir sürpriz değildi.
00:49
But what was a surprise
13
49101
1778
Ama şaşırtıcı olan,
00:50
was that some of the things that he was bringing me,
14
50903
2429
bana getirdiği bazı şeyleri
00:53
I was pretty sure he liked better than peanuts.
15
53356
3015
fıstıktan daha çok sevdiğine oldukça emindim.
00:56
First, he brought me a piece of monkey chow,
16
56827
2134
İlk olarak, bana kurutulmuş köpek maması gibi
00:58
which is like dried dog food --
17
58985
1603
bir parça maymun yemi getirdi,
01:00
it was even made by Purina --
18
60612
1960
hatta Purina tarafından yapılmıştı
01:02
and for a monkey, is about as worthless as it gets.
19
62596
3195
ve bir maymun için oldukça değersiz.
01:05
Of course, I didn't give him a peanut for that.
20
65815
2445
Tabii bunun için ona fıstık vermedim.
01:08
But he kept trying,
21
68284
1944
Ama denemeye devam etti
01:10
and eventually, he brought me a quarter of an orange
22
70252
3329
ve sonunda bana bir portakalın çeyreğini getirdi
01:13
and tried to trade it with me for a peanut.
23
73605
2928
ve benimle bir fıstıkla takas etmeye çalıştı.
01:17
Now, oranges are a valuable monkey commodity,
24
77009
3025
Şimdi, portakallar değerli bir maymun malı,
01:20
so this trade seemed, shall I say, a little bit nuts?
25
80058
3206
bu yüzden bu ticaret biraz çılgınca değil mi?
01:23
Now you may be wondering how we know what monkeys prefer.
26
83621
3207
Maymunların neyi tercih ettiğini nasıl bildiğimizi merak ediyor olmalısınız.
01:26
Well, we ask them,
27
86852
1325
İki yiyecek arasında
01:28
by giving them a choice between two foods
28
88201
2238
bir seçim yaptırarak
ve hangisini seçtiklerini görerek soruyoruz.
01:30
and seeing which one they pick.
29
90463
1673
01:32
Generally speaking, their preferences are a lot like ours:
30
92160
3028
Genel olarak tercihleri bizimkine çok benziyor,
01:35
the sweeter it is, the more they like it.
31
95212
2357
ne kadar tatlı olursa o kadar çok seviyorlar.
01:37
So, much like humans prefer cupcakes to kale,
32
97593
2754
Bu yüzden, tıpkı insanlar gibi küçük kekleri lahanaya,
01:40
monkeys prefer fruits, like oranges or grapes,
33
100371
3190
portakal veya üzüm gibi meyveleri
salatalık gibi sebzelere tercih ederler
01:43
to vegetables like cucumbers,
34
103585
1651
01:45
and all of this to monkey chow.
35
105260
2198
ve bunların hepsini maymun yemine tercih ederler.
01:47
And peanuts are not bad.
36
107831
1683
Fıstık da fena değil.
01:49
However, they definitely don't prefer them to a chunk of orange.
37
109538
3681
Ancak, kesinlikle onları bir parça portakala tercih etmiyorlar.
01:53
So when Ozzie tried to trade a quarter of an orange for a peanut,
38
113243
3458
Ozzie'nin bir çeyrek portakalı bir fıstıkla takas etmeye çalışması
01:56
it was a surprise,
39
116725
1333
bir sürprizdi
01:58
and I began to wonder if he suddenly wanted that peanut
40
118082
3984
ve aniden o fıstığı isteyip istemediğini merak etmeye başladım
02:02
because everybody else in his group was getting one.
41
122090
2849
çünkü grubundaki herkes bir tane alıyordu.
02:05
In case you're wondering, I did give Ozzie his peanut.
42
125391
2901
Merak ediyorsanız, Ozzie'ye fıstığını verdim.
02:08
But then I went straight to my graduate adviser,
43
128316
2667
Ama sonra lisansüstü danışmanım
Frans de Waal'a gittim ve maymunların,
02:11
Frans de Waal,
44
131007
1158
02:12
and we began to design a study
45
132189
1960
gruplarından başka birinin aynı işi yapınca
02:14
to see how the monkeys would respond
46
134173
2119
daha iyi bir ödül aldığında nasıl tepki vereceğini görmek için
02:16
when somebody else in their group got a better reward than they did
47
136316
3817
bir çalışma tasarlamaya başladık.
02:20
for doing the same work.
48
140157
1975
02:22
It was a very simple study.
49
142506
1968
Çok basit bir çalışmaydı.
02:24
We took two monkeys from the same group
50
144498
1964
Aynı gruptan iki maymun alıp yan yana oturttuk
02:26
and had them sit side by side,
51
146486
1845
02:28
and they would do a task,
52
148355
1500
ve benimle bir jeton ticareti yapmaları gereken bir görevleri vardı.
02:29
which was trading a token with me,
53
149879
2071
02:31
and if they did so successfully,
54
151974
2532
Bunu başarılı bir şekilde yaparlarsa ödül alırlardı.
02:34
they got a reward.
55
154530
1515
02:36
The catch was that one monkey always got a piece of cucumber,
56
156069
3667
İşin püf noktası, bir maymun hep bir parça salatalık alacaktı,
02:39
and the other monkey sometimes got a piece of cucumber,
57
159760
2865
ama diğer maymun bazen bir parça salatalık
02:42
but sometimes got a grape.
58
162649
1864
bazen de bir üzüm alacaktı.
Hatırlayacak olursanız,
02:44
And if you'll recall,
59
164537
1159
02:45
grapes are much preferred to cucumbers
60
165720
2468
üzümler, kapuçin maymunu hiyerarşisinde
salatalıklara göre daha çok tercih edilir.
02:48
on the capuchin monkey hierarchy.
61
168212
2214
02:50
These are two of my capuchin monkeys.
62
170450
1817
Bunlar benim kapuçin maymunlarımdan ikisi.
02:52
Winter, on the right, is trading for a grape,
63
172291
2643
Sağda Winter bir üzümle,
02:54
and Lance, on the left, is trading for a cucumber.
64
174958
3063
soldaki Lance ise bir salatalıkla takas yapıyor.
02:58
You can see that she -- and yes, Lance is actually a female --
65
178045
3381
Gördüğünüz gibi o- ve evet, Lance aslında bir dişi -
03:01
is at first perfectly happy with her cucumber,
66
181450
2820
ilk başta salatalığıyla tamamen mutlu,
03:04
until she sees Winter trading for a grape.
67
184294
3238
ta ki Winter'ın bir üzümle takas ettiğini görene kadar.
03:07
Suddenly, Lance is very enthusiastic about trading.
68
187946
3072
Birdenbire, Lance takas konusunda çok hevesli.
03:11
She gets her cucumber, takes a bite and then --
69
191358
4101
Salatalığı alıyor, bir ısırık alıyor
03:15
throws it right back out again.
70
195483
2802
ve sonra tekrar dışarı atıyor.
03:18
Meanwhile, Winter trades again and gets another grape
71
198656
2994
Bu arada, Winter tekrar takas yapar ve bir üzüm daha alır
03:21
and has Lance's undivided attention while she eats it.
72
201674
3484
ve onu yerken Lance'in tüm dikkatini çeker.
03:25
This time,
73
205555
1173
Lance bu kez,
03:26
Lance is not so enthusiastic about trading.
74
206752
2962
takas konusunda pek hevesli değil.
03:29
But eventually, she does so.
75
209738
2625
Ama sonunda takas yapar.
Ama bu sefer salatalığı aldığında
03:32
But when she gets the cucumber this time around,
76
212387
2936
03:35
she doesn't even take a bite
77
215347
2690
tekrar dışarı atmadan önce bir ısırık bile almıyor.
03:38
before she throws it back out again.
78
218061
2400
03:40
Apparently, Lance only wants a cucumber
79
220879
3016
Görünüşe göre, Lance sadece
Winter'ın üzüm yediğini görmediğinde salatalık istiyor.
03:43
when she hasn't just watched Winter eat a grape.
80
223919
2773
Lance bu konuda yalnız değildi.
03:47
And Lance was not alone in this.
81
227046
2071
Diğer maymunlar da salatalık yediği sürece
03:49
All of my capuchins were perfectly happy with their cucumbers
82
229141
3460
tüm kapuçimlerim salatalıklarından son derece memnundu.
03:52
as long as the other monkeys were getting cucumbers too.
83
232625
2817
03:55
But they often weren't so happy with their cucumbers
84
235466
2508
Ancak diğer maymunlar üzüm alırken
03:57
when other monkeys were getting a grape.
85
237998
2563
salatalıklarından çoğu zaman pek memnun olmazlardı.
04:00
The obvious question is why?
86
240585
2816
Açıkça sorulan soru, neden?
04:03
If they liked those cucumbers before,
87
243425
2628
Bu salatalıkları daha önce sevmişlerse
04:06
what changed?
88
246077
1167
ne değişti?
04:07
Now, I'm a scientist,
89
247268
1833
Ben bir bilim insanıyım
ve bilim insanları, araştırmalarımıza dair çok fazla şey okumaktan çekiniyorlar,
04:09
and scientists are famously shy about reading too much into our studies,
90
249125
3762
04:12
especially when it comes to what other animals
91
252911
2269
özellikle de diğer hayvanların ne düşündüğü
04:15
are thinking or feeling,
92
255204
1191
veya hissettiği söz konusu olunca,
04:16
because we can't ask them.
93
256419
1416
04:17
But still, what I was seeing in my monkeys
94
257859
2882
çünkü onlara soramıyoruz.
Ama yine de maymunlarımda gördüğüm şey,
04:20
looked an awful lot like what we humans would call a sense of fairness.
95
260765
3643
biz insanların adalet duygusu dediği şeye çok benziyordu.
04:24
After all,
96
264432
1189
Sonuçta, bu salatalığın farkı,
04:25
the difference in that cucumber was that it came after Winter got a grape,
97
265645
4480
Winter üzümünü aldıktan sonra gelmesiydi,
04:30
rather than before.
98
270149
1520
almasından önce değil.
Biz insanlar adalet konusunda takıntılıyız.
04:32
We humans are obsessed with fairness.
99
272014
3227
04:35
I have a younger sister,
100
275265
1590
Küçük bir kız kardeşim var
04:36
and when we were little,
101
276879
1191
ve biz küçükken,
04:38
if my sister got a bigger piece of the pie than me,
102
278094
2745
kız kardeşim benden daha büyük bir dilim pasta alsa,
04:40
even by a crumb,
103
280863
1643
kırıntıyla bile büyük olsa,
04:42
I was furious.
104
282530
1706
öfkelenirdim.
Adil değildi.
04:44
It wasn't fair.
105
284260
2103
04:46
And the childhood me is not alone.
106
286387
3015
Çocukluktaki ben yalnız değil.
04:49
We humans hate getting less than another so much
107
289704
4428
Biz başkalarından daha azını almaktan o kadar nefret ediyoruz ki
bir araştırmada,
04:54
that one study found
108
294156
1794
04:55
that if humans were given a hypothetical choice
109
295974
2729
insanlara varsayımsal bir seçenek sunuluyor:
04:58
between earning 50,000 dollars a year
110
298727
2167
Başkaları 25 bin dolar kazanırken 50 bin dolar kazanmak mı?
05:00
while others earned 25,000 dollars,
111
300918
2237
05:03
or earning 100,000 dollars a year
112
303179
2262
Yoksa başkaları 250 bin dolar kazanırken 100 bin dolar kazanmak mı?
05:05
while others earned 250,000 dollars,
113
305465
2762
05:08
nearly half the subjects
114
308251
2072
Katılımcıların neredeyse yarısı
05:10
prefer to earn 50,000 dollars a year less money
115
310347
3730
başkalarından göreceli de olsa daha az kazanmaktansa
05:14
to avoid earning relatively less than someone else.
116
314101
3543
yılda 50 bin dolar daha az kazanmayı tercih ediyor.
05:17
That's a pretty big price to pay.
117
317668
2200
Bu ödenmesi büyük bir bedel.
05:20
What drives people
118
320525
1151
İnsanları bu tür mantıksız
05:21
to this sort of apparently irrational decision-making?
119
321700
3166
karar almaya sevk eden ne?
05:24
After all,
120
324890
1167
Ne de olsa
salatalığınızı bir başkası üzüm aldığı için atmak,
05:26
throwing away your cucumber because someone else got a grape
121
326081
3095
05:29
only makes sense if it makes things more fair.
122
329200
3079
ancak işleri daha adil hale getirirse mantıklı olur.
05:32
Otherwise, Winter has a grape, and you have nothing.
123
332756
3952
Aksi takdirde, Winter'ın bir üzümü olur ve seninse hiçbir şeyin.
05:36
Of course humans are not capuchin monkeys.
124
336732
2622
Elbette insanlar kapuçin maymunları değil.
05:39
But on the surface,
125
339378
1293
Ama görünüşte,
05:40
sacrificing 50,000 dollars
126
340695
1858
başkası sizden daha fazla kazanacak diye 50.000 doları feda etmek,
05:42
because somebody else is going to earn more money than you
127
342577
2738
05:45
makes no more sense than throwing away that cucumber.
128
345339
3293
o salatalığı atmaktan daha mantıklı değil.
05:48
Except maybe it does.
129
348656
2180
Belki de öyle.
05:51
Some economists think
130
351177
1627
Bazı ekonomistler,
05:52
that the sense of fairness in humans is tied to cooperation.
131
352828
3325
insanlardaki adalet duygusunun iş birliğine bağlı olduğunu düşünüyor.
05:56
In other words, we need that sense of fairness
132
356645
2659
Başka bir deyişle, başka biriyle çalışırken
05:59
when we're working with somebody else
133
359328
1781
çubuğun kısa ucunu aldığımızı bilmek için
06:01
to know when we're getting the short end of the stick.
134
361133
2563
bu adalet duygusuna ihtiyacımız var.
06:03
Think about it this way.
135
363720
1159
Şöyle düşünün:
06:04
Let's say you have a colleague at work who's having a hard time
136
364903
2968
Diyelim ki işte zor zamanlar geçiren ve biraz daha yardıma ihtiyacı olan
06:07
and needs a little extra help.
137
367895
1452
bir iş arkadaşınız var.
06:09
You're probably more than happy to help out,
138
369371
2071
Muhtemelen yardım etmekten çok mutlu olacaksınız,
06:11
especially if she does the same for you when you need it.
139
371466
3219
özellikle de ihtiyacınız olduğunda sizin için aynısını yapıyorsa.
06:14
In other words, if things even out.
140
374709
2301
Başka bir deyişle, işler eşitlenirse.
06:17
But now,
141
377034
1151
Ama şimdi,
06:18
let's say that colleague is always slacking off
142
378209
2547
diyelim ki meslektaşınız her zaman tembellik ediyor
06:20
and dumping extra work on you.
143
380780
1583
ve size fazladan iş bırakıyor.
06:22
That's infuriating.
144
382387
2277
Bu çileden çıkarır.
06:24
Or worse,
145
384688
1151
Ya da daha kötüsü,
06:25
what if you're doing all the work, and she's getting paid more.
146
385863
3571
tüm işi siz yapıyorsanız ve o daha fazla para alıyorsa.
06:29
You're outraged, right?
147
389458
2079
Öfkelenirdiniz, değil mi?
06:31
As well you should be.
148
391895
2674
Ki öyle de olmalısınız.
06:34
That righteous fury is your sense of fairness
149
394593
3089
Bu haklı öfke, size bunun adil olmadığını
06:37
telling you that, well, it's not fair.
150
397706
3443
söyleyen adalet duygunuz.
06:41
You need to get your fair share from the people you're working with,
151
401173
3528
Adil payınızı birlikte çalıştığınız insanlardan almanız gerekir
06:44
or it's exploitation, not cooperation.
152
404725
2769
ya da bu iş birliği değil sömürü olur.
06:47
You may not be able to leave every job where you're treated unfairly,
153
407518
4032
Haksız muamele gördüğünüz her işi bırakamayabilirsiniz,
06:51
but in a perfect world,
154
411574
1206
ancak ırkçılık,
06:52
one without racism and sexism
155
412804
1940
cinsiyetçilik ve yeni bir iş bulmanın
06:54
and the frictions associated with finding a new job,
156
414768
3000
getirdiği sürtüşmelerin olmadığı mükemmel bir dünyada,
06:57
it's your sense of fairness that would let you know
157
417792
2395
ne zaman harekete geçme zamanı olduğunu
07:00
when it was time to move on.
158
420211
1906
size bildiren adalet duygunuz olur.
07:02
And if you couldn't?
159
422141
1373
Ya yapamazsanız?
07:03
Well, that smoldering frustration might make you throw your cucumbers too.
160
423538
5317
Bu için için yanan hüsran, salatalıklarınızı da attırabilir.
07:09
And humans are not alone in this.
161
429268
2071
İnsanlar bu konuda yalnız değil.
07:11
In the previous study, there was nothing Lance could do about it,
162
431363
3389
Önceki çalışmada, Lance'in bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu,
07:14
but what if there had been?
163
434776
2236
ama ya olsaydı?
07:17
It turns out
164
437036
1190
Kapuçinlerin,
07:18
that capuchins simply refuse to cooperate with other capuchins
165
438250
3366
birlikte çalıştıktan sonra kendilerine payını vermeyen diğer kapuçinlerle
07:21
who don't give them their share after they worked together.
166
441640
2920
iş birliği yapmayı reddettiği ortaya çıktı.
07:24
And refusing to work together with another monkey
167
444584
2493
Başka bir maymunla birlikte çalışmayı reddetmek,
07:27
is a pretty straightforward way of leveling the playing field.
168
447101
3595
oyun alanını seviyelendirmenin oldukça basit bir yolu.
07:31
Apparently, no monkey getting anything at all
169
451093
2849
Görünüşe göre hiç bir maymunun bir şeyi olmaması,
07:33
is better than another monkey getting more.
170
453966
2421
birinin fazlasına sahip olmasından iyi.
07:36
But much like you and your coworker,
171
456411
2539
Ama tıpkı siz ve iş arkadaşınız gibi,
07:38
they're perfectly happy with a little short-term inequality
172
458974
2972
her şey uzun vadede eşitlendiği sürece
07:41
as long as everything evens out over the long run.
173
461970
3508
kısa vadeli eşitsizlikten son derece memnunlar.
07:45
This economic connection between fairness and cooperation
174
465502
3047
Adalet ve iş birliği arasındaki bu ekonomik bağlantı,
07:48
makes sense to me as an evolutionary biologist.
175
468573
2842
bir evrimsel biyolog olarak bana mantıklı geliyor.
07:51
After all,
176
471439
1160
Sonuçta,
07:52
your ancestors didn't get to pass on their genes
177
472623
2637
atalarınız genlerini aktarabilmesinin sebebi
07:55
because they did well in some absolute sense,
178
475284
2714
belli bir ölçüde çok başarılı olmaları değil
07:58
but because they did better than others.
179
478022
2792
başkalarından daha başarılı olmaları.
08:00
We don't call it survival of the fit,
180
480838
1938
Biz buna güçlü olanın hayatta kalması demiyoruz,
08:02
we call it survival of the fittest.
181
482800
2015
buna en güçlü olanın hayatta kalması diyoruz.
08:04
As in more fit than others.
182
484839
2452
Diğerlerinden daha güçlü anlamında.
08:07
It's all relative.
183
487315
1440
Hepsi göreceli.
08:09
OK.
184
489577
1151
Pekala.
08:10
So my capuchins don't like it when they get less than another.
185
490752
3063
Yani kapuçinlerim diğerlerinden daha aza sahip olmayı sevmiyor.
08:13
And they're perfectly happy to sacrifice their cucumbers
186
493839
2667
Durumu herkes için adil kılmak için
salatalıklarını feda etmekten son derece mutlular.
08:16
to level the playing field.
187
496530
1341
08:17
That's great.
188
497895
1163
Bu harika.
08:19
But what we would call a sense of fairness in humans
189
499082
3303
Fakat insanlarda adalet duygusu dediğimiz şey, aynı zamanda,
08:22
also means that we care when we get more than someone else.
190
502409
4175
başkasından daha fazlasını aldığımızda önemsediğimiz anlamına da gelir.
08:26
What about my monkeys?
191
506933
1643
Ya maymunlarım?
08:28
It turns out
192
508600
1301
Görünüşe göre
08:29
that primates do notice when they get more than others,
193
509925
3789
primatlar diğerlerinden daha fazlasını aldıklarında fark ediyor
08:33
or at least some of them do.
194
513738
2182
veya bazıları fark ediyor.
08:35
My capuchins do not.
195
515944
1682
Kapuçinlerim etmez.
08:37
But in one of my studies,
196
517960
2056
Ancak çalışmalarımdan birinde,
08:40
my chimpanzees would sometimes refuse a grape
197
520040
3442
gruplarındaki başka bir şempanze bir salatalık alırsa
08:43
if another chimpanzee in their group got a cucumber,
198
523506
3770
şempanzelerim bir üzümü reddederdi,
08:47
which is pretty impressive, given how much my chimpanzees like grapes.
199
527300
4277
şempanzelerimin üzümü ne çok sevdiklerini düşününce bu gerçekten etkileyici.
08:52
However, they were still more upset when they got less than another chimp
200
532046
5032
Bununla birlikte, başka bir şempanzeden daha az aldıklarında
daha fazlasını aldıklarına kıyasla daha çok üzülüyorlardı.
08:57
as compared to when they got more.
201
537102
1943
08:59
You may not think it's fair when you have more than your neighbor,
202
539069
3103
Komşunuzdan daha fazlasına sahip olmanın adil olduğunu düşünmeyebilirsiniz,
09:02
but you really don't think it's fair when your neighbor has more than you.
203
542196
3611
ancak sizden daha fazlasına sahip olmasını gerçekten adil bulmuyorsunuz.
09:05
Here's an important question, though.
204
545831
1992
İşte yine de önemli bir soru:
09:07
Why do we care about inequality or unfairness
205
547847
3119
Haksız yere yarar sağlayan bizlerken,
09:10
when we are the ones who are unfairly benefiting?
206
550990
2770
neden eşitsizliği veya adaletsizliği önemsiyoruz?
09:13
If evolution is about survival of the fittest,
207
553784
2629
Evrim, en güçlü olanın hayatta kalmasıyla ilgiliyse,
09:16
wouldn't it make sense to grab any advantage you can get?
208
556437
3928
alabileceğiniz herhangi bir avantajı elde etmek mantıklı olmaz mı?
09:20
Here's the thing though.
209
560810
1508
İşte sorun burada.
09:22
I do better if I get more than you, sure.
210
562342
2714
Senden daha fazlasını alırsam daha iyisini yaparım.
09:25
But best of all is if you and I can work together
211
565080
3075
Ama en iyisi, birlikte çalışıp ikimizden birinin
09:28
and get more than either one of us could have gotten on our own.
212
568179
3389
kendi başına elde edebileceğinden fazlasını elde edebilmek.
09:31
But why would you work with me if you don't think I'm going to play fair?
213
571592
3762
Ama adil olmayacağımı düşünmüyorsan neden benimle çalışıyorsun?
09:35
But if you think I'm going to notice when I've got more than you
214
575378
3374
Ama senden fazlasına sahip olduğumu fark edeceğimi
09:38
and do something about it,
215
578776
1531
ve bununla ilgili bir şeyler yapacağımı düşünüyorsan
09:40
then you will work with me.
216
580331
1944
benimle çalışacaksın.
09:42
Evolution has selected us to accept the occasional short-term loss
217
582728
4651
Evrim, bu çok önemli uzun vadeli ilişkileri sürdürmek için
09:47
in order to maintain these all-important long-term relationships.
218
587403
4336
ara sıra meydana gelen kısa vadeli kayıpları kabul etmemizi seçti.
09:52
This is true in chimpanzees,
219
592125
1881
Bu şempanzeler için doğru
09:54
but it is even more important in humans.
220
594030
2817
ama insanlarda daha da önemli.
09:56
Humans are incredibly interconnected and interdependent,
221
596871
3120
İnsanlar inanılmaz derecede birbirine bağlı ve birbirine bağımlı
10:00
and we have the advanced cognitive abilities
222
600369
2595
ve bizler geleceğe doğru planlama yapabilmek için
10:02
to be able to plan far into the future.
223
602988
2889
gelişmiş bilişsel yeteneklere sahibiz.
10:05
And to recognize the importance
224
605901
2103
Ayrıca bu kooperatif ortaklıkları sürdürmenin
10:08
of maintaining these cooperative partnerships.
225
608028
2767
önemini kabul etmek için de.
10:11
Indeed, if anything,
226
611119
2103
Aslında, ne olursa olsun
10:13
I think we are likely underplaying
227
613246
2207
sanırım adalet duygusunun
10:15
how important the sense of fairness is for people.
228
615477
2805
insanlar için önemini muhtemelen küçümsüyoruz.
10:18
One of the biggest differences between humans and capuchin monkeys
229
618794
3729
İnsanlar ve kapuçin maymunları arasındaki en büyük farklardan biri,
10:22
is the sheer magnitude and ubiquity of cooperation in humans.
230
622547
4141
insanlarda iş birliğinin büyüklüğü ve her yerde bulunabilmesi.
10:26
In other words,
231
626712
1159
Diğer bir deyişle,
10:27
we're a lot more cooperative than capuchin monkeys are.
232
627895
3071
kapuçin maymunlarından çok daha iş birlikçiyiz.
10:30
Legal and economic systems literally only exist
233
630990
3317
Yasal ve ekonomik sistemler, kelimenin tam anlamıyla
ancak hepimiz bunlara katılmayı kabul edersek var olur.
10:34
if we all agree to participate in them.
234
634331
2508
10:36
And if people feel left out of the rewards and benefits
235
636863
2651
Eğer insanlar bu sistemlerin ödüllerinden ve faydalarından
10:39
of those systems,
236
639538
1150
mahrum kalmış hissederlerse,
10:40
then they stop participating,
237
640712
1381
o zaman katılmayı bırakırlar
10:42
and the whole system falls apart.
238
642117
2157
ve tüm sistem çöker.
10:44
Many of the protests and uprisings we're seeing,
239
644681
2341
Hem ABD'de hem de dünya çapında gördüğümüz
10:47
both in the US and around the globe,
240
647046
2452
protestoların ve ayaklanmaların çoğu,
10:49
are explicitly framed in terms of fairness,
241
649522
2388
bana şaşırtıcı gelmeyen açık bir şekilde
10:51
which is not surprising to me.
242
651934
2222
adalet etrafında çerçeveleniyor.
10:54
Whether it's about disproportionate access to resources,
243
654180
3578
Kaynaklara orantısız erişim
veya bazı grupların yasal sistemden orantısız bir şekilde etkilenmesi
10:57
or that some groups are being disproportionately impacted
244
657782
3007
11:00
by the legal system or the effects of a virus,
245
660813
2967
veya bir virüsün etkileriyle ilgili olsun, bu protestolar,
11:03
these protests are the logical outcome
246
663804
2821
uzun toplumsal tabakalaşma geçmişimizle birlikte
11:06
of our long evolutionary tendency to reject unfairness
247
666649
3975
adaletsizliği reddetme konusundaki
11:10
combined with our long history of social stratification.
248
670648
3819
uzun evrimsel eğilimimizin mantıksal sonucu.
11:14
And the systemic inequalities
249
674491
1698
Bir de bu tabakalaşmadan kaynaklanan
11:16
that have resulted from that stratification.
250
676213
2492
sistemik eşitsizlikler.
11:18
Layer on top of this the fact that by many measures
251
678729
4079
Buna ek olarak, pek çok ölçüye göre ekonomik eşitsizliğin,
11:22
economic inequality is skyrocketing.
252
682832
2841
hızla arttığı gerçeği de var.
11:26
Chris Boehm wrote a book called "Hierarchy in the Forest,"
253
686493
3063
Chris Boehm, "Hierarchy in the Forest" adlı bir kitap yazdı
11:29
in which he argued that humans have reverse hierarchies
254
689580
4127
ve burada insanların en alttakilerin,
üsttekilerin onlardan yararlanmasını engellemek için
11:33
in which those at the bottom band together
255
693731
2373
11:36
to keep those at the top from taking advantage of them.
256
696128
2982
bir araya geldiği ters hiyerarşilere sahip olduğunu savundu.
11:39
Perhaps these protests are simply the latest manifestation
257
699531
4078
Belki de bu protestolar, insanların hiyerarşiyi
11:43
of humans' tendency to rebalance the hierarchy.
258
703633
3009
yeniden dengeleme eğiliminin en son tezahürü olabilir.
11:46
Perhaps the biggest difference between us and capuchin monkeys
259
706666
3564
Belki de kapuçin maymunlarıyla aramızdaki en büyük fark,
11:50
is that we can recognize this problem
260
710254
2588
bu sorunu tanıyıp bu konuda
11:52
and actively work to do something about it.
261
712866
2547
aktif olarak bir şeyler yapmak için çalışabilmemiz.
11:55
Of course we recognize when we're disadvantaged.
262
715437
3180
Elbette dezavantajlı olduğumuzu anlıyoruz.
11:58
But we can and we must also recognize
263
718641
3578
Ama bir başkasının pahasına avantaj sağladığımızda
bunu fark edebiliriz ve etmeliyiz de.
12:02
when we're advantaged at the expense of someone else,
264
722243
3231
Ve adaleti bu iki eşitsizlik arasındaki
12:05
and recognize fairness
265
725498
1778
12:07
as the balance between these two inequalities,
266
727300
3126
denge olarak kabul etmeliyiz,
12:10
because our society literally depends upon it.
267
730450
3347
çünkü toplumumuz kelimenin tam anlamıyla buna bağlı.
12:14
Indeed, my research shows
268
734391
2468
Aslında araştırmam şunu gösteriyor ki
12:16
that not all primate species care about inequality.
269
736883
4174
tüm primat türleri eşitsizliği önemsiyor diye bir şey yok.
12:21
It's only those that rely on cooperation,
270
741081
3218
Sadece iş birliğine güvenenler umursuyor,
12:24
which most definitely includes humans.
271
744323
2587
bu da kesinlikle insanları kapsıyor.
12:26
We evolved to care about fairness
272
746934
2103
İş birlikçi toplumumuz için
12:29
because we rely on each other for our cooperative society.
273
749061
4042
birbirimize güvendiğimizden adaleti önemsemek üzere evrildik.
12:33
And the more unfair the world gets,
274
753127
1969
Dünya ne kadar adaletsiz hale gelirse
12:35
and the less we care about each other,
275
755120
1888
ve birbirimizi ne kadar az önemsersek
12:37
the more peril we will face.
276
757032
1929
o kadar çok tehlikeyle karşı karşıya kalırız.
12:38
Our issues are more complex than grapes and cucumbers,
277
758985
3150
Sorunlarımız üzüm ve salatalıktan daha karmaşık,
12:42
but as the capuchins have taught us,
278
762159
2436
ancak kapuçinlerin bize öğrettiği gibi,
12:44
we will all do better when we all play fair.
279
764619
3007
hepimiz adil oynadığımızda daha iyisini yapacağız.
12:47
Thank you.
280
767944
1150
Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7