Why "biofabrication" is the next industrial revolution | Suzanne Lee

Çeviri: ilker cartı Gözden geçirme: Nevaz Mescioğlu

I started life as a fashion designer,

Hayata moda tasarımcı olarak tekstil tasarımcıları

working closely with textile designers and fabric suppliers.

ve kumaş sağlayıcılarıyla yakından çalışarak başladım.

But today, I can no longer see or talk to my new collaborators,

Ancak bugün yeni iş ortaklarımla görüşemiyor ya da konuşamıyorum

because they're in the soil beneath our feet,

çünkü onlar ayağımızın altındaki kirde, süpermarketlerin raflarında

on the shelves of our supermarkets

and in the beer I'm going to drink when I finish this talk.

ve bu konuşmayı bitirince içeceğim biradalar.

I'm talking about microbes

Mikroplardan

and designing with life.

ve hayatla tasarlamaktan bahsediyorum.

Fifteen years ago,

15 yıl önce,

I completely changed both what I worked with

bir biyologla açık ortaklık sonrasında

and how I worked

ne ile ve nasıl çalıştığımı tamamen değiştirdim.

after a revelatory collaboration with a biologist.

Our project gave me a different perspective on life,

Projemiz bana nasıl tasarladığımız ve ürettiğimiz hakkında

introducing a whole new world of possibility

tamamıyla yeni bir olasılıklar dünyasını tanıtarak

around how we can design and make things.

yaşamın farklı bir perspektifini kazandırdı.

I discovered a radical manufacturing proposition:

Radikal bir imalat planı keşfettim:

biofabrication.

biyofabrikasyon.

Literally, fabricating with biology.

Kelimenin tam anlamıyla biyoloji ile imalat.

What does that mean?

Bu ne anlama geliyor?

Well, instead of processing plants, animals or oil

Bitkileri, hayvanları ya da petrolü tüketim materyali olarak kullanmak yerine

to make consumer materials,

materyali doğrudan

we might grow materials directly with living organisms.

yaşayan organizmalar ile üretebiliriz.

In what many are terming "the Fourth Industrial Revolution,"

Birçoğunun dediği gibi "Dördüncü Endüstriyel Devrim" ile

we're thinking about the new factories as being living cells.

yeni fabrikaları yaşayan hücreler olarak düşünüyorduk.

Bacteria, algae, fungi, yeast:

Bakteri, alg, mantar, maya:

our latest design tools include those of biotechnology.

en son tasarım araçlarımız bu biyoteknolojiyi içeriyordu.

My own journey in biofabrication

Biyofabrikasyon yolculuğum

started with a project called "Biocouture."

"biyotasarım" denen bir projeyle başladı.

The provocation was that instead of growing a plant, like cotton,

Provokasyona göre birkaç ay boyunca arazide bir bitki yetiştirmek yerine,

in a field over several months,

örneğin pamuğu,

we could use microbes to grow a similar cellulose material in a lab

benzer bir selüloz materyali laboratuvarda birkaç günde üretmede

in a few days.

mikropları kullanabilirdik.

Using a certain species of bacteria in a nutrient-rich liquid,

Belirli türlerdeki bakterileri besi zengini sıvı kullanarak

we fermented threads of cellulose

kendiliğinden organize selüloz ipliklerinden kumaş dokuya fermente ettik.

that self-organized into a sheet of fabric.

I dried the fabric I had grown

Ürettiğimiz dokuyu kurutup

and cut and sewed it into a range of garments, shoes and bags.

çeşitli giysi, ayakkabı ve çantaya kestim ve diktim.

In other words, in one lab we grew materials

Bir diğer deyişle bir laboratuvarda materyaller ürettik

and turned them into a range of products

ve onu birkaç günde

in a matter of days.

çeşitli ürünlere dönüştürdük.

And this is in contrast to currents methods of fabric production,

Yani bu bilinen kumaş üretim metotlarına;

where a plant is grown,

bitkinin yetiştiği,

just the cotton part is harvested,

sadece pamuk kısmı hasat edilen,

processed into a yarn,

ipliğe işlenen,

woven into a fabric

kumaşa örülen

and then potentially shipped across oceans

ve potansiyelde okyanus ötesine sevk edilip

before being cut and sewn into a garment.

elbiseye kesilip dikilmeye tamamen zıt.

All of that can take months.

Bunların tümü aylar sürebilir.

So these prototypes indicated a field

Bu prototipler kayda değer

offering significant resource efficiencies.

kaynak verimliliğinin olduğu bir alana işaret ediyor.

From reducing the water, energy and chemistry needed

Materyal üretiminde su, enerji

in the production of a material,

ve kimyasal ihtiyacını düşüren,

through to generating zero waste,

sıfır atık üreten,

we grew fabrics to finished form --

ipliklerden işlenmiş formuna üretim yapıldı.

if you like, "biological additive manufacture."

Dilerseniz buna "biyolojik katkılı üretim" denebilir.

Through biofabrication,

Biyofabrikasyon ile

I had replaced many intensive man-made steps

insan yapımı çoğu zorlu aşamaları

with one biological step.

bir biyolojik adımla değiştirdim.

And as I engaged with this living system,

Bu canlı sistemi kullanmak

it transformed my design thinking.

benim tasarım düşüncemi baştan yarattı.

Here was biology, with no intervention from me

Burada benim, büyümenin başlangıç şartlarını tasarlama dışında

other than designing initial conditions for growth,

dahil olmadığım, sürdürülebilir ve kullanışlı materyalin

efficiently producing a useful, sustainable material.

verimli üretimi biyolojisi var.

So now I can't help but see all materials through the lens of biofabrication.

Kendimi tüm materyalleri biyofabrikasyon merceğinden görmekten alamıyorum.

In fact, there's a growing global community of innovators

Aslında materyalleri biyolojiyle yeniden değerlendiren büyümekte olan

rethinking materials with biology.

bir inovasyoncu küresel topluluk var.

Multiple companies are now growing mushroom materials,

Birçok şirket mantar materyalleri ki tam olarak mantar olmayan

but not literally mushrooms --

using mycelium, which is the root system of fungi,

-miselyum yani mantarın kök sistemi olanını- tarım yan ürünlerini

to bind together agricultural byproducts.

birleştirmek için üretiyor.

It's a process that's been described as "nature's glue."

Bu işlem "doğanın yapıştırıcısı" olarak biliniyor.

A common way to do this is to take a 3-D mold,

Bunu yapmanın yaygın bir yolu 3-D kalıbı alıp

fill it with a waste crop like corn stalks or hemp,

mısır sapı ya da kenevir artığı ile doldurup su eklemek,

add water,

wait a few days for the mycelium to grow throughout,

birkaç gün miselyumun yetişmesini bekleyip

remove the mold,

kalıbı çıkartmak

and you're left with a grown 3-D form.

ve böylece 3-D formunu üretmek.

Incredibly, we can grow all kinds of structures

İnanılmaz olan, ayakkabılardaki plastiklerin yerini alabilecek köpükten,

using living organisms,

deri benzeri materyale kadar her türden yapıyı,

from foams that can replace plastics in footwear,

yaşayan organizmaları kullanarak,

to leather-like materials without animals.

hayvanlar olmadan üretebiliyoruz.

Furniture, flooring -- all are currently being prototyped.

Mobilya, yer kaplaması tümüyle prototiplenebiliyor.

Fungi are able to grow materials that are naturally fire retardant,

Mantarlar, kimyasallar olmadan doğal olarak yanmaya dayanıklı

without any chemicals.

materyaller üretebiliyor.

They're naturally hydrophobic,

Doğal hidrofobikler,

meaning they won't absorb water.

yani su absorbe etmezler.

They have higher melt temperatures than plastics.

Plastiklerden yüksek erime sıcaklığına sahipler.

Polystyrene can take thousands of years to degrade.

Polistirenin ayrışması yüzlerce yıl sürer.

Mushroom packaging materials

Mantar paketleme materyali

can be naturally composted in your back garden

arka bahçenizde doğal olarak

in as little as 30 days.

30 gün kadar kısa sürede ayrışabilir.

Living organisms are transforming waste

Yaşayan organizmalar, atıkları,

into cost-competitive, performance-matching materials

plastiklerin ve diğer CO2 salan materyalin yerini alan,

that can start to replace plastics

masraf ve performansı karşılaştırılabilir

and other CO2-emitting materials.

materyale dönüştürebiliyor.

And once we start growing materials with living organisms,

Materyalleri yaşayan organizmalar ile üretmeye başlayınca

it starts to make previous methods of manufacture seem illogical.

önceki üretim metotları mantıksız görünmeye başlıyor.

Take the humble house brick.

Tuğlayı ele alalım.

The cement industry generates around eight percent

Çimento sanayisi genellikle küresel CO2 emisyonunun

of global CO2 emissions.

yüzde sekizini üretir.

That's more than all the planes and ships each year.

Bu tüm uçak ve gemilerinkinden fazladır.

The cement process requires materials to be fired in a kiln

Çimento üretimi, materyalin 1.000 Celsius derecenin üzerinde

at over 2,000 degrees Fahrenheit.

fırınlanmasını gerektirir.

Compare this to bioMASON.

Bunu bioMASON ile kıyaslayalım.

They use a soil microbe to transform loose aggregates,

Toprak mikrobunu, kum ya da parçalanmış taş gibi

like sand or crushed stone,

gevşek kümelenmiş topraktan,

into a biofabricated, or biocement, brick.

biyofabrike ya da biyoçimento tuğlaya dönüştürmede kullanırlar.

Their process happens at room temperature,

İşlem oda sıcaklığında

in just a couple of days.

birkaç günde gerçekleşir.

Think: hydroponics for bricks.

Düşünün: tuğla için topraksızlık.

An irrigation system feeds nutrient-rich water

Bakteri aşılanmış tuğla tepsilerini

to trays of bricks

bir besi zengini suyla besleyen

that have been inoculated with bacteria.

sulama sistemi.

The bacteria produce crystals

Bakteri her bir kum taneciğinden

that form around each grain of sand,

kristal üretiyor

locking together all the loose particles

ve tüm gevşek parçacıkları

to form a solid brick.

katı bir tuğlaya hapsediyor.

We can now grow construction materials

Artık tıpkı bir mercan resifi gibi

in the elegant way nature does,

doğanın zarifliğinde

just like a coral reef.

inşa materyalleri yetiştirebiliriz.

And these biofabricated bricks are nearly three times stronger

Bu biyofabrike tuğlalar bir beton tuğladan

than a concrete block.

neredeyse üç kat daha dayanıklı.

And in stark contrast to traditional cement production,

Geleneksel çimento üretimine tam bir tezat olarak

they store more carbon than they make.

yapılandan daha çok karbon içeriyor.

So if we could replace the 1.2 trillion fired bricks

Yani eğer yılda üretilen 1,2 trilyon

that are made each year

pişmiş tuğlayı

with biofabricated bricks,

biyofabrike tuğla ile değiştirirsek

we could reduce CO2 emissions

her yıl 800 milyon ton CO2 emisyonu azaltabiliriz.

by 800 million tons every year.

(Applause)

(Alkışlar)

Beyond growing materials with living organisms,

Yaşayan organizmalarla materyalleri üretmenin ötesinde,

we're even starting to design products

onların gelişmesini cesaretlendiren ürünler

that encourage their growth.

tasarlamaya başlıyoruz.

And this comes from the realization

Farkına varmaya başladığımız şey,

that the very thing we've been trying to marginalize -- life --

marjinalize etmeye çalıştığımız -yaşam-

might actually be our greatest collaborator.

gerçekten bizim en büyük ortağımız olabilir.

To that end, we've been exploring all the ways

Bu noktaya kadar kendi ekosistemimizde

that we can grow healthy microbes in our own ecosystems.

sağlıklı mikroplar üretmenin tüm yollarını keşfediyorduk.

A great example of this is architects

Bunun en iyi örneği binanın dış kabuğunun

who are imagining the skin of a building

bir ağacın kabuğu gibi fonksiyon gösterdiğini

to function like the bark of a tree.

hayal eden mimarlardır.

But not as a cosmetic green layer.

Ancak kozmetik bir yeşil katman olarak değil.

They're designing architectural barks

Mimari kabukları, evrimleşen ekolojiyi

as hosts for evolving ecologies.

barındıracak şekilde tasarlıyorlar.

These surface structures are designed to invite life in.

Bu yüzey yapıları, yaşamı davet etmeye tasarlanmıştır.

And if we applied the same energy we currently do suppressing forms of life

Eğer aynı enerjiyi yaşam formlarını baskılamak yerine

towards cultivating life,

yaşamı yetiştirmeye harcarsak yabani şehrin olumsuz imajını,

we'd turn the negative image of the urban jungle

harfiyen büyüyen, yaşayan

into one that literally embodies a thriving, living ecosystem.

ekosistemi kucaklayanına dönüştürebiliriz.

By actively encouraging surface interactions with healthy microbes,

Sağlıklı mikroplarla yüzey etkileşimleri aktif olarak artırılarak

we could improve passive climate control,

pasif iklim yönetimini,

stormwater management

sel suyu idaresini geliştirebilir,

and even reduce CO2 emissions

hatta yapıları ısıtmak

by lowering the energy used to heat or cool our buildings.

ya da soğutmak için kullanılan enerjiyi düşürerek CO2 emisyonunu azaltabiliriz.

We're just beginning to realize the potential

Doğa-temelli teknolojilerin potansiyelinin

of nature-based technologies.

farkına varmaya yeni başlıyoruz.

I'm excited that we're starting to design and biofabricate

Yeni bir materyal dünyasını tasarlamaya

a new material world.

ve biyofabrikasyona başlamaya heyecanlıyım.

It's one that moves away from the exploitation

Yenilenemeyen kaynakları sömürme fikrinden uzaklaşıp

of nonrenewable resources

orijinaliyle, yenilenebilir hayat ile

to working with the original, renewable life.

çalışmak fikri.

Instead of designing out life,

Yaşamı tasarlamak yerine,

we're designing with it and for it.

yaşamla ve onun için tasarlıyoruz.

Packaging, fashion, footwear, furniture, construction --

Ambalajlama, moda, ayakkabı, mobilya, inşa -

biofabricated products can be grown close to centers of demand,

biyofabrike ürünler talep merkezine yakın,

with local resources, less land, energy,

yerel kaynaklarla, daha az arazide, enerjiyle

and even harnessing industrial waste streams.

ve hatta endüstriyel atık akışını dizginleyerek yetiştirilebilir.

It used to be that the tools of biotechnology

Biyoteknoloji araçları,

güçlü, çok uluslu kimyasal ve biyoteknoloji firmalarını

were the preserve of powerful,

multinational chemical and biotech companies.

korumak içindi.

In the last century, we expected material innovation

Geçtiğimiz yüzyılda, materyal inovasyonunun

to come from the likes of DuPont, Dow, BASF.

DuPont, Dow, BASF benzerlerinden gelmesi beklenirdi.

But this 21st-century material revolution is being led by start-ups

Ancak 21. yüzyıl materyal inovasyonu sınırlı sermayeli ve küçük ekipli

with small teams and limited capital.

start-up'lardan oluşuyor.

And by the way, not all their founders have science degrees.

Ayrıca kurucuların tümünün bilimsel derecesi bulunmuyor.

They include artists, architects and designers.

Sanatçıları, mimarları ve tasarımcıları içeriyorlar.

Over a billion dollars has already been invested

Bir milyar dolardan fazlası hâlihazırda

in start-ups biofabricating consumer products.

tüketim ürünleri biyofabrikasyonu yapan start-up'lara yatırıldı.

I don't think we have a choice but to biofabricate our future.

Geleceğimizi biyofabrike etmekten başka bir seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.

From the jacket you're wearing

Giydiğiniz ceketten

to the chair you're sitting in

oturduğunuz sandalyeye, yaşadığınız eve,

to the home you live in,

your designed material world shouldn't compromise your health

tasarlanmış materyal dünyası

sizin ya da gezegenin

or that of our planet.

sağlığından taviz vermemeli.

If materials can't be recycled

Eğer materyaller geri dönüştürülemiyorsa

or naturally composted at home,

ya da evde doğallıkla gübreleştirilemiyorsa

we should reject them.

onları reddetmeliyiz.

I'm committed to making this future a reality

Kendimi, bugüne kadar yapılan tüm bu inanılmaz işe bir ışık tutarak

by shining a light on all the amazing work

bu geleceği gerçeğe dönüştürmeye,

being done today

tasarımcılar, bilim insanları,

and by facilitating more interactions

yatırımcılar ve markalar arasında

between designers, scientists, investors and brands.

daha fazla etkileşimi kolaylaştırmaya adadım.

Because we need a material revolution,

Çünkü bir materyal devrimine ihtiyacımız var

and we need it now.

ve şimdi var.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)