The human stories behind mass incarceration | Eve Abrams

47,949 views ・ 2018-04-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Isilsu Tenthof van Noorden Gözden geçirme: Merve Kılıç
00:12
I have never been arrested,
0
12869
2085
Hiç tutuklanmadım.
00:14
never spent a night in jail,
1
14978
1863
Hapishanede bir gece geçirmedim.
00:16
never had a loved one thrown into the back of a squad car
2
16865
3821
Sevdiğim biri hiç devriye arabasının arkasına atılmadı
00:20
or behind bars,
3
20710
1656
ya da parmaklıkların arkasına.
00:22
or be at the mercy of a scary, confusing system
4
22390
4437
Korkunç, karışık bir sistemin insafına bırakılmadım.
00:26
that at best sees them with indifference,
5
26851
3050
En iyi ihtimalle onlara kayıtsız kalacak, en kötü onları canavar
00:29
and at worst as monstrous.
6
29925
1833
gibi görecek bir sistem.
00:32
The United States of America locks up more people than any other nation
7
32459
3770
ABD diğer ülkelere kıyasla daha fazla insan
00:36
on the planet,
8
36253
1407
hapsediyor.
00:37
and Louisiana is our biggest incarcerator.
9
37684
2907
Louisiana bu konuda ilk sırada.
00:41
Most of you are probably like me --
10
41295
2882
Çoğunuz muhtemelen benim gibi
00:44
lucky.
11
44201
1151
şanslı.
00:45
The closest we get to crime and punishment is likely what we see on TV.
12
45376
4161
Suç ve cezaya en fazla televizyonda izlediklerimizle yaklaşıyoruz.
00:50
While making "Unprisoned,"
13
50102
1331
"Unprisoned"ı yaratırken
00:51
I met a woman who used to be like us --
14
51457
2302
eskiden bizim gibi olan bir kadınla tanıştım.
00:53
Sheila Phipps.
15
53783
1150
Sheila Phipps.
00:55
(Recording) Sheila Phipps: Before my son went to jail,
16
55572
2532
(Kayıt) Sheila Phipps: Oğlum hapse girmeden önce
00:58
I used to see people be on television,
17
58128
1980
televizyonda insanlar görürdüm,
01:00
fighting, saying, "Oh, this person didn't do it and this person is innocent."
18
60132
3789
tartışıp,"Bu insan bunu yapmadı, bu kişi masum" diyen.
01:03
And you know, you snub them or you dismiss them,
19
63945
2714
Onları ya küçümsüyoruz ya da ciddiye almıyoruz,
01:06
and like, "Yeah, whatever."
20
66683
2020
"Neyse ne" diyoruz.
01:08
Don't get me wrong,
21
68727
1151
Yanlış anlamayın,
01:09
there's a lot of people who deserve to be in prison.
22
69902
2504
hapiste olmayı hak eden çok insan var.
01:12
There's a lot of criminals out here.
23
72430
1820
Dışarıda çok suçlu var.
01:14
But there are a lot of innocent people that's in jail.
24
74274
3199
Ama hapiste masum pek çok insan var.
01:18
EA: Sheila's son, McKinley, is one of those innocent people.
25
78436
3267
EA: Sheila'nın oğlu McKinley o masum insanlardan biri.
01:21
He served 17 years of a 30-year sentence on a manslaughter charge.
26
81727
4860
30 yıllık adam öldürme cezasının 17 yılını tamamladı.
01:26
He had no previous convictions,
27
86611
1799
Önceden sabıkası yoktu.
01:28
there was no forensic evidence in the case.
28
88434
2578
Davada adli delil yoktu.
01:31
He was convicted solely on the basis of eyewitness testimony,
29
91036
4111
Sadece görgü tanığının ifadesine dayanılarak suçlu bulundu.
01:35
and decades of research have shown
30
95171
2159
Yıllarca yapılan araştırmalara göre,
01:37
that eyewitness testimony isn't as reliable
31
97354
2872
görgü tanıklarının ifadeleri
01:40
as we once believed it to be.
32
100250
1900
sanıldığı kadar güvenilir değil.
01:42
Scientists say that memory isn't precise.
33
102750
2944
Bilim adamları hafızanın kusursuz olmadığını söylüyor.
01:46
It's less like playing back a video,
34
106120
2431
Hafıza bir videoyu geriye sarmak gibi değildir,
01:48
and more like putting together a puzzle.
35
108575
2451
daha çok yapboz parçalarını birleştirmeye benzer.
01:51
Since 1989, when DNA testing was first used to free innocent people,
36
111997
5492
Masum insanları serbest bırakmak için DNA testinin kullanıldığı 1989'dan beri
01:57
over 70 percent of overturned convictions were based on eyewitness testimony.
37
117513
5449
bozulmuş mahkumiyetlerin %70'inden fazlası, görgü tanığı ifadesine dayalıydı.
02:03
Last year,
38
123784
1306
Geçen yıl,
02:05
the district attorney whose office prosecuted McKinley's case
39
125114
3879
McKinley'nin davasından sorumlu Bölge Savcısı,
02:09
was convicted of unrelated corruption charges.
40
129017
3486
bu davayla alakası olmayan şikayetlerle yolsuzluktan hüküm giydi.
02:12
When this district attorney of 30 years stepped down,
41
132930
3835
Bu 30 yıllık savcı istifa ettiğinde,
02:16
the eyewitnesses from McKinley's case came forward
42
136789
2928
McKinley'in davasındaki görgü tanıkları ortaya çıktı
02:19
and said that they had been pressured into testifying by the district attorneys,
43
139741
4459
ve ifade vermeleri için savcılar tarafından baskı gördüklerini,
02:24
pressure which included the threat of jail time.
44
144224
2881
bu baskının hapse atılma tehdidini de içerdiğini söylediler.
02:27
Despite this, McKinley is still in prison.
45
147465
2927
Buna rağmen McKinley hala hapiste.
02:31
(Recording) SP: Before this happened,
46
151099
1882
(Kayıt) SP: Bu olay olmadan önce,
02:33
I never would've thought it.
47
153005
1456
bu olanları hiç düşünmezdim.
02:34
And well, I guess it's hard for me to imagine
48
154485
3630
Ancak oğlumun başına gelmeden
02:38
that these things is going on, you know,
49
158139
2556
böyle şeylerin yaşandığına inanmak
02:40
until this happened to my son.
50
160719
2253
benim için zordu sanırım.
02:43
It really opened my eyes.
51
163504
1640
Bu olay gerçekten gözlerimi açtı.
02:45
It really, really opened my eyes.
52
165618
2450
Gerçekten ama gerçekten gözlerimi açtı.
02:48
I ain't gonna lie to you.
53
168092
1454
Yalan söylemiyorum.
02:50
EA: Estimates of how many innocent people are locked up
54
170850
3113
EA: Hapiste olan masum insan sayısının
02:53
range between one and four percent,
55
173987
2690
yüzde 1 ila 4 arasında olduğu tahmin ediliyor.
02:56
which maybe doesn't sound like a lot,
56
176701
2006
Çokmuş gibi gözükmeyebilir
02:58
except that it amounts to around 87,000 people:
57
178731
4185
ama bu yaklaşık 87.000 insan demek:
03:02
mothers, fathers, sons locked up,
58
182940
3374
çoğu zaman on yıllar boyu
03:06
often for decades,
59
186338
1349
işlemedikleri suçlar için hapsedilmiş
03:07
for crimes they did not commit.
60
187711
2206
anne, baba ve oğullar.
03:09
And that's not even counting the roughly half a million people
61
189941
3072
Ki bunlara, bir hiç uğruna mahkum edilen ve suçsuz olduğu varsayılan
03:13
who have been convicted of nothing --
62
193037
2232
ama fakir olduğu için kefaretle çıkamayan,
03:15
those presumed innocent,
63
195293
1873
bu nedenle parmaklıklar ardında
03:17
but who are too poor to bail out of jail
64
197190
2833
haftalar ayları kovalarken
03:20
and therefore sit behind bars for weeks upon months,
65
200047
3859
mahkemeye çıkmayı ya da daha büyük olasılıkla
03:23
waiting for their case to come to trial --
66
203930
2169
dışarı çıkabilmek için savunma yapmayı bekleyen
03:26
or much more likely,
67
206123
1681
yaklaşık yarım milyon insan
03:27
waiting to take a plea just to get out.
68
207828
2356
dahil değil.
03:30
All of those people have family on the outside.
69
210736
3123
Bütün bu insanların dışarıda bir ailesi var.
03:35
(Recording) Kortney Williams: My brother missed my high school graduation
70
215089
3429
(Kayıt) Kortney Williams: Erkek kardeşim lise mezuniyetini kaçırdı,
03:38
because the night before,
71
218542
1251
çünkü bir gece öncesinde
03:39
he went to jail.
72
219817
1501
hapse girdi.
03:41
My brother missed my birthday dinner
73
221342
2245
Kardeşim doğum günü yemeğimi kaçırdı,
03:43
because that day, actually, he went to jail.
74
223611
2977
çünkü aslında tam da o gün hapse girdi.
03:47
My brother missed his own birthday dinner
75
227306
2840
Kardeşim kendi doğum günü yemeğini kaçırdı,
03:50
because he was in the wrong place at the wrong time.
76
230170
2459
çünkü yanlış zamanda yanlış yerdeydi.
03:52
(Recording) EA: So all these times when he ended up going to jail,
77
232653
3096
(Kayıt) EA: Hapse atıldığı tüm bu zamanlarda
03:55
were charges pressed or did he just get taken to jail?
78
235773
2524
şikayetçi olundu mu yoksa sadece hapse mi atıldı?
03:58
KW: The charges would be pressed
79
238321
1551
KW: Şikayet ediliyor
03:59
and it would have a bond posted,
80
239896
3026
ve kefalet ödeniyor,
04:02
then the charges will get dropped ...
81
242946
1967
sonra suçlamalar kanıt olmadığı için
04:04
because there was no evidence.
82
244937
1454
düşürülüyor...
04:07
EA: I met Kortney Williams when I went to her college classroom
83
247248
2954
EA: Kortney Williams ile "Unprisoned" hakkında konuştuğum
04:10
to talk about "Unprisoned."
84
250226
1491
sınıfta tanıştım.
04:11
She ended up interviewing her aunt, Troylynn Robertson,
85
251741
3395
O da bir bölüm için teyzesi Troylynn Roberston ile
04:15
for an episode.
86
255160
1150
bir röportaj yaptı.
04:17
(Recording) KW: With everything that you went through
87
257231
2478
(Kayıt) KW: Çocuklarınla yaşadığın
04:19
with your children,
88
259733
1151
onca şeyden sonra,
04:20
what is any advice that you would give me
89
260908
1982
çocuğum olsaydı
04:22
if I had any kids?
90
262914
1909
bana ne tavsiye ederdin?
04:25
(Recording) Troylynn Roberston: I would tell you when you have them,
91
265827
3231
(Kayıt) Troylynn Roberston: Sana derdim ki onlara sahip olunca
04:29
you know the first thing that will initially come to mind is love
92
269082
3056
aklına gelecek ilk şey sevgi
04:32
and protection,
93
272162
1972
ve koruma olacak,
04:34
but I would tell you,
94
274158
1496
ama sana derdim ki,
04:35
even much with the protection to raise them
95
275678
3088
onları yetiştirirken ne kadar korursan koru
04:38
with knowledge of the judicial system --
96
278790
3706
onlara adalet sistemini de öğret --
04:42
you know, we always tell our kids about the boogeyman,
97
282520
3580
hani çocuklarımıza öcülerden bahsederiz ya
04:46
the bad people, who to watch out for,
98
286124
2993
dikkat etmeleri gereken kötü adamlardan
04:49
but we don't teach them how to watch out for the judicial system.
99
289141
3928
ama onlara adalet sistemine dikkat etmeleri gerektiğini öğretmiyoruz.
04:54
EA: Because of the way our criminal legal system
100
294364
2667
EA: Adalet sistemimizin orantısız şekilde
04:57
disproportionately targets people of color,
101
297055
2636
beyaz olmayanları hedef alması nedeniyle
04:59
it's not uncommon for young people like Kortney to know about it.
102
299715
3293
Kortney gibi genç insanların bu konuyu bilmeleri doğal.
05:03
When I started going into high schools to talk to students about "Unprisoned,"
103
303494
3842
Liselere "Unprisoned" hakkında konuşmak için gitmeye başladığımda
05:07
I found that roughly one-third of the young people I spoke with
104
307360
3493
konuştuğum genç insanların neredeyse 3'te 1'inin
05:10
had a loved one behind bars.
105
310877
1886
bir tanıdığının hapiste olduğunu gördüm.
05:13
(Recording) Girl: The hardest part is like finding out where he's at,
106
313504
3239
(Kayıt) Genç kız: Bulması en zor şeyler; nerede olduğu
05:16
or like, when his court date is.
107
316767
1601
veya duruşma tarihi.
05:18
Girl: Yeah, he went to jail on my first birthday.
108
318759
2718
Genç kız: Evet, ilk doğum günümde hapse girdi.
05:22
Girl: My dad works as a guard.
109
322415
2003
Genç kız: Babam gardiyan olarak çalışıyor.
05:24
He saw my uncle in jail.
110
324442
1528
Amcamı hapiste görmüş.
05:26
He's in there for life.
111
326527
1216
Amcam ömür boyu orada.
05:28
EA: According to the Annie E. Casey Foundation,
112
328434
2669
EA: Casey Vakfından Annie E.'ye göre
05:31
the number of young people with a father incarcerated rose 500 percent
113
331127
5853
babası hapiste olan gençlerin sayısı 1980 ve 2000 yılları arasında
05:37
between 1980 and 2000.
114
337004
2814
yüzde 500 arttı.
05:40
Over five million of today's children will see a parent incarcerated
115
340449
3907
Bugünkü çocukların 5 milyondan fazlası çocukluklarının bir bölümünde
05:44
at some point in their childhoods.
116
344380
1942
ebeveynlerinin hapse girdiğini görecek.
05:46
But this number disproportionately affects African American children.
117
346798
4523
Bu sayı orantısız olarak Afro-Amerikalı çocukları etkiliyor.
05:52
By the time they reach the age of 14,
118
352252
2691
14 yaşında olduklarında
05:54
one in four black children will see their dad go off to prison.
119
354967
3773
4 siyahi çocuktan biri babasının hapse girdiğini görecek.
05:59
That's compared to a rate of one in 30 for white children.
120
359198
3394
Buna kıyasla beyaz çocuklarda bu oran 30 çocukta bir.
06:03
One key factor determining the future success of both inmates and their children
121
363191
5078
Mahkum ve çocuklarının gelecekteki başarısını belirleyen en önemli faktör
06:08
is whether they can maintain ties during the parent's incarceration,
122
368293
4349
ebeveynin mahkumiyeti boyunca bağları koparmamaları,
06:12
but prisoners' phone calls home can cost 20 to 30 times more
123
372666
4343
ama bir mahkumun telefon görüşmesi sıradan telefon görüşmelerine kıyasla
06:17
than regular phone calls,
124
377033
1853
20 ila 30 kat daha pahalı,
06:18
so many families keep in touch through letters.
125
378910
3207
dolayısıyla pek çok aile mektupla iletişim kuruyor.
06:23
(Recording: Letter being unfolded)
126
383172
2185
(Kayıt: Mektup zarftan çıkarılıyor)
06:25
Anissa Christmas: Dear big brother,
127
385381
2207
Anissa Christmas: Sevgili ağabey,
06:27
I'm making that big 16 this year, LOL.
128
387612
1831
Bu sene büyük 16 yaş partimi veriyorum.
06:29
Guess I'm not a baby anymore.
129
389934
1659
Galiba artık bir bebek değilim.
06:31
You still taking me to prom?
130
391617
1609
Baloda kavalyem olacak mısın?
06:33
I really miss you.
131
393250
1249
Seni çok özlüyorum.
06:34
You're the only guy that kept it real with me.
132
394523
2212
Bana samimi olan tek adam sensin.
06:37
I wish you were here so I can vent to you.
133
397485
2617
Keşke burada olsaydın da sana yüz yüze söyleyebilseydim.
06:40
So much has happened since the last time I seen you.
134
400695
2591
Seni son gördüğümden beri pek çok şey oldu.
06:44
(Voice breaking up) I have some good news.
135
404847
2062
(Ağlamaklı olur) Güzel haberlerim var.
06:46
I won first place in the science fair.
136
406933
1833
Bilim fuarında birinci oldum.
06:48
I'm a geek.
137
408790
1191
Tam bir ineğim.
06:50
We're going to regionals, can't you believe it?
138
410005
2266
Bölgesel yarışmaya gideceğiz inanabiliyor musun?
06:52
High school is going by super fast.
139
412295
2175
Lise çok hızlı geçiyor.
06:54
In less than two years,
140
414893
1178
2 yıldan az bir zamanda
06:56
I hope you'll be able to see me walk across the stage.
141
416095
2614
umarım beni sahnede izleyebileceksin.
06:59
I thought to write to you because I know it's boring in there.
142
419413
2905
Sana yazmayı düşündüm, çünkü oranın sıkıcı olduğunu biliyorum.
07:02
I want to put a smile on your face.
143
422342
1712
Yüzünü güldürmek istiyorum.
07:05
Anissa wrote these letters to her brother
144
425799
2278
Anissa bu mektupları lise 2'deyken
07:08
when she was a sophomore in high school.
145
428101
2222
ağabeyine yazdı.
07:10
She keeps the letters he writes to her tucked into the frame
146
430347
2931
Ağabeyinin ona yazdığı mektupları yatak odasındaki aynanın
07:13
of her bedroom mirror,
147
433302
1178
kenarına sıkıştırmış,
07:14
and reads them over and over again.
148
434504
2039
tekrar tekrar okuyor.
07:17
I'd like to think that there's a good reason
149
437004
2113
Anissa'nın ağabeyinin hapiste olmasının
07:19
why Anissa's brother is locked up.
150
439141
2378
iyi bir nedeni olduğunu düşünmek isterdim.
07:21
We all want the wheels of justice to properly turn,
151
441543
4057
Hepimiz adaletin çarklarının düzgün dönmesini isteriz,
07:25
but we're coming to understand
152
445624
1808
ancak okulda öğrendiğimz ideallerin
07:27
that the lofty ideals we learned in school look really different
153
447456
3524
ulusumuzun hapis, nezarethane ve mahkeme salonlarında
07:31
in our nation's prisons and jails and courtrooms.
154
451004
3333
bambaşka olduğunu anlamaya başlıyoruz.
07:34
(Recording) Danny Engelberg: You walk into that courtroom and you're just --
155
454943
3573
(Kayıt) Danny Engelberg: Mahkeme salonuna giriyorsunuz ve --
07:38
I've been doing this for a quite a while, and it still catches your breath.
156
458540
3533
bunu bir süredir yapıyorum buna rağmen hala şaşırıyorum.
07:42
You're like, "There are so many people of color here,"
157
462097
2538
"Burada beyaz olmayan bir sürü insan var" diyorum,
07:44
and yet I know that the city is not made up of 90 percent African Americans,
158
464659
4970
buna rağmen şehrin yüzde 90'ının Afro-Amerikalı olmadığını biliyorum,
07:49
so why is it that 90 percent of the people who are in orange
159
469653
3496
o zaman neden turuncu kıyafetin içindekilerin yüzde 90'ı
07:53
are African American?
160
473173
1151
Afro-Amerikalı?
07:54
(Recording) EA: Public defender Danny Engelberg isn't the only one noticing
161
474348
3559
(Kayıt) EA: Kamu avukatı Danny Engelberg herhangi bir mahkemedeki
07:57
how many black people are in municipal court --
162
477931
2191
siyahi sayısının farkında olan
08:00
or in any court.
163
480146
1152
tek kişi değil.
08:01
It's hard to miss.
164
481322
1178
Gözden kaçırması zor.
08:02
Who's sitting in court waiting to see the judge?
165
482524
2271
Mahkeme salonunda hakimi bekleyenler kim?
08:04
What do they look like?
166
484819
1201
Görünüşleri nasıl?
08:06
(Recording) Man: Mostly African-Americans, like me.
167
486044
2469
(Kayıt) Adam: Çoğu benim gibi Afro- Amerikalı.
08:08
Man: It's mostly, I could say, 85 percent black.
168
488537
2255
Adam: Çoğu, yüzde 85'i siyahi.
08:10
That's all you see in the orange, in the box back there, who locked up.
169
490816
3399
O kutuda hapsolan turuncu giysilerin içinde tek gördüğünüz bu.
08:14
Man: Who's waiting? Mostly black.
170
494239
2394
Adam: Kim bekliyor? Çoğunlukla siyahi.
08:16
I mean, there was a couple of white people in there.
171
496657
2479
Tabi, birkaç beyaz insan da vardı.
08:19
Woman: I think it was about 85 percent African-American
172
499160
2573
Kadın: Bence orada duranların
08:21
that was sitting there.
173
501757
1197
yüzde 85'i Afro-Amerikalı.
08:23
EA: How does a young black person growing up in America today
174
503923
3808
EA: Amerika'da büyüyen genç bir siyahi insanın adaleti anlaması
08:27
come to understand justice?
175
507755
2392
nasıl mümkün olabilir?
08:30
Another "Unprisoned" story was about a troupe of dancers
176
510696
3143
Başka bir "Unprisoned" hikayesi "Hoods Up" isimli bir koreografi
08:33
who choreographed a piece called "Hoods Up,"
177
513863
2310
hazırlayan ve belediye meclisi önünde sergileyen
08:36
which they performed in front of city council.
178
516197
2150
bir dans grubu hakkında.
08:38
Dawonta White was in the seventh grade for that performance.
179
518834
3576
Dawonta White o zaman 7. sınıftaydı.
08:42
(Recording) Dawonta White: We was wearing black with hoodies because Trayvon Martin,
180
522986
4191
(Kayıt) Dawonta White: Hepimiz kapüşonlu siyah eşofman üstü giymiştik çünkü
08:47
when he was wearing his hoodie, he was killed.
181
527201
2287
Trayvon Martin öldürüldüğünde üstünde bu vardı.
08:49
So we looked upon that,
182
529512
1356
Biz de bundan ilham aldık ve
08:50
and we said we're going to wear hoodies like Trayvon Martin.
183
530892
2812
Trayvon Martin gibi kapüşonlu eşofman üstü giyelim dedik.
08:53
(Recording) EA: Who came up with that idea?
184
533728
2118
(Kayıt) EA: Bu kimin fikriydi?
08:55
DW: The group. We all agreed on it.
185
535870
1667
DW: Grubun, hepimiz böyle anlaştık.
08:57
I was a little nervous, but I had stick through it though,
186
537561
2744
Biraz gergindim ama sözümü tutmam gerekiyordu,
09:00
but I felt like it was a good thing so they could notice what we do.
187
540329
4248
iyi bir şey yaptığımı düşünüyordum, ne yaptığımızı fark edeceklerdi.
09:04
(Recording) EA: Shraivell Brown was another choreographer and dancer
188
544601
3192
(Kayıt) EA: Shraivell Brown "Hoods Up"taki başka bir koreograf
09:07
in "Hoods Up."
189
547817
1242
ve dansçıydı.
09:09
He says the police criticize people who look like him.
190
549083
2561
Dediğine göre polis onun gibi görünenleri eleştiriyor.
09:11
He feels judged based on things other black people may have done.
191
551668
3364
Başka siyahilerin yaptıklarına dayanılarak yargılanmış hissediyor.
09:15
How would you want the police to look at you,
192
555056
2136
Polisin sana nasıl bakmasını isterdin?
09:17
and what would you want them to think?
193
557206
1819
Hakkında ne düşünmesini isterdin?
09:19
SB: That I'm not no threat.
194
559049
1299
SB: Bir tehdit olmadığımı.
09:20
EA: Why would they think you're threatening?
195
560372
2049
EA: Seni neden tehdit olarak görsünler?
09:22
What did you say, you're 14?
196
562445
1398
Kaç yaşındaydın, 14 değil mi?
09:23
SB: Yes, I'm 14, but because he said a lot of black males
197
563867
5176
SB: Evet, 14'üm ama ona göre pek çok siyahi erkek
09:29
are thugs or gangsters and all that,
198
569067
2967
haydut veya çete üyesiymiş,
09:32
but I don't want them thinking that about me.
199
572058
2530
ama benim hakkımda böyle düşünmesini istemiyorum.
09:35
EA: For folks who look like me,
200
575855
1743
EA: Benim gibi görünen insanların
09:37
the easiest and most comfortable thing to do is to not pay attention --
201
577622
4303
yapabileceği en kolay ve rahat şey aldırmamak --
09:41
to assume our criminal legal system is working.
202
581949
3642
ceza hukuku sisteminin işlediğini varsaymak.
09:45
But if it's not our responsibility to question those assumptions,
203
585615
4486
Ama bu varsayımları sorgulamak bizim sorumluluğumuzda değilse
09:50
whose responsibility is it?
204
590125
2167
kimin sorumluluğunda?
09:53
There's a synagogue here that's taken on learning about mass incarceration,
205
593001
3712
Bir sinagog kitlesel hapsedilmeyi öğreniyor
09:56
and many congregants have concluded
206
596737
2083
ve pek çok cemaat üyesi
09:58
that because mass incarceration throws so many lives into chaos,
207
598844
4151
kitlesel hapsedilmenin pek çok yaşamı kaosa sokması nedeniyle
10:03
it actually creates more crime --
208
603019
2199
daha çok suç ürettiği ve güvenliği azalttığı
10:05
makes people less safe.
209
605242
1825
sonucuna vardı.
10:07
Congregant Teri Hunter says
210
607690
1949
Cemaat üyesi Teri Hunter
10:09
the first step towards action has to be understanding.
211
609663
3468
bir eylemin ilk adımının anlamak olması gerektiğini söylüyor.
10:13
She says it's crucial for all of us to understand our connection to this issue
212
613467
5529
Direkt ve gözlemlenebilir olmasa bile bu sorunla bağımızı
10:19
even if it's not immediately obvious.
213
619020
2768
anlamamız gerektiğini söylüyor.
10:23
(Recording) Teri Hunter: It's on our shoulders
214
623096
2180
(Kayıt) Teri Hunter: Bütün kapıları kapatıp
10:25
to make sure that we're not just closing that door
215
625300
3561
"Bu sorun bizim değil." dememenin sorumluluğu
10:28
and saying, "Well, it's not us."
216
628885
1585
bizim omuzlarımızda.
10:30
And I think as Jews, you know, we've lived that history:
217
630842
4358
Siz de biliyorsunuz ki biz Yahudiler olarak bunu tarihte yaşadık:
10:35
"It's not us."
218
635224
1150
"Bizim sorunumuz değil."
10:37
And so if a society closes their back on one section,
219
637042
4664
Dolayısıyla toplumun bir kısmına sırtını döndüğünde
10:41
we've seen what happens.
220
641730
1682
ne olacağını gördük.
10:43
And so it is our responsibility as Jews
221
643436
3191
Dolayısıyla Yahudiler
10:46
and as members of this community
222
646651
3563
ve toplumun üyeleri olarak elimizden geldiğince
10:50
to educate our community --
223
650238
3191
toplumu--
10:53
at least our congregation --
224
653453
2905
en azından cemaati eğitmek --
10:56
to the extent that we're able.
225
656382
1960
bizim sorumluluğumuzda.
10:59
EA: I've been using the pronouns "us" and "we"
226
659477
3262
EA: Zamir olarak "biz"i kullandım
11:02
because this is our criminal legal system
227
662763
2996
çünkü bu bizim ceza hukuku sistemimiz
11:05
and our children.
228
665783
1349
ve bizim çocuklarımız.
11:07
We elect the district attorneys,
229
667583
2169
Bölge Savcılarını,
11:09
the judges and the legislators who operate these systems
230
669776
4044
hakimleri, bu sistemi düzenleyen yasa koyucuları kendimiz için
11:13
for we the people.
231
673844
1150
biz seçiyoruz.
11:15
As a society,
232
675677
1287
Toplum olarak,
11:16
we are more willing to risk locking up innocent people
233
676988
3601
masum insanların hapsolmasını
11:20
than we are to let guilty people go free.
234
680613
2890
suçluların özgürlüğüne yeğliyoruz.
11:24
We elect politicians who fear being labeled "soft on crime,"
235
684187
3509
"Suç politikalarının yumuşak" olmasından korkan politikacılar seçiyoruz,
11:27
encouraging them to pass harsh legislation
236
687720
2992
onları daha sert kanunlar getirmeleri için cesaretlendiriyoruz
11:30
and allocate enormous resources toward locking people up.
237
690736
4244
ve insanların hapsolması için çok büyük bütçeler ayırıyoruz.
11:35
When a crime is committed,
238
695452
1664
Bir suç işlendiğinde
11:37
our hunger for swift retribution has fed a police culture
239
697140
4754
hissettiğimiz intikam duygusu, öyle bir polis kültürü geliştirdi ki
11:41
bent on finding culprits fast,
240
701918
2840
zanlılar yeterli kaynak ve detaylı inceleme olmaksızın
11:44
often without adequate resources to conduct thorough investigations
241
704782
4513
ya da bu incelemeler detaylıca kontrol edilmeksizin
11:49
or strict scrutiny of those investigations.
242
709319
3091
hızlıca bulunmaya çalışılıyor.
11:52
We don't put checks on prosecutors.
243
712926
3099
Savcıları denetlemiyoruz.
11:56
Across the country, over the last couple of decades,
244
716514
3136
Ülke çapında son birkaç on yıllık süre içinde,
11:59
as property and violent crimes have both fell,
245
719674
4095
mala karşı suç ve şiddet suçları düştükçe
12:03
the number of prosecutors employed and cases they have filed has risen.
246
723793
4868
işe alınan ve yeni dosya açan savcı sayısı arttı.
12:09
Prosecutors decide whether or not to take legal action
247
729341
2707
Polisin tutukladığı insanlara karşı hukuki yola başvurmak
12:12
against the people police arrest
248
732072
2029
ve hangi suçların iddia edileceği
12:14
and they decide what charges to file,
249
734125
2997
savcıların takdirinde,
12:17
directly impacting how much time a defendant potentially faces behind bars.
250
737146
5753
bu da sanığın daha ne kadar hapiste kalacağını etkiliyor.
12:23
One check we do have on prosecutors is defense.
251
743706
3887
Savcıların üzerindeki bir denetim mekanizması, savunma.
12:27
Imagine Lady Liberty:
252
747943
1692
Adalet heykelini düşünün:
12:29
the blindfolded woman holding the scale
253
749659
2421
gözleri kapalı terazi tutan kadın
12:32
meant to symbolize the balance in our judicial system.
254
752104
3180
yargı sistemimizdeki dengeyi simgelemesi gerekiyor.
12:35
Unfortunately, that scale is tipped.
255
755854
3212
Maalesef, terazi hileli.
12:39
The majority of defendants in our country
256
759480
2136
Ülkemizdeki sanıkların çoğu
12:41
are represented by government-appointed attorneys.
257
761640
3382
devlet tarafından atanan avukatlar tarafından temsil ediliyor.
12:45
These public defenders receive around 30 percent less funding
258
765046
4135
Bu kamu avukatları bölge savcılarından yaklaşık yüzde 30 daha az
12:49
than district attorneys do,
259
769205
1738
kaynak alıyor
12:50
and they often have caseloads far outnumbering
260
770967
3157
ve çoğu zaman Amerikan Barosu'nun önerdiğinden çok daha fazla
12:54
what the American Bar Association recommends.
261
774148
2517
dosya yükleri oluyor.
12:57
As Sheila Phipps said,
262
777466
1866
Sheila Phipps'in dediği gibi
12:59
there are people who belong in prison,
263
779356
2933
hapsi hak eden insanlar var,
13:02
but it's hard to tell the guilty from the innocent
264
782313
3500
ama herkesin aldığı sonuç aynı olunca
13:05
when everyone's outcomes are so similar.
265
785837
3182
suçlu ve masumu ayırt etmek zorlaşıyor.
13:09
We all want justice.
266
789603
1514
Hepimiz adalet istiyoruz.
13:11
But with the process weighed so heavily against defendants,
267
791830
3504
Ancak sürecin sanığın üzerine bu kadar yük bindirdiği bir düzende
13:15
justice is hard to come by.
268
795358
1737
adalete ulaşmak zor.
13:18
Our criminal legal system operates for we the people.
269
798376
3704
Ceza hukuku sistemimiz bizim için işliyor.
13:22
If we don't like what's going on,
270
802534
2328
Olanları beğenmiyorsak,
13:24
it is up to us to change it.
271
804886
2509
değiştirmek bizim elimizde.
13:28
Thank you very much.
272
808196
1151
Çok teşekkür ederim.
13:29
(Applause)
273
809371
6889
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7