Want to truly succeed? Lift others up while you climb | The Way We Work, a TED series

- When it comes to our careers,

Çeviri: Cihan Yiğit Kavalcı Gözden geçirme: Nihal Aksakal

Kariyerimiz söz konusu olduğunda

the analogy we've been given is a ladder.

yaptığımız benzetme, merdivenleri tırmanmaktır.

We're climbing, climbing, climbing,

Ne kadar yükseğe çıkabileceğimizi

seeing just how high we can get,

görmek adına sürekli tırmanıyoruz.

but if we wanna be a part of organizations

Ancak, çeşitli, kapsayıcı ve içinde yaşadığımız dünyayı

that are diverse and inclusive

gerçekten yansıtan

and truly reflect the world that we live in,

kuruluşların bir parçası olmak istiyorsak

that's simply not enough.

bu yeterli değil.

While we climb, we also need to lift.

Tırmanırken kendimizi de taşımalıyız.

[Çalışma Şeklimiz]

(light music)

(Müzik)

Şirketlerimizin ve kuruluşlarımızın,

It's no secret that our companies and organizations

hizmet ettikleri toplulukları temsil eden

rarely have leadership teams that represent

öncül ekiplere nadiren sahip olması

the communities they serve.

bir sır değil.

That makes them less effective in their work,

Bu durum onları, işlerinde daha az etkili,

less innovative, and less profitable too.

yeniliğe daha az açık

ve zararlı bir hâle sokar.

We need more women steering the ship,

Gemi dümeninin kontrolü için daha fazla kadına,

more people of color at the helm,

idare için beyaz ırk dışındaki ırklara,

more folks with disabilities in charge,

yönetim için daha fazla engelli bireye,

more immigrants setting the tone,

üslubu belirlemek için daha fazla göçmene

more queer and trans folks calling the shots.

ve yönlendirme için queer ve trans bireylere ihtiyacımız var.

So whether you're a new hire who's a proud member

Dolayısıyla, yeni işe alınan

ve bu grupların bir veya daha fazlasının gururlu bir üyesi olun

of one or more of these groups

or a longtime leader who is none of the above,

ya da yukarıdakilerin hiçbirisi olmayan uzun vadeli bir lider olun

each of us has a role to play in making this happen.

her birimiz, bunun gerçekleşmesinde oynayacağı bir rol var.

Success is no longer about our individual ambitions,

Artık, başarı bireysel hırslarımızla ilgili değil, birlikte daha büyük bir şeyi

but about how we build something greater together.

nasıl inşa ettiğimizle ilgili.

My mother introduced me to this concept

Tırmanırken kendini taşıma konseptini bana tanıştıran annem oldu.

of lifting while you climb.

She was an absolute powerhouse in her work,

Annem, iş konusunda çok güçlü birisiydi.

and she spent so much of her time working with younger

Zamanının çoğunu, siyah kadınların gelişimi için daha genç kadınlarla

black women to help advance them too.

çalışarak vaktini geçirdi.

She would remind me that the point of success

Bana, başarının asıl amacının,

isn't success for success's sake.

başarı uğruna başarı olmadığını hatırlatırdı.

She said that when you climb that ladder

Annem, merdiveni tırmandığımda ve tepeye ulaştığımda

and you get to the top,

you can take a moment to enjoy the view,

manzarının tadını çıkarmak için vaktimi ayırabileceğimi

but you must be principally concerned

ancak esas olanın, bu merdiveni arkadan gelenler adına

with using all of your might to throw the ladder

back down for those who are coming behind you.

var olan tüm gücümle geri atmamı istemesiydi.

There's no point in being the first

Eğer biz sonuncuysak, ilk olmanın da bir anlamı yok.

if we're also the last.

So here are three ways that all of us,

İster şirketinizin en iyisi olun,

whether you're a first in your company

ister yüklü bir mirasın parçası, hepimizin bu ruhu benimsemesinin

or a part of a deep legacy,

can embrace this spirit.

üç yolu var.

One, question your surroundings.

Birincisi:

Çevrenizi sorgulayın.

One of the benefits and really the consequences of privilege

Ayrıcalığın gerçek sonuçları

ve faydalarından birisi;

is being around people whose experiences mirror your own.

deneyimleri sizinkileri yansıtan insanlarla birlikte olmak.

So when you're at the table,

Bu yüzden, masada oturduğunuzda

I wanna ask you to really examine who's there with you.

yanınızda kimin olduğunu

And even more importantly, who isn't.

ve daha da önemlisi kimin olmadığını

gerçekten incelemenizi istiyorum.

Do you see women, people of color,

Kadınları,

diğer ırktan insanları,

people with disabilities, people who look like

engelli bireyleri,

müşterilerinize, müvekkilerinize,

your customers, clients, patients, and community?

hastalarınıza ve toplumunuza benzeyen insanlar görüyor musunuz?

If not, I need you to ask why.

Görmüyorsanız, nedenini sormanız gerek.

Calling it out matters.

Sormak ve sorgulamak önemli.

If we don't name it, we can't change it.

Eğer adını koymazsak, değiştiremeyiz.

Bu eşitsizlikleri fark ettiğinizde,

Once you notice these disparities,

let's do something about it.

bunun hakkında bir şeyler yapalım.

Örneğin,

For example, we have a lot of data

sunum esnasında kadınların erkeklerden daha fazla sözünün kesildiğine dair

that women get interrupted during presentations

more than men do.

birçok veri mevcut.

So make counting this an activity that you try

Bu yüzden bu sayımı, birden fazla kişinin sunum yaptığı toplantılarda

in meetings where there's multiple people presenting.

denediğiniz küçük bir çalışma yapın.

Keep a tally, how often do women or nonbinary folks

Bir çetele tutun.

Kadınların veya cinsiyetini belirtmeyen kişilerin sözleri ne sıklıkta kesiliyor

get interrupted and how often are men getting interrupted?

ve erkekler bunu ne sıklıkta yapıyor?

Add up your tally at the end of the week,

Haftanın sonunda çetelenize bakın

and if you notice discrepancies, talk about them.

ve bunda tutarsızlıklar fark ederseniz,

bunun hakkında konuşun.

Talk about them in the moment.

O anda direkt konuşun.

Address it in the meeting if you can.

Mümkünse, bunu toplantıda söyleyin.

Practice saying hey Fred, I think you interrupted June.

Şu tarz bir cümle söyleyebilirsiniz: “Hey Fred, sanırım June’un sözünü kestin.

June, can you repeat that?

June, tekrar söyler misin?”

Or if that feels like too much,

Ya da bu size ağır geliyorsa,

you can just hand the mike back to June.

konuşmayı tekrar June’a yönlendirebilirsiniz.

Hey June, what were you saying?

“Hey June, ne diyordun?

Sanırım orayı kaçırdım.”

I think I missed it.

When you notice it happening, speak up.

Olayı fark ettiğinizde konuşun.

It's a chance to give yourself and others

Bu, kendinize ve başkalarına daha iyi görünme fırsatı vermek için bir şans.

the opportunity to show up better.

Two, aim for sponsorship over mentorship.

İkincisi:

Rehberlik etmek yerine destek olmayı hedefleyin.

Rehberlik etmek, birisiyle iletişim kurmak,

Mentorship is making a connection for someone,

onlara tavsiyelerde bulunmak,

giving them advice, helping them know

ne zaman terfi isteyeceklerini bilmelerine yardımcı olacaktır.

when to ask for a promotion.

It's great, but we can do even better.

Bu müthiş bir şey fakat daha da iyisini yapabiliriz.

Bu destek; ayrıcalığınızı, konumunuzu, gücünüzü, bilindiği üzere

Sponsorship is using your privilege, your position,

your power to give opportunities to someone else

dışlanmış olan birine fırsat vermek için kullanmak demektir.

who's traditionally been excluded.

It's not just saying that someone would excel

Bu sadece bir ya da birden fazla projede başarılı olacağını söylemek değil,

in a make or break project,

aynı zamanda oraya girip

but getting in there and helping them make it

bitiş çizgisini geçmelerine yardımcı olmaktır.

across the finish line.

It's sending their finished project to senior leaders

Biten projelerini kıdemli proje liderlerine gönderiyor

and letting them know how strong you thought it was.

ve ne kadar güçlü olduğunu düşündüğünüzü bilmelerini sağlıyor.

When the work gets picked up and used,

İş alınıp kullanıldığında,

it's reminding people where it came from

insanlara nereden geldiğini

and who produced it.

ve kimin ürettiğini hatırlatıyor.

If mentorship happens behind the scenes,

Eğer rehberlik perde arkasında gerçekleşirse,

sponsorship happens right there in the front.

desteklenme hemen ön planda gerçekleşir.

Not just before the meeting but in the meeting.

Toplantıdan hemen önce ya da toplantıdayken değil,

Not just on the private thread but in that big group email

özel olan bir ileti dizisinde değil, o büyük e-posta grubunda gerçekleşir.

because the platitudes, the kind of half stepping,

Çünkü basmakalıp sözler

ve yarım adım atarak

it's not cutting it.

bu gerçekleşmez.

Finally, pass on the chance for glory.

Sonuncusu: Zafer yaşama şansını devredin.

Think about how you can create opportunities

Bünyenizde, bu fırsatları o kadar sık elde edemeyecek kişiler için

for the people in your organization

who might not get them as often.

nasıl fırsatlar yaratabileceğinizi düşünün.

The next time you're asked to do a panel,

Bir dahaki sefere bir panel yapmanız istendiğinde,

consider offering your seat to someone

cesur ve yaratıcı fikirleri olan ancak ırkı, cinsiyeti veya engeli nedeniyle

who also has bold and imaginative ideas

but might be overlooked because of their race or gender

gözden kaçabilecek birine yerinizi teklif etmeyi düşünün

or disability and then help that person prepare.

ve ardından

o kişinin hazırlanmasına yardımcı olun.

Take someone who wouldn't normally have access

Normalde toplantıya erişimi olmayan birisini yanınıza alın

to the meeting and bring them in with you,

ve o kişiyi gözlemlemesi için değil,

not to observe, but to present with you.

sizinle birlikte

sunum yapması için yanınıza çağırın.

If you've been running an ideation session for awhile,

Bir süredir fikir oluşturma oturumu yürütüyorsanız

pass it on to someone new.

bunu yeni birine aktarın.

Keep the calendar invite intact, talk them through

Günlük davetleri olduğu gibi tutun,

geçmişte nelerin işe yarayıp nelerin yaramadığını anlatın ki

what's worked in the past and what hasn't

so that they can excel too.

onlar da başarı gösterebilsinler.

Pass on your institutional knowledge.

Kurumsal bilginizi aktarın.

It's on the leadership of your company

Adil bir şekilde işe alım

ve daha çeşitli çalışanlar keşfetmek için hedefler ve ölçütler belirlemek

or your organization to set goals and metrics

for hiring equitably and bringing in more diverse employees

şirketinizin veya kuruluşunuzun liderliğine bağlıdır.

but when it comes to inclusion and celebrating others,

Ancak, başkalarını işe dâhil etme ve kutlama söz konusu olduğunda

you can help with that.

siz yardımcı olabilirsiniz.

You can go to someone who doesn't share your identities

Bir projede ortak olmak için kimliğinizi paylaşmayan

to partner on a project.

birine gidebilirsiniz.

You can amplify the work of a colleague

Takımda onlar gibi olabilen

who might be the only person like them on the team.

bir iş arkadaşınıza destek çıkabilirsiniz.

You may think about where you first started in this work

Bu işe ilk nereden başladığınızı düşünebilir,

and feel so proud of what you've learned

öğrendiklerinizle tırmanırken

and how brave you've been as you've climbed.

ne kadar cesur olduğunuzla gurur duyabilirsiniz.

I need you to hold that feeling.

Bu duyguya tutunmanıza ihtiyacım var.

Please hold that feeling,

Lütfen o duyguyu tutun

but also chase that feeling,

ama aynı zamanda o duygunun da peşinden gidin,

because what good is our power and success,

çünkü gücümüz ve başarımız,

what use is it making it to the top

zirveye çıkmanın bize sağladığı tek şey

if all it affords us is a bird's eye view

geride bıraktığımız herkesin kuşbakışı bir görünümü ise ne işe yarar?

of everyone we've left behind?

Eğer dâhil etme yolculuğunuz kolay geçiyorsa,

If your journey in inclusion feels easy,

you have packed too light,

bilin ki bazı şeyleri dâhil etmemişsiniz.

so feel proud, feel uplifted, feel accomplished

Gururlu hissedin,

şen şakrak hissedin,

hakkaniyete olan bağlılığınızda başarılı hissedin

in your commitment to equity,

but also feel like you have more work to do

ama aynı zamanda yapacak çok işiniz varmış gibi hissedin.

because lifting, it's difficult.

Çünkü bunu taşımak

kolay değil

And your help, it's essential.

ve sizin yardımınız

çok önemli.

(light music)