🚌 Advanced English Listening Practice: The British Bus (English Like A Native Podcast)

Hello and welcome to English Like A Native, the podcast that's designed

Merhaba, English Like A Native'e, İngilizce

for lovers and learners of English.

sevenler ve İngilizce öğrenenler için tasarlanmış podcast'e hoş geldiniz.

My name is Anna, and today I need you to buckle up 'cause

Benim adım Anna ve bugün kemerini bağlamana ihtiyacım var çünkü

we are going on a bus ride.

otobüs yolculuğuna çıkıyoruz.

Now it, I did say buckle up, which is what you'd normally say when you

Bağla dedim, normalde

want someone to fasten their seatbelt.

birinin emniyet kemerini takmasını istediğinde böyle söylerdin.

However, on buses in the UK, we don't have seatbelts.

Ancak İngiltere'deki otobüslerde emniyet kemerimiz yok.

Sometimes when you get on a coach or a mini bus, which is different

Bazen

to our typical public bus, sometimes on these mini buses and

bizim alışılagelmiş halk otobüsümüzden farklı olarak dolmuşa veya dolmuşa bindiğinizde, bazen bu minibüs ve

coaches, there will be lap belts.

dolmuşlarda bel kemeri olacaktır.

So belts that just go across your lap, like when you're on an airplane,

Böylece,

but not on your standard public bus.

standart halk otobüsünde değil, uçaktaymışsınız gibi kucağınızın üzerinden geçen kemerler.

Now, first things first, if you are new here, welcome.

Şimdi, her şeyden önce, burada yeniyseniz, hoş geldiniz.

It's lovely to have you here.

Burada olman çok güzel.

It's lovely to be in your ear.

Kulağınızda olmak çok güzel.

And if you are returning, thank you so much for coming back.

Ve eğer geri dönüyorsanız, geri geldiğiniz için çok teşekkür ederim.

You may have heard in a previous episode, I made a little announcement very quietly

Önceki bir bölümde duymuş olabilirsiniz, yeni plus üyelik seçeneğim hakkında çok sessizce küçük bir duyuru yaptım

about my new plus membership option.

.

So if you have missed this particular announcement, let me tell you all now.

Bu özel duyuruyu kaçırdıysanız, şimdi size her şeyi anlatmama izin verin.

For every podcast episode I'm putting out, I'm going to make

Yayınladığım her podcast bölümü için , kesintisiz dinleyebilmeniz için

sure there are no adverts running so you can listen uninterrupted.

yayında reklam olmadığından emin olacağım .

And also I will be putting out a special additional bonus episode which will be

Ayrıca, Plus üyesi olarak podcast'i desteklemek isteyen herkesin yararlanabileceği özel bir ek bonus bölüm yayınlayacağım

available to anyone who wants to support the podcast by becoming a Plus member.

.

And everyone who does become a plus member will receive an email from me at the end

Ve plus üye olan herkes, her ayın sonunda benden, geçen ay yayınlanan tüm bonus bölümlerin transkriptlerini içeren bir e-posta alacak

of each month containing the transcripts for all the bonus episodes that were

published in the month just gone.

.

So if you join the plus membership on the 15th of March, by the 30th, well,

Dolayısıyla, plus üyeliğine 15 Mart'ta, yani Mart'ın 30'unda katılırsanız, güne

kind of the end of March, depending on the day, you'll receive an email

bağlı olarak Mart ayının sonunda, Mart'ta yayınlanan bonus bölümlerin tüm transkriptlerini içeren bir e-posta alacaksınız

with all of the transcripts from the bonus episodes published in March.

.

If you want more details, just click on the link in the show notes.

Daha fazla ayrıntı istiyorsanız, gösteri notlarındaki bağlantıya tıklamanız yeterlidir.

Okay, so let's get on a bus.

Tamam, o zaman bir otobüse binelim.

It's actually been quite a long time since I last had a bus ride.

Aslında en son otobüs yolculuğu yaptığımdan beri oldukça uzun zaman geçti.

I think I did it with Jacob.

Sanırım Jacob'la yaptım.

Oh no, I went into London actually with the boys for our dental

Oh hayır,

appointment about six months ago.

yaklaşık altı ay önce diş randevumuz için çocuklarla birlikte Londra'ya gittim.

So we were due a, a, a checkup and I think we took a bus and

Yani bir, bir, bir kontrole gitmemiz gerekiyordu ve sanırım bir otobüse,

then a train and an underground.

ardından bir trene ve bir metroya bindik.

So we had quite an, an exciting day of vehicles and transportation.

Araçlar ve ulaşım açısından oldukça heyecanlı bir gün geçirdik.

But normally I, I don't often take a bus.

Ama normalde ben, sık sık otobüse binmem.

However, when I was younger, I used to use the buses all the time, especially

Ancak daha gençken, özellikle

for getting to college or university.

koleje veya üniversiteye gitmek için sürekli otobüsleri kullanırdım.

When I was, uh, working in Manchester, I would often take the bus into

Manchester'da çalışırken, sık sık işe otobüsle giderdim

work, so I'd use it to commute.

, bu yüzden işe gidip gelmek için kullanırdım.

And what we do here is we...

Ve burada yaptığımız şey şu ki...

well, now we can go on the internet and look up when the next bus is

şimdi internete girip bir sonraki otobüsün ne zaman geleceğini arayabiliriz

going to arrive, so we know well in advance when the next bus is.

, böylece bir sonraki otobüsün ne zaman geleceğini önceden çok iyi biliriz.

However, when I was younger, we would have to pick up a timetable, a bus timetable.

Ancak, ben daha gençken bir zaman çizelgesi, bir otobüs tarifesi almamız gerekirdi.

So a little sheet of paper that would normally fold up and slip

Yani normalde katlanıp

into your pocket, that would have all of the standard times of

cebinize girecek küçük bir kağıt, çalışan tüm otobüslerin tüm standart sürelerini içerecektir

all the buses that were running.

.

So you would head to what is called the bus stop.

Böylece otobüs durağı denilen yere gidersiniz.

You head to 'head to' means go to you, head to the bus stop

Head to 'head to' size gitmek , otobüs durağına gitmek

and you wait for your bus.

ve otobüsünüzü beklemek anlamına gelir.

So you might be sitting at the bus stop looking at your watch thinking "I'm

Yani otobüs durağında oturmuş saatinize bakıp "

sure the timetable said the bus would be here at five past three, but I can't

Eminim tarife otobüsün üçü beş geçe burada olacağını söylüyordu ama ben

see any buses coming" and then finally you can see it coming over the hill.

herhangi bir otobüsün geldiğini göremiyorum" diye düşünüyor olabilirsiniz ve sonunda onun geldiğini görebilirsiniz. tepenin üzerinde.

"Woo-hoo.

"Woo-hoo.

Here's my bus" and so you get on the bus, and you ride on the bus.

İşte benim otobüsüm" ve böylece otobüse binersiniz ve otobüse binersiniz.

So you get on, you physically enter the bus, and you, you ride on the bus.

Yani biniyorsunuz, fiziksel olarak otobüse biniyorsunuz ve siz, otobüse biniyorsunuz.

Now notice I'm saying on the bus you get on you, you ride on the bus, because

Şimdi dikkat edin otobüse binersiniz binersiniz otobüse binersiniz çünkü

although we are inside the bus, we use on whenever it is a vehicle that

biz otobüsün içinde olmamıza rağmen ayağa kalkıp dolaşabileceğiniz bir araç olduğu zaman kullanırız

you can stand up and walk around in.

.

So you get on a plane and you get on a bus.

bir uçağa biniyorsunuz ve bir otobüse biniyorsunuz.

You get on a ship, okay?

Bir gemiye bin, tamam mı?

'cause you can stand up and walk around on these particular vehicles.

Çünkü bu özel araçların üzerinde ayağa kalkıp dolaşabilirsiniz.

So you catch a bus.

Böylece bir otobüse binersin.

You can also use, hop on and hop off.

Ayrıca kullanabilir, atlayabilir ve atlayabilirsiniz.

So I might tell you I need to hop on a bus to Piccadilly Circus, and

Bu yüzden size Piccadilly Circus'a giden bir otobüse atlamam gerektiğini söyleyebilirim ve

then I'll hop off, as soon as I get to my bus stop, I'll hop off again.

sonra ineceğim, otobüs durağıma varır varmaz tekrar ineceğim.

So you hop on and you hop off.

Yani atlarsın ve atlarsın.

And then later in the day, I'll need to take the bus to, I don't know.

Ve günün ilerleyen saatlerinde, otobüse binmem gerekecek, bilmiyorum.

Where can I say?

I can take the bus to Wimbledon.

Nereden söyleyebilirim?

Otobüsle Wimbledon'a gidebilirim.

I'm going to take the bus to Wimbledon.

Wimbledon'a otobüsle gideceğim.

That just simply means I'm going to ride on the bus until I get to Wimbledon.

Bu sadece Wimbledon'a gidene kadar otobüse bineceğim anlamına geliyor.

So I'm going to take the bus to Wimbledon, and then I will hop off, see

Bu yüzden Wimbledon'a giden otobüse bineceğim ve sonra ineceğim,

my friend, have a bite to eat, and then hop back on the bus again, the same

arkadaşımı göreceğim, bir şeyler atıştıracağım ve sonra tekrar otobüse atlayacağım, aynı

bus, or at least the same number bus and, uh, go all the way to Kingston.

otobüse veya en azından aynı numaralı otobüse ve , uh, ta Kingston'a kadar git.

So you have a timetable and you go to the bus stop to catch your bus.

Yani bir tarifeniz var ve otobüsünüze yetişmek için otobüs durağına gidiyorsunuz.

Now, of course, you can't just jump on a bus and, and sit down

Şimdi, tabii ki, öylece bir otobüse atlayıp, oturup

and, and get a, a ride for free.

bedavaya binemezsiniz.

That doesn't happen.

Bu olmaz.

You have to pay a fare, a fare, F-A-R-E.

Bir ücret ödemeniz gerekiyor, bir ücret, F-A-R-E.

In the old days, in the old days, actually in some places it probably

Eski günlerde, eski günlerde, aslında bazı yerlerde muhtemelen

still is, that you have to pay with cash.

hala nakit ödeme yapmanız gerekiyor.

But in the old days, you always would pay with money.

Ama eski günlerde hep parayla ödersiniz. Sürücü

There would be a little tray in the driver's door that you would

kapısında paranızı koyacağınız küçük bir tepsi olurdu

place your money in and your driver would give you your change, and then

ve sürücünüz size üstünüzü verir ve ardından

print a ticket for you, a little paper ticket with his machine, and

sizin için bir bilet yazdırır, makinesiyle küçük bir kağıt bilet ve

you take that ticket and sit down.

o bileti alıp oturursunuz. .

That reminds me.

Bana şunu hatırlatır.

When I was younger, I used to collect bus tickets.

Küçükken otobüs bileti toplardım.

Isn't that strange?

Bu garip değil mi?

I had a very strange set of collections and bus tickets was one of the

Çok garip bir koleksiyonum vardı ve otobüs biletleri de

things that I used to collect.

biriktirdiğim şeylerden biriydi.

Very odd.

Çok tuhaf.

Anyway, we won't, uh, we won't dwell on that particular weird fact,

Her neyse, biz, uh, bu garip gerçek üzerinde durmayacağız,

but yes, you would pay in cash.

ama evet, nakit olarak ödersiniz.

These days most buses, I think, especially since the pandemic, most

Bugünlerde çoğu otobüsün, özellikle pandemiden bu yana, çoğu

buses have contactless payment.

otobüste temassız ödeme olduğunu düşünüyorum.

Contactless payments.

Temassız ödemeler.

So you can use your card.

Böylece kartınızı kullanabilirsiniz.

In London you can use an oyster card.

Londra'da istiridye kartı kullanabilirsiniz.

I think we still have oyster cards here.

Sanırım burada hala istiridye kartlarımız var.

I, I don't use one myself, but you can use either your, your, your debit card

Ben, ben kendim kullanmıyorum, ancak

or your credit card to just tap on the machine, or you can use your oyster card,

makineye dokunmak için banka kartınızı veya kredi kartınızı kullanabilirsiniz veya istiridye kartınızı kullanabilirsiniz

or if you have your cards dialed into your phone, then you can use your phone.

veya kartlarınız hesabınıza çevrildiyse. telefon, sonra telefonunuzu kullanabilirsiniz.

You can tap your phone against the machine.

Telefonunuzu makineye hafifçe vurabilirsiniz.

It's all very clever, isn't it?

Hepsi çok zekice, değil mi?

Technology is moving so fast.

Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Çok kısa

We've come a long way in a very short space of time.

sürede çok yol kat ettik .

So you pay your fare.

Yani ücretini ödüyorsun.

I also don't think you get paper ticket anymore.

Ayrıca artık kağıt bilet aldığınızı da düşünmüyorum.

I think you just tap and it goes beep and you go and sit down.

Sanırım sadece dokunuyorsun ve bip sesi veriyor ve gidip oturuyorsun. Tüm bu ilerlemede

The one thing that's a shame with all this progression is that there's

utanç verici olan tek şey,

very little talking to the driver.

sürücüyle çok az konuşulmasıdır.

I still talk to the driver, but now because they are hiding behind these

Hala sürücüyle konuşuyorum, ama şimdi onları korumak için orada olan bu büyük ekranların arkasına saklandıkları için

big screens that are there to protect them, I think probably it was even

, muhtemelen

more so through the pandemic, but they have these big screens and they

salgın sırasında daha da fazla olduğunu düşünüyorum, ancak bu büyük ekranlara sahipler ve

don't need to interact with you.

etkileşim kurmaları gerekmiyor seninle.

You just tap your card and walk onto the bus.

Sadece kartınıza dokunun ve otobüse binin.

But I still think it's nice to say "Hello".

Ama yine de "Merhaba" demenin güzel olduğunu düşünüyorum.

And you tap your card, they nod their head and you say "Thank you", and you go

Ve kartınıza dokunuyorsunuz, başlarını sallıyorlar ve "Teşekkür ederim" diyorsunuz ve gidip

and sit down and then at the end of your ride if I'm passing the driver again I

oturuyorsunuz ve yolculuğunuzun sonunda eğer tekrar sürücüyü geçiyorsam, "

like to say, "Thank you very much", or "Have a nice day" and jump off the bus.

Çok teşekkür ederim" demek istiyorum. " veya "İyi günler" ve otobüsten atlayın.

Hop off the bus.

Otobüsten in.

Get off the bus.

Otobüsten inmek.

However, some buses in London I keep saying in London because every area,

Ancak, Londra'daki bazı otobüsler Londra'da deyip duruyorum çünkü İngiltere'deki her bölgenin,

every town in the UK has its own company.

her kasabanın kendi şirketi var.

Or local borough that provides the bus services.

Veya otobüs hizmetlerini sağlayan yerel ilçe.

So the buses are slightly different depending on where in the country you are.

Yani otobüsler, ülkenin neresinde olduğunuza bağlı olarak biraz farklıdır.

But in London, some of the buses have a door halfway down the bus, and

Ancak Londra'da bazı otobüslerde otobüsün yarısında bir kapı vardır ve

this is to help the flow of people.

bu, insanların akışına yardımcı olmak içindir.

So when the bus stops at a bus stop, people get on at the front

Yani otobüs bir otobüs durağında durduğunda , insanlar otobüsün önüne biniyor

of the bus, and then anyone on the bus gets off via the middle door.

ve sonra otobüsteki herkes orta kapıdan iniyor.

It makes it easier for people to move around.

İnsanların hareket etmesini kolaylaştırır. Siz

There's no waiting around for everyone to get off before you get on.

binmeden önce herkesin inmesini beklemenize gerek yok.

However, if you do see a bus arriving and it just has one door at the front,

Ancak bir otobüsün geldiğini görürseniz ve önünde tek kapısı varsa,

you stand back and let everybody else get off before you get on.

geri çekilin ve siz binmeden diğerlerinin inmesine izin verin.

And in this country, of course, we love to queue.

Ve bu ülkede elbette sıraya girmeyi seviyoruz.

So you'll form an orderly line.

Böylece düzenli bir sıra oluşturacaksınız.

You'll queue and take turns to get on the bus rather than just push your way in.

Otobüse binmek için sıraya girip sırayla bineceksiniz .

It might cause it might cause a problem if you push forwards.

İleriye doğru iterseniz sorun çıkarabilir.

so you get on the bus and you, you use contactless and you, you pay your fare.

yani otobüse biniyorsunuz ve temassız kullanıyorsunuz ve ücretinizi ödüyorsunuz.

If you're buying a ticket in advance, or if you are in another area of

Önceden bir bilet alıyorsanız veya ülkenin başka bir bölgesindeyseniz ve

the country where they still do use cash, then you might ask for a

hala nakit kullanılıyorsa, seyahatinizin ne hakkında olduğuna bağlı olarak

single ticket or a return ticket, depending on what your trip is about.

tek bilet veya dönüş bileti isteyebilirsiniz .

If you just need to go one way, you buy a single ticket.

Sadece tek yön gitmeniz gerekiyorsa , tek bir bilet alırsınız.

If you're coming back, you might buy a return ticket.

Geri döneceksen, bir dönüş bileti alabilirsin.

And then I mentioned of course, the Oyster Card.

Sonra tabii ki Oyster Card'dan bahsettim. Sanki

I mentioned it as if you all know what it is, but maybe you haven't been to London.

hepiniz ne olduğunu biliyormuşsunuz gibi bahsettim ama belki de Londra'ya gitmediniz. Neden

You have no idea what I'm talking about.

bahsettiğim hakkında hiçbir fikrin yok.

The Oyster Card is a...

Oyster Card bir...

like an easy travel system, the Oyster travel system in the...

kolay seyahat sistemi gibi, Londra'daki... Oyster seyahat sistemi

in London.

.

So basically you buy a card and you put money on the card.

Yani temelde bir kart alırsınız ve karta para koyarsınız.

So let's say I buy a card and I put 30 pounds on my Oyster card, I then use

Diyelim ki bir kart aldım ve Oyster kartıma 30 pound yükledim, sonra

that card on all of the London transport.

bu kartı tüm Londra ulaşımında kullanıyorum.

So it could be on the tram, it could be on the underground, it could be on a

Yani tramvayda olabilir, metroda olabilir, trende olabilir,

train if the train is within the London transport system, on the buses as well.

tren Londra ulaşım sistemi içindeyse otobüslerde de olabilir.

So it just makes sure that you pay the lowest fare for the journey that

Bu nedenle, karma ulaşım kullanıyor olsanız bile, yaptığınız yolculuk için en düşük ücreti ödemenizi sağlar

you're making, even though you're using mixed transport or perhaps...

veya belki...

cause in London you might jump onto the tube a couple of times a day, I say a

çünkü Londra'da günde birkaç kez metroya atlayabilirsiniz, ben bir

couple, I actually mean more like 3, 4, 5 times in the day, to move around the city.

çift deyin, aslında günde 3, 4, 5 kez şehir içinde dolaşmayı kastediyorum.

But you don't want to be paying a, a big fare every time, so you pay

Ama her seferinde çok büyük bir ücret ödemek istemezsiniz, o

like one fare in order to travel within a certain zone for the day.

gün için belirli bir bölgede seyahat etmek için tek bir ücret ödersiniz.

So the Oyster Card is all about helping you to lower your travel costs.

Yani Oyster Card, seyahat maliyetlerinizi düşürmenize yardımcı olmaya yöneliktir.

So there's quite a lot of vocabulary that I just covered there.

Yani orada az önce ele aldığım oldukça fazla kelime var .

We had to wait for a bus, catch a bus, get on and get off.

Bir otobüs beklemek, bir otobüse binmek, binmek ve inmek zorunda kaldık.

Ride on the bus, hop on and hop off.

Otobüse binin, binin ve inin.

To take the bus to a place.

Otobüsle bir yere gitmek.

We talked about the bus stop and the timetable, the bus

Otobüs durağı ve sefer saatleri,

fare that you have to pay.

ödemeniz gereken otobüs ücreti hakkında konuştuk.

The driver.

Sürücü.

Now, sometimes there's a bus conductor, although this is less common these days.

Şimdi, bazen bir otobüs kondüktörü oluyor, ancak bu, bugünlerde daha az yaygın.

The conductor is someone who assists the passengers on the bus, maybe

Kondüktör, otobüste yolculara yardımcı olan, belki de

checks that people have paid.

insanların ödediğini kontrol eden kişidir.

You would see a conductor also sometimes on the trains, they come around and

Bazen trenlerde de bir kondüktör görürdünüz , gelip

make sure everyone's paid for their, for their right to be there on the train.

herkesin trende orada bulunma hakkının bedelini ödediğinden emin olurlar.

We mentioned a, a single, we mentioned a single or return ticket,

A, a, tek, tek ya da dönüş biletinden bahsettik

and we mentioned the oyster card.

ve istiridye kartından bahsettik.

Now, I also mentioned a little bit of etiquette.

Şimdi biraz görgü kurallarından da bahsetmiştim. Birleşik Krallık'taysanız otobüse

The proper etiquette of riding a bus if you are in the UK.

binmenin uygun görgü kuralları .

I mentioned queuing up, so I said, if you're waiting for a bus, and the

Sıraya girmekten bahsetmiştim, bu yüzden dedim ki, eğer bir otobüs bekliyorsanız ve

bus arrives and there's a number of people there, it's polite to form a

otobüs geldiğinde ve orada çok sayıda insan varsa,

neat orderly line and wait for everyone to get off, and then one by one in

düzgün bir sıra oluşturmak ve herkesin inmesini beklemek kibarlıktır ve sonra teker teker biri

order of the line to get onto the bus.

otobüse binmek için sıra sırasına göre.

Often if someone has been waiting at the bus stop longer than you have, it's only

Çoğu zaman biri otobüs durağında sizden daha uzun süre bekliyorsa, sıra sırasında

fair to allow them to stand in front of you in the line, and people will

önünüzde durmalarına izin vermek adil olur ve insanlar

often step back and urge you to move in front of them if they can see that

genellikle geri çekilirler ve görebilirlerse önlerinde ilerlemenizi isterler.

you've been there longer than they have.

orada olduğundan daha uzun süredir oradasın.

Another thing that we do is if you are already on the bus, or you are just

Yaptığımız diğer bir şey ise, zaten otobüsteyseniz veya

getting on the bus and you have found a nice comfy seat, or you've got bags

otobüse yeni biniyorsanız ve güzel ve rahat bir koltuk bulduysanız veya

on the seat next to you, and then you can see that someone needs the seat

yanınızdaki koltukta çantalar varsa ve sonra bunu görebilirsiniz. birisinin koltuğa ihtiyacı var

because it's quite busy, well, if you have your bag on a seat, obviously

çünkü oldukça meşgul, peki, eğer çantanız bir koltuğun üzerindeyse,

it's, it's polite to take your bag and put it on your lap or put it on the

çantanızı alıp kucağınıza koymanız veya

floor to allow the person to sit down.

kişinin oturmasına izin vermek için yere koymanız kibarlıktır.

But if you are sitting in a seat and you see someone who's elderly, so an

Ancak bir koltukta oturuyorsanız ve yaşlı, yani

older person or heavily pregnant, they might even be wearing a badge, we tend

yaşlı veya ağır hamile birini görürseniz, bir rozet bile takıyor olabilirler, genellikle

to have a badge that we wear when we're pregnant that says "baby on board"

hamileyken taktığımız ve üzerinde "bebeğim" yazan bir rozetimiz olur. tahta"

or something like that and pregnant ladies tend to wear this to show you

veya bunun gibi bir şey ve hamile bayanlar oturmaları gerekebileceğini size göstermek için bunu giyme eğilimindedir

that they might need to sit down.

.

And so if you see someone who's pregnant, wearing a badge, if you

Ve böylece hamile olan, rozet takan birini görürseniz,

see an elderly person or a disabled person, someone who needs, uh, a

yaşlı veya engelli birini , yürümek için bir sopaya ihtiyacı olan birini görürseniz,

stick to walk, then it, it's polite to stand up and offer them your seat.

o zaman ayağa kalkıp onlara yerinizi vermeniz kibarlıktır.

So that they don't have to struggle with standing up on a moving bus.

Hareket halindeki bir otobüste ayakta durmakla uğraşmak zorunda kalmasınlar diye.

I'm sure it's the same in, in your country too.

Eminim sizin ülkenizde de böyledir.

The other thing is speaking on your phone too loud or being too loud in general.

Diğer bir şey de, telefonunuzda çok yüksek sesle konuşmak veya genel olarak çok yüksek sesle konuşmaktır.

So if you are on there with your friend, keeping your conversation at a reasonable

Yani arkadaşınızla birlikte oradaysanız, konuşmanızı makul bir

level, not being too loud in, in a way that would disturb other people.

seviyede tutun, diğer insanları rahatsız edecek şekilde çok yüksek sesle konuşmayın.

And then finally, I think if it's a busy bus and people are trying to

Ve son olarak, eğer yoğun bir otobüsse ve insanlar

get on at the front of the bus, it's helpful if you move back down the bus

otobüsün önünden binmeye çalışıyorsa,

to make room for more people to get on.

daha fazla insanın binmesi için yer açmak için otobüste geri inmeniz yararlı olur.

Sometimes the driver may shout to you, "Move down, move

Bazen sürücü size "Aşağı inin,

down the bus", or "Move back.

otobüste inin" veya "Geri çekilin.

Move back!", telling you, please move down the bus so more people can get on.

Geri çekilin!"

Now talking about moving along in the bus, you might actually be able

Şimdi otobüste ilerlemekten bahsetmişken , aslında

to move upstairs because we don't just have single leveled buses.

üst kata çıkabilirsiniz çünkü bizde sadece tek katlı otobüsler yok. Londra'da

We have double deckers, a double decker bus, a double decker bus in London.

çift katlı, çift katlı otobüsümüz, çift katlı otobüsümüz var.

These are typically red, the red double decker buses.

Bunlar tipik olarak kırmızı, kırmızı çift katlı otobüslerdir.

They're iconic for London.

Londra için ikoniktirler.

And it's quite typical for the, the young kids, the young kids.

Ve bu, küçük çocuklar, küçük çocuklar için oldukça tipik.

They might be like 20 or, or something, but the, the cool kids and the

20 falan olabilirler ama havalı çocuklar ve

young people tend to go upstair.

gençler üst kata çıkma eğilimindedir.

You can see much more.

Çok daha fazlasını görebilirsiniz.

You get a better view and yeah, it's, it's cool to go upstairs or the backseat.

Daha iyi bir görüş elde edersiniz ve evet, üst kata veya arka koltuğa çıkmak harikadır.

The backseat is reserved for the cool people.

Arka koltuk havalı insanlar için ayrılmıştır.

If I get onto a bus and there's a rowdy crowd of teenagers all hanging out

Bir otobüse bindiğimde ve

upstairs or hanging around the backseat, I tend to just stay right at the front.

üst katta ya da arka koltukta takılan gürültücü bir genç kalabalığı varsa, hemen önde durma eğilimindeyim.

It just makes me a little bit nervous.

Bu beni biraz tedirgin ediyor.

I think rowdy crowds generally, um, make people nervous.

Bence kabadayı kalabalıklar genel olarak insanları tedirgin ediyor.

Anyway, were you the kind of person who sat at the back on a bus?

Her neyse, sen otobüste arkada oturanlardan mıydın?

Were you a cool kid?

Havalı bir çocuk muydun?

So now I'm going to give you some general kind of facts about buses.

Şimdi size otobüsler hakkında bazı genel bilgiler vereceğim.

The London bus service, the first London bus service began in 1829,

Londra otobüs servisi, ilk Londra otobüs servisi 1829'da başladı

and it was a horse-drawn omnibus.

ve atlı bir omnibustu.

Horse-drawn, if something is horse-drawn, then it means it is moved by a horse.

Atlı, eğer bir şey atlıysa, o zaman bir at tarafından hareket ettiriliyor demektir.

So we talk about a horse-drawn carriage.

Yani atlı bir arabadan bahsediyoruz.

This was a horse-drawn omnibus.

Bu atlı bir omnibüstü.

The first bus service in London, began in 1829 pulled

Londra'da ilk otobüs seferi , 1829'da

by a horse, it was horse-drawn.

atlı olarak başladı, atlıydı.

Now the iconic double decker bus was introduced in London in 1956, so that's

Şimdi, ikonik çift katlı otobüs 1956'da Londra'da tanıtıldı, yani bu,

quite a lot later than when the first bus service arrived, and this double decker

ilk otobüs servisinin gelmesinden çok daha sonraydı ve bu çift katlı

bus replaced the previous trolley buses.

otobüs, önceki troleybüslerin yerini aldı.

Now the London bus network is one of the largest and most extensive in the world.

Şimdi Londra otobüs ağı, dünyanın en büyük ve en kapsamlılarından biridir.

With over 8,000 buses, can you imagine 8,000 buses and 700 routes.

8.000'den fazla otobüsle, 8.000 otobüs ve 700 güzergah hayal edebiliyor musunuz?

And of course, as I mentioned, outside of London, bus services are operated

Ve tabii ki, bahsettiğim gibi, Londra dışında, otobüs seferleri

by a variety of private companies and local authorities with some areas, even

çeşitli özel şirketler ve yerel makamlar tarafından yürütülüyor, bazı bölgelerde

today, some areas still have a limited bus service or no bus service at all.

bugün bile, bazı bölgelerde hala sınırlı otobüs servisi var veya hiç otobüs servisi yok.

So there are still some very remote areas within the UK.

Dolayısıyla Birleşik Krallık'ta hala bazı çok uzak bölgeler var.

Now, even if you don't ride on a bus very often, if you drive in this

Şimdi, çok sık otobüse binmeseniz bile, bu

country, then you will definitely have experience of being stuck behind the bus.

ülkede araba kullanıyorsanız, o zaman mutlaka otobüsün arkasında kalma deneyimi yaşarsınız.

Ah, there's nothing worse is there.

Ah, daha kötü bir şey yok.

You're trying to get somewhere quickly.

Çabuk bir yere varmaya çalışıyorsun.

You're trying to be efficient, and it's always when you are running late

Verimli olmaya çalışıyorsunuz ve bu her zaman geç kaldığınız

or you really need to get somewhere and then suddenly there's a bus and

ya da gerçekten bir yere gitmeniz gerektiği zaman oluyor ve sonra aniden bir otobüs var ve siz

you're stuck behind that bus and it stops at every bus stop, and it has

o otobüsün arkasında sıkışıp kalıyorsunuz ve her otobüs durağında duruyor ve

lots of people to get on and get off.

çok sayıda otobüs var. binmek ve inmek için insanlar.

Oh, it takes ages.

Ah, asırlar sürer.

And if this is the case, it is not uncommon for you to overtake that bus.

Ve eğer durum buysa, o otobüsü sollamanız alışılmadık bir durum değildir.

So you overtake the bus when you have an opportunity.

Yani fırsat buldukça otobüsü solluyorsunuz .

Of course, you have to be careful when overtaking a bus because

Elbette otobüsü sollarken dikkatli olmalısınız çünkü

pedestrians do have a habit of stepping out from in front of the bus.

yayaların otobüsün önünden dışarı çıkma alışkanlığı vardır.

So as you are overtaking, you think, "woo-hoo, the road is mine.

Yani sollarken "woo-hoo, yol benim.

I can speed up."

Hız yapabilirim" diye düşünüyorsunuz.

Then . suddenly someone steps out from in front of the bus and you

Daha sonra . Birdenbire otobüsün önünden biri çıktı ve siz

weren't expecting to see them.

onu görmeyi beklemiyordunuz.

Ooh, that could be, a bit of a disaster.

Ooh, bu biraz felaket olabilir.

So always being careful waiting to see where the pedestrians are, if overtaking.

Bu nedenle, sollama yapıyorsanız, yayaların nerede olduğunu görmek için her zaman dikkatli olun .

If you're a cyclist, then you are also warned to be very careful

Bisikletçiyseniz, otobüse biniyorsanız çok dikkatli olmanız konusunda da uyarılırsınız

if you are undertaking a bus.

.

So to overtake is, um, when you pass a vehicle, passing

Yani sollamak, bir aracı geçtiğinizde,

them on the right hand side.

onu sağ taraftan geçmektir.

But if you undertake them, it's where you cut, um, in front

Ama onları üstlenirseniz, önlerini

of them from the left side.

sol taraftan kesersiniz.

So we tend to expect anyone to pass us, to pass us on the right, it's

Bu yüzden, herhangi birinin bizi geçmesini, bizi sağdan geçmesini bekleme eğilimindeyiz,

usually not allowed to undercut.

genellikle alttan kesmeye izin verilmez.

However, cyclists, of course, do all the time, they just move where they can, and

Bununla birlikte, bisikletçiler elbette her zaman yaparlar, ellerinden geldiğince hareket ederler ve

cyclists and buses are not well-matched.

bisikletçiler ve otobüsler pek uyumlu değildir.

So if a cyclist is undertaking a bus, then they have to be extra careful because you

Yani bir bisikletçi bir otobüse biniyorsa, o zaman ekstra dikkatli olmaları gerekir çünkü

know, every vehicle has a blind spot and bigger vehicles have bigger blind spots.

bilirsiniz, her aracın bir kör noktası vardır ve daha büyük araçların daha büyük kör noktaları vardır.

A blind spot is an area at the side of you that you can't really see very easily.

Kör nokta, yanınızda gerçekten çok kolay göremediğiniz bir alandır.

Your mirrors don't quite cover, so you have to be super careful.

Aynalarınız tam olarak kapatmıyor, bu yüzden çok dikkatli olmalısınız.

Be very careful around buses in general.

Genel olarak otobüslerin etrafında çok dikkatli olun.

Okay, I can't finish this episode.

Tamam, bu bölümü bitiremem.

Okay, I can't finish this episode without mentioning one of our culturally

Tamam, bu bölümü kültürel olarak

very famous songs, and it's the Nursery Rhyme, the Wheels on the Bus.

çok ünlü şarkılarımızdan birine değinmeden bitiremeyeceğim, o da Nursery Rhyme, the Wheels on the Bus.

Do you know this song?

Bu şarkıyı biliyor musun?

The wheels on the bus go round and round, round and round, round and round.

Otobüsteki tekerlekler dönüyor ve dönüyor, dönüyor ve dönüyor, dönüyor ve dönüyor.

The wheels on the bus go round and round all day long.

Otobüsün tekerlekleri gün boyu döner.

And of course it goes on, it repeats.

Ve elbette devam ediyor, tekrar ediyor.

Um, the wipers on the bus go swish, swish, swish, swish, swish, swish.

Um, otobüsün silecekleri havlıyor, havlıyor, havlıyor, havlıyor, havlıyor, havlıyor.

And what else do we have?

Ve başka neyimiz var?

We have the horn on the bus goes beep, beep, beep, beep, beep, beep.

Otobüste kornamız var, bip , bip, bip, bip, bip, bip.

We have the mummies are on the bus.

Otobüste mumyalarımız var.

The mummies on the bus go sh, sh, sh, sh, sh, sh.

Otobüsteki mumyalar sh, sh, sh, sh, sh, sh şeklindedir.

And the children on the bus.

Ve otobüsteki çocuklar.

The children on the bus can either go up and down or they can go wriggle,

Otobüsteki çocuklar aşağı yukarı hareket edebilir veya kıvranır,

jiggle, jiggle, wriggle, jiggle, jiggle.

sallanır, sallanır, kıvranır, sallanır, sallanır.

The, um, driver on the bus says, move on back.

Otobüsteki şoför, arkanıza yaslanın diyor. Geri çekil

Move on back.

.

Oh, here's a good one.

İşte iyi bir tane.

The doors . All the children like the doors.

Kapılar . Bütün çocuklar kapıları sever.

The doors on the bus go open and shut.

Otobüsün kapıları açılıp kapanıyor.

Open and shut.

Aç kapa.

Open and shut.

Aç kapa.

And is there...?

Ve orada...?

Oh, the babies?

Bebekler mi?

Yes, the babies.

Evet, bebekler.

The baby's on the bus go wah wah wah.

Bebek otobüste, git wah wah wah.

Crying.

Ağlamak

Wah wah wah, wah wah wah.

Vah vah vah, vah vah vah.

It's a great song.

Bu güzel bir şarkı.

It's a great song.

Bu güzel bir şarkı.

Sometimes they have the, the ladies on the bus go natter, natter natter natter

Bazen otobüsteki hanımlar gevezelik ederler, natter natter natter natter natter natter

natter natter natter natter natter.

natter. Bu tekerlemelere

I always love to add my own little verse, to these nursery rhymes.

kendi küçük mısralarımı eklemeyi her zaman sevmişimdir .

So if you think of any great additions to this very, very famous nursery

Bu çok, çok ünlü çocuk

rhyme, then please drop me a message.

tekerlemesine herhangi bir harika ekleme düşünürseniz, lütfen bana bir mesaj bırakın.

Let me know, and uh, yeah, I look forward to hearing from you.

Bana haber ver ve evet, senden haber almayı dört gözle bekliyorum.

Thank you so much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I hope that you found this episode enjoyable, and if you are interested

Umarım bu bölümü keyifli bulmuşsunuzdur,

in becoming a Plus member, don't forget that the link to the

Plus üyesi olmak istiyorsanız

membership is in the show notes.

üyelik bağlantısının gösteri notlarında olduğunu unutmayın.

Thank you so much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim. Bir

Until next time, take care and goodbye.

dahaki sefere kadar kendinize iyi bakın ve hoşçakalın.