What it takes to make change | Jacqueline Novogratz

52,207 views ・ 2020-09-29

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Caner Akbaba Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:13
A few years ago, I found myself in Kigali, Rwanda
0
13833
3560
Birkaç yıl önce, kendimi Kigali, Ruanda'da
00:17
presenting a plan to bring off-grid solar electricity
1
17417
2934
düşük gelirli 10 milyon Doğu Afrikalı'ya şebekeden bağımsız
00:20
to 10 million low-income East Africans.
2
20375
3393
bir güneş enerjisi getirmek için plan sunarken buldum.
00:23
As I waited to speak to the president and his ministers,
3
23792
2726
Devlet başkanı ve bakanlarla konuşmayı beklerken
00:26
I thought about how I'd arrived in that same place 30 years before.
4
26542
4892
30 yıl önce aynı yere nasıl gelebildiğim hakkında düşündüm.
00:31
A 25-year-old who left her career in banking
5
31458
2518
Küçük bir grup Ruandalı kadınla
00:34
to cofound the nation's first microfinance bank
6
34000
2934
ülkenin ilk mikrofinans bankasını kurmak için
00:36
with a small group of Rwandan women.
7
36958
2726
25 yaşlarında bankacılık kariyerini bırakan bir kızdım.
00:39
And that happened just a few months after women had gained the right
8
39708
3476
Ve bu yalnızca birkaç ayda oldu, sonra kadınlar kocalarının imzası olmadan
00:43
to open a bank account without their husband's signature.
9
43208
2709
banka hesabı açma hakkı kazandılar.
00:47
Just before I got on stage,
10
47208
1893
Sahneye çıkmadan hemen önce
00:49
a young woman approached me.
11
49125
1625
genç bir kadın bana yaklaştı.
00:51
"Ms. Novogratz," she said,
12
51875
1559
"Bayan Novogratz,
00:53
"I think you knew my auntie."
13
53458
2018
Sanırım teyzemi tanıyorsunuz." dedi.
00:55
"Really?
14
55500
1309
"Gerçekten mi?
00:56
What was her name?"
15
56833
1851
Adı neydi?"
00:58
She said, "Felicula."
16
58708
1459
"Felicula" dedi.
01:01
I could feel tears well.
17
61958
1917
Gözyaşlarını iyi hissedebiliyordum.
01:04
One of the first women parliamentarians in the country,
18
64958
3226
Ülkedeki ilk kadın milletvekillerinden biriydi.
01:08
Felicula was a cofounder,
19
68208
1851
Felicula kurucu ortaktı,
01:10
but soon after we'd established the bank,
20
70083
2101
kısa süre sonra bankayı kurmuş olacaktık
01:12
Felicula was killed in a mysterious hit-and-run accident.
21
72208
3459
ama Felicula gizemli bir vur kaç kazasında öldürüldü.
01:16
Some associated her death to a policy she had sponsored
22
76875
3643
Bazıları onun ölümünü, bir adamın kızı istenirken
01:20
to abolish bride price,
23
80542
1892
başlık parasını kaldırmak için
01:22
or the practice of paying a man for the hand of his daughter in marriage.
24
82458
4292
bir politikaya sponsor olmasıyla ilişkilendirdi.
01:28
I was devastated by her death.
25
88500
1750
Onun ölümüyle harap oldum.
01:32
And then a few years after that,
26
92083
2476
Ve bundan birkaç yıl sonra
01:34
after I'd left the country,
27
94583
1685
ülkeye döndüm,
01:36
Rwanda exploded in genocide.
28
96292
1833
Ruanda, soykırım ile altüst oldu.
01:39
And I have to admit there were times
29
99542
2976
Ve itiraf etmeliyim ki
01:42
when I thought about all the work so many had done,
30
102542
4142
Yapılmış onca şeyi düşündükten sonra,
01:46
and I wondered what it had amounted to.
31
106708
3084
bedelinin ne olduğunu merak ettim.
01:53
I turned back to the woman.
32
113042
1767
Tekrar kadına döndüm.
01:54
"I'm sorry, would you tell me who you are again?"
33
114833
2834
"Pardon, kim olduğunuzu tekrar söyleyebilir misiniz?"
01:58
She said, "Yes, my name is Monique,
34
118917
2267
"Evet, benim adım Monique
02:01
and I'm the deputy governor of Rwanda's National Bank."
35
121208
4226
ve Ruanda Ulusal Bankası'nın müdürüyüm." dedi.
02:05
If you had told me when we were just getting started
36
125458
3726
Daha yeni başlarken bana tek bir nesil içinde genç bir kadının
02:09
that within a single generation,
37
129208
1601
ülkesinin finans sektörüne
02:10
a young woman will go on to help lead her nation's financial sector,
38
130833
5143
yardım edip öncü olacağını söyleseydiniz
02:16
I'm not sure I would have believed you.
39
136000
2351
size inanır mıydım emin değilim.
02:18
And I understood that I was back in that same place
40
138375
4583
Ve anladım ki Felicula'nın başladığı ama hayatı süresince bitiremediği işe
02:24
to continue work Felicula had started but could not complete in her lifetime.
41
144125
4000
devam etmek için aynı yere geldim.
02:28
And that it was to me to recommit
42
148958
1851
Ve kendi hayatım süresince bitiremeyebleceğim
02:30
to dreams so big I might not complete them in mine.
43
150833
4226
büyük hayallere kendimi adadım.
02:35
That night I decided to write a letter to the next generation
44
155083
2875
O gece gelecek nesle bir mektup yazmaya karar verdim
02:39
because so many have passed on their wisdom and knowledge to me,
45
159125
5101
çünkü çoğu insan bilgi ve bilgeliklerini bana aktardı
02:44
because I feel a growing sense of urgency
46
164250
2268
çünkü bitirmek için geldiğim işi bitiremeyeceğimi,
02:46
that I might not finish the work I came to do,
47
166542
2934
büyüyen bir aciliyetin duygusu hissettim.
02:49
and because I want to pass that forward
48
169500
3018
Bu dünyada değişim yaratmak isteyen herkese
02:52
to everyone who wants to create change in this world
49
172542
4601
sadece onların yapabileceği şekilde
02:57
in ways that only they can do.
50
177167
2892
bunu aktarmak istiyorum.
03:00
That generation is in the streets.
51
180083
3018
Bu nesil sokaklarda.
03:03
They are crying urgently for wholesale change
52
183125
4351
Irksal adaletsizliğe
03:07
against racial injustice,
53
187500
1809
dinsel ve ırksal işkenceye,
03:09
religious and ethnic persecution,
54
189333
2268
yıkıcı iklim değişikliği
03:11
catastrophic climate change
55
191625
2184
ve bizi hayatımızda hiç olmadığı kadar bölen
03:13
and the cruel inequality that has left us more divided
56
193833
3101
ve bölünmüş bırakan zalim eşitsizliğe karşı
03:16
and divisive than ever in my lifetime.
57
196958
3226
büyük çapta bir değişim için tepki gösteriyorlardı.
03:20
But what would I say to them?
58
200208
1459
Fakat onlara ne söyleyecektim?
03:22
I'm a builder, so I started by focusing on technical fixes,
59
202833
3542
Ben mimarım, bu yüzden önce teknik düzeltmeler üzerine odaklandım
03:28
but our problems are too interdependent,
60
208583
2976
fakat bizim problemlerimiz birbirine bağlı
03:31
too entangled.
61
211583
1935
ve çok karışıktı.
03:33
We need more than a system shift.
62
213542
3142
Bir sistem değişiminden fazlası gerekiyor.
03:36
We need a mind shift.
63
216708
1851
Zihin yapımızı değiştirmek gerekiyor.
03:38
Plato wrote that a country cultivates what it honors.
64
218583
4834
Platon "Bir ülkeyi onurlandıran şey orada yetişir" demişti.
03:44
For too long, we have defined success based on money, power and fame.
65
224375
4500
Çok uzun süredir, paraya, güce ve üne bağlı başarıyı tanımlıyorduk.
03:49
Now we have to start the hard, long work of moral revolution.
66
229625
5042
Şimdi ahlaki devrimin zorlu ve uzun çalışmasına başlamalıyız.
03:55
By that I mean putting our shared humanity
67
235875
2601
Bununla, ortak insanlığımızı
03:58
and the sustainability of the earth at the center of our systems,
68
238500
3375
ve dünyanın sürdürülebilirliğini sistemlerimizin merkezine koymayı
04:03
and prioritizing the collective we,
69
243042
3017
kolektif bizleri önceliklendirmeyi kastediyorum;
04:06
not the individual I.
70
246083
1917
bireyi değil.
04:08
What if each of us gave more to the world than we took from it?
71
248833
3750
Ya her birimiz dünyaya ondan aldığımızdan daha fazlasını verseydik?
04:13
Everything would change.
72
253625
1375
Her şey değişirdi.
04:16
Now cynics might say that sounds too idealistic,
73
256417
4809
Şimdi eleştirenler bunun çok idealist bir düşünce olduğunu savunabilir
04:21
but cynics don't create the future.
74
261250
2809
fakat geleceği onlar yaratmıyor.
04:24
And though I've learned the folly of unbridled optimism,
75
264083
3560
Ve kontrolsüz iyimserliğin aptallığını öğrenmiş olsam da
04:27
I stand with those who hold to hard-edged hope.
76
267667
4208
zorlu bir ümide sahip olanların yanında duruyorum.
04:33
I know that change is possible.
77
273833
2143
Değişimin mümkün olduğunu biliyorum.
04:36
The entrepreneurs and change agents with whom my team and I have worked
78
276000
3934
Ekibim, birlikte çalıştığımız girişimciler ve değişim temsilcileri
04:39
have impacted more than 300 million low-income people,
79
279958
3851
300 milyondan fazla düşük gelirli insanı etkiledi
04:43
and sometimes reshaped entire sectors to include the poor.
80
283833
4810
ve bazen yoksulları da içerecek tüm sektörler yeniden şekillendirildi.
04:48
But you can't really talk about moral revolution
81
288667
2851
Ancak, pratikliği ve anlamı temel almadan
04:51
without grounding it in practicality and meaning,
82
291542
3351
ahlaki devrim hakkında gerçekten konuşamazsınız
04:54
and that requires an entirely new set of operating principles.
83
294917
4309
ve bu tamamen yeni bir çalışma ilkeleri seti gerektirir.
04:59
Let me share just three.
84
299250
2018
Yalnızca 3'ünü paylaşayım.
05:01
The first is moral imagination.
85
301292
2434
Birincisi ahlaki hayal gücü.
05:03
Too often we use the lens only of our own imagination,
86
303750
3101
Biz çoğu zaman yalnızca kendi penceremizden bakarız,
05:06
even when designing solutions
87
306875
2018
bizden tamamen farklı yaşayan insanlar için
05:08
for people whose lives are completely different from our own.
88
308917
3517
çözümler tasarlarken bile.
05:12
Moral imagination starts by seeing others as equal to ourselves,
89
312458
5685
Ahlaki hayal gücü başkalarını kendimize eşit görerek başlar;
05:18
neither above nor below us,
90
318167
2059
ne bizden üstü ne de bizden altı
05:20
neither idealizing nor victimizing.
91
320250
2542
ne idealleştirme ne de mağdur etme.
05:23
It requires immersing in the lives of others,
92
323667
2767
Başkalarının hayatına dalmayı,
05:26
understanding the structures that get in their way
93
326458
3518
yollarına çıkan yapıları anlamayı
ve kendilerini nerede tutabilecekleri konusunda dürüst olmayı gerektirir.
05:30
and being honest about where they might be holding themselves back.
94
330000
3208
05:34
That requires deep listening from a place of inquiry,
95
334833
4643
Bu sorgulama yerinde dikkatli dinlemeyi gerektirir,
05:39
not certainty.
96
339500
1292
emin olmayı değil.
05:41
Several years ago I sat with a group of women weavers
97
341750
3768
Birkaç yıl önce Pakistan'ın kırsal bir köyünde
05:45
outside in a rural village in Pakistan.
98
345542
3101
bir grup dokumacı kadınla oturdum.
05:48
The day was hot ...
99
348667
2226
Sıcak bir gündü...
05:50
over 120 degrees in the shade.
100
350917
1916
gölge 48 derecenin üzerindeydi.
05:54
I wanted to tell the women about a company my organization had invested in
101
354292
4184
Kadınlara, Hindistan ve Doğu Afrika'da milyonlarca insana güneş ışığı getiren
05:58
that was bringing solar light to millions of people across India and East Africa,
102
358500
5643
kuruluşumun yatırım yaptığı bir şirketten bahsetmek istedim.
06:04
and I had seen the transformative power of that light
103
364167
2892
Bu ışığın insanlara birçoğumuzun hafife aldığı şeyleri
06:07
to allow people to do things so many of us just take for granted.
104
367083
4726
yapmasına izin veren dönüştürücü gücünü görmüştüm.
06:11
"We have this light" I said,
105
371833
1476
"Bu ışığa sahibiz" dedim,
06:13
"costs about seven dollars.
106
373333
1476
"maliyeti yaklaşık yedi dolar.
06:14
People say it's amazing.
107
374833
1560
İnsanlar harika diyor.
06:16
If we could convince the company to bring those products to Pakistan,
108
376417
3684
Eğer şirketi Pakistan'a bu ürünleri getirmesi için ikna edebilirsek
06:20
would you all be interested?"
109
380125
1768
hepiniz ilgilenir misiniz?"
06:21
The women stared,
110
381917
1476
Kadın dik dik baktı
06:23
and then a big woman whose hands knew hard work looked at me,
111
383417
3184
ve sonra elleri sıkı çalışmayı bilen bir kadın bana baktı,
06:26
wiped the sweat off her face and said,
112
386625
1958
yüzündeki teri sildi ve dedi ki
06:29
"We don't want a light.
113
389833
1393
"Biz ışık istemiyoruz.
06:31
We're hot.
114
391250
1309
Biz sıcaktan yanıyoruz.
06:32
Bring us a fan."
115
392583
1393
Bize vantilatör getir."
06:34
"Fan," I said.
116
394000
1351
"Vantilatör mü?'' dedim,
06:35
"We don't have a fan.
117
395375
1518
"Vantilatörümüz yok.
06:36
We have a light.
118
396917
1351
Işığımız var.
06:38
But if you had this light, your kids can study at night,
119
398292
2684
Ama eğer ışık olsa çocuklarınız gece ders çalışabilirdi,
06:41
you can work more -- "
120
401000
1268
siz daha çok çalış--
06:42
She cut me off.
121
402292
1267
Kadın sözümü kesti
06:43
"We work enough. We're hot.
122
403583
2393
"Biz yeterince çalışıyoruz. Yanıyoruz.
06:46
Bring us a fan."
123
406000
1292
Bize vantilatör getir."
06:49
That straight-talking conversation deepened my moral imagination.
124
409000
5518
Bu açık sözlü konuşma ahlaki hayal gücümü derinleştirdi.
06:54
And I remember lying --
125
414542
1517
Ve yalan söylediğimi hatırlıyorum,
06:56
sweltering in my bed in my tiny guest house that night,
126
416083
4060
küçük misafir evimdeki yatağımda bunaldığım gece
07:00
so grateful for the clickety-clack of the fan overhead.
127
420167
4976
fanın tepesindeki tıkırtılara çok minnettarım.
07:05
And I thought, "Of course.
128
425167
2476
Ve aklıma geldi "Tabii ki.
07:07
Electricity.
129
427667
1559
Elektrik.
07:09
A fan.
130
429250
1434
Bir vantilatör.
07:10
Dignity."
131
430708
1768
İtibar."
07:12
And when I now visit our companies
132
432500
2101
Ve şimdi ışık ve elektirik ile
07:14
who've reached over 100 million people with light and electricity
133
434625
3518
100 milyon insanı geçen şirketimde,
07:18
and it's a really hot place,
134
438167
1767
o sıcak yerde
07:19
and if there's a rooftop system,
135
439958
1810
bir çatı sistemi
07:21
there is also a fan.
136
441792
1625
ve bir fan var.
07:24
But moral imagination is also needed to rebuild and heal our countries.
137
444625
5458
Fakat doğru hayal gücü de ülkeleri yeniden inşa etmek ve düzeltmek için gerekli.
07:30
My nation is roiling as it finally confronts
138
450875
2893
Milletim görmek istemediği bir şeyle
07:33
what it's not wanted to see.
139
453792
2226
yüzleştirilmeye sürükleniyor.
07:36
It would be impossible to deny the legacy of American slavery
140
456042
4101
Eğer hepimiz siyahilerin hayatlarının gerçekten içinde olursak
07:40
if all of us truly immersed in the lives of Black people.
141
460167
3851
Amerikan köleliğinin mirasını inkar etmeleri imkansız olur.
07:44
Every nation begins the process of healing
142
464042
3892
Her ulus iyileştirme sürecine
07:47
when its people begin to see each other
143
467958
3000
vatandaşların birbirini fark ettiğini gördüğünde
07:52
and to understand that it is in that work that are planted the seeds
144
472542
4517
ve bu işin ektiği tohumların
07:57
of our individual and collective transformation.
145
477083
2875
bizim bireysel ve toplumsal değişimlerimiz olduğunu görünce başlar.
08:01
Now that requires acknowledging the light and shadow,
146
481458
3226
Bu, insanoğlunun içindeki ışığı ve gölgeyi,
08:04
the good and evil that exist in every human being.
147
484708
2834
iyiyi ve kötüyü bilmeyi gerektirir.
08:08
In our world we have to learn to partner with those
148
488875
2643
Dünyalarımızda onları düşmanımız görsek de
08:11
even whom we consider our adversaries.
149
491542
2851
onlarla bir olmayı öğrenmemiz gerekiyor.
08:14
This leads to the second principle:
150
494417
2642
Bu da bizi ikinci ilkeye,
08:17
holding opposing values in tension.
151
497083
2976
''gerilimlerde ters düşünceler tutmaya'' götürüyor.
08:20
Too many of our leaders today stand on one corner or the other,
152
500083
3851
Liderlerimizin birçoğu bir köşede veya öbür köşede duruyor,
08:23
shouting.
153
503958
1685
bağırıyorlar.
08:25
Moral leaders reject the wall of either-or.
154
505667
3583
Ahlak liderleri o ya da bu duvarını reddediyorlar.
08:30
They're willing to acknowledge a truth or even a partial truth
155
510042
3851
Diğer tarafın inandığı şeylerin doğruluğunu veya kısmen doğruluğunu
08:33
in what the other side believes.
156
513917
1976
kabul etmek istiyorlar.
08:35
And they gain trust by making principled decisions
157
515917
3976
Ve ahlaki kararlar vererek güvenlerini kazandıkları kişiler,
08:39
in service of other people,
158
519917
2476
hizmet ettikleri diğer insanlar
08:42
not themselves.
159
522417
1642
kendileri değil.
08:44
To succeed in my work has required holding the tension
160
524083
4351
Benim işimde başarılı olmak, refah ve yenilikleri kolaylaştırmak için
08:48
between the power of markets to enable innovation and prosperity
161
528458
4601
piyasalar arasındaki gerginliği tutmayı,
08:53
and their peril to allow for exclusion
162
533083
4226
ayrılmalarındaki riske izin vermeyi
08:57
and sometimes exploitation.
163
537333
2125
ve bazen suistimali gerektirir.
09:00
Those who see the sole purpose of business as profit
164
540500
4143
Ne bu işin sadece kar tarafını görenler
09:04
are not comfortable with that tension,
165
544667
2351
ne de bu işte o kadar da güveni olmayanlar
09:07
nor are those who have no trust in business at all.
166
547042
2416
bu gerginlik için uygun kişiler değiller.
09:10
But standing on either side negates the creative, generative potential
167
550458
5726
Fakat her iki tarafta da durmak, yaratıcılığı ve şirketlerce kandırılmadan
09:16
of learning to use markets without being seduced by them.
168
556208
3750
piyasaları öğrenmenin üretken potansiyelini çürütür.
09:20
Take chocolate.
169
560875
1292
Çikolata örneğini ele alın.
Bu, 100 milyardan sadece ufak bir kesim olan
09:23
It's a hundred-billion-dollar industry
170
563042
1976
09:25
dependent on the labor of about five million smallholder farming families
171
565042
3851
küçük çiftlik sahibi ailelerin emeklerine bağlı
09:28
who receive only a tiny fraction of that 100 billion.
172
568917
3601
100 milyar dolarlık bir endüstri.
09:32
In fact, 90 percent of them make under two dollars a day.
173
572542
5726
Gerçek şu ki, bu insanların %90'ı günde 2 doların altında kazanmaktadır.
09:38
But there's a generation of new entrepreneurs
174
578292
2559
Fakat artık bunları değiştirmeye çalışan
09:40
that is trying to change that.
175
580875
2059
yeni bir nesil var.
09:42
They start by understanding the production costs of the farmers.
176
582958
4893
Bu işe çiftçilerin üretim giderlerini anlayarak başladılar.
09:47
They agree to a price that allows the farmers to actually earn income
177
587875
5226
Çiftçilerin hayatlarını geçindirmek için yeterli olabilecek miktarlarda
09:53
in a way that will sustain their lives.
178
593125
2726
bir para kazanmalarını onaylıyorlar.
09:55
Sometimes including revenue-share and ownership models,
179
595875
3851
Bazen, hasılat payı ve sahip olma modellerini de içeren
09:59
building a community of trust.
180
599750
2476
bir güven topluluğu oluşturuyorlar.
10:02
Now are these companies as profitable
181
602250
2934
Peki bu şirketler
sadece hissedar değerine odaklanan şirketler kadar kâr ediyorlar mı?
10:05
as those that focus solely on shareholder value?
182
605208
3625
10:09
Possibly not in the short term.
183
609708
2226
Kısacası pek de mümkün değil.
10:11
But these entrepreneurs are focused on solving problems.
184
611958
4167
Fakat bu girişimciler sorunları çözmeye odaklandılar.
10:17
They're tired of easy slogans like "doing well by doing good."
185
617250
3250
"İyilik yap, iyilik bul" gibi basit sloganlardan sıkıldılar.
10:21
They know they have to be financially sustainable,
186
621417
2726
Ekonomik olarak güçlü olmaları gerektiklerini biliyorlar
10:24
and they are insisting on including the poor and the vulnerable
187
624167
4059
ve başarının tanımına yoksul ve zayıfı koymak için
10:28
in their definition of success.
188
628250
1893
ısrarcı bir haldeler.
10:30
And that brings me to the third principle:
189
630167
2059
Ve bu da beni üçüncü ilkeye getirdi:
10:32
accompaniment.
190
632250
1726
İttihat.
10:34
It's actually a Jesuit term that means to walk alongside:
191
634000
3684
Aslında bu, bir olmak anlamına gelen dini bir terim.
10:37
I'll hold a mirror to you, help you see your potential,
192
637708
2643
Sana, potansiyelini belki gördüğünden de çok gösterecek
10:40
maybe more than you see it yourself.
193
640375
2184
bir ayna tutacağım.
10:42
I'll take on your problem but I can't solve it for you --
194
642583
3851
Sorununa yardım ederim ama senin için onu çözemem
10:46
that you have to learn to do.
195
646458
2084
çünkü bu senin öğrenmen gereken bir şey.
10:49
For example, in Harlem there's an organization
196
649375
2518
Mesela, Harlem'de bir organizasyonda
10:51
called City Health Works
197
651917
1809
City Health Works denilen yer
10:53
that hires local residents
198
653750
2226
yerli halkı işe alır,
bunlar sağlık sektöründe deneyimsizler
10:56
with no previous health care experience,
199
656000
2101
10:58
trains them to work with other residents
200
658125
2934
ve onları başka yerlerde çalışmaları için eğitirler,
11:01
so that they can better control chronic diseases like gout,
201
661083
3101
böylece kronik hastalıklar olan gut, hipertansiyon ve diyabeti
11:04
hypertension, diabetes.
202
664208
1667
kontrol edebilirler.
11:06
I had the great pleasure of meeting Destini Belton,
203
666708
2476
Destini Belton ile tanışmaktan büyük bir şeref duyuyorum.
11:09
one of the health workers,
204
669208
1310
O, bana bu işi anlatan
11:10
who explained her job to me.
205
670542
1559
sağlık çalışanlarından biri.
11:12
She said that she checks in on clients,
206
672125
2143
Bana hastaları muayene ettiğini,
11:14
checks their vital signs,
207
674292
1934
hayati belirtilerine baktığı,
11:16
takes them grocery shopping,
208
676250
1476
alışverişe götürdüğünü,
11:17
goes on long walks,
209
677750
1292
uzun yürüyüşlere çıkarttığını,
11:20
has conversations.
210
680125
1458
onlarla sohbet ettiğini söylerdi.
11:22
She told me, "I let them know somebody has their back."
211
682917
3291
Bana "arkalarında birileri olduğunu bilsinler istiyorum" dedi.
11:27
And the results have been astounding.
212
687583
2000
Ve sonuçlar hayret vericiydi.
11:30
Patients are healthier, hospitals less burdened.
213
690625
3184
Hastalar daha sağlıklı, Hastaneler daha az yoğundu.
11:33
As for Destini,
214
693833
1476
Destini'ye gelirsek,
11:35
she tells me her family and she are healthier.
215
695333
3209
ailesi ve kendisi daha sağlıklı olmuş.
11:39
"And," she adds, "I love that I get to contribute to my community."
216
699625
5250
Ve "toplumumla iletişim kurmayı seviyorum" diye de ekledi.
11:46
All of us yearn to be seen,
217
706292
2166
Hepimizin hasretini çektiği şey,
11:49
to count.
218
709500
1643
saymak.
11:51
The work of change,
219
711167
1434
Değişim için çalışmak,
11:52
of moral revolution,
220
712625
1643
ahlaki değişim için çalışmak,
11:54
is hard.
221
714292
1601
zor.
11:55
But we don't change in the easy times.
222
715917
2434
Fakat kolay zamanlarda değişmeyiz.
11:58
We change in the difficult times.
223
718375
2309
Zor zamanlarda değişir insan.
12:00
In fact, I've come to see discomfort as a proxy for progress.
224
720708
4459
Gerçek şu ki, gelişimin temsilcisi olarak rahatsızlığı görmek için geldim.
12:06
But there's one more thing.
225
726917
1375
Fakat bir şey daha var.
12:09
There's something I wish I'd known when I was just starting out
226
729167
3976
Yıllar önce bu işe başlarken keşke bilseydim dediğim
12:13
so many years ago.
227
733167
1333
bir şey var.
12:16
No matter how hard it gets,
228
736042
2434
Ne kadar zor olursa olsun,
12:18
there's always beauty to be found.
229
738500
1750
bulunacak güzellik her zaman var.
Uzun zaman öncesinde nasıl göründüğünü hatırlıyorum.
12:21
I remember now what seems a long time ago,
230
741167
2184
12:23
spending an entire day talking to woman after woman
231
743375
3934
Mathare Vadisi'ndeki gecekonduda, Nairobi, Kenya'da
12:27
in the Mathare Valley slum in Nairobi, Kenya.
232
747333
3060
bütün günü bir kadından sonra başka bir kadınla konuşmaya harcadım.
12:30
I listened to their stories of struggle and survival
233
750417
3559
Çaba ve hayatta kalmakla ilgili hikayelerini dinledim.
12:34
as they talked about losing children,
234
754000
2476
Çocuklarını kaybetmekten bahsettiler,
12:36
of fighting violence and hunger,
235
756500
2292
şiddet ve açlıkla mücadele etmekten.
12:40
sometimes feeling like they wouldn't even survive.
236
760917
2416
Bazen hayatta bile kalamayacaklarını hissetmişler.
12:45
And right before I left,
237
765292
1767
Ve oradan ayrılmadan hemen önce,
12:47
a huge rainstorm poured down.
238
767083
2810
büyük bir sağanak başladı.
12:49
And I was sitting in my little car as the wheels stuck in the mud
239
769917
3601
O sırada küçük arabamın tekerlekleri çamura saplanmış haldeyken
12:53
thinking, "I'm never getting out of here,"
240
773542
2059
buradan asla çıkamayacağımı düşündüm.
12:55
when suddenly there was a tap on my window --
241
775625
2143
Daha sonrasında birisi camıma vuruyordu,
12:57
a woman who was beckoning me to follow her,
242
777792
2601
bir kadın eliyle bana beni takip et diyordu,
13:00
and I did.
243
780417
1267
ben de ettim.
13:01
Jumped out through the rainstorm,
244
781708
1601
O sağanakta arabadan çıktım,
13:03
we went down this little muddy path,
245
783333
3226
oradaki küçük, çamurlu yoldan aşağıya indik,
13:06
through a rickety metal door,
246
786583
1976
sağlam olmayan metal bir kapıdan,
13:08
inside a shack
247
788583
1685
bir gecekonduya girdik.
13:10
where a group of women were dancing with abandon.
248
790292
2642
İçeride bir grup kadın özgürce dans ediyordu.
13:12
I jumped in and found myself lost in the rhythm and the color and the smiles
249
792958
5310
İçeriye daldım ve kendimi ritim, renk ve gülümsemelerin içinde kaybolmuş buldum
13:18
and suddenly I realized:
250
798292
3309
ve birdenbire şunu fark ettim:
13:21
this is what we do as human beings.
251
801625
3083
Bu, insanoğlu olarak yaptığımız bir şeydi.
13:25
When we're broken,
252
805833
1351
Üzgünken,
13:27
when we feel that we are failing or are in despair,
253
807208
4226
başarısız olduğumuzu düşünürken ya da çaresizlik içindeyken
13:31
we dance.
254
811458
1560
dans ederiz.
13:33
We sing.
255
813042
1684
Şarkı söyleriz.
13:34
We pray.
256
814750
1292
Dua ederiz.
13:36
Beauty resides too in showing up,
257
816833
4268
Güzellik, ortaya çıkarmakta,
13:41
in paying attention,
258
821125
1726
dikkatini vermekte,
13:42
in being kind when we feel like being anything but kind.
259
822875
4393
kibar olmakta, sadece kibar olduğumuzu hissettiğimiz anlarda saklı.
13:47
Look at the explosion of art and music and poetry
260
827292
4184
Hayatımızın bunalımlı geçen şu günlerinde
13:51
in this moment of our collective crisis.
261
831500
2917
müzik, şiir ve sanattaki artışa bakın.
13:55
It is in the darkest times
262
835417
2142
En derinlerimizdeki güzelliği bulma şansı
13:57
that we have the chance to find our deepest beauty.
263
837583
4185
bu karanlık zamanlarda ortaya çıkar.
14:01
So let this be our moment
264
841792
3601
O yüzden bu zamanlar
14:05
to move forward
265
845417
1934
ilerlemek için
14:07
with the fierce urgency of a new generation
266
847375
2934
yeni jenerasyonun verdiği büyük önemle
14:10
fortified with our most profound and collective wisdom.
267
850333
7101
bilgeliğimiz ve toplumsal ilmimizle bizim zamanlarımız olsun.
14:17
And ask yourself:
268
857458
1601
Ve kendinize şunları sorun:
14:19
what can you do with the rest of today
269
859083
3726
Günün geri kalanında
14:22
and the rest of your life
270
862833
1976
ve hayatınızın geri kalanında
14:24
to give back more to the world than you take?
271
864833
2500
dünyanın verdiğinden daha fazla ne verebilirsiniz?
14:28
Thank you.
272
868792
1416
Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7