The powerful stories that shaped Africa | Gus Casely-Hayford

72,718 views ・ 2017-11-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
Now, Hegel -- he very famously said
0
13007
2985
Hegel'in meşhur bir sözü var:
00:16
that Africa was a place without history,
1
16016
2807
"Afrika tarihi, geçmişi,
00:18
without past, without narrative.
2
18847
2088
öyküsü olmayan bir yerdi."
00:20
Yet, I'd argue that no other continent has nurtured, has fought for,
3
20959
5828
Ancak, iddia ederim ki başka hiçbir kıta tarihi ile bu kadar ilgilenmiş,
00:26
has celebrated its history more concertedly.
4
26811
3468
tarihi için savaşmış, tarihini daha uyumlu bir şekilde kutlamış değildir.
00:30
The struggle to keep African narrative alive
5
30303
3069
Afrika anlatılarını hayatta tutmak için verilen mücadele
00:33
has been one of the most consistent
6
33396
2091
Afrika insanının en istikrarlı ve
00:35
and hard-fought endeavors of African peoples,
7
35511
2909
canla başla uğraştığı mücadelelerinden biridir
00:38
and it continues to be so.
8
38444
1973
ve böyle olmaya da devam ediyor.
00:40
The struggles endured and the sacrifices made to hold onto narrative
9
40441
4711
Öykülere tutunmak için esaret, sömürgecilik, ırkçılık, savaşlar
00:45
in the face of enslavement, colonialism, racism, wars and so much else
10
45176
6049
karşısında zorluklara göğüs gerildi ve kurbanlar verildi
ve pek çok başka şey tarihimizin temelini oluşturan
00:51
has been the underpinning narrative
11
51249
2011
00:53
of our history.
12
53284
1269
öyküler olmuştur.
00:55
And our narrative has not just survived the assaults
13
55434
3161
Ve öykülerimiz sadece tarihin saldırılarına karşı
00:58
that history has thrown at it.
14
58619
1795
hayatta kalmış değildir.
01:00
We've left a body of material culture,
15
60438
3722
Maddi bir kültürü, artistik majistrali
01:04
artistic magistery and intellectual output.
16
64184
3893
ve düşünsel üretimi terk ettik.
01:08
We've mapped and we've charted and we've captured our histories
17
68101
4636
Haritaladık, grafiğe döktük ve tarihlerimizi
01:12
in ways that are the measure of anywhere else on earth.
18
72761
3782
yeryüzünün herhangi bir yerinde ölçü olacak şekilde zapt ettik.
01:17
Long before the meaningful arrival of Europeans --
19
77063
4556
Avrupalıların manidar varışlarından çok önce
01:21
indeed, whilst Europe was still mired in its Dark Age --
20
81643
3540
- aslında, Avrupa hâlâ Karanlık Çağı içinde boğuşuyordu -
01:25
Africans were pioneering techniques in recording, in nurturing history,
21
85207
5384
Afrikalılar tarihi kaydetme, koruma tekniklerine öncülük ediyor,
01:31
forging revolutionary methods for keeping their story alive.
22
91287
4773
hikâyelerini canlı tutmak için devrimsel metodlar üretiyorlardı.
01:36
And living history, dynamic heritage --
23
96823
2962
Ve yaşayan tarih, dinamik miras
01:39
it remains important to us.
24
99809
2312
bizim için önemini koruyor.
01:42
We see that manifest in so many ways.
25
102145
3720
Bu manifestoyu çok çeşitli şekillerde görüyoruz.
01:46
I'm reminded of how, just last year -- you might remember it --
26
106576
4848
Geçen sene hatırlatmıştım, belki hatırlarsınız,
01:51
the first members
27
111448
1171
El-Kaide'ye bağlı
01:52
of the al Qaeda-affiliated Ansar Dine
28
112643
2425
Ansar Dine'nin ilk üyeleri
01:55
were indicted for war crimes and sent to the Hague.
29
115092
3222
savaş suçu işlemekle suçlandı ve Lahey'e gönderildi.
01:58
And one of the most notorious was Ahmad al-Faqi,
30
118338
4558
Ve en kötü şöhretlilerinden olan genç bir Malili,
02:02
who was a young Malian,
31
122920
1444
Ahmad Al-Faqi
02:04
and he was charged, not with genocide,
32
124388
2126
suçlu bulundu fakat soykırım
02:06
not with ethnic cleansing,
33
126538
1916
veya etnik temizlikten değil,
02:08
but with being one of the instigators of a campaign
34
128478
3815
Mali'nin en önemli kültürel miraslarından bazılarının
02:12
to destroy some of Mali's most important cultural heritage.
35
132317
4421
yok edilmesini azmettirenlerden biri olmasından dolayı.
02:16
This wasn't vandalism;
36
136762
1798
Bu vandalizm değildi;
02:18
these weren't thoughtless acts.
37
138584
2197
bunlar düşüncesizce yapılan şeyler değildi.
02:21
One of the things that al-Faqi said
38
141389
1829
Kendisini mahkemeye tanıtması istendiğinde
02:23
when he was asked to identify himself in court
39
143242
2933
Al-Faqi'nin söylediği şeylerden biri
02:26
was that he was a graduate, that he was a teacher.
40
146199
2863
bir üniversite mezunu olduğu, bir öğretmen olduğuydu.
02:29
Over the course of 2012, they engaged in a systematic campaign
41
149661
5633
2012 yılı boyunca, Mali'nin kültürel mirasını yok etme gibi
02:35
to destroy Mali's cultural heritage.
42
155318
3239
sistematik bir eyleme giriştiler.
02:39
This was a deeply considered waging of war
43
159142
4325
Bu, derinlemesine düşünülmüş bir savaştı
02:43
in the most powerful way that could be envisaged:
44
163491
2683
ve planlanan şuydu:
02:46
in destroying narrative, in destroying stories.
45
166198
3362
öyküleri yok etmek, hikayeleri yok etmek.
02:50
The attempted destruction of nine shrines,
46
170210
3363
Dokuz tapınağı, merkez camiyi
02:53
the central mosque
47
173597
1494
ve belki de
02:55
and perhaps as many as 4,000 manuscripts
48
175115
3493
4.000 kadar el yazmasını yok etme teşebbüsü
02:58
was a considered act.
49
178632
2343
planlı bir fiildi.
03:01
They understood the power of narrative to hold communities together,
50
181729
5352
Toplumları bir arada tutan öykülerin gücünü anlamışlardı
03:07
and they conversely understood that in destroying stories,
51
187105
4218
ve buna karşılık hikayeleri yok ederek
03:11
they hoped they would destroy a people.
52
191347
2915
bir insanı yok etmeyi umdular.
03:14
But just as Ansar Dine and their insurgency
53
194286
3497
Fakat tıpkı Ansar Dine gibi onların ayaklanmaları da
03:17
were driven by powerful narratives,
54
197807
3216
güçlü öykülerle yönlendiriliyor,
03:21
so was the local population's defense of Timbuktu and its libraries.
55
201047
4357
aynı şekilde Timbuktu yerel nüfusunun savunması ve kütüphaneleri de.
03:25
These were communities who've grown up with stories of the Mali Empire;
56
205428
4230
Bunlar Mali İmparatorluğu hikayeleriyle büyüyen toplumlardı;
03:29
lived in the shadow of Timbuktu's great libraries.
57
209682
3161
Timbuktu'nun büyük kütüphanelerinin gölgesinde yaşadılar.
03:32
They'd listened to songs of its origin from their childhood,
58
212867
3857
Çocukluklarında kökenlerine ait şarkılarını dinlediler
03:36
and they weren't about to give up on that
59
216748
2742
ve savaşmadan bundan vazgeçecek
03:39
without a fight.
60
219514
1582
değillerdi.
03:41
Over difficult months of 2012,
61
221120
3212
2012'nin zorlu aylarında,
03:44
during the Ansar Dine invasion,
62
224356
3952
Ansar Dine istilası sırasında
03:48
Malians, ordinary people, risked their lives
63
228332
3826
Malililer, sıradan insanlar, hayatlarını riske atarak
03:52
to secrete and smuggle documents to safety,
64
232182
3469
belgeleri güvenli bir yere kaçırdılar,
03:56
doing what they could to protect historic buildings
65
236628
3306
tarihi binalarını korumak için ellerinden geleni yaptılar
03:59
and defend their ancient libraries.
66
239958
2300
ve antik kütüphanelerini savundular.
04:02
And although they weren't always successful,
67
242282
2654
Ve her zaman başarılı olamasalar da,
04:04
many of the most important manuscripts were thankfully saved,
68
244960
3683
şükür ki, en önemli el yazmalarının çoğu kurtarıldı.
04:08
and today each one of the shrines that was damaged during that uprising
69
248667
4905
Ve bugün, başkaldırı sırasında zarar gören tapınakların her biri
04:13
have been rebuilt,
70
253596
1792
tekrar inşa edildi.
04:15
including the 14th-century mosque that is the symbolic heart of the city.
71
255412
5218
Kentin sembolik kalbi olan 14. yüzyıl camisi de
04:20
It's been fully restored.
72
260654
1816
tamamen restore edildi.
04:22
But even in the bleakest periods of the occupation,
73
262494
4405
Fakat işgalin en kasvetli sıralarında bile
04:26
enough of the population of Timbuktu simply would not bow
74
266923
5393
Timbuktu'nun büyük çoğunluğu al-Faqi gibi adamlara
04:32
to men like al-Faqi.
75
272340
1867
öylece boyun eğmemiştir.
04:34
They wouldn't allow their history to be wiped away,
76
274231
3063
Tarihlerinin silinmesine izin vermemişlerdir
04:37
and anyone who has visited that part of the world,
77
277318
3267
ve dünyanın o kısmını ziyaret edenler
04:40
they will understand why,
78
280609
1828
neden hikâyelerin, öykülerin,
04:42
why stories, why narrative, why histories are of such importance.
79
282461
5133
tarihin bu kadar önemli olduğunu anlayacaktır.
04:47
History matters.
80
287618
2336
Tarih önemlidir.
04:49
History really matters.
81
289978
2738
Tarih gerçekten önemlidir.
04:53
And for peoples of African descent,
82
293227
2236
Ve yüzyıllar boyunca öykülerinin
04:55
who have seen their narrative systematically assaulted over centuries,
83
295487
5618
sistematik olarak saldırıya uğradığını gören Afrika kökenli insanlar için
05:01
this is critically important.
84
301129
2527
bu son derece önemlidir.
05:04
This is part of a recurrent echo across our history
85
304131
4048
Bu, tarihimiz boyunca hikâyeleri, tarihleri için direnen
05:08
of ordinary people making a stand for their story, for their history.
86
308203
5307
sıradan insanların tekrar eden yankılarının bir parçası.
05:14
Just as in the 19th century,
87
314385
1669
Tıpkı 19. yüzyılda olduğu gibi,
05:16
enslaved peoples of African descent in the Caribbean
88
316078
3969
Karayiplerde esir edilen Afrika kökenli insanlar
05:20
fought under threat of punishment,
89
320071
2314
cezalandırılma tehdidi altında,
05:22
fought to practice their religions, to celebrate Carnival,
90
322409
4151
inançlarını yaşamak, bayramlarını kutlamak,
05:26
to keep their history alive.
91
326584
2735
tarihlerini hayatta tutmak için savaştı.
05:29
Ordinary people were prepared to make great sacrifices,
92
329343
3880
Sıradan insanlar büyük fedakârlıklar yapmak için hazırdı
05:33
some even the ultimate sacrifice,
93
333247
3226
ve hatta bazısı tarihleri için
05:36
for their history.
94
336497
1390
bu uğurda canını verdi.
05:38
And it was through control of narrative
95
338965
2445
Ve öykülerin kontrolü ile
05:41
that some of the most devastating colonial campaigns were crystallized.
96
341434
4336
en yıkıcı sömürge mücadelelerinin bazıları sonuç elde etti.
05:45
It was through the dominance of one narrative over another
97
345794
3855
Bir öykünün diğerine üstünlüğü ile
05:49
that the worst manifestations of colonialism became palpable.
98
349673
4555
sömürgeciliğin en kötü alametleri belirgin hale geldi.
05:54
When, in 1874, the British attacked the Ashanti,
99
354795
3893
1874'te İngilizler Ashanti'ye saldırdığında,
05:58
they overran Kumasi and captured the Asantehene.
100
358712
3628
Kumasi'yi istila ettiler ve Ashanti hükümdarını esir aldılar.
06:02
They knew that controlling territory and subjugating the head of state --
101
362364
4773
Bölgeyi kontrol etmenin ve devletin başına boyun eğdirmenin
06:07
it wasn't enough.
102
367161
1557
yeterli olmadığını biliyorlardı.
06:08
They recognized that the emotional authority of state
103
368742
3524
Devletin duygusal otoritesinin öykülerinde
06:12
lay in its narrative
104
372290
1823
ve onu temsil eden
06:15
and the symbols that represented it,
105
375118
2562
sembollerde yattığının farkında varmışlardı,
06:17
like the Golden Stool.
106
377704
1362
Altın Tabure gibi.
06:19
They understood that control of story was absolutely critical
107
379706
5467
Bir kişiyi gerçekten kontrol etmede hikâyenin kontrolünün
06:25
to truly controlling a people.
108
385197
2247
çok önemli olduğunu anladılar.
06:27
And the Ashanti understood, too,
109
387468
2079
Ashanti de bunu anladı ve
06:29
and they never were to relinquish the precious Golden Stool,
110
389571
4410
değerli Altın Tabureden asla vazgeçmediler,
06:34
never to completely capitulate to the British.
111
394005
4585
ve İngilizlere asla tamamen teslim olmadılar.
06:39
Narrative matters.
112
399289
2344
Öyküler önemlidir.
06:41
In 1871, Karl Mauch, a German geologist working in Southern Africa,
113
401657
5658
1871'de, Güney Afrika'da çalışan Alman Jeolog Karl Mauch,
06:47
he stumbled across an extraordinary complex,
114
407339
4057
sıradışı bir kompleks ile karşılaştı,
06:51
a complex of abandoned stone buildings.
115
411420
2726
terk edilmiş bir taş bina kompleksi.
06:54
And he never quite recovered from what he saw:
116
414170
3316
Ve gördüğü şeyi asla unutamadı:
06:57
a granite, drystone city,
117
417510
3233
bir granit, kuru duvar şehri,
07:00
stranded on an outcrop above an empty savannah:
118
420767
3801
boş bir bozkırın üstündeki bir mostraya gömülmüş halde:
07:04
Great Zimbabwe.
119
424592
1728
Büyük Zimbabwe.
07:07
And Mauch had no idea who was responsible
120
427073
3492
Ve insanı hayrette bırakan mimari bir başarıdan
07:10
for what was obviously an astonishing feat of architecture,
121
430589
5066
kimin sorumlu olduğuna dair Mauch'un en ufak bir fikri yoktu,
07:15
but he felt sure of one single thing:
122
435679
3543
ama kendini bir şeyden emin hissediyordu:
07:19
this narrative needed to be claimed.
123
439246
3790
bu öyküye sahip çıkılmalıydı.
07:23
He later wrote that the wrought architecture of Great Zimbabwe
124
443060
3844
Daha sonra Büyük Zimbabve mimarisinin
07:26
was simply too sophisticated,
125
446928
2739
çok sofistike olduğunu,
07:29
too special to have been built by Africans.
126
449691
3533
Afrikalılar tarafından inşa edilemeyecek kadar özel olduğunu yazdı.
07:33
Mauch, like dozens of Europeans that followed in his footsteps,
127
453248
4527
Mauch, onun ayak izini takip eden onlarca Avrupalı gibi
07:37
speculated on who might have built the city.
128
457799
2780
şehri kimin inşa etmiş olabileceğine kafa yordu.
07:40
And one went as far as to posit,
129
460603
3214
Ve birisi ileri giderek şunları söyledi:
07:43
"I do not think that I am far wrong if I suppose that that ruin on the hill
130
463841
5725
"Tepedeki harabenin Kral Süleyman'ın Mabedinin bir kopyası olduğunu düşünerek
07:49
is a copy of King Solomon's Temple."
131
469590
2551
çok yanılmış olacağımı sanmıyorum."
07:52
And as I'm sure you know, Mauch,
132
472165
1731
Ve eminim ki, Mauch
07:53
he hadn't stumbled upon King Solomon's Temple,
133
473920
2944
Kral Süleyman'ın Mabedine değil
07:56
but upon a purely African complex of buildings
134
476888
3546
11. yüzyıldan sonra bütünüyle bir Afrika uygarlığı tarafından inşa edilmiş
08:00
constructed by a purely African civilization
135
480458
3627
bütünüyle bir Afrika bina kompleksinde
08:04
from the 11th century onward.
136
484109
1956
bulunuyordu.
08:06
But like Leo Frobenius, a fellow German anthropologist
137
486089
4151
Fakat Leo Frobenius gibi bir Alman antropolog
08:10
who speculated some years later,
138
490264
2345
birkaç yıl sonra Nijerya Ife Başlarını ilk defa gördüğünde
08:12
upon seeing the Nigerian Ife Heads for the very first time,
139
492633
4007
şöyle düşündü:
08:16
that they must have been artifacts from the long-lost kingdom of Atlantis.
140
496664
5407
"Bunlar uzun süredir kayıp olan Atlantis krallığının kalıntıları olmalı."
08:22
He felt, just like Hegel,
141
502095
2577
O da, tıpkı Hegel gibi
08:24
an almost instinctive need to rob Africa of its history.
142
504696
5739
içgüdüsel olarak Afrika'yı tarihinden mahrum bırakma ihtiyacını hissetti.
08:31
These ideas are so irrational,
143
511216
2406
Bu fikirler o kadar mantıksız
08:33
so deeply held,
144
513646
1813
ve bağnazca ki,
08:35
that even when faced with the physical archaeology,
145
515483
3199
fiziksel arkeolojiyle yüzleştirilseler bile
08:38
they couldn't think rationally.
146
518706
2009
mantıklı düşünemiyorlardı.
08:40
They could no longer see.
147
520739
1998
Artık göremiyorlardı.
08:42
And like so much of Africa's relationship with Enlightenment Europe,
148
522761
4181
Afrika'nın Aydınlanmış Avrupa ile ilişkilerinde olduğu gibi,
08:46
it involved appropriation, denigration and control of the continent.
149
526966
5783
işin içinde el koyma, aşağılama ve kıtanın kontrolü vardı.
08:52
It involved an attempt to bend narrative to Europe's ends.
150
532773
4740
İşin içinde anlatıları Avrupa'nın çıkarlarına göre bükmek de vardı.
08:57
And if Mauch had really wanted to find an answer to his question,
151
537955
4193
Ve eğer Mauch "Büyük Zimbabve veya büyük taş bina nereden geldi?"
09:02
"Where did Great Zimbabwe or that great stone building come from?"
152
542172
4654
sorusuna gerçekten bir cevap bulmak isteseydi,
09:06
he would have needed to begin his quest
153
546850
2200
arayışına Büyük Zimbabve'nin
09:09
a thousand miles away from Great Zimbabwe,
154
549074
2689
1.600 km uzağından, kıtanın doğu ucu olan,
09:11
at the eastern edge of the continent, where Africa meets the Indian Ocean.
155
551787
3819
Afrika'nın Hint Okyanusu ile buluştuğu yerden başlaması gerekirdi.
09:15
He would have needed to trace the gold and the goods
156
555630
3208
Bu gizemli kültürün büyüklük algısını ve etkisini anlamak,
09:18
from some of the great trading emporia of the Swahili coast to Great Zimbabwe,
157
558862
4815
kontrol altına alınan krallıklar ve medeniyetler üzerinden Büyük Zimbabve'yi
09:23
to gain a sense of the scale and influence
158
563701
3459
siyasi, kültürel bir varlık olarak
09:27
of that mysterious culture,
159
567184
1880
resmetmek için,
09:29
to get a picture of Great Zimbabwe as a political, cultural entity
160
569088
5182
Svahili sahilinden Büyük Zimbabve'ye kadar
09:34
through the kingdoms and the civilizations
161
574294
3441
bazı büyük pazar yerlerindeki altın ve eşyanın
09:37
that were drawn under its control.
162
577759
2459
izini süremesi gerekirdi.
09:40
For centuries, traders have been drawn to that bit of the coast
163
580242
5035
Yüzyıllardır, tüccarlar Hindistan, Çin ve Orta Doğu gibi uzak yerlerden
09:46
from as far away as India and China and the Middle East.
164
586463
4746
sahilin o parçasına çekilmiştir.
09:51
And it might be tempting to interpret,
165
591233
2687
Bu cazip olabilir --
09:53
because it's exquisitely beautiful, that building,
166
593944
3110
çünkü o bina o kadar zarif bir güzellik ki --
09:57
it might be tempting to interpret it
167
597078
2988
onu zarif, sembolik bir mücevher,
10:00
as just an exquisite, symbolic jewel,
168
600090
3528
taştan muazzam bir ayin heykeli olarak
10:03
a vast ceremonial sculpture in stone.
169
603642
2888
yorumlamak cazip olabilir.
10:07
But the site must have been a complex
170
607022
3157
Fakat bu alan, bin yıllar boyunca
10:10
at the center of a significant nexus of economies
171
610203
4555
bu bölgeyi tanımlayan önemli bir ekonomik ilişkinin
10:14
that defined this region for a millennium.
172
614782
3081
merkezinde bir kompleks olmalıydı.
10:18
This matters.
173
618395
1716
Bu önemlidir.
10:20
These narratives matter.
174
620135
2039
Bu öyküler önemli.
10:22
Even today, the fight to tell our story is not just against time.
175
622198
5041
Bugün bile, hikâyemizi anlatma mücadelesi sadece zamana karşı değildir.
10:27
It's not just against organizations like Ansar Dine.
176
627263
3723
Sadece Ansar Dine gibi örgütlere karşı değildir.
10:31
It's also in establishing a truly African voice
177
631010
4074
Yüzyıllar boyu dayatılan tarihlerden sonra
10:35
after centuries of imposed histories.
178
635108
2848
gerçek bir Afrika sesi tesis etme meselesidir.
10:38
We don't just have to recolonize our history,
179
638775
3431
Tarihimizi sadece yeniden kolonileştirmek değil
10:42
but we have to find ways to build back the intellectual underpinning
180
642230
4874
Hegel'in olduğunu inkar ettiği düşünsel desteği
tekrar inşa etmenin yollarını bulmak zorundayız.
10:47
that Hegel denied was there at all.
181
647128
2185
10:49
We have to rediscover African philosophy,
182
649866
2720
Afrika felsefesini, Afrika bakış açısını,
10:52
African perspectives, African history.
183
652610
4002
Afrika tarihini tekrar keşfetmek zorundayız.
10:57
The flowering of Great Zimbabwe -- it wasn't a freak moment.
184
657651
3510
Büyük Zimbabve'nin çiçek açması garip bir an değildi.
11:01
It was part of a burgeoning change across the whole of the continent.
185
661185
3973
Kıtanın tamamında gelişen değişimin bir parçasıydı.
11:05
Perhaps the great exemplification of that was Sundiata Keita,
186
665182
4326
Muhtemelen Batı Afrika'nın gördüğü en büyük imparatorluk olan
11:09
the founder of the Mali Empire,
187
669532
2193
Mali İmparatorluğu'nun kurucusu Sundiata Keita,
11:11
probably the greatest empire that West Africa has ever seen.
188
671749
3940
belki de bunun en büyük örneğini oluşturmuştur.
11:15
Sundiata Keita was born about 1235,
189
675713
3098
Sundiata Keita 1235 yılında doğdu,
11:18
growing up in a time of profound flux.
190
678835
3457
müthiş bir değişim zamanında büyüdü.
11:22
He was seeing the transition between the Berber dynasties to the north,
191
682928
3848
Kuzeydeki Berberi hanedanları arasındaki geçişi görüyor,
11:26
he may have heard about the rise of the Ife to the south
192
686800
3270
güneyde Ife'nin doğuşunu ve belki hatta batıdaki
11:30
and perhaps even the dominance of the Solomaic Dynasty
193
690094
5117
Etiyopya Solomon hanedanının egemenliğini
11:35
in Ethiopia to the east.
194
695235
1703
duymuş olmalı.
11:37
And he must have been aware that he was living through a moment
195
697516
3636
Ve kıtamızda artan bir güvenin, hızlı bir değişimin
11:41
of quickening change,
196
701176
1695
olduğu bir dönemde
11:42
of growing confidence in our continent.
197
702895
2760
yaşadığının farkında olmalıydı.
11:46
He must have been aware of new states
198
706370
3165
Büyük Zimbabve ve Swahili sultanlıklarına kadar
11:49
that were building their influence
199
709559
2464
etkilerini geliştiren,
11:52
from as far afield as Great Zimbabwe and the Swahili sultanates,
200
712047
5268
her biri doğrudan veya dolaylı olarak kıtanın ötesini hedefleyen
11:57
each engaged directly or indirectly beyond the continent itself,
201
717339
6247
ve entelektüel ve kültürel miraslarını güvence altına almak adına
12:03
each driven also to invest in securing their intellectual and cultural legacy.
202
723610
5430
yatırım yapan yeni devletlerin farkında olmalıydı.
12:09
He probably would have engaged in trade with these peer nations
203
729794
3428
Muhtemelen büyük orta çağ Afrika ekonomilerinin
12:13
as part of a massive continental nexus
204
733246
3503
büyük bir kıta bağlantısının parçası olarak
12:16
of great medieval African economies.
205
736773
2234
bu akran uluslarla ticaret yapmakla ilgilenirdi.
12:19
And like all of those great empires,
206
739608
3599
Ve tüm bu büyük imparatorluklar gibi,
12:23
Sundiata Keita invested in securing his legacy through history
207
743231
5601
Sundiata Keita hikâyeyi kullanarak mirasını tarihle güvence altına almaya
12:28
by using story --
208
748856
1602
yatırım yaptı.
12:31
not just formalizing the idea of storytelling,
209
751744
5693
Sadece öykü anlatma fikrini şekillendirmekle kalmayıp,
12:37
but in building a whole convention
210
757461
2677
imparatorluğu için bir anlatı tesis etmenin
12:40
of telling and retelling his story
211
760162
3361
anahtarı olarak
öyküsünü anlatan ve tekrarlayan
12:43
as a key to founding a narrative
212
763547
2417
12:45
for his empire.
213
765988
1595
tam bir düzen kurmaya.
12:47
And these stories, in musical form,
214
767607
3345
Ve bu hikâyeler, müzikal formda,
12:50
are still sung today.
215
770976
3355
bugün hâlâ söyleniyor.
12:55
Now, several decades after the death of Sundiata,
216
775371
3304
Sundiata'nın ölümünden birkaç on yıl sonra
12:58
a new king ascended the throne,
217
778699
2399
tahta yeni bir kral oturdu,
13:01
Mansa Musa, its most famous emperor.
218
781122
4163
en meşhur hükümdar olan Mansa Musa.
13:05
Now, Mansa Musa is famed for his vast gold reserves
219
785309
3157
Mansa Musa, büyük altın rezervleri ve elçilerini
13:08
and for sending envoys to the courts of Europe and the Middle East.
220
788490
4017
Avrupa ve Orta Doğu saraylarına göndermekle ünlüdür.
13:13
He was every bit as ambitious as his predecessors,
221
793238
4023
O, tam da ataları kadar hırslıydı,
13:17
but saw a different kind of route of securing his place in history.
222
797285
4267
ama tarihteki yerini güvenceye almada farklı bir yol seçti.
13:21
In 1324, Mansa Musa went on pilgrimage to Mecca,
223
801576
4007
1324'te, Mansa Musa Mekke'ye hacca gitti
13:25
and he traveled with a retinue of thousands.
224
805607
3331
ve beraberindeki binlerce kişiyle seyahat etti.
13:28
It's been said that 100 camels each carried 100 pounds of gold.
225
808962
6658
Her biri 45 kilo altın taşıyan 100 deve olduğu söyleniyor.
13:35
It's been recorded that he built a fully functioning mosque
226
815644
3516
Kayıtlara göre seyahati sırasında
13:39
every Friday of his trip,
227
819184
2167
her Cuma tam teçhizatlı bir cami yaptırıyormuş
13:41
and performed so many acts of kindness,
228
821375
3121
ve o kadar izzet-i ikramda bulunmuş ki
13:44
that the great Berber chronicler, Ibn Battuta, wrote,
229
824520
3839
büyük Berberi tarihçi İbn Batuta şöyle yazmış:
13:48
"He flooded Cairo with kindness,
230
828383
2959
"Kahire'ye nezaketle sel gibi aktı,
13:51
spending so much in the markets of North Africa and the Middle East
231
831366
3537
Kuzey Afrika ve Orta Doğu pazarlarında çok fazla harcama yaptı,
13:54
that it affected the price of gold into the next decade."
232
834927
4188
öyle ki bu, sonraki on yılın altın değerini etkiledi."
14:00
And on his return,
233
840081
1547
Ve geri dönüş yolunda
14:01
Mansa Musa memorialized his journey
234
841652
3446
Mansa Musa, seyahatini
14:05
by building a mosque at the heart of his empire.
235
845885
5257
imparatorluğun kalbinde bir cami inşa ettirerek anıtlaştırmıştır.
14:11
And the legacy of what he left behind,
236
851792
2646
Ve arkasında bıraktığı miras,
14:14
Timbuktu,
237
854462
1677
Timbuktu,
14:16
it represents one of the great bodies of written historical material
238
856163
5260
Afrikalı bilginler tarafından üretilen
yazılı tarihi malzemelerinden birini temsil eder:
14:21
produced by African scholars:
239
861447
2183
14:23
about 700,000 medieval documents,
240
863654
3222
ilmi çalışmalar ve mektupların bulunduğu
14:26
ranging from scholarly works to letters,
241
866900
3199
daha çok aileler tarafından korunan
14:30
which have been preserved often by private households.
242
870123
3048
yaklaşık 7.000 ortaçağ belgesi.
14:33
And at its peak, in the 15th and 16th centuries,
243
873195
3483
Ve zirve zamanlar olan 15. ve 16. yüzyılda
14:36
the university there was as influential
244
876702
3988
oradaki üniversite
Avrupa'daki herhangi bir eğitim kuruluşu kadar etkiliydi
14:40
as any educational establishment in Europe,
245
880714
3046
14:43
attracting about 25,000 students.
246
883784
2994
ve 25.000 öğrenci orada eğitim almak için geliyordu.
14:46
This was in a city of around 100,000 people.
247
886802
3566
Burası yaklaşık 100.000 kişilik bir şehirdi.
14:50
It cemented Timbuktu as a world center of learning.
248
890392
5178
Bu Timbuktu'yu eğitimin merkezi olarak pekiştirdi.
14:55
But this was a very particular kind of learning
249
895594
4207
Fakat bu İslam odaklı ve güdümlü
14:59
that was focused and driven by Islam.
250
899825
3228
çok özel bir tür eğitimdi.
15:03
And since I first visited Timbuktu,
251
903594
2243
Ve Timbuktu'yu ilk ziyaretimden beri
15:05
I've visited many other libraries across Africa,
252
905861
2861
Afrika genelinde birçok kütüphaneyi ziyaret ettim
15:08
and despite Hegel's view that Africa has no history,
253
908746
5295
ve Hegel'in Afrika'nın tarihi olmadığı görüşüne rağmen
15:14
not only is it a continent with an embarrassment of history,
254
914065
4213
tarihinden utanç duyan değil,
15:18
it has developed unrivaled systems for collecting and promoting it.
255
918302
4830
onu toplama ve bunu tanıtma konusunda eşsiz bir sistem geliştiren bir kıtadır.
15:23
There are thousands of small archives,
256
923634
2821
Ortada binlerce küçük arşiv,
15:26
textile drum stores,
257
926479
1898
el yazmaları ve maddi kültürün saklandığı kaplardan fazlası olan
15:28
that have become more than repositories of manuscripts and material culture.
258
928401
4871
kumaş davul satılan mağazalar var.
15:33
They have become fonts of communal narrative,
259
933296
3139
Onlar halk öykülerinin kaynağı,
15:36
symbols of continuity,
260
936459
2260
sürekliliğin sembolleri oldular
15:38
and I'm pretty sure that many of those European philosophers
261
938743
3126
ve oldukça eminim ki Afrika düşünsel geleneğini sorgulayan
15:41
who questioned an African intellectual tradition
262
941893
3497
Avrupa'lı filizofların çoğu
15:45
must have, beneath their prejudices,
263
945414
2877
önyargılarının altında,
15:48
been aware of the contribution of Africa's intellectuals
264
948315
5191
Afrikalı fikir adamlarının Batı ilmine katkılarının
15:53
to Western learning.
265
953530
1333
farkında olmalılar.
15:54
They must have known
266
954887
1238
Akdeniz'i yönlendiren
15:56
of the great North African medieval philosophers
267
956149
2828
büyük Kuzey Afrika ortaçağ filozoflarını
15:59
who had driven the Mediterranean.
268
959001
2492
biliyor olmalılar.
16:01
They must have known about and been aware of
269
961517
3111
Hristiyanlığın bir parçası olan bu geleneği,
16:04
that tradition that is part of Christianity, of the three wise men.
270
964940
5029
üç müneccim kralı biliyor ve onların farkında olmalılardı.
16:09
And in the medieval period, Balthazar, that third wise man,
271
969993
3989
Ve ortaçağ döneminde, üçüncü müneccim olan Baltazar,
16:14
was represented as an African king.
272
974006
2703
Afrika kralı olarak temsil edildi.
16:16
And he became hugely popular
273
976733
2604
Ve o, Eski Dünya ilminin
16:19
as the third intellectual leg of Old World learning,
274
979361
3985
üçüncü düşünsel ayağı olarak son derece popüler oldu,
16:23
alongside Europe and Asia, as a peer.
275
983370
3498
Avrupa ve Asya'nın yanı sıra, bir eş olarak.
16:27
These things were well-known.
276
987652
3876
Bunların hepsi iyi biliniyordu.
16:31
These communities did not grow up in isolation.
277
991552
3624
Bu topluluklar fanusta büyümediler.
16:35
Timbuktu's wealth and power developed because the city became
278
995200
4109
Timbuktu'nun serveti ve gücü büyüdü
çünkü şehir kazançlı kıtalar arası ticaret yollarının merkezi oldu.
16:39
a hub of lucrative intercontinental trade routes.
279
999333
4080
16:43
This was one center
280
1003437
2166
Bu, sınırsız,
16:45
in a borderless, transcontinental,
281
1005627
2550
kıtalar arası, iddialı,
16:48
ambitious, outwardly focused, confident continent.
282
1008201
3887
dışa odaklanmış, kendine güvenen kıtanın bir merkeziydi.
16:52
Berber merchants, they carried salt and textiles
283
1012874
3922
Berberi tüccarlar tuz ve tekstil ürünleri
16:56
and new precious goods and learning down into West Africa
284
1016820
3800
ve çölden Batı Afrika'ya yeni, değerli eşyalar
17:00
from across the desert.
285
1020644
2556
ve bilgi taşıyorlardı.
17:03
But as you can see from this map
286
1023224
3471
Fakat Mansa Musa'dan kısa bir süre sonra
17:06
that was produced a little time after the life of Mansa Musa,
287
1026719
4245
üretilen bu haritada görebileceğiniz gibi,
17:10
there was also a nexus of sub-Saharan trade routes,
288
1030988
4602
Afrika'nın fikirleri ve geleneklerinin
17:15
along which African ideas and traditions
289
1035614
3260
Timbuktu'nun düşünsel değerine eklendiği
17:18
added to the intellectual worth of Timbuktu
290
1038898
3623
ve çöllerden Avrupa'ya uzanan
17:22
and indeed across the desert to Europe.
291
1042545
2980
Sahra altı ticaret yolları birliği de vardı.
17:26
Manuscripts and material culture,
292
1046420
3730
El yazmaları ve maddi kültür,
17:30
they have become fonts of communal narrative,
293
1050174
4927
onlar halk öykülerinin kaynağı,
17:35
symbols of continuity.
294
1055125
2043
sürekliliğin sembolleri oldular.
17:37
And I'm pretty sure that those European intellectuals
295
1057192
4711
Ve oldukça eminim ki, tarihimizi hor gören
17:41
who cast aspersions on our history,
296
1061927
3734
bu Avrupalı fikir adamları
17:45
they knew fundamentally about our traditions.
297
1065685
3915
esasında geleneklerimizi biliyorlardı.
17:50
And today, as strident forces like Ansar Dine and Boko Haram
298
1070155
4710
Ve bugün, Ansar Dine ve Boko Haram gibi katı güçlerin
17:54
grow popular in West Africa,
299
1074889
1913
Batı Afrika'da popüler olmasının nedeni
17:56
it's that spirit of truly indigenous, dynamic, intellectual defiance
300
1076826
5610
kadim geleneğin işine yarayan
yerli, dinamik, düşünsel başkaldırı ruhudur.
18:02
that holds ancient traditions in good stead.
301
1082460
2954
18:05
When Mansa Musa made Timbuktu his capital,
302
1085438
3199
Mansa Musa Timbuktu'yu başkent yaparken,
18:08
he looked upon the city as a Medici looked upon Florence:
303
1088661
3978
şehre Medici'nin Floransa'ya baktığı gibi baktı,
18:12
as the center of an open, intellectual, entrepreneurial empire
304
1092663
5059
yani, çeşitli yerlerden gelen büyük fikirlerin geliştiği
18:17
that thrived on great ideas wherever they came from.
305
1097746
3317
açık, düşünsel, girişimci bir imparatorluğun merkezi.
18:21
The city, the culture,
306
1101087
2249
Bu bölgenin kenti, kültürü
18:23
the very intellectual DNA of this region
307
1103360
3118
ve düşünsel DNA'sı
18:26
remains so beautifully complex and diverse,
308
1106502
3693
o kadar güzel bir şekilde karmaşık ve çeşitli kalmıştır ki,
18:30
that it will always remain, in part,
309
1110219
2669
kısmen İslam öncesi, yerli geleneklerden türeyen
18:32
located in storytelling traditions that derive from indigenous,
310
1112912
4312
hikâye anlatım geleneklerinde
18:37
pre-Islamic traditions.
311
1117248
1765
kain olacaktır.
18:39
The highly successful form of Islam that developed in Mali became popular
312
1119037
5607
Mali'de gelişen İslam'ın son derece başarılı biçimi,
bu özgürlükleri ve bu özünde olan
18:44
because it accepted those freedoms
313
1124668
2049
18:46
and that inherent cultural diversity.
314
1126741
2482
kültürel çeşitliliği kabul ettiği için rağbet gördü.
18:49
And the celebration of that complexity,
315
1129247
2427
Ve bu karmaşıklığın kutlanması,
18:51
that love of rigorously contested discourse,
316
1131698
4025
sert bir şekilde tartışılan söylemin sevgisi,
18:55
that appreciation of narrative,
317
1135747
1844
anlatının takdir edilmesi,
18:57
was and remains, in spite of everything,
318
1137615
3274
her şeye rağmen Batı Afrika'nın kalbindeydi
19:00
the very heart of West Africa.
319
1140913
3410
ve hâlâ mevcut.
19:04
And today, as the shrines and the mosque vandalized by Ansar Dine
320
1144347
4582
Ve bugün, Ansar Dine tarafından tahrip edilen türbeler ve camiler
19:08
have been rebuilt,
321
1148953
1157
yeniden inşa edildiği gibi,
19:10
many of the instigators of their destruction have been jailed.
322
1150134
3827
yıkımları azmettirenlerin birçoğu hapsedildi.
19:13
And we are left with powerful lessons,
323
1153985
2902
Ve güçlü dersler edindik.
19:16
reminded once again of how our history and narrative
324
1156911
4356
Bir kez daha tarih ve öykülerimizin
19:21
have held communities together for millennia,
325
1161291
3907
toplumları nasıl binlerce yıldır bir arada tuttuğu,
19:25
how they remain vital in making sense of modern Africa.
326
1165222
3726
modern Afrika'yı anlamada nasıl hayati önem taşıdıklarını hatırladık.
19:29
And we're also reminded
327
1169906
1510
Ayrıca bu kendine güvenen,
19:31
of how the roots of this confident, intellectual, entrepreneurial,
328
1171440
5024
entelektüel, girişimci, dışa dönük,
19:36
outward-facing, culturally porous, tariff-free Africa
329
1176488
4784
kültürel açıdan geçişken, gümrüksüz Afrika'nın köklerinin
bir zamanlar dünya için nasıl gıpta nedeni olduğunu hatırladık.
19:41
was once the envy of the world.
330
1181296
2466
19:44
But those roots, they remain.
331
1184181
2570
Fakat bu kökler, hâlâ mevcut.
19:46
Thank you very much.
332
1186775
1213
Çok teşekkür ederim.
19:48
(Applause)
333
1188012
4150
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7