The Magic of a Creative Career | Michael Sheen | TED

145,254 views ・ 2023-08-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Simla ERSÖZ Gözden geçirme: Ömer Faruk Zeren
00:03
I didn't want to miss this opportunity
0
3504
2276
Eğlenebileceğinizi umduğum birkaç hikayeyi
00:05
to be able to tell you a couple of stories that I hope you might enjoy.
1
5820
4760
anlatma fırsatını kaçırmak istemedim.
[Mayıs 2022] [Londra/İngiltere]
[TEDxSoho Stüdyosu için çekilmiştir] İlki doğduğum kasabayla alakalı.
00:11
The first one is about the town where I come from.
2
11340
4440
00:15
It's called Port Talbot in South Wales.
3
15820
3080
Güney Galler’deki “Port Talbot”.
00:19
It's sort of, I guess, famous for a couple of things.
4
19780
3680
O, sanırım, birkaç şeyle ünlü.
00:23
It's got a steelworks.
5
23500
1440
Çelik fabrikası bunlardan biri. Aslında, bir nevi,
00:25
It's a sort of mainly working-class town built up around the steelworks,
6
25260
4400
fabrika etrafına inşa edilmiş, ağırlıklı işçi sınıfından oluşan bir kasaba.
00:29
big council estate to house the workers there
7
29700
3240
Oradaki işçileri ağırlamak için olan sosyal konutlarda,
00:32
that my grandparents grew up on
8
32940
2960
büyükannem ve büyükbabam büyüdü.
00:35
and my parents grew up on as well.
9
35940
2280
Aynı şekilde ebeveynlerim orda büyüdü.
00:39
And it's also, I suppose, known for, weirdly, actors.
10
39300
5440
Ayrıca, sanıyorum ki, orası, tuhaf ama, oyuncularıyla ünlü.
00:45
And I said that this story was going to be about the town.
11
45700
3120
Bu hikayenin kasabayla ilgili olacağını söylemiştim.
00:48
It's actually about a couple of people who come from the town.
12
48860
2920
Ama aslında, bu kasabadan olan birkaç insanla alakalı.
00:52
So this first story was told to me, it's from the horse's mouth.
13
52180
3680
Bu ilk hikaye bana anlatıldı, yani birinci ağızdan öğrendim.
00:56
So one of the legendary sons of Port Talbot
14
56220
6080
Port Talbot’un efsanevi evlatlarından,
01:02
is of course, the great actor Richard Burton.
15
62300
3080
yani, tabii ki, büyük aktör Richard Burton.
01:06
And the story goes that Richard Burton,
16
66140
4440
Hikaye ise şöyle ilerler: Richard Burton,
01:10
at the height of his fame,
17
70620
2200
şöhretinin zirvesindeyken,
01:12
came back to Port Talbot
18
72860
1920
Port Talbot’a geri geldi
01:14
and was staying at his elder sister's house, Cissy,
19
74780
3680
ve onu asıl Port Talbot’da yetiştiren,
01:18
who actually raised him in Port Talbot.
20
78500
2600
ablası, Cissy’nin evinde kalıyordu.
01:21
And they were there, in Cissy's house in Port Talbot,
21
81140
3280
Onlar Cissy’nin Port Talbot’daki evindeyken,
01:24
and there was a knock on the door
22
84420
1880
kapı çalındı,
01:26
and Cissy went to open the door.
23
86340
1600
ve Cissy kapıyı açmaya gitti.
01:27
And it was a young, young lad.
24
87980
1720
Karşısında genç, genç bir delikanlı vardı.
01:30
And he said, this young lad said, "Is, is Richard Burton there?"
25
90420
6040
Delikanlı dedi ki “Richard Burton burada mı?”
01:37
And Cissy was like,
26
97140
3240
Ve Cissy ” Richie, buraya gel, seni görmeye gelen
01:40
"Richie, come, there's a lad here to see you."
27
100380
2320
bir delikanlı var.” dedi
01:42
So Richard Burton comes down
28
102740
1400
Sonra Richard Burton geldi,
01:44
and this young lad's standing there looking at him,
29
104180
2400
orada dikilip duran çocuk ona bakarak
01:46
"It's the great Richard Burton."
30
106620
1800
“Sen müthiş Richard Burton’sın.” dedi.
01:48
And Cissy says, "This young lad wants an autograph."
31
108420
3160
Cissy dedi ki: “Bu delikanlı bir imza istiyor.”
01:52
And Burton said, "Do you speak Welsh?"
32
112100
2760
Ve Burton der ki, ”Galce biliyor musun?”
01:55
The lad was like, "No."
33
115660
1400
Çocuk ona hayır der. Burton ise ona,
01:57
"Well, not a proper Welshman then."
34
117100
1760
“Demek ki tam bir Galli değilsin o zaman.”
01:59
And Cissy says,
35
119220
1520
Cissy: “Bu küçük çocuk,
02:00
"This little lad is the son of the bakers round the corner,
36
120780
5680
Regent Sineması’nın aşağısında,
02:06
down from where the Regent Cinema is."
37
126500
2400
köşebaşındaki fırıncıların oğlu.”
02:08
And Burton said to this little lad,
38
128940
2560
Burton bu delikanlıya dedi ki:
02:11
"I used to work at the co-op just up the road from the cinema.
39
131540
4200
“Eskiden sinemanın hemen yukarısındaki kooperatifte çalışırdım.
02:16
I was hopeless."
40
136140
1280
Umutsuzdum.”
02:17
And this little lad couldn't believe that he got his autograph.
41
137980
4360
Çocuk onun imzasını aldığına inanamıyordu.
02:22
And this little lad grew up into a man who told me
42
142340
4240
İşte bu delikanlı kocaman bir adam oldu,
02:26
that not only was this an extraordinary moment for him,
43
146620
3320
ve bana bu olağanüstü olayı anlattığında, Richard Burton’ın hem onu
02:29
because it was Richard Burton who was doing on the biggest stage
44
149940
4920
büyüyünce sahne almayı hayal ettiği
02:34
what he hoped that he would do when he grew up,
45
154900
2680
en büyük sahnelerde yer alan kişi olduğu için,
02:37
but also because this little lad felt like --
46
157620
2520
hem de ona kendisini...
Bu çocuğa hep onun biraz aptal olduğu söylenmiş,
02:40
he was always told he was a bit stupid,
47
160140
1920
02:42
a bit “twp,” as we’d say in Wales.
48
162100
2200
biraz “twp” deriz biz Galler’de.
02:44
And Richard Burton, the great Richard Burton,
49
164300
2120
Richard Burton’ın, müthiş Richard Burton’ın da
02:46
saying that he was always a bit hopeless as well,
50
166460
2320
her zaman biraz da olsa umutsuz olduğunu söylemesi,
02:48
gave him such hope.
51
168820
1720
onu gerçekten ümitlendirdi.
02:51
Now, that little lad grew up to be Anthony Hopkins.
52
171060
3960
Şimdiyse o küçük delikanlı, Anthony Hopkins diye tanınıyor.
02:55
And Anthony Hopkins told me that story
53
175580
2920
Anthony Hopkins bana bu hikayeyi anlatınca
02:58
and I, me, myself, growing up in Port Talbot,
54
178540
3560
ben, kendim, Port Talbot’da büyüyen biri olarak biliyordum ki
03:02
it was knowing out there had been Richard Burton
55
182140
4240
Richard Burton, alışılmışın dışında biri vardı
03:06
and out there now was Anthony Hopkins,
56
186420
2560
ve şimdi de Anthony Hopkins sıra dışıydı,
03:08
two people who came from the same town as me,
57
188980
2800
İki kişi de benimle aynı kasabadandı,
03:11
who sounded like me a bit,
58
191820
2640
konuşmaları biraz benim gibiydi,
03:14
who looked a bit like me, but were out there.
59
194500
2680
biraz bana benziyorlardı, ama onlar başarmışlardı.
03:17
If it was possible for them,
60
197220
2160
Eğer bu onlar için mümkün olabildiyse,
03:19
then maybe it would be possible for me.
61
199380
2200
o zaman belki benim için de olabilirdi.
03:22
Now, that is an incredibly important thing.
62
202500
4120
Bakın, bu inanılmaz önemli bir mevzu.
03:27
To see your background,
63
207220
2440
Dünya’da bir yerde geçmişinizin,
03:29
your experience, your history represented out there in the world,
64
209660
4560
deneyiminizin ve tarihinizin temsil edildiğini görmek,
söz sahibi olmayı, sesini duyurabilecek bir platformun olduğunu görmek,
03:34
having a voice, speaking on a platform,
65
214260
2840
03:37
doing the things that perhaps you hope that you would be able to do.
66
217140
3200
sizin yapabilmeyi umduğunuz şeyleri yapanları görmek.
03:40
If you can't see yourself out there
67
220380
1680
Eğer kendinizi, size benzeyen birini
03:42
or anyone who looks like you or sounds like you,
68
222060
2840
ya da sizin gibi konuşan birini o yerde göremiyorsanız,
03:44
it's very hard to imagine that you'll be able to do that as well.
69
224900
3920
kendinizin bu işi hakkını vererek yapacağını hayal etmek bile çok zordur.
03:48
And that’s one part of what was incredibly important,
70
228860
4720
Ve bu inanılmaz önemli olan şeyin bir parçası.
03:53
I've realized over the years,
71
233620
2680
Benim sahip olduğum bu hayata, fırsatlara
03:56
of what was incredibly important about me being able
72
236340
2440
ve kariyere sahip olmak için
03:58
to have the life and the opportunities
73
238780
2040
neyin inanılmaz önemli olduğunu
04:00
and the career that I've had.
74
240860
2400
yıllar geçtikçe fark ettim.
04:04
But it's only one part.
75
244020
1400
Ama bu yalnızca bir parçası.
04:06
I've realized more and more as time has gone on
76
246140
2600
Zaman geçtikçe
04:08
how much I owe
77
248740
2400
sahip olduğum her şeyi, elde ettiğim bütün fırsatları
04:11
everything, all the opportunities I've had, to other people
78
251140
3960
nasıl diğer insanlara ve onların emeğine
04:15
and the work of other people.
79
255100
1560
borçlu olduğumu fark ettim.
04:17
I come from an incredibly supportive family.
80
257900
3080
Ben çok destekleyici bir aileden geliyorum.
04:21
All my family were into performing in some way,
81
261020
3160
Bütün ailem öyle ya da böyle sahne sanatlarıyla ilgiliydi,
04:24
amateur performing in some way,
82
264220
1480
amatör sahne sanatlarıyla,
04:25
so I knew from a very early age that it was something that you could do
83
265740
3840
yani çok küçük yaştayken bile bunun yapılabilecek bir şey olduğunu
04:29
and that you got, sort of, brownie points for.
84
269620
2840
ve sonucunda, hani, yıldızlı pek iyi alınabileceğini biliyordum.
04:33
So that was important.
85
273140
1160
Yani bu mühimdi.
04:34
And as time went on,
86
274340
1400
Ve zaman geçse de
04:35
my family were always there to take me to school rehearsals in the evening,
87
275780
5080
ailem beni akşamları okul tiyatrosu provalarına,
gençlik tiyatrosuna, neye olursa olsun, götürmek için her zaman yanımdaydı.
04:40
youth theater, whatever it might be.
88
280900
2400
04:43
They'd come and see me in any performance I was doing,
89
283620
2560
Her performansımı gelip izlerlerdi,
04:46
and that meant a lot.
90
286220
2200
ve bu benim için çok anlam ifade ediyordu.
04:48
It's meant a lot more to me as time has gone on,
91
288460
2520
Zaman geçtikçe bu benim için daha da fazla şey ifade etme başladı,
04:51
because, of course, I took everything for granted,
92
291020
2360
çünkü, tabii ki, zamanında
04:53
didn't I, at the time.
93
293380
1480
her şeyi hafife aldım.
04:55
But having that supportive family was incredibly important.
94
295780
4760
Ama bu destekleyici aileye sahip olmak çok önemliydi.
05:01
And coming from a community,
95
301340
3000
Ve böyle bir çevreden gelince, işçi sınıfı bir halk,
05:04
a working-class community, like Port Talbot, a steel town,
96
304380
3680
Port Talbot’daki gibi, çelik işiyle uğreşan bir kasabadan,
05:08
it's not somewhere that you would expect to be that supportive of people
97
308060
3720
oranın halkının böyle, bilirsiniz ya, kadınsı sanatlar konusunda
05:11
going into the poncy arts, you know.
98
311820
1960
bu kadar destekleyici olmasını beklemezsiniz.
05:14
But Richard Burton had done it, Anthony Hopkins had done it,
99
314260
2880
Ama Richard Burton bunu başardı, Anthony Hopkins bunu başardı.
05:17
and there was a kind of nobility to it.
100
317180
2480
ve bunda, bir tür, asalet vardı.
05:19
There was certainly a respectability to it and a respect for what they had done.
101
319700
4120
Bu durumda kesinlikle bir saygınlık vardı, yaptıklarına saygı duyuluyordu.
05:24
And so that made a big difference.
102
324900
1920
Ve bu büyük bir değişim yarattı.
05:27
But in some ways, I think the most important part
103
327860
2320
Ama bazı yönlerden düşününce, sanırım en önemli kısım
05:30
was that I was able to do performances in school, drama in school,
104
330180
3880
okulda performanslar, drama, yapabilmemdi ve sonra
gençlik tiyatrosu için seçmelere katıldım, yerel gençlik tiyatrosu.
05:34
and then I auditioned for a youth theater, local youth theater.
105
334100
3200
05:37
It was the county youth theater.
106
337340
1560
İlçe gençlik tiyatrosuydu.
05:38
And again, at the time I took it all for granted.
107
338900
2320
Ve yeniden söylüyorum, zamanında bunların hepsini hafife aldım.
05:41
But now I look back and I can see that there was an incredibly ...
108
341220
3120
Ama şimdi geriye dönüp baktığımda, orada inanılmaz, güçlü,
05:45
powerful youth arts infrastructure that had grown up in the area.
109
345660
4440
gençlik sanatları altyapısının gelişmiş olduğunu görebiliyorum.
05:50
Not by chance.
110
350100
1720
Bu şansa olmadı.
05:51
It hadn't happened randomly.
111
351860
1360
Rastgele yaşanmış olamazdı.
05:53
It was because one man, man called Godfrey Evans,
112
353260
3520
Bu Goldfrey Evans denilen bir adam sayesinde oldu.
05:56
who was a teacher at the Comprehensive School
113
356780
3240
Sandfields mevkindeki “Comprehensive Okulu”nda
06:00
on the Sandfields estate,
114
360020
1880
bir öğretmendi.
06:01
that was the estate that housed the steelworkers families,
115
361900
2880
Bu bölgede çelik fabrikasındaki işçilerin aileleri konaklıyordu.
06:04
he had created an incredibly kind of, progressive, liberal
116
364820
6120
O “Comprehensive Okulu”nda öylesine yenilikçi ve özgürlükçü
06:10
theater program in that comprehensive school
117
370980
2160
bir tiyatro programı yarattı ki
06:13
and eventually that spread to the entire county.
118
373180
2280
sonunda bu tüm ilçeye yayıldı.
06:15
And he became the chief adviser of county ...
119
375460
3440
O sonra ilçenin drama ve dans alanında,
06:18
of drama and dance in the county
120
378940
1800
baş danışmanı oldu.
06:20
and created the youth theater that I was a product of,
121
380740
2560
Ve sonra benim bir ürünü olduğum gençlik tiyatrosunu kurdu.
06:23
that Russell T. Davies was a product of, many, many people.
122
383300
2800
Russell T. Davies bunun bir ürünüyüdü, bir sürü insan.
06:26
The youth dance company that Catherine Zeta-Jones was a product of,
123
386100
3160
Gençlik dans kuruluşunun bir ürünü Catherine Zeta-Jones’du.
06:29
the orchestra, the brass band.
124
389300
2280
Orkestra, bando...
06:31
It was an incredible diverse array of art,
125
391620
4360
Hepsine eğitim sistemi aracılığıyla ödenek sağlanan,
06:36
all funded through the education system.
126
396020
2000
inanılmaz geniş bir sanat skalasıydı.
06:38
And I was absolutely a product of that.
127
398340
2600
Ben kesinlikle bunların bir ürünüydüm.
06:42
And I joined the youth theater.
128
402300
3480
Ben bir gençlik tiyatrosuna katıldım,
06:45
And at a certain point,
129
405780
1200
ve bir noktada
gençlik tiyatrosundaki herkes tiyatro okullarının seçmelerine katıldı,
06:47
everyone in our youth theater just auditioned for drama schools,
130
407020
3320
06:50
got in, went off to drama schools in London,
131
410340
3040
kabul aldılar ve tiyatro okulları için Londra’ya gittiler,
06:53
went into the profession.
132
413420
1240
mesleğe atıldılar.
06:54
I never questioned it.
133
414660
1160
Bunu hiç sorgulamadım.
06:55
I didn't think that was strange or odd in any way.
134
415860
2600
Bunun tuhaf ya da değişik olduğunu hiç düşünmemiştim.
06:58
It was just like, that's what happened.
135
418500
1880
Öylece oldu işte, işte olan buydu.
07:00
And so that's what I did.
136
420420
1240
Ve ben de işte bunu yaptım.
07:01
And I got a grant to be able to go to RADA in London
137
421660
4040
Londra’daki “RADA”ya gidebilmek için bir burs aldım,
07:05
and came to RADA and then left RADA,
138
425700
3160
RADA’ya başladım ve bitirdim,
07:08
went straight into the West End
139
428900
1640
Vanessa Redgrave ile bir tiyatro oyunu oynayıp
07:10
doing a play with Vanessa Redgrave,
140
430580
1680
direkt olarak “West End”e gittim,
07:12
never looked back.
141
432260
1440
bir daha da arkama bakmadım.
07:14
As time has gone on,
142
434260
2560
Zaman geçtikçe,
07:16
I've seen that pathway, let's call it, disappear.
143
436860
4960
o, şey diyelim, yolun yok olduğunu gördüm.
07:22
So I know that if I was around now,
144
442500
4880
Yani biliyorum ki eğer şimdi olsaydı,
07:27
starting off, that pathway wouldn't be there.
145
447420
2800
yeni başlıyor olsaydım, bu yoldan gidemezdim.
07:31
And I had tremendous advantages,
146
451020
2480
Benim muazzam fırsatlarım vardı.
07:33
I realize now,
147
453500
1680
Şimdi fark ediyorum ki,
07:35
with family, community, all kinds of things.
148
455180
2480
hem ailem, hem çevrem, her türlü şey.
07:38
And it does make me worry that not only has my pathway disappeared,
149
458300
6120
Endişeleniyorum. Sadece bu yolun kaybolmuş olmasından dolayı değil,
07:44
my school stopped doing drama, school closed down eventually,
150
464420
4920
okulum tiyatro yapmayı bıraktı ve eninde sonunda kapandı,
07:49
the youth theater lost its funding.
151
469340
1960
gençlik tiyatrosu ödeneğini kaybetti.
07:51
Grants weren't available anymore for people to go to drama school.
152
471860
3160
Artık oyunculuk okuluna gitmek isteyenlere burs sağlanmıyordu.
Arkamda bıraktığım izlerin, bir nevi, kaybolduğunu gördüm.
07:56
So I've seen my footsteps kind of disappear.
153
476500
2160
07:58
And if someone like myself, with all the advantages I had,
154
478660
4200
“Ve eğer benim gibi tüm bu avantajlara sahip biri bile
08:02
wouldn't be able to do it,
155
482860
1240
bunu başaramayacaksa,
08:04
what about the kids who are out there who don’t have those advantages,
156
484100
3280
ya bu avantajlara sahip olmayan diğer çocuklara ne olucak?
08:07
who don't have maybe a family
157
487380
1400
Belki de onları gençlik tiyatrosu provalarına
08:08
who can take them to youth theater rehearsals
158
488780
2160
götürecek aileleri olmayanlara,
08:10
or you know, whatever it might be.
159
490980
1640
ya da bilirsiniz, başka durumlar.
08:12
Don't have a school that pushed them,
160
492620
1800
Onları destekleyen okulları olmayanlar,
08:14
don’t have that kind of infrastructure there
161
494420
2760
onlara bir yol gösterecek
08:17
to create that pathway for them,
162
497180
2680
altyapıları olmayan okullardakiler,
08:19
what happens to them?
163
499900
1760
işte onlara ne olucak?
08:21
And then that leads to a bigger question, I suppose,
164
501700
2720
Sanırım bu bizi daha büyük bir soruya yönlendiriyor.
08:24
of, if young people,
165
504460
3440
Eğer genç nüfus,
08:27
coming from certain kinds of working-class backgrounds,
166
507900
4400
özellikle de belirli işçi sınıfı ailelerden gelenler,
08:32
aren't able to come through into the arts,
167
512340
3280
sanatta ilerleyemiyorsa,
08:35
I mean, I was an actor,
168
515660
1160
yani, ben bir oyuncuydum,
08:36
but it could be anything within the arts or creative industries
169
516860
4560
ama sanat ve yaratıcı endüstrilerde de bir şey olabilirdim
08:41
or journalism, writing.
170
521460
2520
gazeteci, yazar gibi.
08:45
The conversation that we have as a country,
171
525020
3960
Ülke olarak, millet olarak,
topluluk olarak sahip olduğumuz görüşler var.
08:49
as a nation, as a community,
172
529020
2600
08:51
what is that conversation like if we're only hearing from the people
173
531620
3200
Eğer bu görüşleri yalnızca, söz sahibi olmaya,
08:54
who are able to afford to get through
174
534860
1960
sesini duyurabilecek noktaya gelmeye maddi gücü yetenlerden dinliyorsak
08:56
to the point where they get to speak, get to have a voice?
175
536860
3160
bu görüşler neye benzer ki?
09:00
It makes that conversation incredibly one-sided.
176
540020
3440
Bu bütün diyaloğu son derece tek taraflı yapar.
09:04
I mean, there are figures that I can quote you
177
544980
3320
Yani, size burada alıntı yapabileceğim istatistikler var,
09:08
that I'll just keep to a few.
178
548340
2320
birkaç taneyle sınırlı tutucağım.
09:10
But the Office of National Statistics reported a few years back
179
550700
4400
Ama Ulusal İstatistik Ofisi’nin birkaç yıl önceki verilerine göre
09:15
that of all writers in Britain,
180
555100
6560
İngiltere’deki tüm yazarların içinden
09:21
47 percent
181
561660
2440
yüzde 47′si
09:24
came from the most privileged social starting points,
182
564140
4080
en ayrıcalıklı sosyal statülerden gelerek işe başlamışlar,
09:28
compared to 10 percent coming from working-class backgrounds.
183
568260
3360
karşılaştırıldığında, işçi sınıfından gelenlerin oranı yüzde 10.
09:32
The Sutton Trust report in 2019 said that of newspaper columnists --
184
572780
4280
“The Sutton Trust”ın 2019 verilerine göre gazete köşe yazarlarının,
09:37
so these are people who've really got a big part to play
185
577060
3320
ki bu insanlar ulusal diyaloğumuzun
09:40
in setting what our national conversation is,
186
580420
2480
ne olduğunu belirlemede büyük rol oynayan kişiler,
09:42
newspaper columnist across the political spectrum --
187
582900
2600
politik spektrumun her yerindeler,
09:46
44 percent of those newspaper columnists
188
586740
4200
işte bu köşe yazarlarının yüzde 44′ü
09:50
come from independent schools,
189
590980
2520
özel okullardan gelen insanlar,
09:53
whereas only seven percent of the population generally
190
593540
4360
Halbuki toplam nüfusun yalnızca yüzde 7′si
09:57
go to independent schools.
191
597940
1240
özel okula gidebiliyor.
09:59
So there’s a massive overrepresentation there.
192
599180
2240
Yani bu durumda büyük bir aşkın temsil var.
10:02
And of those newspaper columnists,
193
602940
2400
Ve bu gazete köşe yazarlarının
10:05
33 percent, one in three, are part of that independent school,
194
605340
5320
yüzde 33′ü, yani üçte biri, özel okullardan gelenlerin
10:10
Oxbridge, pathway pipeline.
195
610700
3080
“Oxbridge” (Oxford ve Cambridge) mezunlarından oluşuyor.
10:14
And those are the people who are, you know,
196
614500
2360
Ve bu insanlar, biliyorsunuz, konuşacağımız konunun
10:16
have an enormous part to play in setting what our conversation is.
197
616860
3680
ne olduğunu belirlemede koskocaman bir rol oynuyorlar.
10:20
You know, who gets to speak,
198
620540
1400
Kimin konuşma hakkına sahip olduğuna,
10:21
who gets to tell their story
199
621980
1400
kimin hikayesinin anlatılacağına,
10:23
and how does it get told.
200
623420
1520
bunların nasıl anlatılacağına.
10:25
And if that pathway is there
201
625660
2960
Eğer özel okullardan ve Oxbridge’den
10:28
for people coming through independent schools and through Oxbridge,
202
628620
3200
gelen insanlar için bir yol varsa
10:31
and that's not just into acting or writing,
203
631860
2560
sadece oyunculuk ve yazarlık için değil,
10:34
that's across the top jobs across our whole nation,
204
634420
5680
bu ülkenin her bir yanındaki üst düzey iş pozisyonları için geçerli,
10:40
where are those other pathways
205
640140
1440
ya diğer yollar nerede,
10:41
for people who are not coming from those sorts of backgrounds?
206
641580
2960
bu ve benzeri sosyal çevrelere sahip olmayan insanların yolları?
10:45
It's so important that we start early to create those pathways.
207
645020
4960
Bu yolları çizmeye erkenden başlamak o kadar önemli ki.
Bazı yönlerden bakınca, hayata 18-19 yaşında atılmanın
10:50
In some ways, I feel like it's too late by the time you're 18, 19
208
650020
3880
10:53
out in the world.
209
653940
1160
çok geç olduğunu düşünüyorum.
10:55
How do you get people,
210
655100
1480
Pekiyi bu insanları
10:56
young people, young kids,
211
656620
1920
genç insanları, küçük çocukları, nasıl olur da
10:58
to feel like there's something out there for them,
212
658580
3000
dışarıda bir yerde onlara uygun bir şeyler olduğuna inandırır,
11:01
that they see themselves represented and know that it's possible,
213
661620
3400
temsil edilmiş hissetmelerini sağlar, bunların mümkün olduğunu gösterirsiniz?
11:05
as Anthony Hopkins did with Richard Burton, as I did with them?
214
665020
3320
Tıpkı Richard Burton’ın Anthony Hopkins’e ve onların bana yaptığı gibi.
11:08
And how do you then create the pathway from that moment?
215
668380
4640
O andan itibaren kendi yolunuzu nasıl çizersiniz?
11:13
And let's say that that moment happens
216
673540
1840
Ve diyelim ki, o an yaşandı
11:15
where you see the possibility for you doing something.
217
675380
3680
size uygun olan olasılığı keşfettiğiniz an.
O bulunduğunuz andan
11:20
Where is that yellow brick road that goes from there
218
680060
2720
11:22
all the way to actually getting into the industry that you want to be in?
219
682820
3440
içinde olmak istediğiniz endüstriye giden o sarı tuğlalı yol nerede?
Eğer sizin için öyle bir yol bulunmuyorsa,
11:26
If that pathway doesn't exist,
220
686260
1440
11:27
because it certainly exists for some people,
221
687740
2080
ki o yol bazı insanlar için tartışmasız olarak mevcut,
11:29
but it doesn't exist for you
222
689820
1760
ancak sizin için yoksa,
11:31
because of some accident of birth and geography,
223
691620
3920
sadece doğumda ve coğrafyada bir kaza oldu diye,
11:35
what happens then?
224
695580
1280
o zaman ne yapacaksınız?
11:36
There will always be individuals
225
696900
2440
Her zaman döngüyü kırmayı başaran
11:39
who are able to break through in some way
226
699380
2840
bazı bireyler olucak,
11:42
or get support and become the exception to the rule.
227
702260
3960
veya büyük destek alıp kaideyi bozan istisnalar.
11:46
But how do we change structurally our system
228
706260
4400
Ama nasıl sistemin yapısını değiştirip
11:50
so that it's not just about individuals breaking through,
229
710700
2680
konuyu döngüyü kıran bireyler değil de
11:53
that everyone gets the same opportunity?
230
713380
3200
herkesin aynı fırsatları elde etmesi haline getirebiliriz?
11:57
So I found myself sitting at my kitchen table
231
717300
3040
İlk karantina zamanı, kendimi mutfağımda oturup
12:00
during the first lockdown, talking to Professor Katy Shaw
232
720340
4800
Profesör Katy Shaw’la, onun dahil olduğu
12:05
about a project that she had been involved with,
233
725180
2240
bir proje hakkında konuşurken buldum:
12:07
that I was incredibly inspired by, the Common People project.
234
727420
2880
bana büyük ilham olan “Sıradan İnsanlar” projesi.
12:10
I suddenly had a grandiose vision
235
730660
2800
Aniden görkemli bir vizyon sahibi oldum.
12:13
of supporting people coming from working-class backgrounds,
236
733460
4240
İşçi sınıfından gelen
yeterince temsil edilmemiş kişileri,
12:17
underrepresented backgrounds,
237
737700
3160
hikaye anlatıcılığıyla desteklemek adına.
12:20
in storytelling.
238
740860
1280
12:23
And we started to hammer out an idea for a project
239
743020
3080
Ve topluluklara ve kasabalara gidip
12:26
that could go out into communities
240
746140
3640
bu insanları arayabilecek
12:29
and towns and look for those people.
241
749820
2600
bir proje fikri üzerinde çalışmaya başladık.
12:32
We started to think about a project
242
752420
1720
Şöyle bir proje hakkında düşünmeye başladık:
12:34
where people were given the opportunity,
243
754180
2480
İnsanlara fırsatlar verilen,
12:36
asked to get involved
244
756700
2680
onların katılım sağlamasını isteyen,
12:39
and that were then supported through it
245
759380
2680
bu yolda desteklendikleri,
12:42
and would get mentors.
246
762100
3040
ve mentorlar bulabileceği.
12:46
So people who've already made a mark in the industry
247
766100
4200
Amaç, endüstride ya da istedikleri alanda
12:50
and the areas that they wanted to,
248
770340
1720
iz bırakan insanların,
12:52
helping them, supporting them,
249
772060
1480
onlara yardım ettiği, desteklediği
12:53
advising them, giving them a bit of confidence
250
773580
2160
onlara tavsiyeler verip, özgüven aşıladığı
12:55
and then to create a platform for what came out of it
251
775780
2880
ve ardından bu sonuçları ulusa yaymak için
12:58
to be shared nationally
252
778660
3160
bir platform oluşturup,
13:01
and to try and influence industry.
253
781860
2600
endüstriyi ektilemeye çalışmaktı.
13:04
And, whether it's publishers or, you know,
254
784500
2280
Ve yayımcılar ya da yayıncılar farketmeksizin
13:06
broadcasters or whoever it might be, to open their doors.
255
786820
3600
birilerinin buna kucak açması.
13:10
And first of all, to acknowledge the difficulties and the obstacles
256
790460
3160
İlk olarak zorluklar ve engellerin farkında olup
13:13
and then encourage people to come in.
257
793620
2680
insanları katılmaya teşvik etmeliydik.
13:16
To renew us,
258
796300
2920
Kendimizi yenilemek için,
13:19
to hear voices that we've not heard from historically.
259
799260
3760
tarihte daha önce hiç söz almamış kişileri dinlemek için.
Kendi hikayelerinin kendilerine anlatılmasından ziyade,
13:23
And to hear of those experiences and those stories
260
803020
2400
13:25
told by themselves
261
805420
1800
o deneyimlerin ve hikayelerin
13:27
rather than having their story told at them or to them.
262
807260
4400
kendi ağızlarıyla anlatmalarını sağlamalıydık.
13:31
That people are able to actually tell their own stories.
263
811980
2640
O insanlar gerçekten kendi hikayelerini anlatabilecek yeterlilikte.
13:34
And we believed that that would be an incredibly powerful thing,
264
814620
3600
Ve bunun inanılmaz güçlü bir şey olucağına inandık,
13:38
not only for the individuals involved, but for all of us.
265
818220
2840
sadece dahil olan bireyler için değil, hepimiz için.
13:41
And so A Writing Chance was born through that conversation, really.
266
821060
4480
“A Writing Chance” projesi, aslında, bu konuşmayla doğdu.
13:45
We have 11 people eventually who got through to be our first cohort
267
825580
4240
Sonunda ilk grubumuzda olucak 11 kişiyi topladık,
13:49
who would go through the program and get mentoring
268
829820
2440
onlar bu programdan geçicek, mentorluk alıcak,
13:52
and get the financial support and everything else.
269
832300
3120
finansal destek alıcak, ve de diğer her şeyi.
13:55
And I remember reading Stephen Tuffin's piece
270
835460
3080
Stephen Tuffin’in başvurusundaki yazıyı
13:58
that he submitted,
271
838580
2400
okuduğumu hatırlıyorum.
14:00
which was about ...
272
840980
1440
Şeyle ilgiliydi,
annesinin son günlerinde ona bakmasıyla ilgili.
14:04
caring for his mother in her final days.
273
844140
1920
14:07
And I remember thinking,
274
847020
2400
Şey düşündüğümü hatırlıyorum,
14:09
not only is this one of the most moving things
275
849460
3080
bu sadece başvurularda okuduğum
14:12
I've read in these submissions,
276
852540
3040
en sürükleyici şey değil,
14:15
this is one of the most moving things I've ever read.
277
855620
2480
bu hayatımda okuduğum en sürükleyici şey.
14:18
It was an extraordinary, searing, incredibly raw,
278
858140
5840
Olağandışıydı, dağlayıcı,
son derece ham, güzel bir yazı.
14:24
beautiful piece of writing.
279
864020
1840
14:26
And in that moment,
280
866300
1240
İşte o anda,
14:27
I knew that this was going to exceed all expectations.
281
867580
4720
bunun bütün beklentileri aşacağını biliyordum.
14:33
And it did.
282
873140
1200
Ve yaptı da.
14:34
The 11 writers that we finally worked with for the last year,
283
874340
6800
Sonunda çalışmayı başarabildiğimiz bu 11 yazarla
son yılda yaptıklarımızı okumak kesinlikle aydınlatıcıydı.
14:41
reading what they've done has been absolutely revelatory.
284
881180
4680
14:47
Whether it's reading about the experience
285
887060
2320
Grace Quantock’un marjinalleşmiş bedenlere dair deneyimlerini
14:49
of marginalized bodies by Grace Quantock.
286
889420
3240
okurken olduğu gibi.
14:53
Lifting the veil on what it is like to live with a disability
287
893980
6280
Bir engelle yaşamanın nasıl olduğunu ve insanların bununla nasıl empati kurduğunu
15:00
and how people relate to that.
288
900300
2040
gözler önüne seriyor.
15:03
It's extraordinary.
289
903060
1600
Fevkalade.
15:04
Everything she's written has been extraordinary.
290
904660
2280
Şimdiye kadar yazdığı her şey harikuladeydi.
15:07
Stephen's piece, about caring for his mother in her final days ...
291
907460
5600
Stephen’ın yazısı, annesinin son günlerinde ona bakması hakkındaki...
15:15
I will never forget that piece.
292
915620
1720
O yazıyı asla unutmayacağım.
15:17
It will stay with me for the rest of my life.
293
917340
2160
Hayatımın son gününe kadar onu unutmayacağım.
15:20
There's David Clancy, hairdresser in Ulverston,
294
920940
2560
David Clancy adında, Ulverston’da bir kuaför var,
15:23
talking about how he turned having gibes thrown at him
295
923500
5120
gençken eşcinsel olduğu için alay edilmesine rağmen
işleri nasıl tersine döndürdüğünü,
15:28
for being gay when he was younger,
296
928660
1640
15:30
being kicked out of his own house by his parents
297
930340
4480
ailesinin onu evden atmasını,
sırf eşcinsel olduğu için,
15:34
for being gay
298
934860
1160
ama pandemi yaşanınca annesiyle beraber yaşamak zorunda kalmasını
15:36
and then having to move back into the house with his mum,
299
936020
2720
15:38
or choosing to move back into the house with his mother and father,
300
938740
3200
daha doğrusu, annesi ve babasına bakmak için
15:41
as the pandemic struck, in order to look after them.
301
941980
2840
evine geri taşınmayı seçmesini anlatıyor.
15:44
That experience.
302
944860
1280
Bu deneyim.
15:46
Whether it's Maya Jordan,
303
946820
2720
Ya da Maya Jordan’ın Severn Nehri tanrıçası
15:49
coming to write her novel about the goddess of the River Severn.
304
949580
5120
hakkında yazmaya geldiği gibi.
15:56
These are incredible pieces of writing
305
956020
2400
Bunlar daha önce hiç duymadığım
15:58
from and with voices and experiences that I just never heard before.
306
958460
3800
seslerden ve deneyimlerden gelen inanılmaz yazılar.
16:02
It's absolutely revelatory to me.
307
962260
1720
Bu benim için gerçekten aydınlatıcıydı.
16:04
To see their writing in a magazine,
308
964380
2600
Onların yazılarını; dergilerde,
16:06
on a national newspaper,
309
966980
1600
ulusal gazetede okumak,
16:08
being performed live on stage,
310
968620
2480
sahnede canlı sahnelendiği görmek,
16:11
being broadcast on BBC Sounds in a podcast.
311
971100
3320
BBC Radyoları’ndaki bir podcast’de yayınlandığını görmek...
16:14
This is extraordinary stuff.
312
974420
1360
Bunlar olağanüstü şeyler.
16:15
I remember Maya Jordan telling me
313
975820
2200
Maya Jordan’ın bana söylediğine göre
16:18
that -- the idea of being a writer on her estate,
314
978020
3400
-onun geldiği yerde bir yazar olma fikri ile ilgili- dedi ki
16:21
she said, "There were no writers on our estate.
315
981420
2240
“Benim geldiğim yerde hiç yazar yoktu.
16:23
To say to someone that you wanted to be a writer
316
983660
2280
Birine yazar olmak istediğinizi söylemeniz
16:25
was like saying you wanted to be an astronaut."
317
985980
2240
bir astronot olmak istediğinizi söylemek gibi bir şeydi.”
16:28
It was amazing to be able to go up to Maya
318
988260
3160
Cardiff’te yaptığımız canlı performanstan sonra
16:31
after the live performance that we did in Cardiff.
319
991420
4760
Maya’nın yanına gidebilmek harikaydı.
16:36
And to say to us all,
320
996220
2120
Ve hepimize şunu söylemek istiyordum:
16:38
"How does it feel to be an astronaut?"
321
998380
1880
“Astronot olmak nasıl hissettiriyor?”
16:40
(Music)
322
1000260
5680
(Müzik)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7