What we're getting wrong in the fight to end hunger | Jasmine Crowe

81,854 views ・ 2020-01-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Nevaz Mescioğlu Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
In June of 2017,
0
12888
2326
2017 yılının Haziran ayında
00:15
I volunteered with a group at a local food pantry
1
15238
3599
Atlanta, Georgia'nın güneyindeki yerel bir aşevinde
00:18
on the south side of my home city
2
18861
2625
bir grup insanla birlikte gönüllü oldum.
00:21
in Atlanta, Georgia.
3
21510
1439
00:23
It was a Friday afternoon,
4
23394
1539
Günlerden cumaydı, öğleden sonraydı, aşevinin haftalık yemek bağışlama günü.
00:24
the day of their weekly food giveaway.
5
24957
2228
00:27
And as I drove up,
6
27209
1159
Oraya vardığımda insanlar gelmeye başlamıştı.
00:28
I saw people beginning to arrive,
7
28392
1974
00:30
many with their rolling carts in tow,
8
30390
1922
Birçoğunun yanında market arabası vardı,
00:32
prepared to receive their food supply for the week.
9
32336
2758
haftalık gıda ihtiyaçlarını almak için hazırlardı.
00:35
As I was walking in the door, there were about 40 people outside
10
35118
3016
Ben içeri girerken dışarıda sırada bekleyen kırk kadar kişi vardı.
00:38
waiting in line.
11
38158
1189
00:39
And I was so excited,
12
39371
1450
Çok heyecanlıydım
00:40
because there are very few things I enjoy more than giving back.
13
40845
3374
çünkü vermekten daha çok hoşlandığım çok az şey var.
00:44
But then, as I entered the room where the volunteer meeting was taking place,
14
44538
4267
Ama sonra gönüllü toplantısının olduğu odaya girdiğimde
00:48
I immediately realized:
15
48829
1672
hemen fark ettim ki o insanların hiçbirine gerçek bir öğün vermeyecektik,
00:50
we weren't about to give these people any real meals.
16
50525
2489
00:53
We were essentially just giving them food.
17
53038
2246
sadece yiyecek veriyorduk.
00:55
I took my place on the assembly line, where -- get this --
18
55634
2804
Paketleme hattındaki yerimi aldım.
00:58
I was in charge of making sure that the Weight Watchers Ding Dongs
19
58462
3127
Görevim, her çantaya Weight Watchers'ın Ding Dong keklerinin girmesini sağlamaktı.
01:01
made it into every family's bag.
20
61613
2027
01:04
As the bags started to come around,
21
64202
2282
Çantalar gelmeye başladığında kendi kendime düşünüyordum.
01:06
I'm thinking to myself:
22
66508
1546
01:08
What on earth are we doing here?
23
68078
1640
"Burada ne yapıyoruz?"
01:10
Each bag contained two 20-ounce diet Snapples,
24
70234
3665
Her çantada şunlar vardı: İki adet 600 ml Snapples diyet soğuk çay,
01:13
a gallon of barbecue sauce,
25
73923
2289
3,5 litre barbekü sosu,
01:16
a bag of kettle potato chips,
26
76236
2494
bir paket patates cipsi,
01:18
a box of superhero-shaped vegetable-enriched macaroni noodles,
27
78754
4585
bir kutu süper kahraman şekilli sebzeli makarna,
01:23
a box of belVita breakfast bars,
28
83363
2695
bir kutu belVita kahvaltı barı,
01:26
a can of refried beans,
29
86082
2010
bir konserve fasulye püresi,
01:28
a can of sweet peas,
30
88116
1741
bir konserve bezelye,
01:29
a miniature can of corn,
31
89881
1851
küçük bir konserve mısır,
01:31
I can't forget about those Ding Dongs
32
91756
2058
Ding Dong keklerini unutmadan edemem
01:33
and french fried green onions,
33
93838
1714
ve kızarmış taze soğan,
01:35
you know, the kind that go on top of a green bean casserole.
34
95576
3037
güveçte yeşil fasulye yemeğinin üzerine atılan türdekilerden.
01:38
And that was it.
35
98637
1201
Bu kadardı.
01:40
We made over a hundred of those bags that day,
36
100303
2650
O gün yüzden fazla çanta hazırladık
01:42
and people indeed stood in line to receive one.
37
102977
2602
ve ihtiyacı olanlar bir tane almak için sırada bekledi.
01:45
But a feeling came over me;
38
105971
1831
Ama bir duyguya kapıldım, kötü ve biraz da kızgın hissettim.
01:47
I felt bad and a little angry.
39
107826
2537
01:50
It was like, how could I even feel good about the work that I was doing
40
110387
3364
Yüzden fazla aileye verdiğimiz yiyecekten bir öğün bile çıkmayacağından eminken
01:53
when I knew for a fact that not one meal was to come
41
113775
2504
01:56
from the food we had just given to over 100 families?
42
116303
3153
yaptığım işten nasıl keyif alabilirdim ki?
01:59
I mean, who wants to have a meal with barbecue sauce and Ding Dongs?
43
119480
3312
Demek istediğim, barbekü sosu ve Ding Dong kekiyle kim bir öğün ister?
02:02
(Laughter)
44
122816
1027
(Gülme sesleri)
02:03
And the reality is,
45
123867
1479
Gerçek şu ki hayatım boyunca bu sürecin bir parçası oldum.
02:05
I've been part of this process all my life.
46
125370
2411
02:07
I've participated in food drives,
47
127805
1983
Yiyecek kampanyalarına katıldım, küçüklüğümden beri konserve topladım,
02:09
I've collected cans since I was a kid,
48
129812
2266
02:12
I've donated in the grocery store more times than I can count,
49
132102
3105
sayabileceğimden daha fazla defa marketlere bağışta bulundum,
02:15
I've volunteered at shelters, I've worked in food pantries,
50
135231
3251
barınaklarda gönüllü oldum, aşevlerinde çalıştım
02:18
and I'm sure, like me, so many of you have, too.
51
138506
2529
ve eminim ki benim gibi çoğunuz da bunları yapmışsınızdır.
02:21
In 2013, I even created a pop-up restaurant,
52
141444
3808
2013'te Sunday Soul isimli gezici bir lokanta bile açtım.
02:25
called Sunday Soul.
53
145276
1420
02:26
And I rented tables and chairs and linens
54
146720
2259
Masa, sandalye ve masa örtüsü kiralayıp menüler çıktı aldım.
02:29
and I printed out menus
55
149003
1514
02:30
and I took these experiences to alleyways,
56
150541
2501
Bu deneyimi sokak aralarına, köprü altlarına ve parklara taşıdım,
02:33
underneath bridges and in parks
57
153066
2071
02:35
to allow people that were experiencing homelessness
58
155161
2732
evsizliği tecrübe eden kişiler onurlu bir şekilde yemek yiyebilsin diye.
02:37
to dine with dignity.
59
157917
1456
02:39
So I've invested in this fight for quite some time.
60
159848
2747
Dolayısıyla uzun bir süredir bu mücadeleye katkıda bulunuyorum.
02:43
In almost every major US city,
61
163360
2515
ABD'nin neredeyse tüm büyük şehirlerinde aşevleri sevilen bir toplumsal kuruluş.
02:45
the food bank is viewed as a beloved community institution.
62
165899
3794
02:49
Corporations send volunteers down on a weekly basis
63
169717
3740
Muhtaçlara gıda kutuları hazırlamaları ve gıdaları sınıflandırmaları için
02:53
to sort through food items and make boxes of food for the needy.
64
173481
3411
dernekler haftalık olarak gönüllüler gönderiyor.
02:57
And can drives --
65
177298
1173
Ayrıca konserve bağışları,
02:58
they warm the hearts of schools and office buildings that participate
66
178495
3778
katılan ofis binalarını ve okulları sevindiriyor
03:02
and fill the shelves of food banks and food pantries across the nation.
67
182297
3837
ve ülke genelinde aşevlerinin raflarını dolduruyor.
03:06
This is how we work to end hunger.
68
186158
1830
Açlığı sonlandırmak için böyle çalışıyoruz
03:08
And what I've come to realize
69
188542
1725
ve fark ettiğim şey şu:
03:10
is that we are doing hunger wrong.
70
190291
1678
Yanlış yapıyoruz.
03:12
We are doing the same things
71
192385
1700
Aynı şeyleri tekrar ve tekrar yapıyoruz
03:14
over and over and over again
72
194109
3039
03:17
and expecting a different end result.
73
197172
2038
ama farklı bir sonuç bekliyoruz.
03:19
We've created a cycle
74
199545
1634
İnsanların aylık olarak aşevlerine ihtiyaç duyduğu bir döngü oluşturduk.
03:21
that keeps people dependent on food banks and pantries on a monthly basis
75
201203
4110
03:25
for food that is often not well-balanced
76
205337
2222
Aldıkları gıda ise genelde dengeli değil ve kesinlikle sağlıklı bir öğün sunmuyor.
03:27
and certainly doesn't provide them with a healthy meal.
77
207583
2760
03:30
In the US, our approach to doing good,
78
210848
2429
ABD'de, iyilik yapma yaklaşımımız yani hayırseverlik dediğimiz şey
03:33
or what we call "charity,"
79
213301
1690
ciddi bir gelişim göstermemizi engelliyor.
03:35
has actually hindered us from making real progress.
80
215015
2791
03:37
We're educating the world on how many people are food insecure.
81
217830
3532
Ne kadar insanın gıda güvencesi olmadığını dünyaya öğretiyoruz.
03:41
There are television commercials,
82
221386
1786
Mücadelemizde televizyon reklamları, billboardlar, kitlesel bağışlar
03:43
billboards,
83
223196
1166
03:44
massive donations,
84
224386
1283
03:45
the engagement of some of our biggest celebrities in the fight.
85
225693
3026
ve en tanınmış ünlülerimizden bazılarının katılımı var
03:48
But the ever-present reality is that,
86
228743
2275
ama hep var olan gerçek şu ki
03:51
even with all of this work,
87
231042
1617
bunca emeğe rağmen hâlâ aç olan milyonlarca insan var.
03:52
millions of people are still going hungry.
88
232683
2198
03:54
And we can do better.
89
234905
1321
Daha iyisini yapabiliriz.
03:56
Globally, 821 million people are hungry.
90
236623
3030
Dünya çapında 821 milyon insan aç.
Bu, dünyadaki dokuz kişiden biri aç demek.
04:00
That's one in nine people on this planet.
91
240086
2417
04:03
And here in the United States,
92
243120
1449
Burada, ABD'de, yaklaşık kırk milyon kişi her yıl açlığı deneyimliyor.
04:04
nearly 40 million people experience hunger every single year,
93
244593
3334
04:07
including more than 11 million children
94
247951
2488
Buna, her gece aç uyuyan on bir milyondan fazla çocuk da dahil.
04:10
that go to bed hungry every night.
95
250463
2009
04:12
Yet, we're wasting more food than ever before --
96
252960
2644
Yine de her zamankinden daha fazla yiyecek israf ediyoruz --
04:15
more than 80 billion pounds a year,
97
255628
1937
her yıl 36 tondan daha fazla.
04:17
to be exact.
98
257589
1332
04:19
The EPA estimates that food waste has more than doubled
99
259492
2980
ABD Çevre Koruma Kurumu EPA'nın tahminlerine göre
04:22
between 1970 and 2017,
100
262496
3399
1970 ve 2017 arasında yiyecek israfı iki kattan fazla artmış
04:25
and now accounts for 27 percent of everything in our landfills.
101
265919
3685
ve şu an atık sahalarının %27'sini oluşturuyormuş.
04:29
And as this food sits, it gradually rots
102
269628
2557
Atık yiyecekler orada bekledikçe çürüyor ve zararlı metan gazı açığa çıkıyor.
04:32
and produces harmful methane gas,
103
272209
1901
04:34
a leading contributor to global climate change.
104
274134
2483
Bu gaz, iklim değişikliğinin ana nedeni.
04:37
We have the waste of the food itself,
105
277051
1948
Yiyeceğin kendisini israf ediyoruz,
04:39
the waste of all the money associated with producing this now-wasted food
106
279023
4304
israf olmuş yiyeceği üretmek için harcanan onca parayı israf ediyoruz
04:43
and the waste of labor with all of the above.
107
283351
2711
ve buna harcanan emeği israf ediyoruz.
04:46
And then there's the social inequity
108
286086
1917
Üstelik yiyeceğe muhtaç olan ama elde edemeyen kişiler ile
04:48
between people who really need food and can't get it
109
288027
3375
çok fazla yiyeceği olan ve onu kolaylıkla çöpe atanlar arasında
04:51
and people who have too much and simply throw it away.
110
291426
2864
sosyal adaletsizlik mevcut.
04:54
All of this made me realize that hunger was not an issue of scarcity
111
294885
4071
Tüm bunlar sayesinde fark ettim ki
açlık, yiyecek yetersizliğinden değil, lojistik sorunundan kaynaklanıyor.
04:58
but rather a matter of logistics.
112
298980
2202
05:01
So in 2017, I set out to end hunger using technology.
113
301531
4054
Bu yüzden 2017'de teknoloji kullanarak açlığı sonlandırmaya koyuldum.
05:05
After all, food delivery apps had begun to explode on the scene,
114
305984
3965
Ne de olsa yemek sipariş uygulamaları çok yaygındı.
05:09
and I thought surely we can reverse-engineer this technology
115
309973
3487
Düşündüm ki bu teknolojiyi tersine çevirebilirdik.
05:13
and get food from businesses like restaurants and grocery stores
116
313484
3362
Lokanta veya market gibi iş yerlerinden yiyecek alıp muhtaçlara ulaştırabilirdik.
05:16
and into the hands of people in need.
117
316870
2330
05:19
I believe that technology and innovation
118
319224
2214
Teknoloji ve yeniliğin, gerçek sorunları çözecek gücü olduğuna inanıyorum,
05:21
have the power to solve real problems,
119
321462
2133
05:23
especially hunger.
120
323619
1312
özellikle de açlık sorununu.
05:25
So in 2017, I created an app
121
325334
3326
Böylece 2017'de bir uygulama oluşturdum.
05:28
that would inventory everything that a business sells
122
328684
2583
Uygulama, işletmenin sattığı her şeyin envanterini tutuyor
05:31
and make it super easy for them to donate this excess food
123
331291
2782
ve günün sonunda çöpe gidecek yiyeceği bağışlamayı çok kolaylaştırıyor.
05:34
that would typically go to waste at the end of the night.
124
334097
2685
05:36
All the user has to do now is click on an item,
125
336806
2495
Kullanıcının yapması gerek tek şey yiyecek ögesinin üzerine basmak
05:39
tell us how many they have to donate,
126
339325
1890
ve ne kadar bağışlayacaklarını bildirmek.
05:41
and our platform calculates the weight and the tax value
127
341239
2633
Platformumuz bağış sırasında yiyeceğin ağırlık ve vergi değerlerini hesaplıyor.
05:43
of those items at time of donation.
128
343896
1834
05:45
We then connect with local drivers in the shared economy
129
345754
2704
Yemeği alıp kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaları için
05:48
to get this food picked up and delivered directly to the doors
130
348482
2915
o bölgedeki paylaşım ekonomisindeki sürücülerle bağlantıya geçiyoruz.
05:51
of nonprofit organizations and people in need.
131
351421
2603
İşletmelerin yemek israfını azaltmalarına yardım etmek için
05:54
I provided the data and the analytics
132
354048
2223
05:56
to help businesses reduce food waste at the source
133
356295
2613
05:58
by letting them know the items that they waste repeatedly
134
358932
3197
neyi sürekli israf ettiklerini gösteren veri ve analizler sundum
06:02
on a regular basis,
135
362153
1600
06:03
and they even saved millions of dollars.
136
363777
2013
ve milyonlarca dolar tasarruf ettiler.
06:05
Our mission was simple:
137
365814
1559
Görevimiz basitti;
06:07
feed more, waste less.
138
367397
2090
daha çok besle, daha az israf et.
06:09
And by 2018, our clients included the world's busiest airport,
139
369511
3641
2018'de kullanıcılarımız arasında
dünyanın en işlek havalimanı olan Atlanta Hartsfield Jackson da vardı.
06:13
Atlanta's Hartsfield-Jackson,
140
373176
1960
06:15
and we were working with brands and corporations
141
375160
2659
Hormel, Chick-fil-A ve Papa John's gibi marka ve şirketlerle çalışıyorduk.
06:17
like Hormel, Chick-fil-A and Papa John's.
142
377843
2720
06:20
We even had the opportunity to work with the NFL for Super Bowl LIII.
143
380587
4233
Hatta Super Bowl LIII için NFL ile çalışma imkânımız bile oldu.
06:24
And over the last two years, we've worked with over 200 business
144
384844
3249
Son iki yılda yaklaşık bin ton yemeği
06:28
to divert more than two million pounds of edible food from landfills
145
388117
3690
atık sahalarına göndermek yerine yemeğe muhtaç kişilere ulaştırmak için
06:31
into the hands of people that needed it most.
146
391831
2280
iki yüzden fazla işletme ile çalıştık.
06:34
(Applause)
147
394135
1707
(Alkışlar)
06:35
Thank you.
148
395866
1176
Teşekkür ederim.
06:37
(Applause)
149
397066
3563
(Alkışlar)
06:43
This has accounted for about 1.7 million meals
150
403574
2911
Bu, yaklaşık 1 milyon 700 bin öğün demek.
06:46
and allowed us to start to expand our efforts to other cities,
151
406509
3162
Washington, DC, Chicago, Miami, Philadelphia gibi başka şehirlerde de
06:49
like Washington, DC, Chicago, Miami, Philadelphia and more.
152
409695
4031
çalışmalarımızı genişletmemizi sağladı.
06:53
That's just one approach that actually tackles the problem.
153
413750
2957
Bu, sorunun üstesinden gelmenin bir yolu.
06:56
Another was the launch of our pop-up grocery stores.
154
416731
2767
Diğer bir yol, gezici marketler.
06:59
We recover excess food from businesses
155
419522
2376
İşletmelerin fazla yiyeceklerini alıyoruz
07:01
and set up free community grocery stores right in the middle of food deserts.
156
421922
3714
ve yemeğin olmadığı yerlerde ücretsiz marketler açıyoruz.
07:05
We bring out a chef,
157
425660
1286
Aşçı getiriyoruz, tadım testleri yapıyoruz ve aileler yemek tarifleriyle ayrılıyor.
07:06
and we do on-site taste-testings and allow families to leave with recipe cards.
158
426970
4181
07:11
We give every family reusable grocery bags and allow them to simply shop
159
431175
3627
Her aileye çok kullanımlık torba veriyoruz ve alışveriş yapıyorlar,
07:14
minus the price tag.
160
434826
1638
sadece ücret ödemiyorlar.
07:16
We wanted to give people access to meals
161
436488
3084
İnsanların sadece yiyeceğe değil, öğüne erişebilmelerini sağlamak istedik.
07:19
and not just food.
162
439596
1422
07:21
We wanted to change the way that we think and work to solve hunger in this country,
163
441042
3994
Ülkemizdeki açlığı bitirmek için düşünme ve çalışma şeklimizi değiştirmek istedik.
07:25
get people to believe that we can solve hunger,
164
445060
2205
İnsanları, açlığı bitirebileceğimize inandırmak istedik,
07:27
not as a nonprofit,
165
447289
1317
kâr amacı gütmeden veya aşevleri ile değil
07:28
not as a food bank
166
448630
1254
07:29
but as a social enterprise,
167
449908
1602
ama israfı azaltma ve açlığı sonlandırma hedefi olan bir sosyal girişimle.
07:31
with the goal of reducing waste and ending hunger.
168
451534
2868
07:34
But it hasn't been as easy as I thought
169
454426
1928
Ama açlığı nasıl çözebileceğimizle ilgili anlatım ve düşünce sürecini değiştirmek
07:36
to change the narrative and the thought process
170
456378
2247
07:38
on how we think that hunger can be solved.
171
458649
2261
düşündüğüm kadar kolay olmadı.
07:41
In 2016, France became the first country
172
461487
3057
2016'da Fransa, marketlerin kullanılmamış gıdayı atmasını yasaklayan ilk ülke oldu.
07:44
to ban supermarkets from throwing away unused food.
173
464568
3405
07:47
Instead, they must donate it,
174
467997
1699
Marketler, gıdayı çöpe atmak yerine bağışlamak zorundaydılar,
07:49
and they're fined if they don't.
175
469720
1937
yoksa ceza kesiliyordu.
07:51
Yes.
176
471681
1156
Evet.
07:52
(Applause)
177
472861
3278
(Alkışlar)
07:56
In 2017, Italy followed suit,
178
476163
2720
2017'de İtalya bunu takip etti
07:58
becoming the second European nation
179
478907
1945
ve yemek israfını yasaklayan ikinci Avrupa ülkesi oldu.
08:00
to pass an anti-food-waste ban.
180
480876
2284
08:03
And they stated it so simply as it was passed through legislation:
181
483184
3272
Açıklamaları o kadar basitti ki sanki oy çokluğuyla kabul edilmişti.
08:06
"We have millions of pounds of good food going to waste,
182
486480
3287
"İsraf olan milyonlarca kilo yiyeceğimiz ve aç olan yoksul insanlarımız var."
08:09
and we have poor people that are going hungry."
183
489791
2253
08:12
That simple.
184
492068
1265
Bu kadar basit.
08:13
Denmark now has a mandated food waste grocery store.
185
493357
3164
Danimarka'nın manda altında olan yiyecek marketi var,
08:16
Its name: Wefood.
186
496545
1671
ismi Wefood.
08:18
They recover excess food from local grocery stores
187
498240
2753
Bölgedeki marketlerden fazla yiyeceği topluyorlar
08:21
and sell it at up to a 50 percent off discount.
188
501017
2821
ve %50'ye varan indirimlerle satıyorlar.
08:23
They then use all the proceeds and donate it to emergency aid programs
189
503862
4179
Daha sonra tüm gelir, ihtiyacı olanlar için
acil yardım programlarına ve sosyal yardım kurumlarına bağışlanıyor.
08:28
and social need issues for the people in need.
190
508065
3066
08:31
It has been hailed as "the Goodwill of grocery."
191
511155
3453
Bu, "Marketin iyi niyeti" olarak takdir ediliyor.
08:34
And last year, the world got its first pay-what-you-can grocery store,
192
514948
4189
Ayrıca geçen yıl Toronto'da Feed it Forward açıldığında
dünyanın ilk "ödeyebildiğin kadar öde" marketi açılmış oldu.
08:39
when Feed it Forward opened in Toronto.
193
519161
2339
08:41
Their shelves remain stocked by recovering excess food
194
521524
4248
Süpermarketlerden toplanan fazla yiyecek sayesinde marketin rafları her zaman dolu
08:45
from major supermarkets
195
525796
1212
08:47
and allowing families to simply pay what they can
196
527032
2734
ve alışveriş yapan aileler sadece ödeyebilecekleri kadar ödüyor.
08:49
at their grocery store.
197
529790
1687
08:51
This is amazing.
198
531501
1666
Bu muhteşem.
08:53
This innovation we need more of.
199
533191
2958
Bu yeniliğe daha çok ihtiyacımız var.
08:56
Everyone can take on the roles of changing the attitudes
200
536967
3201
Açlık sorununu nasıl çözeceğimizle ilgili tutum değiştirmede herkes rol alabilir.
09:00
about how we solve hunger.
201
540192
1809
Birbirimizle iletişim kurmamızdan eğlence anlayışımıza, yemek alımımıza kadar
09:02
When we think of how we've allowed innovation and technology
202
542025
2838
09:04
to change our lives,
203
544887
1176
09:06
from how we communicate with each other
204
546087
1887
yenilik ve teknolojinin nasıl hayatımızı değiştirmesine izin verdiğimizi düşününce
09:07
to how we view our entertainment
205
547998
1777
09:09
to how we even receive food,
206
549799
1637
09:11
it's amazing that we haven't solved hunger yet.
207
551460
2861
açlık sorununu hâlâ çözememiş olmamız şaşırtıcı.
09:14
We literally have cars that can drive themselves
208
554345
2674
Kendi kendini sürebilen arabalarımız var
09:17
and millions of people that cannot feed themselves.
209
557043
2591
ve kendilerini besleyemeyen milyonlarca insan var.
09:20
With millions of dollars being donated to end food insecurity,
210
560142
3317
Gıda güvencesizliğini sonlandırmak için bağışlanmış milyonlarca dolarla
09:23
we should've solved hunger years ago.
211
563483
2124
açlığı yıllar önce bitirmiş olmalıydık.
09:25
And I asked myself --
212
565631
1493
Kendime şunu sordum:
09:27
(Applause)
213
567148
2829
(Alkışlar)
09:31
I asked myself, why can't we escape this vicious cycle?
214
571746
3086
Neden bu kısır döngüden kurtulamıyoruz?
09:34
Why haven't we solved this problem?
215
574856
1920
Neden bu sorunu hâlâ çözemedik?
09:36
I remember meeting with investors and pitching the idea,
216
576800
2638
Yatırımcılarla görüştüğümü ve fikrimi sunduğumu hatırlıyorum,
09:39
trying to raise funds for my business,
217
579462
1954
çalışmam için fon oluşturmaya çalışıyordum
09:41
and one of them said to me, in true seriousness,
218
581440
2535
ve aralarından biri bütün ciddiyetiyle "Açlık sorunu zaten çözülüyor." dedi,
09:43
"Hunger is already being solved,"
219
583999
1982
09:46
as if millions of people weren't going to go to bed hungry that very night,
220
586005
3571
sanki milyonlarca kişi o gece aç uyumayacakmış gibi,
09:49
and as if there was nothing else to do.
221
589600
1918
sanki yapacak başka bir şey yokmuş gibi.
09:51
And the reality is,
222
591542
1155
Açlık sorunun zaten çözüldüğünü düşünebilirsiniz
09:52
one would think that hunger is being solved,
223
592721
2100
09:54
but the truth is, it's being worked on.
224
594845
2165
ama gerçek şu ki çözülmeye çalışılıyor.
09:57
If we really want to solve hunger,
225
597034
1627
Açlık sorununu gerçekten çözmek istiyorsak çalışma şeklimizi değiştirmeliyiz.
09:58
then we have to change the way we've been doing it.
226
598685
2437
10:01
The same actions will always garner the same results.
227
601146
3240
Aynı davranışlar hep aynı sonucu verecek.
10:04
There are hundreds of social entrepreneurs all over the world.
228
604410
2942
Dünya genelinde yüzlerce sosyal girişimci var
10:07
They have a focus to solve really big problems, like hunger,
229
607376
4014
ve açlık gibi gerçekten büyük sorunları çözme hedefleri var
10:11
but they'll never get the same support
230
611414
1829
ama açlıkla mücadele eden ulusal kuruluş ve aşevlerini desteklediğimiz kadar
10:13
that we give national hunger-fighting organizations and food banks.
231
613267
3165
onları desteklemiyoruz.
10:16
But, if given the opportunity,
232
616456
1785
Fırsat verilse bu sorunu çözmek için anlayış geliştirme
10:18
they have the ability to foster insight
233
618265
2410
10:20
and perhaps be forward-thinking enough
234
620699
1900
ve belki geleceği düşünme yetenekleri vardır.
10:22
to solve this problem.
235
622623
1418
10:24
That's why I'm traveling the world
236
624065
1628
Bu yüzden dünyayı dolaşıyorum,
10:25
and I'm really talking about what hunger looks like in America
237
625717
2976
Amerika'da açlığın nasıl olduğu hakkında konuşuyorum
10:28
and explaining the difference between giving people access to food
238
628717
3195
ve yiyeceğe erişmek ile öğüne erişmek arasındaki farkı açıklıyorum.
10:31
and access to meals.
239
631936
1427
10:33
I've been meeting with city council members
240
633387
2034
Ülke genelinde kent konseyi üyeleri ve şehir idareciyle buluşuyorum.
10:35
and city organizers across the US
241
635445
2138
10:37
and telling them that technology indeed does have the power
242
637607
3322
Teknolojinin, ihtiyaç fazlası yemeği olan işletmelerle muhtaç kişiler arasında
10:40
to connect businesses with surplus food
243
640953
2176
bağ kurma gücüne sahip olduğunu onlara anlatıyorum
10:43
to people in need,
244
643153
1255
10:44
and explaining to them what a meal can actually mean to a family.
245
644432
3434
ve bir aile için bir öğünün ne anlama geldiğini açıklıyorum.
10:47
I've been meeting with school boards and school districts
246
647890
2705
Aç çocukları nasıl beslediğimiz hakkında konuşmak için
10:50
to talk about how we feed hungry children,
247
650619
2046
okul yönetim kurullarıyla görüşüyorum.
10:52
and health care organizations,
248
652689
1466
Sağlık organizasyonlarıyla buluşup şu mesajı paylaşıyorum:
10:54
sharing the message that food is health,
249
654179
1988
Yiyecek sağlıktır, yiyecek hayattır
10:56
and food is life,
250
656191
1370
10:57
and that, by solving hunger, we can solve so many more problems.
251
657585
3423
ve açlık sorununu çözerek başka birçok sorunu da çözebiliriz.
11:01
So if we want to know
252
661564
1416
Komşularımızın yiyecek yemeği yokken
11:03
that we don't live in a nation
253
663004
1841
11:04
where perfectly good food goes to waste
254
664869
2130
kullanılmamış yiyeceklerin çöpe gittiği bir ülkede yaşamamak için
11:07
when our neighbors don't have food to eat,
255
667023
2260
11:09
then we need to change the laws.
256
669307
2045
kanunlarımızı değiştirmeliyiz.
11:11
We need to introduce new policies,
257
671376
1993
Yeni poliçeler oluşturmalıyız
11:13
and, most importantly, we need to change our minds and our actions.
258
673393
3424
ve en önemlisi, düşünce ve davranışlarımızı değiştirmeliyiz.
11:16
Food drives are fine.
259
676841
1460
Yiyecek kampanyaları iyi, aşevleri önemli bir amaca hizmet ediyor.
11:18
Food banks serve a huge purpose.
260
678325
2095
11:20
And yes, sometimes I like Ding Dongs, too.
261
680444
2730
Ayrıca evet, Ding Dong kekleri bazen benim de hoşuma gidiyor.
11:23
But the reality is that food drives do not solve hunger.
262
683198
3623
Ama gerçek şu ki kampanyalar açlığı sonlandırmıyor.
11:26
And if we are smart about connecting the dots
263
686845
2205
Eğer gözümüzün önünde duran noktaları birleştirecek kadar zekiysek
11:29
that are right in front of our noses,
264
689074
1807
11:30
we can do far more than give a family
265
690905
1986
beslenmeleri için ailelere bir kutu süper kahraman şekilli sebzeli makarna
11:32
a box of superhero-shaped vegetable-enriched macaroni noodles
266
692915
4254
11:37
and a gallon of barbecue sauce
267
697193
1494
ve 3,5 litre barbekü sosu vermekten daha iyisini yapabiliriz.
11:38
to feed themselves.
268
698711
1451
11:40
Instead, we can give them back their dignity.
269
700186
2112
Bunun yerine onlara onurlarını geri verebiliriz.
11:42
Perhaps we can increase school attendance in schools.
270
702322
3394
Belki okullarda devamlılığı artırabiliriz.
11:45
We can improve the health outcomes for millions.
271
705740
2719
Milyonlarca kişinin sağlık sonucunu iyileştirebiliriz
11:48
And, most importantly, we can reduce food waste in our landfills,
272
708483
3424
ve en önemlisi, atık sahalarına giden yiyecek israfını azaltarak
11:51
creating a better environment for all of us.
273
711931
2598
hepimiz için daha iyi bir çevre oluşturabiliriz.
11:54
The thing I love most is that we can feel good about it in the process.
274
714553
3984
En sevdiğim şey, bu süreçte yaptıklarımızla ilgili iyi hissedebiliriz.
11:58
If we solve hunger,
275
718561
1162
Açlığı sonlandırırsak
11:59
we have nothing to lose and everything to gain.
276
719747
2818
kaybedecek hiçbir şeyimiz olmayacak ve kazanacak çok şeyimiz olacak.
12:02
So let's do it.
277
722589
1172
Bu yüzden hadi bunu yapalım.
12:03
Thank you.
278
723785
1219
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
12:05
(Applause)
279
725028
2428
12:07
Thank you.
280
727480
1173
Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7