The Miracle of Organ Donation — and a Breakthrough for the Future | Abbas Ardehali | TED

32,927 views ・ 2024-03-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ayşenur Kavak Gözden geçirme: Başak Gökdaş
00:04
It was in November of 2020, at the height of the COVID pandemic,
0
4251
4921
Kasım 2020′de COVID salgınının zirvesinde
00:09
that we got a call from a local hospital
1
9214
2753
yerel bir hastaneden telefon aldık.
00:12
that they have a 22-year old gentleman who has COVID pneumonia
2
12008
4296
COVID’den zatürree olmuş ve solunum güçlüğü çeken 22 yaşındaki genç bir adamın
00:16
and he has difficulty breathing.
3
16346
2544
hastaları olduğunu söylediler.
00:18
They had to sedate him and put a breathing tube in him,
4
18932
3462
Ona yatıştırıcı verip solunum tüpü takmak zorunda kalmışlardı.
00:22
and wanted to see if they could transfer him to UCLA
5
22435
2920
Daha iyi bir tedavi görmesi için UCLA’ya nakledip edemeyeceklerini
00:25
for higher level of care.
6
25355
2586
öğrenmek istiyorlardı.
00:27
When he arrived,
7
27941
1293
Hasta geldiğinde
00:29
his blood-oxygen level was quite low,
8
29234
2210
kanındaki oksijen seviyesi oldukça düşüktü
00:31
and we had no choice
9
31444
1627
ve onu yapay bir akciğer makinesine
00:33
but to connect him to an artificial lung machine.
10
33071
3045
bağlamaktan başka çaremiz yoktu.
00:36
Over the course of the next few days to a week, he slowly woke up,
11
36116
5797
Sonraki birkaç günün ardından bir haftaya kadar yavaş yavaş kendine geldi,
00:41
started walking around, regained his strength.
12
41913
2920
etrafta dolaşmaya başladı, gücünü geri topladı.
00:46
And it became quite clear that his lungs are irreversibly damaged by COVID virus.
13
46209
6382
Akciğerlerinin COVID virüsüyle dönüşü olmayan hasarlar aldığı anlaşıldı.
00:54
We had no choice but to put him on the lung transplant list.
14
54217
3629
Akciğer nakli için listeye adını eklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
00:58
He was placed on the national list,
15
58930
2044
Ulusal listeye alındı ve bekledi, bekledi.
01:01
and he waited and waited.
16
61016
3044
01:04
He waited for nearly 10 months in the ICU for a suitable pair of lungs.
17
64102
5756
Uygun bir çift akciğer bulana kadar yoğun bakım ünitesinde yaklaşık 10 ay bekledi.
01:11
You know, his blood type was O.
18
71067
2920
Tahmin edeceğiniz gibi, kan grubu 0 idi.
01:13
As some of you may know,
19
73987
1627
Bazılarınızın bildiği üzere
01:15
O blood type individuals are universal donors,
20
75614
3128
kan grubu 0 olan insanlar genel bağışçılardır,
01:18
but it's very difficult to find matches for.
21
78742
2878
ancak onların kanına uygun eşleşme bulabilmek çok güçtür.
01:22
During those ten months that he was living in the ICU,
22
82787
3796
Yoğun bakımda kaldığı 10 ay boyunca
01:26
he was getting up and walking around every day,
23
86625
2585
her gün kalkıyor, etrafta dolaşıp
01:29
socializing with the staff.
24
89252
2127
çalışanlarla sohbet ediyordu.
01:31
He even got married in the ICU to his girlfriend.
25
91421
4463
Yoğun bakımda kalırken sevdiği kızla bile evlendi.
01:35
The nurses had a beautiful ceremony,
26
95925
2503
Hemşireler güzel bir tören düzenleyip
01:38
and they had his wedding cake that they served to everyone in the ICU,
27
98470
5338
iki üç gün önce açık kalp ameliyatı geçiren bazı hastalar da dahil
01:43
including some of the heart surgery patients
28
103850
2836
yoğun bakım servisinde yatan herkese ikram ettikleri
01:46
who had had open heart surgery two or three days before.
29
106728
3712
bir düğün pastası yaptılar onun için.
01:50
Well, I did his double lung transplant.
30
110440
3003
Onun çift akciğer naklini ben yaptım.
01:53
Everything went well, and he went home.
31
113443
3378
Her şey yolunda gitti ve evine döndü.
01:56
Only six months later, he came back with the rejection of the new lungs.
32
116821
4797
Sadece altı ay sonra, vücudu yeni ciğerleri kabul etmeyince geri döndü.
02:02
Imagine a day when patients who need organ transplant,
33
122744
5213
Bir düşünün; öyle bir gün gelmiş ki organ nakline ihtiyaç duyan hastaların
02:07
they don't have to wait for months in the ICU,
34
127999
3712
yoğun bakımda aylarca, yıllarca beklemesine gerek kalmamış,
02:11
or years, as outpatient,
35
131753
2586
tedavilerini ayakta olup donör organlarına erişebiliyorlar.
02:14
would have access to donor organs.
36
134381
3128
02:17
And more importantly, rejection is no longer part of the factor,
37
137550
4547
Daha da önemlisi, vücudun organı kabul etmemesi diye bir şey artık
02:22
or part of the equation.
38
142138
1252
ne bir sorun, ne de olası.
02:25
The case of this 22-year-old gentleman
39
145225
2669
22 yaşındaki bu genç adamın vakası
02:27
highlights the lifesaving nature of organ transplantation,
40
147936
4337
organ naklinin hayat kurtarmadaki önemini bir kez daha hatırlatıyor,
02:32
but it also illustrates some of the challenges
41
152273
3087
öte yandansa bu alanda karşılaştığımız
02:35
that we face in this field.
42
155360
2085
bazı zorlukları da gözler önüne seriyor.
02:39
When we list a patient for organ transplant,
43
159239
2669
Bir hastayı organ nakli için listeye eklediğimizde
02:41
their name goes on the list, a national list.
44
161908
3212
adı ulusal bir listede yer alır.
02:46
And a donor is matched to them based on their blood type,
45
166079
4671
Hastalar donörleriyle kan grupları,
02:50
body size and a few other factors.
46
170792
2961
vücut büyüklükleri ve birkaç başka etkene göre eşleştirilir.
02:54
We then send a team out to the donor hospital
47
174754
4004
Ardından donörün bulunduğu hastaneye bir ekip göndeririz.
02:58
where they stop the donor organ,
48
178800
2502
Ekip burada donör organı durdurur.
03:01
put it on ice and put it in an Igloo cooler,
49
181344
3545
Buza yatırır ve bugünlerde her hırdavatçıdan alabileceğiniz
03:04
a cooler that you can get at any hardware store these days.
50
184931
3921
türde bir buz sandığına koyar.
03:08
And then they rush back to the recipient hospital,
51
188893
4296
Sonra alıcının bulunduğu hastaneye geri koştururlar.
03:13
where we do everything we can to minimize the duration of the time
52
193189
4672
Buradaysa bir insan organının buzda kaldığı süreyi en aza indirmek için
03:17
that a human organ is sitting on ice.
53
197861
3128
elimizden gelen her şeyi yaparız.
03:20
You know, after all, human organs are not supposed to be kept on ice.
54
200989
3962
En nihayetinde, insan organları buzda tutulmamak için yoktur.
03:24
We have a limited period of time
55
204951
2044
Organ kullanılamaz hale gelmeden önce çok kısıtlı bir zamanımız var.
03:26
before the organ becomes unusable.
56
206995
2711
03:29
For human hearts, it's about four to six hours.
57
209748
3712
Bu süre insan kalbi için yaklaşık dört ila altı saat kadar.
03:33
For human lungs, it's about six to eight hours.
58
213501
2795
İnsan akciğerleri için yaklaşık altı ila sekiz saattir.
03:36
For the liver, maybe a little bit longer.
59
216337
2795
Karaciğer içinse bu süre belki biraz daha uzatılabilir.
03:39
So we try to do the transplant surgery any time of the day and night,
60
219174
3712
Bu yüzden organ nakli ameliyatlarını gece gündüz demeden
03:42
and rush through that.
61
222927
1710
çarçabuk gerçekleştirmeye çalışırız.
03:44
And then after the transplant,
62
224679
2294
Nakilden sonra ise,
03:47
we have to treat these patients with powerful medications
63
227015
3253
bu hastalara bağışıklık sistemlerini baskılamak için
03:50
to suppress the immune system.
64
230310
1543
çok ağır ilaçlar vermek durumundayız.
03:52
You know, everyone has a set of proteins
65
232896
3670
Herkes kendine özgü bir protein dizilimine sahip.
03:56
that is unique to each and every one of us.
66
236566
3045
03:59
It's like our signature.
67
239611
2460
Tıpkı attığımız imza gibi.
04:02
When we take an organ from one person and transplant it into somebody else,
68
242071
5464
Bir organı bir kişiden alıp başka birine naklettiğimizde
04:07
the recipient's immune system recognizes those proteins as foreign
69
247535
4922
alıcının bağışıklık sistemi bu proteinleri yabancı olarak algılar
04:12
and starts attacking them,
70
252499
1918
ve onlara saldırmaya başlar.
04:14
leading to the graft injury, to the organ injury,
71
254459
3337
Bu da doku hasarlarına, organ hasarlarına ve olası şekilde
04:17
and possible rejection.
72
257837
1377
vücudun organı reddetmesine sebep olur.
04:21
Organ transplantation
73
261466
1752
Organ nakli
04:23
is considered one of the miracles of modern medicine.
74
263259
3087
modern tıbbın mucizelerinden biri olarak kabul edilmekte.
04:27
The concept of taking a vital human organ from a donor
75
267680
5589
Bir donörden hayati bir organını alıp
04:33
and transplanting it into somebody else
76
273311
3045
onu başka bir kişiye nakletmek,
04:36
and having it function and work and lead to a normal lifespan
77
276356
5589
işlevini yürütmesini, çalışmasını sağlayıp normal bir yaşam yönünde evriltmek
04:41
was a science fiction only 40-50 years ago.
78
281945
2961
daha 40 50 yıl öncesinde bilim kurgu sayılıyordu.
04:44
Yet we're doing this virtually every day all across the world.
79
284906
4087
Ancak bunu tüm dünyada neredeyse her gün yapıyoruz artık.
04:49
Despite the successes, there are several challenges
80
289953
3461
Tüm başarılara karşın organ nakli alanında
04:53
facing the field of organ transplantation.
81
293456
2002
karşılaştığımız bazı zorluklar mevcut.
04:56
Broadly speaking, there are two that stand out.
82
296501
3253
Genel olarak bahsedecek olursak bunlardan özellikle ikisi öne çıkıyor.
04:59
The first one is we just don't have enough donor organs,
83
299796
3587
Birincisi, yeteri kadar organ bağışına sahip değiliz.
05:03
shortage of donors.
84
303424
1794
Yani donör sıkıntısı çekiyoruz.
05:05
And importantly, we cannot keep the human organs alive beyond a few hours.
85
305260
5463
Şu çok önemli ki, insan organlarını birkaç saatten fazla canlı tutamıyoruz.
05:12
Let me pause for a moment and put in a plug for organ donation.
86
312058
4713
Müsaadenizde burada durup organ bağışından biraz bahsetmek isterim.
05:16
For anyone who's here tonight, or anyone listening to this segment,
87
316771
4379
Bu gece burada bulunan veya bu bölümü dinleyen herkes
05:21
I hope that you consider signing your driver's license
88
321150
3045
umarım ehliyetinizi imzalamayı
05:24
and becoming an organ donor.
89
324195
2670
ve organ bağışçısı olmayı düşünürsünüz.
05:26
A single organ donor can save up to eight human lives
90
326865
5714
Tek bir organ bağışçısı tam sekiz canı kurtarabilir
05:32
and improve the quality of life for many more.
91
332579
3378
ve daha birçok kişinin yaşam kalitesinin artmasını sağlayabilir.
05:37
Organ donation is one's legacy at a time of tragedy,
92
337125
5756
Organ bağışı o elim zamanda, o vakitsiz kayıpta
05:42
premature tragedy,
93
342922
1794
kişinin mirasıdır ve hayat kurtarır.
05:44
and saves lives.
94
344757
1794
05:47
The second challenge facing the field of organ transplantation is the rejection:
95
347886
4212
Organ nakli alanında karşılaştığımız ikinci zorluk ise organın reddedilmesi.
05:53
the fact that everybody’s protein is unique
96
353099
3212
Her insanda bulunan protein farklı olduğundan
05:56
and the recipient's body reacts to those proteins
97
356352
3295
alıcının vücudu bu proteinlere tepki gösterir.
05:59
and causes injury and rejection.
98
359647
2169
Bu da hasara ve organın reddedilmesine neden olur.
06:03
Well, there is good news.
99
363318
2586
Ancak iyi haberlerimiz de var.
06:05
There has been one advance in the field of organ transplantation
100
365904
3837
Son on yılda organ nakli alanında bu zorlukların
06:09
in the past ten years
101
369741
1793
her ikisini de ilgilendiren bir gelişme kaydedildi.
06:11
that may address both of these challenges,
102
371534
4505
Biz buna “makine perfüzyonu” diyoruz.
06:16
and that is “machine perfusion.”
103
376039
2043
06:19
Machine perfusion is a portable platform
104
379584
4171
Makine perfüzyonu, küçük bir buzdolabı büyüklüğünde
06:23
the size of a small refrigerator
105
383796
3379
taşınabilir bir platformdur
06:27
that circulates blood through the donor organ
106
387216
4255
ve bağışçının vücudu dışarısında donör organın
06:31
outside of the donor body.
107
391512
2336
kan dolaşımının gerçekleşmesini sağlar.
06:33
As far as the donor organ is concerned,
108
393890
2377
Donör organ söz konusu olduğunda,
06:36
on machine perfusion, it's still in the donor body.
109
396309
3629
makine perfüzyonundayken hâlâ donörün vücudu içindedir.
06:39
The human heart continues to beat.
110
399938
2127
Kalp atmaya devam eder.
06:43
The human lung continues to breathe.
111
403149
2628
Akciğer nefes almayı sürdürür.
06:45
The liver continues to produce bile.
112
405777
3211
Karaciğer safra üretmeye devam eder.
06:48
And of course, your kidney continues to produce urine.
113
408988
3379
Ve tabii ki böbreğiniz idrar üretmeye devam eder.
06:53
With machine perfusion, we continue to maintain a human organ
114
413576
5506
Makine perfüzyonuyla, insanlık tarihinde ilk kez
06:59
for the first time in human history
115
419123
2878
insan vücudu dışında bir organın canlılığını sürdürmesini
07:02
outside of a human body, alive.
116
422043
2502
sağlamış oluyoruz.
07:05
With that time is no longer an issue.
117
425546
3003
Bu gelişmeyle birlikte, zaman artık bir sorun değil.
07:10
We can share organs across broad areas of geography.
118
430218
4588
Bağışlanan organları çok geniş coğrafyalara ulaştırabiliriz.
07:14
We can share organs across continents.
119
434847
2545
Organları kıtalar arasında nakledebiliriz.
07:18
With machine perfusion, we can actually repair a donor organ.
120
438142
4922
Makine perfüzyonu ile bir donör organı fiilen iyileştirebiliriz.
07:23
Let's say that we have a pair of lungs that has pneumonia.
121
443064
3462
Diyelim ki elimizde zatürreesi olan bir çift akciğer var.
07:27
We can actually treat with very high doses of antibiotics
122
447735
3504
Makine üzerinden aşırı yüksek dozlardaki antibiyotikler başlatıp
07:31
on the machine
123
451239
1293
07:32
and try to improve the donor lungs
124
452532
2961
zehirleyiciler ve yan etkiler sebebiyle
07:35
at levels that would not have been possible
125
455493
2294
bağışçıya verilmesi mümkün olmayan seviyedeki bir tedaviyle
07:37
to give it to the donor
126
457787
1543
07:39
because of the toxicities and the side effects.
127
459372
2669
donör ciğerleri iyileştirmeyi deneyebiliriz.
07:42
But we can do that with machine perfusion.
128
462083
2794
Ne var ki bunu sadece makine perfüzyonu ile yapabiliriz.
07:45
But the real benefit of machine perfusion
129
465920
2586
Ancak makine perfüzyonunun asıl faydası
07:48
is that it gives us an opportunity to make changes to the donor organ
130
468548
5213
nakil öncesinde donör organda değişiklik yapma
07:53
before transplantation.
131
473803
2211
fırsatı vermesidir.
Diğer çalışmaların yanı sıra, ekibimiz gösterdi ki
07:56
Our group, as well as others,
132
476055
1835
07:57
have shown that we can convert different blood types to O blood type,
133
477932
4421
farklı kan gruplarını genel bağışçı olan
08:02
the universal donor.
134
482395
2044
0 kan grubuna dönüştürmemiz mümkün.
08:04
You remember the gentleman in the ICU
135
484439
2627
Yoğun bakım ünitesindeki genç adamı hatırlıyorsunuz.
08:07
who had to wait for 10 months because there’s not enough O donors.
136
487066
5255
Yeterince 0 grubu bağışçı olmadığından 10 ay beklemek zorunda kalmıştı.
08:12
But we can convert different blood types to an O blood type.
137
492321
3713
Ancak farklı kan gruplarını 0 kan grubuna dönüştürebiliriz.
08:16
This may be a reality within the next five years.
138
496034
3586
Bu durum önümüzdeki beş yıl içinde gerçeğe dönüşebilir.
08:19
Another potential opportunity for the machine perfusion
139
499620
3170
Makine perfüzyonu için bir başka olası fırsat ise
08:22
is that we can actually make changes in the genetic makeup of the donor organ.
140
502832
4546
donör organın genetik yapısında değişiklikler yapabilmemizdir.
08:27
We can add genes. We can silence genes.
141
507420
3086
Genler ekleyebiliriz. Genleri susturabiliriz.
08:30
I mentioned to you those foreign proteins that were the cause of rejection.
142
510548
5255
Size vücudun reddine sebep olan yabancı proteinlerden bahsettim.
08:35
We can actually silence those genes.
143
515845
2211
Bu genleri gerçekten susturabiliriz.
08:39
There have been studies that have shown
144
519348
1919
Yapılan bazı çalışmalar gösterdi ki
08:41
that in animals you can actually transfer cells into the donor organ
145
521309
4880
hayvanlarda, yabancı proteinlerin etkisini bastırmak için
08:46
so that it masks the expression of those foreign proteins.
146
526189
4212
donör organa hücreler aktarabilirsiniz.
08:51
We can engineer organs
147
531402
2628
Olası bir hastanın
08:54
specifically suited for a potential recipient.
148
534030
4713
bizzat kendisine uyan organlar yapabiliriz.
08:59
I have been in the field of organ transplantation
149
539660
2837
25 yıldan fazla bir süredir organ nakli alanında çalışıyorum.
09:02
for more than 25 years,
150
542497
2460
09:04
and I've never been more excited
151
544999
1877
Bu alanda gelecekte olacaklar konusunda hiç bu kadar heyecanlı olmamıştım.
09:06
about what the future holds for this field.
152
546918
3253
09:10
Imagine a day, in the next maybe 10 to 20 years,
153
550213
4087
Bir düşünün; önümüzdeki 10 ila 20 yıl içinde öyle bir gün gelmiş ki
09:15
when a patient who needs an organ transplant,
154
555635
3378
organ nakli ihtiyacı olan bir hasta,
09:19
through no fault of their own --
155
559055
1710
bu durum onun suçu değil,
09:20
they may have been born with a condition,
156
560807
2043
bir rahatsızlıkla doğmuş olabilirler
09:22
or they may have acquired a condition that needs organ transplant --
157
562892
3629
veya organ nakli gerektiren bir rahatsızlığa yakalanmış olabilirler.
09:26
schedules their transplant on a certain day,
158
566562
3337
Naklinin yapılacağı günü o belirliyor,
09:31
goes to the hospital on that day,
159
571526
2002
o gün gelince hastaneye gidiyor.
09:34
may actually see the organ that is to be transplanted into them
160
574987
4672
Hatta bir makinede kendisine nakledilecek organı
09:39
on a machine, with a heart beating and a lung breathing,
161
579659
4254
atan bir kalple, soluyan bir ciğerle görüyor.
09:45
gets the transplant.
162
585873
1293
Naklini oluyor.
09:50
And rejection is no longer part of the equation,
163
590670
4171
Vücudunun organı kabul etmemesi diye bir şey ne bir sorun, ne de olası.
09:54
it is not part of their future.
164
594882
1543
Bu ihtimal onların geleceğinde yok.
09:58
They're given a second chance at life
165
598261
2502
Hayatta ikinci bir şansları olmuş
10:02
and live happily ever after.
166
602348
1668
ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar.
10:05
Thank you.
167
605601
1252
Teşekkürler.
10:06
(Applause)
168
606894
4463
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7