How to Tap into Your Awareness | Yongey Mingyur Rinpoche | TED

Çeviri: Ömer Üney Gözden geçirme: Selda Yener

So I would like to discuss about meditation.

Sizinle meditasyon hakkında konuşmak istiyorum.

But first of all,

Ama öncelikle,

I'd like to ask you a very simple question.

size çok basit bir soru sormak istiyorum.

Can you see my hand?

Elimi görebiliyor musunuz?

Yes, raise your hand.

Evet, elerinizi kaldırın.

Audience: Yes.

Seyirciler: Evet.

Yongey Mingyur Rinpoche: OK, can you hear me?

Yongev Mingyur Rinpoche: Peki, beni duyabiliyor musunuz?

Audience: Yes.

Seyirciler: Evet. YMR: Evet?

YMR: Yes?

Great.

Harika.

That is the meditation.

İşte bu meditasyon.

So, finished.

Yani, bitti.

My TED Talk is finished.

TED konuşmam bitti.

(Laughter and applause)

(Kahkaha ve alkış)

Of course, I'm just kidding.

Şaka yapıyorum tabii.

But in a way that is true.

Ama bu bir anlamda doğru.

Why?

Neden mi?

What we call the essence of meditation is awareness.

Meditasyonun özü dediğimiz şey farkındalıktır.

And what is awareness?

Peki, farkındalık nedir?

Knows what you are thinking,

Düşündüğünü, hissettiğini,

feeling, doing, seeing, hearing.

yaptığını, gördüğünü, duyduğunu bilmektir.

That's all.

Bu kadar.

So actually meditation is very easy,

Yani aslında, meditasyon gayet kolaydır.

but many people find it difficult.

Ancak birçoğu bunu zor buluyor.

Why?

Neden?

There are two misunderstandings about meditation.

Meditasyon ile ilgili iki yanlış anlayış var.

So the first is many people think meditation means, think of nothing,

Birincisi, çoğu insan meditasyonun hiçbir şeyi düşünmemek olduğunu sanıyor,

stop thinking,

düşünmeyi kesmek ve

concentration.

konsantrasyon.

Ah.

Ah.

(Laughter)

(Kahkaha)

Shh!

Şşş!

I'm meditating, keep quiet.

Meditasyon yapıyorum, sessiz ol.

(Laughter)

(Kahkaha)

So the more, when you try to stop thinking

Daha fazla düşünmemeye çalıştıkça

what happens, you will think more.

olan şey; daha fazla düşünürsünüz.

So we will do a small experiment, OK?

Küçük bir deney yapalım, tamam mı?

Now, please don't think about pizza.

Şimdi, lütfen aklınıza pizza gelmesin.

(Laughter)

(Kahkaha)

No pizza.

Pizza yok.

No pizza.

Pizza yok.

What happened?

Ne oldu?

Did you think about pizza or not?

Pizzayı düşündünüz mü, düşünmediniz mi?

Yes, raise your hand.

Evet, elleri kaldırın.

(Laughter)

(Kahkaha)

I know.

Biliyorum.

(Laughter)

(Kahkaha)

Actually, we don't need to stop thinking.

Doğrusu, düşünmeyi durdurmamıza gerek yok.

We just need to connect with awareness.

Sadece farkındalığa bağlanmamız gerek.

And another misunderstanding about meditation

Meditasyon ile ilgili diğer yanlış anlayış

is what we call “blissing out.”

“huzurla dolmak” dediğimiz şey.

Looking for peace, calm, joy,

Huzuru, sakinliği, neşeyi,

relax.

gevşemeyi beklemek.

(Laughter)

(Kahkaha)

The more you look for relax,

Gevşemeyi bekledikçe

then peace, calm, joy, relax run away.

huzur, sakinlik, neşe, gevşeme kaçar.

So ...

Öyle...

Let me share [with] you my own experience.

Sizinle kendi tecrübemi paylaşayım.

When I was young, I had panic attacks.

Gençken panik atağım vardı.

Although I was born right in the middle of the Himalayan mountains,

Himalaya Dağları′nın tam ortasında doğmama rağmen,

the area, the village, wonderful,

etraf, köy, muhteşem,

but panic followed me like a shadow.

ama panik beni bir gölge gibi takip etti.

And I have so much fear [of] strangers, I cannot go out and meet people.

Yabancılardan çok korkardım, dışarı çıkıp insanlarla tanışamazdım.

And lot of storms in the Himalayan mountains,

Himalayalar’da çok fırtına,

thunderstorm, snowstorm.

gök gürültüleri, kar fırtınası olur.

These storms drive me crazy.

Bu fırtınalar beni deli ederdi.

And when I was nine years old,

Dokuz yaşındayken,

I asked my father to teach me meditation.

babamdan bana meditasyon öğretmesini istedim.

Luckily, he was a great meditation teacher.

Neyse ki harika bir meditasyon öğretmeniydi.

And the first thing what he said is,

İlk söylediği şey şuydu:

"Don't try to fight with the panic.

“Panikle savaşma,

Don't try to get rid of panic."

panikten kurtulmaya çalışma.”

"And actually," he said, "you don't have to." Why?

“Aslında, zorunda değilsin.“ dedi. Neden?

Awareness is like sky in the mountain,

Farkındalık dağdaki gök gibidir

and the panic is like storm in the mountain, like cloud.

ve panik dağdaki fırtına gibidir, bulut gibi.

And no matter how strong a storm is,

Fırtına ne kadar güçlü olursa olsun,

it doesn't change the nature of sky.

gökyüzünün doğasını değiştirmez.

So sky is always present, pure, calm.

Yani, gök her zaman oradadır, saf, sakin.

Similarly, our fundamental quality of mind, awareness

Benzer şekilde, zihnimizin temel niteliği; farkındalık,

is always present, pure, calm.

her zaman oradadır, saf, sakin.

But the problem is we don't know how to connect with awareness,

Ama sorun şu ki farkındalık ile nasıl bağlantı kuracağımızı bilmiyoruz.

what we see,

Gördüklerimiz,

only a thought, emotion, that's all.

sadece bir düşünce, duygu, hepsi bu.

So he said, there are three steps of practice to connect with awareness.

Farkındalık ile bağlantı kurmak için uygulanacak üç adım vardır, dedi.

The first one, we have to use an object.

İlki, bir obje kullanmamız gerek.

Support, to connect with awareness.

Bir destek, farkındalıkla bağlantı kurmak için.

So this is one of my first meditation techniques

Bu, babamdan öğrendiğim

ilk meditasyon tekniklerinden biri.

that I learned from my father.

So you can join and you can relax your muscles in your body.

Şimdi katılabilir ve vücudunuzdaki kasları gevşetebilirsiniz.

If you cannot relax, also OK, allowed.

Eğer gevşeyemezseniz sorun değil, özgürsünüz.

(Laughter)

(Kahkaha)

And close your eyes, and please listen to sound.

Gözlerinizi kapatın ve sesi dinleyin.

(Ding)

(Ding)

And when you hear the sound,

Sesi duyduğunuzda,

through ear and mind together ...

kulak ve zihinde aynı anda...

(Ding)

(Ding)

That is the meditation.

Bu meditasyondur.

And let panic come and go.

Bırakın panik gelip gitsin.

Let pizza come and go.

Pizza gelsin ve gitsin.

(Ding)

(Ding)

And maybe two pizzas, three pizzas, ten pizzas.

Belki iki pizza, üç pizza, on pizza.

As long as you remember the sound,

Sesi hatırladığınız sürece,

you can have pizza.

pizza olabilir.

(Ding)

(Ding)

(Ding)

(Ding)

(Ding)

(Ding)

OK, how was it?

Tamam, nasıldı?

Did you hear the sound?

Sesi duydunuz mu?

Yes, raise your hand.

Evet, elleri kaldırın.

Great.

Harika.

That is the meditation.

Meditasyon budur.

Very easy.

Çok kolay.

Just hear, that's all.

Sadece duyun, bu kadar.

You don't have to do anything.

Hiçbir şey yapmanıza gerek yok.

So if panic comes, let panic come and go, don't care.

Eğer panik gelirse bırakın gelsin gitsin, umursamayın.

Just listen to sound.

Sadece sesi dinleyin.

Monkey mind comes blah, blah, blah.

Maymun zihin geliyor vesaire...

Let it come and go, just listen to sound.

Bırak gelsin gitsin, sadece sesi dinle.

So I did that.

Ben de bunu yaptım.

But I had a big problem.

Ama büyük bir problemim vardı.

The problem is lazy.

Problem tembellik.

(Laughter)

(Kahkaha)

I'm lazy boy, I love the idea of meditation,

Tembel bir çocuğum, meditasyon fikrini seviyorum,

but I don't like the practice of meditation.

ama uygulamasını sevmiyorum.

So on and off like that for five years.

Bu şekilde aralıklarla beş yıl.

When I was 13 years old in India,

Hindistan’da 13 yaşındayken,

there's traditional three-year retreat going to start.

üç yıllık geleneksel inziva başlayacak.

I thought I should join this because it's good for my laziness.

Buna katılmam gerektiğini düşündüm, çünkü tembelliğim için iyiydi.

And I join.

Tabii katıldım.

The first month, wonderful, no lazy.

İlk ay, muhteşem, tembellik yok.

Second month, lazy come back.

İkinci ay, tembellik geri geldi.

(Laughter)

(Kahkaha)

Now what happened?

Peki ne oldu?

My lazy and my panic, they two become good friends.

Tembelliğim ve paniğim, iyi iki arkadaş oldular.

(Laughter)

(Kahkaha)

The life in the retreat becomes disaster.

İnzivadaki hayat felakete dönüştü.

And I thought I should leave.

Bırakmam gerektiğini düşündüm.

But I feel embarrassed to leave

Ama bırakmaktan utandım,

because I told all my childhood friends that I can do the retreat, you know.

çünkü bütün çocukluk arkadaşlarıma inzivayı yapabileceğimi söylemiştim.

I don't want to lose my face.

Küçük düşmek istemedim.

But if I stay,

Ama kalsam,

almost three years to go.

neredeyse üç yıl var daha.

Then I thought, what should I do?

Sonra ne yapmalıyım, diye düşündüm.

In the end, I decided to learn how to live with the panic.

Nihayetinde, panikle yaşamayı öğrenmeye karar verdim.

So now we have the second step what we call,

Şimdi ikinci adıma geldik:

actually, we can meditate everywhere,

Aslında, her yerde meditasyon yapabiliriz.

anytime with anything.

her zaman, her şeyle.

So you can meditate with panic.

Yani, panik ile de yapabilirsin.

How do you do that?

Bunu nasıl yaparsın?

Just like listen to sound,

Sadece sesi dinlemek gibi,

when you listen to sound,

sesi dinlediğinde,

sound becomes support for your meditation.

ses, meditasyonun için desteğe dönüşür.

Now you're going to watch panic.

Şimdi, paniği izleyeceksiniz.

If you see the panic, great.

Görebiliyorsanız, harika.

What we call, when you see the river, you're out of the river.

“Denizi görebiliyorsan, onun dışındasın.” dediğimiz durum.

When you see the mountain, you're out of the montain.

Dağı görüyorsan, dışındasın.

So now awareness becomes more than panic.

Böylece farkındalık paniği,

More than depression, stress.

depresyonu, stresi geçiyor.

Monkey mind, whatever.

Maymun zihni, her neyse,

Let them come, let them go.

bırakın gelsinler ve gitsinler.

So that is the first benefit and second benefit of what we call,

Bu ilk faydası ve bilgelik dediğimiz

there's a wisdom comes.

ikinci faydası geliyor.

So when you look at the panic,

Yani paniğe baktığınızda,

panic is not solid stone anymore.

panik sert bir taş değil artık.

Panic becomes pieces.

Panik parçalara ayrılıyor.

Sensation here, frightening image, voice, background belief.

Buradaki his, korkutucu görüntü, ses, arka plandaki inanç.

And if you take one of these away, you cannot find panic.

Bunlardan bir tanesini çıkarırsanız paniği bulamazsınız.

So what I call panic becomes like shaving foam,

Böylece panik dediğim şey bir traş köpüğüne dönüşüyor,

looks like a piece of rock but inside full of bubbles.

bir taş parçasına benziyor ama içi baloncuk dolu.

Then three, what I call this is acceptance,

Sırada üçüncü adım, buna kabullenme diyorum,

like self-kind, self-love, self-compassion.

kendine karşı nazik olmak, öz sevgi, öz şefkat gibi.

You let panic come and go,

Paniğin gelip gitmesine izin veriyorsun,

that's the real acceptance, isn't it?

bu gerçek kabullenmedir, öyle değil mi?

So three in one:

Üçü bir arada:

awareness, love and compassion, wisdom.

farkındalık, sevgi ve şefkat, bilgelik.

Sometimes what I call buy one, get two free.

Bazen bir alana iki bedava diyorum.

(Laughter)

(Kahkaha)

Big deal, right?

Büyük marifet, değil mi?

And all this because of panic.

Hepsi de panik yüzünden.

So now panic becomes your teacher,

Panik öğretmenin,

your best friend.

en iyi arkadaşın oluyor.

So I did this practice and in the end,

Bunu uyguladım ve sonunda

me and my panic become very good friends.

ben ve paniğim iyi arkadaş olduk.

And few weeks later, panic is gone.

Birkaç hafta sonra panik gitti.

I miss my friend.

Arkadaşımı özlüyorum.

And I finished my retreat, my retreat went very well.

İnzivamı bitirdim, çok iyi geçti.

And after that I have been eager to share this wonderful technique with the world.

Bundan sonra bu muhteşem tekniği dünyayla paylaşmak için hep istekli oldum.

So I taught meditation many places,

Birçok yerde meditasyon öğrettim,

wrote three books, become bestseller,

üç kitap yazdım, “çok satan” oldular

and then students and become abbot of a few monasteries.

ve sonra öğrenciler, onlar da birkaç manastırın başrahibi oldular.

And what happened?

Sonra ne oldu?

Kind of new ego emerged within me.

İçimde yeni bir tür ego belirdi.

I thought, oh, I have to watch out, this so.

Buna dikkat etmeliyim, diye düşündüm.

Then I decided to do something very special,

Sonra çok özel bir şey yapmaya karar verdim,

what we call wandering retreat.

gezgin inzivası dediğimiz şey.

Meaning you leave everything behind,

Her şeyi arkada bırakıyorsun,

go on the street with nothing.

yola çıkıyorsun hiçbir şey almadan.

So I decided to do that.

Bunu yapmaya karar verdim.

In 2011, I left my monastery, my students,

2001′de, manastırımı, öğrencilerimi,

my wonderful cozy bed.

süper rahat yatağımı bıraktım.

Everything, and got on street with only a few thousand Indian rupees,

Her şeyi. Sadece birkaç bin Rupi ile yola çıktım

and that finished within a few weeks.

ki bu birkaç haftaya kalmadan bitti.

Now I have to beg for food.

Şimdi yemek dilenmem gerekiyordu.

And I got food poisoning.

Besin zehirlenmesi yaşadım.

Vomiting, diarrhea.

Kusma, ishal.

I'm alone on the street,

Sokakta yalnızım,

now I'm going to die.

ölecektim.

Then I thought, what should I do?

O an, ne yapmalıyım diye düşündüm.

So now we have the third step,

Sırada üçüncü aşama var,

what we call open awareness meditation.

açık farkındalık meditasyonu dediğimiz şey.

Awareness, be with itself.

Farkındalıkla iç içe ol.

Sky, be with itself.

Gökyüzüyle iç içe ol.

Now, no need to have support.

Artık desteğe gerek yok.

Just be awareness itself.

Sadece farkındalığın kendisi ol.

I did that practice.

Bunu uyguladım.

Then what happened?

Sonra, ne mi oldu?

My body become decayed,

Vücudum bozuldu,

I cannot see, I cannot hear.

göremiyor, duyamıyordum.

But my mind becomes so present,

Ama zihnim ânda,

beyond free.

özgürlüğün ötesinde.

And I was in that state for a few hours.

Birkaç saat bu durumdaydım.

Luckily, I didn't die, I come back.

Şanslıymışım, ölmedim, geri geldim.

So when I come back, the street becomes like my home.

Geri geldiğimde, sokak evim gibi oldu.

When I look at a tree, tree becomes like tree of love.

Ağaca baktığımda, ağaç sevgi ağacı gibi oluyordu.

And the wind blows to my face become a joyful experience.

Yüzüme çarpan rüzgar neşeli bir tecrübeye dönüşüyordu.

And the rest of my retreat went very well.

İnzivamın kalanı çok iyi geçti.

I learned a lot from my retreat.

Bundan çok şey öğrendim.

So I like to share this open awareness meditation,

Bu yüzden, bu açık farkındalık meditasyonunu paylaşmak istiyorum,

but it is very difficult to explain.

ama açıklaması çok zor.

But I want to do something drama.

Biraz drama yapmak istiyorum.

And this is what I learned from my father.

Bu babamdan öğrendiğim şey.

So what we call, this mala is the crazy monkey mind,

Bu mala (tesbih) çılgın maymun zihni,

blah, blah, blah, yada yada.

bu, şu, o, falan filan.

And the open awareness meditation means you don't have to do anything.

Açık farkındalık meditasyonu ise hiçbir şey yapmak zorunda değilsin demek.

Just be.

Sadece ol.

That's all, and you don't need to meditate.

Bu kadar. Meditasyon yapman gerekmiyor.

The sense of presence, being, but not loss.

Mevcudiyet duygusu, var olmak, ama kaybolmak değil.

Be free.

Özgür ol.

Be present.

Ânda kal.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)