The Simple Solution to Fast Fashion | Josephine Philips | TED

133,467 views ・ 2023-09-22

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ozay Ozaydin Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:08
I'd like to take you all back to the late 1950s in Sierra Leone.
0
8713
5089
Hepinizi 1950'lerin sonlarına, Sierra Leone'ye götürmek istiyorum.
00:13
My 93-year-old grandmother is about my age.
1
13802
3628
93 yaşındaki büyükannem benim yaşlarımda.
00:17
She lives in Freetown.
2
17430
1502
Freetown'da yaşıyor.
00:18
It is hot and she is beautiful.
3
18974
3086
Hava sıcak ve o çok güzel.
00:22
She goes to a market one day and she buys a yellow dress.
4
22435
3921
Bir gün pazara gidiyor ve sarı bir elbise alıyor.
00:26
It has stripes down it and an orange tie attached to the collar.
5
26356
3545
Üzerinde çizgiler var ve yakasına turuncu bir kravat iliştirilmiş.
00:29
It is also beautiful.
6
29901
1585
O da çok güzel.
00:31
My grandmother Isa is married to my grandfather, Harry,
7
31611
3462
Büyükannem Isa, büyükbabam Harry ile evli
00:35
and this dress is the favorite of all her dresses
8
35073
3462
ve bu elbise onun tüm elbiseleri arasında en sevdiği elbise
00:38
because it's shorter than the rest,
9
38535
2002
çünkü diğerlerinden daha kısa,
yani Harry onun bacaklarını daha çok görebiliyor.
00:40
meaning he gets to see more of her legs.
10
40537
1918
00:42
(Laughter)
11
42455
1001
(Gülüşmeler)
00:43
She wears it a lot for herself and for him,
12
43456
2044
Bunu kendisi ve büyükbabam için çok giyiyor
00:45
and she brings it with her in the 1960s when she comes to England.
13
45500
3587
ve 1960'larda İngiltere'ye geldiğinde yanında getiriyor.
00:49
Flash forward six decades
14
49129
2210
Altmış yıl ileri sarıyorum
00:51
and I'm sitting with her in her room in the summer of 2018
15
51381
3712
ve 2018 yazında onunla odasında otururken
00:55
and she gives this dress to me,
16
55093
2377
bu elbiseyi bana veriyor
00:57
entrusting me with its 60-year-long story.
17
57470
3504
ve 60 yıllık hikayesini bana emanet ediyor.
01:01
And in doing so, she teaches me an unshakable lesson
18
61016
3503
Bunu yaparken de bana sahip olduklarımıza
gerçekten değer vermenin ne anlama geldiğine dair sarsılmaz bir ders veriyor.
01:04
about what it means to truly value what we own.
19
64561
3462
01:08
That lesson meant everything to me.
20
68648
2336
Bu ders benim için her şey demekti.
01:10
It meant everything when I went to work at a second-hand clothes tech company
21
70984
3629
İkinci el giysi teknolojisi şirketinde çalışmaya başladığımda
ve kendi girişimim olan, giysi tamiri
01:14
and it meant everything when I left to start my own startup, SOJO,
22
74613
3128
ve terzilik sektöründe devrim yaratan bir moda teknolojisi çözümü olan
01:17
a fashion-tech solution that's revolutionizing
23
77741
2169
01:19
the clothing repair and tailoring industry.
24
79951
2419
SOJO'yu kurmak için ayrıldığımda benim için her şey demekti.
01:22
And it continues to mean everything here today.
25
82412
2586
Bugün de her şey anlamına gelmeye devam ediyor.
01:25
Valuing clothes that we own is not the cultural norm.
26
85457
4004
Sahip olduğumuz kıyafetlere değer vermek kültürel bir norm değil.
01:29
I've grown up as part of the fast fashion generation,
27
89461
3170
Aşırı tüketim ve giysilerin tek kullanımlık olmasıyla ilgili olan
01:32
which is all about overconsumption and hyper disposability of clothing,
28
92672
4755
hızlı moda neslinin bir parçası olarak büyüdüm;
01:37
meaning we buy way too much
29
97469
1376
yani çok fazla şey satın alıyor
01:38
and we throw it away without a second thought.
30
98845
2920
ve hiç düşünmeden atıyoruz.
01:42
Think, "Oh, I've worn that top on Instagram,
31
102140
2586
"Ah, bu bluzu Instagram'da giymiştim,
o yüzden bir daha giymek istemiyorum" diye düşünüyoruz.
01:44
so I don't want to wear it again."
32
104768
1877
01:46
Or, "This shirt has ripped,
33
106686
1293
Ya da "Bu gömlek yırtıldı,
01:47
so I'm going to chuck it and get a new one."
34
107979
2086
o yüzden atıp yenisini alacağım."
01:50
Or, "I've got a date lined up on Friday, so I'm going to buy a new outfit."
35
110106
3754
Ya da "Cuma günü bir randevum var, o yüzden yeni bir kıyafet alacağım."
01:53
This is how we've been taught to engage with our clothes.
36
113902
2836
Giysilerimizle bu şekilde ilişki kurmamız öğretildi.
01:56
This is how I used to think.
37
116738
2002
Ben de eskiden böyle düşünürdüm.
01:59
But engaging with clothing in this way has an absolutely devastating cost,
38
119407
5089
Ancak giysilerle bu şekilde ilişki kurmanın kesinlikle yıkıcı bir bedeli var
02:04
a side we in the global North so rarely get to see.
39
124537
3337
ve bu bedel küresel Kuzey'de bizlerin çok nadiren görebildiği bir yön.
02:07
That top from that Instagram post that went to a charity shop
40
127874
3378
Instagram paylaşımında yer alan ve yeniden giyilmek yerine
02:11
instead of being reworn,
41
131294
1502
bir hayır kurumuna giden o üst,
02:12
it could have ended up as one of 15 million items
42
132837
3629
her hafta Gana kıyılarına ulaşan
02:16
arriving to the shores of Ghana each week.
43
136508
2669
15 milyon üründen biri olabilirdi.
02:19
Or it could have ended up on the mountain of clothes
44
139219
3128
Ya da Şili'deki Atacama Çölü'nde,
02:22
in the Atacama Desert in Chile, a pile so big,
45
142389
3128
şu anda uzaydan görülebilecek kadar
02:25
it's now viewable from space.
46
145517
2377
büyük bir giysi yığınına dönüşebilirdi.
02:28
Fashion waste levels have reached 92 million metric tons.
47
148311
5047
Moda atıkları 92 milyon metrik tona ulaşmış durumda.
02:33
To put that into perspective,
48
153817
1418
Bunu bir perspektife oturtmak gerekirse,
02:35
because sometimes big numbers are really hard to conceptualize,
49
155276
3003
çünkü bazen büyük rakamları kavramsallaştırmak gerçekten zordur,
02:38
if you took every single person that lived in Europe,
50
158279
2920
Avrupa'da yaşayan her bir insanı alsanız,
02:41
we're talking hundreds of millions of people,
51
161241
2836
yüz milyonlarca insandan bahsediyoruz
ve hepsini bir araya getirip devasa bir tartıya koysanız,
02:44
and you brought them all together
52
164077
1585
02:45
and you put them all on one massive weighing scale,
53
165662
2419
yine de bir yılda ürettiğimiz
02:48
they still wouldn't be as heavy
54
168123
1501
02:49
as the amount of clothing waste we're producing annually.
55
169666
3962
giysi atığı miktarı kadar ağır olmazlardı.
02:54
And it's growing and it's unsustainable.
56
174254
3962
Bu miktar giderek artıyor ve sürdürülemez bir hal alıyor.
02:58
But fashion waste is only one side of the coin.
57
178800
2961
Ancak moda atıkları madalyonun sadece bir yüzü.
03:01
We are producing so many clothes
58
181803
2169
O kadar çok giysi üretiyoruz ki,
03:03
that the fashion industry's carbon emissions each year
59
183972
2627
moda endüstrisinin her yılki karbon emisyonu
03:06
are more than all international air travel.
60
186599
3421
tüm uluslararası uçak seyahatlerinden daha fazla.
03:10
So the question is,
61
190520
1627
O halde soru şu:
03:12
how do we go about generating less fashion waste
62
192188
2878
Nasıl daha az moda atığı yaratabilir
03:15
and in turn reduce the amount of clothes we're producing?
63
195108
3462
ve bunun karşılığında ürettiğimiz giysi miktarını azaltabiliriz?
03:18
Well, to me, the answer is simple.
64
198611
2378
Bana göre cevap basit.
03:21
When we value clothes correctly,
65
201448
2794
Kıyafetlere doğru bir şekilde değer verdiğimizde,
onlara özen gösterdiğimizde, onları onardığımızda,
03:24
we care for them, we repair them,
66
204242
2252
03:26
we alter them to fit us, even if our bodies change,
67
206494
2753
bedenlerimiz değişse bile üzerimize uyacak şekilde değiştirdiğimizde,
03:29
we don't just throw them away and buy more.
68
209289
2586
onları atmaz ve daha fazlasını satın almayız.
03:31
But how did I, and how do we all,
69
211875
2252
Peki ben ve hepimiz,
03:34
go about changing our mindset away from one of disposability
70
214169
3461
zihniyetimizi tek kullanımlık olmaktan çıkarıp değerli
03:37
and towards one of value and longevity?
71
217630
3003
ve uzun ömürlü bir zihniyete doğru nasıl değiştirebiliriz?
03:41
Well, I'd like to take you to look at my sister's jeans.
72
221217
3379
Sizi kız kardeşimin kot pantolonuna götürmek istiyorum.
03:45
My sister loves these jeans
73
225180
2752
Kız kardeşim bu kot pantolonu
03:47
ever since my parents bought them for her 15 years ago
74
227974
2628
15 yıl önce Kopenhag seyahati öncesinde
ailem ona aldığından beri çok seviyor.
03:50
before a trip to Copenhagen.
75
230643
1544
03:52
My sister is an artist.
76
232187
1209
Kız kardeşim bir sanatçı.
03:53
There's nothing she loves more than to wear these jeans when she paints.
77
233438
3545
Resim yaparken bu kotları giymekten daha çok sevdiği bir şey yok.
03:57
They're comfortable, durable,
78
237025
1877
Rahat, dayanıklı
03:58
and she even uses them as a place to wipe her paintbrush.
79
238943
2795
ve hatta fırçasını silmek için bile kullanıyor.
04:02
Now these jeans are made of denim, which is a natural fabric.
80
242947
4255
Bu kotlar doğal bir kumaş olan denimden yapılmıştır.
04:07
A lot of water,
81
247202
1918
Bu kotların yapımında
04:09
time and care has gone into making these jeans,
82
249162
2461
çok fazla su, zaman ve özen harcanmıştır,
04:11
the time and care of many garment workers.
83
251623
2461
birçok konfeksiyon işçisinin zamanı ve özeni.
04:14
They have value,
84
254084
1876
Bu kotların bir değeri var,
04:15
but their value has only grown over time
85
255960
2169
ancak bu değer zaman içinde daha da arttı çünkü bu kotların üzerinde
04:18
as there are bits of paint on these jeans that match paintings around the world.
86
258171
5172
dünyanın dört bir yanındaki resimlerle eşleşen boya parçaları var.
04:23
Think, there's a bit of yellow over here
87
263343
2085
Düşünün, buradaki bir parça sarı,
04:25
that matches yellow in a painting in a gallery in Korea.
88
265470
3211
Kore'deki bir galerideki tablodaki sarıyla eşleşiyor.
04:28
Or a bit of red on this side that matches a painting in a home in Miami.
89
268681
4839
Ya da şu bir parça kırmızı Miami'deki bir evde bulunan bir tabloyla eşleşiyor.
04:33
How incredible is that?
90
273520
1793
Ne kadar inanılmaz değil mi?
04:35
My sister's worn these jeans so much
91
275313
1960
Kız kardeşim bu kotu o kadar çok giydi ki
04:37
that she's had to use SOJO to get them repaired twice,
92
277315
3128
SOJO'ya iki kez tamir ettirmek zorunda kaldı,
04:40
making them even more hers with every patch,
93
280485
3545
her yama ile daha da onun oldu,
04:44
making them even more valued with every stitch.
94
284030
3504
her dikiş ile daha da değerli hale geldi.
04:47
There is so much beauty and power in repairing and caring for our clothes.
95
287575
5589
Giysilerimizi onarmanın ve onlara özen göstermenin
çok büyük bir güzelliği ve gücü var.
04:53
So often sustainability can be about the need to give something up.
96
293748
4088
Sürdürülebilirlik çoğu zaman
bir şeylerden vazgeçmek anlamına gelebilir.
04:57
But for me, sustainable fashion isn't about losing anything.
97
297836
4963
Ama benim için sürdürülebilir moda bir şey kaybetmekle ilgili değil.
05:02
It's about gaining a deeper and truer happiness with the clothes that we own.
98
302799
4963
Sahip olduğumuz kıyafetlerle daha derin
ve daha gerçek bir mutluluk kazanmakla ilgili.
05:07
More connection, more appreciation, and more intentional and personal joy.
99
307804
5630
Daha fazla bağlantı, daha fazla takdir ve daha fazla kasıtlı ve kişisel neşe.
05:13
I think we can all agree that my sister should not throw these jeans away.
100
313476
4755
Sanırım hepimiz kız kardeşimin bu kotları atmaması gerektiği konusunda hemfikiriz.
05:18
But that's just one example.
101
318231
1501
Ama bu sadece bir örnek.
05:19
(Applause)
102
319732
1001
(Alkışlar)
05:20
But that's just one example.
103
320733
1752
Ama bu sadece bir örnek.
05:22
This pair of trousers that I've had tailored to fit
104
322485
3212
Şu anda TED'de sahnede giydiğim
05:25
that I'm now wearing on the stage at TED,
105
325697
2335
üzerime tam uyması için terziye verdiğim
05:28
they shouldn't be thrown away either.
106
328074
2044
bu pantolon da atılmamalı.
05:30
Neither should that dress that I bought a couple of summers ago
107
330160
2961
Birkaç yaz önce en iyi arkadaşımla birlikte güneşli bir günde
05:33
with my best friend on a sunny day in a Camden charity shop.
108
333121
3295
Camden'daki bir yardım mağazasından satın aldığım elbise de atılmamalı.
05:36
Neither should that jumper that I was wearing
109
336457
2545
Babam bana bakıp benimle gurur duyduğunu söylediğinde
05:39
when my dad looked at me and said he was proud of me.
110
339043
2962
üzerimde olan o kazak da atılmamalı.
05:42
Clothing can just be clothing.
111
342338
2253
Kıyafetler sadece kıyafet olabilir.
05:44
It can be a quick fix, a passing trend,
112
344591
3253
Hızlı bir düzeltme, geçici bir trend,
05:47
a forgettable item that we wear once for that random date.
113
347886
3753
rastgele bir randevu için bir kez giydiğimiz unutulabilir bir öğe olabilir.
05:51
Or it can be something thoughtful,
114
351681
3170
Ya da düşünceli bir şey,
05:54
a material, style and shape that works for us,
115
354851
2878
bizim için işe yarayan bir malzeme, stil ve şekil,
05:57
something we want to wear over and over again
116
357770
3379
tekrar tekrar giymek istediğimiz bir şey
06:01
and something that embodies
117
361149
1626
ve hayatımızın hikayesini
06:02
the story and the experiences of our life.
118
362817
3337
ve deneyimlerini somutlaştıran bir şey olabilir.
06:07
Every single one of us is wearing clothing.
119
367071
3045
Her birimiz kıyafet giyiyoruz.
06:10
So I want you to stop for a second and think.
120
370491
2586
Bu yüzden bir saniye durup düşünmenizi istiyorum.
06:14
That top, those trousers.
121
374329
2627
Şu üst, şu pantolon.
06:17
Do you know which field in which country across the world
122
377582
3503
O muhteşem pamuğun dünyanın hangi ülkesindeki
hangi tarlada yetiştiğini biliyor musunuz?
06:21
grew that amazing cotton?
123
381127
1668
06:23
Which woman with what family and what life sewed your seam together?
124
383254
4505
Hangi kadın, hangi aile ve hangi yaşamla birlikte dikişinizi dikti?
06:28
Where have you worn those clothes?
125
388092
2002
Bu kıyafetleri nerede giydiniz?
06:30
What experiences have you had in them?
126
390136
2461
Onların içinde ne gibi deneyimler yaşadınız?
06:32
Will you still have them in 60 years' time?
127
392597
3128
Altmış yıl sonra hala o kıyafetlere sahip olacak mısınız?
06:36
Why wouldn't you?
128
396309
1376
Neden olmasın ki?
06:38
Imagine if when you were giving an item away,
129
398269
2252
Bir eşyayı verirken,
o eşyanın tüm yaratılış yolculuğunu gördüğünüzü hayal edin.
06:40
you saw the entire creation journey of that item.
130
400563
2544
06:43
And you saw all the times that you'd worn it.
131
403441
2795
Onu giydiğiniz tüm zamanları.
06:47
There is no denying that responsibility
132
407111
2419
İçinde yaşadığımız bu sürdürülemez sistemin
06:49
for this unsustainable system that we live in lies with governments,
133
409572
3212
sorumluluğunun hükümetlere, yasalara, şirketlere
ve markalara ait olduğunu inkar etmek mümkün değil.
06:52
legislation, corporations and brands.
134
412825
1836
06:54
But there's also no denying
135
414661
1585
Ancak doyumsuz miktarda satın alan
06:56
that we are the ones doing the insatiable amounts of buying
136
416246
3545
ve çöpe atanların bizler olduğu da
06:59
and we are the ones doing the throwing away.
137
419791
2085
inkar edilemez.
07:01
And with that, there is so much power and opportunity for us
138
421876
2836
Bununla birlikte, satın aldıklarımızın kolayca çöpe atıldığı bir kültürden
07:04
to collectively move ourselves away from a culture
139
424754
3545
kendimizi kolektif olarak uzaklaştırmak
07:08
in which what we buy is easily thrown away
140
428341
2669
ve bunun yerine satın aldıklarımızın
daha çok sevildiği ve değer gördüğü
07:11
and instead move us to a culture
141
431010
1877
07:12
in which what we buy is loved and valued more.
142
432929
3503
bir kültüre geçmek için çok fazla itici güç ve fırsat var.
07:17
I've just been talking about clothing today,
143
437558
2545
Bugün sadece giyimden bahsettim
07:20
but really I could be talking about anything
144
440103
2460
ama aslında her şeyden bahsedebilirdim
07:22
as our problems of overconsumption and waste go far beyond
145
442563
3462
çünkü aşırı tüketim ve israf sorunlarımız
giyim sektörünün çok ötesine geçiyor.
07:26
just the clothing industry.
146
446025
1627
07:27
We need to buy less stuff
147
447652
2586
Daha az şey satın almamız
ve satın aldıklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor.
07:30
and we need to look after what we buy.
148
450238
2085
07:32
It will mean less global waste,
149
452323
1669
Bu, daha az küresel atık, daha az küresel üretim
07:34
less global production and a reduced negative impact on this planet.
150
454033
3796
ve bu gezegen üzerindeki olumsuz etkinin azalması anlamına gelecektir.
07:38
Valuing the things that we own is a climate solution.
151
458162
4713
Sahip olduğumuz şeylere değer vermek bir iklim çözümüdür.
07:43
So next time you buy something --
152
463710
2168
Bir dahaki sefere bir şey satın aldığınızda --
07:45
(Applause)
153
465878
4797
(Alkışlar)
07:50
So next time you buy something,
154
470717
2711
Bir dahaki sefere bir şey satın aldığınızda,
07:53
maybe it's a pair of jeans for a trip to Copenhagen,
155
473428
2919
belki Kopenhag'a gitmek için bir kot pantolon
07:56
or maybe you're in a market in Sierra Leone
156
476389
2794
ya da Sierra Leone'de bir pazardasınız
07:59
and you come across a yellow dress,
157
479225
2252
ve sarı bir elbiseye rastladınız,
08:01
I want you to think "Do I need this?"
158
481477
3087
"Buna ihtiyacım var mı?" diye düşünmenizi istiyorum.
08:05
"What has it taken for this item to get here to me in my hands?"
159
485148
4045
Bu eşyanın elime ulaşması için ne gerekiyordu?
08:09
"What story can I create alongside this item?"
160
489569
3503
Bu eşyayla birlikte nasıl bir hikaye yaratabilirim?
08:13
And "Will I really, truly value it?"
161
493698
3503
Ve "Buna gerçekten değer verecek miyim?"
08:17
Thank you.
162
497577
1168
Teşekkür ederim.
08:18
(Cheers and applause)
163
498786
5965
(Tezahürat ve alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7