English Grammar Course For Beginners: Basic English Grammar

Hi everybody.

Selam millet.

Welcome to Beginner 1.

Beginner 1'e hoş geldiniz.

In these videos, I hope to teach you some basic English.

Bu videolarda size bazı temel İngilizce öğretmeyi umuyorum.

So these videos are for low level beginners.

Yani bu videolar düşük seviyeli yeni başlayanlar içindir.

Okay…

Tamam…

Now when you watch these videos, I want you to pay attention.

Şimdi bu videoları izlerken dikkatinizi vermenizi istiyorum.

Okay…

Tamam…

Watch all the videos in the series.

Serideki tüm videoları izleyin.

Okay…

Tamam…

Please listen carefully and if there are any words or expressions that you don’t know,

Lütfen dikkatlice dinleyin ve bilmediğiniz kelime veya ifadeler varsa

please check your dictionary.

lütfen sözlüğünüze bakın.

Another thing you should do is repeat after me.

Yapmanız gereken başka bir şey de benden sonra tekrarlamak .

Repeating is a really good practice.

Tekrar etmek gerçekten iyi bir uygulamadır.

Okay…

Tamam…

So, I know that some of these videos are hard.

Yani, bu videolardan bazılarının zor olduğunu biliyorum.

But please don’t give up.

Ama lütfen pes etme.

If you try your best, and watch all of these videos, I know that your English will get

Elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışırsanız ve tüm bu videoları izlerseniz, İngilizcenizin daha iyi olacağını biliyorum

better.

.

Okay, well let’s get started.

Tamam, hadi başlayalım.

Hi, everybody and welcome to this video.

Herkese merhaba, bu videoya hoş geldiniz.

Now in this video, I want to talk about the difference between consonants and vowels.

Şimdi bu videoda ünsüzler ve ünlüler arasındaki farktan bahsetmek istiyorum.

Now, in the English alphabet, there are twenty-six letters.

Şimdi, İngiliz alfabesinde yirmi altı harf var.

And in the alphabet, there are five main vowels and one special vowel.

Alfabede ise beş ana ünlü ve bir özel ünlü vardır.

And the rest are consonants.

Ve geri kalanı ünsüzlerdir.

So, let’s look at the board.

Öyleyse tahtaya bakalım.

Here’s the alphabet.

İşte alfabe.

The first letter, ‘a’, is a vowel.

İlk harf olan 'a' sesli harftir.

The next letter, ‘b’, is a consonant.

Bir sonraki harf olan 'b', bir ünsüzdür.

‘c’ is a consonant.

'c' bir ünsüzdür.

‘d’: consonant.

'd': ünsüz.

‘e’ is a vowel.

'e' bir sesli harftir.

Then, ‘f’, is a consonant.

O zaman, 'f', bir ünsüzdür.

‘g’: consonant.

'g': ünsüz.

‘h’: consonant.

'h': ünsüz.

‘e’ is another vowel.

'e' başka bir sesli harftir.

‘j’ is a consonant.

'j' bir ünsüzdür.

‘k’: consonant. ‘l’, ‘m’, ‘n’ are consonants.

'k': ünsüz. 'l', 'm', 'n' sessiz harflerdir.

‘o’ is another vowel.

'o' başka bir sesli harftir.

‘p’, ‘q’, ‘r’, ’s’ and ‘t’, these are all consonants.

'p', 'q', 'r', 's' ve 't', bunların hepsi sessiz harflerdir.

‘u’ is the last main vowel.

'u' son ana ünlüdür.

‘v’: consonant.

'v': ünsüz.

‘w’: consonant.

'w': ünsüz.

‘x’: consonant.

'x': ünsüz.

‘y’ is the special vowel.

'y' özel sesli harftir.

And we’ll talk about that more later on.

Ve bunun hakkında daha sonra konuşacağız.

And ‘z’ is the last letter and it is a consonant.

Ve 'z' son harftir ve bir ünsüzdür.

Okay, so, there are twenty-six letters in the alphabet.

Pekala, alfabede yirmi altı harf var .

There are five main vowels.

Beş ana sesli harf vardır.

One special vowel.

Bir özel sesli harf.

And the rest are consonant.

Ve geri kalanı ünsüz.

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay…

Tamam…

Let’s look at some words.

Bazı kelimelere bakalım.

Now all English words have vowels.

Artık tüm İngilizce kelimelerin ünlüleri var.

Maybe one or many vowels.

Belki bir veya daha fazla sesli harf.

So, let’s look at these words.

Öyleyse, bu kelimelere bakalım.

The first word is “cat”.

İlk kelime "kedi" dir.

Okay, we have ‘c’ is a consonant.

Tamam, elimizde 'c' bir ünsüz var.

‘a’ a vowel.

'a' sesli harf.

‘t’: consonant.

't': ünsüz.

“Egg”.

"Yumurta".

‘e’ is a vowel.

'e' bir sesli harftir.

And ‘g’, ‘g’. ‘g’ is a consonant.

Ve "g", "g". 'g' bir ünsüzdür.

“Hit”.

"Vurmak".

‘h’ is a consonant.

'h' bir ünsüzdür.

‘i’ a vowel.

'ben' bir sesli harf.

And ‘t’ a consonant.

Ve bir ünsüz 't'.

“Top”.

"Tepe".

‘t’ is a consonant.

't' bir ünsüzdür.

‘o’ is a vowel.

'o' bir sesli harftir.

And ‘p’ a consonant.

Ve 'p' bir ünsüz.

The last word is “cut”.

Son kelime "kesmek".

‘c’ is a consonant.

'c' bir ünsüzdür.

‘u’ a vowel.

'u' bir sesli harf.

And ‘t’ a consonant.

Ve bir ünsüz 't'.

So we have the main vowels: ‘a’, ’e ’,’i’ ,’o’ ,’u’.

Yani ana ünlülerimiz var: 'a', 'e ','i' ,'o' ,'u'.

Now, I said ‘y’ is a special vowel.

Şimdi 'y'nin özel bir ünlü olduğunu söyledim.

That’s because sometimes it’s a vowel and sometimes it’s a consonant.

Bunun nedeni bazen bir sesli harf, bazen de bir ünsüz olmasıdır.

So let’s look.

Öyleyse bakalım.

In the word, “why”, the letter ‘y’ sounds like ‘i’.

"Neden" kelimesinde, "y" harfi " i" gibi geliyor.

“Why”.

"Neden".

So it is a vowel.

Yani sesli harftir.

“Bicycle”.

"Bisiklet".

The letter ‘y’ sounds like ‘i’.

'Y' harfi kulağa 'i' gibi geliyor.

“Bicycle”.

"Bisiklet".

‘i’ is the letter ‘i’ right, it sounds like the letter ‘i’.

'i', 'i' harfidir, kulağa ' i' harfi gibi gelir.

So, in this case ‘y’ is also a vowel.

Yani, bu durumda 'y' de bir sesli harftir.

“Pretty”.

"Tatlı".

“Pretty”.

"Tatlı".

‘y’ sounds like ‘e’.

'y' kulağa 'e' gibi geliyor.

Okay…

Tamam…

“Pretty”.

“Güzel”.

So, it’s a vowel.

Yani, bu bir sesli harf.

Now, in the last two words, “you” and “yes”, the letter ‘y’ is a consonant.

Şimdi, son iki kelime olan "sen" ve "evet" de, 'y' harfi bir ünsüzdür.

Usually, if ‘y’ comes at the beginning of a word, or if it makes a /u/ sound, for

Genellikle 'y' bir kelimenin başına geliyorsa veya /u/ sesi yapıyorsa,

example, “you”, “yes”, it is a consonant.

örneğin "sen", "evet", bu bir ünsüzdür.

Okay…

Tamam...

So again, five main vowels: ‘a’, ’e’, ’i’, ’o’, ’u’.

Yani yine, beş ana ünlü: 'a', 'e', 'i', 'o', 'u'.

And ‘y’ the special vowel.

Ve özel sesli harf 'y'.

Now to help us remember vowels, we can say, “a, e, i, o, u and sometimes y.”

Şimdi ünlüleri hatırlamamıza yardımcı olması için "a, e, i, o, u ve bazen y" diyebiliriz.

Okay, repeat again after me.

Tamam, benden sonra tekrar et.

“a, e, i, o, u and sometimes y.”

"a, e, i, o, u ve bazen y."

One more time, faster.

Bir kez daha, daha hızlı.

“a, e, i, o, u and sometimes y.”

"a, e, i, o, u ve bazen y."

Okay, and that’s the end of this video.

Tamam, ve bu videonun sonu.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Hi everybody and welcome to this video.

Herkese merhaba ve bu videoya hoş geldiniz.

In this video, we’re going to talk about using ‘a’ or ‘an’.

Bu videoda 'a' veya 'an' kullanımı hakkında konuşacağız.

Okay…

Tamam…

We use ‘a’ or ‘an’ in front of nouns.

İsimlerin önünde 'a' veya 'an' kullanırız.

Well, what is a noun?

Peki, isim nedir?

A noun is a person, place, thing or animal.

Bir isim bir kişi, yer, şey veya hayvandır.

Okay, so let’s look at the board.

Tamam, tahtaya bakalım.

The first noun we have is “banana”.

Elimizdeki ilk isim “muz”.

“Banana”, starts with the consonant ‘b’.

“Muz”, “b” ünsüz harfiyle başlar.

So we put “a banana”.

Bu yüzden “bir muz” koyduk.

“a banana”.

"Bir muz". Bir

Look at the next word.

sonraki kelimeye bak.

“Apple”.

"Elma".

In this case, the first letter is ‘a’. ‘a’ is a vowel.

Bu durumda, ilk harf 'a'dır. 'a' bir sesli harftir.

Remember the vowels are a, e, i, o, u, so we have to put ‘an’.

Ünlülerin a, e, i, o, u olduğunu unutmayın, bu yüzden 'an' koymalıyız.

“an apple”.

"bir elma".

“cat”.

"kedi".

Hmmm.

Hmmm.

The first letter, ‘c’, is a consonant.

İlk harf olan 'c', bir ünsüzdür.

So, should we put, ‘a’ or ‘an’?

Öyleyse, 'a' mı yoksa 'an' mı koymalıyız?

Remember, if it’s a consonant, we have to put ‘a’.

Unutmayın, eğer bir ünsüz ise, 'a' koymalıyız.

“a cat”.

"bir kedi". Bir

The next word, “boy”.

sonraki kelime, "oğlan".

Again, the word starts with a consonant: ‘b’.

Yine, kelime bir ünsüzle başlar: 'b'.

So we have to say, “a boy”.

O halde “bir erkek” demeliyiz.

The next word, “egg”, has the letter ‘e’ in front.

Bir sonraki kelime olan "yumurta"nın önünde "e" harfi vardır .

‘e’ is a vowel.

'e' bir sesli harftir.

So what do we put?

Peki ne koyacağız?

We put ‘an’.

'an' koyduk.

If we read it, it sounds like “an egg.”

Okursak, kulağa "yumurta" gibi geliyor.

“an egg”.

"bir yumurta".

Okay, and the last word is “ant”.

Tamam, ve son kelime "karınca".

“ant” starts with the vowel ‘a’.

"karınca", "a" sesli harfiyle başlar.

So again, we must put……”an ant”.

Yani yine ……”bir karınca” koymalıyız.

“an ant”.

"bir karınca".

Now, let’s go through these words together.

Şimdi bu kelimeleri birlikte inceleyelim.

“a banana”.

"Bir muz".

“a banana”.

"Bir muz".

“an apple”.

"bir elma".

“an apple”.

"bir elma".

Keep in mind that when you have ‘an’ in front, it has to sound like almost one word.

Önünde 'an' olduğunda , kulağa neredeyse tek bir kelime gibi gelmesi gerektiğini unutmayın.

“an apple”.

"bir elma".

“an apple”.

"bir elma".

“a cat”.

"bir kedi".

“a cat”.

"bir kedi".

“a boy”.

"Bir çocuk".

“a boy”.

"Bir çocuk".

“an egg”.

"bir yumurta".

“an egg”.

"bir yumurta".

“an egg”.

"bir yumurta".

“an egg”.

"bir yumurta".

“an ant”.

"bir karınca".

“an ant”.

"bir karınca".

“an ant”.

"bir karınca".

Okay…

Tamam… Bir

Let’s move on the next part.

sonraki kısma geçelim.

Okay, let’s do some extra practice.

Tamam, hadi biraz daha pratik yapalım.

Ahhh, I have some nouns on the board.

Ahhh, tahtada bazı isimler var.

Remember, a noun is a person, place, thing or animal.

Unutmayın, bir isim bir kişi, yer, şey veya hayvandır.

So let’s go through them one by one.

O halde bunları tek tek inceleyelim.

“A book”, “book” is a thing.

“Bir kitap”, “kitap” bir şeydir.

It’s a thing that we read.

Okuduğumuz bir şey.

“Park”, is a place.

“Park”, bir yerdir.

It’s a place we go.

gittiğimiz bir yer.

“Umbrella” is a thing.

“Şemsiye” bir şeydir.

Right…

Doğru…

Umbrella is a thing that we use when it’s raining.

Şemsiye yağmur yağarken kullandığımız bir şey .

“Elephant”.

"Fil".

“Elephant” is an animal.

"Fil" bir hayvandır.

“Doctor”.

"Doktor".

“Doctor” is a person.

"Doktor" bir kişidir.

And “orange”.

Ve "turuncu".

Orange is a thing that we eat.

Portakal yediğimiz bir şeydir.

Okay…

Tamam…

Now, I’m going to say ‘a’ or ‘an’ in front of the nouns.

Şimdi isimlerin önüne 'a' veya 'an' diyeceğim .

I want you to listen and see if you can hear the difference.

Dinlemenizi ve farkı duyup duyamayacağınızı görmenizi istiyorum .

Okay…

Tamam…

We have “book”.

“Kitabımız” var.

In that case we say, “a book”.

Bu durumda “kitap” deriz.

“a book”.

"kitap".

We have to say, “a book”.

“Kitap” demeliyiz.

Okay…

Tamam…

The next one is “park”.

Sıradaki “park”.

We say, “a park”.

“Park” diyoruz.

“a park”.

"bir park".

Remember, we put ‘a’ in front of words that begin with consonants.

Unutmayın, ünsüzlerle başlayan kelimelerin önüne 'a' koyarız .

‘b’ and ‘p’ are consonants.

'b' ve 'p' ünsüzlerdir.

That’s why we say, “a book”, “a park”.

Bu yüzden “kitap”, “park” deriz.

Okay…

Tamam…

How about the next word?

Peki ya sonraki kelime?

“an umbrella”.

"bir şemsiye".

“an umbrella”.

"bir şemsiye".

Could you here the difference?

Farkı burada bulabilir misin?

“an umbrella”.

"bir şemsiye".

We say ‘an’ because umbrella starts with a vowel: ‘u’.

'An' diyoruz çünkü şemsiye bir sesli harfle başlıyor: 'u'.

“an umbrella”.

"bir şemsiye".

Okay… “elephant”.

Tamam… "fil".

We should we say?

Söylemeli miyiz?

“elephant”.

"fil".

“elephant”.

"fil".

Again, elephant starts with a vowel.

Yine fil sesli harfle başlar.

“a doctor”.

"doktor".

“a doctor”.

"doktor".

“a doctor”.

"doktor".

And the last word, “an orange”.

Ve son söz, "portakal".

“an orange”.

"Portakal".

Again, we have to say, “an orange” because ‘o’ is a vowel.

Yine “o” sesli harf olduğu için “portakal” demeliyiz .

So, let’s go through each word one more time.

Öyleyse, her kelimeyi bir kez daha gözden geçirelim .

“a book”.

"kitap".

“a book”.

"kitap".

Okay… “a park”.

Tamam… “bir park”.

“a park”.

"bir park".

“an umbrella”.

"bir şemsiye".

“an umbrella”.

"bir şemsiye". Kulağa

Notice it sounds like one word.

tek kelime gibi geldiğini fark edin.

“an umbrella”.

"bir şemsiye".

“an elephant”.

"bir fil".

“an elephant”.

"bir fil".

“a doctor”.

"doktor".

“a doctor”.

"doktor".

And the last one.

Ve sonuncusu.

“an orange”.

"Portakal".

“an orange”.

"Portakal".

Okay…

Tamam…

So that’s the end of this video.

Demek bu videonun sonu.

I hope you can remember when to use ‘a’ and ‘an’.

Umarım 'a' ve 'an'ı ne zaman kullanacağınızı hatırlarsınız .

Okay, thank you.

Tamam teşekkür ederim.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody and welcome to this video.

Herkese merhaba, bu videoya hoş geldiniz.

Now, in this lesson I’m going to talk about singular and plural nouns.

Şimdi, bu derste tekil ve çoğul isimler hakkında konuşacağım.

Okay…

Tamam…

Singular means one.

Tekil, bir demektir.

And plural means more than one or many.

Ve çoğul, birden fazla veya çok anlamına gelir.

Okay…

Tamam…

So let’s look at the board.

Öyleyse tahtaya bakalım.

This part is showing singular nouns.

Bu bölüm tekil isimleri gösteriyor.

Okay, remember, singular means one.

Tamam, unutma, tekil bir demektir.

Okay…

Tamam…

So when the noun is singular, we put ‘a’ or ‘an’.

Yani isim tekil olduğunda 'a' veya 'an' koyarız.

So let’s look.

Öyleyse bakalım.

“a ring”.

"bir yüzük".

That means one ring.

Bu bir yüzük anlamına gelir.

“a ring”.

"bir yüzük".

“a dog”.

"bir köpek".

Again, one dog.

Yine bir köpek.

“a dog”.

"bir köpek".

“a teacher”.

"öğretmen".

One teacher.

bir öğretmen.

“a teacher”.

"öğretmen".

“an apple”.

"bir elma".

“an apple”.

"bir elma".

One apple.

Bir elma.

“an egg”.

"bir yumurta".

“an egg”.

"bir yumurta".

One egg.

Bir yumurta.

So again, one….noun is singular.

Yani yine, bir….isim tekildir.

Okay…

Tamam…

Now over here, we have plural nouns.

Şimdi burada çoğul isimlerimiz var.

Plural means more than one.

Çoğul, birden çok anlamına gelir.

Two, three, four, and so on.

İki, üç, dört vb.

So, many.

Yani, birçok.

Okay…

Tamam…

So, when we have a plural noun we have to, don’t forget, we have to put ‘s’ or

Yani, çoğul bir ismimiz olduğunda, unutma, 's' veya

‘es’.

'es' koymalıyız.

Again, if there’s more than one, if the noun is plural, you have to put ‘s’ or

Yine birden fazla ise isim çoğul ise s veya es koymanız gerekir

‘es’.

.

Now the nouns here, you just have to add an ‘s’.

Şimdi buradaki isimler, sadece bir 's' eklemelisiniz.

Okay, and we’re going to go through them right now.

Tamam, şimdi onların üzerinden geçeceğiz .

“two rings”.

"iki yüzük".

Okay, we had one ring.

Tamam, bir yüzüğümüz vardı.

“a ring”.

"bir yüzük".

Now we have “two rings.”

Artık "iki yüzüğümüz" var.

With an ‘s’.

Bir 's' ile.

Okay…

Tamam…

We had “a dog”.

“Bir köpeğimiz” vardı.

The plural is “three dogs”.

Çoğul "üç köpek" dir.

Again, ‘s’.

Yine, 's'.

“three dogs”.

"üç köpek".

“a teacher”.

"öğretmen".

One teacher.

bir öğretmen.

“four teachers”.

“dört öğretmen”.

“four teachers”.

“dört öğretmen”.

Don’t forget the ‘s’.

's'yi unutma.

Okay, you must not forget that.

Tamam, bunu unutmamalısın.

“an apple”.

"bir elma".

That’s one apple.

Bu bir elma.

Then we have plural.

O zaman çoğul var.

“five apples”.

"beş elma".

“five apples”.

"beş elma".

Okay…

Tamam…

And the last one.

Ve sonuncusu.

“an egg”.

"bir yumurta".

One egg.

Bir yumurta.

“six eggs”.

"altı yumurta".

Don’t forget ‘s’.

's'yi unutma.

“six eggs”.

"altı yumurta".

Okay…

Tamam...

I really need you to remember that.

Bunu hatırlamana gerçekten ihtiyacım var.

“two rings”.

"iki yüzük".

“three dogs”.

"üç köpek".

“four teachers”.

“dört öğretmen”.

“five apples”.

"beş elma".

and “six eggs”.

ve "altı yumurta".

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, now we have some more nouns.

Tamam, şimdi birkaç ismimiz daha var.

These nouns are a little bit different.

Bu isimler biraz farklı.

Uhhh, when they’re singular it’s the same.

Uhhh, tekil olduklarında aynıdır.

You put ‘a’ or ‘an’ in front.

Önüne 'a' veya 'an' koyarsınız.

But when you want to make them plural, you have to add ‘es’.

Ama onları çoğul yapmak istediğinizde 'es' eklemelisiniz.

Remember, I said, you can add ‘s’ or ‘es’ to make a noun plural…more than one.

Unutma, dedim, bir ismi çoğul yapmak için 's' veya 'es' ekleyebilirsin ... birden fazla.

So again, these nouns you have to add ‘es’.

Yani yine, bu isimlere 'es' eklemelisiniz.

So let’s go through them one more time.

Öyleyse bir kez daha onların üzerinden geçelim.

Okay…

Tamam…

So we have “a bus”.

Yani bir “otobüsümüz” var.

“a bus”.

"otobüs".

Again, that means one bus.

Yine, bu bir otobüs anlamına gelir.

“a box”.

"bir kutu".

“a box”.

"bir kutu".

“a watch”.

"bir saat".

“a watch”.

"bir saat".

Okay, one.

Tamam, bir.

“a kiss”.

"öpücük".

“a kiss”.

"öpücük".

And “an ax”.

Ve "bir balta".

“an ax”.

"bir balta".

One.

Bir.

“an ax”.

"bir balta".

Okay…

Tamam…

Now, we’re going to move on to the plural.

Şimdi çoğul olana geçeceğiz.

Remember, again, to make the plural, or more than one, here, we add ‘es’.

Unutmayın, çoğul veya birden fazla yapmak için buraya 'es' ekleriz.

Okay…

Tamam…

“a bus”.

“bir otobüs”.

One.

Bir.

“two buses”.

"iki otobüs"

“two buses”.

"iki otobüs"

“a box”.

"bir kutu".

“three boxes”.

"üç kutu".

. “three boxes”

. "üç kutu"

“a watch”.

"bir saat".

“four watches”.

"dört saat".

‘es’ right.

doğru.

“four watches”.

"dört saat".

“a kiss”.

"öpücük".

One.

Bir.

“five kisses”.

"beş öpücük".

“five kisses”.

"beş öpücük".

Add the ‘es’.

'es' ekleyin.

And the last one.

Ve sonuncusu.

“an ax”.

"bir balta".

“an ax”.

"bir balta".

Okay, we have “six axes”.

Tamam, "altı eksenimiz" var.

“six axes”.

"altı eksen".

Don’t forget.

unutma

We have to put ‘es’ to make these nouns plural.

Bu isimleri çoğul yapmak için 'es' koymalıyız .

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

So, how do we know if we should put ‘s’ or ‘es’ to make the noun plural?

Peki, ismi çoğul yapmak için 's' mi yoksa 'es' mi koymamız gerektiğini nasıl anlarız?

Well, for most nouns, you just have to put ‘s’.

Çoğu isim için sadece 's' koymanız gerekir.

Okay, for most of them.

Tamam, çoğu için.

But, for some, you have to put ‘es’.

Ancak bazıları için 'es' koymalısınız.

And how do we know?

Ve nasıl bilebiliriz?

Well… let’s look at the board.

Pekala… tahtaya bakalım.

We have some nouns.

Bazı isimlerimiz var.

The first one is “church”.

Birincisi “kilise”.

Okay…

Tamam…

“Church” ends in ‘ch’.

"Kilise", "ch" ile biter.

So if the noun ends in ‘ch’, you have to put ‘es’.

Yani isim 'ch' ile bitiyorsa, 'es' koymalısınız.

Okay…

Tamam…

So it becomes “churches”.

Yani “kiliseler” oluyor.

So again, if the noun ends in ‘ch’, add ‘es’ at the end to make it plural.

Yine, isim 'ch' ile bitiyorsa, çoğul yapmak için sonuna 'es' ekleyin.

The same goes for the next word “brush”.

Aynı şey bir sonraki kelime olan “fırça” için de geçerli.

You’ll notice “brush” ends in ‘sh’.

"Fırça"nın "sh" ile bittiğini fark edeceksiniz.

Okay…

Tamam…

So if it ends in ‘sh’, same thing, we add ‘es’ at the end to make it plural.

Yani aynı şey 'sh' ile biterse, çoğul yapmak için sonuna 'es' ekleriz.

Okay…

Tamam…

The next word is fox.

Sıradaki kelime fox.

We have the letter ‘x’ at the end.

Sonunda 'x' harfimiz var.

Okay…

Tamam…

All nouns that end in ‘x’, we have to put ‘es’ to make it plural.

'x' ile biten tüm isimleri çoğul yapmak için 'es' koymalıyız.

Okay, so, ‘ch’, ‘sh’, ‘x’.

Tamam, "ch", "sh", "x".

If the noun ends with these, put ‘es’.

İsim bunlarla bitiyorsa 'es' konulur.

And the last one is “dress”.

Ve sonuncusu “elbise”.

Okay, we have ‘ss’ at the end.

Tamam, sonunda 'ss' var.

Same thing.

Aynı şey.

Put ‘es’ at the end to make it plural.

Çoğul yapmak için sonuna 'es' koyun.

Okay…

Tamam…

“Dresses”.

“Elbiseler”.

Again, if it ends in ‘ss’ put ‘es’.

Yine 'ss' ile bitiyorsa 'es' koyun.

Okay, so please, don’t forget ‘ch’, ‘sh’, ‘x’, ‘ss’, we must put ‘es’

Tamam, lütfen, 'ch', ' sh', 'x', 'ss'yi unutma, sonuna 'es' koymalıyız

at the end.

.

Most of the other nouns we just add ‘s’.

Diğer isimlerin çoğuna sadece 's' ekleriz.

Okay…

Tamam…

Now we have some special nouns on this side.

Şimdi bu tarafta bazı özel isimlerimiz var.

“Potato, tomato, volcano”.

"Patates, domates, volkan".

Now, most nouns that end in ‘o’, like “photo”, all we have to do is add an ‘s’

Şimdi, "fotoğraf" gibi "o" ile biten çoğu isim , tek yapmamız gereken onu çoğul yapmak için bir "s" eklemek

to make it plural.

.

“Photos”.

"Fotoğraflar".

Okay…

Tamam…

But these are special because we actually have to put ‘es’ at the end… to make

Ama bunlar özel çünkü aslında sonuna 'es' koymamız gerekiyor...

them…plural.

onları...çoğul yapmak için.

Okay…

Tamam…

So we have “potatoes, tomatoes, volcanoes”.

Yani elimizde “patates, domates, volkanlar” var.

Again, these are a little bit special.

Yine, bunlar biraz özel.

For most nouns that end in ‘o’, we just add ‘s’.

Sonu "o" ile biten çoğu isim için sadece "s" ekleriz.

Okay, and, uhhh, let’s go to the final part.

Tamam, ve uhhh, hadi son kısma geçelim.

Okay, let’s do some extra practice.

Tamam, hadi biraz daha pratik yapalım.

On the board, I have some nouns.

Tahtada bazı isimler var.

Some are singular and some are plural.

Bazıları tekil, bazıları çoğul. '

We have to decide together if we should put ‘s’ or ‘es’ or make them singular.

S' mi yoksa 'es' mi koysak yoksa tekil mi yapsak, birlikte karar vermeliyiz.

Okay…

Tamam…

So you have to listen carefully and remember what we learned in this video.

O halde dikkatle dinlemeli ve bu videoda öğrendiklerimizi hatırlamalısınız.

Okay…

Tamam…

“Two books”.

“İki kitap”.

Right, this is plural.

Doğru, bu çoğul.

There are two.

İki tane.

“Two books”.

"İki kitap".

We have to put an ‘s’.

Bir 's' koymalıyız.

“Two books”.

"İki kitap".

Okay…

Tamam…

The next one.

Sıradaki.

“Three class”.

"Üç sınıf".

Hmmmm.

Hımmm.

“Class” ends with an ‘s’.

“Sınıf” bir 's' ile biter.

So what do we put?

Peki ne koyacağız?

“Three classes”.

"Üç sınıf".

“Three classes”.

"Üç sınıf".

Okay…

Tamam…

So again the plural is “three classes”.

Yani yine çoğul “üç sınıf”.

Okay…

Tamam…

“A lion”.

“Bir aslan”.

“A lion”.

"Bir aslan".

Do we have to put anything?

Herhangi bir şey koymamız gerekiyor mu?

No.

Hayır.

No ‘s’ or ‘es’ because this is singular.

's' veya 'es' yok çünkü bu tekil.

There’s just one lion.

Sadece bir aslan var.

“A lion”.

"Bir aslan".

“Six hats”.

"Altı şapka".

“Six hats”.

"Altı şapka".

We have to put an ‘s’.

Bir 's' koymalıyız.

“Six hats”.

"Altı şapka".

Okay…

Tamam…

The next noun is “seven match”.

Sonraki isim “yedi maç”.

What do we out?

Ne yapacağız?

Well, we have a ‘ch’.

Pekala, bizde bir 'ch' var.

So we have to put “matches”.

Bu yüzden “kibrit” koymalıyız.

“Seven matches”.

"Yedi maç".

“Seven matches”.

"Yedi maç".

Okay…

Tamam…

And the last one is “one bat”.

Ve sonuncusu “bir yarasa”.

“One bat”.

"Bir yarasa".

We do not put an ‘s’ or ‘es’ because again, it’s just one.

Bir 's' veya 'es' koymuyoruz çünkü yine sadece bir.

We don’t have to put anything after ‘bat’.

Yarasadan sonra bir şey koymamıza gerek yok.

Okay, this is singular.

Tamam, bu tekil.

Okay, so, in this video, we learned how to make a noun singular.

Pekala, bu videoda bir ismi tekil yapmayı öğrendik.

Okay…

Tamam…

And how to make a noun plural.

Ve bir isim nasıl çoğul yapılır.

Remember, singular means one.

Unutma, tekil bir demektir.

Plural means more than one.

Çoğul, birden çok anlamına gelir.

And remember, don’t forget, we have to put ‘s’ or ‘es’.

Ve unutmayın, unutmayın, 's' veya 'es' koymalıyız.

Okay…

Tamam…

And thanks for joining.

Ve katıldığınız için teşekkürler.

That’s the end of this video.

Bu videonun sonu bu.

Bye.

Hoşçakal.

Hi everybody and welcome to this video.

Herkese merhaba ve bu videoya hoş geldiniz.

In this video, we’re going to talk about subjective pronouns.

Bu videomuzda sübjektif zamirlerden bahsedeceğiz.

So, let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım. İşte

Here they are.

buradalar.

The subjective pronouns.

Öznel zamirler.

Please take a careful look.

Lütfen dikkatli bakın.

They’re very important in English.

İngilizcede çok önemlidirler.

Okay…

Tamam…

So, the first subjective pronoun is ‘I’.

Yani, ilk sübjektif zamir 'ben'.

“I” means me.

"Ben" benim demektir.

“I’m Esther”.

"Ben Esther".

“I”.

"BEN".

“He”.

"O".

Now, “he” is only used for boys or men.

Artık “he” sadece erkekler veya erkekler için kullanılıyor.

Okay…

Tamam…

“He”.

"O".

So another boy or man is “he”.

Yani başka bir erkek ya da adam "o".

“She” is used for girls or women.

"She" kızlar veya kadınlar için kullanılır.

Okay…

Tamam...

“She”.

"O".

“It”.

"BT".

“It” is used for a place like a school, an animal like a dog, or a thing like a chair.

“It” okul gibi bir yer, köpek gibi bir hayvan veya sandalye gibi bir şey için kullanılır.

Okay…

Tamam…

“It”.

“O”.

The next one is “you”.

Sıradaki "sen".

“You” means you.

"Sen" sen demektir.

Okay…”you”.

Tamam sen".

“We”.

"Biz".

“We” means other people and me.

“Biz” diğer insanlar ve ben anlamına gelir.

For example, “I sing”, “you sing”, then “we sing”.

Örneğin, "Ben şarkı söylüyorum", "sen şarkı söylüyorsun", sonra "biz şarkı söylüyoruz".

Okay…”we”.

Tamam…” biz”.

And the last one is “they”.

Ve sonuncusu "onlar".

“They” means many people, places, animals or things.

"Onlar" birçok insan, yer, hayvan veya şey anlamına gelir.

Okay…

Tamam…

So, more than one.

Yani, birden fazla.

If there’s more than one, we use the subjective pronoun ‘they’.

Birden fazla varsa, 'onlar' sübjektif zamirini kullanırız.

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, so let’s practice together with subjective pronouns.

Pekala, hadi sübjektif zamirlerle birlikte pratik yapalım .

The first sentence on the board says, “Jenny sings”.

Tahtadaki ilk cümle "Jenny şarkı söylüyor" diyor.

Now Jenny is one girl.

Şimdi Jenny bir kız.

So we can say, “She sings”.

Yani “Şarkı söylüyor” diyebiliriz.

“Jack sings”.

"Jack şarkı söylüyor".

Jack is one boy.

Jack bir erkek.

So we have to say, “he sings”.

Yani “şarkı söylüyor” demeliyiz.

The last sentence says, “Jenny and Jack sing”.

Son cümle, "Jenny ve Jack şarkı söylüyor" diyor.

Now Jenny and Jack are two people.

Artık Jenny ve Jack iki kişidir.

So we have to say, “they sing”.

Yani “şarkı söylüyorlar” demeliyiz.

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, let’s do some more practice.

Tamam, biraz daha pratik yapalım.

The first sentence on the board says, “The cat runs”.

Tahtadaki ilk cümle “ Kedi koşuyor” diyor.

‘The cat’ is an animal, so we have to say, “It runs”.

'Kedi' bir hayvandır, bu yüzden 'Koşar' dememiz gerekir. Bir

The next sentence says, “The dog and cat run”.

sonraki cümle, "Köpek ve kedi koşar" diyor.

Now, ‘the dog and cat’, they are two animals.

Şimdi, 'köpek ve kedi', onlar iki hayvandır.

So anytime you have two or more things, we say, “They run”.

Yani ne zaman iki veya daha fazla şeyiniz olsa, "Koşuyorlar" deriz.

‘They’.

'Onlar'.

Okay, now, for the last sentence, I’m going to talk about my cat, Ongee.

Tamam, şimdi son cümle için kedim Ongee'den bahsedeceğim.

Ongee is a cat.

Ongee bir kedidir.

He’s an animal.

O bir hayvan.

But, he has a name.

Ama onun bir adı var.

He’s a boy cat.

O bir erkek kedi.

Okay and I love him.

Tamam ve onu seviyorum.

And he’s like family

Ve o aileden biri gibi

So, “Ongee runs”.

.

I can say “He runs”.

“Koşuyor” diyebilirim.

Okay…

Tamam… Bir

Let’s move on to the next part.

sonraki kısma geçelim.

Okay, here are some more examples.

Tamam, işte birkaç örnek daha.

But, this time, you have to figure out the subjective pronoun together with me.

Ama bu sefer benimle birlikte sübjektif zamirleri bulmalısın.

Okay…

Tamam…

So, “My students study”.

Yani “Öğrencilerim okuyor”.

What should we use?

Ne kullanmalıyız?

Well, ‘My students’, there’s an ‘s’.

Pekala, 'Öğrencilerim', bir 's' var.

Right…

Doğru…

They’re people and there’s more than one.

Onlar insan ve birden fazla var.

Many people.

Birçok insan.

So we have to use the subjective pronoun, ‘they’.

Bu yüzden sübjektif zamir "onlar" kullanmalıyız.

“They study”.

"Çalışıyorlar". Bir

The next example.

sonraki örnek.

“John is handsome”.

"John yakışıklı".

Okay, ‘John’, that’s a person.

Tamam, 'John', bu bir insan.

There’s only one.

Sadece biri var.

Right…

Doğru…

And it’s a boy, ‘John’.

Ve bu bir erkek, 'John'.

So what should we use?

Peki ne kullanmalıyız?

We have to use the subjective pronoun, ‘he’.

Sübjektif zamir 'o' kullanmalıyız.

One boy.

Bir oğlan.

We say, “he”.

“O” diyoruz.

“He is handsome”.

"O yakışıklı".

Okay, the last one.

Tamam, sonuncusu.

“Pizza is delicious”.

"Pizza lezzetlidir".

‘Pizza’ is a thing.

'Pizza' bir şeydir.

And there’s only one.

Ve sadece bir tane var.

Right…

Doğru…

There’s no ‘s’.

's' yok.

One pizza.

Bir pizza.

We say, “it”.

“O” diyoruz.

“It is delicious”.

"Lezzetli".

Okay…

Tamam…

Let’s move on to some more examples.

Biraz daha örneğe geçelim.

Okay, the first example says, “Seoul is a city”.

Tamam, ilk örnek “Seul bir şehirdir” diyor.

Now, ‘Seoul’ is a place.

Şimdi, 'Seul' bir yer.

Okay…

Tamam…

So we have to use the subjective pronoun, ‘it’.

Yani sübjektif zamir olan 'it'i kullanmalıyız.

“It is a city”.

"Bu bir şehir".

The next example says, “My parents love Ongee”.

Bir sonraki örnek, "Ailem Ongee'yi seviyor" diyor.

Now, ‘Ongee’ is my cat.

Şimdi, 'Ongee' benim kedim.

“My parents love Ongee”.

"Ailem Ongee'yi seviyor".

Well, ‘my parents’, they are two people.

Şey, 'ailem', onlar iki kişi.

My mom and my dad.

Annem ve babam.

So, what do I use?

Peki ne kullanacağım?

I have to say, “they”.

“Onlar” demek zorundayım.

“They love Ongee”.

"Ongee'yi seviyorlar".

The last example is very similar to the second one.

Son örnek, ikincisine çok benziyor .

“My parents and I love Ongee”.

"Ailem ve ben Ongee'yi seviyoruz".

Okay…

Tamam…

The difference is… it says, “and I”.

Fark şu ki… “ve ben” diyor.

So this is ‘my parents’ with ‘me’.

Yani bu, "ben" ile "ailem".

So I have to say, “we”.

Bu yüzden “biz” demek zorundayım.

“We love Ongee”.

"Ongee'yi seviyoruz".

Okay…

Tamam…

All of us.

Hepimiz.

Okay, so, in this video we learned about subjective pronouns.

Pekala, bu videoda sübjektif zamirleri öğrendik.

I hope you guys have a good understanding of ‘when’ and ‘how’ to use them.

Umarım sizler bunları 'ne zaman' ve 'nasıl' kullanacağınız konusunda iyi bir anlayışa sahipsinizdir.

Thank you for watching and I’ll see you guys next time.

İzlediğiniz için teşekkürler ve bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

Welcome to this video.

Bu videoya hoş geldiniz.

Now, in this video, we’re going to talk about subjective pronouns, ‘be’ verbs,

Şimdi bu videomuzda sübjektif zamirlerden, 'be' fiillerinden

and also, contractions.

ve ayrıca kısaltmalardan bahsedeceğiz.

So let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Okay…

Tamam…

First, we have the subjective pronouns.

İlk olarak, öznel zamirlerimiz var.

And we have the ‘be’ verbs: am, is and are.

Ve 'be' fiillerimiz var: [ __ ], is ve are.

Okay…

Tamam…

So let’s look at the first one.

Öyleyse ilkine bakalım.

“I am”.

"Ben".

“I am Esther”.

"Ben Esther'im".

The contraction for ‘I am’ is ‘I’m’.

"Ben" in kısaltması "Ben" dir.

“I’m”.

"Ben".

Now, a contraction is a more common way of saying subjective pronouns and their ‘be’

Şimdi, bir kısaltma, sübjektif zamirleri ve onların 'be'

verb.

fiilini söylemenin daha yaygın bir yoludur.

It’s faster and quicker and shorter.

Daha hızlı, daha hızlı ve daha kısa.

Okay, it’s more common.

Tamam, daha yaygın.

I want you to use contractions.

Kasılmaları kullanmanı istiyorum.

Okay…

Tamam…

So, “I am” becomes “I’m”.

Yani, "ben", "ben" olur.

“He is”…”he’s”.

"O" ..."o".

“She is”…”she’s”.

"O" ..."o".

“It is”…”it’s”.

"Bu" ..."bu".

Okay, let’s move on to the bottom.

Tamam, en alta geçelim.

“You are” becomes “you’re”.

"Sen", "sen" olur.

“You’re”.

"Sen".

“We are”…”we’re”.

"Biz" ..."biz".

“We’re”.

"Biz".

and “They are”.

ve onlar".

The contraction is “they’re”.

Kısaltma "onlar" dır.

“They’re”.

"Onlar".

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay…

Pekala…

We’re going to take a look at some sentences using the ‘be’ verbs.

'be' fiillerinin kullanıldığı bazı cümlelere göz atacağız.

Now, notice on the board, I only used contractions.

Şimdi, tahtaya dikkat edin, sadece kasılmaları kullandım.

Okay…

Tamam…

For example, instead of “I am”, I’m going to say “I’m”.

Mesela “ben” yerine “ben” diyeceğim.

So, the first sentence.

Yani ilk cümle.

“I’m a student”.

"Öğrenciyim".

Okay…

Tamam…

This means one.

Bu bir demektir.

So we have to say “a student”.

Yani “öğrenci” demeliyiz.

“a”.

"A".

Now many people make the mistake of saying, “I’m student”, but that’s wrong.

Şimdi birçok insan “öğrenciyim” deme hatasına düşüyor ama bu yanlış.

Okay…

Tamam…

You have to put ‘a’.

'a' koymalısın.

Before I read it, you have to listen carefully.

Ben okumadan önce, dikkatlice dinlemelisiniz.

‘I’m a’ sounds like one word.

'Ben bir' tek kelime gibi geliyor.

“I’m a…”

"Ben bir..." "

“I’m a…”

Ben bir..."

“I’m a student”.

"Ben bir öğrenciyim".

Okay…

Tamam...

Please repeat after me.

Lütfen benden sonra tekrar edin.

“I’m a student”.

"Öğrenciyim".

“I’m a student”.

"Öğrenciyim".

Okay, the next one, again, sounds like one word.

Tamam, bir sonraki yine tek kelime gibi geliyor .

“He’s a…”.

“O bir…”.

“He’s a…”.

“O bir…”.

Okay…so…

Tamam… yani…

“He’s a student”.

“O bir öğrenci”.

Please repeat.

Tekrar et lütfen.

“He’s a student”.

"O bir öğrenci".

“He’s a student”.

"O bir öğrenci".

Same thing.

Aynı şey.

“She’s a student”.

"O bir öğrenci".

Please repeat.

Tekrar et lütfen.

“She’s a student”.

"O bir öğrenci".

“She’s a student”.

"O bir öğrenci". Bir

The next sentence has ‘it’.

sonraki cümlede 'o' var.

Now remember, ‘it’ is only used for a place, a thing or an animal.

Şimdi unutmayın, 'o' sadece bir yer, bir şey veya bir hayvan için kullanılır.

So we can’t have those things be a student.

Yani bu şeylerin öğrenci olmasına izin veremeyiz.

So we have to say, “It’s a dog”.

Bu yüzden “Bu bir köpek” demeliyiz.

Okay, please repeat.

Tamam, lütfen tekrar et.

“It’s a dog”.

"Bu bir köpek".

“It’s a dog”.

"Bu bir köpek".

Okay, the next one.

Tamam, bir sonraki.

“You’re a student”.

"Sen bir öğrencisin".

Please repeat.

Tekrar et lütfen.

“You’re a student”.

"Sen bir öğrencisin".

“You’re a student”.

"Sen bir öğrencisin".

Okay…

Tamam…

Now let’s look at ‘we’re’.

Şimdi 'biz'e bakalım.

“We’re students”.

"Biz öğrenciyiz".

Okay…

Tamam…

We took out the ‘a’ and we put an ‘s’ because ‘we’re’ means many people.

'a'yı çıkardık ve 's' koyduk çünkü 'biz' birçok insanı ifade ediyor.

Not one student, but many students.

Bir öğrenci değil, birçok öğrenci.

So, we have to say, “we’re students”.

Yani “biz öğrenciyiz” demeliyiz.

Please repeat.

Tekrar et lütfen.

“We’re students”.

"Biz öğrenciyiz".

“We’re students”.

"Biz öğrenciyiz".

The same thing goes for ‘they’.

Aynı şey "onlar" için de geçerli.

Again, ‘they’ means many people…or many things.

Yine, 'onlar' birçok insan veya birçok şey anlamına gelir .

Here, we put ‘s’.

Buraya 's' koyuyoruz.

And we took out the ‘a’.

Ve 'a'yı çıkardık.

So, “they’re students”.

Yani, "onlar öğrenci".

Please repeat.

Tekrar et lütfen.

“They’re students”.

"Onlar öğrenci".

“They’re students”.

"Onlar öğrenci".

Okay, we’re going to look at some more examples.

Tamam, daha fazla örneğe bakacağız.

Please listen and repeat carefully.

Lütfen dinleyin ve dikkatlice tekrarlayın.

Let’s start with the first one: “I’m”.

İlki ile başlayalım: “Ben”.

“I’m a boy”.

"Ben bir erkeğim".

“I’m a boy”.

"Ben bir erkeğim".

“I’m a girl”.

"Ben bir kızım".

“I’m a girl”.

"Ben bir kızım".

“He’s”.

"O".

“He’s a man”.

"O bir erkek".

“He’s a man”.

"O bir erkek".

“He’s a boy”.

"O bir erkek".

“He’s a boy”.

"O bir erkek".

“She’s”.

"O".

“She’s a woman”.

"O bir kadın".

“She’s a woman”.

"O bir kadın".

“She’s a girl”.

"O bir kız".

“She’s a girl”.

"O bir kız".

“It’s”.

"Onun".

“It’s a chair”.

"Bu bir sandalye".

“It’s a chair”.

"Bu bir sandalye".

“It’s a cat”.

"O bir kedi".

“It’s a cat”.

"O bir kedi".

“You’re”.

"Sen".

“You’re a singer”.

"Sen bir şarkıcısın".

“You’re a singer”.

"Sen bir şarkıcısın".

“You’re a friend”.

"Sen bir arkadaşsın".

“You’re a friend”.

"Sen bir arkadaşsın".

“We’re”.

"Biz".

“We’re sisters”.

"Biz kardeşiz".

“We’re sisters”.

"Biz kardeşiz".

“We’re brothers”.

"Biz kardeşiz".

“We’re brothers”.

"Biz kardeşiz".

“They’re”.

"Onlar".

“They’re people”.

"Onlar insan".

“They’re people”.

"Onlar insan".

“They’re cars”.

"Onlar araba".

“They’re cars”.

"Onlar araba".

Okay…

Pekala...

Well I hope that this video helped you understand how to use subjective pronouns, their ‘be’

Umarım bu video sübjektif zamirleri, "be"

verbs, and also contractions.

fiillerini ve ayrıca kısaltmaları nasıl kullanacağınızı anlamanıza yardımcı olmuştur.

Now, before we go, I wanted to share a little bit about myself using the lesson.

Şimdi, gitmeden önce, dersi kullanarak kendim hakkında biraz paylaşmak istedim.

So, first, remember, “I’m a…”.

Bu yüzden, önce şunu unutmayın, "Ben bir...".

“I’m a girl”.

"Ben bir kızım".

Also, “I’m a teacher”.

Ayrıca "Ben bir öğretmenim".

“I’m an American”.

"Ben bir Amerikalıyım".

Now, the word ‘American’ starts with the vowel ‘a’, so we have to say ‘an’.

Şimdi, 'Amerikan' kelimesi 'a' sesli harfiyle başlıyor, bu yüzden 'an' demeliyiz.

“I’m an American”.

"Ben bir Amerikalıyım".

And “I’m an animal lover”.

Ve "Ben bir hayvanseverim".

Again, same thing.

Yine aynı şey.

‘Animal’ starts with the vowel ‘a’, so we have to put ‘an’.

"Hayvan", "a" sesli harfiyle başlar, bu yüzden "an" koymalıyız.

“I’m an animal lover”.

"Ben bir hayvanseverim".

And that means someone who loves animals.

Ve bu, hayvanları seven biri anlamına gelir.

I love dogs and cats and other animals.

Köpekleri, kedileri ve diğer hayvanları seviyorum.

So, “I’m an animal lover”.

Yani, “Ben bir hayvanseverim”.

Okay…

Tamam...

Well, that’s it and thank you for watching.

İşte bu kadar ve izlediğiniz için teşekkürler.

And I’ll see you guys next time.

Ve bir dahaki sefere görüşürüz çocuklar.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to talk about subjective pronouns, ‘be’ verbs, and how

Bu videomuzda sübjektif zamirlerden, 'be' fiillerinden ve

to use them with the word ‘not’.

bunların 'değil' ile nasıl kullanılacağından bahsedeceğiz.

Okay…

Tamam…

So, let’s look at the board to help us out.

Öyleyse, bize yardım etmesi için tahtaya bakalım.

Now the first sentence says, “I’m not a student”.

Şimdi ilk cümle “Ben öğrenci değilim” diyor.

‘Not’ means it’s not true.

'Değil', bunun doğru olmadığı anlamına gelir.

No.

So remember, “I’m a student” means ‘yes’.

Hayır. "Ben bir öğrenciyim"in "evet" anlamına geldiğini unutmayın.

“I’m a student”.

"Öğrenciyim".

I go to school and I learn.

Okula gidiyorum ve öğreniyorum.

“I’m not a student” means ‘no’.

"Ben öğrenci değilim", "hayır" anlamına gelir.

“I’m a teacher” or “No, I’m not a student”.

“Ben öğretmenim” veya “Hayır, öğrenci değilim”.

Okay…

Tamam…

Now, notice, we first have the subjective pronoun and the ‘be’ verb.

Şimdi, dikkat edin, önce sübjektif zamir ve 'olmak' fiiline sahibiz.

Then, we put ‘not’.

Sonra 'değil' koyarız.

Okay…

Tamam…

‘Not’ comes after.

Arkasından 'Değil' gelir.

And then we have the noun.

Ve sonra ismimiz var.

Okay…

Tamam…

“I’m not a student”.

“Ben öğrenci değilim”.

Okay…

Tamam...

Now, also, listen carefully.

Şimdi ayrıca dikkatlice dinle.

“Not a…” sounds like one word.

"Değil..." kulağa tek kelime gibi geliyor.

“I’m not a student”.

"Ben öğrenci değilim".

“Not a…”.

“Bir…” değil.

“I’m not a student”.

"Ben öğrenci değilim".

Okay, let’s look at the next one.

Tamam, bir sonrakine bakalım.

“He’s not a student”.

"O bir öğrenci değil".

“He’s not a student”.

"O bir öğrenci değil".

“She’s not a student”.

"O bir öğrenci değil".

“She’s not a student”.

"O bir öğrenci değil".

“It’s not a dog”.

"Bu bir köpek değil".

Remember, ‘it’ is used for place, thing or animal.

Unutmayın, 'it' yer, şey veya hayvan için kullanılır.

So, “It’s not a dog”.

Yani, "Bu bir köpek değil".

Okay…

Tamam…

“You’re not a student”.

“Sen öğrenci değilsin”.

“You’re not a student”.

"sen öğrenci değilsin"

Okay, the next one is a little bit different.

Tamam, bir sonraki biraz farklı.

We have ‘we are’.

Bizde varız.

“We’re”.

"Biz".

Now, remember, ‘we’ means more than one.

Şimdi, unutmayın, 'biz' birden fazla anlama gelir.

Many.

Birçok.

Okay…

Tamam…

So we say “students”.

Yani “öğrenci” diyoruz.

We put an ‘s’ and we don’t put an ‘a’ in front.

Bir 's' koyarız ve önüne bir 'a' koymayız .

“We’re not students”.

"Biz öğrenci değiliz"

“We’re not students”.

"Biz öğrenci değiliz"

Okay…and ‘they’re’ is the same thing.

Tamam… ve 'onlar' aynı şey.

It means more than one.

Birden fazla demektir.

So, “They’re not students”.

Yani, "Onlar öğrenci değiller".

“They’re not students”.

"Onlar öğrenci değil"

Okay, we’re going to look at some more examples.

Tamam, daha fazla örneğe bakacağız.

I want you to listen carefully and repeat after the examples.

Dikkatle dinlemenizi ve örneklerden sonra tekrar etmenizi istiyorum .

Let’s start with the first one.

İlki ile başlayalım.

“I’m not”.

"Değilim".

“I’m not a boy”.

"Ben erkek değilim".

“I’m not a boy”.

"Ben erkek değilim".

“I’m not a girl”.

"Ben kız değilim".

“I’m not a girl”.

"Ben kız değilim".

“He’s not”.

"O değil".

“He’s not a man”.

"O bir erkek değil".

“He’s not a man”.

"O bir erkek değil".

“He’s not a boy”.

"O bir erkek değil".

“He’s not a boy”.

"O bir erkek değil".

“She’s not”.

"O değil".

“She’s not a woman”.

"O bir kadın değil".

“She’s not a woman”.

"O bir kadın değil".

“She’s not a girl”.

"O bir kız değil".

“She’s not a girl”.

"O bir kız değil".

“It’s not”.

"Öyle değil".

“It’s not a chair”.

"Bu bir sandalye değil".

“It’s not a chair”.

"Bu bir sandalye değil".

“It’s not a cat”.

"Bu bir kedi değil".

“It’s not a cat”.

"Bu bir kedi değil".

“You’re not”.

"Sen değilsin".

“You’re not a singer” “You’re not a singer”.

"Sen bir şarkıcı değilsin" "Sen bir şarkıcı değilsin".

“You’re not a friend”.

"Sen arkadaş değilsin".

“You’re not a friend”.

"Sen arkadaş değilsin".

“We’re not”.

"Değildi".

“We’re not sisters”.

"Biz kardeş değiliz".

“We’re not sisters”.

"Biz kardeş değiliz".

“We’re not brothers”.

"Kardeş değiliz"

“We’re not brothers”.

"Kardeş değiliz"

“They’re not”.

"Onlar değil".

“They’re not people”.

"Onlar insan değiller".

“They’re not people”.

"Onlar insan değiller".

“They’re not cars”.

"Onlar araba değil".

“They’re not cars”.

"Onlar araba değil".

Okay, so in this video, we learned how to use subjective pronouns with the ‘be’

Tamam, bu videoda sübjektif zamirleri 'olmak'

verb and how to use them with the word ‘not’.

fiiliyle ve 'değil' fiiliyle nasıl kullanacağımızı öğrendik.

Okay…

Tamam…

So, I wrote some sentences about myself using what we learned.

Ben de öğrendiklerimizi kullanarak kendimle ilgili birkaç cümle yazdım .

So remember, “I’m not a…”.

Bu yüzden unutmayın, "Ben bir..." değilim.

Okay…

Tamam…

“I’m not a boy”.

"Ben erkek değilim".

“I’m not a boy”.

"Ben erkek değilim".

“I’m not a student”.

"Ben öğrenci değilim".

“I’m not a student”.

"Ben öğrenci değilim".

“I’m not a Canadian”.

"Ben Kanadalı değilim".

“I’m not a Canadian”.

"Ben Kanadalı değilim".

And the last one.

Ve sonuncusu.

“I’m not a loser”.

"Ben bir kaybeden değilim".

“I’m not a loser”.

"Ben bir kaybeden değilim".

Okay…

Tamam…

So that was a little bit about me.

Yani bu biraz benimle ilgiliydi.

Thanks for watching and I’ll see you guys next time.

İzlediğiniz için teşekkürler ve bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, I’m going to talk about how to make questions using subjective pronouns

Bu videoda sübjektif zamirleri

and ‘be’ verbs.

ve 'be' fiillerini kullanarak nasıl soru yapılacağından bahsedeceğim.

Okay…

Tamam…

So, let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

So, this example sentence says.

Yani, bu örnek cümle diyor.

“I’m a student”.

"Öğrenciyim".

Okay…

Tamam…

Remember, “I’m” is just a contraction for “I am”.

Unutmayın, "I'm" sadece "I [ __ ]" için bir kısaltmadır.

Okay…

Tamam…

So, “I’m a student”.

Yani “öğrenciyim”.

“I am a student”.

"Ben bir öğrenciyim".

They mean the same thing.

Aynı şeyi kastediyorlar.

Now when we want to make a question, we just have to make a simple change.

Şimdi bir soru yapmak istediğimizde basit bir değişiklik yapmamız yeterli.

It’s very easy.

Bu çok kolay. Tek

All you have to do is put the ‘be’ verb in the front.

yapmanız gereken 'be' fiilini öne koymak.

Okay…

Tamam…

So, “Am I a student?”.

Yani “Ben öğrenci miyim?”

“Am I a student?”.

"Ben bir öğrenci miyim?".

The ‘be’ verb comes in the front.

'Be' fiili öne gelir.

Okay…

Tamam…

I also want you to listen to my intonation.

Tonlamamı da dinlemeni istiyorum.

When I say it in a sentence, “I’m a student”.

Cümle içinde söylediğimde “öğrenciyim”.

“I’m a student”.

"Öğrenciyim".

Okay, then when I say it in a question.

Tamam, o zaman bir soruda söylediğimde.

“Am I a student?”.

"Ben bir öğrenci miyim?".

“Am I a student?”.

"Ben bir öğrenci miyim?".

Notice my intonation goes up for the question.

Tonlamamın soru için yükseldiğine dikkat edin.

Okay, now there are two possible answers for this question.

Tamam, şimdi bu sorunun iki olası cevabı var .

“Am I a student?”.

"Ben bir öğrenci miyim?".

The answers you can say are:

Verebileceğiniz cevaplar:

“Yes, I am”.

“Evet, öyleyim”.

“Yes, I am”.

"Evet benim".

Okay…

Tamam…

And, “No, I’m not”.

Ve "Hayır, değilim".

“No, I’m not”.

"Hayır, değilim".

Okay…

Tamam…

We’re going to look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakacağız.

Please make sure you repeat after each example.

Lütfen her örnekten sonra tekrar ettiğinizden emin olun.

Let’s look at the first one.

İlkine bakalım.

“Am I…?”.

"Ben miyim…?".

“Am I a girl?”.

"Ben kız mıyım?"

“Yes, I am”.

"Evet benim".

“Am I a boy?”.

"Ben erkek miyim?"

“No, I’m not”.

"Hayır, değilim".

“Am I a singer?”.

"Ben şarkıcı mıyım?"

“Yes, I am”.

"Evet benim".

“Am I a friend?”.

"Ben arkadaş mıyım?"

“No, I’m not”.

"Hayır, değilim".

Okay…

Tamam…

Now, we’re going to talk about “he is” and “she is” and how to use them in questions.

Şimdi “o” ve “o” hakkında ve sorularda nasıl kullanılacağı hakkında konuşacağız.

So let’s look at the sentence on the board.

Öyleyse tahtadaki cümleye bakalım.

“He’s a doctor”.

"O bir doktordur".

Or…

Veya…

“She’s a doctor”.

"O bir doktor".

Remember, “he’s” and “she’s” are contractions for “he is” and “she is”.

Unutmayın, "he's" ve "she's", "he is" ve "she is"in kısaltmalarıdır.

The ‘be’ verb there is ‘is’.

Buradaki 'be' fiili 'is'tir.

So, when we make a question, we have to move the ‘be’ verb to the front.

Bu nedenle, bir soru oluşturduğumuzda 'be' fiilini öne taşımamız gerekir.

Okay…

Tamam…

So we put ‘is’ in the front.

Öyleyse öne 'is' koyuyoruz.

“Is he a doctor?”.

"O doktor mu?".

“Is she a doctor?”.

"O bir doktor mu?".

Okay…

Tamam…

Very easy.

Çok kolay.

Just put the ‘be’ verb in the front.

Sadece 'be' fiilini öne koy.

Now I want you to listen to the intonation again.

Şimdi tonlamayı tekrar dinlemenizi istiyorum .

“He’s a doctor”.

"O bir doktordur".

Okay…

Tamam…

The intonation is going down.

Tonlama azalıyor.

“Is he a doctor?”.

"O doktor mu?".

In the question, again, the intonation goes up.

Soruda yine tonlama yükseliyor.

Okay…

Tamam…

Now when you answer, they are several possible answers you can give.

Şimdi cevap verdiğinizde, verebileceğiniz birkaç olası cevap var.

So…

Yani…

“Yes, he is”.

“Evet, o”.

Or…

Veya…

“Yes, she is”.

"Evet, öyle".

Okay…

Tamam…

That’s easy.

Bu kolay.

When you come to know, this is where it gets a little tricky, but you can do it.

Bildiğiniz zaman, burası biraz zorlaşıyor ama bunu yapabilirsiniz.

“No, he isn’t”.

"Hayır, o değil".

Okay, “isn’t” is a contraction for “is not”.

Tamam, "isn't", "is not" için bir kısaltmadır .

Okay…

Tamam…

“No, he isn’t”.

“Hayır, o değil”.

Or…

Veya…

“No, she isn’t”.

"Hayır, o değil".

Okay, so you can use “she isn’t”, “he isn’t”.

Tamam, "o değil", "o değil" kullanabilirsiniz.

Another answer you can give is “No, he’s not”.

Verebileceğiniz bir başka cevap da “Hayır, o değil” olabilir.

Or…

Veya…

“No, she’s not”.

"Hayır, o değil".

You already know this is a contraction for ‘he is’ and ‘she is’.

Bunun 'o' ve 'o' için bir kısaltma olduğunu zaten biliyorsunuz.

So, “No, he’s not”.

Yani, "Hayır, o değil".

“No, she’s not”.

"Hayır o değil".

Okay…

Tamam…

So these are both common.

Yani bunların ikisi de yaygın.

And they’re both ok to use.

Ve ikisi de kullanılabilir.

Okay…

Tamam…

So, remember, we can give two different answers for ‘no’.

Yani unutma, 'hayır'a iki farklı cevap verebiliriz .

Alright, now we’re going to look at some more examples.

Pekala, şimdi daha fazla örneğe bakacağız.

Please make sure you repeat after each example.

Lütfen her örnekten sonra tekrar ettiğinizden emin olun.

“Is he…?”, “Is she…?”.

“O…?”, “O… mu?”.

“Is he a man?”

"O bir erkek mi?"

“Yes, he is”.

"Evet o öyle".

“Is he a cowboy?”.

"O bir kovboy mu?"

“No, he isn’t.”

"Hayır, değil."

“Is she a woman?”

"O bir kadın mı?"

“Yes, she is”.

"Evet o".

“Is she a cowgirl?”.

"O bir kovboy kız mı?"

“No, she’s not.

"Hayır o değil.

Okay…

Tamam…

Now, we’re going to move on to ‘it is’.

Şimdi, 'öyle' konusuna geçeceğiz.

Okay…

Tamam…

And how to use that in a question.

Ve bunu bir soruda nasıl kullanacağım.

So, let’s look at the board.

Öyleyse tahtaya bakalım.

“It’s a dog”.

"Bu bir köpek".

Okay, we have the contraction “it’s”.

Tamam, "it's" kısaltmasına sahibiz.

Remember, “it’s” is a contraction for “it is”.

Unutmayın, "it's", "it is" için bir kısaltmadır.

The ‘be’ verb is ‘is’.

'Olmak' fiili 'dir' dir.

When we make a question, remember, we have to put the ‘be’ verb in the front.

Bir soru yaptığımızda unutmayın, 'be' fiilini öne koymalıyız.

“Is it a dog?”

"Bu bir köpek mi?"

“Is it a dog?”

"Bu bir köpek mi?"

Okay…

Tamam...

The intonation goes up for the question.

Soru için tonlama yükseliyor.

“Is it a dog?”

"Bu bir köpek mi?"

Okay…

Tamam…

Now, there are several answer you can give.

Şimdi, verebileceğiniz birkaç cevap var.

The first one is “Yes, it is”.

İlki “Evet, öyle”.

“Yes, it is”.

"Evet öyle".

Okay…

Tamam…

When you say “no”, you can give two answers.

“Hayır” dediğinizde iki cevap verebilirsiniz.

“No, it isn’t”.

"Hayır, değil".

“No, it isn’t”.

"Hayır, değil".

Remember, “isn’t” is a contraction for “is not”.

Unutmayın, "isn't", "is not" için bir kısaltmadır.

Okay…

Tamam…

We can also say “No, it’s not”.

“Hayır, değil” de diyebiliriz.

“No, it’s not”.

"Hayır değil".

“It’s” is a contraction for “it is”.

"It's", "it is" için bir kısaltmadır.

Okay…

Tamam...

So again, remember, we have these two answers for ‘no’, but they’re both common and

Yani yine unutmayın, "hayır" için bu iki cevabımız var, ancak ikisi de yaygın ve

they’re both ok to use when you say “no”.

"hayır" dediğinizde ikisini de kullanabilirsiniz.

Okay…

Tamam…

We’re going to look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakacağız.

Please make sure you follow and repeat after each one.

Lütfen takip ettiğinizden emin olun ve her birini tekrar edin.

“Is it…?”.

"Bu mu…?".

“Is it a book?”.

"Kitap mı?"

“Yes, it is”.

"Evet öyle".

“Is it a chair?”.

"Bu bir sandalye mi?"

“No, it isn’t”.

"Hayır, değil".

“Is it a shoe?”.

"Ayakkabı mı?"

“Yes, it is”.

"Evet öyle".

“Is it a car?”.

"O bir araba mı?"

“No, it’s not”.

"Hayır değil".

Okay…

Tamam…

Now, we’re going to move on to “you are” and put that in a question.

Şimdi, “sen”e geçeceğiz ve bunu bir soru haline getireceğiz.

Okay…

Tamam…

On the board the sentence says.

Tahtada cümle yazıyor.

“You’re a boy”.

"Sen bir erkeksin".

Remember, “you’re” is a contraction for “you are”.

Unutma, "sen", "sen"in kısaltmasıdır.

The ‘be’ verb is ‘are’.

'Be' fiili 'are'dir. Bu

So we have to put that in the front of the question.

yüzden bunu sorunun önüne koymalıyız .

“Are you a boy?”

"Sen erkek misin?"

“Are you a boy?”

"Sen erkek misin?"

Okay…

Tamam…

When we answer, it’s very simple.

Cevap verdiğimizde, çok basit.

We can say, “Yes, I am” or “No, I’m not”.

“Evet, öyleyim” ya da “Hayır, değilim” diyebiliriz.

Okay…

Tamam…

We’re going to look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakacağız.

Please follow and repeat after each one.

Lütfen takip edin ve her birinden sonra tekrarlayın.

“Are you…?”.

"Sen…?".

“Are you a Korean?”.

"Koreli misin?"

“Yes, I am” “Are you a clown?”.

"Evet, benim" "Palyaço musun?"

“No, I’m not”.

"Hayır, değilim".

“Are you a nurse?”.

"Hemşire misin?".

“Yes, I am” “Are you a dancer?”.

"Evet, öyleyim" "Dansçı mısın?"

“No, I’m not”.

"Hayır, değilim".

Okay…

Tamam…

Now, let’s talk about “we are” and how to use that in a question.

Şimdi, "biz"den ve bunun bir soruda nasıl kullanılacağından bahsedelim.

Okay…

Tamam…

So the sentence here says, “We’re teachers”.

Yani buradaki cümle “Biz öğretmeniz” diyor.

Okay…

Tamam…

“We’re” is a contraction fro “we are”.

"We're", "we are" kelimesinin kısaltmasıdır.

So the ‘be’ verb ‘are’ goes in the front.

Yani 'be' fiili 'are' öne gider .

“Are we teachers?”

"Biz öğretmen miyiz?"

“Are we teachers?”

"Biz öğretmen miyiz?"

Okay…

Tamam…

When we answer, we can say several things.

Cevap verdiğimizde birkaç şey söyleyebiliriz.

“Yes, we are”.

"Evet öyleyiz".

“Yes, we are”.

"Evet öyleyiz".

Or…

Veya…

“No, we aren’t”.

"Hayır, değiliz".

Listen…”aren’t”.

Dinle…”değil”.

“No, we aren’t”.

"Hayır, değiliz".

“Aren’t” is a contraction for “are not”.

"Aren't", "are not" için bir kısaltmadır .

Or we can say, “No, we’re not”.

Ya da “Hayır, değiliz” diyebiliriz.

“No, we’re not”.

"Hayır, değiliz".

And you know “We’re” is a contraction for “we are”.

Ve "We're"ın "we are" için bir kısaltma olduğunu biliyorsunuz.

Okay…

Tamam…

We’re going to look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakacağız.

Please repeat after each one.

Lütfen her birinden sonra tekrarlayın.

“Are we…?”.

"Biz…?".

“Are we boys?”.

"Biz erkek miyiz?"

“Yes, we are”.

"Evet öyleyiz".

“Are we girls?”.

"Biz kız mıyız?"

“No, we aren’t”.

"Hayır, değiliz".

“Are we friends?”.

"Arkadaş mıyız?".

“Yes, we are”.

"Evet öyleyiz".

“Are we pro-gamers?”.

"Biz profesyonel oyuncular mıyız?"

“No, we aren’t”.

"Hayır, değiliz".

Okay…

Tamam…

Now, we’re moving on to ‘they are’ in a question.

Şimdi bir soruda 'onlar'a geçiyoruz .

The sentence on the board says, “They’re friends”.

Tahtadaki cümle "Onlar arkadaş" diyor.

Remember, ‘They’re’ is a contraction for ‘they are’.

Unutmayın, 'Onlar', ' onlar' için bir kısaltmadır.

The ‘b’ verb ‘are’ goes in the front of the question.

'B' fiili 'are' sorunun önüne gelir .

“Are they friends?”

"Onlar arkadaş mı?"

“Are they friends?”

"Onlar arkadaş mı?"

Okay…

Tamam…

Now when we answer, we can say, “Yes, they are”.

Şimdi cevap verdiğimizde “Evet, öyleler” diyebiliriz.

“Yes, they are”.

"Evet onlar".

Or, we can say, “No, they aren’t”.

Ya da “hayır değiller” diyebiliriz.

“No, they aren’t”.

"Hayır, değiller".

‘Aren’t’ is a contraction for ‘are not’.

'Aren't', 'are not' için bir kısaltmadır .

The last thing we can say is “No, they’re not”.

Söyleyebileceğimiz son şey “Hayır, değiller”.

“No, they’re not”.

"Hayır değiller".

‘They’re’ is a contraction for ‘they are’.

'Onlar', 'onlar' için bir kısaltmadır .

These two answers for ‘no’ are both correct.

'Hayır' için verilen bu iki yanıtın ikisi de doğrudur.

And they’re both common.

Ve ikisi de yaygın.

So you can say either one.

Yani herhangi birini söyleyebilirsin.

Okay…

Tamam… Şimdi

We’re going to look at some more examples now.

daha fazla örneğe bakacağız .

Please repeat after each example.

Lütfen her örnekten sonra tekrarlayın.

“Are they…?”

"Onlar...?"

“Are they tourists?”

"Onlar turist mi?"

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

“Are they dogs?”

"Onlar köpek mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

“Are they computers?”

"Onlar bilgisayar mı?"

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

“Are they birds?”

"Onlar kuşlar mı?"

“No, they’re not.”

"Hayır değiller."

Okay…

Pekala…

In this lesson, we learned how to change a subjective pronoun and a ‘b’ verb into

Bu derste, sübjektif bir zamiri ve bir 'b' fiilini nasıl

a question.

soruya çevireceğimizi öğrendik.

Remember, when you’re making a question, you have to put the ‘b’ verb in the beginning.

Unutmayın, bir soru sorarken başta 'b' fiilini kullanmalısınız.

Okay…

Tamam…

Alright, that’s the end of this video.

Pekala, bu videonun sonu bu.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.

Okay, so this is a review video.

Tamam, bu bir inceleme videosu.

We learned about subjective pronouns and ‘be’ verbs.

Öznel zamirleri ve 'be' fiillerini öğrendik.

We also learned how to use them in a negative sentence and in a question.

Olumsuz cümlede ve soruda nasıl kullanılacağını da öğrendik .

So, let’s look at the board for review.

Öyleyse, inceleme için tahtaya bakalım.

“I am a teacher.”

"Öğretmenim."

Remember, ‘am’ is the ‘b’ verb.

Unutma, '[ __ ]', 'b' fiilidir.

“I am a teacher.”

"Öğretmenim."

Okay, we also learned contractions: “I’m”.

Tamam, kasılmaları da öğrendik: "Ben".

“I’m a teacher.”

"Ben bir öğretmenim."

“I’m a teacher.”

"Ben bir öğretmenim."

Okay, this is a negative sentence.

Tamam, bu olumsuz bir cümle.

“I’m not a teacher.”

"Ben bir öğretmen değilim."

“I’m not a teacher.”

"Ben bir öğretmen değilim."

Remember, ‘not’ goes after the ‘b’ verb.

Unutma, 'not', 'b' fiilinden sonra gelir .

Okay…

Tamam…

And here’s a question.

Ve işte bir soru.

“Am I a teacher?”

"Ben bir öğretmen miyim?"

“Am I a teacher?”

"Ben bir öğretmen miyim?"

Remember, the ‘be’ verb comes in the front for a question.

Unutmayın, 'be' fiili bir soru için öne gelir.

Okay…

Tamam…

We’re going to listen to some more examples.

Birkaç örnek daha dinleyeceğiz.

I want you to repeat after each one.

Her birinden sonra tekrar etmeni istiyorum.

Okay…

Tamam…

Let’s look at some examples.

Bazı örneklere bakalım.

“He is a king.”

"O bir kral."

“He is a king.”

"O bir kral."

“He’s a king.”

"O bir kral."

“He’s a king.”

"O bir kral."

“He’s not a king.”

"O bir kral değil."

“He’s not a king.”

"O bir kral değil."

“Is he a king?”

"O bir kral mı?"

“Is he a king?”

"O bir kral mı?"

Next.

Sonraki.

“She is a queen.”

"O bir kraliçe."

“She is a queen.”

"O bir kraliçe."

“She’s a queen.”

"O bir kraliçe."

“She’s a queen.”

"O bir kraliçe."

“She’s not a queen.”

"O bir kraliçe değil."

“She’s not a queen.”

"O bir kraliçe değil."

“Is she a queen?”

"O bir kraliçe mi?"

“Is she a queen?”

"O bir kraliçe mi?"

Next.

Sonraki.

“It is a monkey.”

"Bu bir maymun."

“It is a monkey.”

"Bu bir maymun."

“It’s a monkey.”

"Bu bir maymun."

“It’s a monkey.”

"Bu bir maymun."

“It’s not a monkey.”

"O bir maymun değil."

“It’s not a monkey.”

"O bir maymun değil."

“Is it a monkey?”

"Maymun mu?"

“Is it a monkey?”

"Maymun mu?"

Next.

Sonraki.

“You are a cook.”

"Sen bir aşçısın."

“You are a cook.”

"Sen bir aşçısın."

“You’re a cook.”

"Sen bir aşçısın."

“You’re a cook.”

"Sen bir aşçısın."

“You’re not a cook.”

"Sen aşçı değilsin."

“You’re not a cook.”

"Sen aşçı değilsin."

“Are you a cook?”

Aşçı mısın?

“Are you a cook?”

Aşçı mısın?

Next.

Sonraki.

“We are friends.”

"Biz arkadaşız."

“We are friends.”

"Biz arkadaşız."

“We’re friends.”

"Biz arkadaşız."

“We’re friends.”

"Biz arkadaşız."

“We’re not friends.”

"Biz arkadaş değiliz."

“We’re not friends.”

"Biz arkadaş değiliz."

“Are we friends?”

"Arkadaş mıyız?"

“Are we friends?”

"Arkadaş mıyız?"

And last.

Ve son olarak.

“They are monkeys.”

"Onlar maymun."

“They are monkeys.”

"Onlar maymun."

“They’re monkeys.”

"Onlar maymun."

“They’re monkeys.”

"Onlar maymun."

“They’re not monkeys.”

"Onlar maymun değil."

“They’re not monkeys.”

"Onlar maymun değil."

“Are they monkeys?”

"Onlar maymun mu?"

“Are they monkeys?”

"Onlar maymun mu?"

Okay…

Pekala…

So that was our review of subjective pronouns, ‘be’ verbs, how to use them with ‘not’,

Öznel zamirleri, 'be' fiillerini, bunların 'değil' ile nasıl kullanılacağını

and how to use them in questions.

ve sorularda nasıl kullanılacağını gözden geçirmemiz buydu.

I really hope that you repeated each example that I gave because pronunciation is very

Umarım verdiğim her örneği tekrar etmişsindir çünkü telaffuz çok

important.

önemli.

Now, if you didn’t, you should go back and watch it again and repeat.

Şimdi, izlemediyseniz, geri dönüp tekrar izlemelisiniz ve tekrarlamalısınız.

Okay…

Tamam…

Well that’s all.

Pekala, hepsi bu.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Bye.

Hoşçakal.

Okay…

Tamam…

This is a checkup for subjective pronouns and ‘be’ verbs.

Bu, sübjektif zamirler ve 'be' fiilleri için bir kontrol.

Let’s take a look at the board.

Tahtaya bir göz atalım.

The first sentence.

İlk cümle.

“___, are bags.”

“___, çantalar.”

Now, bags are things.

Şimdi, çantalar birer eşyadır.

So we can’t say “he” or “she” or, you know, any of those.

Yani "o" ya da "o" diyemeyiz ya da bilirsiniz, bunlardan herhangi biri.

We have to use “it” or “they”.

"O" veya "onlar" kullanmalıyız.

Now, we have “are….bags”.

Şimdi, “are….bags” var.

With an ‘s’.

Bir 's' ile.

So that means more than one.

Yani bu birden fazla demektir.

We have to use ‘they’.

"Onlar"ı kullanmak zorundayız.

“They are bags.”

"Onlar çanta."

Okay…

Tamam… Bir

The next sentence we have an animal. “____ is a dog.”

sonraki cümlede bir hayvanımız var. "____ bir köpek mi."

Okay…

Tamam…

But, just one.

Ama sadece bir tane.

Right?

Sağ?

’a’ dog.

'bir köpek.

So this time we use ‘it’.

Yani bu sefer 'it' kullanıyoruz.

“It is a dog.”

"Bu bir köpek."

Now let’s look at these two.

Şimdi bu ikisine bakalım.

“The girl is an artist.”

"Kız bir sanatçı."

We have ‘the girl’.

Bizde "kız" var.

What is the subjective pronoun for one girl?

Bir kız için sübjektif zamir nedir?

“She.”

"O."

“She is an artist.”

"O bir sanatçı."

The two sentences have the same meaning.

İki cümle de aynı anlama geliyor.

They’re the same.

Onlar aynı.

Okay, and on the bottom, we have a question.

Tamam, ve altta bir sorumuz var.

When we ask a question, we have to put the ‘be’ verb first.

Bir soru sorduğumuzda, önce 'olmak' fiilini koymalıyız.

“Are ___ pandas?”

"___ pandalar mı?"

“Are ___ pandas?”

"___ pandalar mı?"

With an ‘s’.

Bir 's' ile.

That means more than one.

Bu birden fazla demektir.

So, we say, “they”.

Yani “onlar” diyoruz.

“Are they pandas?”

"Onlar panda mı?"

“Yes, ____ are.”

"Evet, ____ öyle."

Again plural.

Yine çoğul.

So we just use the same.

Yani sadece aynısını kullanıyoruz.

“They.”

"Onlar."

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, now we’re going to focus on negatives and questions.

Tamam, şimdi olumsuzluklara ve sorulara odaklanacağız.

Okay, the first sentence says, “I’m a student”.

Tamam, ilk cümle "Ben bir öğrenciyim" diyor.

Okay, “I am…I’m a student”.

Tamam, "Ben... Ben bir öğrenciyim".

Okay…

Tamam… Ya

What if I’m a teacher?

ben bir öğretmensem?

Okay, it’s not true.

Tamam, bu doğru değil.

I need ‘not’.

İhtiyacım yok'.

Right…

Doğru…

Remember, ‘not’ goes after the ‘be’ verb.

Unutmayın, 'olmak' fiilinden sonra 'değil' gelir .

“I am…am not.”

"Ben... değilim."

And then the noun. “…a student.”

Ve sonra isim. "…bir öğrenci."

“I’m not a student.”

"Ben öğrenci değilim."

Okay…

Tamam...

“They are teachers.”

"Onlar öğretmen."

Okay…

Tamam…

And now we have some other people…and that’s not true.

Ve şimdi başka insanlarımız var… ve bu doğru değil.

“They are not teachers.”

"Onlar öğretmen değil."

Again, after the ‘be’ verb ‘are’ and before the noun ‘teachers’.

Yine 'be' fiilinden sonra 'are' ve 'öğretmenler' isminden önce.

“They are not teachers.”

"Onlar öğretmen değil."

Okay…

Tamam...

Now, I’m going to ask you a question.

Şimdi sana bir soru soracağım.

And you have to answer.

Ve cevap vermek zorundasın.

“Are you a student?”

"Siz öğrenci misiniz?"

“Are you a student?”

"Siz öğrenci misiniz?"

Well, you’re taking my class, you’re learning English.

Benim dersime giriyorsun, İngilizce öğreniyorsun.

So, “Yes, I am.”

Yani, "Evet, öyleyim."

Okay, you should say, “Yes, I am.”

Tamam, "Evet, öyleyim" demelisin.

But how about this one?

Ama buna ne dersin?

“Are you a monkey?”

"Sen bir maymun musun?"

“Are you a monkey?”

"Sen bir maymun musun?"

Of course the answer is “No, I’m not”.

Elbette cevap “Hayır, değilim”.

“No, I’m not”.

"Hayır, değilim".

Okay, let’s move on to the last part.

Tamam, son bölüme geçelim.

Okay…

Tamam…

Now for this last part, we’re going to look at some sentences, but there’s something

Şimdi bu son kısımda bazı cümlelere bakacağız ama

wrong in all of these sentences.

bu cümlelerin hepsinde bir yanlışlık var.

So you have to find the mistakes.

O yüzden hataları bulmalısın.

The first sentence says, “I’m student”.

İlk cümle “öğrenciyim” diyor.

Okay, look, “student”.

Tamam, bak, "öğrenci".

There’s no ‘s’.

's' yok.

That means just one.

Bu sadece bir tane anlamına gelir.

Just one.

Sadece bir tane.

So remember, if there’s just one, we have to put ‘a’.

Unutmayın, eğer sadece bir tane varsa, 'a' koymalıyız.

“I’m a student.”

"Öğrenciyim."

Let’s look at the next one.

Bir sonrakine bakalım.

“They are student”.

"Onlar öğrenci".

Okay…

Tamam…

This one says “They are”.

Bu “Onlar” diyor.

This means there is more than one.

Bu, birden fazla olduğu anlamına gelir.

More than one student.

Birden fazla öğrenci.

So, what do we have to do?

Peki ne yapmamız gerekiyor?

We have to say “They are….students”.

“Onlar….öğrenciler” demeliyiz. Birden fazla öğrenci olduğunu

We have to put an ‘s’ to show there’s more than one student.

göstermek için 's' koymalıyız .

“She aren’t a baby.”

"O bir bebek değil."

“She.”

"O."

That’s one person.

Bu bir kişi.

One girl or woman.

Bir kız ya da kadın.

“…a baby.”

"…bir bebek."

That’s one person.

Bu bir kişi.

But we put “aren’t”.

Ama "değil" koyduk.

Now that’s wrong.

Şimdi bu yanlış.

We have to say….”isn’t”.

Söylemeliyiz… "değildir".

“She isn’t a baby”.

"O bir bebek değil".

“You isn’t a cat”.

"Sen bir kedi değilsin".

Now, for the subjective pronoun ‘you’, we have to have the ‘be’ verb ‘are’.

Şimdi, 'siz' öznel zamiri için, 'olmak' fiiline sahip olmamız gerekir.

So not “You isn’t a cat”, but “You aren’t….a cat”.

Yani “Sen bir kedi değilsin” değil, “Sen ….bir kedi değilsin”.

“You aren’t a cat.”

"Sen bir kedi değilsin."

Okay…

Tamam...

“Are it a cat?”

"Kedi mi?"

Okay… “…a cat.”

Tamam... "...bir kedi."

That’s one animal.

Bu bir hayvan.

So, do we need ‘are’?

Öyleyse, 'var'a ihtiyacımız var mı?

No, we need the ‘be’ verb ‘is’.

Hayır, 'olmak' fiiline ihtiyacımız var.

“Is it a cat?”

"O bir kedi mi?"

Okay, so that was the checkup for subjective pronouns and ‘be’ verbs.

Tamam, bu sübjektif zamirlerin ve 'olmak' fiillerinin kontrolüydü.

I hope you guys understood and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to learn how to make questions using ‘what’ and ‘be’

Bu videoda 'what' ve 'be' fiillerini kullanarak soru yapmayı öğreneceğiz

verbs.

.

Okay…

Tamam…

Now when we have one thing, we have to use the ‘be’ verb ‘is’.

Şimdi bir şeyimiz olduğunda, 'olmak' fiilini kullanmak zorundayız.

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It is a watch.”

"Bu bir saat."

“It is a watch.”

"Bu bir saat."

It’s one thing, so I have to say ‘a’. “a watch.”

Bu bir şey, bu yüzden 'a' demek zorundayım. "bir saat."

I can also use the contraction for ‘it is’, “it’s”.

"it is", "it's" kısaltmalarını da kullanabilirim.

Okay, now listen.

Tamam, şimdi dinle.

“It’s a ….” “It’s a ….”

"Bu bir …." "Bu bir …."

“It’s a watch.”

"Bu bir saat."

“It’s a watch.”

"Bu bir saat."

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s a marker.”

"Bu bir işaret."

“It’s a marker.”

"Bu bir işaret."

Okay…

Tamam…

Now, there are two highlighters.

Şimdi, iki fosforlu kalem var.

Okay, two.

Tamam, iki.

We use ‘are’.

Biz 'are' kullanırız.

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They are highlighters.”

"Onlar vurgulayıcı."

“They are highlighters.”

"Onlar vurgulayıcı."

We have more than one, so we have to say “are”.

Birden fazla var, bu yüzden “var” demek zorundayız.

And we have to put an ‘s’ at the end.

Ve sonuna bir 's' koymalıyız.

Again, we can use a contraction for ‘they are’: “they’re”.

Yine, "onlar" için bir kısaltma kullanabiliriz : "onlar".

“They’re highlighters.”

"Onlar aydınlatıcı."

“They’re highlighters.”

"Onlar aydınlatıcı."

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They’re markers.”

"Onlar işaret."

“They’re markers.”

"Onlar işaret."

Okay…

Tamam…

We’re going to look at some examples and I’m going to ask some questions.

Bazı örneklere bakacağız ve bazı sorular soracağım.

We please try to answer them.

Lütfen onlara cevap vermeye çalışıyoruz.

Listen carefully and answer with “It’s a” or “They’re”.

Dikkatlice dinleyin ve "Bu bir" veya "Onlar" şeklinde yanıtlayın.

Let’s look at the first one.

İlkine bakalım.

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s a key.”

"Bu bir anahtar."

“It’s a key.”

"Bu bir anahtar."

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They’re keys.”

"Onlar anahtarlar."

“They’re keys.”

"Onlar anahtarlar."

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s a chair.”

"Bu bir sandalye."

“It’s a chair.”

"Bu bir sandalye."

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They’re chairs.”

"Onlar sandalye."

“They’re chairs.”

"Onlar sandalye."

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s a cat.”

"O bir kedi."

“It’s a cat.”

"O bir kedi."

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They’re cats.”

"Onlar kedi."

“They’re cats.”

"Onlar kedi."

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s a house.”

"O bir ev."

“It’s a house.”

"O bir ev."

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They’re houses.”

"Onlar evler."

“They’re houses.”

"Onlar evler."

Okay…

Tamam…

Now let’s focus on pronunciation and saying these fast.

Şimdi telaffuza ve bunları hızlıca söylemeye odaklanalım.

Okay…

Tamam…

English speakers speak very quickly, so you have to practice as well.

İngilizce konuşanlar çok hızlı konuşur, bu yüzden pratik de yapmalısınız.

Okay…

Tamam...

“What is it?”

"Bu nedir?"

Okay, let’s try it faster three times “What is it?”

Tamam, üç kez daha hızlı deneyelim “Nedir?”

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

It sounds like one word.

Tek kelime gibi geliyor.

Okay, and the answer is also very fast.

Tamam ve cevap da çok hızlı.

“It’s a…”

"Bu bir..."

“It’s a…”

"Bu bir..." "

“It’s a…”

Bu bir..." "

“It’s a pencil.”

Bu bir kalem."

“It’s a chair.”

"Bu bir sandalye."

“It’s a marker.”

"Bu bir işaret."

Okay…

Tamam…

When we have more than one, we say, “What are they?”.

Birden fazla olunca “ Bunlar nedir?” deriz.

Let’s do it fast three times.

Üç kere hızlıca yapalım.

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

“What are they?”

"Onlar neler?"

Okay…

Tamam…

And when you answer.

Ve cevap verdiğinde.

“They’re…”

"Onlar..." "

“They’re pencils” “They’re chairs”

Onlar kalem" " Onlar sandalye"

“They’re markers” Okay, so this video was ‘what’ and ‘be’

"Onlar keçeli kalem" Tamam, yani bu video "ne" ve "be"

verbs.

fiilleriydi.

I hope you understood and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere .

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody, and welcome.

Herkese merhaba ve hoş geldiniz.

In this video, we’re going to talk about ‘this’ and ‘that’.

Bu videoda "bu" ve "bu" hakkında konuşacağız.

Now ‘this’ and ‘that’ are used to talk about nouns that are close to us, near

Şimdi 'bu' ve 'o' bize yakın, yakın

or far away.

veya uzaktaki isimlerden bahsederken kullanılıyor.

Okay…

Tamam…

So let’s look at the board.

Öyleyse tahtaya bakalım.

“This is a flower.”

"Bu bir çiçek."

Okay, we use ‘this’ to talk about one noun, “a flower”, that is close.

Tamam, "bu" kelimesini bir isim hakkında konuşmak için kullanırız , "bir çiçek", bu yakındır.

Okay…

Tamam...

“This is a flower.”

"Bu bir çiçek."

It’s not far.

Uzak değil.

It’s close.

Yakın.

“That is a flower.”

"Bu bir çiçek."

Okay, we use ‘that’ to talk about one noun that’s far away.

Tamam, uzaktaki bir isimden bahsetmek için "o" kelimesini kullanırız .

So, “That….that is a flower”.

Yani, “Bu….bu bir çiçek”.

Okay…

Tamam…

For another example…

Başka bir örnek için…

“This is a marker.”

“Bu bir işaret.”

It’s close to me.

bana yakın.

But, “That….that is a marker”.

Ancak, “Bu….bu bir işarettir”.

It’s far away.

Uzak.

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, so we know…

Tamam, biliyoruz ki...

“This is a flower.”

"Bu bir çiçek."

Okay…

Tamam…

And “That is a flower….that”.

Ve “Bu bir çiçek….şu”.

Now, “Is this a flower”?

Şimdi, “Bu bir çiçek mi?”

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s a chair.”

"Bu bir sandalye."

So we have to use the negative.

Yani olumsuzu kullanmalıyız.

“This isn’t a flower.”

"Bu bir çiçek değil."

It’s close by, but it isn’t a flower. ‘isn’t’ is a contraction for ‘is not’.

Yakında, ama bir çiçek değil. 'isn't', 'is not' için bir kısaltmadır.

Okay…

Tamam...

“This isn’t a flower.”

"Bu bir çiçek değil."

“This is a chair.”

"Bu bir sandalye."

“That isn’t a flower.”

"O bir çiçek değil."

It’s far away, so we say “that”.

Uzakta, o yüzden “şu” diyoruz.

Again, we have ‘isn’t’, ‘a flower’.

Yine, "bir çiçek", "değil" var.

“That’s a chair.”

"Bu bir sandalye."

And let’s take another example.

Ve başka bir örnek alalım.

“This isn’t a pencil.”

"Bu bir kalem değil."

“This is a marker.”

"Bu bir işaret."

And…

Ve...

“That isn’t a pencil.”

"O bir kalem değil."

“That is a marker.”

"Bu bir işaret."

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, now we’re going to learn how to use ‘this’ and ‘that’ in a question.

Tamam, şimdi bir soruda 'bu' ve 'o'yu nasıl kullanacağımızı öğreneceğiz.

Okay…

Tamam…

So we know “This is a flower”.

Yani “Bu bir çiçek” biliyoruz.

When we make a question, we have to switch.

Bir soru sorduğumuzda geçiş yapmalıyız.

We put the ‘be’ verb first.

Başa 'be' fiilini koyuyoruz.

So it becomes, “Is this a flower?”.

Böylece “Bu bir çiçek mi?” olur.

Okay, it’s close by.

Tamam, yakında.

So the answer is, “Yes, it is”.

Yani cevap, “Evet, öyle” dir.

Okay…

Tamam...

“Is that a flower?”

"Bu bir çiçek mi?"

It’s far away.

Uzak.

The answer is, “Yes, it is”.

Cevap, “Evet, öyle” dir.

Okay, but how about this?

Tamam ama buna ne dersin?

“This isn’t a flower.”

"Bu bir çiçek değil."

“Is this a flower?”.

"Bu bir çiçek mi?"

The answer is “No, it isn’t”.

Cevap "Hayır, değil" dir.

“Is that a flower?”

"Bu bir çiçek mi?"

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

Okay, here.

Tamam, burada.

“Is this a marker?”.

"Bu bir işaret mi?"

“Yes, it is.”

"Evet öyle."

“Is that a marker?”.

"Bu bir işaret mi?"

“Yes, it is.”

"Evet öyle."

“Is this a pencil?”.

"Bu bir kalem mi?".

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

“Is that a pencil?”.

"Bu bir kalem mi?"

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

Okay, so we learned ‘this’ and ‘that’ in this video.

Tamam, bu videoda 'bunu' ve 'şunu' öğrendik .

I hope you guys understand and I’ll see you in the next video.

Umarım anlarsınız ve bir sonraki videoda görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody and welcome to this video.

Herkese merhaba, bu videoya hoş geldiniz.

We’re going to talk about how to use ‘these’ and ‘those’.

"Bunlar" ve "bunlar"ın nasıl kullanılacağı hakkında konuşacağız .

Okay…

Tamam...

Uhhh, just like we learned with ‘this’ and ‘that’, we use ‘these’ and ‘those’

Uhhh, tıpkı 'bu' ve 'o' ile öğrendiğimiz gibi, 'bunlar' ve 'olanlar'ı

to talk about nouns that are close to us or far from us.

bize yakın ya da bizden uzak isimlerden bahsederken kullanırız.

Okay…

Tamam…

So, let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Now, we know if there is just one, and it’s close to us, we say, “This is a flower”.

Şimdi bir tane var mı, yakınımızda mı biliyoruz , “Bu bir çiçek” diyoruz.

Okay…

Tamam…

But there’s more than one.

Ama birden fazla var.

It’s plural.

Çoğul.

So we have to say, “These”.

O halde “Bunlar” demeliyiz.

“These are flowers.”

"Bunlar çiçekler."

Again, more than one.

Yine birden fazla.

Now, I change the ‘be’ verb to ‘are’ and I added an ‘s’ at the end of ‘flower’.

Şimdi 'be' fiilini 'are' olarak değiştiriyorum ve 'çiçek'in sonuna bir 's' ekledim.

So, “These are flowers.”

Yani, "Bunlar çiçekler."

Okay…

Tamam…

Now, there’s one that’s far away.

Şimdi, uzakta olan bir tane var.

We say, “That is a flower.”

"Bu bir çiçek" deriz.

But, again, there’s more than one.

Ama yine, birden fazla var.

“There are two flowers” So, in that case, we use, “Those are flowers.”

"İki çiçek var" Bu durumda, "Bunlar çiçekler" kullanırız.

“Those are flowers.”

"Bunlar çiçekler." Çok

They’re far away.

uzaktalar.

“Those are flowers.”

"Bunlar çiçekler."

Let’s look at these.

Bunlara bakalım.

“This is a marker.”

"Bu bir işaret."

“These are markers.”

"Bunlar işaretçiler."

“That is a marker.”

"Bu bir işaret."

“Those are markers.”

"Bunlar işaret."

Okay…

Tamam… Bir

Let’s move on to the next part.

sonraki kısma geçelim.

Okay, so we know “These are flowers”.

Tamam, "Bunlar çiçekler" biliyoruz.

They’re close by.

Yakındalar.

And for the flowers that are far away, we say, “Those are flowers”.

Uzaktaki çiçekler için de "çiçekler" deriz.

Okay…

Tamam…

But over here we have ‘chairs’.

Ama burada 'sandalyelerimiz' var.

So, we have to use the negative.

Yani, olumsuzu kullanmalıyız.

Okay…

Tamam… '

We use the contraction ‘aren’t’ which is short for ‘are not’.

are not'un kısaltması olan 'are not' kısaltmasını kullanıyoruz.

“These aren’t flowers.”

"Bunlar çiçek değil."

“These aren’t flowers.”

"Bunlar çiçek değil."

Okay, and for the chairs that are far away, we say, “Those aren’t flowers”.

Tamam, uzaktaki sandalyeler için de “Onlar çiçek değil” deriz.

“Those aren’t flowers.”

"Onlar çiçek değil."

Okay, and let’s try with the markers.

Tamam, işaretçileri deneyelim.

“These aren’t pens.”

"Bunlar kalem değil."

“These aren’t pens.”

"Bunlar kalem değil."

Okay, and far away.

Tamam ve uzakta.

“Those aren’t pens.”

"Bunlar kalem değil."

“Those aren’t pens.”

"Bunlar kalem değil."

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, now we’re going to make some questions.

Tamam, şimdi bazı sorular yapacağız.

We know, “These are flowers”.

“Bunlar çiçekler” diye biliyoruz.

When you want to make a question, you have to change ‘these are’ and put the ‘be’

Soru yapmak istediğinizde ' bunlar'ı değiştirip 'olmak'

verb first.

fiilini başa koymalısınız.

So, it becomes, “Are these flowers?”.

Böylece “Bunlar çiçek mi?” olur.

“Are these flowers?”

"Bunlar çiçek mi?"

And the answer is “Yes, they are.”

Ve cevap "Evet, onlar."

Okay, now the flowers are far away.

Tamam, şimdi çiçekler çok uzakta.

So we say, “Are those flowers?”.

Biz de “Bunlar çiçek mi?” diyoruz.

“Are those flowers?”

"Bunlar çiçek mi?"

And again, the answer is “Yes, they are.”

Ve yine, cevap "Evet, öyleler."

Okay…

Tamam…

Now here, we have chairs.

Şimdi burada sandalyelerimiz var.

“Are these flowers?”

"Bunlar çiçek mi?"

The answer is “No, they aren’t.”

Cevap "Hayır, değiller."

Okay, now they’re far away.

Tamam, şimdi çok uzaktalar.

“Are those flowers?”

"Bunlar çiçek mi?"

And again, the answer is “No, they aren’t.”

Ve yine, cevap "Hayır, değiller."

How about these?

Peki ya bunlar?

“Are these markers?”

"Bunlar işaretler mi?"

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

“Are those markers?”

"Bunlar işaretler mi?"

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

“Are these pens?”

"Bunlar kalem mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

“Are those pens?”

"Bunlar kalem mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

Okay, so in this video, we learned how to use ‘these’ and ‘those’.

Pekala, bu videoda "bunlar" ve "bunlar"ın nasıl kullanılacağını öğrendik.

I hope you guys understand and I’ll see you in the next video.

Umarım anlarsınız ve bir sonraki videoda görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

Okay, let’s do some practice with ‘this’, ‘that’, ‘these’, and ‘those’.

Tamam, "bu", "o", "bunlar" ve "şunlar" ile biraz pratik yapalım.

First, I have this pen.

İlk olarak, bu kaleme sahibim.

I have to say, “This is a pen.”

“Bu bir kalem” demek zorundayım.

“This is a pen.”

"Bu bir kalem."

Okay…

Tamam…

Over there, “That is a pen.”

Orada, “Bu bir kalem.”

“That is a pen.”

"O bir kalem."

Now, I have two pens.

Şimdi iki kalemim var.

“These are pens.”

"Bunlar tükenmez kalemler."

“These are pens.”

"Bunlar tükenmez kalemler."

Okay, I’m going to move them far away.

Tamam, onları uzağa taşıyacağım.

“Those are pens.”

"Bunlar kalem."

“Those are pens.”

"Bunlar kalem."

Okay, let’s move on to questions.

Tamam, sorulara geçelim.

I have one pen.

Bir kalemim var.

“Is this a pen?”

"Bu bir kalem mi?"

“Yes, it is.”

"Evet öyle."

“Is this a cookie?”

"Bu bir kurabiye mi?"

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

“Is that a pen?”

"Bu bir kalem mi?"

“Yes, it is.”

"Evet öyle."

“Is that a cookie?”

"Bu bir kurabiye mi?"

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

Okay, two pens.

Tamam, iki kalem.

“Are these pens?”

"Bunlar kalem mi?"

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

“Are these cookies?”

"Bunlar kurabiye mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

Okay, now they’re over here.

Tamam, şimdi buradalar.

“Are those pens?”

"Bunlar kalem mi?"

Yes, they are?”

Evet onlar?"

“Are those cookies?”

"Bunlar kurabiye mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

Okay, so that was our practice for ‘this’, ‘that’, ‘these’, and ‘those’.

Tamam, "bu", "o", "bunlar" ve "onlar" için uygulamamız buydu.

I hope you guys understood and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to learn about possessive adjectives.

Bu videomuzda iyelik sıfatlarını öğreneceğiz.

We use possessive adjectives to show that something belongs to me or something belongs

Bir şeyin bana ait olduğunu veya bir şeyin

to someone else.

başkasına ait olduğunu belirtmek için iyelik sıfatları kullanırız.

I own something or someone owns something.

Bir şeye sahibim ya da birisi bir şeye sahip.

Okay…

Tamam…

So let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Now last time we learned about subjective pronouns and here they are.

Şimdi geçen sefer sübjektif zamirleri öğrendik ve işte buradalar.

‘I’, ‘he’, ‘she’, ‘it’, ‘you’, ‘we’, ‘they’.

'Ben', 'o', 'o', 'o', 'sen', ' biz', 'onlar'.

And here are the possessive adjectives.

İşte iyelik sıfatları.

Okay…

Tamam

‘My’.

benim'.

We use ‘my’ to show that something belongs to me.

Bir şeyin bana ait olduğunu belirtmek için 'benim' kullanırız .

Okay…

Tamam...

‘His’.

"Onun".

This means that something belongs to one man or one boy.

Bu, bir şeyin bir adama veya bir çocuğa ait olduğu anlamına gelir.

‘Her’.

'O'.

We use that to show something belongs to one woman or one girl.

Bir şeyin bir kadına veya bir kıza ait olduğunu göstermek için bunu kullanırız .

‘Its’.

'Onun'.

We use ‘its’ to show that something belongs to an animal.

Bir şeyin bir hayvana ait olduğunu göstermek için "its" kullanırız .

We use ‘your’ to show that something belongs to you.

Bir şeyin size ait olduğunu göstermek için "sizin" kelimesini kullanırız .

Okay…

Tamam…

‘Our’.

'Bizim'.

‘Our’ means that something belongs to me and you or me and somebody else.

'Bizim', bir şeyin bana, sana veya bana ve başka birine ait olduğu anlamına gelir.

Okay, or me and other people.

Tamam, ya da ben ve diğer insanlar.

Okay, and last.

Tamam ve son.

We use ‘their’ to show that something belongs to many people.

Bir şeyin birçok kişiye ait olduğunu göstermek için "onların" kullanırız .

Okay, not me, but many people.

Tamam, ben değil, birçok kişi.

Okay, now I want you to pay attention to three special words.

Tamam, şimdi üç özel kelimeye dikkat etmeni istiyorum .

‘Its’, ‘your’ and ‘their’.

"Onun", "sizin" ve "onların".

Now I want you to notice these words sound like other words.

Şimdi bu kelimelerin kulağa başka kelimeler gibi geldiğini fark etmenizi istiyorum.

So you have to be careful not to get them confused.

Bu yüzden kafalarını karıştırmamaya dikkat etmelisiniz .

And I’m going to explain.

Ve açıklayacağım.

‘Its’ sounds like the contraction for ‘it is’; ‘it’s’.

'It's, 'it is'in kısaltması gibi geliyor ; 'onun'.

Okay, so, don’t get that confused.

Tamam, bu yüzden kafan karışmasın.

‘Your’ sounds like the contraction for ‘you are’ ‘you’re’.

'Senin', 'sen', 'sen' kısaltması gibi geliyor.

Okay…

Tamam…

So make sure you use this one to show possession.

O yüzden bunu topa sahip olduğunu göstermek için kullandığından emin ol.

Okay…

Tamam…

And the last word, ‘their’, it actually sounds like two other words.

Ve son kelime, 'onların', aslında kulağa başka iki kelime gibi geliyor.

The contraction for ‘they are’ ‘they’re’ or the word t-h-e-r-e, the other word ‘there’.

"Onlar" için kısaltma "onlar" veya t-h-e-r-e kelimesi, diğer kelime "orada".

Okay…

Tamam…

So please don’t get those confused.

O yüzden lütfen bunları karıştırmayın.

Now I know all of this sounds very hard, but if you practice with me, I’m sure you’ll

Şimdi tüm bunların kulağa çok zor geldiğini biliyorum ama benimle pratik yaparsan eminim

understand.

anlayacaksın.

So let’s move on to the next part.

Öyleyse bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, let’s practice together.

Tamam, birlikte pratik yapalım.

Now, here I have a marker.

Şimdi, burada bir işaretleyicim var.

It belongs to me.

O bana ait.

So, I have to say, “This is my marker.”

Bu yüzden, “Bu benim işaretçim” demek zorundayım.

“This isn’t your marker.”

"Bu senin işaretin değil."

“This is my marker.”

"Bu benim işaretçim."

Okay, let’s look at this boy.

Tamam, hadi bu çocuğa bakalım.

He has a hat.

Şapkası var.

So, I have to say, “This is his hat.”

Bu yüzden, “Bu onun şapkası” demek zorundayım.

“This is his hat.”

"Bu onun şapkası."

“This isn’t my hat.”

"Bu benim şapkam değil."

“This isn’t your hat.”

"Bu senin şapkan değil."

Okay…

Tamam…

And this girl has a dress.

Ve bu kızın bir elbisesi var.

So, “This is her dress.”

Yani, "Bu onun elbisesi."

“This is her dress.”

"Bu onun elbisesi."

“This isn’t my dress.”

"Bu benim elbisem değil."

“This isn’t your dress.”

"Bu senin elbisen değil."

Okay, in this picture there’s an animal; a dog…and it has a ball.

Tamam, bu resimde bir hayvan var; bir köpek… ve bir topu var.

I have to say, “This is its ball.”

“Bu onun topu” demek zorundayım.

“This is its ball.”

"Bu onun balosu."

“This isn’t my ball.”

"Bu benim topum değil."

and “This isn’t your ball.”

ve "Bu senin topun değil."

Now, in this picture, we have two people.

Şimdi, bu resimde iki kişiyiz.

Okay, and they both own this house.

Tamam, ve ikisi de bu evin sahibi.

So, “This is their house.”

Yani, "Bu onların evi."

“This is their house.”

"Bu onların evi."

Okay, now a little bit farther away, we have three books.

Tamam, şimdi biraz daha uzakta, üç kitabımız var.

Okay…

Tamam...

And this boy and girl have the books here.

Ve bu erkek ve kızda kitaplar var.

So, we have to say “those” and because we have more than one, we have to use ‘are’.

Yani “o” demeliyiz ve birden fazla olduğumuz için “are” kullanmalıyız.

Okay…

Tamam...

“Those are their books.”

"Bunlar onların kitapları."

“Those are their books.”

"Bunlar onların kitapları."

“Those aren’t my books.”

"Onlar benim kitaplarım değil."

“Those aren’t your books.”

"Onlar senin kitapların değil."

Okay…

Tamam…

And the last one.

Ve sonuncusu.

Here’s the county Korea.

İşte ilçe Kore.

Okay, we all live here.

Tamam, hepimiz burada yaşıyoruz.

So we say, “This is our country.”

Biz de “Burası bizim ülkemiz” diyoruz.

“This is our country.”

"Burası bizim ülkemiz."

Okay, let’s move on to the next part for some more practice.

Tamam, biraz daha pratik yapmak için bir sonraki kısma geçelim .

Okay, here are some practice sentences.

Pekala, burada birkaç alıştırma cümlesi var. Bu satırlara

We’re going to put possessive adjectives on these lines.

iyelik sıfatları koyacağız .

Okay…

Tamam…

So, let’s try together.

Öyleyse birlikte deneyelim.

“I put candy in ____ mouth.”

“____ ağzına şeker koydum.”

Okay, this is a mouth.

Tamam, bu bir ağız.

“I put candy in ……” What should we put?

“İçine şeker koydum…” Ne koyalım?

“my mouth.”

"ağzım."

Okay, next.

Tamam, sıradaki.

“John.”

"John."

John is one man or boy.

John bir erkek ya da erkektir.

“John lost ____ bag.”

"John ____ çantasını kaybetti."

Okay, for one man or boy, we say, “his”.

Tamam, bir erkek veya erkek çocuk için "onun" deriz.

“John lost his bag.”

"John çantasını kaybetti."

Okay, “The parents…”

Tamam, "Ebeveynler..."

That’s more than one person.

Bu birden fazla kişi.

That’s two people.

Bu iki kişi.

So, “The parents love ____ baby.”

Yani, "Ebeveynler ____ bebeği seviyor."

We have to put…….”their”.

Koymalıyız …….”onların”.

“The parents love their baby.”

"Anne babalar bebeklerini çok seviyorlar."

Okay…

Tamam…

And here, “The dog…”

Ve burada, "Köpek..."

Okay, ‘the dog’ is an animal.

Tamam, 'köpek' bir hayvandır.

So, “The dog eats ____ food.”

Yani, "Köpek ____ yemek yer."

What do we put?

Ne koyacağız?

We have to say, “its”.

“O” demeliyiz.

“The dog eats its food.”

"Köpek yemeğini yer."

Okay, let’s look at some more examples.

Tamam, birkaç örneğe daha bakalım.

Let’s continue.

Devam edelim.

“_____ names are Paul and Sam.”

"_____ isimler Paul ve Sam."

Okay, we have two people, Paul and Sam.

Tamam, iki kişiyiz, Paul ve Sam.

And the plural names.

Ve çoğul isimler.

So we have to say, “Their”.

O halde “Onların” demeliyiz.

“Their names are Paul and Sam.”

"İsimleri Paul ve Sam."

Okay…

Tamam…

“Can I use ____ phone?”

“____ telefonu kullanabilir miyim?”

Okay, I’m asking you.

Tamam, sana soruyorum.

So I have to say, “Can I use…your phone?”

Bu yüzden, "Telefonunu kullanabilir miyim?"

Okay…

Tamam…

And the next one.

Ve bir sonraki.

“_____ make-up looks good.”

"_____ makyaj güzel görünüyor."

Whose make-up?

kimin makyajı

Well, usually girls or women wear make-up.

Genelde kızlar veya kadınlar makyaj yapar.

So, I’m going to say, “Her make-up looks good.”

Bu yüzden, “Makyajın iyi görünüyor” diyeceğim.

Okay, and…

Tamam ve…

“_____ videos are helpful to you.”

"_____ videolar size yardımcı oluyor."

Okay, these are the videos that we make.

Tamam, bunlar bizim yaptığımız videolar.

Right?

Sağ?

We teach English in these videos.

Bu videolarda İngilizce öğretiyoruz.

So, the answer is “our”.

Yani cevap "bizim" dir.

“Our videos are helpful to you.”

“Videolarımız size yardımcı oluyor.”

or we sure hope they are.

ya da öyle olmasını umuyoruz.

Okay, so in this video, we learned how to use possessive adjectives.

Pekala, bu videoda iyelik sıfatlarını nasıl kullanacağımızı öğrendik. Her birinden

Don’t forget you have to put a noun after each one.

sonra bir isim koymanız gerektiğini unutmayın .

I hope you understand and I hope to see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır ve bir sonraki videoda görüşmek dileğiyle.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody and welcome.

Herkese merhaba ve hoş geldiniz.

In this video, we’re going to learn about possessive pronouns.

Bu videomuzda iyelik zamirlerini öğreneceğiz.

Okay…

Tamam...

And we use possessive pronouns to show that something belongs to us

Bir de bir şeyin bize ait olduğunu

or something is owned by us.

veya bir şeyin bize ait olduğunu belirtmek için iyelik zamirlerini kullanırız.

Okay, or someone else.

Tamam ya da başka biri.

So, let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Now, last time we learned about subjective pronouns.

Şimdi, geçen sefer sübjektif zamirleri öğrenmiştik.

And here they are.

Ve işte buradalar.

Okay…

Tamam... Bir

And in another video, we talked about possessive adjectives.

başka videomuzda iyelik sıfatlarından bahsetmiştik.

And here they are.

Ve işte buradalar.

Okay…

Pekala…

And over here are the possessive pronouns that we’re going to talk about in this video.

Ve burada da bu videoda konuşacağımız iyelik zamirleri.

Now, possessive adjectives and possessive pronouns are the same.

Şimdi, iyelik sıfatları ve iyelik zamirleri aynıdır.

They show possession.

Sahiplik gösterirler.

Which means, I own something.

Bu, bir şeye sahibim demektir.

Something belongs to me…or to someone else.

Bir şey bana ait...ya da bir başkasına.

Okay…

Tamam…

The only difference is that they’re used a little differently.

Tek fark, biraz farklı kullanılmaları.

For possessive adjectives, you have to put a noun after.

İyelik sıfatları için, sonuna bir isim koymalısınız.

Okay…

Tamam...

“My dog.”

"Köpeğim."

Okay…

Tamam…

But for possessive pronouns, you don’t have to put a noun after it.

Ama iyelik zamirleri için, ondan sonra bir isim koymak zorunda değilsin.

Okay, you can just say “mine”.

Tamam, sadece "benim" diyebilirsin.

Okay…

Tamam…

So let’s go through each one.

Öyleyse her birinin üzerinden geçelim.

“My.

"Benim.

Mine.”

Bana ait."

Okay…

Tamam…

And this is the same.

Ve bu aynı.

“His.

"Onun.

His.”

Onun."

Okay…

Tamam… '

For ‘her’, we say “hers”.

O' için 'onun' diyoruz.

We add an ‘s’.

Bir 's' ekliyoruz.

“Hers.”

"Onunki."

“Its.

"Onun.

Its.”

Onun."

Again, it’s the same.

Yine aynı.

“Your.

"Senin.

Yours.”

Senin.”

We have to put an ‘s’.

Bir 's' koymalıyız.

“Yours.”

"Seninki."

“Our.

"Bizim.

Ours.” and “Their.

Bizim." ve onların.

Theirs.”

Onların."

Okay, again, I know that this can be really confusing, but let’s practice some more.

Tamam, yine söylüyorum, bunun gerçekten kafa karıştırıcı olabileceğini biliyorum ama hadi biraz daha pratik yapalım.

Okay…

Tamam…

And let’s move on to the next part.

Ve bir sonraki kısma geçelim.

Okay, let’s practice together.

Tamam, birlikte pratik yapalım.

Now, “This is my marker.”

Şimdi, "Bu benim işaretçim."

But with possessive pronouns, you do not have to put a noun after.

Ancak iyelik zamirlerinde, arkasına bir isim koymak zorunda değilsiniz.

Okay, so I can say, “This is mine.”

Tamam, "Bu benim" diyebilirim.

“This isn’t yours.”

"Bu senin değil."

“This is mine.”

"Bu benim."

Okay, let’s look at the board.

Tamam, tahtaya bakalım.

This boy has a hat.

Bu çocuğun şapkası var.

So we say, “This is his.”

Biz de “Bu onun” diyoruz.

“This isn’t mine.”

"Bu benim değil."

“This isn’t yours.”

"Bu senin değil."

“This is his.”

"Bu onun."

The girl has a dress.

Kızın bir elbisesi var.

“This is hers.”

"Bu onun."

“This isn’t mine.”

"Bu benim değil."

“This isn’t yours.”

"Bu senin değil."

“This is hers.”

"Bu onun."

Okay…

Tamam…

Now with ‘its’, it’s kind of different.

Şimdi 'onun' ile biraz farklı.

Okay…

Tamam…

You still have to put a noun, so you can’t say, “This is its.”

Hala bir isim koymalısın, bu yüzden “Bu onun” diyemezsin.

You have to say, “This is its ball.”

"Bu onun topu" demelisiniz.

Again, “This is its ball.”

Yine, "Bu onun topudur."

“This isn’t mine.”

"Bu benim değil."

“This isn’t yours.”

"Bu senin değil."

“This is its ball.”

"Bu onun balosu."

Okay…

Tamam…

Now we have two people who have a house.

Şimdi bir evi olan iki kişi var.

“This is theirs.”

"Bu onların."

“This isn’t mine.”

"Bu benim değil."

“This isn’t yours.”

"Bu senin değil."

“This is theirs.”

"Bu onların."

Okay…

Tamam…

Now over here, we have some books and we’re going to say that they belong to these two

Şimdi burada bazı kitaplarımız var ve bu iki kişiye ait olduğunu söyleyeceğiz

people.

.

Okay…

Tamam…

So we’re going to use the plural ‘be’ verb; ‘are’.

Yani çoğul 'be' fiilini kullanacağız; 'var'.

Okay…

Tamam...

“These are theirs.”

"Bunlar onların."

“These aren’t mine.”

"Bunlar benim değil."

“These aren’t yours.”

"Bunlar senin değil."

“These are theirs.”

"Bunlar onların."

Okay…

Tamam…

And last, we have a picture of Korea.

Ve son olarak, Kore'nin bir resmimiz var.

Okay…

Tamam...

“This is ours.”

"Bu bizim."

“This is ours.”

"Bu bizim."

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, let’s look at these examples.

Tamam, bu örneklere bakalım.

We have to put in some possessive pronouns.

Bazı iyelik zamirleri koymalıyız.

Okay…

Tamam…

“That lipstick is _____.”

"Bu ruj _____."

Okay, well we have the noun ‘lipstick’ and usually a girl or woman wears lipstick,

Pekala, "ruj" ismimiz var ve genellikle bir kız veya kadın ruj sürer,

so we’re going to use the possessive pronoun ‘hers’.

bu yüzden "hers" iyelik zamirini kullanacağız.

Okay…

Tamam...

“That lipstick is hers.”

"O ruj onun."

Okay…

Tamam…

The next sentence.

Bir sonraki cümle.

“That sports car is _____.”

"Bu spor araba _____."

Okay…

Tamam…

Again, usually a man will drive a sports car.

Yine, genellikle bir erkek spor araba kullanır.

So, we can say, “That sports car is his.”

Yani “O spor araba onun” diyebiliriz.

Okay…

Tamam…

Now, let’s look at these last two.

Şimdi, bu son ikisine bakalım.

“This money is mine, not yours.”

"Bu para benim, senin değil."

“This money is mine, it belongs to me.”

"Bu para benim, bana ait."

“It doesn’t belong to you.”

"Sana ait değil."

Not yours.

Senin değil.

Okay…

Tamam…

And the last one.

Ve sonuncusu.

“Dokdo is ours.”

"Dokdo bizim."

It’s Koreas.

Bu Koreliler.

Right…

Doğru...

“Not theirs.”

"Onların değil."

Not Japans.

Japonlar değil.

“It belongs to us.”

"Bize ait."

So we say, “It’s ours.”

Biz de “Bizim” diyoruz.

Okay, so in this video, we learned possessive pronouns.

Pekala, bu videoda iyelik zamirlerini öğrendik.

I hope you understand and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.

This is a checkup for ‘this’, ‘that’, ‘these’, ‘those’, possesive adjectives,

Bu, 'bu', 'o', ' bunlar', 'olanlar', iyelik sıfatları

and possessive pronouns.

ve iyelik zamirleri için bir kontroldür.

Okay…

Tamam…

Now here, I want you to focus on ‘this’, ‘that’, ‘these’, and ‘those’.

Şimdi burada, 'bu', 'o', 'bunlar' ve 'onlar'a odaklanmanızı istiyorum.

Okay, so here’s the first example.

Tamam, işte ilk örnek.

We have a dog.

Bizim bir köpeğimiz var.

One dog.

Bir köpek.

So we have to use ‘this’ or ‘that’.

Bu yüzden 'bu' veya 'o' kullanmalıyız.

Okay…

Tamam…

If it’s close, I say, “This is a dog.”

Yakınsa “Bu bir köpek” derim.

If it’s far away, I say, “That is a dog.”

Uzaktaysa "Bu bir köpek" derim.

So, I’m going to write ‘this’.

O yüzden 'bunu' yazacağım.

Okay…

Tamam… Bir

The next one says, “…are balloons.”

sonraki “… balonlar” diyor.

“…are balloons.”

"... balonlardır."

With an ‘s’.

Bir 's' ile.

There’s more than one.

Birden fazla var.

So can we use ‘this’ or ‘that’?

Öyleyse 'bu' veya 'bu' kullanabilir miyiz?

No.

Hayır.

We have to use ‘these’ or ‘those’.

"Bunları" veya "oları" kullanmalıyız.

So, if it’s close, I say “These are balloons.”

Yani yakınsa “Bunlar balon” diyorum.

If they are far, “Those are balloons.”

Uzaktalarsa, "Bunlar balon."

Okay…

Tamam…

So let’s write ‘those’.

Öyleyse 'onları' yazalım.

“Those are balloons.”

"Bunlar balon."

Okay…

Tamam…

Now when we ask the question “Are these pens?”, we have more than one.

Şimdi “Bunlar kalem mi?” diye sorduğumuzda birden fazla var.

“These pens.”

"Bu kalemler."

With an ‘s’.

Bir 's' ile.

Okay…

Tamam…

I can put two answers here.

Buraya iki cevap koyabilirim.

“No, ___ aren’t.”

"Hayır, ___ değil."

I can say “No, these aren’t.”

“Hayır, bunlar değil” diyebilirim.

Or…

Veya…

I can say “No, they aren’t.”

“Hayır, değiller” diyebilirim.

Okay…

Tamam…

The next one.

Sıradaki.

“These ____ eyes.”

"Bu ____ gözler."

We need a ‘be’ verb.

Bir 'be' fiiline ihtiyacımız var.

Okay…

Tamam…

There’s more than one.

Birden fazla var.

Right, there are two eyes.

Doğru, iki göz var.

So, “These are eyes.”

Yani, "Bunlar gözler."

Okay…

Tamam…

And here “…is a nose.”

Ve burada “…bir burun.”

One.

Bir.

A nose.

Bir burun.

And it’s close.

Ve yakın.

So, I have to say “This is a nose.”

O yüzden “Bu bir burun” demek zorundayım.

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay…

Tamam…

We’re going to do some more checkup.

Biraz daha kontrol yapacağız.

Now here I want you to focus on possessive adjectives and possessive pronouns.

Şimdi burada sizden iyelik sıfatları ve iyelik zamirlerine odaklanmanızı istiyorum.

Let’s look at the first example.

İlk örneğe bakalım.

“These are my pen.”

"Bunlar benim kalemim."

Okay…

Tamam…

We have ‘these…are’.

Bizde "bunlar" var.

This means we need more than one.

Bu, birden fazlasına ihtiyacımız olduğu anlamına gelir.

Right…

Doğru…

More than one pen.

Birden fazla kalem.

So, we have to put ‘s’.

Yani, 's' koymalıyız.

“These are my pens.”

"Bunlar benim kalemlerim."

Okay…

Tamam…

Let’s look at these two together.

Bu ikisine birlikte bakalım.

“Those aren’t her children.”

"Onlar onun çocukları değil."

Okay…

Tamam…

So we can also say, “Those aren’t ____.”

Yani "Bunlar ____ değil" de diyebiliriz.

What do we put?

Ne koyacağız?

“… her children.”

"… Onun çocukları."

We can always say, “Those aren’t hers.”

Her zaman “Bunlar onun değil” diyebiliriz.

Okay…

Tamam…

We don’t need a noun here.

Burada bir isme ihtiyacımız yok.

We do need a noun over here, though.

Yine de burada bir isme ihtiyacımız var.

Okay…

Tamam…

Then, “Is it yours?”

Sonra, “Senin mi?”

“Is it yours?”

"Bu senin mi?"

“Yes, it’s _____.”

"Evet öyle _____."

There’s no noun.

İsim yok.

We have to say…”mine”.

“Benim” demeliyiz.

“Is it yours?”

"Bu senin mi?"

“Yes, it’s mine.”

"Evet, o benim."

Okay…

Tamam...

And the last two… ” _____ these his shoes?”

Ve son ikisi... " _____bunlar onun ayakkabıları mı?"

We need a ‘be’ verb here.

Burada bir 'be' fiiline ihtiyacımız var.

” _____ these his shoes?”

” _____ bu onun ayakkabıları mı?”

We have ‘these’ and we have ‘shoes’ with an ‘s’.

'Bunlarımız' var ve 's' ile 'ayakkabılarımız' var.

So we need the plural ‘be’ verb.

Bu yüzden çoğul 'be' fiiline ihtiyacımız var.

“Are”.

"var".

“Are these his shoes?”

"Bunlar onun ayakkabıları mı?"

Okay…

Tamam…

And the answer.

Ve cevap.

“No, they…”

"Hayır, onlar..."

Plural.

Çoğul.

“…are.”

"...var."

We have ‘no’.

Bizim 'hayır'ımız var.

“No, they aren’t” Okay…

"Hayır, değiller" Tamam...

“Are not, aren’t”.

"Değiller, değiller".

Okay…

Tamam… Bir

Let’s move on to the next part.

sonraki kısma geçelim.

Okay…

Tamam…

For this last part, we’re going to look at these sentences.

Bu son bölüm için bu cümlelere bakacağız.

But, they’re all wrong.

Ama hepsi yanılıyor.

They all have mistakes.

Hepsinin hataları var.

So you have to find the mistakes for me.

Bu yüzden benim için hataları bulmalısın.

Okay…

Tamam…

So, the first one says, “That are chairs.”

İlki, “Bunlar sandalye” diyor.

Hmmmm, we know that’s wrong.

Hmmm, bunun yanlış olduğunu biliyoruz.

‘That’ is used for singular nouns.

'Bu' tekil isimler için kullanılır.

One.

Bir.

But, it say “are” and it says “chairs” with an ‘s’.

Ama “are” diyor ve “s” ile “sandalye” diyor.

So, we have to change this word.

O halde bu kelimeyi değiştirmeliyiz.

We can say, “These are chairs.”

“Bunlar sandalye” diyebiliriz.

or “Those are chairs.”

veya "Bunlar sandalye."

Okay…

Tamam...

“This book is my.”

"Bu kitap benim."

Hmm.

Hmm.

We have the possessive pronoun ‘my’.

Sahiplik zamirimiz 'benim'.

But remember, you have to have a noun after, but there’s no noun.

Ama unutma, sonrasında bir isim olmalı ama isim yok.

So, we can change this to the possessive adjective ‘mine’.

Yani, bunu iyelik sıfatı 'benim' olarak değiştirebiliriz.

Okay…

Tamam…

You don’t need a noun if you say ‘mine’.

'Benim' diyorsan isme ihtiyacın yok.

Okay…

Tamam...

“That is he house.”

"Bu onun evi."

Hmm.

Hmm.

We want to show that this house belongs to this man or boy.

Bu evin bu adama veya çocuğa ait olduğunu göstermek istiyoruz.

“That is he house.”

"Bu onun evi."

But, this word ‘he’, does not show possession.

Ancak bu 'o' kelimesi sahiplenmeyi göstermez.

Okay…

Tamam…

So, we say, “This is his house.”

Biz de “Burası onun evi” diyoruz.

‘His’, then the noun ‘house’.

'Onun', ardından isim 'ev'.

Similarly, for the next one.

Benzer şekilde, bir sonraki için.

“She name is Jenny.”

"Adı Jenny."

We want to show that this name belongs to Jenny.

Bu ismin Jenny'ye ait olduğunu göstermek istiyoruz .

So, we say…”her”.

Biz de “o” diyoruz.

“Her name is Jenny.”

"Adı Jenny."

Okay, and the last one is also similar.

Tamam, sonuncusu da benzer.

“It’s ours house.”

"Bu bizim evimiz."

Now, if we don’t have ‘house’, “It’s ours.”

Şimdi, 'evimiz' yoksa, ' Bizim'.

We can say that.

Bunu söyleyebiliriz.

But since we have a noun,… we use the possessive pronoun, “It’s ‘our’ house.”

Ama bir ismimiz olduğu için… iyelik zamirini kullanırız, "Bu 'bizim' evimiz."

Okay…

Tamam…

That was the checkup for possessive pronouns, possessive adjectives, ‘this’, ‘that’,

Bu, iyelik zamirleri, iyelik sıfatları, 'bu', 'o', '

‘these’, and ‘those’.

bunlar' ve 'şunlar' kontrolüydü.

I hope you understood and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere .

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to talk about the articles; ‘a’, ‘an’ and ‘the’.

Bu videomuzda yazılardan bahsedeceğiz ; 'a', 'an' ve 'the'.

Now this can be very confusing, so please make sure you pay careful attention.

Şimdi bu çok kafa karıştırıcı olabilir, bu yüzden lütfen dikkatli bir şekilde dikkat ettiğinizden emin olun.

We use articles in front of nouns.

İsimlerin önünde artikel kullanırız.

Okay, so remember that and let’s look at the board.

Tamam, bunu hatırla ve tahtaya bakalım.

First, we use ‘a’ or ‘an’ when we’re talking about any one thing.

İlk olarak, herhangi bir şeyden bahsederken 'a' veya 'an' kullanırız .

For example, let’s say I say, “A banana is delicious.”

Örneğin, “Bir muz lezzetlidir” dediğimi varsayalım.

Okay, that means all bananas.

Tamam, bu tüm muzlar anlamına geliyor.

Any banana is delicious.

Herhangi bir muz lezzetlidir.

“A banana is delicious.”

"Bir muz lezzetlidir."

Okay, let’s jump over here.

Tamam, buraya atlayalım.

If I’m talking about a specific banana…maybe I have a banana in my hand.

Belirli bir muzdan bahsediyorsam… belki elimde bir muz vardır.

It’s specific, not any banana, this one.

Spesifik, herhangi bir muz değil, bu.

I have to use ‘the’, “The banana is old.”

'The' kullanmalıyım, "Muz eski."

Okay…

Tamam...

This one.

Bu.

I can’t say, “A banana is old.”

“Bir muz eskidir” diyemem.

Then that means all bananas are old.

O zaman bu, tüm muzların eski olduğu anlamına gelir.

And that’s not true.

Ve bu doğru değil.

Just this one.

Sadece bu.

So, I say, “The banana is old.”

Ben de “Muz eski” diyorum.

Okay, let’s move over here.

Tamam, buraya geçelim. Bir şeyden ilk kez

We also use ‘a’ or ‘an’ when we’re talking about something for the first time.

bahsederken de "a" veya "an" kullanırız .

So, I have another example here.

Yani, burada başka bir örneğim var.

“I watched a movie.”

"Ben bir film izledim."

Okay…

Tamam…

I’m talking about this movie for the first time, so I have to use “…a movie”.

Bu filmden ilk kez bahsediyorum, bu yüzden “…bir film” kullanmalıyım.

But, if I want to talk about this movie again, for the second time, or the third time or

Ama bu film hakkında tekrar konuşmak istersem, ikinci kez, üçüncü kez veya

fourth, fifth…it doesn’t matter.

dördüncü, beşinci kez… fark etmez.

I have to use ‘the’.

'the' kullanmak zorundayım.

“The movie was fun.”

"Film eğlenceliydi."

I’m talking about this one.

Bunun hakkında konuşuyorum.

The specific.

Spesifik.

“The movie was fun.”

"Film eğlenceliydi."

I can’t say, “A movie was fun.”

“Bir film eğlenceliydi” diyemem.

That means all movies are fun.

Bu, tüm filmlerin eğlenceli olduğu anlamına gelir.

That’s not true.

Bu doğru değil.

“The movie was fun.”

"Film eğlenceliydi."

Okay, and I also use ‘the’ when I’m talking about a noun where there’s only

Tamam, ben de sadece bir tane olan bir isimden bahsederken 'the' kullanırım

one and only.

.

Okay…

Tamam…

For example, there’s only one sun.

Örneğin, sadece bir güneş var.

Okay, when I look at the sky, there’s only one sun.

Tamam, gökyüzüne baktığımda sadece bir güneş var.

So, I say, “The sun.”

Ben de “Güneş” diyorum.

“The sun is hot.”

"Güneş sıcak."

I cannot say, “A sun.”

“Bir güneş” diyemem.

That’s wrong.

Bu yanlış.

When there’s one and only, we say, “The sun.”

Bir ve tek olduğunda, “ Güneş” deriz.

Okay…

Tamam…

Let’s look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakalım.

The first example says, “A lion is dangerous.”

İlk örnek, "Aslan tehlikelidir" diyor. Herhangi bir aslandan

I have to use ‘a’ because I’m talking about any one lion.

bahsettiğim için 'a' kullanmak zorundayım .

Any lion is dangerous.

Herhangi bir aslan tehlikelidir.

All lions are dangerous.

Bütün aslanlar tehlikelidir.

So, I use ‘a’.

Bu yüzden 'a' kullanıyorum. Bir

The next sentence says, “It’s a dog.”

sonraki cümle, "Bu bir köpek" diyor.

I’m talking about this dog for the first time, so I use ‘a’.

Bu köpekten ilk kez bahsediyorum, bu yüzden "a" kullanıyorum.

Now, I’m talking about this dog for the second time.

Şimdi, bu köpekten ikinci kez bahsediyorum.

So, I say, “The dog is cute.”

Ben de "Köpek çok tatlı" diyorum.

Okay…

Tamam…

Here’s a similar example.

İşte benzer bir örnek.

“It’s an ant.”

"Bu bir karınca."

Well, I used ‘an’ because we have ‘ant’, which start with a vowel.

Eh, 'an' kullandım çünkü sesli harfle başlayan 'karınca' var .

And I’m talking about this ant for the first time.

Ve bu karıncadan ilk kez bahsediyorum.

“It’s an ant.”

"Bu bir karınca."

Now, I’m talking about this ant again.

Şimdi yine bu karıncadan bahsediyorum.

“The ant is small.”

"Karınca küçük."

“The ant…”, this one, “…is small.”

"Karınca...", bu, "...küçük."

Okay, and the last one.

Tamam ve sonuncusu.

“It’s the moon.”

"Bu ay."

I have to say, “the moon” because there’s only one moon.

"Ay" demek zorundayım çünkü sadece bir ay var.

I cannot say, “a moon”.

"Ay" diyemem.

“It’s the moon.

“Bu ay.

The moon…”, only one, “…is round.”

Ay…”, yalnızca bir, “…yuvarlaktır.”

Okay…

Tamam…

Let’s look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakalım.

Okay, we have some more examples, but this time I want you to think about whether we

Tamam, birkaç örneğimiz daha var ama bu sefer

should put ‘a’, ‘an’ or ‘the’.

'a' mı, 'an' mı yoksa 'the' mi koyacağımızı düşünmenizi istiyorum.

Okay…

Tamam…

So, “I see ____ desk and ___ chair.”

Yani, "____ masa ve ___ sandalye görüyorum."

We don’t know which desk and chair.

Hangi masa ve sandalye olduğunu bilmiyoruz.

And it’s the first time I’m talking about them.

Ve onlardan ilk kez bahsediyorum .

So, we have to put ‘a’.

Yani, 'a' koymalıyız.

“I see a desk and a chair.”

"Bir masa ve bir sandalye görüyorum."

The next one.

Sıradaki.

“I see ____ octopus.”

"____ ahtapot görüyorum."

Okay, this is the same.

Tamam, bu aynı. Bu ahtapottan

It’s the first time I’m talking about this octopus.

ilk kez bahsediyorum .

So, do I put ‘a’ or ‘an’?

Yani, 'a' mı yoksa 'an' mı koyacağım?

Well here we have the vowel ‘o’.

Burada 'o' sesli harfine sahibiz. Bu

So we have to put “‘an’ octopus”.

yüzden “'an' ahtapot” koymalıyız.

“I see an octopus.”

"Bir ahtapot görüyorum."

Okay, the next one.

Tamam, bir sonraki.

“It’s ___ pen.”

"Bu ___ kalem."

Okay, it’s the same.

Tamam, aynı.

It’s the first time, so I say, “a pen”.

İlk defa, o yüzden “kalem” diyorum.

Now, I’m talking about the pen for the second time.

Şimdi ikinci kez kalemden bahsediyorum .

So I say, “The pen is red.”

Ben de "Kalem kırmızı" diyorum.

Okay, I’m talking about this one.

Tamam, bunun hakkında konuşuyorum.

So I say, “the”.

Ben de "o" diyorum.

Okay, similarly…

Tamam, benzer şekilde…

“She is ____ girl.”

"O ____ kız."

What do I say?

Ne derim?

“A girl.”

"Bir kız."

We’re talking about her for the first time.

Onun hakkında ilk kez konuşuyoruz.

Okay…

Tamam…

And now we’re talking about this girl again, for the second time.

Ve şimdi yine bu kızdan ikinci kez bahsediyoruz.

So, I have to say, “The girl is pretty.”

Bu yüzden, “Kız güzel” demek zorundayım.

And the last example.

Ve son örnek.

“I can see ___ sky.”

“___ gökyüzünü görebiliyorum.”

Now, we only have one sky.

Artık sadece bir gökyüzümüz var.

Right…

Doğru…

So, if there’s only one and only, we have to put the article ‘the’.

Yani, eğer sadece bir tane varsa, ' the' makalesini koymalıyız.

“I can see the sky.”

"Gökyüzünü görebiliyorum."

Okay…

Tamam…

So in this video, we talked about the articles ‘a’, ‘an’ and ‘the’.

O yüzden bu videoda 'a', 'an' ve 'the' yazılarından bahsettik.

I hope you understand and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to talk about the prepositions: in, on and under.

Bu videoda in, on ve under edatlarından bahsedeceğiz.

Now, we use prepositions to show ‘where’ something is.

Şimdi, bir şeyin 'nerede' olduğunu göstermek için edatları kullanıyoruz .

So, let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Okay, now in this picture, we have a cat.

Tamam, şimdi bu resimde bir kedimiz var.

Okay, and we’re talking about this specific cat, so we have to say “the cat”.

Tamam, bu özel kediden bahsediyoruz, bu yüzden "kedi" demeliyiz.

Okay… “…is in the box.”

Tamam... "...kutunun içinde."

Okay…

Tamam…

The preposition is ‘in’.

Edat 'in'.

“He’s ‘in’ the box.”

"Kutunun içinde."

“…’in’ the box.”

"…'kutuda."

Okay…

Tamam…

And the next one.

Ve bir sonraki.

“The cat is on…”

“Kedi açık…”

The preposition ‘on’…”the chair”.

Edat “on”…”sandalye”.

“He’s on the chair.”

"Koltuğun üzerinde."

Okay…

Tamam…

And the next one.

Ve bir sonraki.

“The cat is ‘under’…..’under’ the table.”

"Kedi masanın 'altında'…..'altında' ."

“…’under’ the table.”

"…'masanın altında."

Okay…

Tamam…

Let’s look at the next one.

Bir sonrakine bakalım.

Now we have plural nouns.

Artık çoğul isimlerimiz var.

“The apples ‘are’…”

"Elmalar"... "

Okay… “…in the box.”

Tamam..." " ...kutunun içinde."

Again, the apples are “…’in’ the box.”

Yine, elmalar "... kutunun içindedir."

Okay…

Tamam…

Next, “The apples are ‘on’ the chair.”

Sonra, "Elmalar sandalyenin üzerinde."

And last.

Ve son olarak.

“The apples are ‘under’….’under’ the table.”

“Elmalar masanın 'altında'….'altında' .”

Okay, let’s look at some more examples.

Tamam, birkaç örneğe daha bakalım.

Okay, let’s look at some pictures to help us understand the prepositions: in, on, and

Tamam, edatları anlamamıza yardımcı olması için bazı resimlere bakalım : in, on ve

under.

under.

I’m going to ask you some questions.

Sana bazı sorular soracağım.

I want you to think about which one you should use.

Hangisini kullanmanız gerektiğini düşünmenizi istiyorum .

Okay…

Tamam...

“Where is the dog?”

"Köpek nerede?"

“Where is the dog?”

"Köpek nerede?"

“The dog is ‘in’ the doghouse.

"Köpek kulübenin içinde.

You should use the preposition ‘in’.

'in' edatını kullanmalısınız.

“The dog is ‘in’ the doghouse.

"Köpek kulübenin içinde.

“Where is the man?”

"Adam nerede?"

“Where is the man?”

"Adam nerede?"

“The man is ‘under’ the umbrella.”

"Adam şemsiyenin 'altında'."

“The man is ‘under’ the umbrella.”

"Adam şemsiyenin 'altında'."

And last.

Ve son olarak.

“Where are the girls?”

"Nerede Kızlar?"

“Where are the girls?”

"Nerede Kızlar?"

“The girls are ‘on’ the bridge.”

"Kızlar köprüde"

“The girls are ‘on’ the bridge.”

"Kızlar köprüde"

Okay…

Tamam…

Let’s look at some more examples.

Birkaç örneğe daha bakalım.

Okay…

Pekala...

Now, we’re going to practice asking and answering questions using: in, on and under.

Şimdi, in, on ve under kullanarak soru sorma ve cevaplama alıştırması yapacağız.

First, let’s take a look at this picture.

Öncelikle bu resme bir göz atalım.

Here we have a rabbit, a chair and one, two, three snakes.

Burada bir tavşanımız, bir sandalyemiz ve bir, iki, üç yılanımız var.

Okay…

Tamam…

So, I will ask a question using in, on or under.

O halde in, on veya under kullanarak bir soru soracağım .

I want you to think.

düşünmeni istiyorum.

Is the answer, “Yes, it is.”

Cevap, "Evet, öyle."

or “No, it isn’t.”

veya "Hayır, değil."

Okay…

Tamam…

Let’s start with the rabbit.

Tavşanla başlayalım.

“Is the rabbit under the chair?”

"Tavşan sandalyenin altında mı?"

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

“Is the rabbit in the chair?”

"Tavşan sandalyede mi?"

“No, it isn’t.”

"Hayır, değil."

“Is the rabbit on the chair?”

"Tavşan sandalyede mi?"

“…on the chair?”

"…Sandalyenin üzerinde?"

“Yes, it is.”

"Evet öyle."

Okay…

Tamam…

Now, we’re going to move on to the snakes.

Şimdi yılanlara geçeceğiz.

Now, there are…there are more than one, right, so it’s plural, so we say, “Are

Şimdi, var… birden fazla var, değil mi, yani çoğul, bu yüzden “

the snakes…” with an ‘s’.

Yılanlar mı…” diyoruz ve bir 's' ile.

Okay…

Tamam…

So again, think.

Tekrar düşünün.

Is the answer, “Yes, they are.”

Cevap, "Evet, öyleler."

or “No, they aren’t.”

veya "Hayır, değiller."

“Are the snakes in the chair?”

"Yılanlar sandalyede mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

“Are the snakes on the chair?”

"Yılanlar sandalyenin üzerinde mi?"

“No, they aren’t.”

"Hayır, değiller."

“Are the snakes under the chair?”

"Yılanlar sandalyenin altında mı?"

“Yes, they are.”

"Evet onlar."

Okay, how did you do?

Tamam, nasıl yaptın?

I hope you guys understand how to use the prepositions; in, on and under after watching

Umarım edatları nasıl kullanacağınızı anlamışsınızdır ; Bu videoyu izledikten sonra içinde, üzerinde ve altında

this video.

.

Thanks for joining and I’ll see you next time.

Katıldığınız için teşekkürler, bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to talk about adjectives.

Bu videomuzda sıfatlardan bahsedeceğiz.

Now, we use adjectives to describe nouns or things.

Şimdi, isimleri veya şeyleri tanımlamak için sıfatları kullanıyoruz .

Okay, we can describe its size, its color, its shape or other things like that.

Tamam, boyutunu, rengini, şeklini veya bunun gibi başka şeyleri tanımlayabiliriz.

Okay…

Tamam…

So let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

The first noun we’re going to use is ‘marker’.

Kullanacağımız ilk isim 'işaretçi'.

“It’s a marker.”

"Bu bir işaret."

Now, I want to use an adjective to describe the color.

Şimdi, rengi tarif etmek için bir sıfat kullanmak istiyorum .

“It’s a ‘black’ marker.”

"Bu bir 'siyah' işaret."

‘Black’ is the adjective.

'Siyah' sıfattır.

Now notice, I have to put the adjective after the article ‘a’, but before the noun ‘marker’.

Şimdi dikkat edin, sıfatı 'a' edatından sonra ama 'işaretleyici' isimden önce koymam gerekiyor.

“It’s a black marker.”

"Siyah bir işaret."

Now, I can use another adjective to describe its size.

Şimdi, boyutunu anlatmak için başka bir sıfat kullanabilirim .

“It’s a long marker.”

"Uzun bir işaret."

Okay…

Tamam…

Let’s try the next one.

Sıradakini deneyelim.

Here we have a bird.

Burada bir kuşumuz var.

So, “It’s a bird.”

Yani, "Bu bir kuş."

Okay…

Tamam… Rengi

I want to use another adjective to describe the color.

tarif etmek için başka bir sıfat kullanmak istiyorum .

So, I’m going to say, “It’s a blue bird.”

Bu yüzden, "Mavi bir kuş" diyeceğim.

Again, you have to put the adjective after the article, before the noun.

Yine sıfatı sıfattan sonra, isimden önce koymalısınız.

I can also describe its size.

Boyutunu da tarif edebilirim.

“It’s a small bird.”

"Bu küçük bir kuş."

‘Small’ is another adjective.

'Küçük' başka bir sıfattır.

Now, at the last part, we have some apples.

Şimdi, son bölümde, biraz elmamız var.

Three apples.

Üç elma.

Okay, remember, when we have more than one noun, it’s called a plural noun.

Tamam, unutmayın, birden fazla ismimiz olduğunda buna çoğul isim denir.

So, we have to say, “They’re apples.”, with an ‘s’.

Bu yüzden, "Onlar elma" demeliyiz, "s" ile.

“They’re apples.”

"Onlar elma." Bu elmaların rengini

I want to use the adjective ‘red’ to describe the color of these apples.

tanımlamak için 'kırmızı' sıfatını kullanmak istiyorum .

So, I’m going to say, “They’re red apples.”

Bu yüzden, "Onlar kırmızı elmalar" diyeceğim.

Okay…

Tamam…

Here, there’s no article.

Burada makale yok.

There’s no ‘a’.

'a' yok.

That’s because there’s more than one.

Çünkü birden fazla var.

“They’re red apples.”

"Onlar kırmızı elmalar."

So, I just have to put the adjective before the noun that it’s describing.

Bu yüzden, sıfatı tanımladığı ismin önüne koymam gerekiyor .

“They’re red apples.”

"Onlar kırmızı elmalar."

Okay, let’s move on to some more examples.

Pekala, daha fazla örneğe geçelim.

Okay…

Pekala... Sıfatları kullanarak soru

Mow we’re going to practice asking and answering questions using adjectives.

sorma ve cevaplama alıştırması yapacağız .

Okay…

Tamam...

So, we have a man here.

Demek burada bir adamımız var.

I want to ask, “Is he a small man?”

"Ufak tefek bir adam mı?" diye sormak istiyorum.

Okay…

Tamam…

We have the adjective ‘small’.

'Küçük' sıfatımız var.

Notice, even in a question, we have to put the adjective agter the article and before

Dikkat edin, bir soruda bile sıfatı edattan sonra ve

the noun.

isimden önce koymalıyız.

“Is he a small man?”

"Ufak tefek bir adam mı?"

Well, let’s take a look at this picture.

Peki, bu resme bir göz atalım.

The answer is “No, he’s a _____ man.”

Cevap "Hayır, o bir _____ adam."

We need another adjective.

Başka bir sıfata ihtiyacımız var.

He’s not a small man.

O küçük bir adam değil.

So, we have to say “No, he’s a…big man.”

Yani, "Hayır, o ... büyük bir adam" demeliyiz.

Okay…

Tamam…

We’re going to use the adjective ‘big’.

'büyük' ​​sıfatını kullanacağız.

Okay, let’s look at the next one.

Tamam, bir sonrakine bakalım.

“Is it a _____ table?”

“Bu bir _____ masa mı?”

The answer is “Yes, it is.”

Cevap "Evet, öyle."

We need an adjective to describe color, shape or size or something.

Rengi, şekli veya boyutu veya başka bir şeyi tanımlamak için bir sıfata ihtiyacımız var .

Well, we can’t really describe the color.

Eh, rengi gerçekten tarif edemeyiz.

So, I think we should try the shape.

Bu yüzden şekli denememiz gerektiğini düşünüyorum.

Okay…

Tamam...

Well, “Is it a….round table?”

Pekala, "Bu bir... yuvarlak masa mı?"

And the answer is “Yes, it is.”

Ve cevap "Evet, öyle."

Okay, and last, we have two dresses.

Tamam ve son olarak iki elbisemiz var.

Okay…

Tamam…

So that means the noun is plural.

Yani bu, ismin çoğul olduğu anlamına gelir.

In that case, for the questions, we begin with ‘are’.

O halde sorulara “are” ile başlıyoruz.

“Are they red dresses?”

"Kırmızı elbiseler mi bunlar?"

Okay, the adjective is ‘red’.

Tamam, sıfat 'kırmızı'.

But, “Are they red dresses?”

Ama "Kırmızı elbiseler mi?"

“No, they’re…blue dresses.”

"Hayır, onlar... mavi elbiseler."

Okay…

Tamam...

“No, they’re…blue dresses.”

"Hayır, onlar... mavi elbiseler."

Okay…

Tamam…

So in this video, we learned about adjectives.

Bu videoda sıfatları öğrendik.

I hope you guys understand and I’ll see you in the next video.

Umarım anlarsınız ve bir sonraki videoda görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

This is a check-up video for articles, prepositions, and adjectives.

Makaleler, edatlar ve sıfatlar için bir check-up videosudur .

I’ve written some sentences on the board.

Tahtaya bazı cümleler yazdım. Gelin

Let’s try to finish them together.

bunları birlikte tamamlamaya çalışalım.

Okay…

Tamam…

The first sentence says, “It’s __ ___ umbrella.”

İlk cümle, “Bu __ ___ şemsiye” diyor.

Okay…

Tamam…

We have the noun.

İsmimiz var. Şemsiyeyi

We need an article and an adjective to describe the umbrella.

anlatmak için bir yazıya ve bir sıfata ihtiyacımız var .

Okay…

Tamam… İşte

So here it is.

burada. Rengi tarif edelim

Let’s describe the color.

.

Okay…

Tamam…

We would say ‘black’.

'Siyah' derdik.

Remember, the adjective comes before the noun.

Unutma, sıfat isimden önce gelir.

Now we need an article.

Şimdi bir makaleye ihtiyacımız var.

And the correct article is ‘a’.

Ve doğru makale "a" dır.

“It’s a black umbrella.”

"Siyah bir şemsiye."

Okay…

Tamam…

Next, “It’s ___ ___ ___.”

Sonra, "Bu ___ ___ ___."

We have three blanks.

Üç boşluğumuz var.

Here, we have the noun ‘ant’.

Burada 'karınca' ismimiz var.

So we’re going to put that at the end.

Bu yüzden bunu en sona koyacağız.

Okay…

Tamam…

Let’s use the adjective ugly.

Çirkin sıfatını kullanalım.

Okay…

Tamam…

Remember, again, the adjective comes before the noun.

Unutmayın, yine sıfat isimden önce gelir .

“…ugly ant.”

“…çirkin karınca.”

“It’s __ ugly ant.”

"Bu __ çirkin karınca."

We need an article.

Bir makaleye ihtiyacımız var.

Should we use ‘a’ or ‘an’? well, ‘ugly’ starts with the vowel ‘u’,

'a' mı yoksa 'an' mı kullanmalıyız? Pekala, 'çirkin', 'u' sesli harfiyle başlar,

so we have to say ‘an’.

bu yüzden 'an' demeliyiz.

“It’s an ugly ant.”

"Çirkin bir karınca."

Next.

Sonraki.

“It’s __ __ __.”

"Onun __ __ __."

Okay…

Tamam…

We have the noun ‘car’.

'Araba' ismimiz var.

So we put that at the end.

O yüzden en sona koyduk.

Again, let’s use an adjective that describes the color.

Yine rengi tanımlayan bir sıfat kullanalım .

Let’s use ‘blue’.

"Mavi"yi kullanalım.

Okay…

Tamam…

What article should we use?

Hangi makaleyi kullanmalıyız?

We have to say “a”.

“a” demeliyiz.

“It’s a blue car.”

"Mavi bir araba."

Okay, and last.

Tamam ve son.

“I __ ___ nice girl.”

“Ben __ ___ güzel kız.”

That’s me.

O benim.

We have the noun ‘girl’…and the adjective ‘nice’.

İsmimiz 'kız'... ve ' güzel' sıfatımız var.

So we need the article.

Bu yüzden makaleye ihtiyacımız var.

We’re going to say “a”.

"a" diyeceğiz.

Now, we’re missing one more thing.

Şimdi bir şeyi daha kaçırıyoruz.

We need the ‘be’ verb ‘am’.

'Ol' fiiline '[ __ ]' ihtiyacımız var.

“I am a nice girl.”

"Ben hoş bir kızım."

Okay, let’s move on to the next part.

Tamam, bir sonraki bölüme geçelim.

Okay, let’s continue with the checkup.

Tamam, kontrole devam edelim.

Here’s a picture.

İşte bir resim.

Okay…

Tamam…

Look at it carefully.

Dikkatlice bakın.

“What is it?”

"Nedir?"

“What is it?”

"Nedir?"

“It’s __ banana.”

"Bu __ muz."

We need an article here.

Burada bir makaleye ihtiyacımız var.

And it’s the first time I’m talking about this, so we’re going to say “a”.

Ve bundan ilk kez bahsediyorum , bu yüzden "a" diyeceğiz.

“It’s a banana.”

"Bu bir muz."

“Where is ___ banana?”

“___ muz nerede?”

Now, you know, I’m talking about this one.

Şimdi, biliyorsun, bundan bahsediyorum.

It’s specific.

Bu özel.

So, I’m going to use the article ‘the’.

Bu yüzden 'the' makalesini kullanacağım.

“Where is the banana?”

"Muz nerede?"

And now, let’s think about the preposition.

Ve şimdi, edat hakkında düşünelim.

“It’s __ the chair.”

"Bu __ sandalye."

We need to use the preposition ‘on’.

'On' edatını kullanmamız gerekiyor.

“It’s on the chair.”

"Sandalyenin üstünde."

Okay…

Tamam…

Let’s move on.

Devam edelim.

“What are they?”

"Onlar neler?"

Okay…

Tamam…

“They’re ____ oranges.”

"Onlar ____ portakal."

Okay…

Tamam…

We have more than one.

Birden fazla var.

That’s why we said, “They are…they’re” and “oranges”…with an ‘s’.

Bu yüzden “Onlar… onlar” ve “portakallar” dedik… bir 's' ile.

Okay…

Tamam…

Can we use ‘the’?

'the' kullanabilir miyiz?

No, you don’t know what oranges I’m talking about because it’s the first time I said

Hayır, hangi portakallardan bahsettiğimi bilmiyorsun çünkü

anything about them.

onlar hakkında ilk kez bir şey söyledim.

Then, can I use ‘a’ or ‘an’?

O zaman 'a' veya 'an' kullanabilir miyim?

No, ‘a’ or ‘an’ is used for any one thing.

Hayır, herhangi bir şey için 'a' veya 'an' kullanılır .

So here we do not need any article.

Yani burada herhangi bir makaleye ihtiyacımız yok.

“They’re oranges.”

"Onlar portakal."

“What are they?”

"Onlar neler?"

“They’re oranges.”

"Onlar portakal."

Okay…

Tamam…

“Where __ __ oranges?”

"Nerede __ __ portakal?"

Okay…

Tamam…

Now, again, you know I’m talking about these specific oranges, so we use ‘the’.

Şimdi, yine, bu belirli portakallardan bahsettiğimi biliyorsunuz, bu yüzden 'the' kullanıyoruz.

“Where __ the oranges?”

"Portakallar __ nerede?"

Okay, remember, when you ask a question with plural, you need ‘are’.

Tamam, unutma, çoğul bir soru sorduğunda 'are'ye ihtiyacın var.

“Where are the oranges?”

"Portakallar nerede?"

Okay…

Tamam…

Now, let’s think about the preposition.

Şimdi edatı düşünelim.

“They’re ___ the chair.”

"Onlar ___ sandalye."

Okay…

Tamam…

The preposition we need is ‘under’.

İhtiyacımız olan edat 'under'.

Okay…

Tamam… "

They’re not ‘on’, “they’re ‘under’ the chair.”

Açık" değiller, "sandalyenin" altındalar ".

Okay, let’s move on to the last part.

Tamam, son bölüme geçelim.

Okay, let’s continue with the checkup.

Tamam, kontrole devam edelim.

Now, we have two short stories here.

Şimdi, burada iki kısa hikayemiz var.

You have to help me find the mistakes.

Hataları bulmama yardım etmelisin.

The first sentence says, “It’s snake.”

İlk cümle, "Yılan" diyor.

Well, we’re missing an article.

Bir makale eksik.

Okay…

Tamam…

And that article is ‘a’.

Ve bu makale 'a'.

“It’s a snake.”

"Bu bir yılan."

Okay…

Tamam...

“It’s blue a snake.”

"Mavi bir yılan."

Can you find the mistake?

Hatayı bulabilir misin?

Okay…

Tamam…

Remember, the adjective ‘blue’ has to go between the article and the noun.

Unutmayın, 'mavi' sıfatı edat ile isim arasına girmelidir.

So we have to move the article to the front.

Bu yüzden makaleyi öne taşımak zorundayız.

“It’s a blue snake.”

"Mavi bir yılan."

That is the correct answer.

Bu doğru cevap.

“It’s a blue snake.”

"Mavi bir yılan."

Okay, the next one.

Tamam, bir sonraki.

“The snake under the box.”

"Kutunun altındaki yılan."

It sounds right.

Kulağa doğru geliyor.

“The snake under the box.”, but we forgot the ‘be’ verb.

“Kutu altındaki yılan.”, ama “olmak” fiilini unuttuk.

“The snake is under the box.”

"Yılan kutunun altında."

Okay, let’s move on to the next story.

Tamam, bir sonraki hikayeye geçelim.

“It’s a octopus.”

"Bu bir ahtapot."

Okay, we have an article, but octopus starts with the vowel ‘o’.

Tamam, bir makalemiz var ama ahtapot 'o' sesli harfiyle başlıyor.

So we have to use ‘an’.

Bu yüzden 'an' kullanmalıyız.

“It’s an octopus.”

"Bu bir ahtapot."

“An octopus is big.”

"Bir ahtapot büyüktür."

Hmmm…

Hmmm…

This one’s a little bit hard.

Bu biraz zor.

But remember, we’re talking about the same octopus.

Ama unutmayın, aynı ahtapottan bahsediyoruz.

So now, this octopus is specific.

Yani şimdi, bu ahtapot özeldir.

So we have to change the article ‘an’ to ‘the’.

Bu yüzden 'an' makalesini ' the' olarak değiştirmeliyiz.

“The octopus is big.”

"Ahtapot büyük."

The octopus from the first sentence.

İlk cümleden ahtapot.

Last, “The octopus are under the chair.”

Son olarak, “Ahtapotlar sandalyenin altında.”

What’s the mistake?

Hata nedir?

“The octopus…”

"Ahtapot..."

There’s only one.

Sadece bir tane var.

So we don’t use ‘are’, we have to say “is”.

Yani 'are' kullanmıyoruz, ' is' demek zorundayız.

“The octopus is under the chair.”

"Ahtapot sandalyenin altında."

Okay…

Tamam…

So that was our checkup for articles, prepositions and adjectives.

Demek makaleler, edatlar ve sıfatlar için yaptığımız kontrol buydu .

I hope you guys understand better and I’ll see you in the next video.

Umarım daha iyi anlarsınız ve bir sonraki videoda görüşürüz.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to learn ‘have’ and ‘has’.

Bu videoda "sahip olmak" ve "sahip olmak" kavramlarını öğreneceğiz.

Now we use ‘have’ or ‘has’ to show possession.

Şimdi sahiplik göstermek için 'sahip' veya 'has' kullanıyoruz .

To show something belongs to you.

Bir şeyin size ait olduğunu göstermek için.

Okay…

Tamam…

So, let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Okay…

Tamam…

When you’re talking about ‘you’, or me, we say, “I have…”

Sizden, benden bahsederken “benim

Okay…

If something belongs to a boy or man, we say, “He has…”

var…” deriz

For a girl or a woman.

.

“She has…”

“O…”

For an animal or thing.

Bir hayvan ya da şey için.

“It has…”

“O…”

For you, “You have…”

Sizin için, “Siz…”

For us.

bizim için.

Me and some other people.

Ben ve diğer bazı insanlar.

We say, “We have…”

“Biz…” diyoruz,

Okay, and some other people.

tamam ve başka insanlar.

“They have…”

“Onlar…”

Okay…

Tamam…

This is very easy, you just have to remember it.

Bu çok kolay, sadece hatırlamanız gerekiyor .

Okay…

Tamam…

So, let’s practice with these pictures.

Öyleyse, bu resimlerle pratik yapalım.

Here we have a rabbit…and a carrot.

Burada bir tavşanımız var… ve bir havuç.

So which one do we have to use?

Peki hangisini kullanmalıyız?

Well, a rabbit is an animal.

Eh, tavşan bir hayvandır.

So we have to use ‘it’.

Bu yüzden 'onu' kullanmalıyız.

“It has a carrot.”

"Havuç var."

Again, “It has a carrot.”

Yine, "Havucu var."

Now, in this picture, we have two ants.

Şimdi, bu resimde iki karıncamız var.

Okay…

Tamam…

So, for two things we have to use ‘they’.

Yani, iki şey için 'onlar' kullanmalıyız.

Okay…

Tamam…

So, here are two ants and an apple.

İşte iki karınca ve bir elma.

So, we’re going to say, “They have an apple.”

Yani, "Elmaları var " diyeceğiz.

“They have an apple.”

"Bir elmaları var."

Okay, let’s move on to some more practice.

Tamam, biraz daha pratik yapalım.

Okay…

Tamam...

Let’s do some practice together.

Birlikte biraz pratik yapalım. Boşluklara '

You have to think about if we should use ‘have’ or ‘has’ in the blanks.

sahip' mi yoksa 'has' mı kullanmamız gerektiğini düşünmelisiniz.

Okay…

Tamam…

So let’s look at the first one.

Öyleyse ilkine bakalım.

“The girl ‘blank’ long hair.”

"Kızın 'boş' uzun saçları."

Okay…

Tamam…

Now, ‘the girl’.

Şimdi, 'kız'.

We can we use instead of the girl?

Kızın yerine kullanabilir miyiz?

We can say “she”.

“O” diyebiliriz.

“She” then what do we say?

“O” o zaman ne diyoruz?

“Has.”

"Sahip olmak."

“She has long hair.”

"Onun uzun saçları var."

Or…

Veya...

“The girl has long hair.”

"Kızın saçları uzun."

It’s the same.

Aynısı.

Okay…

Tamam…

The next one.

Sıradaki.

“The boys…”

"Oğlanlar..."

Now, there’s an ‘s’ here.

Şimdi, burada bir 's' var.

That means there’s more than one boy.

Bu, birden fazla erkek olduğu anlamına gelir.

When we have more than one thing, what do we use?

Birden fazla şeye sahip olduğumuzda ne kullanırız?

“They.”

"Onlar."

Okay…

Tamam…

“They…”

"Onlar..." "Sahip" mi

Do we say ‘have’ or ‘has’?

yoksa "sahip" mi deriz?

We have to say “have”.

“var” demeliyiz.

“They have caps.”

"Şapkaları var."

Or…

Veya...

“The boys have caps.”

"Oğlanların şapkaları var."

Okay, the next one’s easier.

Tamam, bir sonraki daha kolay.

“I…”

"Ben..." "

When we have ‘I’, we say “have”.

Ben" sahibi olduğumuzda "sahip" deriz.

“I have a friend.”

"Ben bir arkadaşım var."

Okay, the next one is also easy.

Tamam, bir sonraki de kolay.

“He…”

"O..."

“He ‘blank’ an umbrella.”

"Bir şemsiyeyi 'boş' tuttu."

What do we have to use?

Ne kullanmamız gerekiyor?

“Has.”

"Sahip olmak."

“He has an umbrella.”

"Şemsiyesi var."

Okay, the next one says, “The dog ‘blank’ a bone.”

Tamam, bir sonraki, "Köpek bir kemiği 'boş' " diyor.

“The dog…”

“Köpek…”

What do we use for animals?

Hayvanlar için ne kullanıyoruz?

“It.”

"BT."

“It…has a bone.”

"Onun... bir kemiği var."

Or…

Veya...

“The dog has a bone.”

"Köpeğin kemiği var."

And last.

Ve son olarak.

“My mother and I ‘blank’ a car.”

"Annem ve ben bir arabayı 'boşalttık'."

Okay, this one’s tricky.

Tamam, bu biraz zor.

“My mother and I…”

“Annem ve ben…”

We have to say “we”.

“Biz” demeliyiz.

“We…have…a car.”

"Arabamız var."

“My mother and I have a car.”

"Annem ve benim bir arabamız var."

Okay…

Pekala…

So I hope you understand how to use ‘have’ and ‘has’ and I’ll see you in the next

Umarım "have" ve "has" kelimelerinin nasıl kullanılacağını anlamışsınızdır, bir sonraki

video.

videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to learn negatives with ‘have’ and ‘has’.

Bu videoda 'have' ve 'has' ile negatifleri öğreneceğiz.

Now this also pretty easy.

Şimdi bu da oldukça kolay.

You just have to remember everything that I wrote.

Sadece yazdığım her şeyi hatırlaman gerekiyor .

Okay…

Tamam…

So let’s take a look at the board.

Öyleyse tahtaya bir göz atalım.

Okay, first, for ‘I’, we use, “I don’t have…”

Tamam, ilk olarak, "ben" için "benim yok..." kullanırız,

Remember, ‘don’t’ is a contraction for ‘do not’.

unutmayın, "don't", " do not"un kısaltmasıdır.

“I don’t have…”

"Bende yok..."

For ‘he, ‘she’ and ‘it’, we use ‘doesn’t have’.

"O", "o" ve "o" için " sahip değil" kullanırız.

‘Doesn’t’ is a contraction for ‘does not’.

'Yapmaz', 'yapmaz' için bir kısaltmadır .

“He doesn’t have…”

"Onda yok..."

“She doesn’t have…”

"Onda yok..."

“It doesn’t have…”

"Onda yok..."

Now on the bottom.

Şimdi altta.

For ‘you’, ‘we’, ‘they’, it’s the same as ‘I’.

"Siz", "biz", "onlar" için, " ben" ile aynıdır.

We use ‘don’t have’.

'Sahip değilim' kullanırız.

“You don’t have…”

“Sende yok…”

“We don’t have…” and “They don’t have…”

“Bizde yok…” ve “Onlarda yok…”

So, let’s look at these pictures.

O halde bu resimlere bakalım.

Remember, we have a rabbit and a carrot.

Unutma, bir tavşanımız ve bir havucumuz var.

So, we said, “It has a carrot.”

Biz de “Havucu var” dedik.

Okay, but, we’re doing negatives, so we have to say “It doesn’t have a cake.”

Tamam, ama negatif yapıyoruz, bu yüzden "Pastası yok" demek zorundayız.

“It doesn’t have a cake.”

"Pastası yok."

Okay…

Tamam…

Now here, we have the ants and an apple.

Şimdi burada karıncalar ve bir elma var.

So we said, “They have an apple.”

Biz de “Elmaları var” dedik.

Okay…

Tamam…

But for this banana here, we have to say, “They don’t have a banana.”

Ama buradaki muz için “Muzları yok” dememiz gerekiyor.

“They don’t have a banana.”

"Muzları yok."

Okay, let’s move on to some more practice.

Tamam, biraz daha pratik yapalım.

Okay…

Tamam…

Now let’s try this practice with the negatives ‘doesn’t have’ and ‘don’t have’

Şimdi bu alıştırmayı 'sahip değil' ve 'sahip değilim' negatifleriyle

together.

birlikte deneyelim.

Now this is a little easy because we know that the second word is have.

Şimdi bu biraz kolay çünkü ikinci kelimenin sahip olduğunu biliyoruz.

All you have to think is should we use ‘doesn’t’ or ‘don’t’.

Düşünmeniz gereken tek şey, "doesn't" veya "don't" kullanmalı mıyız?

Okay…

Tamam…

So, I’m just going to put ‘have’ her first.

Öyleyse, onu ilk sıraya koyacağım.

Okay…

Tamam…

“She ‘blank’ have short hair.”

"O 'boş' kısa saçları var."

Should we use ‘don’t’ or ‘doesn’t’?

'Yapma' mı kullanmalıyız yoksa 'yapmamalı mıyız?

If you remember, for ‘she’, we use ‘doesn’t’.

Hatırlarsanız, "o" için "yapmaz" kullanırız.

“She doesn’t have short hair.”

"Kısa saçları yok."

Okay…

Tamam…

And again, I’m going to put ‘have’ first.

Ve yine, önce "sahip ol"u koyacağım.

This is easy.

Bu kolay.

‘He’ and ‘she’ we both use ‘doesn’t’.

"O" ve "o" ikimiz de "yok" kullanırız.

“He doesn’t have an umbrella.”

"Şemsiyesi yok."

Okay…

Tamam…

How about for ‘I’?

Peki ya 'ben' için?

“I doesn’t have….” or ” I don’t have…”?

"Bende..." veya "Bende yok ..."?

The correct answer is ‘don’t’.

Doğru cevap 'yapma' dır.

“I don’t have a wife.”

"Benim bir karım yok."

“People…”

“İnsanlar…”

Remember, if we have more than one person, animal and thing, we have to think of ‘they’.

Unutmayın, birden fazla kişi, hayvan ve nesne varsa, 'onları' düşünmemiz gerekir.

For ‘they’, do we use ‘don’t’ or ‘ doesn’t’?

"Onlar" için "don't" mu yoksa "don't" mu kullanıyoruz?

Do you remember?

Hatırlıyor musun?

The correct answer is ‘don’t’.

Doğru cevap 'yapma' dır.

“People don’t have manners.”

"İnsanlarda görgü yok."

Okay…

Tamam…

Next.

Sıradaki.

“We…”

"Biz..."

“We ‘blank’ have money.”

"Bizde 'boş' para var."

Should we put ‘doesn’t’ or ‘don’t’?

'Yapmaz' mı yoksa 'yok' mu koymalıyız?

The correct answer is ‘don’t’.

Doğru cevap 'yapma' dır.

“We don’t have money.”

"Paramız yok."

Okay, and the last one.

Tamam ve sonuncusu.

“A snake…”

“Bir yılan…”

A snake is an animal.

Yılan bir hayvandır.

What do we use for an animal?

Bir hayvan için ne kullanıyoruz?

“It.”

"BT."

“It…”

“O…”

What should we put here?

Buraya ne koymalıyız?

“It…doesn’t…have legs.”

"Onun... bacakları yok."

Okay, so that was our practice the negatives ‘don’t have’ and ‘doesn’t have’.

Tamam, "sahip olmadığım" ve "sahip olmadığım" negatifleri bizim uygulamamızdı.

I hope you understand and I’ll see you in the next video.

Umarım anlamışsınızdır, bir sonraki videoda görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal.

Hi, everybody.

Selam millet.

In this video, we’re going to learn how to ask questions using ‘have’.

Bu videoda "have" kullanarak soru sormayı öğreneceğiz.

Okay, let’s look at the board.

Tamam, tahtaya bakalım.

When we are talking about ‘he’, ‘she’ or ‘it’, the question always begins with

"O", "o" veya "o" hakkında konuşurken, soru her zaman

‘does’.

"yapar" ile başlar.

After the pronoun, we have ‘have’.

Zamirden sonra 'have' var.

So, we say, “Does he have…”

“Onda var mı…”

“Does she have…”

“Onda var mı…” “

“Does it have…”

Var mı…” diyoruz.

Now, let’s practice with this question and let’s look at the two answers.

Şimdi bu soru üzerinde pratik yapalım ve iki cevaba bakalım.

Okay…

Tamam…

“Does he have a friend?”

“Arkadaşı var mı?”

If the answer is ‘yes’, we say “yes”, in the blank, we match… this has to be the

Cevap evet ise “evet” diyoruz, boşlukta eşleştiriyoruz… bu aynı olmalı

same.

.

“Yes, he does.”

"Evet o yapar."

If the answer is ‘no’.

Cevap 'hayır' ise.

“No, he doesn’t.”

"Hayır, yapmıyor."

“Does he have a friend?”

"Bir arkadaşı var mı?"

“Yes, she does.”

"Evet o yapar."

“No, she doesn’t.”

"Hayır, bilmiyor."

“Does it have a friend?”

"Arkadaşı var mı?"

“Yes, it does.”

"Evet öyle."

“No, it doesn’t.”

"Hayır, değil."

Okay, so remember ‘does…have’.

Tamam, "var...sahip" ifadesini unutma.

Now, when we use ‘you’, ‘we’, ‘they’, we use ‘do’ in the front.

Şimdi, 'siz', 'biz', 'onlar' kullandığımızda, önde 'do' kullanıyoruz.

And ‘have’ after.

Ve sonra 'sahip ol'.

“Do you have a friend?”

"Arkadaşın var mı?"

“Do we have a friend?”

"Arkadaşımız var mı?"

“Do they have a friend?”

"Arkadaşları var mı?"

Okay…

Tamam…

And again we have two answers.

Ve yine iki cevabımız var.

We finish with ‘do’ or ‘don’t’.

'Yap' veya 'yapma' ile bitiririz.

So, “Do you have a friend?”

Yani, “Bir arkadaşın var mı?”

“Yes, I do.”

"Evet ediyorum."

Right, the questions is asking ‘you’, so you say “I do.”

Doğru, sorular 'sen' diye soruyor, sen de 'evet' diyorsun.

Or, “No, I don’t.”

Veya "Hayır, bilmiyorum."

“Do we have a friend?”

"Arkadaşımız var mı?"

“Yes, we do.”

"Evet yaparız."

Or, “No, we don’t.”

Veya "Hayır, yapmıyoruz."

And last.

Ve son olarak.

“Do they have a friend?”

"Arkadaşları var mı?"

“Yes, they do.”

"Evet onlar yapar."

“No, they don’t.”

"Hayır, yapmıyorlar."

Okay, let’s move on to some more practice.

Tamam, biraz daha pratik yapalım.

Alright, let’s try this practice together.

Pekala, bu alıştırmayı birlikte deneyelim.

I know it looks hard, but I’m going to help you.

Zor göründüğünü biliyorum ama sana yardım edeceğim .

Okay…

Tamam…

So let’s look at the first practice.

O halde ilk uygulamaya bakalım.

It’s a question.

Bu bir soru.

Okay, so remember, when we ask a question, we begin with ‘do’ or ‘does’.

Tamam, unutma, bir soru sorduğumuzda "yap" veya "yapar" ile başlarız.

Okay…

Tamam…

We have ‘she’.

Elimizde "o" var.

well, remember for all questions we use ‘have’.

Pekala, 'sahip' kullandığımız tüm sorular için unutmayın.

In the front, should we use ‘does’ or ‘do’?

Önde, 'do' mu yoksa 'do' mu kullanmalıyız?

The answer is ‘does’.

Cevap 'yapar' dır.

“Does she have a dress?”

"Elbisesi var mı?"

When we answer, “Yes…”

“Evet…” cevabını verdiğimizde

What do we put here?

buraya ne yazıyoruz?

Remember, we put the pronoun ‘she’.

Unutmayın, 'she' zamirini koyduk.

And the answer ‘does’.

Ve cevap "yapar".

“Yes, she does.”

"Evet o yapar."

The next one.

Sıradaki.

We have ‘they’.

Bizde "onlar" var.

Okay, ‘have’ is again the same.

Tamam, 'sahip olmak' yine aynı.

“…have a bicycle?”

“…bisikletin var mı?”

Okay, what goes in the front?

Tamam, öne ne gelecek?

For ‘they’. we use ‘do’.

Onlar için'. 'do' kullanırız.

“Do they have a bicycle?”

"Bisikletleri var mı?"

This time the answer is negative.

Bu sefer cevap olumsuz.

“No, they….”

"Hayır, onlar..."

What do we put here?

Buraya ne koyacağız?

It doesn’t make sense to say, “do”.

“Yap” demek anlamsız.

Right?

Sağ?

“No, they do.”

"Hayır onlar yapar."

That’s wrong.

Bu yanlış.

It’s a negative.

Bu bir olumsuz.

We have to say, “No, they don’t.”

“Hayır, yapmıyorlar” demeliyiz.

“No, they do not.”

"Hayır, yapmıyorlar."

Okay, and again, we have ‘have’ over here.

Tamam, ve yine, burada "var" var.

“It…”

"O..."

Which one, ‘do’ or ‘does’?

Hangisi, "yap" mı yoksa "yap" mı?

The answer is ‘does’.

Cevap 'yapar' dır.

“Does it have a ball?”

"Topu var mı?"

Again, the answer is negative.

Cevap yine olumsuz.

“No, it…does not.”

"Hayır, o... değil."

or the contraction, “No, it doesn’t.”

veya "Hayır, öyle değil" kısaltması.

Okay…

Pekala…

So that was our practice for asking questions with ‘have’.

Demek 'have' ile soru sorma pratiğimiz buydu.

I hope you understand

Umarım anlamışsınızdır, bir

and I’ll see

you in the next video.

sonraki videoda görüşmek üzere.