50 Important Words for Cooking in English

Hello everyone! It’s Anna here  from englishlikeanative.co.uk 

Herkese merhaba! Ben ingilizcelianative.co.uk'den Anna.

Now, whether you’re in the can’t cook,  

Şimdi, yemek yapamam,   yemek

won’t cook or loves to cook category,  this video has something for you!

yapamam veya yemek yapmayı seviyorum kategorisindeyseniz, bu videoda sizin için bir şeyler var!

In this video you’re going to learn  fifty important words for cooking  

Bu videoda İngilizce yemek pişirmek için elli önemli kelime öğreneceksiniz

in English. Make sure to watch carefully  because I’m going to quiz you at the end! 

. Dikkatli izlediğinizden emin olun çünkü sonunda sizi test edeceğim!

Now, to help you to remember all the vocabulary  we are going to cover today I have made you a  

Şimdi, bugün ele alacağımız tüm kelimeleri hatırlamanıza yardımcı olmak için, ESL posta listeme

FREE pdf that you can download by joining my  ESL mailing list, just click on the link below.

katılarak indirebileceğiniz   ÜCRETSİZ bir pdf hazırladım, sadece aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

So, pop on an apron and join me in the  kitchen. I really like my apron. It stops  

Öyleyse bir önlük giy ve mutfakta bana katıl . Önlüğümü gerçekten seviyorum.

my clothes from getting dirty when I’m cooking  and it’s got an ‘A’ on it for my name, Anna. 

Yemek pişirirken kıyafetlerimin kirlenmesini engelliyor ve üzerinde benim adım Anna için bir "A" var.

Now, let me introduce you to  some of the things in my kitchen. 

Şimdi size mutfağımdaki bazı şeyleri tanıtmama izin verin.

This is the oven. I know not everyone around the  world has an oven in their home but in Britain,  

Bu fırın. Dünyadaki herkesin evinde fırın olmadığını biliyorum ama Britanya'da

ovens are really important because  that’s how we make the most important  

fırınlar gerçekten önemlidir çünkü haftanın en önemli

meal of the week - the Sunday roast. If you’re not sure what a Sunday roast is,  

öğünü olan Pazar rostosu bu şekilde yapılır. Pazar rostosunun ne olduğundan emin değilseniz   merak

don’t worry, I’ll explain later. Then, on top here, we have the hob.  

etmeyin, sonra açıklayacağım. Sonra, en üstte ocak var.

There are a variety of hobs in the UK, including  a gas hob, an electric hob, and an induction hob. 

Birleşik Krallık'ta gazlı ocak, elektrikli ocak ve indüksiyonlu ocak dahil olmak üzere çeşitli ocaklar vardır.

This is an induction hob. Let me place  the pot on the hob and turn it on.

Bu bir indüksiyon ocağıdır. Tencereyi ocağın üzerine koyup açayım.

Now I'm going to put the  lid on the pot to cover it. 

Şimdi üzerini kapatmak için tencerenin kapağını kapatacağım.

One more time. This is my apron. This is the  oven. This is the hob. The pot and the lid.

Bir kez daha. Bu benim önlüğüm. Bu fırın. Bu ocak. Tencere ve kapak.

If I want to cook something like an  egg or some meat, I use this - a pan. 

Yumurta veya biraz et gibi bir şey pişirmek istersem bunu kullanırım - bir tava. Yemek

After I cook, I can use my trusty spatula  to put my food on a plate or I can use a  

pişirdikten sonra, güvenilir spatulamı kullanarak yemeğimi bir tabağa koyabilirim veya bir kepçe kullanarak

ladle to put food into a bowl if I'm eating  soup or maybe pasta and after I cook pasta. 

çorba veya makarna yiyorsam ve makarna pişirdikten sonra yemeği bir kaseye koyabilirim.

And after I cook pasta, I use this - a colander  - to save the pasta and get rid of the water.

Makarnayı pişirdikten sonra, makarnayı kurtarmak ve sudan kurtulmak için bunu - bir kevgir  - kullanıyorum.

To prepare my food, I can use my knife and my  chopping board to cut the food before I cook it. 

Yemeğimi hazırlamak için, yemeği pişirmeden önce bıçağımı ve doğrama tahtamı kullanarak kesebilirim.

Oh, and I use a sieve to make sure the flour  is free from lumps and unwanted debris.

Ah, ayrıca unun topaklardan ve istenmeyen kalıntılardan arınmış olduğundan emin olmak için bir elek kullanıyorum.

“Oh what's that?”

"Ah o ne?"

I use my wooden spoon to stir the mixture.  

Karışımı karıştırmak için tahta kaşığımı kullanıyorum.

But for some strange reason I have more  wooden spoons than I could ever possibly use. 

Ama garip bir nedenle, kullanabileceğimden daha fazla tahta kaşığım var.

So, my wooden spoons tend  to be used as drumsticks. 

Bu yüzden, tahta kaşıklarım genellikle baget olarak kullanılır.

But guess what, I can use these other tools too  - a peeler to take the skin off my potatoes,  

Ama tahmin edin ne oldu, diğer aletleri de kullanabilirim - patateslerin kabuklarını soymak için bir soyucu,

a garlic press to crush the garlic. 

sarımsakları ezmek için bir sarımsak presi.

A grater is great for grating my cheese  or carrots into really small pieces, and  

Rende, peynirimi veya havuçumu gerçekten küçük parçalara ayırmak için harikadır ve

a blender turns solid food into a liquid,  perfect for making soups and smoothies.

bir blender, katı yiyecekleri çorba ve smoothie yapmak için mükemmel bir sıvıya dönüştürür.

After I make my smoothie, I put it in the fridge  freezer either to make it cold in the fridge part  

Smoothie'mi yaptıktan sonra buzdolabı buzdolabına soğutmak için

or to freeze and store it in the freezer part.

veya dondurucu bölümünde dondurup saklamak için koyuyorum.

Now, let’s take a closer look at some  of the actions we use in the kitchen.

Şimdi mutfakta kullandığımız bazı işlemlere daha yakından bakalım.

With my knife and my chopping board,  I cut my food in to smaller pieces.  

Bıçağım ve doğrama tahtamla yiyeceklerimi daha küçük parçalara ayırdım.

To cut means to separate using a slicing  motion. I can also use the verb chop. 

Kesmek, bir dilimleme hareketi kullanarak ayırmak anlamına gelir . Ayrıca pirzola fiilini de kullanabilirim.

To chop the potatoes. Chop means to cut  something using a vertical motion. And  

Patatesleri doğramak için. Kesmek, dikey hareket kullanarak bir şeyi kesmek anlamına gelir. Ve

if I am cutting my vegetables into small  cubes, then I say ‘dice’. It looks like this.

sebzelerimi küçük küpler halinde kesiyorsam , "zar" derim. Bu gibi görünüyor.

When I make pancakes, I crack eggs into a  bowl, add in the flour, mix them together  

Krep yaptığımda, yumurtaları bir kaseye kırarım, unu ekleyip karıştırırım

and stir in some chocolate chips. Chocolate chips.

ve biraz çikolata parçalarıyla karıştırırım. Çikolata parçaları.

Mix means to combine all the ingredients together  

Karıştırma, tüm malzemeleri bir araya getirmek anlamına gelir

and stir is the action my hand is doing now  - when you move a spoon in a circular motion,  

ve karıştırma şu anda elimin yaptığı eylemdir - bir fincan çaya şeker karıştırırken olduğu gibi, bir kaşığı dairesel hareketlerle hareket ettirdiğinizde

like when you stir sugar into your cup of tea. 

.

Then I add the pancake mixture to the  pan. When it’s ready on one side, I flip  

Ardından pankek karışımını tavaya ekliyorum . Bir tarafı hazır olduğunda, gözlemeyi ters çeviririm

the pancake - that just means to turn it  over quickly. And it’s not always easy! Oops!

- bu, onu hızlıca ters çevirmek anlamına gelir . Ve her zaman kolay değil! Hata!

Now, let’s take a look at some of our utensils  or kitchen tools. Do you remember what this  

Şimdi bazı mutfak gereçlerimize veya mutfak aletlerimize bir göz atalım. Bunun ne olduğunu hatırlıyor musunuz

is? It’s a blender. The action is to blend.  I blend the fruit to make a smoothie.

? Bu bir blender. Eylem karıştırmaktır. Smoothie yapmak için meyveleri karıştırıyorum.

This is a colander. I use it to strain the water  after I cook pasta by pouring the contents of the  

Bu bir kevgir. Makarna pişirdikten sonra

pot into the colander. Strain means to keep  the food you want and throw out the water. 

tencerenin içindekileri kevgir içine dökerek suyu süzmek için kullanıyorum. Süzme, istediğiniz yiyeceği saklamak ve suyunu atmak anlamına gelir.

Pour means to put liquid or  small food into a different  

Dökme, sıvı veya küçük yiyecekleri farklı bir

container. We also ‘pour  

kaba koymak anlamına gelir. Ayrıca "

milk into our tea’. Ok I have mentioned tea a few  times now, but tea is so important to us Brits!

çayımıza   süt koyarız". Tamam, birkaç kez çaydan bahsetmiştim ama çay biz İngilizler için çok önemli!

Moving on. I can use the colander to put food in to  

Hareketli. Kevgiri yiyecekleri

rinse it, that means pour water on it  to clean it, before I eat it or cook it.

durulamak için koymak için kullanabilirim, yani yemeden veya pişirmeden önce üzerine su dökerek temizleyebilirim.

Ah! Ok sugar, sugar. Oh, that looks  like it's burning. Ah, sugar, sugar.  

Ah! Tamam şeker, şeker. Oh, yanıyor gibi görünüyor. Ah, şeker, şeker.

Oh, why did I choose such a complicated  recipe? Right let's see where I'm up to. 

Oh, neden bu kadar karmaşık bir tarif seçtim? Tamam, bakalım nereye varacağım.

Chop the carrots done. Then use a sharp  knife to dice the onions. Okay, that's done.

Bitmiş havuçları doğrayın. Ardından soğanları doğramak için keskin bir bıçak kullanın. Tamam, bitti.

Now add the onion to the pan and then mix in the  fresh herbs… not the dried herbs the Crushers  

Şimdi soğanı tavaya ekleyin ve ardından taze otları karıştırın... kuru otları değil, Kırıcılar

okay. Then the chicken is marinating here. Oh, the potatoes are cooked … ok… So,  

tamam. Ardından tavuk burada marine ediliyor. Ah, patatesler pişti… tamam… Pekala,

where’s the colander… Where's the colander?  Oh no! Okay, I will have to use a sieve.  

kevgir nerede… Kevgir nerede? Oh hayır! Tamam, bir elek kullanmam gerekecek.

Yeah, I can use a sieve. But then  that's gonna be really hard to clean.  

Evet, elek kullanabilirim. Ancak bunun temizlenmesi gerçekten zor olacaktır.

Oh no the potatoes are still cooking. They're gonna burn. 

Oh hayır, patatesler hala pişiyor. Yanacaklar.

What can I do? What can I do? 

Ne yapabilirim? Ne yapabilirim?

Quick Anna, think! Think! 

Çabuk Anna, düşün! Düşünmek!

Here, the lid! Yes, I'll use  that to strain them. Phew. Ok,  

İşte kapak! Evet, onları zorlamak için bunu kullanacağım. Vay. Tamam,

and what’s next? Oh! Ah! Cooking! I need to check the oven…

sırada ne var? Ah! Ah! Yemek pişirmek! Fırını kontrol etmem gerekiyor...

Ok, so I am no wiz in the kitchen but I am  a wiz in the classroom, so let’s get back  

Tamam, yani mutfakta bir dahi değilim ama sınıfta bir dahiyim, o yüzden

to those fifty important words, shall we?

o elli önemli kelimeye geri dönelim, olur mu?

Look at my chicken. It’s covered in  oil, salt and spices. It’s marinating. 

Tavuğuma bak. Yağ, tuz ve baharatlarla kaplıdır. Marine ediliyor.

To marinate is to cover something, especially  meat or chicken with oil and garlic, spices  

Marine etmek, pişirmeden önce bir şeyi, özellikle et veya tavuğu yağ ve sarımsak, baharatlar

and herbs and sometimes yoghurt before you cook  it. You put the meat and the marinade together  

ve otlar ve bazen de yoğurtla kaplamaktır . Eti ve turşuyu bir araya getirip

and leave it for a few hours. This adds  a lot of flavour and stops it being dry.  

birkaç saat bekletiyorsunuz. Bu, çok fazla lezzet katar ve kurumasını önler.

Have you ever marinated anything?  Let me know in the comments below.

Hiç bir şeyi marine ettin mi? Aşağıdaki yorumlarda bana bildirin.

Next up, we have a few different  ways to cook things in this… 

Sırada, bu fırında bir şeyler pişirmek için birkaç  farklı yöntemimiz var...

The oven. We can bake or roast. 

Fırın. Pişirebilir veya kızartabiliriz.

Baking is usually when we cook something  in the oven but don’t add oil to it.  

Pişirme, genellikle fırında bir şey pişirirken yağ eklemediğimiz zamandır.

You can bake a cake or a potato. Roasting, on the other hand,  

Bir pasta veya patates pişirebilirsiniz. Kavurma ise

is when we cook something in the oven and add  oil to it, like meat, potatoes, and vegetables. 

fırında bir şey pişirip ona et, patates ve sebze gibi yağ eklediğimiz zamandır.

Roast! I said this word earlier in the video  and promised you more of an explanation. I’m  

Haşlamak! Bu kelimeyi videonun başlarında söyledim ve size daha fazla açıklama sözü verdim.

excited to share this with you because it’s  such an important part of British culture. 

İngiliz kültürünün çok önemli bir parçası olduğu için bunu sizinle paylaşmaktan heyecan duyuyorum.

The Sunday roast! The Sunday roast is… Well… Roast food,  

Pazar rostosu! Pazar rostosu... Pekala... Kızarmış yiyecek,

roast meat, roast veg, roast potatoes,  and vegetables like carrots and parsnips.

rosto et, rosto sebze, rosto patates ve havuç ve yaban havucu gibi sebzeler. Yine de

You can make a roast with any vegetables  though. Even boiled vegetables if you  

herhangi bir sebzeyle rosto yapabilirsiniz . Hatta tercih ederseniz haşlanmış sebzeler

prefer and the meat is usually chicken, lamb  or beef. And in some parts of the UK, a roast  

ve et genellikle tavuk, kuzu veya dana etidir. Ve Birleşik Krallık'ın bazı bölgelerinde,

dinner will come with these - Yorkshire puddings. Which are just delicious. They’re made with flour,  

bu Yorkshire pudingleriyle birlikte rosto bir akşam yemeği gelir. Hangisi sadece lezzetli. Un,

eggs, milk, and oil and are fluffy and  crispy and go so well with everything. 

yumurta, süt ve yağdan yapılırlar, kabarık ve çıtırdırlar ve her şeyle çok iyi giderler.

Then to top it all off our Sunday roast,  we pour over a sauce called gravy,  

Daha sonra pazar rostomuzun üzerine  sos adı verilen ve kavurduğunuz etlerin sularından yapılan bir sosu döküyoruz

which is made from the juices of the meat  you’ve roasted. This dish is delicious and  

. Bu yemek lezzetli ve

comforting and a very popular, especially for  Sunday lunch! I hope you’ll try it one day!

rahatlatıcıdır ve özellikle Pazar öğle yemeği için çok popülerdir ! Umarım bir gün denersin!

Cooking something in very hot  water is called boiling. I like  

Bir şeyi çok sıcak suda pişirmeye kaynatma denir.

boiled new potatoes. They’re scrummy! I  also sometimes boil eggs for breakfast. 

Haşlanmış yeni patatesleri severim. Onlar berbat! Ayrıca bazen kahvaltıda yumurta kaynatırım.

Speaking of eggs, one way to cook eggs  is to fry them. That means we put them  

Yumurtadan bahsetmişken, yumurta pişirmenin bir yolu onları kızartmaktır. Bu, onları

in this… a pan or frying pan, add some  oil, crack the egg and let it cook. 

buna... bir tavaya veya kızartma tavasına koyarız, biraz yağ ekleriz, yumurtayı kırarız ve pişmesine izin veririz.

I like my fried eggs sunny side up. That means  I don’t flip them over but leave the yolk  

Kızarmış yumurtalarımı güneşli tarafı yukarı doğru severim. Bu, onları ters çevirmem,

which is the yellow part, nice and round. But try not to burn them! Burn is cooking  

sarı kısım olan sarıyı   güzel ve yuvarlak bırakmam anlamına gelir. Ama onları yakmamaya çalış! Yanık,

too much. Usually, food will go dark brown or  black when you burn it and you can’t eat it.  

çok fazla yemek pişirmektir. Yiyecekleri yaktığınızda genellikle koyu kahverengi veya siyah olur ve yiyemezsiniz.

Well, you can eat it but it doesn’t  taste very nice. It’s such a shame!

Yiyebilirsin ama tadı pek güzel değil. Ne kadar utanc verici!

Some foods you have to soak before you can  cook. That means you leave it in water for  

Bazı yiyecekleri pişirmeden önce ıslatmanız gerekir . Bu,

anywhere between a few minutes to 12 hours.  This helps to rehydrate and put water back  

birkaç dakika ile 12 saat arasında herhangi bir süre boyunca suda bırakmanız anlamına gelir. Bu, rehidrasyona ve yiyeceğin içine tekrar su koymaya yardımcı olur

into the food. We soak things like dried  beans, dried mushrooms, or sometimes  

. Kuru fasulye, kuru mantar veya bazen

rice or oats. Now, if you have some food you’ve  already made and then stored or a ready meal,  

pirinç veya yulaf gibi şeyleri ıslatırız. Şimdi, önceden yapıp sakladığınız bir yiyeceğiniz veya hazır bir yemeğiniz varsa, yemeden

you heat it up in the oven or microwave before  eating it. That means to get it nice and hot.  

önce fırında veya mikrodalgada ısıtın . Bu, onu güzel ve sıcak hale getirmek anlamına gelir.

For some ready meals, you’ll need to pierce  the plastic before heating it up. To pierce  

Bazı hazır yemeklerde plastiği ısıtmadan önce delmeniz gerekir. Plastiği delmek için

the plastic, you take a fork and make tiny holes  in it to let the heat escape when it’s heating up. 

bir çatal alıp ısınırken ısının dışarı çıkmasına izin vermek için küçük delikler açın.

Now, do you know the opposite of heat up? Cool down! 

Şimdi, ısınmanın tersini biliyor musunuz? Sakin ol!

After you’ve cooked something and it’s too  hot to eat right away, you may want to let it  

Bir şey pişirdikten ve hemen yenemeyecek kadar sıcak hale geldikten sonra soğumasını bekleyebilirsiniz

cool down. If you’ve cooked for a child,  you let the food cool down before giving  

. Bir çocuk için yemek yaptıysanız, kendilerini yakmamaları için onlara vermeden önce yemeği soğumaya bırakın

it to them so they don’t burn themselves. How are you doing with all these words  

. Şimdiye kadar tüm bu kelimelerle   ne durumdasınız

so far? Are you just heating up or  do you need a minute to cool down? 

? Sadece ısınıyor musunuz yoksa soğumak için bir dakikaya mı ihtiyacınız var? Çok

Remember to pay close attention because I  am going to test you in just a few minutes!

dikkatli olmayı unutmayın çünkü sizi birkaç dakika içinde test edeceğim!

I talked about a microwave just now.  It’s the appliance we use to heat up  

Az önce mikrodalgadan bahsettim. Hazır yemeklerimizi ısıtmak için kullandığımız cihazdır

our ready meals. But did you also know that  microwave is a verb, so instead of saying 

. Ancak mikrodalganın bir fiil olduğunu da biliyor muydunuz, yani

‘I’m going to heat up my meal in  the microwave, I can simply say 

"Yemeğimi mikrodalgada ısıtacağım" demek yerine basitçe

‘I’m going to microwave my meal’.

"Yemeğimi mikrodalgada pişireceğim" diyebilirim.

Another popular thing to microwave is popcorn!  

Mikrodalgada bir başka popüler şey de patlamış mısır!

Popcorn cooked on the hob just isn’t the same!  I’ve even seen some people microwave cake!  

Ocakta pişirilen patlamış mısır aynı değil! Mikrodalga kek yapan bazı insanlar bile gördüm!

Serious question. Have you ever  made cake in the microwave?

Ciddi soru. Hiç mikrodalga fırında kek yaptınız mı?

Another word we can use as a verb and a noun is  grill. The heated element at the top of the oven  

Fiil ve isim olarak kullanabileceğimiz başka bir kelime de ızgaradır. Fırının üst kısmındaki ısıtmalı öğe

is the grill. And I grill my kids’ cheese  on toast. I also use the grill to heat up  

ızgaradır. Ve çocuklarımın peynirini kızarmış ekmek üzerinde kızartırım. Mikrodalgada pişirmek istemediğim zamanlarda yiyecekleri ısıtmak için de ızgarayı kullanıyorum

food sometimes when I don't want to microwave it. To wrap up. Let's take a look at some adjectives. 

. Sarmak için. Bazı sıfatlara bir göz atalım.

We’ve already seen a word  that can be used as a verb,  

Fiil,

noun, and adjective. Can you remember  what it was? That’s right! It’s ‘roast’! 

isim ve sıfat olarak kullanılabilen bir kelimeyi zaten gördük. Ne olduğunu hatırlayabiliyor musunuz? Bu doğru! Bu 'kızartma'!

You have a roast. You can roast your dinner.  And you can simply call it a roast dinner. 

Kızartmanız var. Akşam yemeğinizi kızartabilirsiniz. Ve buna basitçe rosto yemeği diyebilirsiniz.

Of course, there are other words that we've seen  that we can use in three different categories. 

Elbette, üç farklı kategoride kullanabileceğimizi gördüğümüz başka kelimeler de var.

Grill. We have a grill. We can grill food and  you can then say “this is grilled cheese”.

Izgara. Bir ızgaramız var. Yiyecekleri ızgara yapabiliriz ve ardından "bu ızgara peynirdir" diyebilirsiniz.

Burn is the other one. I have a burn on my hand.  

Yanık diğeridir. elimde yanık var

I am burning my hand in the oven right  now. Give me an oven glove. And “Oh no!  

Şu anda elimi fırında yakıyorum . Bana bir fırın eldiveni ver. Ve “Ah hayır!

Burnt toast for breakfast again!” And we can turn many other words into adjectives.  

Yine kahvaltıda yanmış tost!” Ve diğer birçok kelimeyi sıfatlara çevirebiliriz.

Here are some more adjectives that are  strongly connected to food. First off,  

Aşağıda, gıdayla güçlü bir şekilde bağlantılı bazı sıfatlar bulunmaktadır. Öncelikle,

this word is the opposite of cooked.  Have you heard it before? It's raw. Raw. 

bu kelime pişmiş kelimesinin zıttıdır. Daha önce duydun mu? Çiğ. Çiğ.

Sushi is often made with raw fish. Some  fish we eat, however, comes in tins,  

Suşi genellikle çiğ balıkla yapılır. Ancak yediğimiz bazı balıklar teneke içinde gelir,

we can call this tinned fish. And other recipes  ask for canned tomatoes. You can also have tinned  

buna konserve balık diyebiliriz. Ve diğer tarifler konserve domates ister. Konserve

sweetcorn or canned soup. These both just mean  that they’re put into a tin or a can to preserve  

mısır veya konserve çorba da alabilirsiniz. Her ikisi de, yiyeceği korumak için bir teneke veya teneke kutuya konulduğu anlamına gelir

the food. Another way of preserving food  is to freeze it. These foods are called  

. Yiyecekleri saklamanın başka bir yolu da dondurmaktır. Bu yiyecekler

‘frozen’ foods. You can buy frozen  peas, frozen pizza, even frozen cake!  

"dondurulmuş" yiyecekler olarak adlandırılır. Dondurulmuş bezelye, donmuş pizza ve hatta donmuş kek satın alabilirsiniz!

But look here, these little plum tomatoes  are not canned or tinned. They’re fresh.  

Ama buraya bakın, bu küçük erik domatesleri konserve veya konserve değil. Onlar taze.

I got them from my garden just now! I’m very  proud because they’re nice and plump. That  

Onları şimdi bahçemden aldım! Güzel ve dolgun oldukları için gurur duyuyorum. Bu

means they’re big and round and juicy. You can use  the word ‘plump’ to describe a chicken thigh too.

büyük, yuvarlak ve sulu oldukları anlamına gelir. "Tombul" kelimesini tavuk butunu tarif etmek için de kullanabilirsiniz.

Ok! Were you paying attention? Let’s find out.  

Tamam! Dikkat ediyor muydun? Hadi bulalım. Size

I’m going to ask you a question and give  you 3 options. You’ll have five seconds  

bir soru soracağım ve size 3 seçenek sunacağım.

to answer the question and then I’ll  show you the answer. Ready? Good luck!

Soruyu yanıtlamak için beş saniyeniz olacak, ardından size yanıtı göstereceğim. Hazır? İyi şanlar!

Number one: What’s this called?

Bir numara: Buna ne denir?

Number two: What sharp utensil do  you use to cut or chop vegetables?

İkinci numara: Sebzeleri kesmek veya doğramak için hangi keskin aleti kullanıyorsunuz?

Number three: What appliance do  you use for baking or roasting?

Üç numara: Pişirme veya kızartma için hangi aleti kullanıyorsunuz?

Number four: What is the action you do to chop  vegetables in small pieces, usually cubes.

Dördüncüsü: Sebzeleri küçük parçalar halinde, genellikle küp şeklinde doğramak için yaptığınız işlem nedir?

Number five: What is this?

Beş numara: Bu nedir?

Number six: What is the opposite of cooked?

Altı numara: Pişmişin zıttı nedir?

Number seven: How do you make a smoothie?

Yedi numara: Smoothie nasıl yapılır?

Number eight: What’s this?

Sekiz numara: Bu nedir?

Number nine: What’s this? 

Dokuz numara: Bu nedir?

Number ten: What kind of meat is this?

On numara: Bu ne tür bir et? On bir

Number eleven: When you are finished boiling  food and you want to remove the water,  

numara: Yemeği kaynatmayı bitirdiğinizde ve suyu çıkarmak istediğinizde,

what do you do to it?

ona ne yaparsınız? On

Number twelve: What’s this? 

iki numara: Bu nedir?

What am I doing?

Ne yapıyorum ben? On

Number fourteen: What’s the  verb that means to open eggs?

dört numara: Yumurta açmak anlamına gelen fiil nedir? On

Number fifteen: What’s the word for when you  

beş numara:

cook something too much and it  goes black and you can’t eat it?

Bir şeyi çok fazla pişirip karardığı ve yiyemediğiniz duruma ne denir? On

Number sixteen: What am I  wearing to protect my clothes?

altı numara: Kıyafetlerimi korumak için ne giyiyorum? On

Number seventeen: How do you describe  something that’s big and round and juicy?

yedi numara: Büyük, yuvarlak ve sulu bir şeyi nasıl tanımlarsınız? On

Number eighteen: What’s this? 

sekiz numara: Bu nedir? On

Number nineteen: What am I doing now?

dokuz numara: Şimdi ne yapıyorum?

Number twenty: How do you describe  something that’s recently made,  

Yirmi numara: Yakın zamanda yapılmış,

grown or bought, is ready to  eat and hasn’t been processed?

yetiştirilmiş veya satın alınmış, yenmeye hazır ve işlenmemiş bir şeyi nasıl tanımlarsınız?

Well, I hope you enjoyed this video  as much as I did! Remember to like,  

Umarım bu videoyu benim kadar beğenmişsinizdir! Yeni videoları kaçırmamak için beğenmeyi,

subscribe and ring that bell so  you don’t miss any new videos!  

abone olmayı ve zili çalmayı unutmayın !

And, please let me know the answers  to these questions in the comments: 

Ve lütfen şu soruların yanıtlarını yorumlarda bana bildirin:

Number 1. Have you ever marinated anything? Number  2. Have you ever made cake in the microwave? 

1 Numara. Hiç bir şeyi marine ettiniz mi? Numara 2. Mikrodalgada hiç kek yaptınız mı?

Number 3. How many answers  did you get right in the quiz? 

3 Numara. Sınavda doğru kaç cevap aldınız?

I love to read your comments so  please do put them down below. 

Yorumlarınızı okumayı seviyorum, bu nedenle lütfen aşağıya yazın.

Now for more cooking phrases, check out my video  ‘15 Useful Phrases for Cooking in English’. 

Şimdi daha fazla yemek pişirme ifadesi için " İngilizce Yemek Pişirmek İçin 15 Yararlı Söz" adlı videoma göz atın.

Oh, and don't forget to download  your notes. See you later.

Ayrıca notlarınızı indirmeyi unutmayın . Sonra görüşürüz.