Be Professional! Never say this at work! ❌

Speaking face-to-face with customers, your boss, or any

Müşterilerle, patronunuzla veya

of the other people that you work with can be a little

birlikte çalıştığınız diğer herhangi biriyle yüz yüze konuşmak,

tricky, especially when you're dealing with problems

özellikle sorunlarla

or difficult situations.

veya zor durumlarla uğraşırken biraz yanıltıcı olabilir.

Your choice of words and the phrases that you use can

Seçtiğiniz sözcükler ve kullandığınız ifadeler,

affect what customers and your colleagues think of you.

müşterilerinizin ve iş arkadaşlarınızın sizin hakkınızda ne düşündüğünü etkileyebilir.

So, if you speak English as a second or a third language,

Bu nedenle, İngilizceyi ikinci veya üçüncü dil olarak konuşuyorsanız,

using the right words in the right way

doğru kelimeleri doğru şekilde kullanmak

is really important.

gerçekten önemlidir.

I'm Emma from mmmEnglish

Ben mmmEnglish'den Emma

and today I'm going to walk you through five situations

ve bugün size

that are super common in just about any workplace,

to help you to avoid the things that you should never say

asla söylememeniz gereken şeylerden kaçınmanıza yardımcı olmak

and

ve yardımcı olacak

give you some really simple expressions

gerçekten basit ifadeler vermek için hemen hemen her işyerinde çok yaygın olan beş durumu anlatacağım.

that will help people to see you

insanlar sizi

for the helpful professional that you truly are.

gerçekten olduğunuz yardımsever profesyonel olarak görecek.

So, are you ready to get to work?

Peki işe koyulmaya hazır mısın?

Situation number one.

Bir numaralı durum.

Someone asks you a question

Biri sana bir soru soruyor

but you don't know the answer.

ama sen cevabını bilmiyorsun.

Excuse me, do you know if the Bluetooth adapter

Affedersiniz, Bluetooth adaptörünün

will work on the Sony A6400?

Sony A6400'de çalışıp çalışmayacağını biliyor musunuz?

Ahhh... I don't know.

Ahhh... Bilmiyorum.

When someone asks you a question

Birisi size bir soru sorduğunda

and you simply don't know the answer,

ve siz cevabı bilmiyorsanız,

well never say "I don't know".

asla "bilmiyorum" demeyin.

Even though this is the truth,

Gerçek bu olsa da

even though, those are the correct English words to say,

, bunlar söylenecek doğru İngilizce kelimeler olsa da,

you're not being helpful at all!

hiç yardımcı olmuyorsunuz!

So, saying "I don't know" in the workplace -

Bu nedenle, işyerinde - özellikle bir müşteriye - "Bilmiyorum" demek,

especially to a customer -

sounds really unprofessional in English,

İngilizce'de gerçekten profesyonelce değil,

even a little bit rude.

hatta biraz kaba geliyor.

It's like saying you don't care.

Umurunda değil demek gibi.

So to sound more professional

Bu yüzden daha profesyonel görünmek

and to show that you do care, try saying

ve umursadığınızı göstermek için

"I'm not sure, but I can find out".

"Emin değilim ama öğrenebilirim" demeyi deneyin.

So, say it with me,

Benimle birlikte söyle

Or you could say "I'll find out for you."

ya da "Senin için öğreneceğim" diyebilirsin.

Awesome!

Mükemmel!

Here's another one:

İşte bir tane daha:

"Let me come back to you on that"

"Bu konuda sana geri döneyim"

So, you can use this to say

Yani, bunu

that you need a little more time to find the answer

cevabı bulmak için biraz daha zamana ihtiyacın olduğunu söylemek için kullanabilirsin

but you're assuring the person

ama o kişiye,

that you will try to help them.

ona yardım etmeye çalışacağına dair güvence vermiş olursun.

Excellent! You're sounding really helpful

Harika! Sesin gerçekten yardımcı oluyor

and much more professional already!

ve şimdiden çok daha profesyonel konuşuyorsun!

Speaking of sounding more professional,

Daha profesyonel görünmekten bahsetmişken, müşterilerinizle veya iş arkadaşlarınızla konuşurken

if you need to improve your English skills at work

işyerinde İngilizce becerilerinizi geliştirmeniz gerekiyorsa,

when you're speaking to clients or customers

or colleagues, then listen up,

dinleyin,

because the Lingoda Language Marathon is back!

çünkü Lingoda Dil Maratonu geri döndü! Sadece 90 günde İngilizce becerilerinizi geliştirmek istiyorsanız,

Now this is awesome news for you

bu sizin için harika bir haber

if you want to improve your English skills

in just 90 days.

.

But you've got to be ready to do it quickly because

Ancak bunu hemen yapmaya hazır olmalısınız çünkü

this Language Marathon is going to be the

bu Dil Maratonu

last Lingoda Marathon ever!

şimdiye kadarki son Lingoda Maratonu olacak!

If you've heard me talk about the Marathon before,

Daha önce Maraton hakkında konuştuğumu duyduysanız,

then you'll know that you can complete it

bunu

as a full marathon or a half marathon.

tam maraton veya yarım maraton olarak tamamlayabileceğinizi bilirsiniz.

The full marathon is one class a day for three months

Tam maraton, üç ay boyunca günde bir derstir

and the half marathon is fifteen classes a month

ve yarı maraton,

for three months.

üç ay boyunca ayda on beş derstir.

You can choose to enrol in General English

Genel İngilizce

or Business English specific classes.

veya İş İngilizcesine özel derslere kayıt olmayı seçebilirsiniz.

All of them are group classes held online

Hepsi çevrimiçi olarak düzenlenen

and led by native English teachers.

ve anadili İngilizce olan öğretmenler tarafından yürütülen grup dersleridir.

And the awesome thing is

Ve harika olan şey,

if you complete your marathon successfully,

maratonunuzu başarıyla tamamlarsanız,

Lingoda will refund up to 100% of your class fees,

Lingoda sınıf ücretlerinizin %100'üne kadar geri ödeme yapacak,

which is super cool, right?

ki bu çok havalı, değil mi?

I'm doing the Spanish Marathon right now with Lingoda

Şu anda Lingoda ile İspanyol Maratonu'na katılıyorum

and I can confidently tell you that my speaking skills

ve size güvenle konuşma becerilerimin

have increased dramatically

önemli ölçüde arttığını söyleyebilirim

and it's all because of the marathon.

ve bunun nedeni maraton. Hedefime ulaştığımdan emin olmak için

It's helped to keep me accountable and stay motivated

sorumlu kalmama ve motive kalmama yardımcı oldu

to make sure that I reach my goal.

.

Like I said, this is the last Marathon ever

Dediğim gibi, bu şimdiye kadarki son Maraton, bu

so if you want to take part in it, you need to do it now!

yüzden katılmak istiyorsanız hemen yapmalısınız!

To register and secure your place,

Kaydolmak ve yerinizi güvence altına almak için 9 Eylül'e kadar

you need to pay a deposit of €49

49 € depozito ödemeniz gerekmektedir

by the 9th of September.

.

For all of the details and to register,

Tüm ayrıntılar ve kayıt olmak için

use the link you see in the description below and

aşağıdaki açıklamada gördüğünüz bağlantıyı kullanın ve

make sure you add this code at the checkout,

kasada bu kodu eklediğinizden emin olun, bu size depozitonuzdan

it's going to get you a €10 discount

10€ indirim kazandıracaktır

off your deposit.

.

Now, it's time to get back to work!

Şimdi işe geri dönme zamanı!

Situation number two.

İki numaralı durum.

Someone asks you if you can do something

Birisi size belirli bir zamana kadar bir şeyler yapıp yapamayacağınızı soruyor

by a specific time.

.

So this happens all the time at work, right?

Yani bu işte her zaman olur, değil mi?

Especially if you work at a place that has deadlines.

Özellikle son teslim tarihleri ​​olan bir yerde çalışıyorsanız.

Emma, ummm...

Emma, ​​ummm...

Our clients need this done by 2 o'clock tomorrow,

Müşterilerimizin bunu yarın saat 2'ye kadar halletmesi gerekiyor, sence

do you think you can manage that?

bunu başarabilir misin?

I'll try to finish it.

bitirmeye çalışacağım.

So.. Yes?

Yani evet?

Can I tell them that we'll have it done by 2?

Onlara 2'ye kadar bitireceğimizi söyleyebilir miyim?

I'll try my best.

Elimden geleni yapacağım.

When someone asks you if something can be done

Birisi size bir şeyin

by a certain time,

belirli bir zamana kadar yapılıp yapılamayacağını sorduğunda,

don't use the phrase "I'll try".

"deneyeceğim" ifadesini kullanmayın. Demek

I mean, of course, you'll try

istediğim, elbette deneyeceksin

and trying is great!

ve denemek harika!

But in English, if you use the verb 'try',

Ama İngilizce'de, 'dene' fiilini kullanırsan,

you're not really committing to anything

gerçekten hiçbir şey taahhüt etmiyorsun Bir şeyi

You're not saying that you will or you won't

yapacağını ya da yapmayacağını ya da

or you can or you can't do something, right?

yapabileceğini ya da yapamayacağını söylemiyorsun, değil mi? Hiç bir

You're not committing to a deadline at all

son tarih taahhüdünde bulunmuyorsunuz, bu

so you're not being very helpful

yüzden pek yardımcı olmuyorsunuz

and this is not very professional at all!

ve bu hiç de profesyonelce değil! Size

The person asking you has asked a specific

soran kişi belirli bir

yes/no question:

evet/hayır sorusu sordu:

Can you get it done by this time?

Bu zamana kadar bitirebilir misiniz? Bu

So you need to give a really clear-cut answer, okay?

yüzden gerçekten net bir cevap vermelisin, tamam mı? Sadece şunu söyleyerek

You can sound much more professional

çok daha profesyonel konuşabilirsiniz

simply by saying:

:

I can get it done by 2pm.

14:00'e kadar halledebilirim.

So, say it with me.

Öyleyse benimle söyle.

Sure, I can have it done by 2pm.

Tabii, 2'ye kadar bitirebilirim.

Great!

Harika!

But what if you can't get it done by 2pm

Ama ya öğleden sonra 2'ye kadar

or by the end of the day?

ya da günün sonuna kadar bitiremezsen?

What if you can't get it done?

Ya başaramazsan?

Well, you definitely shouldn't say

Cidden deneyeceğini kesinlikle söylememelisin

that you'll try, seriously.

.

Saying that you'll try might make them

Deneyeceğimi söylemek,

go away in the short term.

kısa vadede onları uzaklaştırabilir.

But you're going to let them down in the long run

Ama uzun vadede onları hayal kırıklığına uğratacaksın

and that is really unprofessional.

ve bu gerçekten profesyonelce değil.

You need to be honest with them

Onlara karşı dürüst olmalısın

but you also need to make a commitment

ama aynı zamanda işi

to reassure them when you can get it done by.

bitirebileceğin zaman onları rahatlatmak için bir taahhütte bulunman gerekiyor.

So, in this situation try an alternative like:

Yani, bu durumda şöyle bir alternatif deneyin:

I don't think I can manage it by 2,

2'ye kadar başarabileceğimi sanmıyorum

but I can have it done by 4.

ama 4'e kadar yaptırabilirim.

Actually, I don't think I can manage it by 2

Aslında, 2'ye kadar başarabileceğimi sanmıyorum

but I can definitely have it done by 4.

ama kesinlikle yaptırabilirim 4'e kadar yapılır.

I don't think I can manage it by Thursday,

Perşembeye kadar halledebileceğimi sanmıyorum

but I can definitely have it done by Friday.

ama kesinlikle Cumaya kadar yaptırabilirim. Olur mu

Would that be okay?

?

Nice work! Let's keep going.

İyi iş! Hadi devam et.

Situation number three.

Üç numaralı durum.

Uh-oh... Your boss or a customer is angry

Uh-oh... Patronunuz veya bir müşteriniz bir

or disappointed about something.

şeye kızdı veya hayal kırıklığına uğradı.

Now, it could be something that you did personally,

Şimdi, kişisel olarak yaptığınız bir şey olabilir,

like, maybe you were late

örneğin geç kaldınız

or perhaps it's not actually your fault

ya da aslında bu sizin suçunuz değil

but you still need to deal with this situation.

ama yine de bu durumla başa çıkmanız gerekiyor.

This is ridiculous! I drove the whole way down here

Bu gülünç!

to pick the thing up. I even rang you this morning

O şeyi almak için tüm yolu buraya kadar geldim. Hatta bu sabah seni aradım

and now you're telling me it's not ready?

ve şimdi bana hazır olmadığını mı söylüyorsun?

Okay...

Tamam

Okay? That's all you've got... Okay?

tamam? Sahip olduğun tek şey bu... Tamam mı?

Yes.

Evet.

Alright, so nobody really wants to deal with

Pekala, kimse

angry or frustrated customers, do they?

kızgın ya da hüsrana uğramış müşterilerle gerçekten uğraşmak istemez, değil mi?

And if something like that's ever happened to you,

Ve eğer başınıza böyle bir şey gelirse,

you might even freeze up

donup kalabilir

and get really awkward.

ve gerçekten garipleşebilirsiniz.

it's not really a good look, right?

Gerçekten iyi bir görünüm değil, değil mi?

But of course, there's always going to be someone

Ama elbette, her zaman

who's unhappy or frustrated

about something at some point.

bir noktada bir şey hakkında mutsuz ya da hüsrana uğramış biri olacaktır.

It's just part of working life, isn't it?

Bu sadece çalışma hayatının bir parçası, değil mi?

So, it's a good idea to have a plan so in those situations

Bu nedenle, bir planınızın olması iyi bir fikirdir, böylece bu durumlarda

you've got something to say to make the situation better

durumu daha kötü değil, daha iyi hale getirmek için söyleyecek bir şeyiniz olur

and not worse!

!

Lucky for you there are two really important words

Şanslısın ki,

that will make everything a little better.

her şeyi biraz daha iyi hale getirecek gerçekten önemli iki kelime var.

I understand.

Anladım.

Simple, huh?

Basit ha?

So before you freeze up and just say

Bu yüzden donup kalmadan ve sadece

"okay" or "yes",

"tamam" veya "evet" demeden önce,

just remember, all you need to say is "I understand"

sadece unutmayın, söylemeniz gereken tek şey "anlıyorum"

With these really simple words, for just a moment,

Bu gerçekten basit kelimelerle, bir an için

you can make the situation better .

durumu daha iyi hale getirebilirsiniz.

You'll help the other person to see that you're listening

Karşınızdaki kişinin onu dinlediğinizi görmesine yardım edeceksiniz

and show them that you care about helping them

ve onlara yardım etmeyi önemsediğinizi göstereceksiniz

and of course, then you need to offer

ve tabii ki o zaman

something to help the situation, right? A solution.

duruma yardımcı olacak bir şey sunmanız gerekiyor, değil mi? Bir çözüm.

So try these with me.

Öyleyse bunları benimle dene.

I understand. Let's see what we can do.

Anladım. Ne yapabileceğimize bir bakalım.

I'm sorry, I understand.

Üzgünüm, anlıyorum.

Let's see what we can do about this.

Bu konuda ne yapabileceğimize bir bakalım. "

Notice that I used the word 'let's' and 'we' instead of 'I'.

Ben" yerine "haydi" ve "biz" kelimelerini kullandığıma dikkat edin.

This is a really great way to involve the other person

Bu, diğer kişiyi çözüme dahil etmenin gerçekten harika bir yoludur

in the solution.

.

I understand you've come all this way and it's not ready.

Bunca yolu geldiğinizi ve hazır olmadığını anlıyorum.

Let's see what we can do.

Ne yapabileceğimize bir bakalım.

Awesome!

Mükemmel!

So you're ready for the next one, right?

Demek bir sonraki için hazırsın, değil mi?

Situation number four, numero cuatro.

Dört numaralı durum, cuatro sayısı.

Well when you're keeping somebody waiting,

Peki birini bekletirken

what should you do?

ne yapmalısınız?

Maybe you're busy with another customer,

Belki başka bir müşteriyle meşgulsünüz,

maybe you're on a phone call

belki bir telefon görüşmesindesiniz

or maybe you really need to go to the toilet

veya belki gerçekten tuvalete gitmeniz gerekiyor

and you've got to leave quickly.

ve hemen gitmeniz gerekiyor.

Whatever the case,

Durum ne olursa olsun,

the worst thing that you could possibly say is:

söyleyebileceğiniz en kötü şey şudur:

Things are just really busy today

Bugün işler gerçekten çok yoğun,

so it's taking a bit longer than usual.

bu yüzden normalden biraz daha uzun sürüyor.

Yeah, yeah we've just had loads of new clients come in.

Evet, evet, bir sürü yeni müşterimiz geldi.

Hang on a sec!

Bir saniye bekleyin! Hayır hayır Hayır

No no no no no no no. This is not good, okay?

Hayır Hayır Hayır Hayır. Bu iyi değil, tamam mı?

You know this situation right? It's just rude.

Bu durumu biliyorsun değil mi? Bu sadece kaba.

But fortunately there are a couple of phrases

Ama neyse ki

that you can memorise that will have you sounding

really professional and keep the person

gerçekten profesyonel görünmenizi sağlayacak ve

who's waiting happy.

bekleyen kişiyi mutlu edecek ezberleyebileceğiniz birkaç cümle var.

So the first one is:

Yani ilki:

I'll be with you in a moment.

Birazdan yanınızda olacağım.

And this expression just lets them know that you know

Ve bu ifade,

that they're there and that you won't be long

orada olduklarını bildiğinizi ve

until you give them your full attention. So say it with me.

tüm dikkatinizi onlara vermenizin uzun sürmeyeceğini bilmelerini sağlar. Öyleyse benimle söyle.

Brilliant! Alright and the second one is:

Muhteşem! Tamam ve ikincisi:

Sorry to keep you waiting, I'll be right there.

Beklettiğim için üzgünüm, hemen geliyorum.

You try it.

Denesene.

Sorry to keep you waiting,

Beklettiğim için kusura bakmayın,

I'll be there with you in just a minute.

bir dakika içinde yanınızda olacağım. Bu tür bir durumda

Can you think of any other ways to respond

yanıt vermenin başka yollarını düşünebiliyor musunuz

in this type of situation?

?

If you can, add them to the comments below.

Yapabiliyorsanız, bunları aşağıdaki yorumlara ekleyin.

Situation number five.

Beş numaralı durum.

So when somebody asks you a question

Yani biri size bir soru sorduğunda,

but you didn't quite hear them

ama siz onu tam olarak duymadınız

or maybe you didn't understand them.

veya belki de anlamadınız.

What should you do?

Ne yapmalısın?

Hey Emma, do you reckon you can let the guys go early

Hey Emma, ​​çocukların

this afternoon? I'm gonna nick off too.

bu öğleden sonra erken gitmesine izin verebilir misin? Ben de atacağım.

What?

Ne? Asla

Never say "what". Ever.

"ne" deme. Durmadan.

Okay? This is one that the parents and teachers

Tamam aşkım? Bu,

of English speaking children are always

İngilizce konuşan çocukların ebeveynleri ve öğretmenlerinin onlara her zaman

trying to teach them

öğretmeye çalıştıkları bir şeydir

and it's a really big no-no in the workplace.

ve iş yerinde gerçekten büyük bir hayır-hayırdır. Şunu

You can sound much more professional by saying:

söyleyerek çok daha profesyonel konuşabilirsiniz:

I'm sorry, I missed that.

Üzgünüm, bunu gözden kaçırmışım.

You try it.

Denesene.

I'm sorry, I missed that. Could you say it again, please?

Üzgünüm, bunu kaçırdım. Tekrar söyler misin, lütfen?

Awesome! So now try:

Mükemmel! O yüzden şimdi deneyin:

Sorry, would you mind just repeating that?

Üzgünüm, bunu tekrarlayabilir misiniz?

Sorry, would you mind just repeating that for me?

Özür dilerim, bunu benim için tekrarlar mısın?

I missed it.

özledim

Now there are lots of different ways to let

Şimdi, birine onu anlamadığınızı bildirmenin birçok farklı yolu var

someone know that you didn't understand them, right?

, değil mi?

And politely ask them

Ve kibarca

to repeat themselves a little more clearly.

kendilerini biraz daha net bir şekilde tekrar etmelerini isteyin. Aynı şeyi

Can you think of any other ways that you could

söyleyebileceğin başka yollar düşünebiliyor musun

say the same thing?

?

If you can, add them into the comments.

Yapabiliyorsanız, bunları yorumlara ekleyin.

So I hope this lesson has given you some options

Umarım bu ders,

to help you sound a little more professional at work.

iş yerinde biraz daha profesyonel görünmenize yardımcı olacak bazı seçenekler sunmuştur.

If you want to keep working on your professional

Mesleki İngilizceniz üzerinde çalışmaya devam etmek istiyorsanız

English, I've got a couple of other lessons right here

, burada

that are perfect for you.

sizin için mükemmel olan birkaç dersim daha var.

And I make new videos here every week

Ve burada her hafta mmmEnglish Kanalında yeni videolar çekiyorum

on the mmmEnglish Channel. So make sure you

. Bu yüzden, hiçbirini kaçırmamak için

hit the subscribe button just down there

hemen oradaki abone ol düğmesine bastığınızdan emin olun

so that you don't miss out on any of them.

.

And thank you very much for joining me

Ve bana katıldığınız için çok teşekkür ederim

and I look forward to seeing you in the next lesson!

ve sizi bir sonraki derste görmeyi dört gözle bekliyorum!