Even Healthy Couples Fight — the Difference Is How | Julie and John Gottman | TED

185,567 views ・ 2024-06-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Eren Gokce
00:04
Julie Gottman: So most of us think
0
4501
1668
Julie Gottman: Birçoğumuz kavgaların
00:06
that fighting is bad for romantic relationships, right?
1
6211
4588
romantik ilişkiler için iyi olmadığını düşünürüz, değil mi?
00:10
How many people do you know who say,
2
10840
3129
“Geçen gün bir güzel kavga etmişim” diyen kaç kişi tanıyorsunuz?
00:14
"Hey, I had a great fight the other day."
3
14010
3337
00:17
"Oh, yeah. My partner and I fight all the time
4
17389
2919
“Evet ya. Eşimle sürekli kavga ediyoruz ve çok mutluyuz.”
00:20
and we're super happy."
5
20350
1877
00:24
John Gottman: Fifty-two years ago, we put love under the microscope.
6
24062
4630
John Gottman: Elli iki yıl önce aşkı mercek altına aldık.
00:28
Julie and I are the founders of the Gottman Institute and the Love Lab,
7
28692
4921
Julie ve ben, Gottman Enstitüsü ve Aşk Laboratuvarı'nın kurucularıyız
00:33
and we've made the study of relationships our life's work.
8
33613
3712
ve hayatımızı ilişkiler üzerine çalışmaya adadık.
00:37
And our research tells us that fighting is good for relationships, not bad.
9
37325
4964
Araştırmalarımızda kavgaların ilişkilere kötü değil, iyi geldiğini görüyoruz.
00:42
Julie: In our lab, we saw that almost all couples fight.
10
42330
5631
Julie: Laboratuvarımızda neredeyse bütün çiftlerin kavga ettiğini gördük.
00:48
In fact, how they fight in the first three minutes
11
48003
5338
Hatta ilk üç dakikada nasıl kavga ettikleri
00:53
predicts with 96 percent accuracy
12
53383
5005
%96 doğruluk oranıyla
00:58
not only how the rest of the conversation will go,
13
58430
3920
sadece tartışmanın geri kalanının gidişatını değil,
01:02
but how the rest of the relationship will go six years down the road.
14
62392
5422
ilişkinin altı yıl boyunca nasıl seyredeceğini de gösteriyor.
01:08
My God, I know, it's terrifying, isn't it?
15
68815
3253
Tanrım, biliyorum. Korkunç bir şey, değil mi?
01:12
So it's not if we fight that determines relationship success,
16
72068
5923
Yani ilişkinin başarısını kavga edip etmememiz değil,
01:17
it's how we fight.
17
77991
1668
nasıl kavga ettiğimiz belirler.
01:19
John: In fact, our research has revealed that some fighting
18
79659
3712
John: Yaptığımız araştırmalar, bazı kavgaların aslında
01:23
actually increases connection, and even improves our sex life.
19
83371
4255
aradaki bağı güçlendirdiğini hatta cinsel yaşamı iyileştirdiğini gösterdi.
01:27
So how do we fight right?
20
87667
2544
Peki nasıl düzgünce kavga ederiz?
01:30
Julie: Early on, John and his colleague Robert Levinson
21
90253
4254
Julie: İlk başlarda John ve meslektaşı Robert Levinson
01:34
in their lab simply watched couples interacting.
22
94549
4254
laboratuvarlarında çiftlerin etkileşimlerini gözlemlediler.
01:38
Sounds simple, but nobody had ever done that before.
23
98845
4171
Kulağa basit gelse de bunu daha önce kimse yapmamıştı.
01:43
John: Over time, 3,000 couples came to the lab.
24
103058
3378
John: Zamanla laboratuvara 3.000 çift katıldı.
01:46
As they were being videotaped,
25
106478
1543
Videoya kaydedildikleri sırada üzerlerine monitörler takılarak
01:48
they wore monitors that measured such things as respiration,
26
108063
4129
solunum, kalp atış hızı ve stres hormonları ölçüldü.
01:52
heart rate and stress hormones.
27
112192
2043
01:54
And then they had a conflict discussion
28
114235
2378
Sonra anlaşmazlığı çözmek üzere gün içinde yaşadıklarını konuştular.
01:56
and they talked about the events of their day.
29
116613
2627
01:59
Julie: Afterwards, they rated how they felt during each conversation
30
119240
5214
Julie: Sonrasında da eve dönmeden önce
her bir görüşme sırasında nasıl hissettiklerini değerlendirdiler.
02:04
before returning home.
31
124454
1877
02:08
They would return to the lab every year or two
32
128458
4046
Her bir-iki yılda bir laboratuvara dönüp aynı prosedürü tekrarlıyorlardı
02:12
and repeat the same procedure,
33
132545
2128
02:14
and some were followed for as long as 20 years.
34
134714
4755
ve kimi çiftin takibini 20 yıla kadar yaptık.
02:20
John: Videotapes were synchronized to the physiological data,
35
140261
3546
John: Video kasetler fizyolojik verilerle senkronize edildi
02:23
and then in a split-screen video, second by second,
36
143848
3879
ve bölünmüş bir ekranlı videodan saniyesi saniyesine
02:27
we measured the couples' words, emotions, facial expressions
37
147769
4838
çiftlerin sözlerini, duygularını,
yüz ifadelerini ve fizyolojilerini yıldan yıla ölçtük.
02:32
and physiology year after year.
38
152607
3170
02:35
Julie: Over time, we saw that some couples separated or divorced.
39
155777
6214
Julie: Zamanla bazı çiftlerin ayrıldığını veya boşandığını gördük.
02:41
Some remained together unhappily,
40
161991
3087
Bazıları birlikteliklerini mutsuz bir şekilde sürdürürken
02:45
while others stayed together happily.
41
165078
2711
diğerleri mutlu bir şekilde bir arada kaldı.
02:47
What made the difference between the couples who were successful
42
167831
4671
Peki ya başarılı olan çiftlerle başarısız olan çiftlerin
02:52
and the couples who were unsuccessful,
43
172544
2752
02:55
or as we call them, the masters and the disasters?
44
175338
3879
ya da bizim ustalar ve facialar dediklerimiz arasındaki fark neydi?
02:59
(Laughter)
45
179259
1918
(Gülüşmeler)
03:02
The couples in our studies were all ages, sexual orientations
46
182095
5756
Çalışmalarımızdaki çiftler her yaştan,
cinsel yönelimden ve etnik kökenden geliyordu.
03:07
and ethnically diverse.
47
187892
1836
03:10
After a while, just by watching a couple,
48
190770
4380
Bir süre sonra sadece bir çifti gözlemleyerek
%90'ın üzerinde bir doğruluk oranıyla
03:15
we could predict what would happen with over 90 percent accuracy,
49
195150
7007
altı yıl sonra ilişkilerinde neler olacağını tahmin edebiliyorduk.
03:22
what would happen in their relationship six years later.
50
202157
4588
03:26
Which meant we never got invited to dinner anymore.
51
206745
3628
Bu yüzden artık yemeklere çağrılmaz olduk.
03:30
(Laughter)
52
210415
2127
(Gülüşmeler)
03:32
John: We found that there were three major styles of fighting.
53
212584
4379
John: Üç temel çatışma biçimi olduğunu gördük.
03:37
Conflict avoiders who just agree to disagree
54
217005
3837
Aynı fikirde olmamayı baştan kabullenip
03:40
and would rather wash the dishes than argue a point.
55
220884
4296
tartışmaktansa bulaşıkları yıkamayı yeğleyen çatışmadan kaçanlar.
03:45
I'm a conflict avoider.
56
225221
1377
Ben de çatışmadan kaçanlardanım.
03:47
Julie: (Scoffs) He is. Believe me.
57
227432
2502
Julie: Öyledir. İnanın bana.
03:49
(Laughter)
58
229976
1001
(Gülüşmeler)
03:51
Conflict validators would bring up an issue
59
231019
3336
Çatışma tasdikçileri, duygularını sakince ifade ederek sorunu dile getirir
03:54
by expressing their feelings calmly
60
234355
3379
03:57
and then jumping immediately into problem solving.
61
237734
4337
ve hemen ardından sorun çözme aşamasına geçerler.
04:02
So think of your most patient kindergarten teacher.
62
242071
3504
En sabırlı anaokulu öğretmeniniz gibi.
04:06
Then there were the conflict volatiles.
63
246743
3628
Bir de çatışmacı asabiler vardı.
04:10
They would express their feelings intensely and very passionately.
64
250371
5840
Duygularını yoğun ve büyük bir tutkuyla ifade ederler.
04:16
Notice I say, just fine, not bad.
65
256252
5506
İyi diyorum bakın, kötü değil.
04:21
And then they would leap into trying to prove that they were right,
66
261800
5964
Sonra da kendilerinin haklılığını
ve eşlerinin yanıldığını kanıtlamaya çalışırlar.
04:27
and their partners were wrong.
67
267806
1835
04:29
OK, so think of a very expressive basketball coach on the sidelines.
68
269682
5422
Saha kenarındaki konuşkan bir basketbol koçu gibi.
04:35
Or me. I'm a volatile.
69
275104
2128
Ya da benim gibi. Ben de asabiyim.
04:39
John: And some partners had different styles of fighting
70
279526
2669
John: Bazı eşlerin çatışma biçimleri de birbirinden farklıydı.
04:42
from one another.
71
282195
1293
04:43
But the good news, we discovered
72
283488
2085
Ama iyi haber şu ki,
04:45
that whether you have those three styles of fighting
73
285573
3212
ister bu üç tartışma stilinden birine sahip olun ister uyumsuz olun,
04:48
or you're mismatched,
74
288785
1418
04:50
you can have a successful relationship
75
290203
2210
çatışma sırasında pozitif ve negatif tepkilerin oranı en az beşe bir
04:52
as long as the ratio of positive to negative responses
76
292455
5047
04:57
during the conflict discussion,
77
297544
2043
olduğu sürece başarılı bir ilişkiye sahip olabilirsiniz.
04:59
it was at least five to one.
78
299629
2502
05:02
And examples of positive responses were
79
302173
3170
Olumlu tepkilere örnekler kafa sallama, şefkat, ilgi,
05:05
head nods, affection, interest, shared humor
80
305385
4087
ortak mizah ve "haklısın" gibi sözlerdi.
05:09
and words like "fair enough."
81
309514
2544
05:12
Julie: OK, so what about the negatives?
82
312100
2544
Julie: Tamam, peki ya olumsuzlar?
05:14
Were all the negatives equally negative?
83
314686
4379
Tüm olumsuzluklar aynı derecede mi olumsuzdu?
Hayır.
05:19
No.
84
319065
1418
05:20
There were four big predictors of relationship demise
85
320483
4755
İlişkilerin sona ermesinin dört büyük göstergesi vardı,
05:25
that we called the Four Horsemen of the Apocalypse.
86
325238
4129
bunlara Mahşerin Dört Atlısı adını verdik.
05:29
(Laughter)
87
329367
1710
(Gülüşmeler)
05:31
Alright. The first one was criticism.
88
331077
3629
Tamam. Birincisi eleştiriydi.
05:34
And criticism means blaming a problem
89
334747
4255
Eleştirmekse bir sorunu
05:39
on a personality flaw of your partner.
90
339043
3504
eşinizin kişilik kusuruna bağlamaktır.
05:42
For example, if you walked into a messy kitchen
91
342589
4045
Mesela, dağınık bir mutfağa girseniz ve eleştiri yapmak isteseniz
05:46
and you wanted to be critical,
92
346676
1793
05:48
you would say, "Oh my God, this place is such a mess.
93
348511
4338
“Aman Allah’ım, ortalığın hâline bak. Niye bu kadar pasaklısın?” dersiniz.
05:52
Why are you such a slob?"
94
352891
2293
05:56
How do you answer that?
95
356477
2336
Buna nasıl cevap verirsiniz?
05:58
John: The second horseman is contempt.
96
358813
2336
John: İkinci atlı hor görmektir.
06:01
Contempt is like criticism, but it has a dash of superiority.
97
361149
5005
Hor görmek eleştiri gibi olsa da biraz üstünlük duygusu barındırır.
06:06
So with contempt, you include scorn, disgust, sarcasm
98
366154
6214
Yani hor görme ile birlikte aşağılama, tiksinti, alaycılık ve
06:12
and nasty insults like,
99
372368
3045
"Eziğin tekisin, seninle neden evlendim?" gibi çirkin hakaretler de yer alır.
06:15
"You're such a loser. Why did I ever marry you?"
100
375455
3420
06:18
Julie: The third horseman is defensiveness.
101
378917
3294
Julie: Üçüncü atlı savunmacılıktır.
06:22
That's the most common one.
102
382253
2127
En sık rastlanan budur.
06:24
And that's when we act like an innocent victim.
103
384422
4296
Bu durumda mağdur gibi davranırız.
06:28
"I did too pay the bills!"
104
388760
2586
“Faturaları da ben ödedim!”
06:31
Or we counterattack, “Oh, yeah? Well, you didn’t pay the bills on time.”
105
391387
5297
Ya da karşı atağa geçeriz. "Öyle mi? Sen de faturaları vaktinde ödemedin."
06:37
John: The fourth Horseman is stonewalling.
106
397810
2711
John: Dördüncü atlı duvar örmektir.
06:40
When we shut down completely
107
400521
1919
Tamamen içimize kapanıp
06:42
and we don't even give the speaker any signs that we're listening.
108
402440
3962
konuşanı dinlediğimize dair en ufak bir işaret bile vermeyiz.
06:46
In stonewalling, we really wall ourselves off from our partner.
109
406402
3921
Duvar örerken kendimizi eşimizden gerçekten de soyutlarız.
06:51
Hmm.
110
411240
1627
Hımm.
06:52
Julie: Hmm.
111
412867
1877
Julie: Hımm.
06:54
The fourth is a bad one,
112
414744
3587
Dördüncüsü kötüdür,
06:58
but here's another one that may be related to it.
113
418373
3795
ama işte bununla ilgili olabilecek başka bir tane.
07:02
It's called flooding, or fight, flight or freeze.
114
422210
5255
Buna boğulmak veya savaş, kaç ya da don denir.
07:07
So a partner in the middle of a conversation
115
427507
3336
Sohbet sırasında eşlerden biri
07:10
may be sitting there and looking totally calm on the outside,
116
430885
5172
orada oturuyor ve dışarıdan tamamen sakin görünüyor olabilir,
07:16
but inside, their heart rates
117
436099
2294
ancak içten içe nabzı
07:18
are rocketing up above 100 beats a minute.
118
438434
4713
dakikada 100 atımın üzerine çıkıyor.
John: Kaplan tarafından saldırıya uğruyormuş gibi hissederler.
07:23
John: They feel like they're being attacked by a tiger.
119
443147
2628
07:25
Julie: (Growls)
120
445775
1043
Julie: (Hırlar)
07:26
John: But it's only our partner.
121
446818
1585
John: Ama karşımızdaki eşimizdir.
07:28
And when we're flooded, we can't think straight,
122
448403
3003
Ve boğulurken doğru düşünemeyiz, çok iyi dinleyemeyiz ve
07:31
we can’t listen very well
123
451406
1876
07:33
and we certainly can't creatively problem-solve.
124
453282
2920
kesinlikle problemi yaratıcı bir şekilde çözemeyiz.
07:37
Julie: If you get flooded, here's what's crucial.
125
457870
3963
Julie: Boğulurken önemli olan şey şu:
07:41
You stop immediately and call for a break,
126
461874
5965
Hemen durup mola verin,
07:47
then say when you'll come back to continue the conversation.
127
467880
4797
sonra sohbete devam etmek için ne zaman geri döneceğinizi söyleyin.
07:52
That's really important.
128
472719
1584
Bu gerçekten önemli.
07:54
And during the break, do not think about the fight.
129
474345
5130
Ve mola sırasında kavgayı düşünmeyin.
07:59
Instead, simply self-soothe and then come back at the designated time.
130
479517
6965
Bunun yerine, kendinizi yatıştırın ve belirlenen zamanda geri gelin.
08:06
When you're physiologically calm,
131
486482
3045
Fizyolojik olarak sakinleştiğinizde,
08:09
you look like a totally different person
132
489527
3045
tamamen farklı bir insana benzersiniz
08:12
and it's much easier to be reasonable and to listen well.
133
492572
4838
ve mantıklı olmak ve iyi dinlemek çok daha kolaydır.
08:18
Now, what do couples do who fight right versus fight wrong?
134
498745
5672
Şimdi, doğru ve yanlış kavga eden çiftler ne yapar?
08:25
The couples who are really struggling and distressed
135
505626
3838
Gerçekten zorlanan ve sıkıntı yaşayan çiftler,
08:29
may bring up an issue
136
509505
2002
konuşmanın ilk üç dakikasında
08:31
in that first three minutes of the conversation
137
511549
3754
neredeyse her zaman eleştiri veya küçümseme içeren
08:36
with something we call harsh startup,
138
516304
3879
sert bir başlangıçla bir konuyu
08:40
which almost always includes criticism or contempt.
139
520224
4797
gündeme getirebilirler.
08:45
The couples who fight right will bring up the issue
140
525063
3920
Doğru kavga eden çiftler, sorunu yumuşatılmış başlangıç
08:48
with what we call softened startup.
141
528983
3712
dediğimiz şekilde gündeme getirirler.
08:52
John: So what's softened startup?
142
532695
1752
John: Yumuşatılmış başlangıç nedir?
08:54
Softened startup consists of a bunch of "I" statements
143
534447
3879
Yumuşatılmış başlangıç, eşinizi değil, sizi tanımlayan
08:58
that describe you and not your partner at all.
144
538326
3253
bir grup “ben”li ifadeden oluşur.
09:01
You start with what you feel, then you describe the situation at hand,
145
541579
4379
Hissettiklerinizle başlarsınız, sonra eldeki durumu dile getirir ve
neye içerlediğinizden ziyade işleri yoluna sokmak için
09:06
and then what you do need from your partner
146
546000
2503
09:08
to make things better,
147
548544
1335
eşinizin ne yapması gerektiğini
09:09
rather than what you resent.
148
549921
1918
tarif edersiniz.
09:11
Now here's an example of harsh versus softened startup.
149
551881
3587
İşte size sert ve yumuşatılmış bir başlangıç örneği.
09:16
Julie: Alright, so let's say you've been cooking dinner every single night
150
556302
5380
Julie: Pekâlâ, diyelim ki geçen yıl her gece akşam
09:21
for the last year.
151
561724
2086
yemeği hazırladın.
09:23
Now you're a little tired of it.
152
563851
2419
Şimdi ise bundan biraz bıktın.
09:26
Alright, so what would a harsh startup sound like?
153
566312
4379
Peki, sert bir başlangıç nasıl olurdu?
09:30
"You're just too cheap to take me out to dinner!"
154
570691
2670
“Beni yemeğe götürmeyecek kadar ucuzsun!”
09:35
Ugh!
155
575822
1293
Ah!
09:37
Alright. A softened startup would sound more like this.
156
577115
5380
Evet. Yumuşatılmış bir başlangıç kulağa daha çok şöyle gelir:
09:42
"I'm feeling frustrated..."
157
582495
3712
“Yılmış hissediyorum...”
09:46
There's your feeling.
158
586249
1710
İşte senin hislerin.
09:48
"… about needing to cook dinner every night."
159
588000
3379
“...her akşam yemek pişirmek zorunda olduğum için.”
09:51
That's the situation. Hear all the "I's"?
160
591420
2920
Durum bu. “Ben”li ifadeleri duydunuz mu?
09:55
"Would you please take me out to dinner tonight?"
161
595383
3462
“Bu akşam beni yemeğe götürür müsün lütfen?”
09:59
That's your positive need.
162
599804
2127
Olumlu ihtiyacın bu.
10:01
John: At a workshop with 1,200 people,
163
601973
2627
John: 1.200 kişilik bir atölyede,
10:04
we posed that question to the audience and asked them to come up
164
604642
4129
bu soruyu izleyiciye sorduk ve onlardan bu durum için
10:08
with a softened startup for that situation.
165
608771
2878
yumuşatılmış bir başlangıç bulmalarını istedik.
10:11
And one guy raised his hand, and he was competent, but very succinct.
166
611649
5047
Bir adam elini kaldırdı, yetkin biriydi ama oldukça özlü konuştu.
10:16
He said, "I'm feeling hungry. I'm going out to dinner.
167
616696
3795
Dedi ki, “Acıktım. Yemeğe çıkıyorum.
10:20
Would you like to come along?"
168
620491
1543
Sen de gelmek ister misin?”
10:22
(Laughter)
169
622034
2503
(Gülüşmeler)
10:27
Julie: Later on, we gave an example about sex.
170
627331
5548
Julie: Daha sonra seks hakkında bir örnek verdik.
10:32
The entire audience went silent and very shy,
171
632920
4964
Aynı adam dışında tüm seyirci sessiz ve
10:37
except for this same guy.
172
637925
2127
çok utangaç kaldı.
10:40
So I had to call on him, right?
173
640094
2961
Bu yüzden ona pas atmak zorunda kaldım, değil mi?
10:43
So he went over the top a little bit,
174
643097
2419
O da biraz fazla ileri gitti ve
10:45
and this is what he said for a softened startup:
175
645558
3295
yumuşatılmış bir başlangıç olarak şöyle dedi:
10:48
"Honey, I'm feeling horny.
176
648895
2502
“Tatlım, azgın hissediyorum.
10:51
I'm going to go upstairs and have sex.
177
651397
2753
Yukarı çıkıp seks yapacağım.
10:54
Would you like to come along?"
178
654150
1626
Sen de gelmek ister misin?”
10:55
(Laughter and applause)
179
655776
2420
(Gülüşmeler ve alkış)
11:01
John: One finding that really shocked us in our research was this:
180
661282
3962
John: Araştırmamızda bizi gerçekten şok eden bir tespit şu oldu:
11:05
69 percent of all relationship conflict problems are perpetual,
181
665244
6131
Tüm ilişki çatışması sorunlarının yüzde 69′u devamlıdır,
11:11
which means that they never go away.
182
671417
2795
yani hiç kaybolmazlar.
11:14
They never get fully solved.
183
674253
1835
Asla tam olarak çözülmezler.
11:16
And so we learn that conflict really mostly needs to be managed
184
676130
5547
Ve böylece çatışmanın çözülmekten ziyade
11:21
rather than solved.
185
681719
1502
yönetilmesi gerektiğini öğreniyoruz.
11:24
Julie: In our lab, the couples who came back year after year
186
684096
4630
Julie: Laboratuvarımızda, her yıl tekrar gelen çiftler,
11:28
kept bringing up exactly the same issue,
187
688768
4129
20 yıl sonra bile aynı sorunu gündeme getirmeye
11:32
even 20 years later.
188
692897
1835
devam ettiler.
11:34
John: Right. So when we think about fighting right,
189
694732
4421
John: Doğru. Kavga olayını düşündüğümüzde,
11:39
whether talking about a perpetual problem or a solvable problem,
190
699153
4129
ister sürekli bir sorundan ister çözülebilir bir sorundan bahsedelim,
11:43
what is the biggest mistake that the disasters of relationships make?
191
703282
5506
ilişkilerdeki felaketlerin yaptığı en büyük hata nedir?
11:48
The answer is that they fight to win, which means somebody has to lose.
192
708788
4713
Cevap: Kazanmak için savaşıyorlar, yani birinin kaybetmesi gerekiyor.
11:54
What do the masters do instead?
193
714418
2503
Ustalar bunun yerine ne yapar?
11:56
They fight to understand.
194
716963
2502
Anlamak için tartışırlar.
11:59
Julie: Fighting to understand means taking a conversation about an issue
195
719507
6923
Julie: Anlamak için kavga etmek, bir konu hakkında konuşmak
12:06
and going much deeper
196
726472
2628
ve eşinizin o konudaki duruşunun
12:09
to understand what's beneath your partner's position on the issue.
197
729141
4630
altında yatanları derinlemesine anlamaya çalışmak demektir.
12:13
That builds the connection.
198
733771
1877
Bu bağlantıyı kurar.
12:17
John: At the core of fighting to understand
199
737066
2794
John: Anlamak için kavga etmenin özünde,
12:19
is asking one another a set of predesigned questions
200
739860
4213
birbirlerine önceden tasarlanmış bir dizi soru sormak vardır.
12:24
that are designed to get at people's thoughts and feelings
201
744073
4004
Bunlar insanların konu hakkındaki düşünce ve duygularını anlamaya yönelik
12:28
behind their position on the issue.
202
748077
2377
tasarlanmış sorulardır.
12:30
They don't interrupt, and then they trade roles.
203
750454
3128
Söz kesmezler ve sonra rol değiştirirler.
12:33
We call this “the dreams within conflict” conversation,
204
753624
4755
Buna “çatışma içindeki hayaller” sohbeti diyoruz,
12:38
because it really helps people get at their thoughts and feelings
205
758421
3879
çünkü insanların yargılanmış veya saldırıya uğramış hissetmeden
12:42
behind their position
206
762341
1502
kendi duruşlarının ardındaki
12:43
without feeling judged or attacked.
207
763884
2628
duygu ve düşüncelerine ulaşmalarına yardımcı oluyor.
12:46
Julie: There are six questions in all,
208
766554
3628
Julie: Toplamda altı soru var ve
12:50
and these questions unearth each person's values,
209
770224
5339
bu sorular her insanın değerlerini,
12:55
feelings, background history
210
775563
3336
duygularını, geçmişini ve
12:58
and ideal dream regarding the issue.
211
778899
3379
konuyla ilgili ideal hayalini ortaya çıkarıyor.
13:03
I'm going to give you an illustration using just two out of the six questions.
212
783863
5839
Altı sorudan sadece ikisini kullanarak size bir örnek vereceğim.
13:09
So there was a couple who were really fighting
213
789702
3879
Bir çift vardı ve bir köpek alıp
13:13
over whether or not to get a dog.
214
793622
2670
almama konusunda tartışıyordu.
13:16
OK.
215
796334
1751
Peki.
13:18
There was a woman who we will call Jenny,
216
798127
3420
Eşlerden biri, Jenny diyelim, köpek almaya
13:21
who was adamantly opposed to getting a dog,
217
801589
3879
inatla karşı çıkan bir kadın vardı,
13:25
but her partner, a woman who we will call Alison,
218
805509
4338
ancak partneri, Alison diyelim,
13:29
was all for it.
219
809889
2210
bu fikri tamamen destekliyordu.
13:32
So they decided to try the dreams within conflict conversation.
220
812141
4838
Böylece çatışma içindeki hayalleri denemeye karar verdiler.
13:36
So when Alison asked Jenny,
221
816979
3837
Alison Jenny’ye şunu sordu:
13:40
"Do you have some background or childhood history
222
820816
3212
“Bu konu hakkındaki düşüncelerinde çocukluğun
13:44
that's part of your position on this issue,"
223
824028
2544
veya geçmişinle ilgili bir şeyler etkili mi?”
13:46
she said ...
224
826572
1376
Cevabı şu oldu:
13:47
John: "Absolutely. When I was a kid,
225
827948
2461
John: “Kesinlikle. Çocukken
13:50
I got chased and bitten by just about every dog
226
830409
3003
mahallemizdeki hemen hemen her köpek tarafından
13:53
in our neighborhood."
227
833412
1251
kovalandım ve ısırıldım.”
13:54
Julie: Wow.
228
834705
1502
Julie: Vay canına.
13:56
But the real understanding came with the dream question.
229
836248
4880
Ama gerçek anlayış hayal sorusuyla geldi.
14:01
"So what is your ideal dream here regarding this issue?"
230
841170
4546
“Peki bu konuda ideal hayalin nedir?”
14:05
John: "You know, if we don't have a dog, we're not tied down. We're not burdened.
231
845758
4338
John: “Bilirsin, eğer bir köpeğimiz olmazsa bağımlı olmayız. Yükümüz olmaz.
14:10
We're free to travel the world together and have adventures together.
232
850137
4171
Özgürce dünyayı birlikte dolaşabilir ve birlikte maceralar yaşayabiliriz.
14:14
That's what I really want."
233
854350
1960
Gerçekten istediğim şey bu.”
14:16
Now listen to what Allison said
234
856352
2461
Şimdi, çocukluk hikâyesi sorulduğunda
14:18
when she was asked about the childhood history question.
235
858813
3295
Allison’ın ne söylediğini dinleyin.
14:22
She said ...
236
862108
1543
Dedi ki...
14:23
Julie: "You know, when I was a kid, I was all alone.
237
863651
3044
Julie: “Ben çocukken, tamamen yalnızdım.
14:26
OK, so my golden retriever was my best friend.
238
866695
5005
Tamam, yani golden retriever köpeğim en iyi arkadaşımdı.
14:31
He really kept me from feeling totally alone."
239
871700
3546
Benim tamamen yalnız hissetmemi engelledi.”
14:35
John: Hmm.
240
875246
1293
John: Hımm.
14:36
And to the dreams question, she said ...
241
876539
2335
Ve rüyalar sorusuna, dedi ki...
14:40
Julie: "Hmm. You know, I see getting a dog as a practice run for having kids
242
880084
6548
Julie: “Köpek almayı çocuk sahibi olmak ve aile kurmak için bir antrenman
14:46
and having a family.
243
886674
1793
olarak görüyorum.
14:48
I know that dogs and kids are a lot of responsibility,
244
888509
3962
Köpeklerin ve çocukların çok fazla sorumluluk olduğunu biliyorum,
14:52
but they both bring so much love with them into the family.
245
892513
6798
ama ikisi de aileye çok fazla sevgi getiriyor.
14:59
That's what I want."
246
899353
1627
İstediğim bu.”
15:00
John: So on the surface, this fight was about whether or not to get a dog,
247
900980
4629
John: Yani yüzeyde, bu kavga bir köpek alıp almamakla ilgiliydi,
15:05
but beneath the surface it was about leading a life of adventure and travel
248
905609
5297
ancak görünenden öte mesele macera ve seyahat dolu bir yaşam sürmekle
15:10
versus staying home and raising a family.
249
910906
2711
evde kalıp aile kurmak arasında bir tercihti.
15:13
Without the dreams within conflict conversation,
250
913617
3671
Çatışma içindeki hayalleri konuşmadan,
15:17
they never would have gotten to this level of understanding of one another.
251
917288
4588
asla birbirlerini bu seviyede anlayamazlardı.
15:21
Julie: In an unpublished study,
252
921917
2753
Julie: Yayınlanmamış bir çalışmada,
15:24
we found that 87 percent of 600 couples,
253
924712
6089
çoğu sıkıntılı olan 600 çiftin yüzde 87′sinin
15:30
many of whom were distressed,
254
930843
2127
bu gibi araçları kullanarak
15:33
made major breakthroughs on gridlock conflicts
255
933012
4045
kördüğüm çatışmalarında büyük atılımlar
15:37
using tools like this.
256
937099
2378
yaptığını bulduk.
15:40
So now if we look around our world,
257
940603
4296
Şimdi etrafımıza bir bakarsak,
15:44
we see a world that is caught in win-lose battles
258
944899
6881
kazanan-kaybeden mücadelesine saplanmış ve
15:51
that are so polarized.
259
951780
1961
aşırı kutuplaşmış bir dünya görüyoruz.
15:54
So ...
260
954700
1752
Yani...
15:56
the same thing we're seeing in our couples
261
956452
3503
kazanan-kaybeden açmazlarına saplanmış olan
15:59
who are also locked in win-lose standoffs.
262
959997
5005
çiftlerimizde de aynı şeyi görüyoruz.
16:05
We've never seen such furious,
263
965836
3462
Daha önce hiç bu kadar öfkeli,
16:09
uncompromising fighting before.
264
969340
3545
tavizsiz kavga görmemiştik.
16:12
It's enough to fill you full of despair.
265
972927
4170
Bu, insanı umutsuzluğa sürüklemeye yetecek kadar ağır.
16:17
John: But ...
266
977139
1377
John: Ama...
16:18
our research has taught us that there are science-based tools
267
978557
4004
araştırmamızın bize öğrettiği bilimsel araçlar
16:22
that can gentle down a conflict,
268
982603
2002
çatışmayı hafifletebilecek,
16:24
scrape the escalations off the ceiling
269
984605
2544
gerilimi düşürebilecek,
16:27
and lead people to a mutual understanding of one another's positions,
270
987149
4505
insanların birbirlerinin konumlarını anlamalarına yardımcı olabilecek,
16:31
ending this win-lose mentality
271
991654
3044
bu kazan-kaybet zihniyetini sona erdirebilecek ve
16:34
and leading a couple to a compromise that honors both people's dreams.
272
994698
5756
bir çifti her iki kişinin hayallerine değer veren bir uzlaşmaya götürecektir.
16:40
Julie: You all know that relationships
273
1000454
3629
Julie: İlişkilerin topluluklarımızın,
16:44
are the foundations of our communities,
274
1004124
3212
toplumumuzun ve dünyamızın temelleri
16:47
our society and our world.
275
1007378
3336
olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
16:50
If we can all work on learning how to fight right,
276
1010756
6673
Hepimiz evde bile doğru kavga etmeyi öğrenmek için çalışabilirsek,
16:57
even at home,
277
1017471
1919
her seferinde
16:59
there is hope we can build
278
1019431
3379
bir çift için daha sevgi dolu
17:02
a more loving and peaceful world,
279
1022851
3963
ve huzurlu bir dünya inşa edebileceğimiz
17:06
one couple at a time.
280
1026814
1918
umuduna sahip olabiliriz.
17:08
John: Thank you.
281
1028732
1085
John: Teşekkürler.
17:09
Julie: Thank you.
282
1029817
1084
Julie: Teşekkürler.
17:10
(Applause and cheers)
283
1030901
4296
(Alkış ve tezahürat)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7