"Afterneath" / "Killing Me" | Luke Sital-Singh

Çeviri: melike yilmaz Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

(Piyano)

(Piano)

(Singing) It was done

Bitmişti

When the benediction had been sung

Dua okunduğu zaman

Firelight gently woke us from our golden night

Alevler uyandırdı bizi usulca altın renkli gecemizden

My surprise

Meğer

I can turn to see your open eyes

Sana dönmem yeterliymiş gözlerini görebilmek için

And I know You are alive

Biliyorum, yaşıyorsun

I know that smile

Bu gülümsemeyi tanıyorum

Nothing more

Hepsi bundan ibaret

In the after

Sonrasında

There is waking from your sleep

Uykundan uyanırsın

And your lover

Ve sevgilinin yüzüdür

Is the only face you see

Gördüğün tek şey

We are after

Ardındayız

Ever after

Sonsuzluğun

There is laughter

Güleriz neşeyle

Afterneath

Ardından

The war

Hiç kimsenin nedenini sormadığı

Nobody ever even asked what for

Bu savaşta

Up above

Her şeyin ötesinde

Nothing matters but the ones you love

Sevdiklerinden başka hiçbir şeyin önemi yoktur

So get out with me

Şimdi benimle gel

Now you've got enough with me

Şimdi ben sana yeterim

Just the two of us you see

Sadece ikimiz

And nothing more

Daha fazlası yok

In the after

Sonrasında

There is waking from your sleep

Uykundan uyanırsın

And your lover

Ve sevgilinin yüzüdür

Is the only face you see

Gördüğün tek şey

We are after

Ardındayız

Ever after

Sonsuzluğun

There is laughter Afterneath

Güleriz neşeyle ardından

Oh, we after

Ardındayız

Ever after

Sonsuzluğun

There is laughter

Güleriz neşeyle

Afterneath

Ardından

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)

Thanks.

Teşekkürler.

I love a depressing song ...

Hüzünlü şarkıları çok seviyorum...

(Laughter)

(Kahkaha)

you know?

biliyor musunuz ?

I've been writing them for 15 years now,

15 yıldır şarkı yazıyorum

and to be honest, over that time,

doğrusu bu zaman içinde,

I've come to kind of believe that they're not really depressing at all.

bu şarkıların aslında hiç de hüzünlü olmadığını fark ettim.

In fact, I think they're kind of the most important songs we have.

Aslında onlar sahip olduğumuz en önemli şarkılar.

Songs that sing of sorrow,

Kederi,

of grief,

acıyı,

of longing,

hasreti,

of the darker side of love,

aşkın karanlık tarafını,

the underside of being alive,

hayatta olmanın diğer yüzünü anlatan şarkılar,

these are the songs I just never tire of hearing

bu şarkıları dinlemekten

and I never tire of writing,

ve yazmaktan hiç bıkmam

because they make me feel less alone.

çünkü hissettiğim yalnızlığı hafifletirler.

They speak to a very real part of being human

İnsan olmanın en gerçek ve derin tarafına değinirler

that can often be hidden in fear and shame

çoğu zaman korku ve utanç içinde saklanan

and pushed deep down where it lingers and rots.

ve gerilere itilmiş, orada kalıp çürümeye mahkum olan.

But I think in listening to these songs --

Fakat bu şarkıları dinlemenin--

really listening --

gerçek anlamda dinlemenin--

can allow us to refeel these hard emotions,

bu zor duyguları bize tekrar hissettirdiğini düşünüyorum.

but in a cathartic and healing way.

Ama iyileştiren ve tedavi eden bir biçimde.

In a way that reminds us, as we listen, that we're not alone in darkness.

Dinledikçe bize karanlıkta yalnız olmadığımızı hatırlatır biçimde.

There's a Japanese phrase known as "mono no aware,"

Japonca'da "mono no aware" diye bilinen bir deyim vardır.

which roughly translates as "the bittersweet poignancy of things,"

"Olayların acı tatlı dokunaklılığı" anlamına gelir.

or the pathos or "ahness" of things.

Olayların dokunaklı ve "acı" tarafı da denebilir.

It's a valuable awareness of impermanence,

Hiçbir şeyin kalıcı olmadığının farkında olmaktır,

both a kind of gentle, transient sadness as things pass by in life,

hayat devam ederken, hem bir çeşit hafif ve geçici bir hüzün hissettirirler

but also a deeper, softly lingering sadness

ama bu hüzün aynı zamanda, tüm bu gerçekliğin geçiciliğine dair

about the impermanence of all reality.

daha derin ve iz bırakan bir hüzündür.

"Mono no aware" can be manifest in lots of life stories and moments

"Mono no aware" birçok hikâye, zaman ve şarkılarda

and songs.

kendini gösterir.

One example in Japanese culture is the celebration of the cherry blossom.

Bunun bir örneği Japon kültüründe kiraz çiçeğinin kutlanmasıdır.

The cherry blossom in and of itself is no more impressive

Kiraz çiçeğinin kendisi

than that of an apple or orange tree,

elma veya portakal ağacından daha etkileyici değildir

but what sets it apart is its brevity.

ama onu diğerlerinden ayıran kısa süreli olmasıdır.

Cherry blossoms fall within a single week --

Kiraz çiçeği bir hafta içinde dökülür--

can be whisked away on the gentlest breeze --

en hafif rüzgarlarda dağılır--

and it's this that makes it more beautiful.

bu özelliği onu daha da güzel yapar.

It's utterly fragile,

Tamamıyla kırılgandır

and fragility gives life its poignancy.

ve kırılgan olması dokunaklılığına hayat verir.

Now, being a cheery chap,

Şimdi kiraz adam olarak

nothing speaks to me more than this, and --

hiçbir şey benimle böylesine bağdaşamaz ve--

(Laughter)

(Kahkaha)

you know, I think it's been the essence of my songwriting for years,

yıllardır bestelerimin temelini oluşturan, beni yazmaya teşvik eden

of what moves me to write,

ve şarkı söylemem için ilham veren özün

what inspires me to sing.

bu olduğunu düşünüyorum.

Because pain and grief and doubt,

Çünkü acı, keder ve şüphe,

when it's made manifest in music, in song --

müzikte ve şarkılarda şekil bulduğunda,

when it's made beautiful in poetry and painting,

şiir ve resim ile güzelleştiğinde,

it can build a community and a kinship

bizi bir araya getirir

in the knowledge that we are none of us alone in darkness.

ve karanlıkta aslında hiçbirimizin yalnız olmadığını gösterir.

My next song is one that I call "Killing Me,"

Sıradaki şarkıma "Dayanamıyorum" adını verdim.

and as the name suggests,

İsminden de anlaşıldığı gibi

it's not a dance floor favorite.

dans etmelik bir şarkı değil.

(Laughter)

(Kahkaha)

But it isn't miserable.

Ama çok içler acısı da değil.

It's full of love and hope.

Aşk ve umut dolu.

And I think it exemplifies everything I've been talking about.

Şu ana kadar söylediklerime örnek olacak bir nitelikte.

And it's the first song I've written from the perspective of somebody else,

Ve başka birinin bakış açısından yazdığım ilk şarkı,

specifically my grandmother,

bilhassa büyük annemin,

as she lives on without my late grandfather,

büyük babam olmadan hayatına devam ederken,

as she experiences new things in her life --

hayatında yeni şeyler deneyimlerken--

her grandchildren getting married,

torunlarının evlendiğini

having their own children,

ve onların da

speaking at TED --

TED'de konuşan çocuklarının olduğunu görürken--

all the while she lives without,

ruh ikizi olmadan hayatına devam eden

and all the while she misses her soul mate.

ve onu çok özleyen büyük annem.

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Piano)

(Piyano)

(Singing) Sweetheart would you wake up today?

Canım, bugün uyanacak mısın?

I promise you would recognize my faith

Sana söz veriyorum, sadakatimi göreceksin

I want to show you how I've grown in this place

Bu yerde nasıl büyüdüğümü göstermek istiyorum sana

In this place I'm not alone

Burada yalnız değilim

And I know I'll be OK

Ve iyi olacağımı biliyorum

But it's always harder When the winter comes to stay

Ama kış kapıya dayandığında her şey çok daha zor

And I can't help remember all the words I never said

Sana hiç söyleyemediğim sözleri kafamdan atamıyorum

And it's killing me That you're not here with me

Yanımda olmamana dayanamıyorum

I'm living happily

Mutlu bir şekilde yaşıyorum

But I'm feeling guilty

Ama kendimi suçlu hissediyorum

And you won't believe The wonders I can see

Gördüğüm mucizelere inanamazsın

This world is changing me

Bu dünya beni değiştirse de

But I will love you faithfully.

Seni daima seveceğim.

(Piano)

(Piyano)

Oh, everything is taller these days

Oh, bugünlerde her şey daha uzun

Maybe I feel smaller and time rushes away

Belki de ben küçülüyorum ve zaman çok hızlı geçiyor

So much I could show you

Sana gösterebileceğim çok şey var

How all the great-grandchildren

Torunlarımızın gülüşleri

Have been laughing like we did when we were young

Tıpkı biz gençken güldüğümüz gibi

I've been laughing like we did when we were young

Gençliğimizde güldüğümüz gibi gülüyorum hâlâ

Oh, it's killing me that you're not here with me

Oh, dayanamıyorum, yanımda olmamana

I'm living happily

Mutlu bir şekilde yaşıyorum

But I'm feeling guilty

Ama kendimi suçlu hissediyorum

Oh, you won't believe The wonders I can see

Gördüğüm mucizelere inanamazsın

This world is changing me

Bu dünya beni değiştirse de

I will love you faithfully

Seni daima seveceğim

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh

Oh, it's killing me

Oh, dayanamıyorum

That you're not here with me

Yanımda olmamana

I'm living happily

Mutlu bir şekilde yaşıyorum

But I'm feeling guilty

Ama kendimi suçlu hissediyorum

Oh, you won't believe The wonders I can see

Gördüğüm mucizelere inanamazsın

This world is changing me

Bu dünya beni değiştirse de

I will love you faithfully

Seni daima seveceğim

Oh, it's killing me

Oh, dayanamıyorum

That you're not here with me

Senin yanımda olmamana

I'm living happily

Mutlu bir şekilde yaşıyorum

But I'm feeling guilty

Ama kendimi suçlu hissediyorum

Oh, you won't believe The wonders I can see

Oh, gördüğüm mucizelere inanamazsın

This world is changing me

Bu dünya beni değiştirse de

But I will love you faithfully

Seni daima seveceğim

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause and cheering)

(Alkış ve tezahürat)