Technology can't fix inequality -- but training and opportunities could | 'Gbenga Sesan

31,275 views ・ 2021-03-01

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber:
0
0
7000
Çeviri: Defne Güzeldere Gözden geçirme: Şebnem Altundaş
Jamaika'da bir ilkokulun
bayrak yarışının videosunu izlemiştim
Baktığımızda, iki takım var
00:13
I once watched this video of a relay race
1
13397
3933
sarı takım ve mavi takım
ve çocuklar çok iyi oynuyor
00:17
at a primary school in Jamaica.
2
17363
2067
ellerinden geleni yapıyor ve hızlı koşuyorlar
00:20
You see here, there are two teams, the Yellow team and the Blue team.
3
20230
4500
Sarı takım önde
00:24
And the kids are doing great,
4
24763
1667
ta ki ufak çocuk çubuğu alıp ters yöne koşmaya başlayınca
00:26
working so hard and running so fast.
5
26463
2834
00:29
And the Yellow team has the lead,
6
29830
3100
En sevdiğim kısım, bayılcakmış gibi peşinden koşan yetişkinin
00:32
until this little boy gets the baton
7
32963
3334
çocuğu doğru yönde koşturarak durumu düzeltmeye çalışması
00:36
and runs in the wrong direction.
8
36330
2133
00:38
My favorite part is when the grown-up chases him,
9
38797
3200
Birçok bakımdan
00:42
looking like he's about to pass out,
10
42030
2300
Afrika'daki çoğu genç de benzer durumdadır
00:44
trying to save the situation
11
44330
1833
00:46
and get the kid to run in the right direction.
12
46197
3200
Eşitsizlik ayrımının diğer tarafındaki akranlarından çokça adım gerideler
00:50
In many ways, that's what it's like for many young people in Africa.
13
50163
4834
ve de ters yönde koşuyorlar
00:55
They're many paces behind their peers
14
55030
2567
Ne kadar başka türlüsünü istesek de
00:57
on the other side of the inequality divide,
15
57630
2900
bu şekilde olmayan ekonomik ve sosyal sistemler yaratmayı arzulasak da
01:00
and they're also running in the wrong direction.
16
60530
3267
küresel kalkınma bir yarıştır
01:04
Because as much as we might wish otherwise,
17
64197
2600
01:06
and aspire to build economic and social systems
18
66830
4033
Bu yarışmada da anavatanım Nijerya
01:10
where it’s not the case,
19
70863
1667
ve ana kıtam Afrika kaybediyor
01:12
global development is a race.
20
72563
2200
Eşitsizlik, gerçekte de olduğu gibi küresel bir epidemi olarak görülmelidir
01:15
And it's a race that my home country, Nigeria,
21
75630
3133
01:18
and home continent, Africa, are losing.
22
78797
2666
Beraberinde getireceği hayal kırıklığından düşlemeyi göze alamayan oğlandan,
01:22
Inequality must be seen as the global epidemic that it is.
23
82863
4500
sırf okul parası çıkarabilmek için
01:27
From the boy who cannot afford to dream
24
87897
2100
trafikte atıştırmalık satıp okulu kaçıran kıza kadar
01:30
because of the disappointment that could come with it
25
90030
3367
Bellidir ki eşitsizlik, dünyanın birçok sorununun merkezinde yer alır
01:33
to the girl that skips school in order to sell snacks in traffic,
26
93430
4433
etkileri sadece sondaki yüzde kırkımızı değil, herkesi kapsar
01:37
just to fund her school fees.
27
97897
1866
01:39
It is clear that inequality is at the center
28
99797
3300
Eşit olasılıklar sağlanmayan genç adam ve kadınlar hüsrana uğrar
01:43
of many of the world's problems,
29
103130
2233
01:45
affecting not just the bottom 40 percent of us, but everyone.
30
105397
3766
Yaptıkları seçimlerden hoşnutsuz da olabiliriz,
01:50
Young men and women
31
110163
1467
kendilerince hak ettiklerini elde etmeye yönelik çalışmaları,
01:51
who don't get set on the path of equal opportunities
32
111663
3267
01:54
become frustrated.
33
114963
1200
ya da o fırsatları ellerinden aldığını düşündüklerini cezalandırmaları gibi
01:56
And we may not like the choices they make
34
116697
2733
01:59
in their attempt to get what they think they rightly deserve
35
119463
4167
Ama böyle olması şart değil
Eğer biz, insanlık olarak
02:03
or punish those that they assume keep them away
36
123663
3200
farklı kararlar vermeye başlarsak
02:06
from those better opportunities.
37
126863
2000
Fırsat eşitsizliğini azaltmak için
gerekli kabiliyetlere sahibiz
02:09
But it doesn't have to be this way
38
129397
2000
sadece öncelik haline getirmeliyiz
02:11
if we, as humanity, make different choices.
39
131430
3100
Kendim çokça adım geride büyüdüm
02:14
We have the ability we need to fill that opportunity gap,
40
134863
4034
Akıllıcana bir çocuk olmuş olsam da
Akure’de büyümek,
02:18
but we just have to prioritize it.
41
138930
1667
Lagos’tan 350 kilometre uzakta,
02:21
I grew up many paces behind.
42
141363
1867
dünyanın geri kalanından kopuk bir yer gibiydi
02:23
Even though I was a smart kid growing up in Akure,
43
143830
4133
02:27
a town 350 kilometers from Lagos,
44
147997
2933
Umutların ve hayallerin sınırlı olduğu bir yer
02:30
it felt like a place that was disconnected from the rest of the world,
45
150963
4734
Fakat ben öne geçmek istiyordum
ve ilk defa bir bilgisayar gördüğümde,
02:35
and one where hope and dreams were limited.
46
155730
2933
lisemde
büyülenmiş gibiydim
ve biliyordum ki onu elde etmem gerekiyordu
02:39
But I wanted to get ahead,
47
159297
1700
02:41
and when I saw a computer for the first time, in my high school,
48
161030
4467
her ne ise
Bu 1991′deydi
ve sadece iki bilgisayar vardı
02:45
I was spellbound,
49
165530
1400
02:46
and I knew I just had to get my hands on whatever it was.
50
166930
3867
beş yüzü aşkın öğrencisi olan tüm okul için
Bunun üzerine yetkili öğretmen
02:51
This was in 1991,
51
171663
1767
nasıl çalıştıklarını anlamayacağımdan
02:53
and there were only two computers
52
173463
1867
bilgisayarların benim gibi insanlar için olmadığını söyledi
02:55
for the entire school of more than 500 students.
53
175363
2967
Kullanmasına izin verdiği kişiler sadece,
02:58
So the teacher in charge said computers were not for people like me,
54
178830
4267
arkadaşım ve iki erkek kardeşiydi,
bilgisayar mühendisliği profesörünün oğulları
03:03
because I wouldn't understand how to use them.
55
183097
2433
çünkü ne yaptıklarını çoktan biliyorlardı
03:06
He would only allow my friend and his two brothers,
56
186363
3234
Üniversitede
bilgisayarların etrafında olmak için o kadar can atıyordum ki
03:09
sons of a professor of computer science,
57
189597
2266
03:11
to use it, because they already knew what they were doing.
58
191897
3233
bilgisayar laboratuvarına erişimim olduğundan emin olmak için
geceleri orada uyudum
03:15
In university, I was so desperate to be around computers
59
195963
4334
Üstelik kampüsün öğretmen grevlerinden
03:20
that to make sure I had access to the computer lab,
60
200330
3033
ve öğrenci protestolarından kapalı olduğu zamanlarda bile
03:23
I slept there at night,
61
203397
2200
2002′de hediye edilene kadar bilgisayarım olmadı
03:25
even when the campus was closed due to teachers' strikes
62
205597
3866
ama cihazlardaki eksiğimi
azim ve kararlılığımla karşıladım
03:29
and student protests.
63
209497
1500
03:31
I didn't own a computer until I was gifted one in 2002,
64
211663
4067
Fakat
bilgisayar laboratuvarlarının önünde kamp yapmak,
03:35
but what I lacked in devices, I made up for in drive and determination.
65
215763
4500
kendine kodlama öğretmek için,
sistematik bir çözüm değil
Bundan dolayı
03:40
However, camping out in computer labs in order to teach yourself coding
66
220697
5100
Paradigm Initiative’i başlattım
tüm Nijeryalılara teknoloji kullanmayı öğretip
03:45
isn't a systemic solution,
67
225797
2300
umut ve hayallerine doğru daha hızlı koşmalarında yardımcı olmak,
03:48
which is why I started Paradigm Initiative,
68
228130
3333
ulusumuza yardım edebilmek
03:51
to help all Nigerians learn to use technology
69
231497
3566
ve kıtamızı büyük adımlarla kalkınmada ileriye taşıyabilmek için
03:55
to help them run faster and further toward their hopes and dreams,
70
235097
4133
Gödüğünüz gibi, kısacası benim amacım
03:59
and help our nation and take our continent great leaps forward in development.
71
239263
4567
Afrika’daki herkesin ünlü “Famous” olması
Meşhur anlamında değil de,
04:04
You see, to put it as simply as possible,
72
244430
2833
Herkesin “Famous” adlı birisi gibi olmasını istiyorum
04:07
my goal is for everyone in Africa to become Famous'.
73
247297
4233
bu arkadaş
Famous Onokurefe Paradigm Initiative’e geldiğinde
04:12
I don't mean, like, a celebrity,
74
252330
1867
liseyi bitirmiş
04:14
I mean I want everyone to be like Famous, this guy.
75
254197
4133
ama üniversite parasını karşılayamamıştı
ve hayatındaki seçenekleri kısıtlıydı
04:18
When Famous Onokurefe came to Paradigm Initiative,
76
258697
3600
Yakın zamanda Famous’a sorduğumda,
eğitim programımız olmasaydı ne durumda olacağını
04:22
he had completed high school, but couldn't afford college,
77
262330
3400
04:25
and his options in life were limited.
78
265763
1800
bir olasılık listesi çıkardı
04:28
When I asked Famous recently
79
268097
2333
sokaklarda işsiz ve evsiz kalmayı içeriyordu
04:30
about where he would have been without our training program,
80
270430
4367
Gurur duymayacağı şeyler yapma riski altında
04:34
he rolled out a list of could-haves,
81
274830
2733
Ama neyseki
04:37
including ending up on the streets, jobless and homeless,
82
277597
4366
Famous 2007′de Paradigm Initiative’e geldi
çünkü planlarımdan bahsettiğim bir gençlik grubuna ait arkadaşları
04:41
at the risk of doing things he wouldn't be proud of.
83
281963
2700
04:44
But luckily, Famous came to Paradigm Initiative, in 2007,
84
284663
4434
ücretsiz bir bilgisayar eğitim programından bahsedip duruyordu
Eğitimi süresince
04:49
because his friends, who were part of a youth group I'd told about my plans,
85
289130
4367
Famous dikkat etti ve çok başarılı oldu
04:53
kept talking about a free computer training program.
86
293497
3200
Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Bakanlığının
Lagos’taki BK Yüksek Komisyon Yardımcısı
04:57
And during his training,
87
297597
1933
04:59
Famous paid close attention and excelled.
88
299563
2400
potansiyel stajyerler önermemizi istediğinde
05:02
When the United Kingdom Trade and Investment team
89
302397
3066
Famous’u ve birkaç kişiyi daha görüşme için önerdik
05:05
at the UK Deputy High Commission in Lagos
90
305463
2767
Stajyer oldu
05:08
asked us to recommend a few potential interns,
91
308263
3234
ve oradayken
bir giriş izni asistanı pozisyonundan haberdar oldu
05:11
we recommended Famous and a few others to be interviewed.
92
311497
3766
BK Yüksek Komisyonunun
Abuja yerleşkesinde
05:15
He got the internship,
93
315297
1533
Başvurdu
05:16
and while there, he heard about an Entry Clearance Assistant job
94
316830
4533
Üniversite mezunu olmadığından
kimse başaracağını düşünmemesine rağmen
05:21
at the [British] High Commission in Abuja.
95
321397
2266
Geriden başlıyordu
05:24
He applied, even though, without a college degree,
96
324363
3567
ama öne geçmesinde yardımcı olan teknoloji değildi
05:27
no one thought he had a shot.
97
327963
2534
fazladan aldığı eğitimdi
Bu camianın köklerindeki eğitim,
05:31
He was starting behind,
98
331030
1700
Durumunu ve çektiği zorlukları anlayan bir eğitim
05:32
but it wasn't technology that helped him get ahead,
99
332763
2834
05:35
it was the extra training,
100
335630
1800
Hayatını daha iyisine değiştirmesini sağlayan eğitimdi
05:37
training rooted in his community,
101
337463
2834
Famous işe alındı
05:40
training that understood his context and his challenges,
102
340330
3700
ve parasını biriktirdi,
böylece Üniversitede okuyup mezun oldu
05:44
training that helped him change his life for the better.
103
344030
3133
Famous,
Delta Eyalet Üniversitesi tıbbi biyokimya mezunu,
05:48
Famous got the job,
104
348263
1600
05:49
and then saved enough to pay his way through university.
105
349897
5000
artık bir muhasebeci ve menajer asistanı
05:55
Famous, a Medical Biochemistry graduate
106
355363
3134
hem de dünyanın Büyük Dörtlü yönetim kuruluşlarından birinde
05:58
from Delta State University,
107
358530
1933
ardı ardına 4 yıldır yenilik ödülleri kazanıyor
06:00
is now a chartered accountant and an assistant manager
108
360463
4067
06:04
with one of the world's Big Four professional services firms,
109
364530
3967
Ama dürüst olalım
bunları yapan bilgisayar değildi
06:08
where he has won innovation awards consecutively for the last four years.
110
368530
4167
bizdik
ekstra eğitim ve destek olmadan
Famous bugünki haline ulaşamazdı
06:13
But let's be clear ...
111
373963
1134
06:15
the computer didn't do that -- we did.
112
375563
2500
Adalet herkese bir bilgisayar ve özel program vermiyor
06:18
Without our additional training and support,
113
378763
2867
Adalet
hayat kalitelerini arttıracak
06:21
Famous wouldn’t be where he is today.
114
381663
1934
06:23
Fairness is not giving everyone a computer and a special program,
115
383630
4267
herkesin aynı erişime ve eğitime sahip olduğundan emin olmaktır
06:27
fairness is helping make sure everyone has the same access
116
387930
4867
İnsanlar daha geride olduğunda
06:32
and training that can help them make use of all these things
117
392830
4433
adalet herkese aynı fırsatları vermek değil
06:37
to improve their lives.
118
397297
1533
Adalet,
06:39
When people are further behind,
119
399363
2234
geridekileri aynı başlangıç noktasına getirmek
06:41
fairness isn't giving everyone the same opportunity to compete,
120
401630
4167
ve kendi yarışlarını doğru yönde koşmaları için şans vermektir
06:45
fairness is helping those who are behind
121
405797
2866
06:48
to get to the same starting line with everyone else
122
408663
3067
Fakat
hala ben ve Famous kadar şanlı olmayan bir çok insan var
06:51
and giving them a chance to run their own race
123
411763
3567
06:55
in the right direction.
124
415363
1134
aşılamayacak eşitsizliklerle karşı karşıya kalacak
06:57
Yet there are millions of young people
125
417230
3500
yeterli becerileri,
07:00
who have not been as fortunate as Famous and I,
126
420763
2967
hatta kararlılıkları olmayanlar var
Gittikçe fazla çalışan ve öğrenci evden görev tamamladıkça ve öğrendikçe
07:04
who still don't have the skills, let alone the will,
127
424230
4433
07:08
to face similarly insurmountable inequality.
128
428697
2600
eşitsizlik katlanarak artıyor
07:12
As more workers and students
129
432130
1900
ve sonuçları korkunç
07:14
now have to complete tasks or learn from home,
130
434063
3667
Bu yüzden Paradigm Initiative’de yaptıklarımı yapıyorum
07:17
this inequality is exponentially pronounced,
131
437763
3534
tıpkı diğer müdahale programları gibi
07:21
and with dire consequences.
132
441330
1667
üç merkezimizde ulaşabileceğimiz genç insanlara sınırlar var
07:24
This is why I do what I do through Paradigm Initiative.
133
444097
3066
artık eğitimi çocukların olduğu yerlere götürdük
07:27
But just like many intervention programs,
134
447197
2800
07:30
there's a limit to how many young people we can reach through our three centers.
135
450030
5033
ama devlet okulları o kadar donanımsız ki
cihaz ve ulaşım getirmemiz lazım
07:35
We've now taken the training to where the kids are,
136
455597
3133
ve çoğu zaman elektrik sağlamamız gerekiyor
07:38
but public schools are so ill-equipped
137
458730
2833
2007′den beri
07:41
that we have to bring devices, access,
138
461597
3600
genç Nijeryalılarla kendi ve ailelerinin hayat kalitelerini arttırmak için çalıştık
07:45
and in many cases, we have to provide power supply.
139
465230
2933
örnek vermek gerekirse
07:49
Since 2007, we've worked with young Nigerians
140
469563
3634
Ogochukwu Obi’nin babası onu, ablalarını ve annesini evden attı
07:53
in order to improve their lives and that of their families.
141
473230
3167
sırf oğul istediğinden
07:56
To give just one example,
142
476930
2033
07:58
Ogochukwu Obi father kicked her, her sisters and her mom out,
143
478997
5200
ama programını bitirip işe girip
evi geçindiren olunca
bir kızın değeri hakkında yanıldığını itiraf ederek babası geri geldi
08:04
because he preferred to have a son.
144
484230
1833
08:06
But when she completed our program,
145
486630
2000
08:08
got a job and became her family's breadwinner,
146
488663
3234
Okul ve eğitim merkezlerindeki çalışmalarımıza ek olarak
08:11
her father came calling,
147
491930
1467
08:13
admitting that he was wrong about the worth of the girl.
148
493430
3600
hareketli öğrenim araçları almayı planlıyoruz
çok okulun işine yarayabilecek, erişim, cihaz ve elektrikle donanımlı otobüsler
08:18
In addition to our work at our training centers and in schools,
149
498063
4067
08:22
we're now planning to acquire mobile learning units,
150
502130
3700
Evet,
08:25
busses equipped with access, with devices, and with power,
151
505830
4733
açık internet ulaşımı, ifade özgürlüğü ve fazlasını sağlayan
08:30
and that can serve multiple schools.
152
510597
2200
teknolojiye ve politikalara ulaşıma ihtiyacımız var
08:33
Yes, we need better access to technology
153
513630
3467
ama dünyadaki en iyi bilgisayarlar demokratik bir ormanda düşebilir
08:37
and policies that facilitate open internet access,
154
517130
3767
ve kimse duymayabilir
08:40
freedom of expression and more,
155
520897
1900
hele hele kullanır
08:42
but the best computers in the world could fall in a democratic forest,
156
522830
5000
miller uzakta, kuyudan su taşıyor ya da bilgisayar becerilerini öğretemeyecek
08:47
but no one would hear them, let alone use them,
157
527863
3067
bir okulun parasını karşılamak için atık metal topluyor olsa bile
08:50
if they were miles away, hauling water from a well
158
530930
3700
Tıpkı dünyanın en süslü ayakkabıları
08:54
or foraging for scrap metal to pay school fees
159
534663
4067
diğerlerinin miller arkasındaki bir koşucuya yardımcı olmayacağı gibi
08:58
in a school that can’t even teach them computer skills.
160
538763
3567
Nijeryanın Enfermasyon Teknoloji Gençlik Büyükelçisi olarak
09:02
Just like the fanciest sneakers in the world
161
542363
2534
liseme davet edildiğimi asla unutamam
09:04
can’t help a runner miles behind everyone else.
162
544930
2900
On yıl öncesinde bilgisayara erişimim reddedilmişti
09:08
I'll never forget being invited back to my high school
163
548697
3266
09:11
while I was Nigeria's Information Technology Youth Ambassador.
164
551997
3600
tam bu okulda
Gittiğimde bir rol model olarak tanıtılan
09:15
It was 10 years after I had been denied access to using the computer
165
555597
5166
sözde bu okul tarafından yetiştirilen birisi olarak tanıtılıyordum
09:20
in that very same school.
166
560797
1766
Sunumumun sonunda
09:23
But here I was, being introduced as a role model
167
563230
3300
bilgisayar kullanamayacağımı söyleyen o aynı öğretmen
09:26
who was supposedly shaped by the same school.
168
566530
3500
hemen mikrofonu kapıp
09:30
After my presentation,
169
570930
1500
beni öğrenci olarak hatırladığını,
09:32
that teacher, who said I could never understand how to use computers,
170
572430
4000
ve içten içe başarılı olacağımı bildiğini söyledi
09:36
was quick to grab the microphone
171
576463
2500
09:38
and tell everyone that he remembered me as a student
172
578997
4033
Haklıydı
Zamanında bilmiyordu
ama ben başarılı olabilecektim
09:43
and he was sure I had it in me all along.
173
583063
2734
Famous,
başarılı olabilecekti
09:46
He was right.
174
586863
1167
Ogochukwu da başarılı olabilecekti
09:48
He didn't know it at the time, but I did have it in me.
175
588497
3733
O alt yüzde kırk da başarılı olabilir
09:52
Famous had it in him,
176
592697
2466
Hayat değiştiren fırsatların onlar için olmadığını mı söyleyeceğiz?
09:55
Ogochukwu had it in her,
177
595197
2133
O öğretmen gibi?
09:57
the bottom 40 percent have it in them.
178
597363
2900
Yoksa fark etçek miyiz,
Yüzyılların eşitsizliklerinin sadece araçlarla değil,
10:00
Are we going to say that life-changing opportunities
179
600930
2433
10:03
are not for people like them, like that teacher said?
180
603397
2733
eğitim ve kaynaklarla çözülebileceğini
10:06
Or are we going to recognize
181
606163
1367
ve eşit şartların sağlanabileceğini
10:07
that centuries of inequality can’t just be solved by gadgets,
182
607563
4567
Adalet her çocuğa bir bilgisayar ve uygulama vermek değildir,
10:12
but by training and resources that fully level the playing field?
183
612163
4900
adalet onları erişime, eğitime ve
ek yardıma bağlamak
10:17
Fairness is not about giving every child a computer and an app,
184
617463
3567
ki eşitçe o bilgisayar ve uygulamalardan yararlanabilsinler
10:21
fairness is connecting them to access,
185
621030
2900
bu şekilde onları batonu veriyoruz
10:23
to training and to additional support,
186
623963
2500
yetişmelerine ve doğru yönde koşmalarına yardımcı oluyoruz
10:26
for the need to take equal advantage of those computers and apps.
187
626497
3866
böylece hayatlarını değiştirebiliyorlar
Teşekkür ederim.
10:31
That's how we pass them the baton
188
631163
2100
10:33
and help them catch up and start running in the right direction,
189
633297
4366
10:37
and change their lives.
190
637663
1634
10:39
Thank you.
191
639330
1133
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7