What it takes to be racially literate | Priya Vulchi and Winona Guo

161,176 views ・ 2018-05-29

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Merve Kılıç Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
Priya Vulchi: Four years ago, we really thought we understood racism.
0
12960
3736
Priya Vulchi: Dört yıl önce gerçekten de ırkçılığı anladığımızı düşünüyorduk.
00:16
Just like many of you here today, we had experienced and heard stories
1
16720
4016
Tıpkı birçoğunuz gibi ırka, önyargıya, ayrımcılığa ve
00:20
about race, about prejudice, discrimination and stereotyping
2
20760
3576
basmakalıp örneklere dair bir şeyler yaşadık, hikâyeler duyduk
00:24
and we were like, "We get it, racism, we got it, we got it."
3
24360
3040
ve "Irkçılığı anlıyoruz, anladık, anladık" şeklinde dolanıyorduk.
00:28
But we weren't even close.
4
28120
4056
Ama, yakınından bile geçmiyorduk.
Winona Guo: Bu nedenle dinleyerek daha fazlasını öğrenemeye karar verdik.
00:32
Winona Guo: So we decided that we had to listen and learn more.
5
32200
3056
00:35
We talked to as many random people as we could
6
35280
2176
Konuşabileceğimiz kadar çok rastgele insanla konuştuk
00:37
and collected hundreds of personal stories about race,
7
37480
3176
ve ırk hakkında yüzlerce hikâye topladık;
00:40
stories that revealed how racial injustice is a nationwide epidemic
8
40680
4296
bu hikâyeler ırksal adaletsizliğin, ulus genelinde kendi yaydığımız
bir salgın olduğu
00:45
that we ourselves spread
9
45000
1976
ve şimdi ise bunun anlaşılamadığı veya bundan kurtulunamadığı ile ilgiliydi.
00:47
and now can't seem to recognize or get rid of.
10
47000
2640
00:50
PV: We're not there yet.
11
50240
1616
PV: O aşamaya henüz gelmedik.
00:51
Today, we are here to raise our standards of racial literacy,
12
51880
4816
Bugün ırksal bilgi düzeyimizi yükseltmek,
ırksal anlamda bilgili olmak ne demek yeniden tanımlamak için buradayız.
00:56
to redefine what it means to be racially literate.
13
56720
3576
01:00
WG: We want everywhere across the United States
14
60320
2896
WG: ABD'nin her yerindeki en genç ve gelecek jenerasyonun,
01:03
for our youngest and future generations to grow up equipped
15
63240
3496
ırksal ayrımla yapılandırılmış dünyada
01:06
with the tools to understand, navigate and improve
16
66760
3056
anlama, yol bulma ve gelişme
01:09
a world structured by racial division.
17
69840
2736
donanımları ile büyümelerini istiyoruz.
01:12
We want us all to imagine the community as a place
18
72600
3216
Hepimizin topluluğumuzu, geçmişimizden ve aynı zamanda
01:15
where we not only feel proud of our own backgrounds,
19
75840
3016
kendimizinkiymiş kadar diğerlerinin deneyimlerinden de
01:18
but can also invest in others' experiences as if they were our own.
20
78880
4240
gurur duyduğumuz bir yer olarak hayal etmesini istiyoruz.
01:23
PV: We just graduated from high school this past June.
21
83760
2720
PV: Henüz geçtiğimiz Haziran'da liseden mezun olduk.
01:27
WG: And you'd think --
22
87120
1296
WG: Ve eğer -
01:28
(Applause)
23
88440
2560
(Alkışlar)
01:31
And you'd think after 12 years
24
91840
2776
Eğer, 12 yıldan sonra
sınıfımızdan ya da dışarıdan birinin
01:34
somebody in or out of the classroom would have helped us understand --
25
94640
3296
bize anlamamız için yardım ettiğini sanıyorsanız --
01:37
PV: At a basic level at least --
26
97960
1576
PV: En azından temel seviyede --
01:39
WG: The society we live in.
27
99560
1496
WG: Yaşadığımız toplumu.
01:41
PV: The truth for almost all our classmates is that they don't.
28
101080
3800
PV: Tüm sınıf arkadaşlarım için doğruyu söylemeliyim ki, yapmadılar.
01:45
WG: In communities around our country, so many of which are racially divided,
29
105640
4576
WG: Ülkemizdeki toplulukların birçoğu, ırksal olarak ayrılmış.
01:50
PV: If you don't go searching for an education about race,
30
110240
2776
PV: Eğer ırk hakkında eğitim, ırksal bilgi
01:53
for racial literacy --
31
113040
1296
araştırmazsanız --
01:54
WG: You won't get it.
32
114360
1616
WG: Anlamazsınız.
01:56
It won't just come to you.
33
116000
1736
Kendiliğinden ayağınıza gelmez.
01:57
PV: Even when we did have conversations about race,
34
117760
2416
PV: Irk konusunda sohbetlerimiz olsa da
02:00
our understanding was always superficial.
35
120200
2040
bilgimiz çok yüzeyseldi.
02:03
We realized that there are two big gaps
36
123240
3136
Irksal bilgimizde iki büyük boşluk
02:06
in our racial literacy.
37
126400
1560
olduğunu farkettik.
02:08
WG: First, the heart gap:
38
128320
2696
WG: İlki, kalp eksikliği:
02:11
an inability to understand each of our experiences,
39
131040
4416
birbirimizin deneyimlerini coşkulu bir şekilde ve özür dilemeksizin,
02:15
to fiercely and unapologetically be compassionate beyond lip service.
40
135480
6080
sözde bağlılığın ötesinde bir tutkuyla anlamada acizlik.
02:22
PV: And second, the mind gap:
41
142440
2896
PV: İkincisi, zihin eksikliği:
02:25
an inability to understand the larger, systemic ways in which racism operates.
42
145360
5800
ırkçılığın yönettiklerini daha geniş ve sistemli yollarla anlamada acizlik.
02:32
WG: First, the heart gap.
43
152920
1720
WG: İlki, kalp eksikliği.
02:35
To be fair, race did pop up a few times in school, growing up.
44
155560
4216
Açık konuşmak gerekirse, büyürken okulda ırk birkaç kez ortaya çıktı.
02:39
We all defend our social justice education
45
159800
2136
Hepimiz, sosyal adalet eğitimini destekliyoruz
02:41
because we learned about Martin Luther King Jr.
46
161960
2776
çünkü Martin Luther King Jr.'dan,
02:44
and Harriet Tubman and Rosa Parks.
47
164760
2776
Harriet Tubman ve Rosa Parks'tan öğrendik.
02:47
But even in all of those conversations,
48
167560
2296
Ama tüm bu sohbetlerde dahi,
02:49
race always felt outdated, like,
49
169880
2096
ırk hep mazide kalmış gibiydi.
02:52
"Yes, slavery, that happened once upon a time,
50
172000
3376
"Evet, kölelik bir zamanlar oldu
02:55
but why does it really matter now?"
51
175400
2976
ama neden şimdi önemi var?"
02:58
As a result, we didn't really care.
52
178400
3000
Bunun sonucu olarak, gerçekten umursamadık.
03:02
But what if our teacher introduced a story from the present day,
53
182600
3696
Ama eğer öğretmenlerimiz, günümüzden hikâyeler de anlatsaydı,
03:06
for example, how Treniya told us in Pittsburgh that --
54
186320
4016
örneğin; Pittsburgh'dan Treniya'nın bize anlattığı gibi --
03:10
PV: "My sister was scrolling through Facebook and typed in our last name.
55
190360
3536
PV: "Kız kardeşim Facebook'ta dolanırken soyadımızı yazdı.
03:13
This white guy popped up,
56
193920
1216
Beyaz bir adam aniden beliriyor
03:15
and we found out that his great-great-grandfather owned slaves
57
195160
4776
ve onun büyük-büyük-büyükbabasının köleleri olduğunu
03:19
and my great-great- great-grandmother was one of them.
58
199960
3576
ve büyük-büyük-büyük-büyükannemizin o kölelerden biri olduğunu öğrendik.
03:23
My last name -- it's not who I am.
59
203560
2616
Soyadım, kim olduğumu belirlemiyor.
03:26
We've been living under a white man's name.
60
206200
2376
Beyaz adamın isminin gölgesinde yaşıyoruz.
03:28
If slavery didn't happen, who would I even be?"
61
208600
2440
Eğer kölelik olmasaydı, kim olabilecektim?
03:32
WG: Now it feels relevant, immediate,
62
212400
2656
WG: Şimdi daha iyi anlıyorum çünkü köleliğin bugün devam eden mirasıyla
03:35
because the connection to slavery's lasting legacy today is made clear, right?
63
215080
5216
olan bağlantı bunu anlaşılır hâle getirdi haksız mıyım?
03:40
Or what would happen is our teacher would throw out these cold statistics.
64
220320
3496
Ya da öğretmenlerimizin bize aktardığı o soğuk istatistiklere ne oldu?
03:43
You've probably seen this one before in news headlines.
65
223840
2976
Bunu, büyük ihtimalle manşetlerde daha önce gördünüz.
03:46
PV: African-Americans are incarcerated
66
226840
1856
PV: Hapse atılan Afrika kökenli Amerikalıların sayısı
03:48
more than five times the rate of white people.
67
228720
2480
beyaz insanların beş katı.
03:51
WG: Now consider Ronnie, in Seattle.
68
231920
2520
WG: Seattle'da yaşayan Ronnie'yi düşünün.
03:55
PV: "My father means everything to me.
69
235200
2296
PV: "Babam benim her şeyim.
03:57
He's all I've got, I don't know my mother.
70
237520
2616
Tüm sahip olduğum o, annemi tanımıyorum.
04:00
My father's currently being wrongly incarcerated for 12 years.
71
240160
4696
Babam, 12 yıldır haksız yere hapse atılmış durumda.
04:04
I've got a daughter, and I try to be that same fatherly figure for her:
72
244880
4016
Bir kızım var ve ona, babam gibi bir baba figürü olmaya çalışıyorum:
04:08
always involved in everything she does, it might even be annoying at some points.
73
248920
4176
yaptığı her şeye dâhil olmaya çalışıyorum, bazen rahatsız derecede bile olabiliyor.
04:13
But I'm afraid I'll go missing in her life
74
253120
3096
Ama babamın benim hayatımı kaçırması gibi,
kızımın hayatını kaçırmaktan korkuyorum."
04:16
just like my father did in mine."
75
256240
1960
04:20
WG: Throwing out just the statistic, just the facts alone,
76
260680
3376
WG: İstatistikleri ve gerçekleri tek başına söylemek,
04:24
disconnected from real humans,
77
264080
2136
gerçek insanlardan bağlantısını koparmak,
04:26
can lead to dangerously incomplete understanding of those facts.
78
266240
3815
bu gerçekleri tehlikeli biçimde noksan bir şekilde anlamaya yol açabilir.
04:30
It fails to recognize that for many people who don't understand racism
79
270079
3537
Irkçılığı anlamayan birçok insanın sorunu;
04:33
the problem is not a lack of knowledge
80
273640
1856
bilgi eksikliği değil,
04:35
to talk about the pain of white supremacy and oppression,
81
275520
3736
beyaz üstünlükçülüğü ve baskısının verdiği acılardan konuşurken
04:39
it's that they don't recognize that that pain exists at all.
82
279280
3816
acının varlığının hiçbir şekilde farkına varamamaları.
04:43
They don't recognize the human beings that are being affected,
83
283120
3496
İnsanların etkilendiğinin farkına varamıyorlar
04:46
and they don't feel enough to care.
84
286640
3176
ve umursamaya değmediğini düşünüyorlar.
04:49
PV: Second, the mind gap.
85
289840
2096
PV: İkincisi, zihin eksikliği.
04:51
We can't ignore the stats, either.
86
291960
2416
Biz de istatistikleri görmezden gelemeyiz.
04:54
We can't truly grasp Ronnie's situation
87
294400
2936
Ronnie'nin durumunu;
04:57
without understanding how things like unjust laws and biased policing
88
297360
4576
adaletsiz kanunları ve sistematik ırkçılığın yarattığı
05:01
systematic racism has created
89
301960
2656
önyargılı polis faaliyetlerini anlamadan
05:04
the disproportionate incarceration rates over time.
90
304640
3096
gerçek manada kavrayamayız.
05:07
Or like how in Honolulu,
91
307760
1816
Ya da Honolulu'da olduğu gibi,
05:09
the large prison population of native Hawaiians like Kimmy
92
309600
3816
yerli Hawaililerden Kimmy gibi olan hapishanenin büyük çoğunluğu,
05:13
is heavily influenced by the island's long history
93
313440
3296
ABD kolonileşmelerinin olduğu adanın köklü tarihinden
05:16
with US colonialization,
94
316760
1456
ağır biçimde etkileniyor,
05:18
its impact passing down through generations to today.
95
318240
2920
etkisi nesilden nesile geçerek günümüze aktarılıyor.
05:21
For us, sometimes we would talk
96
321720
1696
Bizim açımızdan, biz bazen sınıfta
05:23
about people's personal, unique experiences in the classroom.
97
323440
3856
insanların kişisel ve eşsiz deneyimlerinden konuşuruz.
05:27
Stuff like, how Justin once told us --
98
327320
2120
Justin'in bize bir kere anlattığı şu şey gibi:
05:30
WG: "I've been working on psychologically reclaiming my place in this city.
99
330400
4136
WG: "Psikolojik olarak bu şehirde yerimi kazanmak için uğraşıyorum.
05:34
Because for me, my Chicago isn't the nice architecture downtown,
100
334560
4216
Çünkü bana göre, benim Şikagom şehir merkezindeki en iyi mimari yapıları
05:38
it's not the North Side.
101
338800
1336
ve Kuzey tarafı değil.
05:40
My Chicago is the orange line, the pink line, the working immigrant class
102
340160
5176
Benim Şikagom, çalışan göçmen sınıfın trenle gittiği
05:45
going on the train."
103
345360
1200
turuncu ve pembe hatlar."
05:47
PV: And while we might have acknowledged his personal experience,
104
347600
3496
PV: Ve onun deneyimlerini öğrenmişken;
05:51
we wouldn't have talked about how redlining
105
351120
2056
geçmişimizdeki kara listelerin ve kanunlaşmış ırk ayrımlarının,
05:53
and the legalized segregation of our past
106
353200
2536
05:55
created the racially divided neighborhoods we live in today.
107
355760
3776
yaşadığımız bugünde
ırksal olarak bölünmüş çevreler yaratması hakkında konuşamazdık.
05:59
We wouldn't have completely understood
108
359560
1896
Irkçılığın, çevremizdeki her şeyin
06:01
how racism is embedded in the framework of everything around us,
109
361480
3936
yapısına gömülü olduğunu tamamıyla anlamayacaktık
çünkü; insanların dışlanma tecrübelerine
06:05
because we would stay narrowly focused on people's isolated experiences.
110
365440
4896
dar bir şekilde odaklanmaya devam edecektik.
06:10
Another example, Sandra in DC once told us:
111
370360
4216
Bir başka örnek, DC'den Sandra'nın anlattığı:
06:14
WG: "When I'm with my Korean family, I know how to move with them.
112
374600
3536
WG: "Koreli aileme nasıl ayak uydurabileceğimi biliyorum.
Onları umursadığımı hissettirmek için ne yapmam gerektiğini biliyorum.
06:18
I know what to do in order to have them feel like I care about them.
113
378160
3776
06:21
And making and sharing food
114
381960
1576
Yemek yapmak ve paylaşmak,
06:23
is one of the most fundamental ways of showing love.
115
383560
3160
sevgini göstermenin en temel yollarından biri.
06:27
When I'm with my partner who's not Korean, however,
116
387560
2496
Hâlbuki, Koreli olmayan partnerimleyken;
06:30
we've had to grapple with the fact
117
390080
1656
benim son derece yemek odaklı olmam,
06:31
that I'm very food-centric and he's just not.
118
391760
2776
onun ise olmadığı gerçeğiyle boğuşuyoruz.
06:34
One time he said that he didn't want to be expected
119
394560
2896
Bir keresinde, ondan benim için yemek yapmasını
06:37
to make food for me,
120
397480
1536
beklememi istemediğini söyledi
06:39
and I got really upset."
121
399040
1856
ve ben gerçekten üzüldüm."
06:40
PV: That might seem like a weird reaction,
122
400920
2136
PV: Bu garip bir tepkiymiş gibi gözükebilir;
06:43
but only if we don't recognize how it's emblematic of something larger,
123
403080
4616
eğer daha büyük, daha derin bir sembol olduğunun
06:47
something deeper.
124
407720
1256
farkına varmazsak.
06:49
Intragenerational trauma.
125
409000
2216
Nesiller içi travma.
06:51
How in Sandra's family, widespread hunger and poverty
126
411240
2976
Geniş çapta açlık ve yoksulluğun, Sandra'nın ailesinde
06:54
existed as recently as Sandra's parents' generation
127
414240
3296
daha Sandra'nın ebeveynlerinin kuşağında yaşanması
06:57
and therefore impacts Sandra today.
128
417560
2176
ve bu nedenle Sandra'yı bugün etkiliyor olması.
06:59
She experiences someone saying --
129
419760
2176
Birinin ona,
07:01
WG: "I don't want to feed you."
130
421960
1496
WG: "Seni beslemek istemiyorum."
PV: demesini
07:03
PV: As --
131
423480
1216
WG: "Sana sarılmak istemiyorum." algılıyor.
07:04
WG: "I don't want to hug you."
132
424720
1456
PV: O ve partneri,
07:06
PV: And without her and her partner having that nuanced understanding
133
426200
3256
tepkisini ve ardındaki tarihi bağlamındaki nüansı anlamazlarsa,
07:09
of her reaction and the historical context behind it,
134
429480
2736
07:12
it could easily lead to unnecessary fighting.
135
432240
2616
bu kolaylıkla gereksiz tartışmalara yol açabilir.
07:14
That's why it's so important that we proactively --
136
434880
3176
Bizim bu yüzden ileriye yönelik olarak
07:18
(Both speaking): Co-create --
137
438080
1416
-birlikte,
07:19
PV: A shared American culture
138
439520
1896
çeşitli topluluklarımızın içindeki farklı değer ve kuralları
07:21
that identifies and embraces the different values and norms
139
441440
3776
tanıyan ve kucaklayan paylaşılmış bir Amerikan kültürü
07:25
within our diverse communities.
140
445240
2440
yaratmamız önemli.
07:28
WG: To be racially literate --
141
448440
1696
WG: Irksal anlamda bilgili olmak için,
07:30
PV: To understand who we are so that we can heal together --
142
450160
3616
PV: Kim olduğumuzu anlayıp hep birlikte iyileşebilmemiz için,
07:33
WG: We cannot neglect the heart --
143
453800
1816
WG: Kalbi ya da zihni
07:35
PV: Or the mind.
144
455640
1496
görmezden gelemeyiz.
07:37
So, with our hundreds of stories,
145
457160
2056
Bu yüzden, yüzlerce hikâyemizi
07:39
we decided to publish a racial literacy textbook
146
459240
2736
ırk bilgisi ders kitabı olarak yayınlamaya karar verdik ki
07:42
to bridge that gap between our hearts and minds.
147
462000
3496
kalbimiz ve zihnimiz arasında köprü kurabilelim.
07:45
WG: Our last book, "The Classroom Index,"
148
465520
2296
WG: Son kitabımız "Sınıf Dizini"
07:47
shares deeply personal stories.
149
467840
1936
son derece kişisel hikâyeleri paylaşıyor.
07:49
PV: And pairs those personal stories
150
469800
1736
PV: Bu kişisel hikâyeleri, istatistikçiler ve bilim adamlarının
07:51
to the brilliant research of statisticians and scholars.
151
471560
2976
muhteşem araştırmalarıyla eşleştiriyor.
07:54
WG: Every day, we are still blown away by people's experiences,
152
474560
4616
WG: Hâlâ her gün insanların deneyimlerine,
07:59
by the complexity of our collective racial reality.
153
479200
3736
kolektif ırksal gerçekliğimizin karmaşasına şaşırıyoruz.
08:02
PV: So today, we ask you --
154
482960
2696
PV: Bugün size şunu soruyoruz:
WG: Irksal anlamda okur yazarlığınız var mı? Bilinçli misiniz?
08:05
WG: Are you racially literate?
155
485680
1776
08:07
Are you there yet?
156
487480
1336
Henüz orada mısınız?
08:08
PV: Do you really understand the people around you,
157
488840
2536
PV: Etrafınızdaki insanları, hikâyelerini, böyle hikâyeleri
08:11
their stories, stories like these?
158
491400
2976
gerçekten anlıyor musunuz?
08:14
It's not just knowing that Louise from Seattle
159
494400
2936
Seattle'dan Louise'in Japon Amerikan toplama kampında
08:17
survived Japanese American internment camps.
160
497360
3096
hayatta kaldığını bilmek değil.
08:20
It's knowing that, meanwhile,
161
500480
1576
Bu aynı zamanda eşinin,
08:22
her husband was one of an estimated 33,000 Japanese Americans
162
502080
5136
aynı dönemde kendi ailelerini alıkoymuş olan ülkemiz için savaşan
08:27
who fought for our country during the war,
163
507240
2496
yaklaşık 33.000 Amerikalı Japon'dan
08:29
a country that was simultaneously interning their families.
164
509760
4896
biri olduğunu bilmek demek.
08:34
For most of us, those Japanese Americans both in camps and in service,
165
514680
4456
Kamplardaki ve askeri hizmetteki bu Amerikalı Japonların cesaretlerini,
08:39
now see their bravery, their resilience, their history forgotten.
166
519160
4416
dirençlerini, unutulan tarihlerini birçoğumuz şimdi görüyor.
08:43
They've become only victims.
167
523600
2216
Sadece mağdur oldular.
08:45
PV: It's not just knowing that interracial marriages
168
525840
2656
PV: Sadece DC'den Shermaine ve Paul'unki gibi
08:48
like Shermaine and Paul in DC exist,
169
528520
2856
kültürlerarası evliliklerin olduğunu bilmek değil,
08:51
it's acknowledging that our society has been programmed for them to fail.
170
531400
4336
toplumumuzun onları başarısızlığa uğratmaya programlandığını da kabul etmek.
08:55
That on their very first date someone shouted,
171
535760
2616
Daha ilk buluşmalarında,
birinin "Neden bu siyah kaltaklasın?" diye bağırması.
08:58
"Why are you with that black whore?"
172
538400
2256
09:00
That according to a Columbia study on cis straight relationships
173
540680
3816
Eşcinsel olmayan ilişkiler üzerine yapılan Columbia araştırmasına göre;
09:04
black is often equated with masculinity
174
544520
2656
siyah sıklıkla erkeklik ile
09:07
and Asian with femininity,
175
547200
1936
ve Asyalılık dişilikle eşit tutuluyor;
09:09
leading more men to not value black women and to fetishize Asian women.
176
549160
5296
daha çok erkeğin siyahi kadınlara
değer vermeyip Asyalı kadın fetişi olmasına yol açıyor.
09:14
Among black-white marriages in the year 2000,
177
554480
3096
2000'li yıllardaki siyah-beyaz evliliklerin
09:17
73 percent had a black husband and a white wife.
178
557600
3696
yüzde 73'ünde koca siyahi iken, karısı beyazdı.
09:21
Paul and Shermaine defy that statistic.
179
561320
2896
Paul ve Shermaine bu istatistiğe baş kaldırdılar.
09:24
Black is beautiful,
180
564240
1736
Siyah güzeldir,
09:26
but it takes a lot to believe so once society says otherwise.
181
566000
3320
ama toplum aksini söylediği için buna inanmak epey zaman alıyor.
09:29
WG: It's not just knowing that white people like Lisa in Chicago
182
569880
3576
WG: Sadece Şikago'dan Lisa gibi beyaz insanların
beyaz ayrıcalığına sahip olduğunu değil;
09:33
have white privilege,
183
573480
1336
09:34
it's reflecting consciously on the term whiteness and its history,
184
574840
3616
beyazlık teriminin ve tarihinin bilinçli olarak yansıtıldığını ve
09:38
knowing that whiteness can't be equated with American.
185
578480
3520
beyazlığın eşittir Amerikalı demek olmadığını bilmek.
09:42
It's knowing that Lisa can't forget her own personal family's history
186
582760
3536
Lisa'nın, Yahudilere yapılan eziyetlerdeki
kendi aile geçmişini unutamadığını bilmek demek.
09:46
of Jewish oppression.
187
586320
1856
09:48
That she can't forget how, growing up,
188
588200
1856
Büyürken, boynuzlu ve kuyruklu
09:50
she was called a dirty Jew with horns and tails.
189
590080
3096
pis Yahudi diye çağrıldığını unutamaması.
09:53
But Lisa knows she can pass as white
190
593200
2296
Ancak Lisa beyaz olarak addedildiğini biliyordu,
09:55
so she benefits from huge systemic and interpersonal privileges,
191
595520
3616
bu yüzden bu koca sistemli ve bireylerarası ayrıcalıktan faydalandı
09:59
and so she spends every day
192
599160
1576
ve her gününü,
10:00
grappling with ways that she can leverage that white privilege
193
600760
3536
sosyal adaleti sağlayabilmek için beyaz ayrıcalığıyla
10:04
for social justice.
194
604320
1416
boğuşarak geçirdi.
10:05
For example, starting conversations with other people of privilege about race.
195
605760
4736
Örneğin, ayrıcalığı olan insanlarla ırk hakkında sohbetlere başladı.
10:10
Or shifting the power in her classroom to her students
196
610520
3616
Ya da sınıfındaki öğrencilerle, onların ırkçılık ve yoksulluğa
10:14
by learning to listen to their experiences of racism and poverty.
197
614160
4896
ilişkin deneyimlerini dinleyip öğrenerek güçlerini değiştirdi.
10:19
PV: It's not just knowing that native languages are dying.
198
619080
3336
PV: Sadece anadillerin öldüğünü bilmek değil.
10:22
It's appreciating how fluency in the Cherokee language,
199
622440
3176
Kültür ile tarihin korunması ve bir hayatta kalış biçimi olarak,
10:25
which really only less than 12,000 people speak today,
200
625640
3176
bugün gerçekte 12.000'den az insanın konuştuğu
10:28
is an act of survival, of preservation of culture and history.
201
628840
4520
Çeroki dilinin ne kadar akıcı olduğunu takdir etmek.
10:34
It's knowing how the nongendered Cherokee language
202
634040
3536
Cinsiyetsiz Çeroki dilinin,
Tahlequah, Oklahoma'daki Ahyoka'nın
10:37
enabled Ahyoka's acceptance as a trans woman
203
637600
3036
bir trans kadın olarak kabul görmesini sağladığını bilmek.
10:40
in Tahlequah, Oklahoma.
204
640660
2356
10:43
Her grandmother told her firmly a saying in Cherokee,
205
643040
3216
Büyükannesi ona, Çeroki dilinde açıkça şöyle söylemiş:
10:46
"I don't tell me who you are,
206
646280
2536
"Ben senin kim olduğunu söylemiyorum,
10:48
you tell me who you are.
207
648840
1776
sen bana kim olduğunu söyle.
10:50
And that is who you are."
208
650640
1536
Ve işte bu sensin."
10:52
WG: These are just parts of a few stories.
209
652200
3016
WG: Bunlar, sadece birkaç hikâyeden kısımlar.
10:55
There are approximately 323 million people in the United States.
210
655240
4096
ABD'de yaklaşık 323 milyon insan var.
10:59
PV: And 7.4 billion people on the planet.
211
659360
2896
PV: Ve gezegende 7.4 milyar.
WG: Bu yüzden, dinlememiz gereken çok kişi var.
11:02
WG: So we have a lot to listen to.
212
662280
1620
11:03
PV: And a lot to learn.
213
663924
1332
PV: Ve öğrenmemiz gereken.
11:05
WG: We need to raise the bar.
214
665280
1496
WG: Çıtayı yükseltmeliyiz.
11:06
PV: Elevate our standards for racial literacy.
215
666800
2536
PV: Irksal bilgi için standartlarımızı yükseltmeliyiz.
11:09
Because without investing in an education that values --
216
669360
2736
Çünkü, bu değerlerde eğitime yatırım yapılmazsa;
11:12
WG: Both the stories -- PV: And statistics --
217
672120
2136
WG: -hikâyelere ve PV: istatistiklere
11:14
WG: The people -- PV: And the numbers --
218
674280
1896
WG: insanlara PV: ve sayılara
WG: bireylerarası PV: ve sistemli olarak-
11:16
WG: The interpersonal -- PV: And the systemic --
219
676200
2256
WG: Her zaman bir parça eksik olacak.
11:18
WG: There will always be a piece missing.
220
678480
2456
11:20
PV: Today, so few of us understand each other.
221
680960
3656
PV: Bugün, çok azımız birbirini anlıyor.
11:24
WG: We don't know how to communicate --
222
684640
1896
WG: Nasıl iletişim kurar, PV: Birlikte yaşar,
11:26
PV: Live together -- WG: Love one another.
223
686560
1976
WG: Birbirimizi severiz, bilmiyoruz.
11:28
We need to all work together to create a new national community.
224
688560
3096
Yeni bir ulusal topluluk yaratmak için hep birlikte çalışmalıyız.
11:31
PV: A new shared culture of mutual suffering and celebration.
225
691680
3736
PV: Karşılıklı acı çekiş ve kutlamaların olduğu
yeni paylaşılmış bir kültür.
11:35
WG: We need to each begin by learning in our own local communities,
226
695440
3816
WG: Her birimiz, kendi yerel topluluklarımızı öğrenip
kalplerimiz ve zihinlerimizin arasındaki boşluğa köprü koyarak
11:39
bridging the gaps between our own hearts and minds
227
699280
2936
ırksal anlamda bilgili olmaya başlamalıyız.
11:42
to become racially literate.
228
702240
1616
11:43
PV: Once we all do, we will be that much closer
229
703880
2736
PV: Herbirimiz yaptığında, hepimiz için eşit şekilde savaşan ve
11:46
to living in spaces and systems that fight and care equally for all of us.
230
706640
6016
umursayan alanlar ve sistemlerde yaşamaya bir o kadar yakın olacağız.
11:52
WG: Then, none of us will be able to remain distant.
231
712680
3416
WG: Ardından, hiçbirimiz mesafeli olmayacak.
11:56
PV: We couldn't -- sorry, mom and dad, college can wait.
232
716120
2936
PV: Yapamadık...Anne ve baba özür dileriz, üniversite bekleyebilir.
11:59
WG: We're on a gap year before college, traveling to all 50 states
233
719080
3216
WG: Üniversite öncesi bir yıl aradayız, 50 eyaleti geziyor ve
12:02
collecting stories for our next book.
234
722320
1896
bir sonraki kitabımız için hikâyeler topluyoruz.
12:04
PV: And we still have 23 states left to interview in.
235
724240
3056
PV: Ve hâlâ röportaj yapmamız gereken 23 eyalet kalmış durumda.
12:07
(Both) Let's all get to work.
236
727320
1976
(Birlikte) Haydi hepimiz işe koyulalım.
12:09
Thank you.
237
729320
1256
Teşekkürler.
12:10
(Applause)
238
730600
4640
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7