3 lessons of revolutionary love in a time of rage | Valarie Kaur

188,893 views ・ 2018-03-05

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Hüseyin YALIM Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
(Sikh Prayer) Waheguru Ji Ka Khalsa,
0
12920
2176
(Sih Duası) Waheguru Ji Ka Khalsa,
00:15
Waheguru Ji Ki Fateh.
1
15120
1800
Waheguru Ji Ki Fateh.
00:20
There is a moment on the birthing table
2
20400
3320
Doğum masasında bir an vardır.
00:24
that feels like dying.
3
24520
2480
Ölüyormuş gibi hissedersiniz.
00:28
The body in labor stretches to form an impossible circle.
4
28600
2976
Sancılar içindeki vücut akıl almaz bir çember hâlini alır.
00:31
The contractions are less than a minute apart.
5
31600
2280
Kasılmalar bir dakikadan kısa sürelidir.
00:34
Wave after wave, there is barely time to breathe.
6
34520
3040
Dalga dalga, zorlukla nefes alınır.
00:38
The medical term:
7
38160
1736
Tıbbi terimi:
00:39
"transition,"
8
39920
1200
"Transisyon"
00:42
because "feels like dying" is not scientific enough.
9
42520
3336
çünkü " ölüyormuş gibi hissetmek" yeterince bilimsel değil.
00:45
(Laughter)
10
45880
1016
(Gülüşmeler)
00:46
I checked.
11
46920
1200
Bunu yaşadım.
Transisyon esnasında
00:49
During my transition,
12
49080
1296
00:50
my husband was pressing down on my sacrum
13
50400
1953
kocam belimin kırılmasını engellemek için
00:52
to keep my body from breaking.
14
52377
1439
kuyruk sokumuna bastırıyordu.
00:53
My father was waiting behind the hospital curtain ...
15
53840
3200
Babam hastane camının arkasında bekliyordu
daha çok saklanıyordu diyelim.
00:58
more like hiding.
16
58040
1240
01:00
But my mother was at my side.
17
60240
1800
Ama annem benim yanımdaydı.
Ebe, bebeğin başını görebildiğini söyledi.
01:03
The midwife said she could see the baby's head,
18
63560
3496
benim hissettiğimse sadece bir ateş çemberiydi.
01:07
but all I could feel was a ring of fire.
19
67080
3376
01:10
I turned to my mother and said, "I can't,"
20
70480
2056
Anneme döndüm ve "yapamayacağım" dedim.
01:12
but she was already pouring my grandfather's prayer in my ear.
21
72560
3976
Ama o dedemin duasını kulağıma fısıldamaya başlamıştı bile.
01:16
(Sikh Prayer) "Tati Vao Na Lagi, Par Brahm Sarnai."
22
76560
2400
"Tati Vao Na Lagi, Par Brahm Sarnai."
01:19
"The hot winds cannot touch you."
23
79800
1920
"Sıcak rüzgârlar sana dokunamaz"
01:23
"You are brave," she said.
24
83040
1600
"Sen cesursun" dedi annem.
01:25
"You are brave."
25
85680
1200
"Sen cesursun"
Birden büyükannemi annemin arkasında gördüm
01:30
And suddenly I saw my grandmother standing behind my mother.
26
90040
4960
ve onun annesini de onun arkasında
01:37
And her mother behind her.
27
97080
1760
01:39
And her mother behind her.
28
99840
1640
ve onunkini de onun arkasında.
Benden önce bu ateşin içinden geçmiş uzun bir dizi kadın.
01:42
A long line of women who had pushed through the fire before me.
29
102280
3256
01:45
I took a breath;
30
105560
1256
bir nefes aldım;
01:46
I pushed;
31
106840
1216
ıkındım;
oğlum dünyaya geldi.
01:48
my son was born.
32
108080
1240
Vücudumu perişan eden oksitosinden ötürü
01:51
As I held him in my arms, shaking and sobbing
33
111040
2816
hıçkırarak ve titreyerek onu kollarıma aldığımda
01:53
from the rush of oxytocin that flooded my body,
34
113880
3416
01:57
my mother was already preparing to feed me.
35
117320
3576
annem beni beslemeye hazırlanıyordu.
02:00
Nursing her baby as I nursed mine.
36
120920
3056
Benim yavruma yaptığımı o da yavrusuna yapıyordu.
Annem bana emek vermeyi
02:04
My mother had never stopped laboring for me,
37
124000
4096
benim doğumumdan oğlumun doğumuna dek hiç kesmemişti.
02:08
from my birth to my son's birth.
38
128120
2336
02:10
She already knew what I was just beginning to name.
39
130480
3000
Benim yeni anlamlandırmaya başladığım şeyi, o çoktan biliyordu.
02:14
That love is more than a rush of feeling
40
134680
3696
Aşk dedikleri bir duygu selinden fazlasıdır
ve şanslı insanların başına gelir.
02:18
that happens to us if we're lucky.
41
138400
1920
02:21
Love is sweet labor.
42
141520
2960
Aşk, tatlı bir emektir.
02:25
Fierce.
43
145360
1296
Zorlu.
02:26
Bloody.
44
146680
1536
Kanlı.
Kusurlu.
02:28
Imperfect.
45
148240
1200
Hayat veren.
02:30
Life-giving.
46
150160
1200
02:32
A choice we make over and over again.
47
152400
2560
Defalarca yaptığımız bir seçim.
Ben 11 Eylül'den beri sivil toplum kuruluşlarına emek vermiş,
02:39
I am an American civil rights activist
48
159560
2376
02:41
who has labored with communities of color since September 11,
49
161960
3896
devletin adaletsiz politikalarıyla
ve nefret eylemleri ile savaşan Amerikalı bir sivil hakları savunucusuyum.
02:45
fighting unjust policies by the state and acts of hate in the street.
50
165880
3856
02:49
And in our most painful moments,
51
169760
2256
En acılı anlarımızda,
adaletsizlik ateşleri karşısında,
02:52
in the face of the fires of injustice,
52
172040
2856
02:54
I have seen labors of love deliver us.
53
174920
3920
aşka verilen emeklerinin imdadımıza yetiştiğini gördüm.
03:00
My life on the frontlines of fighting hate in America has been a study
54
180600
4256
Nefrete karşı savaşın ön saflarındaki yaşamım
devrimsel aşk dediğim bir çalışma hâline geldi.
03:04
in what I've come to call revolutionary love.
55
184880
3640
Devrimsel aşk, bize benzemeyen başka insanlar,
03:10
Revolutionary love is the choice to enter into labor
56
190120
5080
03:16
for others who do not look like us,
57
196040
3016
bize zarar veren hasımlar
03:19
for our opponents who hurt us
58
199080
2160
ve kendimiz için
03:22
and for ourselves.
59
202280
1640
taşın altına elini koymayı seçmektir.
03:25
In this era of enormous rage,
60
205480
3296
Bu devasa öfke devresinde,
etrafımızda ateş çemberleri yandığı zaman,
03:28
when the fires are burning all around us,
61
208800
2600
devrimci aşkın , çağımızın gereksinimi olduğuna inanıyorum.
03:32
I believe that revolutionary love is the call of our times.
62
212120
4680
03:40
Now, if you cringe when people say, "Love is the answer ..."
63
220600
3360
Şimdi, insanlar " Aşk cevaptır" dediğinde onlar adına utanıyorsanız,
ben de utanıyorum.
03:45
I do, too.
64
225440
1216
03:46
(Laughter)
65
226680
1016
(Gülüşmeler)
03:47
I am a lawyer.
66
227720
1256
Ben bir avukatım.
(Gülüşmeler)
03:49
(Laughter)
67
229000
2296
03:51
So let me show you how I came to see love as a force for social justice
68
231320
5256
Size aşkı sosyal adalet için bir güç olarak görme noktasına
nasıl geldiğimi üç hayat dersi üzerinden anlatayım.
03:56
through three lessons.
69
236600
1680
04:01
My first encounter with hate was in the schoolyard.
70
241880
3816
Nefretle ilk kez okulda karşılaştım.
04:05
I was a little girl growing up in California,
71
245720
2576
Ben, ailemin bir asırdır yaşadığı ve tarım yaptığı
04:08
where my family has lived and farmed for a century.
72
248320
3896
Kaliforniya'da büyüyen küçük bir çocuktum.
Hristiyan olmadığım için cehenneme gideceğim söylendiğinde,
04:12
When I was told that I would go to hell because I was not Christian,
73
252240
3616
04:15
called a "black dog" because I was not white,
74
255880
2736
beyaz olmadığım için bana kara köpek dendiğinde
04:18
I ran to my grandfather's arms.
75
258640
1936
büyükbabamın kollarına koştum.
04:20
Papa Ji dried my tears --
76
260600
2016
Büyükbaba Ji gözyaşlarımı kuruladı,
04:22
gave me the words of Guru Nanak,
77
262640
1736
bana Sih inanışının kurucusu
04:24
the founder of the Sikh faith.
78
264400
2976
Guru Nanak'ın sözlerini söyledi.
04:27
"I see no stranger," said Nanak.
79
267400
2296
"Ben yabancı kimse görmüyorum." dedi Nanak.
04:29
"I see no enemy."
80
269720
1239
"Düşman görmüyorum."
Büyük babam bana
04:33
My grandfather taught me
81
273040
1256
gördüğüm tüm yüzlere dikkat etmeyi
04:34
that I could choose to see all the faces I meet
82
274320
4720
ve onları merak etmeyi seçebileceğimi öğretmişti.
04:39
and wonder about them.
83
279880
1600
04:42
And if I wonder about them,
84
282720
1576
Eğer onları merak edersem,
zor olsa da onların hikâyelerini dinleyebileceğimi...
04:44
then I will listen to their stories even when it's hard.
85
284320
3656
Benden nefret ederlerken bile onlardan nefret etmeyi reddedeceğim.
04:48
I will refuse to hate them even when they hate me.
86
288000
3416
04:51
I will even vow to protect them when they are in harm's way.
87
291440
3416
Zor durumdayken onları korumaya yemin bile edeceğim.
04:54
That's what it means to be a Sikh:
88
294880
1896
Sih 'in anlamı budur:
04:56
S-i-k-h.
89
296800
1376
S-İ-K-H
Savaşçı azizin yolunda yürümek.
04:58
To walk the path of a warrior saint.
90
298200
2616
Büyükbabam bana ilk kadın Sih savaşçısı ile ilgili hikâyeyi anlattı,
05:00
He told me the story of the first Sikh woman warrior,
91
300840
3096
05:03
Mai Bhago.
92
303960
1216
Mai Bhago.
Hikâye bir imparatorluğa karşı
05:05
The story goes there were 40 soldiers who abandoned their post
93
305200
3176
amansız bir savaşta kışlalarını terk eden 40 askeri anlatıyordu.
05:08
during a great battle against an empire.
94
308400
2296
05:10
They returned to a village,
95
310720
1296
Bir köye sığınmışlar,
bir köylü kadın onlara dönüp demiş ki:
05:12
and this village woman turned to them and said,
96
312040
2440
''Savaştan kaçmayacaksınız.
05:15
"You will not abandon the fight.
97
315320
2160
Ateşin içine geri döneceksiniz
05:18
You will return to the fire,
98
318280
1880
ve ben size önderlik edeceğim.''
05:21
and I will lead you."
99
321960
1600
05:24
She mounted a horse.
100
324920
1736
Kadın atına binmiş.
05:26
She donned a turban.
101
326680
1656
Yemenisini takmış.
Gözünde ateş, elinde kılıç
05:28
And with sword in her hand and fire in her eyes,
102
328360
2816
onları kimsenin götürmeyeceği yere götürmüş.
05:31
she led them where no one else would.
103
331200
1816
05:33
She became the one she was waiting for.
104
333040
2680
Kadın hep olmak istediği kişiye dönüşmüş.
05:38
"Don't abandon your posts, my dear."
105
338680
2896
''Kışlanızı terk etmeyin canlar.''
05:41
My grandfather saw me as a warrior.
106
341600
2056
Büyükbabam beni bir savaşçı olarak görürdü.
05:43
I was a little girl in two long braids,
107
343680
2240
Saçı örgülü küçük bir kız çocuğuydum
05:46
but I promised.
108
346840
1240
ama söz vermiştim.
05:49
Fast-forward, I'm 20 years old,
109
349960
3200
İleri saralım, 20 yaşıma gelip de
05:54
watching the Twin Towers fall,
110
354680
2840
İkiz Kuleler'in çöküşünü izlerken
korku boğazımda bir düğüm olmuştu
05:58
the horror stuck in my throat,
111
358440
1736
06:00
and then a face flashes on the screen:
112
360200
2856
ve ekranda bir yüz belirmişti:
sarıklı ve sakallı kavruk bir adam
06:03
a brown man with a turban and beard,
113
363080
2376
06:05
and I realize that our nation's new enemy looks like my grandfather.
114
365480
5720
o zaman farkettim ki ulusumuzun yeni düşmanı büyükbabama çok benziyordu.
Bu sarıklar insanlığa hizmet etmeye bağlılığımızın
06:12
And these turbans meant to represent our commitment to serve
115
372440
3776
bizi terörist gibi gösterdiği gerçeğini yansıtıyordu.
06:16
cast us as terrorists.
116
376240
2056
Böylece Müslüman kardeşlerimizle birlikte
06:18
And Sikhs became targets of hate,
117
378320
1936
06:20
alongside our Muslim brothers and sisters.
118
380280
2576
Sihler de nefretin odağı hâline gelmişti.
06:22
The first person killed in a hate crime after September 11 was a Sikh man,
119
382880
4776
11 Eylül'den sonra Arizona'da
benzinliğinde dikilirken nefret suçuyla öldürülen kişi bir Sihti.
06:27
standing in front of his gas station in Arizona.
120
387680
2440
''Amca'' dediğim aile dostumuz Balbir Singh Sodhi
06:31
Balbir Singh Sodhi was a family friend I called "uncle,"
121
391400
6160
06:38
murdered by a man who called himself "patriot."
122
398680
3360
kendine ''vatansever'' diyen bir adam tarafından katledildi.
06:45
He is the first of many to have been killed,
123
405440
3160
O öldürülen onlarca kişiden ilkiydi,
ama onun hikâyesi ve tabii bizim hikâyelerimizin
06:50
but his story --
124
410240
1256
06:51
our stories barely made the evening news.
125
411520
3440
binde biri ana haberlere çıktı.
Ne yapacağımı bilemedim,
06:57
I didn't know what to do,
126
417040
1296
06:58
but I had a camera,
127
418360
1856
ama bir kameram vardı,
ateşe göğüs gerdim.
07:00
I faced the fire.
128
420240
1776
07:02
I went to his widow,
129
422040
2456
Karısına gittim
07:04
Joginder Kaur.
130
424520
1240
Joginder Kaur'a.
07:06
I wept with her, and I asked her,
131
426680
2320
Acısına ortak oldum, ve sordum
07:09
"What would you like to tell the people of America?"
132
429960
2680
''Amerikalılara ne demek isterdin?''
07:14
I was expecting blame.
133
434880
1920
Kınamasını bekliyordum.
07:18
But she looked at me and said,
134
438520
1640
Ama bana baktı ve dedi ki
''Onlara teşekkür ettiğimi söyle.''
07:22
"Tell them, 'Thank you.'
135
442000
1520
07:25
3,000 Americans came to my husband's memorial.
136
445960
3576
''Kocamın cenazesine 3000 Amerikalı geldi.
07:29
They did not know me,
137
449560
1576
Hiçbiri beni tanımıyordu
07:31
but they wept with me.
138
451160
1320
ama acıma ortak oldular.
07:34
Tell them, 'Thank you.'"
139
454280
1360
Onlara teşekkür ettiğimi söyle.''
07:39
Thousands of people showed up,
140
459200
2336
Binlercesi geldi,
07:41
because unlike national news,
141
461560
1416
ulusal haber servislerinin, yerel medyanın aksine
07:43
the local media told Balbir Uncle's story.
142
463000
3080
Balbir Amca'nın hikâyesini haber yaptılar.
Hikâyeler yabancıları kardeş hâline getirecek
07:47
Stories can create the wonder
143
467080
2576
07:49
that turns strangers into sisters and brothers.
144
469680
3840
merakı uyandırabilir.
07:54
This was my first lesson in revolutionary love --
145
474840
3040
Bu devrimsel aşka dair ilk hayat dersiydi.
07:58
that stories can help us see no stranger.
146
478720
3280
Bu hikâyeler kimseyi yabancı görmememize yardımcı olabilir.
Bu yüzden...
08:04
And so ...
147
484120
1200
08:06
my camera became my sword.
148
486280
2720
Kameram kılıcım oldu.
08:09
My law degree became my shield.
149
489880
2240
Hukuk diplomam kalkanım oldu.
08:12
My film partner became my husband.
150
492720
2536
Film partnerim eşim oldu.
(Gülüşmeler)
08:15
(Laughter)
151
495280
2136
Tabii bunu beklemiyordum.
08:17
I didn't expect that.
152
497440
1200
08:19
And we became part of a generation of advocates
153
499440
5536
Kendi ateşlerine göğüs geren insan topluluklarıyla
omuz omuza veren bir avukatlar jenerasyonunun parçası olduk.
08:25
working with communities facing their own fires.
154
505000
2960
08:28
I worked inside of supermax prisons,
155
508840
2320
Yüksek güvenlikli cezaevlerinde çalıştım,
08:32
on the shores of Guantanamo,
156
512200
2056
Guantanamo kıyılarında
08:34
at the sites of mass shootings
157
514280
1456
toplu kıyım olaylarının yanı başında
08:35
when the blood was still fresh on the ground.
158
515760
2120
daha kurbanların kanı yerdeyken.
Daima,
08:39
And every time,
159
519200
1776
15 yıl boyunca
08:41
for 15 years,
160
521000
2496
08:43
with every film, with every lawsuit,
161
523520
2015
her filmle, her davayla
08:45
with every campaign,
162
525559
1297
her kampanyayla
08:46
I thought we were making the nation safer
163
526880
2336
ulusu gelecek nesiller için
daha güvenli hâle getirdiğimize inandım.
08:49
for the next generation.
164
529240
1400
08:54
And then my son was born.
165
534159
1681
Sonra oğlum dünyaya geldi.
09:05
In a time ...
166
545800
1200
Öyle bir zaman geldi ki,
09:08
when hate crimes against our communities
167
548800
2056
11 Eylül'den bu yana topluluklarımıza
09:10
are at the highest they have been since 9/11.
168
550880
2640
karşı olan nefret suçları zirveye ulaştı.
09:15
When right-wing nationalist movements are on the rise around the globe
169
555960
3976
Hem de dünya genelinde sağcı ulusal hareketler yükselişteyken
09:19
and have captured the presidency of the United States.
170
559960
2840
ve Birleşik Devletlerin başkanlığını ele geçirmişken.
Beyaz ırkı üstün görenler sokaklarımızda adeta meşaleleri kaldırmış
09:25
When white supremacists march in our streets,
171
565200
3216
09:28
torches high, hoods off.
172
568440
2120
kukuletaları çıkarmış yürüyüş yaparken...
09:32
And I have to reckon with the fact
173
572800
3440
Böylece oğlumun bana sunulandan
daha tehlikeli bir ülkede
09:37
that my son is growing up in a country more dangerous for him
174
577160
5776
yetişmekte olduğu gerçeğiyle yüzleştim.
09:42
than the one I was given.
175
582960
1360
09:47
And there will be moments
176
587680
1600
Gün gelecek
o terörist olarak görüldüğünde
09:51
when I cannot protect him
177
591320
1840
onu koruyamayacağım zamanlar olacak.
09:54
when he is seen as a terrorist ...
178
594240
3240
10:00
just as black people in America
179
600840
4216
Tıpkı bir siyahinin Amerika'da hâlâ
10:05
are still seen as criminal.
180
605080
2120
suçlu olarak algılanması gibi.
10:08
Brown people, illegal.
181
608560
2120
Kavruk insanlar, yolsuz.
10:11
Queer and trans people, immoral.
182
611640
2640
Eş cinsel ve trans bireyler, ahlaksız.
Yerli insanlar, vahşi.
10:14
Indigenous people, savage.
183
614880
2416
Kadınlar, meta.
10:17
Women and girls as property.
184
617320
2056
10:19
And when they fail to see our bodies as some mother's child,
185
619400
3496
Şu bedenlerimizi bir annenin evladı olarak
10:22
it becomes easier to ban us,
186
622920
3576
göremediklerinde bizi menetmeleri,
10:26
detain us,
187
626520
1216
alıkoymaları,
10:27
deport us,
188
627760
1216
dışlamaları,
10:29
imprison us,
189
629000
1776
tutuklamaları,
10:30
sacrifice us for the illusion of security.
190
630800
3680
güvenlik yalanıyla bizi kurban etmeleri daha kolay oluyor.
(Alkışlar)
10:38
(Applause)
191
638640
4720
10:50
I wanted to abandon my post.
192
650120
2320
''Kışlamı'' terk etmek istedim.
Ama bir söz vermiştim,
10:54
But I made a promise,
193
654920
1240
10:58
so I returned to the gas station
194
658040
3216
bu yüzden 15 yıl önce
11:01
where Balbir Singh Sodhi was killed 15 years to the day.
195
661280
4520
Balbir'in öldürüldüğü benzinliğe geri döndüm.
11:07
I set down a candle in the spot where he bled to death.
196
667840
3000
Kanlar içinde öldüğü yere bir mum yaktım.
11:12
His brother, Rana, turned to me
197
672040
1920
Kardeşi Rana bana döndü dedi ki
''Hiçbir şey değişmedi.''
11:15
and said, "Nothing has changed."
198
675320
1800
''Henüz kimi sevmeyi denemedik?''
11:19
And I asked,
199
679000
1200
11:21
"Who have we not yet tried to love?"
200
681480
2760
diye sordum ben de.
11:27
We decided to call the murderer in prison.
201
687680
3200
Ceza evindeki katili aramaya karar verdik.
11:32
The phone rings.
202
692800
1200
Telefon çaldı.
11:34
My heart is beating in my ears.
203
694640
2040
Kalbim adeta kulaklarımda atıyordu.
Bir zamanlar
11:37
I hear the voice of Frank Roque,
204
697440
2616
11:40
a man who once said ...
205
700080
1720
''Dışarı çıkacağım ve bir kaç sarık kafa daha uçuracağım.
11:44
"I'm going to go out and shoot some towel heads.
206
704000
3960
Çocuklarını da öldürmeliyiz.'' diyen
11:51
We should kill their children, too."
207
711080
1720
Frank Roque'un sesini duydum.
11:55
And every emotional impulse in me says, "I can't."
208
715920
4040
İçimdeki her bir duygusal dürtü ''Yapamam.'' diyordu.
12:04
It becomes an act of will to wonder.
209
724240
4960
Bu merakı dürtüleyen bir isteme eylemine dönüştü.
''Neden?'' diye sordum.
12:10
"Why?" I ask.
210
730560
2840
''Neden bizimle konuşmayı kabul ettin?''
12:15
"Why did you agree to speak with us?"
211
735040
2640
12:21
Frank says, "I'm sorry for what happened,
212
741240
3016
Frank dedi ki ''Olanlar için üzgünüm,
12:24
but I'm also sorry for all the people killed on 9/11."
213
744280
4176
ama 11 Eylül'de öldürülen tüm insanlar için de üzgünüm.''
12:28
He fails to take responsibility.
214
748480
2136
Sorumluluk alma konusunda oralı olmuyordu.
12:30
I become angry to protect Rana,
215
750640
2280
Rana'yı korumak için agresifleştim
12:34
but Rana is still wondering about Frank --
216
754960
4960
ama Rana Frank'ı merak ediyordu.
12:41
listening --
217
761080
1200
Dinliyordu.
Cevap veriyordu.
12:43
responds.
218
763080
1200
12:45
"Frank, this is the first time I'm hearing you say
219
765760
3856
''Frank, ilk defa
üzgün olduğunu söylediğini duyuyorum.''
12:49
that you feel sorry."
220
769640
2280
12:55
And Frank --
221
775360
1200
Ve Frank--
12:57
Frank says, "Yes.
222
777560
3240
''Evet.
13:02
I am sorry for what I did to your brother.
223
782240
3640
Kardeşine yaptığım şeyden dolayı üzgünüm.
13:07
One day when I go to heaven to be judged by God,
224
787640
4480
Gün gelip de yargılanmak için Tanrının huzuruna çıktığımda
senin kardeşini görmek istediğimi söyleyeceğim
13:13
I will ask to see your brother.
225
793280
2000
13:16
And I will hug him.
226
796880
1360
ve ona sarılacağım.
13:19
And I will ask him for forgiveness."
227
799720
2480
Af dileyeceğim ondan.
13:25
And Rana says ...
228
805640
1200
Ve Rana dedi ki...
13:29
"We already forgave you."
229
809160
1480
''Biz çoktan seni affettik.''
13:35
Forgiveness is not forgetting.
230
815000
3960
Affetmek unutmak değildir.
13:40
Forgiveness is freedom from hate.
231
820640
3200
Affetmek nefretten sıyrılmaktır.
13:45
Because when we are free from hate,
232
825600
2576
Çünkü nefretten sıyrıldığımızda
bize zarar verenleri yaratık gibi değil de
13:48
we see the ones who hurt us not as monsters,
233
828200
3216
tehlike altında hisseden
13:51
but as people who themselves are wounded,
234
831440
2656
bu güvensizlik hâliyle ilgili bize zarar vermekten
13:54
who themselves feel threatened,
235
834120
2056
tetiği çekmekten, oy kullanmaktan
13:56
who don't know what else to do with their insecurity
236
836200
2456
ve bizi hedef alan politikalar oluşturmaktan
13:58
but to hurt us, to pull the trigger,
237
838680
2136
başka ne yapacaklarını bilmeyen
14:00
or cast the vote,
238
840840
1256
yaralanmış insanlar olarak görürüz.
14:02
or pass the policy aimed at us.
239
842120
2056
14:04
But if some of us begin to wonder about them,
240
844200
2720
Ama bazılarımız onları merak etmeye
14:08
listen even to their stories,
241
848160
2160
hikâyelerini dinlemeye başlarsa, öğreneceğiz ki
14:12
we learn that participation in oppression comes at a cost.
242
852360
4680
zulme ortak olmanın bir bedeli var.
14:18
It cuts them off from their own capacity to love.
243
858480
3640
Bu ortaklık onları sevgiden mahrum bırakıyor.
Bu da devrimsel aşka dair ikinci hayat dersiydi.
14:27
This was my second lesson in revolutionary love.
244
867040
4800
14:34
We love our opponents when we tend the wound in them.
245
874320
6160
İçlerindeki yaralarla ilgilenince hasımlarımızı sevebiliyoruz.
14:42
Tending to the wound is not healing them --
246
882240
3376
Tabii yaraya bakmak onu iyileştirmek demek değildir
14:45
only they can do that.
247
885640
1200
bunu sadece kendileri yapabilir.
14:47
Just tending to it allows us
248
887360
4056
İlgilenmek hasımlarımıza
bakmamıza olanak sağlar: hani şu terörist, fanatik
14:51
to see our opponents:
249
891440
1440
14:54
the terrorist, the fanatic, the demagogue.
250
894360
3200
ya da demagog dediklerimize.
14:59
They've been radicalized by cultures and policies that we together can change.
251
899200
5560
Birlikte değiştirebileceğimiz kültürler ve politikalar yoluyla radikalleştirildiler.
15:07
I looked back on all of our campaigns,
252
907640
3840
Geriye dönüp tüm kampanyalarımıza baktım
15:12
and I realized that any time we fought bad actors,
253
912480
4256
ve fark ettim ki ne zaman kötülerle savaştık
15:16
we didn't change very much.
254
916760
1480
çok da değişmedik.
15:20
But when we chose to wield our swords and shields
255
920240
4416
Fakat ne zaman kılıçlarımızı
ve kalkanlarımızı yozlaşmış sistemlere karşı kullandık,
15:24
to battle bad systems,
256
924680
2040
15:27
that's when we saw change.
257
927680
1720
işte o zaman değişimi gördük.
15:30
I have worked on campaigns
258
930800
1816
Yüzlerce insanı hücre hapsinden kurtaran
15:32
that released hundreds of people out of solitary confinement,
259
932640
5536
yozlaşmış bir polis şubesini düzelten
federal nefret suçu politikasını değiştiren
15:38
reformed a corrupt police department,
260
938200
2736
kampanyalarda çalıştım.
15:40
changed federal hate crimes policy.
261
940960
2320
Hasımlarımızı sevmeyi seçmek ahlaki ve faydacı
15:44
The choice to love our opponents is moral and pragmatic,
262
944000
4776
ve ihtimali dahi öngörülmeyen
15:48
and it opens up the previously unimaginable possibility
263
948800
5536
uzlaşılara yol açıyor.
15:54
of reconciliation.
264
954360
1400
15:59
But remember ...
265
959800
1200
Fakat unutmamalı ki...
Bir telefon görüşmesini yapabilmek 15 yıl aldı.
16:02
it took 15 years to make that phone call.
266
962320
2840
16:06
I had to tend to my own rage and grief first.
267
966760
5080
Önce kendi öfkemle ve kederimle ilgilenmem gerekti.
16:12
Loving our opponents requires us to love ourselves.
268
972760
5040
Hasımlarımızı sevmek birbirimizi de sevmemizi gerektirir.
Gandhi, King, Mandela...
16:19
Gandhi, King, Mandela --
269
979320
1656
16:21
they taught a lot about how to love others and opponents.
270
981000
3920
Bize başkalarını ve hasımları sevebilmeyi öğrettiler.
16:26
They didn't talk a lot about loving ourselves.
271
986720
2240
Kendimizi sevmekten çok bahsetmediler.
Bu bir feminist müdahale.
16:30
This is a feminist intervention.
272
990120
2080
(Alkışlar)
16:33
(Applause)
273
993946
1150
Evet.
16:35
Yes.
274
995120
1896
Evet.
16:37
Yes.
275
997040
1216
16:38
(Applause)
276
998280
3296
(Alkışlar)
16:41
Because for too long have women and women of color been told
277
1001600
3936
Çünkü öyle bilinir ki
kadınlar ve onların iç dünyaları öfkeyi ve kederi
16:45
to suppress their rage,
278
1005560
1496
16:47
suppress their grief in the name of love and forgiveness.
279
1007080
3576
aşkın hatırı için bastırırlar.
16:50
But when we suppress our rage,
280
1010680
2016
Fakat öfkemizi bastırdığımızda, öfkemiz dışa dönük bir nefrete
16:52
that's when it hardens into hate directed outward,
281
1012720
2496
çelikleşerek dönüşebilir
16:55
but usually directed inward.
282
1015240
2440
ama çoğu zaman saklı kalır.
16:59
But mothering has taught me that all of our emotions are necessary.
283
1019400
4920
Annelik bana tüm duygularımızın gerekli olduğunu öğretti.
17:05
Joy is the gift of love.
284
1025920
2680
Haz aşkın armağanı.
17:09
Grief is the price of love.
285
1029680
3000
Keder ise bedeli.
17:13
Anger is the force that protects it.
286
1033840
3279
Öfke aşkı koruyan güç.
17:18
This was my third lesson in revolutionary love.
287
1038960
3560
Bu da devrimsel aşka dair üçüncü hayat dersiydi.
17:23
We love ourselves
288
1043480
1296
Acının ateşi ciğerlerimizi dolduruduğunda
17:24
when we breathe through the fire of pain
289
1044800
5135
ve onun nefrete dönüşmesini
17:29
and refuse to let it harden into hate.
290
1049960
2240
engellediğimizde birbirimizi severiz.
17:34
That's why I believe
291
1054240
1680
İşte bu yüzden aşkın devrimsel olabilmesi için
17:37
that love must be practiced in all three directions
292
1057119
3737
üç ayrı yönde de
uygulanması gerektiğine inanıyorum.
17:40
to be revolutionary.
293
1060880
1280
17:43
Loving just ourselves feels good,
294
1063240
3736
Kendimizi sevmek iyi hissettirir
ama bu narsistlik.
17:47
but it's narcissism.
295
1067000
2536
17:49
(Laughter)
296
1069560
2640
(Gülüşmeler)
17:53
Loving only our opponents is self-loathing.
297
1073400
3840
Sadece hasımlarımızı sevmekse kendimizden nefret etmek.
17:58
Loving only others is ineffective.
298
1078600
3920
Yalnız başkalarını sevmek etkisiz.
18:03
This is where a lot of our movements live right now.
299
1083880
2520
İşte hayatımızdaki çoğu olay burada dönüyor.
18:08
We need to practice all three forms of love.
300
1088160
2600
Aşkın üç hâlini de uygulamaya koymalıyız.
18:13
And so, how do we practice it?
301
1093160
3040
Peki nasıl?
18:16
Ready?
302
1096800
1200
Hazır mıyız?
18:18
Number one ...
303
1098720
1200
İlki
18:21
in order to love others,
304
1101880
1736
başkalarını sevmek için
18:23
see no stranger.
305
1103640
2016
kimseyi yabancı olarak görmemek.
18:25
We can train our eyes to look upon strangers on the street,
306
1105680
3456
Bakış açımızı sokakta
metroda, televizyon ekranlarında gördüğümüz
18:29
on the subway, on the screen,
307
1109160
1736
18:30
and say in our minds,
308
1110920
1776
yabancılara saygı duyarak
ve içimizden
18:32
"Brother,
309
1112720
1416
''Kardeşim,
18:34
sister,
310
1114160
1336
18:35
aunt,
311
1115520
1416
teyze,
18:36
uncle."
312
1116960
1200
amca'' diyerek geliştirebiliriz.
18:38
And when we say this, what we are saying is,
313
1118720
2216
Bunu söylerken, aslında
18:40
"You are a part of me I do not yet know.
314
1120960
2680
''Sen benim henüz bilmediğim bir parçamsın.
18:44
I choose to wonder about you.
315
1124960
2000
Seni merak etmeyi seçiyorum.
18:48
I will listen for your stories
316
1128000
1960
Hikâyelerini dinleyeceğim ve sen
18:50
and pick up a sword when you are in harm's way."
317
1130840
3640
tehlikedeyken kılıcımı çekeceğim.'' demiş oluyoruz.
18:55
And so, number two:
318
1135680
1680
İkincisi:
18:58
in order to love our opponents,
319
1138200
2496
Hasımlarımızı sevmek için
19:00
tend the wound.
320
1140720
1400
yaralarına bakmak.
19:03
Can you see the wound in the ones who hurt you?
321
1143520
2720
İçlerindeki sana acı veren yarayı görebiliyor musun?
19:07
Can you wonder even about them?
322
1147560
1720
Onları merak edebiliyor musun?
19:11
And if this question sends panic through your body,
323
1151800
3816
Bu soru vücudunu şoka uğratıyorsa
19:15
then your most revolutionary act
324
1155640
2376
senin en devrimci eylemlerin merak etmek, dinlemek
19:18
is to wonder, listen and respond to your own needs.
325
1158040
3720
ve kendi ihtiyaçlarına cevap vermek demektir.
19:22
Number three:
326
1162680
1200
Üçüncüsü:
kendimizi sevmek için
19:25
in order to love ourselves,
327
1165000
2216
nefes alın ve ''ıkının''.
19:27
breathe and push.
328
1167240
1680
19:30
When we are pushing into the fires in our bodies
329
1170120
2696
Vücüdumuzdaki ateşi iterken
19:32
or the fires in the world,
330
1172840
1680
ya da evrendekileri
19:35
we need to be breathing together
331
1175360
1960
birlikte itebilmek için
her birlikte nefes almalıyız.
19:38
in order to be pushing together.
332
1178080
1760
19:40
How are you breathing each day?
333
1180840
2280
Her gün nasıl nefes alıyorsunuz?
19:44
Who are you breathing with?
334
1184040
2240
Kiminle nefes alıyorsunuz?
19:48
Because ...
335
1188600
1200
Kararnameler ve şiddet haberleri yüzümüze
19:51
when executive orders and news of violence hits our bodies hard,
336
1191360
5296
sertçe çarptığında
19:56
sometimes less than a minute apart,
337
1196680
2456
ki bazen bir dakikadan az sürer
ölüyormuş gibi hissettirir.
19:59
it feels like dying.
338
1199160
2080
20:03
In those moments,
339
1203000
1280
Böyle durumlarda
oğlum elini yanağıma
20:05
my son places his hand on my cheek and says,
340
1205440
3896
koyar ve der ki:'' Dans vakti annecim?''
20:09
"Dance time, mommy?"
341
1209360
1640
20:13
And we dance.
342
1213120
1320
Sonra dans ederiz.
20:15
In the darkness, we breathe and we dance.
343
1215800
2696
Karanlıkta nefes alırız ve dans ederiz.
20:18
Our family becomes a pocket of revolutionary love.
344
1218520
3176
Ailelerimiz bir cep dolusu devrimsel aşka dönüşürler.
20:21
Our joy is an act of moral resistance.
345
1221720
2856
Hazzımız bir ahlaki dirayet eylemi.
20:24
How are you protecting your joy each day?
346
1224600
2096
Bu hazzı her gün nasıl koruyorsunuz?
20:26
Because in joy we see even darkness with new eyes.
347
1226720
4600
Haz sayesinde gözlerimizle karanlıkta bile görebiliriz.
20:33
And so the mother in me asks,
348
1233320
4160
Bu yüzden içimdeki anne
ya bu mezarın karanlığı değil de
20:39
what if this darkness is not the darkness of the tomb,
349
1239120
4760
ana rahmini karanlığıysa? diye soruyor.
20:45
but the darkness of the womb?
350
1245160
2040
20:49
What if our future is not dead,
351
1249680
2560
Ya geleceğimiz henüz can vermemiş de
doğmayı bekliyorsa?
20:53
but still waiting to be born?
352
1253080
2240
Ya bu bizim muhteşem dönüşümümüzse?
20:57
What if this is our great transition?
353
1257080
3040
21:01
Remember the wisdom of the midwife.
354
1261680
2280
Ebenin ilmini hatırlayın.
21:04
"Breathe," she says.
355
1264800
1296
''Nefes al'' diyordu
21:06
And then --
356
1266120
1536
ve?
21:07
"push."
357
1267680
1336
''ıkın''
21:09
Because if we don't push, we will die.
358
1269040
2336
Çünkü ''ıkınmazsak'' öleceğiz.
21:11
If we don't breathe, we will die.
359
1271400
2056
Nefes almazsak öleceğiz.
21:13
Revolutionary love requires us to breathe and push through the fire
360
1273480
4736
Devrimsel aşk bir savaşçının kalbiyle ya da
bir azizin gözleriyle nefes almayı ve ''ıkınmayı'' gerektiriyor.
21:18
with a warrior's heart and a saint's eyes
361
1278240
2376
21:20
so that one day ...
362
1280640
1200
Böylece bir gün
21:24
one day you will see my son as your own
363
1284200
4320
benim oğlumu
kendinizin olarak göreceksiniz ve ben yokken onu koruyacaksınız.
21:29
and protect him when I am not there.
364
1289840
2440
Ona zarar vermek isteyenlerin içlerindeki yaralara bakacaksınız.
21:34
You will tend to the wound in the ones who want to hurt him.
365
1294080
3280
21:39
You will teach him how to love himself
366
1299160
2320
Kendinizi sevebildiğiniz için
21:42
because you love yourself.
367
1302400
1600
ona kendini sevmeyi öğreteceksiniz.
21:46
You will whisper in his ear,
368
1306480
1800
Onun kulağına benim size
fısıldadığım gibi fısıldayacaksınız.
21:49
as I whisper in yours,
369
1309400
1960
''Sizler cesursunuz.''
21:52
"You are brave."
370
1312600
1280
''Sizler cesursunuz.''
21:55
You are brave.
371
1315240
1200
Teşekkür ederim.
21:58
Thank you.
372
1318200
1216
(Alkışlar)
21:59
(Applause)
373
1319440
1016
(Sih Duası) Waheguru Ji Ka Khalsa,
22:00
(Sikh Prayer) Waheguru Ji Ka Khalsa,
374
1320480
1896
22:02
Waheguru Ji Ki Fateh.
375
1322400
1496
Waheguru Ji Ki Fateh.
22:03
(Applause)
376
1323920
1456
(Alkışlar)
22:05
(Cheering)
377
1325400
2616
(Tezahüratlar)
(Alkışlar)
22:08
(Applause)
378
1328040
3080
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7