What happens when biology becomes technology? | Christina Agapakis

92,649 views ・ 2020-08-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:13
A briefcase full of poop changed my life.
0
13365
2865
Dışkı dolu bir evrak çantası hayatımı değiştirdi.
00:16
Ten years ago, I was a graduate student
1
16810
1880
On yıl önce, yüksek lisans öğrencisiydim
00:18
and I was helping judge a genetic engineering competition
2
18714
2674
ve lisans öğrencileri için genetik mühendislik yarışmasında
00:21
for undergrads.
3
21412
1221
yardımcı hakemdim.
00:22
There, I met a British artist and designer named Alexandra Daisy Ginsberg.
4
22657
3941
Orada İngiliz bir sanatçıyla tanıştım; Alexandra Daisy Ginsberg.
00:26
She was wearing the white embroidered polo shirt
5
26622
2381
Cambrigde Üniversitesi takımına ait,
beyaz nakışlı polo gömleği giyiyordu
00:29
of the University of Cambridge team
6
29027
1729
00:30
and holding a silver briefcase,
7
30780
1580
ve gümüş bir evrak çantası tutuyordu.
00:32
like the kind that you would imagine is handcuffed to your wrist.
8
32384
3284
Tıpkı bileğinize kelepçelendiğini düşüneceğiniz türden.
00:35
She gestured over from a quiet corner
9
35692
1784
Sakin bir köşeden bana işaret etti
00:37
and asked me if I wanted to see something.
10
37500
2000
ve bir şey görmek ister miyim diye sordu.
00:39
With a sneaky look, she opened up the suitcase,
11
39803
2230
Sinsi bir bakışla, çantayı açtı
00:42
and inside were six glorious, multicolored turds.
12
42057
5115
ve içinde altı tane, ihtişamlı, rengarenk dışkı vardı.
00:47
The Cambridge team, she explained,
13
47609
1674
Cambridge takımının, yaz mevsimini
00:49
had spent their summer engineering the bacteria E. coli
14
49307
2913
E. coli bakterisinin çevredeki farklı şeyleri hissetmesini
00:52
to be able to sense different things in the environment
15
52244
2762
ve buna tepki olarak
bir gökkuşağı oluşturmaları için harcadığını açıkladı.
00:55
and produce a rainbow of different colors in response.
16
55030
2944
00:57
Arsenic in your drinking water?
17
57998
1729
İçme suyunuzda arsenik mi var?
00:59
This strain would turn green.
18
59751
1569
Bu kısım yeşile dönerdi.
01:01
She and her collaborator, the designer James King,
19
61344
2381
O ve ortağı tasarımcı James King,
01:03
worked with the students and imagined the different possible scenarios
20
63749
3293
öğrencilerle birlikte çalışarak bu bakterileri kullanabilecekleri
01:07
of how you might use these bacteria.
21
67066
1762
farklı senaryolar üzerinde çalışıyorlardı.
01:08
What if, they asked, you could use them
22
68852
2028
Dediler ki bunları hem yaşayan probiyotik bir içecek olarak
01:10
as a living probiotic drink and health monitor, all in one?
23
70904
4286
hem de sağlık monitörü olarak kullanabilsek?
01:15
You could drink the bacteria and it would live in your gut,
24
75785
2768
Bakteriyi içerdiniz ve bağırsaklarınızda neler olduğunun
01:18
sensing what's going on,
25
78577
1291
farkında olarak yaşarlardı.
01:19
and then in response to something,
26
79892
1628
Sonra da herhangi bir şeye tepki olarak
01:21
it would be able to produce a colored output.
27
81544
2268
renkli bir yanıt verebilirlerdi.
01:23
Holy shit!
28
83836
1167
Yok artık!
01:25
The Cambridge team went on to win
29
85027
1579
Cambridge Takımı, kısa adı iGEM olan
01:26
the International Genetically Engineered Machine competition,
30
86630
2873
Uluslararası Genetiği Düzenlenmiş Makine yarışmasını
01:29
or iGEM for short.
31
89527
1360
kazanmaya doğru yol aldı.
01:30
And as for me, those turds were a turning point.
32
90911
3309
Ve bana göre, o gübreler dönüm noktasıydı.
01:34
I am a synthetic biologist,
33
94744
1571
Ben bir sentetik biyoloğum.
01:36
which is probably a weird term that most people aren't familiar with.
34
96339
3278
Bu size tuhaf bir terim gibi gelebilir, pek çok insan aşina değil.
01:39
It definitely sounds like an oxymoron.
35
99641
2055
Kesinlikle kulağa oksimoron gibi geliyor.
01:41
How can biology, something natural,
36
101720
2290
Kendisi doğal bir şey olan biyoloji
01:44
be synthetic?
37
104034
1167
nasıl sentetik olabilir?
01:45
How can something artificial be alive?
38
105225
3055
Yapay olan bir şey nasıl canlı olabilir?
01:48
Synthetic biologists sort of poke holes
39
108788
1915
Sentetik biyologlar,
01:50
in that boundary that we draw between what is natural and what's technological.
40
110727
4279
doğal ve teknolojik olanı ayırt eden sınırı deşerler.
01:55
And every year, iGEM students from all over the world
41
115030
2650
Her yıl dünyanın her yerinden iGEM öğrencileri
01:57
spend their summer
42
117704
1214
biyoloiyi teknolojiye dönüştürmek için
01:58
trying to engineer biology to be technology.
43
118942
3068
yazın mühendisliklerini konuştururlar.
02:02
They teach bacteria how to play sudoku,
44
122034
2715
Bakteriye sudoku oynamayı öğretirler,
02:04
they make multicolored spider silk,
45
124773
2868
renkli örümcek ipeği yaparlar,
02:07
they make self-healing concrete
46
127665
2150
kendi kendini iyileştiren beton yaparlar
02:09
and tissue printers and plastic-eating bacteria.
47
129839
3302
ve doku yazıcıları ve plastik yiyen bakteriler.
02:13
Up until that moment, though,
48
133165
1396
Fakat o ana kadar,
02:14
I was a little bit more concerned with a different kind of oxymoron.
49
134585
3215
biraz daha farklı oksimoronla ilgiliydim.
02:18
Just plain old genetic engineering.
50
138180
2056
Sadece basit, eski genetik mühendisliği.
02:20
The comedian Simon Munnery once wrote
51
140260
2088
Komedyen Simon Munnery bir seferinde
02:22
that genetic engineering is actually insulting to proper engineering.
52
142372
4892
genetik mühendisliğinin aslında gerçek mühendisliğe hakaret olduğunu yazmıştı.
02:27
Genetic engineering is more like throwing a bunch of concrete and steel in a river
53
147288
3865
Genetik mühendisliği daha çok bir miktar beton ve metali nehre atmaya benzer
02:31
and if somebody can walk across, you call it a bridge.
54
151177
2790
ve eğer biri karşıya geçebilirse buna köprü dersiniz.
02:34
And so synthetic biologists were pretty worried about this,
55
154411
2785
Böylece sentetik biyologlar bundan
02:37
and worried that genetic engineering was a little bit more art that science.
56
157220
3690
ve genetik mühendisliğinin bilimden ziyade sanat olmasından endişeliydi.
02:41
They wanted to turn genetic engineering into a real engineering discipline,
57
161369
4103
Genetik mühendisliğini gerçek bir mühendislik disiplinine çevirmek istediler
02:45
where we could program cells and write DNA
58
165496
3905
ve tıpkı bilgisayar mühendislerinin yazılım yazması gibi
02:49
the way that engineers write software for computers.
59
169425
3668
hücreleri programlayabilecek ve DNA yazabilecektik.
02:53
That day 10 years ago started me on a path that gets me to where I am now.
60
173117
4524
On yıl önceki o gün, bugün olduğum yere getiren yola çıkardı.
02:57
Today, I'm the creative director
61
177665
1618
Ginkgo Bioworks adında bir sentetik biyoloji şirketinde
02:59
at a synthetic biology company called Ginkgo Bioworks.
62
179307
2824
yaratıcı yönetmenim.
03:02
"Creative director" is a weird title
63
182433
1721
"Yaratıcı Yönetmen"
03:04
for a biotech company were people try to program life
64
184178
2556
hayatı bilgisayarlar gibi kodlamaya çalışan bir şirkette
03:06
the way that we program computers.
65
186758
2000
garip bir başlık.
03:09
But that day when I met Daisy,
66
189165
2055
Ama Daisy ile tanıştığım gün,
03:11
I learned something about engineering.
67
191244
1841
mühendislikle alakalı bir şey öğrendim.
03:13
I learned that engineering isn't really just about equations
68
193109
2840
Mühendisliğin aslında o kadar da eşitliklerle,
03:15
and steel and circuits,
69
195973
1777
çelik ve devrelerle alakalı olmadığını öğrendim,
03:17
it's actually about people.
70
197774
2016
bu aslında insanlarla ilgili.
03:19
It's something that people do, and it impacts us.
71
199814
2515
Bu insanların yaptığı bir şey ve bizi etkiliyor.
03:22
So in my work,
72
202353
1208
Bu yüzden işimde
03:23
I try to open up new spaces for different kinds of engineering.
73
203585
3648
farklı mühendislik türleri için yer açmaya çalışıyorum.
03:27
How can we ask better questions,
74
207633
2333
Nasıl daha iyi sorular sorabiliriz,
03:29
and can we have better conversations
75
209990
1731
gelecekte istediğimiz teknolojiyle ilgili
03:31
about what we want from the future of technology?
76
211745
2443
daha iyi sohbetler edebilir miyiz?
03:34
How can we understand the technological
77
214212
2571
GDO’ların toplumumuzu kutuplaştırmasının
03:36
but also social and political and economic reasons
78
216807
2857
teknolojik sebeplerini anlarken aynı zamanda sosyal, politik
03:39
that GMOs are so polarizing in our society?
79
219688
2770
ve ekonomik etkilerini nasıl anlayabiliriz?
03:42
Can we make GMOs that people love?
80
222482
2000
İnsanların seveceği GDO’lar üretebilir miyiz?
03:45
Can we use biology to make technology that's more expansive and regenerative?
81
225315
5624
Biyolojiyi daha geniş ve yenileyici
bir teknoloji üretmek için kullanabilir miyiz?
03:50
I think it starts by recognizing that we, as synthetic biologists,
82
230963
3770
Bence sentetik biyologlar olarak bizim, “gerçek mühendisliğe”
03:54
are also shaped by a culture that values "real engineering"
83
234757
3923
diğer yumuşak şeylerden çok daha falza değer veren
bir kültürle yetiştiğimizi kabullenmemiz gerek.
03:58
more than any of the squishy stuff.
84
238704
2000
04:01
We get so caught up in circuits and what happens inside of computers,
85
241561
4029
Devrelerde ve bilgisayarların içinde o kadar kayboluyoruz ki,
04:05
that we sometimes lose sight of the magic that's happening inside of us.
86
245614
3642
Bazen kendi içimizde olan sihri göremiyoruz.
04:09
There is plenty of shitty technology out there,
87
249280
2638
Meydanda fazlaca rezalet teknoloji var
04:11
but this was the first time that I imagined poop as technology.
88
251942
4468
ama bu benim dışkıyı teknoloji olarak düşündüğüm ilk andı.
04:16
I began to see that synthetic biology was awesome,
89
256434
3532
Sentetik biyolojinin müthiş olduğunu görmeye başladım,
04:19
not because we could turn cells into computers,
90
259990
2762
hücreleri bilgisayarlara çevirebildiğimiz için değil,
04:22
but because we could bring technology to life.
91
262776
2809
teknolojiyi hayata getirebildiğimiz için.
04:25
This was technology that was visceral,
92
265609
1889
Bu geleceğin nelere sahip olabileceğini gösteren
04:27
an unforgettable vision of what the future might hold.
93
267522
3150
unutulamaz içgüdüsel bir teknolojiydi.
04:30
But importantly, it was also framed as the question
94
270696
2453
Ama en önemlisi, bu bir soruyu çerçeveliyordu
“Bu bizim gerçekten de istediğimiz türden bir gelecek mi?”
04:33
"Is this the kind of future that we actually want?"
95
273173
2404
04:35
We've been promised a future of chrome,
96
275601
2476
Kromdan bir gelecek sözü almıştık,
04:38
but what if the future is fleshy?
97
278101
2881
ama ya gelecek etten ise?
Bilim ve bilimkurgu bizlere yıldız tozundan
04:41
Science and science fiction
98
281006
2111
04:43
help us remember that we're made of star stuff.
99
283141
2587
olduğumuzu hatırlamamıza yardım ediyor.
04:45
But can it also help us remember the wonder and weirdness
100
285752
2674
Ama aynı zamanda etten olmanın harikalığını
04:48
of being made of flesh?
101
288450
1675
ve garipliğini hatırlatıyor?
04:50
Biology is us,
102
290149
1285
Biyoloji biziz.
04:51
it's our bodies, it's what we eat.
103
291458
2206
bedenlerimiz, yediğimiz şeyler.
04:53
What happens when biology becomes technology?
104
293688
3312
Biyoloji teknoloji olursa ne olur?
04:57
These images are questions,
105
297709
2079
Bu görseller sorular,
04:59
and they challenge what we think of as normal and desirable.
106
299812
3658
ve bunlar bizim normal ve arzu edilebilir düşündüğümüz şeyleri sorguluyor.
05:03
And they also show us that the future is full of choices
107
303796
2927
Aynı zamanda bize geleceğin seçimlerle dolu olduğunu
05:06
and that we could choose differently.
108
306747
2000
ve neleri farklı seçebileceğimizi gösteriyor.
05:09
What's the future of the body, of beauty?
109
309279
3277
Bedenin geleceği nedir, güzelliğin?
05:12
If we change the body, will we have new kinds of awareness?
110
312580
3553
Bedeni değiştirirsek yeni bir tür bilince sahip olacak mıyız?
05:16
And will new kinds of awareness of the microbial world
111
316506
2678
Ve mikrobiyal dünyanın yeni bilinç türleri
05:19
change the way that we eat?
112
319208
1898
yeme şeklimizi değiştirecek mi?
05:21
The last chapter of my dissertation was all about cheese that I made
113
321130
3513
Tezimin son kısmı ayak parmaklarımdaki bakteriyi kullanarak yaptığım
05:24
using bacteria that I swabbed from in between my toes.
114
324667
3066
peynir hakkındaydı.
05:28
I told you that the poop changed my life.
115
328244
2190
Dışkının hayatımı değiştirdiğini söylemiştim.
05:30
I worked with the smell artist and researcher Sissel Tolaas
116
330458
2762
Vücutlarımız ve peynir arasındaki koku ve dolayısıyla mikroplar üzerinden
05:33
to explore all of the ways that our bodies and cheese are connected
117
333244
5044
tüm ilişkileri anlamak için
05:38
through smell and therefore microbes.
118
338312
2746
koku sanatçısı ve araştırmacı Sissel Tolaas ile çalıştım.
Ve hayatımızın bir parçası olan bakteriye
05:41
And we created this cheese
119
341082
1436
05:42
to challenge how we think about the bacteria
120
342542
2932
ve laboratuvarda çalıştığımız bakteriye
05:45
that's part of our lives
121
345498
1460
bakış açımızı sorgulamak için
05:46
and the bacteria that we work with in the lab.
122
346982
2476
bu peyniri ürettik.
05:49
We are, indeed, what we eat.
123
349482
2222
Bizler, kesinlikle yediğimiz şeyleriz.
05:51
The intersection of biology and technology
124
351728
2190
Biyoloji ve teknolojinin kesişimi genellikle
05:53
is more often told as a story of transcending our fleshy realities.
125
353942
4087
etten gerçekliğimizi aşan bir hikaye gibi anlatılır.
05:58
If you can upload your brain to a computer,
126
358053
2033
Eğer zihnini bilgisayara yükleyebiliyorsan
06:00
you don't need to poop anymore after all.
127
360110
1968
kaka yapmana gerek yoktur zaten.
06:02
And that's usually a story that's told as a good thing, right?
128
362102
3075
Ve bu genelde iyi bir şey gibi anlatılır, değil mi?
06:05
Because computers are clean, and biology is messy.
129
365201
5317
Çünkü bilgisayarlar temiz, biyoloji kirlidir.
06:10
Computers make sense and are rational,
130
370542
2599
Bilgisayarlar anlaşılırdır ve rasyoneldir.
06:13
and biology is an unpredictable tangle.
131
373165
3335
Biyoloji tahmin edilmez bir karmaşa.
06:17
It kind of follows from there
132
377331
1390
Bu böyle gider,
06:18
that science and technology are supposed to be rational,
133
378745
3205
bilim ve teknoloji mantıksal olmalıdır,
06:21
objective
134
381974
1452
objektif
06:23
and pure,
135
383450
1953
ve saf
06:25
and it's humans that are a total mess.
136
385427
2621
ve insanlar dağınık olanlardır.
06:28
But like synthetic biologists poke holes
137
388407
2238
Ama sentetik biyologların doğa ve teknoloji arasındaki çizgide
06:30
in that line between nature and technology,
138
390669
3032
delikler açtığı gibi sanatçılar, tasarımcılar
06:33
artists, designers and social scientists
139
393725
2476
ve sosyal bilim insanları bana doğa, teknoloji
06:36
showed me that the lines that we draw between nature, technology and society
140
396225
4273
ve toplum arasında çizdiğimiz çizgilerin düşündüğümüzden
06:40
are a little bit softer than we might think.
141
400522
2373
daha yumuşak olabileceğini gösterdi.
06:42
They challenge us to reconsider our visions for the future
142
402919
3480
Bizleri geleceğe dair görüşlerimizi ve doğayı kontrol etme fantezimizi
06:46
and our fantasies about controlling nature.
143
406423
2937
yeniden değerlendirmeye itiyorlar.
06:49
They show us how our prejudices, our hopes and our values
144
409384
3587
Bize ön yargılarımızın, umutlarımızın ve değerlerimizin
06:52
are embedded in science and technology
145
412995
2227
sorduğumuz sorularla ve verdiğimiz kararlarla
06:55
through the questions that we ask and the choices that we make.
146
415246
2983
bilim ve teknolojiye gömülü olduğunu gösteriyorlar.
06:58
They make visible the ways that science and technology are human
147
418253
4348
Bize bilim ve teknolojinin insansı ve bu yüzden de
07:02
and therefore political.
148
422625
1635
politik olduğunu gösteriyorlar
07:04
What does it mean for us to be able to control life
149
424284
2484
Hayatı kendi amaçlarımız için
07:06
for our own purposes?
150
426792
1547
kontrol edebilmek ne demek?
07:08
The artists Oron Catts and Ionat Zurr
151
428363
1849
Sanatçı Oron Catts ve Ionat Zurr
07:10
made a project called "Victimless Leather,"
152
430236
2135
fare hücrelerinden ürettikleri küçük bir deri ceket ile
07:12
where they engineered a tiny leather jacket
153
432395
2888
“Kurbansız Deri” adında bir proje yaptılar.
07:15
out of mouse cells.
154
435307
1469
07:16
Is this jacket alive?
155
436800
2190
Bu ceket canlı mı?
Bunu büyütmek ve bu şekilde tutmak için ne gerekiyor?
07:19
What does it take to grow it and keep it this way?
156
439014
3277
07:22
Is it really victimless?
157
442315
1595
Gerçekten kurbansız mı?
07:23
And what does it mean for something to be victimless?
158
443934
2611
Ve bir şeyin kurbansız olması ne demek?
İlerleme öykümüzde göstermeyi ve saklamayı seçerken
07:27
The choices that we make
159
447022
1214
07:28
in what we show and what we hide in our stories of progress,
160
448260
3500
verdiğimiz kararlar genelde gerçek sonuçları olan
07:31
are often political choices that have real consequences.
161
451784
3703
politik kararlardır.
07:35
How will genetic technologies shape the way that we understand ourselves
162
455511
4253
Genetik teknolojiler kendimizi anlama ve bedenlerimizi tanımlama şeklimizi
07:39
and define our bodies?
163
459788
1429
nasıl değiştirecek?
07:41
The artist Heather Dewey-Hagborg made these faces
164
461241
2598
Sanatçı Heather Dewey-Hagborg bu yüzleri
07:43
based on DNA sequences she extracted from sidewalk litter,
165
463863
3055
bir kaldırım çöpünden aldığı DNA örnekleri ile yaptı
07:46
forcing us to ask questions about genetic privacy,
166
466942
3203
ve bu bizi genetik gizliliğimiz ile ilgili sorulara ve aynı zamanda
07:50
but also how and whether DNA can really define us.
167
470169
3698
DNA’nın bizi nasıl ve ne kadar tanımlayabileceğini sorgulamaya itiyor.
07:54
How will we fight against and cope with climate change?
168
474249
3138
İklim değişikliği ile nasıl savaşıp başa çıkacağız?
07:57
Will we change the way that we make everything,
169
477411
2222
Bizimle büyüyen ve çürüyen biyolojik materyallerle
07:59
using biological materials that can grow and decay alongside us?
170
479657
4103
yaptığımız her şeyi değiştirecek miyiz?
08:03
Will we change our own bodies?
171
483784
2293
Kendi vücutlarımızı değiştirecek miyiz?
08:06
Or nature itself?
172
486101
1841
Veya doğanın kendisini?
08:07
Or can we change the system that keeps reinforcing those boundaries
173
487966
4110
Bilim, toplum, doğa ve teknoloji arasında
08:12
between science, society, nature and technology?
174
492100
3096
sınırları sağlamlaştıran sistemi değiştirecek miyiz?
08:15
Relationships that today keep us locked in these unsustainable patterns.
175
495220
4341
Bugün bizi tutan ilişkiler bu sürdürülemez kapılara kitlendi.
08:19
How we understand and respond to crises
176
499585
2198
Korona virüsten iklim değişimine,
08:21
that are natural, technical and social all at once,
177
501807
3040
doğal, teknik ve aynı zamanda sosyal olan
08:24
from coronavirus to climate change,
178
504871
2245
krizleri nasıl anlama ve yanıtlama şeklimiz
08:27
is deeply political,
179
507140
1707
son derece politik
08:28
and science never happens in a vacuum.
180
508871
2706
ve bilim asla vakumda gerçekleşmez.
08:32
Let's go back in time
181
512165
1214
Zamanda geriye gidelim
08:33
to when the first European settlers arrived in Hawaii.
182
513403
2529
ilk Avrupalı göçmenlerin Hawaii’ye ulaştığı zamana.
08:36
They eventually brought their cattle and their scientists with them.
183
516488
3516
Sonunda kendi sığırları ve bilim insanlarını yanında getirdiler.
08:40
The cattle roamed the hillsides,
184
520028
2175
Sığırlar yamaçlarda dolaştı,
08:42
trampling and changing the ecosystems as they went.
185
522227
2910
gittikleri gibi gezindiler ve ekosistemi değiştirdiler.
08:45
The scientists catalogued the species that they found there,
186
525161
3468
Bilim insanları türleri orada buldukça listelediler,
08:48
often taking the last specimen before they went extinct.
187
528653
3032
genellikle son olan türü aldılar, soyu tükenmeden önce.
08:52
This is the Maui hau kuahiwi,
188
532117
2214
Bu Maui hau kuahiwi
08:54
or the Hibiscadelphus wilderianus,
189
534355
2206
veya Hibiscadelphus wilderianus,
08:56
so named by Gerrit Wilder in 1910.
190
536585
2382
ismi 1910′da Gerrit Wilder tarafından verildi.
08:59
By 1912, it was extinct.
191
539276
2579
1912 itibarıyla soyu tükendi.
09:01
I found this specimen in the Harvard University Herbarium,
192
541879
3285
Bu türü Harvard Üniversitesi Herbarium’da buldum,
09:05
where it's housed with five million other specimens from all over the world.
193
545188
4164
evi dünyanın diğer beş milyon türlerleriyle doluydu.
09:09
I wanted to take a piece of science's past,
194
549376
2738
Bilimin geçmişinden bir parça almak istedim,
09:12
tied up as it was with colonialism,
195
552138
2158
sömürgecilikle olduğu gibi bağlı
09:14
and all of the embedded ideas
196
554320
1392
ve tüm saklı fikirlerle
09:15
of the way that nature and science and society should work together,
197
555736
4071
doğa ve bilim ve toplumun birlikte çalıştığı
09:19
and ask questions about science's future.
198
559831
2833
ve bilimin geleceği hakkında sorular sorduğu.
09:23
Working with an awesome team at Ginkgo,
199
563109
1905
Ginkgo’da harika bir takımla çalışarak
09:25
and others at UC Santa Cruz,
200
565038
1944
ve diğerleri de UC Santa Cruz'da,
minik gümüş bitki örneğinden
09:27
we were able to extract a little bit of the DNA
201
567006
2603
09:29
from a tiny sliver of this plant specimen
202
569633
2500
sekanslama yapabilmek için
09:32
and to sequence the DNA inside.
203
572157
2111
çok az bir DNA alabildik.
09:34
And then resynthesize a possible version
204
574292
3147
Sonra da bitkiye kokusunu veren genlerin
09:37
of the genes that made the smell of the plant.
205
577463
3166
muhtemel versiyonlarını sentezlemeye çalıştık.
09:40
By inserting those genes into yeast,
206
580653
2373
Bu genleri mayanın içine yerleştirerek
09:43
we could produce little bits of that smell
207
583050
2513
o kokudan bir nebze üretebiliriz
09:45
and be able to, maybe, smell
208
585587
1738
ve belki de sonsuza kadar
09:47
a little bit of something that's lost forever.
209
587349
2309
kaybolacak şeyi birazcık koklayabiliriz.
09:49
Working again with Daisy and Sissel Tolaas,
210
589682
2023
Doğal tarihin ve sentetik geleceğin
09:51
my collaborator on the cheese project,
211
591729
2489
bir parçası olmak için Daisy ve Sissel Tolaas’la
09:54
we reconstructed and composed a new smell of that flower,
212
594242
4034
tekrar çalışarak peynir projesindeki iş ortağımla
09:58
and created an installation where people could experience it,
213
598300
3031
çiçeğin yeni bir kokusunu yeniden düzenledik ve oluşturduk,
10:01
to be part of this natural history and synthetic future.
214
601355
3396
ve insanların tecrübe edebileceği bir restorasyon oluşturduk.
10:06
Ten years ago, I was a synthetic biologist
215
606482
2048
On yıl önce, ben sentetik biyologdum;
10:08
worried that genetic engineering was more art than science
216
608554
2975
genetik mühendisliğin bilimden çok sanat olduğundan endişeliydim.
10:11
and that people were too messy
217
611553
1667
Ve de insanların darmadağınık
10:13
and biology was too complicated.
218
613244
2000
ve biyolojinin de çok karışık olduğundan.
10:15
Now I use genetic engineering as art
219
615641
2960
Şimdi hepimizin iç içe geçmiş olduğunu
10:18
to explore all the different ways that we are entangled together
220
618625
3020
farklı yollardan keşfediyor ve muhtemel gelecekler hayal ediyor,
10:21
and imagine different possible futures.
221
621669
2230
sanat olarak genetik mühendisliğini kullanıyorum.
10:23
A fleshy future
222
623923
1699
Canlı bir gelecek
10:25
is one that does recognize all those interconnections
223
625646
3296
bütün ara bağlantıları ve teknolojinin
10:28
and the human realities of technology.
224
628966
2658
insani gerçekliğini tanıtır.
10:31
But it also recognizes the incredible power of biology,
225
631927
3512
Aynı zamanda biyolojinin inanılmaz gücünü
10:35
its resilience and sustainability,
226
635463
1945
direncini ve devamlılığını,
10:37
its ability to heal and grow and adapt.
227
637432
2999
iyileşme ve büyüme ve adaptasyon kabiliyetini ayırt eder.
10:40
Values that are so necessary
228
640455
1963
Bugün sahip olabileceğimiz geleceğin
10:42
for the visions of the futures that we can have today.
229
642442
2595
tasviri için çok gerekli değerler.
10:45
Technology will shape that future,
230
645061
2310
O geleceği teknoloji şekillendirecek
10:47
but humans make technology.
231
647395
2000
ama o teknolojiyi insanlar yapıyor.
10:49
How we decide what that future will be
232
649696
2613
Geleceğin nasıl olacağına karar vermemiz
10:52
is up to all of us.
233
652333
1413
hepimize bağlı.
10:54
Thank you.
234
654556
1182
Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7