To challenge the status quo, find a "co-conspirator" | Ipsita Dasgupta

Translator: Joseph Geni Reviewer: Camille Martínez

Çeviri: Sirvan Boyraz Gözden geçirme: Gözde Alpçetin

So I've been thinking about how to explain this concept to you,

Size bu konsepti nasıl açıklayacağımı düşünüyordum

and I've decided I'm just going to start with something we all understand.

ve hepimizin anlayacağı bir şeyle başlamaya karar verdim.

To achieve great heights or change the world,

Ne kadar zeki olursak olalım, başarılara imza atmak

no matter how smart we are, we all need people.

veya dünyayı değiştirmek için insanlara ihtiyacımız var.

And for conventional people,

Sıradan insanlara

the universe seems to conspire to make them successful.

evren onları başarılı kılmak için komplo kuruyormuş gibi gelir.

For the unconventional,

Sıra dışı insanlar olan bizlerin ise

I think we need something that I like to call "co-conspirators."

"iş birlikçi" diyeceğim bir şeye ihtiyacımız var.

Co-conspirators are different not because they're different themselves,

İş birlikçileri farklı kılan kendileri değildir,

but because of the people who need them.

onlara ihtiyaç duyan kişilerdir.

They tend to be people who are willing to bend the rules --

İş birlikçiler, statükoya meydan okuyan kişilere

actually even break them sometimes --

destek olmak için kuralları esnetmeye,

and challenge the status quo

hatta bazen çiğnemeye

to stand beside someone who is going against societal norms.

ve sosyal normlara karşı çıkmaya gönüllü kişilerdir.

I'm actually going to describe an experience that I had

Size aklıma suç ortağı fikrinin tohumlarını atan bir deneyimimi anlatayım.

that first crystallized the idea of co-conspirators in my mind.

In 2014,

2014'te

I was a corporate executive with an American multinational in India,

Hindistan'daki birçok uluslu Amerikan şirketinde yöneticiydim

and we were actually faced with an interesting problem:

ve ilginç bir sorunla karşı karşıyaydık:

we didn't have enough women in the workforce.

Çalışanlarımız arasında yeterince kadın yoktu.

And just to give you some context,

Ortamı tarif etmek adına şöyle açıklayayım:

27 percent of women work in India.

Hindistan'da kadınların yüzde 27'si çalışır.

If you look at most of Asia,

Asya'ya bakarsanız bu oran yüzde 48'dir.

that number is around 48 percent.

So we knew the numbers were deplorable,

Yani durumun iyi olmadığını biliyorduk

and it was manifesting itself in our own organization.

ve yansımaları şirketimizde de görülüyordu.

So we decided -- actually, I'll just give you a quick example

Şöyle bir karar aldık... Aslında, önce bir örnek vereyim.

of a young engineer, a 25-year-old woman,

Genç bir mühendis, 25 yaşında bir kadın

who told us a great story about her daily life,

gündelik hayatına dair durumu özetleyen harika bir hikâye anlatmıştı.

to just exemplify it for us.

She said, "As I walk out of the house in the morning,

"Sabah evden çıkarken

I am running around doing a bunch of chores,

bir sürü işe koşturuyorum

and my mother-in-law -- I live with my in-laws --

ve kaynanam --kayınlarımla yaşıyorum --

is starting to get a little bit irritated,

rahatsız olmaya başlıyor

because she's going to be left with all the housework to do.

çünkü tüm ev işleri ona kalacak.

And then, as I get back home in the evening,

Sonra akşam eve döndüğümde

I've overshot the time I'm going to be home by an hour or two at least,

eve ulaşacağımı var saydığım saatten birkaç saat geç varıyorum

and by then, two of my biggest champions,

ve kahramanlarımdan ikisi,

my father-in-law and my husband,

kayınpederim ve kocam da

are also starting to get a little bit irritated.

rahatsız olmaya başlıyor.

And my mother-in-law is furious, because she's taken care of everything

Yapılması gereken tüm işler kendisine kaldığı için kaynanam öfkeli.

that needs to be done.

And through the middle of the day,

Gün boyunca,

I'm actually surrounded by men my age,

etrafımda benim yaşımda erkekler var

and there's only one expectation from them by society.

ve toplum onlardan tek bir şey bekliyor.

It's to achieve in their careers

Kariyerlerinde başarılı olmaları

and provide for their families financially.

ve ailelerini geçindirmeleri.

How do you expect me to bring this same level of enthusiasm,

Benim iş yerine aynı hevesi, heyecanı ve tutkuyu getirmemi nasıl beklersiniz?"

excitement and passion to the workplace?"

And she was right.

Haklıydı.

And I thought the women's network volunteers

Kadın gönüllüler ağı, harika bir fikir buldu.

came up with a great idea.

They instituted a "bring your mother-in-law to work" day.

"Kaynananızı işe getirin" günü başlattılar.

So we heralded a group of mothers-in-law

Böylece bir grup kaynanayı

and a few mothers into the office,

ve birkaç anneyi ofiste ağırladık.

and we took them to our R and D labs.

AR-GE laboratuvarlarını gezdirdik.

We took them to the medical equipment

Gelinlerinin yarattığı ve geliştirdiği tıbbi cihazları gösterdik.

that their daughters-in-law were creating and building.

And as we did, we described to them what their daughters-in-law actually did:

Bunu yaparken gelinlerinin aslında ne yaptığını anlattık:

they impacted maternal mortality rates and infant mortality rates.

Doğumda ölüm ve bebek ölümü oranlarını etkilemişlerdi.

They brought them down.

Onları azaltmışlardı.

They identified complex diseases

Karmaşık hastalıkları erken teşhis edip

early enough to be able to prevent and cure them.

engellenmelerini ve tedavi edilmelerini sağlamışlardı.

And then we took them to lunch.

Sonra onları yemeğe çıkardık.

We gave them a lavish lunch and thanked them for the role they played

Görkemli bir öğle yemeği yedirip bizimle omuz omuza çalışan

for freeing up a young woman to work shoulder to shoulder with us

bu genç kadınların dünyayı değiştirmesine olanak tanıdıkları için

to literally change the world.

onlara teşekkür ettik.

There wasn't a dry eye in the room.

Odada gözleri dolmayan kimse kalmamıştı.

Every one of these women were grateful and proud.

Bu kadınların hepsi minnettar ve gururluydu.

They were proud of who their daughters-in-law were,

Gelinleriyle gurur duyuyorlardı

but they were grateful to be included as part of the conversation.

ve sürece dâhil edildikleri için minnettardılar.

And I wondered at the time

Sadece harika ve sevimli,

whether what we'd done was just a great touchy-feely moment

duygusal bir an mı yarattık yoksa uzun vadeli etkileri olacak mı diye

and was cute

but really wasn't going to have long-term impact.

o zamanlar merak etmiştim.

And a couple of days later, one of my mentees swung by my office,

Birkaç gün sonra, akıl hocalığı yaptığım biri ofisime uğradı.

and she was super excited.

Çok heyecanlıydı.

She said, "I went home from work yesterday,

"Dün işten eve gittim

and I was bracing myself, because I was really late,

ve çok geç kaldığım için

and I was bracing myself for a lecture,

kendimi bir nutka hazırlamıştım

and my mother-in-law turned to my husband and said,

ama kaynanam kocama dönüp 'Gidip ona bir fincan çay hazırlar mısın?

'Can you please get up and make her a cup of tea?

Yorgunluktan ölüyor.

She's exhausted.

She's saving lives. You work at a bank.'"

O hayat kurtarıyor, sen bankada çalışıyorsun' dedi" diye anlattı.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And there you had it.

İşte buldunuz.

You had the perfect co-conspirator,

Mükemmel bir iş birlikçi,

someone that we don't always recognize or value,

değerini her zaman bilmediğimiz

but was changing the way somebody else could challenge the status quo,

ama destek olup sosyal normları sorgulayarak

by standing beside her

ve bir fark yaratarak

and questioning the societal norms

başkasının statükoya meydan okuyabilmesi için

and making a difference.

koşulları değiştiren biri.

The next example I'm going to use will be closer to almost everyone in this room.

Şimdi vereceğim örnek bu salondaki herkese tanıdık gelecektir.

When I graduated from business school and started working in a company,

İşletme fakültesinden mezun olduğumda ve bir şirkette işe girdiğimde

a group of us, my peers and I, were asked to work on a strategy

bazı meslektaşlarımla benden, son on yıldır iyiye gitmeyen

for a business that hadn't been doing too well over the last decade

ve ihmal edilen bir şirket için strateji üretmemiz istendi.

and was being neglected.

We put our hearts and souls into it,

Buna kalbimizi ve ruhumuzu verdik,

and we did a lot of analysis on our nights and weekends

gecelerimizi, hafta sonlarımızı kullanıp bir sürü analiz yaptık

and put together what we thought was a good strategy.

ve iyi olduğunu düşündüğümüz bir strateji oluşturduk.

And after presenting it to a number of people

Onu onayını almamız gereken bir sürü insana sunduktan sonra

that we were getting buy-in with,

we were actually asked to present to the global CEO

bir hafta sonraki yıllık strateji toplantısında

at his annual strategy meet that happened over a week.

küresel CEO'ya sunmamız istendi.

And we were both excited and apprehensive as we flew into headquarters.

Genel merkeze uçarken hem heyecanlı hem kaygılıydık.

We were excited because this was an opportunity

Heyecanlıydık çünkü bu ne çok şey öğrendiğimizi gösterme fırsatıydı.

to show how much we had learned.

But we were also nervous because, though a brilliant, dynamic man,

Ama endişeliydik de çünkü zeki, dinamik biri olsa da

he had a fiery temper and wasn't really the easiest person to present to.

çabuk öfkelenen biriydi ve sunum yapması kolay biri değildi.

Five or six hours before our presentation, a senior colleague pulled us aside

Sunuma beş, altı saat kala, kıdemli bir meslektaşımız bizi kenara çekti

and sat down and gave us a front-seat view of what had happened all week.

ve bütün hafta olanları anlattı.

We knew about people who had bombed their presentations.

Sunumlarında çuvallayan kişiler olduğunu biliyorduk.

We knew about people who had almost been instantaneously promoted in the room.

Oracıkta terfi ettirilen kişiler olduğunu biliyorduk.

We knew what was keeping the CEO up at night

CEO'yu geceleri nelerin uyutmadığını,

and what he thought were tailwinds to the business.

nelerin sorun olduğunu düşündüğünü biliyorduk.

And when we walked into that presentation later in the day,

O günün ilerleyen saatlerinde sunum yaptığımızda

we actually got buy-in with both the CEO

hem CEO'nun hem de kıdemli personelin

and his senior staff.

desteğini kazandık.

And it wasn't just because of our analysis or our strategy.

Bu sadece analizimiz veya stratejimiz yüzünden değildi.

It was because we were prepped

Takımın anlayabileceği biçimde,

to be able to communicate in a way that the team could absorb.

iletişim kuracak şekilde hazırlandığımız içindi.

Now, this senior colleague of ours didn't pull us aside,

Kıdemli meslektaşımız bizi dedikodu yapmak için kenara çekmedi.

because he wanted to gossip.

He pulled us aside because he believed we were unconventional in the boardroom.

Kenara çekti çünkü toplantı salonunda sıra dışı olduğumuza inanıyordu.

That unconventionality was exactly why he wanted us to think about

O sıra dışılık yüzünden bu yeni bakış açısıyla düşünmemizi

this new, fresh perspective

ve şirketin gidişatına dair

and provide a view on where this business should go.

görüş bildirmemizi istemişti.

But he also knew it was a distinct disadvantage for us,

Ama bunun dezavantaj olduğunu da biliyordu

because we didn't know how to present in that room,

çünkü o salonda nasıl sunum yapacağımızı bilmiyorduk

and we hadn't done it before,

ve daha önce sunum yapmamıştık.

and they weren't used to receiving us.

Onlar da bizi dinlemeye alışkın değildi.

And that again is an example, in my mind,

Bu da birinin kuralları esnetişine dair

of somebody bending the rules.

aklımdaki örneklerden biri.

Because he decided to co-conspire with us,

İş birlikçimiz olmaya karar vermekle

he not only changed the career trajectories

sadece şirketteki altı gencin birden fark edilmesini

of six young people in the organization who suddenly got all this visibility,

ve kariyerlerinin gidişatının değişmesini sağlamakla kalmadı,

but he actually changed the trajectory of a business

insanların ihmal ettiği ve yeni fikirlerinin olmadığı bir şirketin

that people were neglecting and didn't have any fresh ideas for.

gidişatını da değiştirdi.

The last example I want to share with you

Sizinle paylaşmak istediğim son örneğin

is actually very far removed from the corporate world

iş dünyasıyla bir ilgisi yok

and somewhat personal.

ve oldukça şahsi.

This is the story of my mother.

Bu, annemin hikâyesi.

In her early 20s, she lost her father.

Yirmili yaşların başında, babasını kaybetmiş.

He had passed away in his late 40s,

Babası kırklarının sonunda ölmüş,

leaving behind six children,

geride altı çocuğunu bırakmış.

four younger siblings and one older sibling than her,

Dört küçük kardeşi, annem ve ablası.

and a widowed mother who had never worked.

Bir de hayatında hiç çalışmamış dul bir anne.

My mom and her older sister realized

Annem ve ablası

that they actually needed to start earning an income --

para kazanmaya başlamaları gerektiğini anlamışlar.

they were both in grad school --

İkisi de üniversitedeymiş.

to ensure the rest of the siblings could get through their schooling

Küçük kardeşlerinin okulu bitirip işe girmesi için bu şartmış.

and start to work.

So she shifted her law school classes to evening classes,

Böylece annem hukuk fakültesindeki derslerini akşam saatlerine kaydırmış

and she started to work during the day as a schoolteacher

ve gündüzleri para kazanmak için öğretmenliğe başlamış.

to bring home an income.

And every day, she would actually get off a bus

Her gün hukuk fakültesindeki akşam dersleri bittiğinde

at the end of her evening law school classes

Kalküta sokaklarında otobüsten inermiş.

on the streets of Calcutta.

Now, mind you,

Unutmayın,

this is a woman who wasn't used to taking public transportation at all,

bu kadın bırakın gece seyahat etmeyi

toplu taşımaya binmeye bile alışkın olmayan bir kadın.

let alone at night.

And as she would get off the bus,

Otobüsten indiğinde,

she would take about a seven- to eight-minute walk to her home

otobüs durağından eve yürümesi yedi, sekiz dakika sürermiş.

from the bus stop

Meskûn bölge olduğu için

on a street that was largely deserted,

dükkânlar akşam sekize doğru

because it was a residential street

veya biraz daha erken kapanıyormuş

with some shops that closed around 8pm or a little bit before that.

ve sokaklar bomboş kalıyormuş.

One day, a store owner was closing his store a little bit later than usual,

Bir gün bir dükkân sahibi, son müşterisi geç gittiği için

because there was a customer who had actually left a little bit later.

dükkânını her zamankinden geç kapatıyormuş.

And he saw my mother get off the bus.

Annemin otobüsten indiğini görmüş.

He waited for her.

Onu beklemiş.

He actually knew the family.

Aileyi tanırmış.

The store had been in the neighborhood for more than 20 years,

O dükkân 20 yıldan uzun süredir o mahalledeymiş,

so he knew her since she was a baby.

yani annemi bebekliğinden beri tanıyormuş.

He watched her walk to the street that her house was on,

Evinin olduğu sokakta yürüyüşünü izlemiş,

turned off the lights, shut the store and went home.

ışıkları söndürmüş, dükkânı kapayıp evine gitmiş.

From the next day, he found that he waited for her every single day

Ertesi günden itibaren annem evine varana dek

until he she made her way to her own house.

her gün onu izlemiş.

Other store owners on that same street suddenly noticed this one store

Sokaktaki dükkân sahipleri

birden o dükkânın daha uzun süre açık kaldığını fark etmişler

that was open longer,

and suddenly started to see a bunch of end-of-day customers walk in

ve günün sonunda, uzun bir yolculuğun ardından evlerine dönen

to buy odds and ends that,

from after their long day from work and their commute home,

ve ertesi sabah için bir şeyler almayı unuttuklarını fark eden

realized they hadn't picked up for the next morning.

bir sürü müşterinin bir şeyler aldığını görmeye başlamışlar.

Some people who came in the mornings also started to come the night before.

Sabahları gelen müşteriler, geceleri de gelmeye başlamış.

A few of the storekeepers decided that actually what was happening

Birkaç dükkân sahibi bu adamın bir sürü müşteriyi

was he was monopolizing a bunch of customers,

tekeline aldığına karar verip

and they started to keep their store lights on

ışıklarını ve kapılarını saat dokuza kadar

and keep their shop open till 9 o'clock.

açık tutmaya başlamışlar.

From that time on, my mother had a lit street

O andan sonra annemin aydınlık ve hareketli bir sokağı olmuş.

with plenty of activity on the street.

I believe that that store owner was my mother's co-conspirator.

Bence o dükkân sahibi annemin iş birlikçisiydi.

Because of him,

Onun sayesinde

a small change to what was conventional on that street at the time

o sokakta alışkın olunan durumun geçirdiği ufak bir değişim

allowed for her and her family

annemin ve ailesinin

to do something that was completely unconventional.

o dönemde sıra dışı olan bir şeyi yapmasını sağladı.

A woman her age from an upper-middle-class family

Onun yaşındaki orta-üst sınıftan gelen bir kadın

actually got married at that age

normalde o yaşta evlenir

or studied in grad school with the protection of their family.

veya ailesinin korumasında üniversitede okurdu.

Because of that store owner,

O dükkân sahibi sayesinde

all of my mother's siblings went on to become engineers,

annemin kardeşleri mühendis, avukat,

lawyers, accountants and teachers,

muhasebeci, öğretmen oldu

and my mother went on to become a lawyer.

ve annem de avukat olabildi.

The world needs co-conspirators.

Dünyanın iş birlikçilere ihtiyacı var.

Karmaşık sorunların olduğu karmaşık ortamlara girdikçe

As we get into a complex environment where more and more complex problems exist

and we need to find more solutions,

yeni çözümler üretmemiz gerekiyor.

we need unconventional people in our boardrooms and at the table.

Yönetim kurullarımızda ve masada sıra dışı insanlara ihtiyacımız var.

For that to happen,

Bunun olabilmesi için

we need co-conspirators.

iş birlikçilere ihtiyacımız var.

In my own life,

Hayatıma baktığımda

whether it's because of my gender,

cinsiyetim yüzünden,

my ethnicity or sometimes,

ırkım yüzünden

veya bazen on küsur yıldır dünyanın bu bölgesinde yaşadığım için

as I've been living in this part of the world for over a decade, my accent,

aksanım yüzünden sıra dışı biri olarak algılanırım.

I'm often perceived to be unconventional.

It's my co-conspirators that have shown me the path forward,

Bana ilerleme yolunu gösterenler iş birlikçilerim

and actually, it's my co-conspirators that keep me seeking out

ve aslında ilerlenecek sıra dışı yollar aramamı sağlayanlar da

the unconventional paths to go down.

bu iş birlikçiler.

So what I'd like to ask of all of you today

O yüzden bugün hepinizden etrafınıza bakıp

is that you look around and find the people

iş birliği yapmanız için size ilham veren kişileri bulmanızı istiyorum.

that inspire you to co-conspire.

I promise you that your empathy

Söz veriyorum,

empatiniz ve cesaretiniz

and your courage

will change someone's life

birinin hayatını değiştirecek

and may even change the world.

ve hatta dünyayı bile değiştirebilir.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)