AB PREFIX | Learn English Vocabulary and Pronunciation

Hello, students. Welcome to Daily English Homework.

Merhaba öğrenciler. Günlük İngilizce Ödevi'ne hoş geldiniz.

In this video, we're going to talk about the A-B prefix

Bu videoda AB öneki hakkında konuşacağız

and we're going to look at eight words that use the AB prefix.

ve AB önekini kullanan sekiz kelimeye bakacağız.

And I'm going to teach you all the words, don't worry.

Ve sana bütün kelimeleri öğreteceğim, endişelenme.

And that's what we're going to do with this video.

İşte bu videoyla da bunu yapacağız.

I think it's a very educational video, so please watch until the end and do the homework.

Oldukça eğitici bir video olduğunu düşünüyorum o yüzden lütfen sonuna kadar izleyin ve ödevlerinizi yapın.

Let's take a look at the homework.

Hadi ödevlere bir göz atalım.

So you're going to have to write eight examples sentences using the new eight words we learned, of course.

Yani tabii ki öğrendiğimiz yeni sekiz kelimeyi kullanarak sekiz örnek cümle yazmanız gerekecek.

And when you write that check the grammar, punctuation, spelling, do you know, do your best

Ve bunu yazarken dilbilgisini, noktalama işaretlerini, imlayı kontrol edin, biliyor musunuz, elinizden gelenin en iyisini yapın, ödevinizi

put in your best effort when you're doing your homework

yaparken elinizden gelenin en iyisini yapın

and post your homework in the comments. I'll check it.

ve ödevinizi yorumlara gönderin. Bunu kontrol edeceğim.

Think about becoming a channel member.

Kanal üyesi olmayı düşünün.

Linksbelow because I have a VIP WhatsApp group and a little bonus in this video is all of these eight words. I'll check your pronunciation in...

Bağlantılar aşağıda çünkü VIP WhatsApp grubum var ve bu videodaki küçük bir bonus bu sekiz kelimenin tamamı. Telaffuzunuzu şurada kontrol edeceğim...

If you're in the VIP WhatsApp group, please say all these eight words.

VIP WhatsApp grubundaysanız, lütfen bu sekiz kelimenin tamamını söyleyin.

If you're not in the VIP WhatsApp group, think about becoming a channel member.

VIP WhatsApp grubunda değilseniz kanala üye olmayı düşünün.

But at least what is free is you do the homework and post it in the comments.

Ama en azından ücretsiz olan şey ödevinizi yapıp bunu yorumlarda yayınlamanızdır.

All right, let's take a look at the lesson.

Pekala, derse bir göz atalım.

What is a prefix?

Önek nedir?

You're going to hear, prefix, and sometimes, suffix.

Ön eki ve bazen de son eki duyacaksınız.

We're not worried about suffix today, we're just worried about prefix.

Bugün sonek konusunda endişelenmiyoruz, sadece önek konusunda endişeleniyoruz.

Prefixes, a group, a letter or a group of letters.

Önekler, bir grup, bir harf veya bir harf grubu.

They go before a word. A suffix would be after a word.

Bir kelimenin önüne geçerler. Bir sonek bir kelimeden sonra gelir.

Prefixes and suffixes are very old English.

Ön ekler ve son ekler çok eski İngilizcedir.

Actually, they come from before English, they come from Latin, and Greek.

Aslında İngilizce'den önce geliyorlar, Latince'den, Yunanca'dan geliyorlar.

All these prefixes and suffixes, so we use them a lot in English, but they're old, old words.

Tüm bu önekler ve sonekler, dolayısıyla bunları İngilizce'de çok kullanırız, ama bunlar eski, eski kelimelerdir. Yani önek - mutsuzluktaki 'un' gibi

So prefix - a letter or group letters added to the beginning of a word to change its meaning,

anlamını değiştirmek için bir kelimenin başına eklenen bir harf veya harf grubu

such as 'un' in unhappy.

.

So we have the root word, happy, and of course we can use the prefix 'un' to change the meaning of happy to actually the opposite unhappy.

Yani elimizde mutlu kelimesinin kökü var ve tabii ki 'un' önekini kullanarak mutlu kelimesinin anlamını tam tersi mutsuz olarak değiştirebiliriz.

We are not talking about the prefix 'un' in this video.

Bu videoda 'un' önekinden bahsetmiyoruz.

That's just for the example.

Bu sadece örnek için.

We are going to talk about the prefix 'a-b' prefix.

'Ab' öneki hakkında konuşacağız.

ab

ab

So the English prefix 'ab' which means...

Yani İngilizce 'ab' ön eki, yani...

it means away from. Again this is old English, this is from Latin and Greek.

uzak anlamına gelir. Yine bu eski İngilizce, bu Latince ve Yunancadan.

AB is this prefix.

AB bu önektir.

And when we use it in words, and we're going to talk about these eight words,

Ve bunu kelimelerle kullandığımızda, bu sekiz kelimeden bahsedeceğiz,

it means away from.

bu 'uzaklaşmak' anlamına geliyor.

So I'm going to go through these words quickly. Let's look at the first one here.

O yüzden bu sözleri hızlıca geçeceğim. Burada ilkine bakalım.

Abnormal

Anormal

All right, that's that's that's common. All of these words are common.

Tamam, bu yaygın bir durum. Bu kelimelerin hepsi ortaktır.

Abnormal.

Anormal.

You see the 'AB' in normal.

Normalde 'AB'yi görüyorsunuz.

So the root word there is 'normal'.

Yani buradaki kök kelime 'normal'dir.

Things that are normal, there... that are happening always.

Orada normal olan şeyler... her zaman oluyor.

And 'abnormal' would be, the meaning would be away, away from normal, abnormal.

Ve 'anormal' olurdu, anlamı normalden uzak, anormal olurdu.

So abnormal means different from what is usual or expected.

Yani anormal, olağan veya beklenenden farklı anlamına gelir.

I got to example sentences here.

Örnek cümlelere burada yer verdim.

Remember, your homework is to make your own sentence with 'abnormal' - with all the words.

Unutmayın, ödeviniz 'anormal' ile tüm kelimeleri içeren kendi cümlenizi oluşturmaktır.

So the first example sentence,

Yani ilk örnek cümle,

The ship was blown off course by abnormal weather conditions.

Gemi anormal hava koşulları nedeniyle rotasından çıktı.

So there are our normal weather conditions, where the sea the ship can sail.

Yani geminin denize açılabileceği normal hava koşullarımız var.

But for some reason there was abnormal weather conditions, maybe a lot of rain, maybe a big storm.

Ama bazı nedenlerden dolayı anormal hava koşulları vardı, belki çok yağmur, belki büyük bir fırtına.

Something was strange.

Bir şeyler tuhaftı.

So the ship was blown off course.

Böylece gemi rotasından çıktı.

And I have another example sentence here. Lucky you.

Ve burada başka bir örnek cümlem var. Seni şanslı.

Usually I gave one example sentence, but here you got two.

Genellikle bir örnek cümle verdim ama burada iki tane var.

His behavior is abnormal, so he has no friends.

Davranışları anormal olduğundan hiç arkadaşı yoktur.

So this is talking about my childhood.

Yani bu benim çocukluğumdan bahsediyor.

So something's wrong with his behavior.

Yani davranışlarında bir sorun var.

It's abnormal, not normal.

Normal değil, anormal.

So he has no friends. It's a sad story.

Yani hiç arkadaşı yok. Bu üzücü bir hikaye.

All right, so that's abnormal.

Tamam, bu anormal.

Your first word.

İlk sözün.

You got to make your own example sentence in your homework.

Ödevinizde kendi örnek cümlenizi kurmalısınız.

I prefer you to make it example sentence about your life.

Hayatınızla ilgili örnek cümle yapmanızı tercih ederim.

And of course, don't cheat, don't translate from your language and certainly don't use ChatGPT.

Ve elbette hile yapmayın, kendi dilinizden çeviri yapmayın ve kesinlikle ChatGPT kullanmayın.

Second word here, 'absent'.

Buradaki ikinci kelime, 'yok'.

Away from a place.

Bir yerden uzakta.

So away from a place, you're absent, which means not in a place like, work or a class.

Yani bir yerden uzaktasınız, yani iş ya da ders gibi bir yerde değilsiniz.

So if you don't go to work, or you don't go to class, you're absent.

Yani işe gitmezseniz ya da derse gitmezseniz devamsızlık yaparsınız.

Anna Maria is, just just a name, is always absent from class.

Anna Maria, sadece bir isim, her zaman sınıfta bulunmuyor.

That's my example. So this student is always absent from class.

Bu benim örneğim. Yani bu öğrenci sürekli sınıfta yok.

This is not this is not the Anna Maria I know, this is a different Anna Maria.

Bu benim tanıdığım Anna Maria değil, bu farklı bir Anna Maria.

Number three.

Üç numara.

OK, this might be a new word to some of you.

Tamam, bu bazılarınız için yeni bir kelime olabilir.

Abdicate.

Tahttan çekilmek.

Which means away from being in power.

Bu da iktidardan uzaklaşmak anlamına geliyor.

So the meaning here is to give up the position of being king, queen or emperor.

Yani buradaki anlam kral, kraliçe veya imparator olma konumundan vazgeçmektir.

So if there's a king, queen or emperor and they don't want the power anymore, they abdicate.

Yani eğer bir kral, kraliçe ya da imparator varsa ve artık iktidarı istemiyorlarsa tahttan çekilirler.

They, they, they give up the power and they just become normal people.

Onlar, onlar iktidardan vazgeçiyorlar ve normal insanlar haline geliyorlar.

This is very rare.

Bu çok nadirdir.

Usually kings and queens and emperors do not give up power, but it has happened in history.

Genellikle krallar, kraliçeler ve imparatorlar iktidardan vazgeçmezler ama tarihte bu olmuştur.

So example sentence,

Örnek cümle:

The king will abdicate next month.

Kral gelecek ay tahttan çekilecek.

Abdicate.

Tahttan çekilmek.

Use an example sentence in your homework.

Ödevinizde örnek bir cümle kullanın.

Number four, abort.

Dördüncüsü, iptal edin.

So abort means away from finishing.

Yani iptal, bitirmekten uzaklaşmak anlamına gelir.

You're not going to finish something. You're going to cancel it.

Bir şeyi bitirmeyeceksin. İptal edeceksin.

You're going to abort it.

Bunu iptal edeceksin.

And the meaning - to end or cause something to end before it has been completed.

Anlamı ise bir şeyin daha tamamlanmadan sona ermesi veya bitmesine sebep olmaktır.

So you're not going to finish it.

Yani bitirmeyeceksin.

You're not going to complete it.

Tamamlamayacaksınız.

It is aborted for whatever reason.

Her ne sebeple olursa olsun iptal edilir.

You stop doing that.

Bunu yapmayı bırak.

So some example sentence - sentences. I got two here.

Yani bazı örnek cümle - cümleler. Burada iki tane var.

Due to the bad weather, we had to abort the mission.

Kötü hava koşulları nedeniyle görevi iptal etmek zorunda kaldık.

So we...

Yani biz...

it's a little bit formal. All right.

bu biraz resmi. Elbette.

I wouldn't say I'm going to abort my trip to Japan because of the weather.

Japonya gezimi hava koşulları nedeniyle iptal edeceğimi söyleyemem.

I would say I'm going to cancel my trip to Japan.

Japonya seyahatimi iptal edeceğimi söyleyebilirim.

OK, so abort is a little bit formal.

Tamam, iptal etmek biraz resmi bir işlem.

So here we're going to abort a mission, maybe a military mission or something formal.

Yani burada bir görevi iptal edeceğiz, belki askeri bir görevi ya da resmi bir şeyi.

And the second common use of abort, and you know,

Ve iptal kelimesinin ikinci yaygın kullanımı, biliyorsunuz,

I don't really like to talk about this topic, but you have to know, this is where the word is used in English.

bu konu hakkında konuşmayı pek sevmiyorum ama bilmeniz gerekir ki, kelimenin İngilizce'de kullanıldığı yer burasıdır.

She aborted her baby. All right.

Bebeğini aldırdı. Elbette.

So she was pregnant and for maybe health reasons or financial reasons or whatever reason,

Yani hamileydi ve belki sağlık nedenlerinden ya da maddi nedenlerden ya da her ne sebeple olursa olsun,

she decided she didn't want to have the baby anymore.

artık bebek sahibi olmak istemediğine karar verdi.

So she went to the doctor and we say aborted.

Doktora gitti ve kürtaj olduğunu söyledik.

We also use the word 'terminated', which is even more formal.

Ayrıca daha resmi olan 'sonlandırıldı' kelimesini de kullanıyoruz.

To terminate.

Sonlandırmak için.

That's really formal, but in this case, we usually use abort.

Bu gerçekten resmi ama bu durumda genellikle iptali kullanırız.

Number five.

Beş numara.

Absorb.

Emdirin.

absorb, says suck away from, suck away from the surroundings.

çevreden em, em, diyor.

So the meaning here, to take, to take in.

Yani buradaki anlam, almak, içeri almak.

That... that means absorb, take in, something is absorbing.

Bu... bu, absorbe etmek, içeri almak anlamına geliyor, bir şey emicidir.

Take in a liquid, gas, light, sound, heat, energy.

Sıvıyı, gazı, ışığı, sesi, ısıyı, enerjiyi alın.

So you can take in many things from a surface.

Yani bir yüzeyden birçok şeyi alabilirsiniz.

So a surface, so if you have like a table, that's a surface, and you have water on the table,

Yani bir yüzey, eğer bir masanız varsa, bu bir yüzeydir ve masanın üzerinde su varsa,

you can put a cloth on the water.

suyun üzerine bir bez koyabilirsiniz.

What does the cloth do? The cloth would absorb the water.

Bez ne işe yarar? Bez suyu emerdi.

The water would go into the cloth.

Su bezin içine girecekti.

So so you can...

Yani

ake in a liquid, gas, light, sound, heat, energy from a surface or space around.

etrafınızdaki bir yüzeyden veya uzaydan sıvı, gaz, ışık, ses, ısı, enerji alabilirsiniz.

Let's look at our example sentences.

Örnek cümlelerimize bakalım.

Says, 'Let the rice cook until it has absorbed all the water.'

'Pirinç tüm suyu çekene kadar pişsin' diyor.

So yeah, you put rice in the water,

Yani evet, pirinci suya,

the dry rice in the water, and the rice will absorb the water.

kuru pirinci suya koyarsınız ve pirinç suyu emer.

And so the rice is away from the other place. It's coming into the water.

Ve böylece pirinç diğer yerden uzakta olur. Suya geliyor.

And another example here, black walls, or anything black, absorb a lot of heat during the day.

Ve başka bir örnek, siyah duvarlar veya siyah herhangi bir şey gün boyunca çok fazla ısıyı emer.

So I heard that the sun, if there's something black, that will absorb heat,

Güneşin, eğer siyah bir şey varsa ısıyı emip

that will get the heat.

ısıyı alacağını duydum .

All right. Number six.

Elbette. Altı numara.

Abduct.

Kaçırmak.

So abduct, take away from.

Öyleyse kaçırın, alın.

To take somebody away illegally.

Birini yasa dışı bir şekilde götürmek.

So this is very bad.

Yani bu çok kötü.

This is not a good thing, especially using force.

Bu iyi bir şey değil, özellikle de güç kullanmak.

So someone doesn't want to go somewhere, but you are taking them, you abduct them.

Yani birisi bir yere gitmek istemiyor ama siz onu alıyorsunuz, kaçırıyorsunuz.

And here is an example.

Ve işte bir örnek.

The young girl was abducted by a stranger while she was walking home.

Genç kız evine doğru yürürken bir yabancı tarafından kaçırıldı.

This is every parent's nightmare.

Bu her ebeveynin kabusudur.

The girl is walking home, some stranger grabs her, takes her away.

Kız eve yürüyor, bir yabancı onu yakalıyor, götürüyor.

She is abducted.

Kaçırıldı.

All right. Absolutely.

Elbette. Kesinlikle.

'Absolutely' means away from doubt.

'Kesinlikle' şüpheden uzak anlamına gelir.

So 'doubt' means I'm not sure, I don't know.

Yani 'şüphe' emin değilim, bilmiyorum anlamına gelir.

But you're away from that.

Ama sen bundan uzaktasın.

Absolutely.

Kesinlikle.

This word is used to emphasize that something is completely true.

Bu kelime bir şeyin tamamen doğru olduğunu vurgulamak için kullanılır.

Robin is the best teacher in the world. Absolutely.

Robin dünyadaki en iyi öğretmendir. Kesinlikle.

No doubt. Away from the doubt.

Şüphesiz. Şüpheden uzak.

Example sentence - Learning English is absolutely essential for making international friends.

Örnek cümle - İngilizce öğrenmek uluslararası arkadaşlar edinmek için kesinlikle gereklidir.

Do you agree with that?

Buna katılıyor musun?

And the last one.

Ve sonuncusu.

Abuse - away from proper use.

Kötüye kullanım - uygun kullanımdan uzak.

You have the way to use or use something,

Bir şeyi doğru şekilde kullanma veya kullanma yöntemine sahipsiniz

the proper way and you're away from that. So it's abuse.

ve bundan uzaktasınız. Yani bu bir istismardır.

You're not using it properly.

Doğru kullanmıyorsun.

So the the definition here, the use of something in a way that is wrong or harmful.

Yani buradaki tanım, bir şeyin yanlış veya zararlı bir şekilde kullanılmasıdır.

As we all know, politicians abuse their power.

Hepimizin bildiği gibi politikacılar yetkilerini kötüye kullanırlar.

They have power. They do not use the power correctly. They abuse it. They use it in the wrong way.

Güçleri var. Gücü doğru kullanmıyorlar. Bunu kötüye kullanıyorlar. Bunu yanlış şekilde kullanıyorlar.

And here's unfortunately another example of 'abuse'.

Ve ne yazık ki bir 'istismar' örneği daha var.

The wife was a victim of domestic abuse.

Eşi aile içi istismarın kurbanıydı.

So when do we use 'domestic abuse'?

Peki 'aile içi istismarı' ne zaman kullanırız?

That means the husband, or the partner,

Bu, kocanın ya da partnerinin

was hitting them, you know,

onlara vurduğu, taciz

abusing them, maybe verbal abuse or physical abuse, some sort of bad thing to the wife.

ettiği, belki sözlü taciz ya da fiziksel taciz, karısına kötü bir şey yaptığı anlamına geliyor.

It's very unfortunate, but that's how we use it. So that's abuse.

Çok talihsiz bir durum ama biz bunu böyle kullanıyoruz. Yani bu bir istismardır.

All right. Those are the eight words. Let's go back here. Let's go back.

Elbette. Bunlar sekiz kelime. Hadi buraya geri dönelim. Hadi geri dönelim.

So abnormal, absent, abdicate, abort, absorb, abduct, absolutely, abuse.

Yani anormal, yok, tahttan çekil, iptal et, özümse, kaçır, kesinlikle istismar.

All these words have that A-B prefix.

Bütün bu kelimelerin AB öneki var.

So let's go to the homework.

O halde hadi ödevimize gidelim.

Write eight example sentences using this new vocabulary.

Bu yeni kelime dağarcığını kullanarak sekiz örnek cümle yazın.

I'll post of vocabulary in the description, in the comment section below.

Açıklama kısmında, aşağıdaki yorum bölümünde kelime dağarcığı yayınlayacağım.

Just you could check it, write your sentences, again, don't cheat. Do your best to make your own sentences.

Sadece kontrol edebilirsin, cümlelerini yaz, yine hile yapma. Kendi cümlelerinizi oluşturmak için elinizden geleni yapın.

And if you're in teh VIP WhatsApp group, come in

Ve eğer VIP WhatsApp grubundaysanız, gelin

say these words, and I'll fixup your pronunciation.

bu kelimeleri söyleyin, ben de telaffuzunuzu düzelteyim.

Alright, that's your homework everyone. Please do it.

Pekala, bu sizin ödeviniz millet. Lütfen yap.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.