5 Steps to Improve Your English Listening - How to Improve Your English Listening

İngilizce Dinlemenizi Geliştirmek İçin 5 Adım - İngilizce Dinlemenizi Nasil Geliştirirsiniz

Hi, I'm Kasia.

Selam, ben Kasia.

Welcome to Oxford Online English.

Oxford Online English'e hoş geldiniz.

In this lesson, you’re going to learn how you can improve your English listening.

Bu derste nasıl öğreneceğinizi öğreneceksiniz İngilizce dinlemenizi geliştirebilirsiniz.

You’ll see simple, effective tips that anyone can use to improve their English listening

Herhangi birisinin basit, etkili ipuçlarını göreceksiniz İngilizce dinlemelerini geliştirmek için kullanabilir

skills.

becerileri.

We’ll also give you a practical, easy-to-follow study plan to help you improve your English

Size pratik ve takip etmesi kolay bir uygulama yapacağız. İngilizcenizi geliştirmenize yardımcı olacak çalışma planı

listening fast.

hızlı dinliyorum.

But first, let’s start with some questions.

Ama önce biraz soru ile başlayalım.

I’m going to ask you about four different situations where you would hear spoken English.

Sana dört farklı şey soracağım İngilizce konuşulurken duyulacak durumlar.

You should think about whether understanding spoken English would be easy or difficult

Anlayış olup olmadığını düşünmelisin konuşulan İngilizce kolay ya da zor olurdu

for you.

senin için.

OK?

TAMAM?

First, you’re listening to an English teacher, speaking British English, speaking slowly

İlk önce, bir İngilizce öğretmeni dinliyorsunuz İngiliz İngilizcesi konuşma, yavaş konuşma

and clearly.

ve açıkça.

Easy or difficult?

Kolay mı zor mu?

Next, you’re listening to a native English speaker from Scotland, who speaks with a Scottish

Sonra, anadili İngilizce dinliyorsunuz İskoçyalı konuşan İskoçya’nın konuşmacısı

accent, and also uses a lot of slang and idiomatic English.

aksan ve ayrıca çok argo ve deyimsel kullanır İngilizce.

What do you think: would this be easy or difficult for you?

Ne düşünüyorsun: bu kolay mı yoksa zor mu olurdu senin için?

Next, you’re on a train.

Sonra, bir trene bindin.

There are four non-native speakers from four different countries talking to each other.

Dört kişiden dört ana dili olmayan hoparlör var farklı ülkeler birbirleriyle konuşuyor.

They have different accents.

Farklı aksanları var.

Do you think you could understand their conversation?

Konuşmalarını anlayabildiğini mi düşünüyorsun?

Would it depend on where they were from?

Nereden olduklarına bağlı mıydı?

Finally, you’re listening to a news show on the radio or as a podcast.

Sonunda bir haber şovunu dinliyorsun radyoda veya bir podcast olarak.

There are many different speakers, and of course you can’t see them.

Ve birçok farklı konuşmacı var. Elbette onları göremezsin.

They’re talking fast, using a lot of less common vocabulary, and changing topics often.

Çok az kullanarak çok hızlı konuşuyorlar ortak kelime ve sık sık değişen konular.

How would you find this?

Bunu nasıl buldun?

Probably, most of you think that the first situation is the easiest, and the last situation

Muhtemelen, çoğunuz ilk olduğunu düşünüyorum durum en kolay ve son durum

is the hardest.

en zoru.

However, a lot depends on you and your experiences.

Ancak, çok şey size ve deneyimlerinize bağlıdır.

The big question is: what can you do in those difficult situations?

Büyük soru şudur: bunlarda ne yapabilirsiniz zor durumlar?

You’ve been studying English for years, but you still can’t understand everything

Yıllardır İngilizce çalışıyorsun. ama hala her şeyi anlayamıyorsun

you hear.

duyarsın.

We get it—it’s frustrating!

Anladık - sinir bozucu!

So, what can you do?

Ne yapabilirsin?

Here’s a question: if you worry a lot about your English listening, will it make your

İşte bir soru: eğer çok endişeleniyorsanız İngilizceyi dinliyorsan,

English listening better?

İngilizce daha iyi dinliyor mu?

No, of course not!

Hayır tabii değil!

Many English learners get very stressed and anxious when they can’t understand something.

Birçok İngilizce öğrencisinin çok stresli olması ve Bir şeyi anlayamadıkları zaman endişeli.

This doesn’t help your English listening, and it can even make it more difficult to

Bu, İngilizce dinlemenize yardımcı olmaz ve daha da zorlaştırabilir

understand spoken English.

konuşulan İngilizceyi anlar.

To understand a foreign language, you need 100% of your brain power.

Yabancı bir dili anlamak için ihtiyacınız var. Beyin gücünün% 100'ü.

"Why can't I understand this?"

“Bunu neden anlayamıyorum?”

"What was that word he just used?"

"Az önce kullandığı kelime neydi?"

"They're speaking too quickly!"

"Çok hızlı konuşuyorlar!"

If you're worrying and thinking thoughts like this, you aren't concentrating on listening.

Endişeleniyorsanız ve düşüncelerinizi düşünüyorsanız bu, dinlemeye konsantre değilsin.

You’re focusing on your own worries and thoughts, and not on what you’re hearing.

Kendi endişelerinize odaklanıyorsunuz ve Düşünceler ve duydukları şey hakkında değil.

This makes it harder to understand, not easier!

Bu anlaşılmasını zorlaştırıyor, kolay değil!

So, relax!

Öyleyse rahatla!

If you understand, you understand.

Eğer anlarsan anlarsın.

If you don’t, you don't—it's not the end of the world!

Yapmazsan, yapmazsın - bu son değil dünyanın!

By relaxing and focusing 100% on what you're hearing, you have the best chance to understand.

% 100 rahatlatıcı ve odaklanarak duymak, anlamak için en iyi şansın var.

[Portuguese audio]

[Portekizce ses]

That’s Portuguese, if you didn’t know.

Bu Portekizce bilmiyordun.

I don’t know one word of Portuguese, so I can’t understand anything she’s saying.

Portekizce bir kelime bilmiyorum, öyleyse Söylediği hiçbir şeyi anlayamıyorum.

Is that a problem?

Bu bir problem mi?

No.

Yok hayır.

Am I worried or stressed?

Endişeli miyim yoksa stresli miyim?

No.

Yok hayır.

If I listen carefully, I can hear a few words which sound a little familiar, so I could maybe guess

Dikkatli dinlersem birkaç kelime duyabilirim. hangi ses biraz tanıdık, belki tahmin edebilirim

the topic in a very general way.

konuyu çok genel bir şekilde.

Take the same attitude when listening to English.

İngilizce dinlerken aynı tavırlara uyun.

If you don’t understand, there’s nothing you can do about it.

Eğer anlamıyorsan, hiçbir şey yok Bunun hakkında yapabilirsin.

So, relax!

Öyleyse rahatla!

Being relaxed and focused gives you the best chance to understand what you hear.

Rahat ve odaklanmış olmak size en iyisini sunar ne duyduğunu anlama şansı.

Remember: you need 100% of your brain power to understand spoken English, or any foreign

Unutma: beyninin% 100'üne ihtiyacın var Konuşma İngilizcesini veya yabancı dilleri anlamak için

language.

dil.

You know what takes a lot of brain power?

Beyin gücünün ne olduğunu biliyor musun?

Translating English into your language!

İngilizceyi kendi dilinize çevirin!

So, you can’t do both.

Yani ikisini birden yapamazsın.

Professional interpreters, who translate spoken language as they hear it, have a very difficult

Sözlü çeviri yapan profesyonel tercümanlar duydukları gibi bir dil, çok zor

job.

iş.

In fact, they can only work a few hours a day because it requires so much concentration.

Aslında, sadece birkaç saat çalışabilirler gün çünkü çok fazla konsantrasyon gerektiriyor.

If you listen to English and try to translate into your language at the same time, you're

İngilizce dinlerseniz ve tercüme etmeye çalışırsanız aynı anda kendi dilinize

trying to be a professional interpreter, except you haven’t had the years of training that

profesyonel tercüman olmaya çalışmak Yıllarca eğitim almışsın.

they’ve had.

Onlar vardı.

Also, you’re not getting paid like they are.

Ayrıca, onlar gibi para kazanmıyorsun vardır.

Doesn’t sound like a good deal, right?

İyi bir anlaşma gibi gelmiyor, değil mi?

Again, when you’re listening to spoken English, just listen.

Yine, İngilizce konuşmayı dinlerken, sadece dinle.

Don’t do anything else.

Başka bir şey yapma.

Don’t try to translate things.

Bir şeyleri çevirmeye çalışma.

Don’t worry about words you don’t know.

Bilmediğiniz kelimeler için endişelenmeyin.

Don’t think about things you didn’t hear.

Duymadığın şeyler hakkında düşünme.

Just listen.

Sadece dinle.

Want to know a simple secret about understanding spoken English?

Anlama hakkında basit bir sır bilmek ister misiniz konuşma ingilizcesi?

You don’t have to understand what someone said to understand what they mean.

Birisinin ne olduğunu anlamak zorunda değilsin ne anlama geldiklerini anlamak söyledi.

Wait, what?

Bir dakika ne?

It’s true.

Bu doğru.

Very often, I see English learners focusing too much on the things they don’t understand.

Çok sık, odaklanan İngilizce öğrenenleri görüyorum anlamadıkları şeyler üzerinde çok fazla.

I hear things like, “There was a word I didn’t know, so I couldn’t understand.”

“Bir kelime vardı Bilmiyordum, bu yüzden anlayamadım. ”

Here’s the thing: understanding doesn’t just depend on listening.

İşte şey: anlama değil sadece dinlemeye bağlı.

Very often, there are other things you can use.

Çok sık, yapabileceğiniz başka şeyler var kullanın.

For example, if you’re face to face with someone, you can use their body language,

Örneğin, eğer yüz yüze Birisini kendi beden dilini kullanabilirsiniz.

tone of voice and facial expressions to help you understand what they mean.

yardımcı olmak için ses tonu ve yüz ifadeleri ne demek istediklerini anlıyorsun.

Also, think about the situation you’re in.

Ayrıca, içinde bulunduğunuz durumu düşünün.

What is the other person likely to say?

Söyleyebilecek diğer kişi ne olabilir?

What words are they likely to use?

Hangi kelimeleri kullanmaları muhtemel?

For example, imagine you’re at the airport.

Örneğin, havaalanında olduğunuzu hayal edin.

You’re checking in for your flight.

Uçuşunu kontrol ediyorsun.

What questions might you expect to hear?

Hangi soruları duymayı bekleyebilirsiniz?

You’d probably hear questions like:

Muhtemelen gibi sorular duyarsınız:

Did you pack these bags yourself?

Bu çantaları kendin mi paketledin?

Have you already checked in online?

Zaten çevrimiçi giriş yaptınız mı?

Would you like an aisle seat or a window seat?

Bir koridor koltuk veya bir pencere koltuk ister misiniz?

Imagine you hear the last question, but you don’t know what aisle means.

Son soruyu duyduğunuzu hayal edin ama koridorun ne anlama geldiğini bilmiyorum.

Even if you’ve never heard the word before, it shouldn’t stop you from understanding

Sözcüğü daha önce hiç duymamış olsanız bile, seni anlamanı engellememeli

the question.

soru.

You know that there are two choices, aisle seat or window seat.

İki seçenek olduğunu biliyorsun, koridor koltuk veya cam koltuk.

You know what window seat means.

Pencere oturağının ne anlama geldiğini biliyorsun.

You know that aisle seat must mean something different from window seat.

Koridor koltuğunun bir anlamı olması gerektiğini biliyorsun. pencere yuvasından farklı.

So, you can work it out.

Yani, bunu çözebilirsin.

Similarly, imagine you hear this:

Benzer şekilde, şunu duyduğunuzu hayal edin:

Have you mbrmmnbsmgrm chicken online?

Eğer çevrimiçi mbrmmnbsmgrm tavuk mu?

Chicken?

Tavuk?

Did he say ‘chicken’?

'Tavuk' dedi mi?

That doesn’t make sense…

Bu mantıklı değil…

Right, it doesn’t make sense.

Doğru, mantıklı değil.

So, probably the person behind the check-in desk didn’t say ‘chicken’, he probably

Muhtemelen check-in arkasındaki kişi Resepsiyon 'tavuk' demedi, muhtemelen

said ‘check-in’, because that’s what you’re doing: you’re checking in for your

'check-in' dedi, çünkü bu yapıyorsun: kontrol ediyorsun

flight.

uçuş.

So, when you’re listening to spoken English, use everything you can to help you understand.

Yani, İngilizce konuşmayı dinlerken, anlamana yardımcı olmak için elinden geleni yap.

Don’t think: “I didn’t understand one word, so I can’t understand anything.”

Düşünme: “Bir anlamadım kelime, hiçbir şey anlayamıyorum. ”

It’s just not true!

Sadece doğru değil!

At the beginning of this lesson, we looked at different situations where it might be

Bu dersin başında baktık. olabileceği farklı durumlarda

easier or more difficult for you to understand spoken English.

anlaman için daha kolay veya daha zor konuşma ingilizcesi.

Generally, if you’re familiar with something, it’ll be easier to understand.

Genel olarak, eğer bir şeye aşina iseniz, anlamak daha kolay olacak.

For example, if you learn English from a teacher, and your teacher is male and British, you’ll

Örneğin, bir öğretmenden İngilizce öğrenirseniz, ve hocanın erkek ve ingiliz

probably find male British voices easier to understand.

muhtemelen erkeklerin İngiliz seslerini daha kolay buluyorlar anlama.

On the other hand, you might find female voices slightly more difficult.

Öte yandan, kadın seslerini bulabilirsiniz. biraz daha zor.

You might find other accents, like American voices or Australian voices, harder to understand.

Amerikan gibi diğer aksanları da bulabilirsiniz. sesleri veya Avustralya sesleri, anlaşılması zor.

So, what’s the solution?

Öyleyse çözüm nedir?

Very simple: listen to as many different voices as possible!

Çok basit: çok farklı sesler dinleyin olabildiğince!

Don’t limit yourself.

Kendini sınırlama.

If you only listen to one kind of English, you’ll be good at understanding one kind

Sadece bir tür İngilizce dinlerseniz, bir tür anlamakta iyi olacaksın

of English.

İngilizce'nin.

So, listen to different kinds of English.

Yani, farklı İngilizce türlerini dinleyin.

Listen to English people from the north, south, east and west of the country.

Kuzeyden, güneyden İngilizleri dinleyin. ülkenin doğusunda ve batısında.

Listen to Scottish speakers, Welsh speakers, and Irish speakers; listen to men, women and

İskoç konuşmacıları, Galce konuşmacıları dinlemek, ve İrlandalı konuşmacılar; erkekleri dinle, kadınlar ve

children; listen to Americans, Australians, Canadians and South Africans.

çocuk; Amerikalıları, Avustralyalıları dinle, Kanadalılar ve Güney Afrikalılar.

Listen to Indian, Chinese, Russian or Brazilian English speakers.

Hint, Çince, Rusça veya Brezilya dillerini dinleyin İngilizce konuşanlar.

What's that?

Bu da ne?

You only want to listen to native English?

Sadece anadili İngilizce mi dinlemek istiyorsunuz?

Fine, but remember that more English is spoken between non-native speakers in the world today,

Tamam, ama daha fazla İngilizce konuşulduğunu unutma Bugün dünyadaki anadili olmayanlar arasında,

so it could be a very good use of your time to listen to non-native English as well.

bu yüzden zamanınızı çok iyi kullanıyor olabilir ana dili İngilizce olmayan da dinlemek.

It’s not just about listening to different voices.

Sadece farklı dinlemeyle ilgili değil sesleri.

You should listen to as many different formats and sources as possible.

Farklı biçimlerde dinlemelisin ve mümkün olduğunca kaynaklar.

So, listen to songs, TV shows, films, audiobooks, textbook exercises, and anything else you

Yani, şarkıları, TV şovlarını, filmleri, sesli kitapları dinle, ders kitabı alıştırmaları ve başka herhangi bir şey

can find.

bulabilmek.

All of the advice in this lesson will help you improve your English listening, but you

Bu dersteki tüm tavsiyeler size yardımcı olacaktır. İngilizce dinlemenizi geliştirirsiniz, ancak

also need a practical plan to work on your English listening.

ayrıca üzerinde çalışmak için pratik bir plana ihtiyacınız var. İngilizce dinliyor.

Let’s make a plan together.

Birlikte bir plan yapalım.

Ready?

Hazır?

It’s very simple: you just need to follow two rules:

Çok basit: sadece takip etmeniz gerekiyor iki kural:

Rule number 1.

1 numaralı kural.

Do something every day.

Her gün bir şeyler yap.

Rule number 2.

2 numaralı kural.

Do something different every day.

Her gün farklı bir şey yap.

Easy, right?

Kolay değil mi?

“But, but, I don’t have time!”

“Ama, ama zamanım yok!”

You don’t need much time.

Fazla zamana ihtiyacın yok.

If you have ten minutes a day, spend ten minutes a day.

Günde on dakikanız varsa, on dakikanızı ayırın bir gün.

Of course, more is better, but be realistic.

Tabii ki, daha iyidir, ama gerçekçi olun.

Don’t say you’re going to spend an hour a day on English listening practice unless

Bir saat geçireceğini söyleme İngilizce dinleme pratiğinde bir gün

you’re sure you will do it!

Bunu yapacağına eminsin!

A good target is 15-20 minutes a day.

İyi bir hedef günde 15-20 dakikadır.

This is not too much, so it should be easy to stick to.

Bu çok fazla değil, bu yüzden kolay olmalı bağlı kalmak.

It’s also enough to get better and improve.

İyileşmek ve gelişmek için de yeterli.

What about the second rule?

Peki ya ikinci kural?

You need to do something different every day so that you listen to different sources and

Her gün farklı bir şeyler yapmalısın. böylece farklı kaynakları dinlersiniz ve

different voices.

farklı sesler

If you do the same thing every day, you won’t get enough variety.

Her gün aynı şeyi yaparsan, yapmazsın yeterince çeşitlilik olsun.

Here’s what your listening plan for one week could look like:

İşte bir tane için dinleme planınız hafta gibi görünebilir:

Monday: listen to 1-2 songs, 2-3 times each.

Pazartesi: 1-2 şarkı dinleyin, her biri 2-3 kez.

Tuesday: listen to a podcast with American voices.

Salı: Amerikan ile bir podcast dinleyin sesleri.

Wednesday: watch 15 minutes of a TV show from the UK.

Çarşamba: 15 dakikalık TV şovunu izle Birleşik Krallık.

Thursday: do a listening exercise from a textbook.

Perşembe: Bir ders kitabından dinleme alıştırması yapın.

Friday: watch 15 minutes of a news show Saturday: watch 15 minutes of an old movie

Cuma: 15 dakikalık bir haber şovunu izleyin Cumartesi: 15 dakikalık eski bir film izleyin

Sunday: call a friend and spend 15 minutes speaking in English!

Pazar: Bir arkadaşınızı arayın ve 15 dakika geçirin İngilizce konuşmak!

This is just an example.

Bu sadece bir örnek.

Your plan might be different.

Planın farklı olabilir.

That’s fine!

Bu iyi!

Here are some questions you probably have:

İşte muhtemelen sahip olduğunuz bazı sorular:

“Where do I get materials?”

“Malzemeleri nereden edinebilirim?”

Easy, get on Google or the search engine of your choice.

Kolay, Google’da veya arama motorunda olsun senin seçimin.

There’s lots of stuff out there which is free if you have an Internet connection.

Dışarıda bir sürü şey var. İnternet bağlantınız varsa ücretsiz.

Yes, you have to work a little to find materials that will suit you.

Evet, malzeme bulmak için biraz çalışmalısın. bu sana yakışacak.

That’s necessary, because you should choose your own listening materials.

Bu gerekli çünkü seçmelisin kendi dinleme malzemeleriniz.

“How do I choose something which is the right level?”

“Nasıl bir şey seçerim? doğru seviye? ”

There’s a good rule here: the first time you listen to something, you should be able

Burada iyi bir kural var: ilk kez bir şey dinlersen, yapabilmelisin

to understand more than 50% and less than 90%.

% 50'den fazlasını ve daha azını anlamak % 90.

If you can’t understand half of what you hear the first time you listen, then it’s

Neyin yarısını anlayamıyorsan ilk dinlediğinde dinle

too difficult.

çok zor.

If you can understand more than 90% the first time you listen, then it’s too easy.

İlk% 90'dan fazlasını anlayabiliyorsanız, ilk Dinlediğinde, o zaman çok kolay.

So, try to choose materials which are in this range.

Yani, buradaki malzemeleri seçmeye çalışın. aralık.

“How do I stick to my plan and make sure I don’t give up?”

“Planıma nasıl bağlı kalacağım ve emin olacağım Pes etmiyorum mu?

Make your plan at the start of the week.

Planınızı haftanın başında yapın.

Write it down.

Yaz.

Stick it somewhere in your home, for example on the wall, or on your fridge.

Örneğin, evinizde bir yere yapıştırın duvara veya buzdolabına.

Think about what time of day you should do your English practice.

Günün hangi saatinde yapman gerektiğini düşün İngilizceniz

Are you better in the mornings or in the evenings?

Sabahları veya akşamları daha iyi misiniz?

Try to do your listening practice when your brain is at its best!

Dinleme pratiğinizi ne zaman beyin en iyi durumda!

Then, when you do your listening practice each day, cross it off your plan.

Sonra, dinleme pratiğini yaparken Her gün, planın üzerinden geç.

That way, you’ll see what you’re doing every day.

Bu şekilde ne yaptığını göreceksin her gün.

You won’t want to miss a day!

Bir günü kaçırmak istemezsin!

If you have good ideas for things to listen to in English, please share your suggestions

Dinlemek için iyi fikirleriniz varsa ingilizce'ye lütfen önerilerinizi paylaşın

with other English learners in the video comments.

Video yorumlarında diğer İngilizce öğrenenler ile.

Did you enjoy this lesson? Don't forget to check out our website

Bu dersten zevk aldın mı? Web sitemizi kontrol etmeyi unutmayın

for many more free English lessons:

daha birçok ücretsiz İngilizce dersi için:

Oxford Online English.com.

Oxford Çevrimiçi English.com.

Thanks for watching!

İzlediğiniz için teşekkürler!

See you next time!

Bir dahaki sefere görüşürüz!