The subtle differences between "HEAR" and "LISTEN"! With English Grammar TEST!

- Here, listen. See, look, watch.

- Dinle. Bak, bak, izle. Derslerimde bu kelimeleri

I have to constantly correct these words in my classes,

sürekli düzeltmem gerekiyor

because they're very, very similar in meaning

çünkü anlam olarak çok çok benzerler

but there are tiny, tiny differences.

ama çok küçük farklar var.

- No, no, no, no.

- Hayır, hayır, hayır, hayır. Duymakla dinlemek

There's a difference between hearing and listening.

arasında fark vardır .

- You're not hearing me,

- Beni duymuyorsun, ne

you're not understanding what I'm saying.

dediğimi anlamıyorsun.

- You're not hearing me. You're not hearing me.

- Beni duymuyorsun. Beni duymuyorsun.

- There's a difference between being heard

- Duyulmakla dinlenilmek arasında fark vardır

and being listened to.

.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Starting with hear, this is a passive action.

- Duymakla başlayarak, bu pasif bir eylemdir.

Someone says something, makes sounds.

Birisi bir şey söylüyor, sesler çıkarıyor.

You don't actively do anything to hear.

Duymak için aktif olarak hiçbir şey yapmıyorsunuz.

It just hits your ear. That's it.

Sadece kulağına çarpıyor. Bu kadar.

For example- (person farts)

Örneğin- (kişi osurur) Az

I just heard someone fart.

önce birinin osurduğunu duydum.

It wasn't my choice. The sound just hit my ear.

Benim seçimim değildi. Ses kulağıma çarptı.

We also use this ability.

Biz de bu yeteneği kullanıyoruz.

So when you are not sure, is my voice loud enough?

Peki emin olmadığınızda, sesim yeterince yüksek mi?

The question is, can you hear me?

Soru şu ki, beni duyabiliyor musun?

Hear, because you're asking about ability.

Duy, çünkü yetenek hakkında soru soruyorsun.

However, listen is an active action.

Ancak, dinle aktif bir eylemdir.

You try to hear someone.

Birini duymaya çalışırsın.

Also, I don't know if you've seen "Cobra Kai" or Netflix.

Ayrıca "Cobra Kai" veya Netflix izlediniz mi bilmiyorum.

It's really good. You should watch it.

Bu gerçekten iyi. Onu izlemesin.

There's a really good quote that shows the difference

between these two verbs in one sentence.

Bu iki fiil arasındaki farkı tek bir cümlede gösteren gerçekten güzel bir alıntı var.

- There's a difference between being heard

- Duyulmakla dinlenilmek arasında fark vardır

and being listened to.

.

They heard you, but they listened to me.

Seni duydular ama beni dinlediler.

- "Can you hear me?" asks about ability.

- "Beni duyabiliyor musun?" yeteneği sorar.

"Are you listening?" asks are you paying attention

"Dinliyor musun?" söylediklerime dikkat ediyor musun diye sorar.

to what I'm saying?

Hmm. Okay.

Hmm. Tamam aşkım.

No, that's not everything.

Hayır, her şey bu değil.

There's another quote from another movie.

Başka bir filmden başka bir alıntı var.

"White Men Can't Jump." Great movie.

"Beyaz Adamlar Zıplayamaz." Harika film.

Have a listen.

Bir dinle.

- There's a difference between hearing and listening.

- Duymakla dinlemek arasında fark vardır.

White people, y'all can't hear Jimi.

Beyazlar, Jimi'yi duyamıyorsunuz.

- So wait, what? That's confusing, no?

- Bekle, ne olacak? Bu kafa karıştırıcı, değil mi?

Well, actually, no.

Aslında hayır.

For example, his girlfriend is really angry at him

Örneğin, sürekli osurduğu için kız arkadaşı ona çok kızıyor

because he always farts.

.

She tells him, "Hey, stop farting."

Ona "Hey, osurmayı bırak" diyor.

He wants to say, "Look, I'm paying attention to you, okay?

"Bak, seninle ilgileniyorum tamam mı?

I'm listening to your concerns."

Endişelerini dinliyorum" demek istiyor.

"Yes, but are you hearing me?"

"Evet ama beni duyuyor musun?" Ne dediğini

Does he fully understand what she's saying?

tam olarak anlıyor mu ?

So there is a difference between listening to someone

Yani birini dinlemekle

and hearing them.

onu duymak arasında fark vardır.

Also, pronunciation.

Ayrıca telaffuz.

You might want to stress the word hear.

Duymak kelimesini vurgulamak isteyebilirsiniz.

If you mean it like this to say,

Böyle demek istiyorsan, ne

completely understand what I'm saying.

dediğimi tamamen anla.

Here are some other examples.

İşte başka örnekler.

- Heather, you're not hearing me.

- Heather, beni duymuyorsun.

- You're not hearing me. You're not hearing me.

- Beni duymuyorsun. Beni duymuyorsun.

- You're not hearing me.

You're not understanding what I'm saying.

- Beni duymuyorsun. Ne

dediğimi anlamıyorsun.

- Okay. Visual verbs.

- Tamam aşkım. Görsel fiiller.

How do they work?

Nasıl çalışırlar?

Well, it's the same thing with see, look, and watch.

Gör, bak ve izle ile aynı şey.

See is the same as hear.

Görmek duymakla aynı şeydir.

It talks about ability and it talks about something

Yetenekten bahsediyor ve

entering your eyeball.

göz kürenize giren bir şeyden bahsediyor.

For example, "I saw Aly in the street today

Örneğin, " Aly'yi bugün sokakta

in only underpants."

sadece külotla gördüm." Bu

By the way, this is my regular nightmare.

arada, bu benim her zamanki kabusum.

Like I constantly have nightmares that I forgot my clothes

Sanki sürekli kıyafetlerimi unuttuğum

and I'm just walking in the street.

ve sokakta yürüdüğüm kabuslar görüyorum.

If this ever happens, just wake me up, please.

Böyle bir şey olursa, beni uyandır, lütfen.

But yeah, you didn't choose to have this image

Ama evet, bu görüntünün gözbebeklerinde olmasını sen seçmedin

in your eyeballs.

.

So you saw this.

Yani bunu gördün.

See is the appropriate verb. Again, it's passive, like hear.

Bkz. uygun fiildir. Yine, duymak gibi pasif.

And again, it's also for visual ability.

Ve yine, aynı zamanda görsel yetenek için.

For example, if you are at a concert, and this is you,

Örneğin, bir konserdeyseniz ve bu sizseniz,

if you are very, very short and there are tall people

çok çok kısaysanız ve önünüzde uzun boylu insanlar varsa,

in front of you, you might say this, again,

bunu söyleyebilirsiniz, yine

see is the appropriate verb because it's talking about

görmek uygun fiildir çünkü

ability, visual ability.

yetenekten bahsediyor, görsel yetenek

"I'm too short. I can't see the stage."

"Ben çok kısayım. Sahneyi göremiyorum."

But look and watch are different.

Ama bakmak ve izlemek farklıdır.

Yes, they both have the intention to see something.

Evet, ikisinin de bir şeyler görme niyeti var.

You try to see something.

Bir şey görmeye çalışıyorsun.

But look is for static things.

Ama bak durağan şeyler içindir.

Things that don't really move.

Gerçekten hareket etmeyen şeyler.

You look at things in a museum.

Bir müzedeki şeylere bakıyorsunuz.

Watch is for things that move things with motion.

Saat, nesneleri hareket ettiren şeyler içindir.

Think of a movie.

Bir film düşünün.

I'm going to watch a movie.

Bir film izleyeceğim.

However, this one is kind of strange.

Ancak, bu biraz garip.

With movies you can also say, "I'm going to see a movie."

Filmlerle, "Bir film izleyeceğim" de diyebilirsiniz.

Also very important, see is related to experience.

Ayrıca çok önemli, bkz. deneyimle ilgilidir.

If you want to say,

"Hey, you know that movie about this spider guy?"

"Hey, bu örümcek adam hakkındaki filmi biliyor musun?"

"Oh yeah, yeah, I've seen that."

"Ah evet, evet, bunu gördüm."

I've seen it. You use see for experience.

Onu gördüm. Görmek için deneyim kullanıyorsunuz.

Yes, you could use watch, but see is more common.

Evet, saati kullanabilirsiniz, ancak görmek daha yaygındır.

Also with music, same thing.

Ayrıca müzikle, aynı şey.

The verb with intention is listen,

Niyet fiili dinle,

however "You know that song by that British woman,

ancak " Şu İngiliz kadının şarkısını biliyor musun,

she sings about stuff?"

o bir şeyler hakkında söylüyor?"

"Oh, Adele, yeah, I heard her song yesterday."

"Ah, Adele, evet, dün onun şarkısını duydum."

See and hear. We use them for experience.

Gör ve duy. Onları deneyim için kullanıyoruz.

So let me know, have you seen the new Spider-Man movie?

Öyleyse bana bildirin, yeni Örümcek Adam filmini gördünüz mü?

Have you heard Adele's new sung?

Adele'in yeni şarkısını duydunuz mu?

Don't worry, this video will last a long time

Merak etmeyin bu video uzun sürecek

because there's always a new Adele song

çünkü her zaman yeni bir Adele şarkısı

and there's always a new Spider-Man movie.

ve her zaman yeni bir Örümcek Adam filmi var.

Just to clarify the difference between watch and look.

Sadece izle ve bak arasındaki farkı açıklığa kavuşturmak için.

You are in a museum.

Bir müzedesiniz.

This guy, this girl, they're both what? at paintings.

Bu adam, bu kız, ikisi de ne? resimlerde.

Remember the paintings don't move.

Resimlerin hareket etmediğini unutmayın.

So, looking at the painting.

Yani resme bakmak.

Also remember with the verb look

Ayrıca, bakmak fiiliyle

you need this preposition: at,

şu edata ihtiyacınız olduğunu unutmayın: at,

not, "I'm looking the painting."

değil, "Resme bakıyorum."

No, "I'm looking at the painting."

Hayır, "Tabloya bakıyorum."

Same with her. She's looking at this painting.

Onunla aynı. Bu resme bakıyor.

This guy, however, is doing something different.

Ancak bu adam farklı bir şey yapıyor.

This dog is peeing on her leg.

Bu köpek onun bacağına işiyor.

So this has motion. It's an action.

Yani bunun hareketi var. Bu bir aksiyon.

And he has the intention to, hmm.

Ve niyeti var, hmm.

So which verb?

Peki hangi fiil?

"I'm watching this dog."

"Bu köpeği izliyorum."

So also we need to talk about how this affects another verb.

Öyleyse bunun başka bir fiili nasıl etkilediğinden de bahsetmemiz gerekiyor.

So the dog is peeing, right?

Demek köpek işiyor, değil mi?

So this verb pee, what form should it be in?

Peki bu fiil işemek, hangi biçimde olmalıdır?

I'm watching this dog pee on this woman.

Bu köpeğin bu kadının üzerine işemesini izliyorum.

Or I'm watching this dog peeing on this woman.

Ya da bu köpeğin bu kadının üzerine işemesini izliyorum.

Well, it all depends on time.

Her şey zamana bağlı.

How long were you watching or looking.

Ne kadar süre izledin veya baktın.

For example, if you saw this action from start to finish,

Örneğin, bu eylemi baştan sona gördüyseniz,

maybe it's a short action, use infinitive.

belki kısa bir eylemdir, mastar kullanın.

"I'm watching this dog pee on this woman."

"Bu köpeğin bu kadının üzerine işemesini izliyorum."

But if you saw the action in the middle of it happening,

Ama eylemi ortasında görürseniz ,

like you saw the beginning but not the end,

başlangıcı görmüş ama sonu görmemişsiniz gibi, ya da

or the end but not the beginning,

sonu görmüş ama başlangıcı görmemişseniz

or if the action took a really long time,

ya da eylem çok uzun sürmüşse,

use the ing-form, because it kind of contracts:

ing-biçimini kullanın, çünkü naziktir. sözleşmeler:

I was watching while this was happening.

Bu olurken izliyordum.

"Oh my God, I was just watching that dog

"Aman Tanrım, köpeğin

peeing on that woman."

o kadının üzerine işediğini izliyordum."

So this all depends on what exactly happened

Yani bunların hepsi tam olarak ne olduğuna

and what you want to say about it in regards to time.

ve zamanla ilgili olarak onun hakkında ne söylemek istediğinize bağlı.

Whether it was a long time, a short time,

İster uzun zaman, ister kısa zaman,

did you see all of it or just a piece of it.

hepsini mi gördün yoksa bir parçasını mı.

But to be honest, you can't really go wrong with this.

Ama dürüst olmak gerekirse, bu konuda gerçekten yanlış gidemezsin.

If you mess up this verb form, don't worry.

Bu fiil formunu karıştırırsanız endişelenmeyin.

No one's gonna think you're stupid. You're gonna be fine.

Kimse senin aptal olduğunu düşünmeyecek. İyi olacaksın.

It's kind of like pus perfect in that no one really cares,

Bu, kimsenin gerçekten umursamaması bakımından mükemmel bir irin gibi,

it's just if you want to be extra specific about the time.

sadece zaman konusunda ekstra spesifik olmak istiyorsanız.

That's it.

Bu kadar.

Alright, let's do a test to check

Pekala, her şeyi hatırlayıp hatırlamadığınızı kontrol etmek için bir test yapalım

that you've remembered everything.

.

In this test you are gonna be asked five questions.

Bu testte size beş soru sorulacak.

You have to decide which verb to use

Hangi fiili kullanacağınıza karar vermelisiniz

and if there's another verb, what form should it be in?

ve eğer başka bir fiil varsa, hangi formda olmalı? Size

I'll give you each situation. Remember there are five.

her durumu vereceğim. Beş tane olduğunu unutma.

Pause the video, say out loud what you think it is

Videoyu durdurun, ne düşündüğünüzü yüksek sesle söyleyin

or write down what you think the answer is and then check.

veya cevabın ne olduğunu düşündüğünüzü yazın ve sonra kontrol edin.

Okay, let's get going.

Tamam, hadi gidelim.

We'll start easy. This is a visual one.

Kolay başlayacağız. Bu bir görsel.

So first, which verb goes here?

İlk olarak, buraya hangi fiil geliyor?

You mm, Harry Styles, blarg, on a fan.

Sen mm, Harry Styles, blarg, bir fan üzerinde.

The verb for blarg is puke.

Blarg için fiil kusmuktur.

You could also say vomit,

Kusmuk da diyebilirsiniz

but for this example, we'll use puke.

ama bu örnek için kusmuk kullanacağız.

So which verb and what form of this?

Peki bunun hangi fiili ve hangi şekli var?

Again, it depends what you want to say about the situation.

Yine, durum hakkında ne söylemek istediğinize bağlıdır.

If you want to say, I didn't want that image, use see.

O görüntüyü istemedim demek istiyorsanız, bkz.

I saw Harry Styles.

Harry Styles'ı gördüm.

And this verb, honestly, again, you could use both,

Ve bu fiil, dürüst olmak gerekirse, her ikisini de kullanabilirsiniz,

puke or puking, both are fine.

kusmuk veya kusmuk, ikisi de iyidir.

But what would feel natural?

Ama ne doğal hissettirirdi?

I saw Harry Styles puke on a fan.

Harry Styles'ın bir vantilatörün üzerine kustuğunu gördüm.

This feels like a short action.

Bu kısa bir eylem gibi geliyor.

You probably saw it from beginning to end,

Muhtemelen baştan sona gördünüz, bu

so we'll use that infinitive.

yüzden bu mastarı kullanacağız.

I saw Harry Styles puke on a fan. Gross.

Harry Styles'ın bir vantilatörün üzerine kustuğunu gördüm. Brüt.

Could you use watch? Yes, absolutely.

Saati kullanabilir misin? Evet kesinlikle.

This is something in motion

Bu hareket halindeki bir şeydir

and you have the intention to see it.

ve onu görmeye niyetiniz vardır.

So yes, see and watch, both okay.

Yani evet, görün ve izleyin, ikisi de tamam.

Oh, whoops.

Hay aksi.

As long as it's past tense, that's very important.

Geçmiş zaman olduğu sürece, bu çok önemli.

Number two, again, super easy.

İki numara, yine süper kolay.

This is talking about ability to this, which verb?

Bu yetenekten bahsediyor, hangi fiil?

Of course, it's here because it's ability.

Tabii ki yetenek olduğu için burada.

"What? I can't hear you.

"Ne? Seni duyamıyorum.

They're so loud."

Çok yüksekler."

This one, it's with intention.

Bu, kasıtlı.

So of course, it's-

Tabii ki, bu-

I'm listening with intention.

Niyetle dinliyorum.

The neighbors are in the middle of an argument.

Komşular bir tartışmanın ortasındadır.

So this verb, what do you think?

Peki bu fiil, ne düşünüyorsun?

Again, to be honest, you could use both,

Yine, dürüst olmak gerekirse, ikisini de kullanabilirsiniz,

but because it's like in the middle of it,

ancak ortasında olduğu için

it depends though.

yine de değişir.

If the argument lasts a long time, you might say,

Tartışma uzun sürerse ,

"I'm listening to them arguing.

"Tartışmalarını dinliyorum.

It's been going on for hours."

Saatlerdir sürüyor" diyebilirsiniz.

But again, it doesn't really matter

Ama yine de,

which one you want to use here.

burada hangisini kullanmak istediğiniz gerçekten önemli değil.

You sit down in front of YouTube.

YouTube'un karşısına oturuyorsunuz.

The video is from Papa Teach Me,

Video, YouTube'da İngilizce

the best place to learn English on YouTube.

öğrenmek için en iyi yer olan Papa Teach Me'den .

Which verb should you use?

Hangi fiili kullanmalısın?

And this verb, which form should it be in?

Ve bu fiil, hangi formda olmalı?

Again, it's with intention and there's motion.

Yine, niyetle ve hareket var.

So.

Bu yüzden.

And because you're watching from start to finish,

Ve baştan sona izlediğiniz için,

infinitive, "I'm gonna watch Aly teach an English lesson."

mastar, " Aly'nin İngilizce dersi vermesini izleyeceğim." Bu da

Which reminds me, if you haven't already,

bana, henüz yapmadıysanız,

please do the thing, this and this.

lütfen şu şeyi yapın, bunu ve bunu hatırlattı.

And finally number five,

Ve son olarak beş numara,

she walks in and her friend is completely naked.

içeri giriyor ve arkadaşı tamamen çıplak.

He wants to say, "No! Don't mmm!

"Hayır! Yapma!

I'm naked." What should he say?

Çıplakım" demek istiyor. Ne demeli?

Which verb should he use?

Hangi fiili kullanmalı?

Of course he's saying, "Don't this" with intention.

Elbette kasten “Bunu yapma” diyor.

"Don't look, I'm naked."

"Bakma, ben çıplakım."

How did you do in the test?

Testte nasıl yaptın?

Did you get everything right?

Her şeyi doğru anladın mı?

If you got some or all of them wrong, don't worry.

Bazılarını veya hepsini yanlış anladıysanız endişelenmeyin.

You can just go back, watch it again,

Geri dönüp tekrar izleyebilir, gözden

clarify the bits that you missed.

kaçırdığınız kısımları netleştirebilirsiniz. Yorumlarda

Let me know how well you did in the comments.

ne kadar iyi yaptığınızı bana bildirin .

Also, let me know what do you want to study

Ayrıca, gelecekteki bir videoda ne çalışmak istediğinizi de bana bildirin. Bir

in a future video?

I'll see you in the next class. Bye.

sonraki derste görüşürüz. Hoşçakal.

(upbeat music)

(iyimser müzik)