Real English Conversation: Talking about FAMILY

Hello, my name is Emma, and today we have a special guest.

Merhaba, benim adım Emma ve bugün özel bir konuğumuz var.

This is my sister, Audra.

Bu kız kardeşim Audra.

Audra, you can say hi to our audience.

Audra, izleyicilerimize merhaba diyebilirsin.

Hello.

Merhaba.

Hello.

Merhaba.

Audra is here to help me teach family expressions.

Audra, aile ifadelerini öğretmeme yardım etmek için burada . Bu

So today I will teach you some of the most common expressions we use to talk about our

yüzden bugün size ailelerimiz hakkında konuşurken kullandığımız en yaygın ifadelerden bazılarını öğreteceğim

families.

.

Audra and I are also going to play a fun game today, which you will see in a moment.

Audra ve ben de bugün birazdan göreceğiniz eğlenceli bir oyun oynayacağız. O

So first I will teach you an expression, and then Audra and I, with our arrows, are going

yüzden önce sana bir ifade öğreteceğim, sonra Audra ve ben oklarımızla

to decide who the expression represents the best.

bu ifadenin kimi en iyi temsil ettiğine karar vereceğiz.

So you will see what I mean in a moment.

Yani birazdan ne demek istediğimi anlayacaksın.

Audra, are you ready?

Audra, hazır mısın? Ben

I'm ready.

hazırım.

All right.

Elbette.

I've decided the first expression I want to teach today.

Bugün öğretmek istediğim ilk ifadeye karar verdim.

The first expression is the word "the favorite."

İlk ifade "favori" kelimesidir.

Some families have a favorite child.

Bazı ailelerin çok sevdiği bir çocuğu vardır.

The favorite is the child in the family or the person in the family that the parents

Favori, ailedeki çocuk veya ailede anne babanın

like the best.

en çok sevdiği kişidir.

This isn't necessarily a good thing to have, but I think in our family there might be a

Bu mutlaka sahip olmak için iyi bir şey değil, ama bence ailemizde bir

favorite.

favori olabilir.

So Audra and I are going to use our arrows, and we're going to decide who we think the

Audra ve ben oklarımızı kullanacağız ve

favorite in the family is.

ailede kimin favori olduğunu düşündüğümüze karar vereceğiz.

So Audra, if you want to point your arrow, who do you think the favorite in the family

Audra, eğer ok atmak istersen, sence ailede favori kim

is?

?

Oh, okay.

Tamam.

So Audra's pointing it down, which means she doesn't think there's a favorite.

Yani Audra işaret ediyor, bu da favori olduğunu düşünmediği anlamına geliyor.

Or I think it might be our brother, James.

Ya da bence kardeşimiz James olabilir.

I think he is the favorite in the family.

Bence ailenin gözdesi o.

Okay.

Tamam aşkım.

So I forgot to mention, Audra is just one of my siblings.

Bu yüzden söylemeyi unuttum, Audra kardeşlerimden sadece biri.

Audra and I have a brother who is very shy and doesn't like to be on camera.

Audra ve benim çok utangaç ve kamera önünde olmayı sevmeyen bir erkek kardeşimiz var.

So our brother, James, is not here today.

Yani kardeşimiz James bugün burada değil.

So if we point down, that might mean it's our other sibling.

Yani aşağıyı işaret edersek, bu bizim diğer kardeşimiz olduğu anlamına gelebilir.

So Audra thinks the favorite in the family is James, whereas I think the favorite in

Yani Audra, ailedeki favorinin James olduğunu düşünürken, bence ailedeki favori

the family is me.

benim.

Okay.

Tamam aşkım.

So it looks like we have a disagreement, and that's okay.

Görünüşe göre bir anlaşmazlığımız var ve sorun değil.

So again, the favorite just means the person in the family who is liked the best by the

Yani yine favori, ailede ebeveynler tarafından en çok sevilen kişi anlamına gelir

parents.

.

Our parents would say there is no favorite, but I think it's really me.

Anne babamız favori yok derdi ama bence gerçekten benim.

Okay.

Tamam aşkım.

Well, let's now go to the next family expression, which is a common family expression.

Peki, şimdi ortak bir aile ifadesi olan bir sonraki aile ifadesine geçelim. Size öğretmek

The next expression I want to teach you is the black sheep.

istediğim bir sonraki ifade kara koyun.

So a sheep is an animal.

Yani koyun bir hayvandır.

It makes the sound "baa" in English.

İngilizce'de "baa" sesini çıkarır.

But what about the black sheep?

Peki ya kara koyun?

What does that mean?

Bu ne anlama gelir?

Well, the black sheep is the person in the family who is the troublemaker.

Kara koyun, ailede baş belası olan kişidir.

They are the naughty person in the family, or they're the person that embarrasses the

Ailedeki yaramaz kişidirler veya aileyi utandıran kişidirler

family.

.

So Audra, in our family, who do you think is the black sheep?

Peki Audra, ailemizde kara koyun kim sence?

Okay.

Tamam aşkım.

So I think our brother, James, is the black sheep.

Bence kardeşimiz James kara koyun.

Audra seems very confident, and she thinks I'm the black sheep.

Audra kendinden çok emin görünüyor ve benim kara koyun olduğumu düşünüyor.

So I'm the troublemaker.

Yani baş belası benim.

So we can agree to disagree.

Böylece aynı fikirde olmadığımız konusunda anlaşabiliriz.

Audra, is there a reason you think I'm the black sheep?

Audra, kara koyun olduğumu düşünmenin bir nedeni var mı?

Well, I would say the reason dates back to a trip Teacher Emma took to Europe with me,

Sebebinin Öğretmen Emma'nın benimle Avrupa'ya yaptığı bir geziye kadar uzandığını söyleyebilirim

and that alone would be why she is the black sheep.

ve tek başına onun kara koyun olmasının nedeni bu olabilir.

Stories from that trip would be why she is the black sheep.

O geziden hikayeler onun kara koyun olmasının nedeni olabilir.

Okay, so we'll leave it there.

Tamam, o zaman orada bırakacağız.

Now let's look at some other great family expressions and find out more about our family.

Şimdi diğer harika aile ifadelerine bakalım ve ailemiz hakkında daha fazlasını öğrenelim.

Okay, so our next expression is "the baby of the family."

Tamam, bir sonraki ifademiz "ailenin bebeği".

So this is a tough question.

Yani bu zor bir soru.

So first let me explain what the baby of the family is, or Audra, do you want to explain?

O halde önce ailenin bebeğinin ne olduğunu açıklayayım ya da Audra, açıklamak ister misin?

What is the baby of the family?

Ailenin bebeği nedir?

Well, based off of what you've written here, I would say it is the youngest person in the

Peki, burada yazdıklarınıza dayanarak, ailenin en küçük üyesi olduğunu söyleyebilirim

family, and it can be a child or an adult based off of the order they are born into

ve ailede doğuş sırasına göre çocuk veya yetişkin olabilir

the family.

.

Okay, that's a great, great explanation.

Tamam, bu harika, harika bir açıklama.

So in our family, how many siblings are there in our family?

Peki ailemizde kaç kardeş var?

There are three siblings.

Üç kardeş var.

We have an older brother, James, myself, the middle child, and I don't want to ruin the

Bir ağabeyimiz var, James, ben, ortanca çocuğum ve

question here with the answer, but we also have a baby in the family.

buradaki soruyu cevaplayarak mahvetmek istemiyorum ama ailede bir de bebeğimiz var.

All right, so let's use our arrows and figure out who is the baby in the family, which means

Pekala, oklarımızı kullanalım ve ailedeki bebeğin kim olduğunu bulalım, yani

who is the youngest.

en küçüğü kim.

Okay, so we are in agreement.

Tamam, o zaman hemfikiriz.

So I am the baby of the family, Audra is the middle child, and our brother James is the

Yani ben ailenin bebeğiyim, Audra ortanca çocuk ve kardeşimiz James en

elder, or the eldest.

büyüğü ya da en büyüğü.

Great.

Harika.

All right, well, our next question, "a daddy's girl."

Pekala, sıradaki sorumuz, "babasının kızı".

Audra, can you tell us, what is a daddy's girl?

Audra, bize baba kızı nedir anlatır mısın?

Well, a daddy's girl is a child who has a very close relationship with her father, and

Bir babanın kızı, babasıyla çok yakın ilişkisi olan bir çocuktur ve

normally it's a daughter, hence "daddy's girl."

normalde bir kızdır, dolayısıyla "babanın kızı".

Okay.

Tamam aşkım.

And can a daddy's girl be a woman as well?

Ve bir babanın kızı da kadın olabilir mi?

Does it have to be a child?

Çocuk olmak zorunda mı?

It can be a woman as well.

kadın da olabilir.

You can have that relationship at any point.

O ilişkiyi her an yaşayabilirsin.

Okay.

Tamam aşkım.

So, in our family, who is the daddy's girl?

Peki bizim ailede babasının kızı kim? Babamızla

Who has the strongest connection with our father?

en güçlü bağı kim kuruyor ?

All right, we are in agreement.

Tamam, anlaştık.

So Audra is a daddy's girl.

Yani Audra bir babanın kızı.

That means she has a strong connection with our dad.

Bu, babamızla güçlü bir bağı olduğu anlamına gelir .

Audra, tell us a little bit about your strong relationship with our dad.

Audra, bize biraz babamızla olan güçlü ilişkinden bahset.

I think we are very close, and I have a daddy's girl relationship because we're very similar,

Bence çok yakınız ve bir baba kız ilişkim var çünkü çok benziyoruz,

so we have the same interests.

yani aynı ilgi alanlarına sahibiz.

We both don't really like hanging out with a lot of people, we're introverted, so that's

İkimiz de pek çok insanla takılmayı pek sevmiyoruz , içe dönüküz, bu yüzden

partly why I would say I'm a daddy's girl.

kısmen bu yüzden ben bir babanın kızıyım.

Okay, excellent.

Tamam, mükemmel.

Well, let's now look at some other family expressions.

Pekala, şimdi diğer bazı aile ifadelerine bakalım.

All right, so our next word, I'll have Audra introduce.

Pekala, bir sonraki sözümüz, Audra'yı tanıştıracağım.

What's number five?

Beş numara nedir?

The spitting image.

Tüküren görüntü.

The spitting image.

Tüküren görüntü. Birinin tüküren görüntüsü

What does it mean to be the spitting image of someone?

olmak ne anlama geliyor ?

It means essentially to look the same as someone else.

Esasen bir başkasıyla aynı görünmek anlamına gelir .

Okay.

Tamam aşkım.

So, in families, sometimes you have somebody who looks a lot like another member of the

Yani, ailelerde bazen ailenin başka bir üyesine çok benzeyen biri olur

family.

.

So, in our family, there's somebody who is the spitting image of our grandma on my dad's

Yani, ailemizde, baba

side, or our dad's side.

tarafımızda ya da baba tarafımızda büyükannemizin tıpatıp aynısı olan biri var.

Who is the spitting image of our grandma?

Büyükannemizin tüküren sureti kim?

Okay.

Tamam aşkım.

And so we're going to actually show you a photo so you can actually see what we mean

Ve size bir fotoğraf göstereceğiz, böylece görüntü tükürmekle ne demek istediğimizi gerçekten anlayabilirsiniz

by spitting image.

.

This is an image of my grandmother from, I think, the 1930s, when she was around my age.

Bu, büyükannemin sanırım 1930'lardan, benim yaşlarımdayken çekilmiş bir görüntüsü.

All right, well, now let's go to the next expression.

Pekala, peki, şimdi bir sonraki ifadeye geçelim.

Audra, can you read this?

Audra, bunu okuyabilir misin?

Sure.

Elbette.

It says, "to take after."

"Arkasından almak" diyor.

To take after.

sonra almak için.

And what does it mean to take after someone?

Ve birinin peşine düşmek ne anlama geliyor?

It means to be similar to an older member in appearance or character.

Görünüş veya karakter olarak daha yaşlı bir üyeye benzemek anlamına gelir.

Okay.

Tamam aşkım.

So, when you're similar to a family member, either in personality or in looks, we can

Yani, kişilik veya görünüş olarak bir aile üyesine benzediğinizde ,

say you take after that family member.

o aile üyesini beğendiğinizi söyleyebiliriz.

In our family, who takes after our mom the most?

Ailemizde annemize en çok kim sahip çıkıyor?

Okay.

Tamam aşkım.

You know what?

Biliyor musun?

I thought, for me, I think Audra actually...

Düşündüm ki, benim için, sanırım Audra aslında...

I'm going to change my answer.

Cevabımı değiştireceğim.

Yay, peer pressure.

Yay, akran baskısı.

I actually do think Audra takes after our mom the most.

Aslında Audra'nın en çok annemize baktığını düşünüyorum.

I just didn't know if Audra knew that, but it looks like, Audra, you agree?

Audra'nın bunu bilip bilmediğini bilmiyordum ama görünüşe göre Audra, katılıyor musun?

I do agree.

Katılıyorum.

So, tell us, in what ways are you and our mom similar?

Söyle bize, sen ve annemiz hangi yönlerden benzersiniz?

How do you take after our mom?

Annemize nasıl bakıyorsun?

I would say I take after our mom because I am very organized, I really like making lists

Annemizi örnek aldığımı söyleyebilirim çünkü çok düzenliyim, yapılacaklar listesi yapmayı gerçekten seviyorum

of things to do, and I also have a very good sense of fashion.

ve ayrıca çok iyi bir moda anlayışım var.

Those are the ways in which I take after our mom.

Annemizden sonra izlediğim yollar bunlar.

So fashion, organization, and making really good to-do lists are some of the ways Audra

Yani moda, organizasyon ve gerçekten iyi yapılacaklar listeleri yapmak, Audra'nın

takes after our mom.

annemizden sonra aldığı yollardan bazıları.

Okay.

Tamam aşkım. Babamıza en çok

Who takes after our dad the most?

kim sahip çıkıyor ?

Okay.

Tamam aşkım.

So we have an agreement.

Yani bir anlaşmamız var.

Even though Audra is a daddy's girl, how do you think I take after our dad?

Audra babasının kızı olmasına rağmen, babamıza nasıl baktığımı sanıyorsun?

I would say you're both very intellectual, so you're very interested in a variety of

İkinizin de çok entelektüel olduğunu söyleyebilirim, bu nedenle çeşitli

subjects and reading and learning about those subjects.

konulara ve bu konuları okuyup öğrenmeye çok ilgi duyuyorsunuz.

And I would also say you're very, very interested in weird things like different foods and making

Ayrıca, farklı yiyecekler ve

your own food concoctions, and that would be something that makes you guys very similar.

kendi yemek karışımlarınızı yapmak gibi tuhaf şeylerle çok ama çok ilgilendiğinizi söyleyebilirim ve bu sizi çok benzer yapan bir şey olurdu.

Okay.

Tamam aşkım.

So my dad and I both like to eat...

Yani babam da ben de yemek yemeyi severiz...

We both are open-minded about food, and we like to try food from different cultures or

İkimiz de yemek konusunda açık fikirliyiz ve farklı kültürlerin ya da farklı yerlerin yemeklerini denemeyi seviyoruz

different places.

.

And you said we both like to learn, and we're both very curious.

İkimizin de öğrenmeyi sevdiğini ve ikimizin de çok meraklı olduğunu söyledin.

All right.

Elbette.

Great.

Harika.

So now let's look at some more family expressions.

Şimdi biraz daha aile ifadelerine bakalım.

All right.

Elbette.

So Audra, can you read the next expression?

Audra, bir sonraki ifadeyi okuyabilir misin?

Sure.

Elbette.

"Get along with someone."

"Biriyle anlaşmak."

Okay.

Tamam aşkım.

So when you get along with someone, what does it mean?

Peki biriyle iyi anlaştığınızda, bu ne anlama geliyor?

It means that you have a peaceful or friendly relationship with them.

Onlarla barışçıl veya dostane bir ilişkiniz olduğu anlamına gelir.

Okay.

Tamam aşkım.

So we often use "get along with" with families.

Bu yüzden ailelerle birlikte "get with" kelimesini sık sık kullanırız .

We might say, "I get along well with my family," or, "I don't get along with my family."

" Ailemle aram iyi" veya "Ailemle anlaşamıyorum" diyebiliriz.

Audra, do we get along?

Audra, anlaşabiliyor muyuz?

I'd say we get along really well.

Çok iyi anlaştığımızı söyleyebilirim.

99.9% of the time.

Zamanın %99,9'u.

99.9.

99.9.

Okay.

Tamam aşkım.

Well, so my next question then is, who gets along best with our relatives?

Pekala, o zaman bir sonraki sorum şu, akrabalarımızla en iyi kim anlaşıyor?

So our cousins, our aunts and uncles, who gets along best, or who has the friendliest

Peki kuzenlerimiz, teyzelerimiz, amcalarımız, akrabalarımızla en iyi anlaşan ya da en dostane ilişkimiz olan kim

relationship with our relatives?

?

Okay.

Tamam aşkım.

So it looks like we are both in agreement.

Yani ikimiz de hemfikiriz gibi görünüyor .

I'm the one in the family who usually writes Christmas cards or birthday cards to our relatives.

Ailede genellikle akrabalarımıza Noel kartları veya doğum günü kartları yazan kişi benim.

I call them a lot.

Onları çok aradım.

I visit them a lot.

Onları çok ziyaret ederim.

I see how they're doing.

Nasıl olduklarını görüyorum.

Audra, for you, you're more introverted.

Audra, senin için daha içe dönüksün.

That's correct.

Bu doğru.

I use Facebook.

Facebook'u kullanıyorum.

I do not have my family as friends.

Arkadaş olarak ailem yok.

I also prefer to, you know, see them from afar rather than see them in person.

Ben de şahsen görmektense onları uzaktan görmeyi tercih ederim .

So Audra and I have different ways with our relatives, but we both get along with our

Yani Audra ve benim akrabalarımızla ilişkimiz farklı ama ikimiz de akrabalarımızla iyi geçiniyoruz

relatives.

.

It's just I get along with our relatives better.

Sadece akrabalarımızla daha iyi anlaşıyorum.

And 99% of the time, she gets along with her relatives, whereas I'm around 50% of the time

Ve o %99 oranında akrabalarıyla iyi anlaşıyor , oysa ben %50 civarında

getting along well with relatives.

akrabalarla iyi geçiniyorum.

All right.

Elbette.

Well, let's now move on to the next question.

Peki, şimdi bir sonraki soruya geçelim. Bir

What is the next expression?

sonraki ifade nedir?

A mama's boy.

Bir annenin oğlu.

Okay.

Tamam aşkım.

And, Audra, can you tell us, what is a mama's boy?

Ve Audra, bize ana kuzusu nedir söyler misin? Annesiyle yakın ilişkisi

It's a boy or a man with a close relationship to his mother.

olan bir erkek ya da erkek .

And do you think this close relationship or strong relationship with the mother, is this

Ve sizce anne ile bu yakın ilişki mi yoksa güçlü ilişki mi, bu

usually a healthy relationship, or do you think it's a little strange of a relationship?

genellikle sağlıklı bir ilişki mi, yoksa sizce biraz garip bir ilişki mi?

Well, if you watch Hitchcock and you like Psycho, it could be a very unhealthy relationship,

Hitchcock'u izliyorsan ve Psycho'yu seviyorsan, bu çok sağlıksız bir ilişki olabilir

but it can also be an okay relationship.

ama aynı zamanda iyi bir ilişki de olabilir.

It's just sometimes it's nice to have boundaries.

Sadece bazen sınırların olması güzeldir.

Okay.

Tamam aşkım.

So what Audra is trying to say is that when it comes to the word "mama's boy", it depends

Yani Audra'nın söylemeye çalıştığı şey, "annenin oğlu" kelimesine gelince,

on how it's used.

bunun nasıl kullanıldığına bağlı olduğu.

You can use this term "mama's boy" to insult someone, and you can say, "Oh, you're a mama's

"Annenin oğlu" terimini birini aşağılamak için kullanabilirsiniz ve "Ah, sen bir ananın

boy.

oğlusun. Annenle

You have an unhealthy relationship with your mom.

sağlıksız bir ilişkin var.

You are too close."

Çok yakınsın." diyebilirsin.

Or some people actually are proud of being mama's boys, and they don't consider it an

Ya da bazı insanlar aslında ana kuzusu olmaktan gurur duyarlar ve bunu bir

insult, and they say, "Yeah, I'm a mama's boy.

hakaret olarak görmezler ve "Evet, ben bir ana kuzusuyum.

You know, me and my mom are very close."

Biliyorsun, ben ve annem çok yakınız" derler.

So you might hear it in different ways depending on who uses it and how.

Yani onu kimin ve nasıl kullandığına bağlı olarak farklı şekillerde duyabilirsiniz.

So in our family, remember, it's Audra, me, and our brother, James.

Yani ailemizde, unutmayın, Audra, ben ve kardeşimiz James'iz.

Who is the mama's boy in our family?

Ailemizde ananın oğlu kim?

Okay.

Tamam aşkım.

There's no mama's boy in our family.

Ailemizde ananın oğlu yok.

So Audra and I, we're girls, so we're not the mama's boy because it has to be a man

Yani Audra ve ben, biz kızız, yani annenin oğlu değiliz çünkü erkek

or a boy.

ya da erkek olmak zorunda.

So that leaves our brother, James.

Geriye kardeşimiz James kaldı.

Why isn't James a mama's boy?

James neden ana kuzusu değil? Annemizle

I would say that he has a very normal relationship with our mom.

çok normal bir ilişkisi var diyebilirim .

They often disagree, and he is very independent.

Genellikle aynı fikirde değiller ve o çok bağımsız.

Okay.

Tamam aşkım.

So the key word here is "independent."

Yani buradaki anahtar kelime "bağımsız".

Our brother, James, is very independent, so he's not a mama's boy.

Kardeşimiz James çok bağımsız, bu yüzden ana kuzusu değil.

If our brother, James, had a very close but a little bit strange relationship with our

Kardeşimiz James'in annemizle çok yakın ama biraz garip bir ilişkisi olsaydı

mom, where our mom does everything for James, you know, James, whenever he has a bad day

, annemiz James için her şeyi yapar, bilirsiniz, James işte ne zaman kötü bir gün geçirse falan

at work or something, comes crying to our mom, that would be a mama's boy relationship.

ağlayarak annemize gelir , bu bir annenin erkek çocuğu ilişkisi olurdu.

Or if he lived in his mom's basement as an adult, or...

Ya da bir yetişkin olarak annesinin bodrumunda yaşıyorsa, ya da...

But that's okay.

Ama sorun değil.

Yep, yep.

Evet evet. Sorun

That's okay.

yok.

Or, you know, had her do his laundry and make him dinner and do all of those things.

Ya da çamaşırlarını ona yıkattı, ona akşam yemeği hazırladı ve tüm bunları yaptı.

That could potentially be mama's boy.

Bu potansiyel olarak annemin oğlu olabilir.

I should mention, though, that this is a very cultural expression, too, because in many

Yine de bunun çok kültürel bir ifade olduğunu belirtmeliyim , çünkü birçok

cultures, men do live with their moms for a lot longer, but in North America, there's

kültürde erkekler anneleriyle çok daha uzun süre yaşarlar, ancak Kuzey Amerika'da

often people try to be more independent early on.

insanlar genellikle erken yaşlarda daha bağımsız olmaya çalışır.

So there's also a cultural difference here.

Yani burada da bir kültür farkı var.

All right.

Elbette.

Well, let's look at a couple more expressions.

Pekala, birkaç ifadeye daha bakalım.

Okay, Audra.

Tamam, Audra.

So I have a question for you.

Bu yüzden sana bir sorum var.

We're not doing the game anymore.

Artık oyun yapmıyoruz.

We're just going to talk about some other expressions.

Sadece diğer bazı ifadeler hakkında konuşacağız.

So I have here the expression "runs in the family."

Bu yüzden burada "aileden geliyor" ifadesi var.

When something runs in the family, it means there is a trait, like a genetic trait or

Ailede bir şey olduğunda, bu, ailedeki birçok insanın sahip olduğu genetik bir özellik veya kişilik özelliği gibi bir özellik olduğu anlamına gelir

a personality characteristic that many people in the family have.

.

Audra, in our family, what is something that runs in our family?

Audra, ailemizde, ailemizde var olan bir şey nedir?

So what's something many people in our family have or do?

Peki ailemizdeki birçok insanın sahip olduğu veya yaptığı bir şey nedir?

Potentially I would say we all have a sweet tooth, so we all love candy or sugar or baked

Potansiyel olarak hepimizin tatlıya düşkün olduğunu söyleyebilirim, bu yüzden hepimiz şekere, şekere veya unlu

goods or cake or cookies.

mamullere, pastaya veya kurabiyelere bayılırız.

Okay.

Tamam aşkım.

So that's perfect.

Yani bu mükemmel.

So we all have a sweet tooth in our family.

Yani hepimizin ailesinde tatlı bir diş var.

The sweet tooth runs in our family.

Tatlı düşkünlüğü bizim ailemizde var.

It's a great example.

Bu harika bir örnek.

Okay.

Tamam aşkım.

Well, let's look now at the next expression, "to follow in someone's footsteps."

Pekala, şimdi bir sonraki ifadeye bakalım, "birinin ayak izlerini takip etmek."

When you follow in someone's footsteps, it means that you do the same thing or type of

Birinin ayak izlerini takip ettiğinizde, bu, ailedeki başka biriyle aynı şeyi veya türde bir şeyi yaptığınız anlamına gelir

thing as someone else in the family.

.

So Audra, did you follow in anyone's footsteps in our family?

Audra, ailemizden birinin izinden gittin mi?

So I did, in the end, follow in my dad's footsteps.

Ben de sonunda babamın izinden gittim.

He worked for a company in a corporate office, and likewise, I also work for a company in

Bir şirkette kurumsal ofiste çalıştı ve aynı şekilde ben de bir şirkette

a corporate office.

kurumsal ofiste çalışıyorum.

So Audra is a business person.

Yani Audra bir iş adamı.

She works in business, in a corporation, just like our father.

Tıpkı babamız gibi bir şirkette, ticarette çalışıyor.

Our father was a businessman, and he also worked in a corporation.

Babamız bir iş adamıydı ve aynı zamanda bir şirkette çalışıyordu.

So Audra has followed in our father's footsteps.

Yani Audra, babamızın izinden gitti.

Well, let's now look at the next expression, which sort of has to do with this.

Pekala, şimdi bir sonraki ifadeye bakalım, bununla bir nevi ilgisi var.

Our father was the breadwinner in our family.

Ailemizin geçimini sağlayan kişi babamızdı.

The breadwinner...

Ailenin geçimini sağlayan...

Audra, can you tell them, what is a breadwinner?

Audra, onlara ekmek kazananın ne olduğunu söyler misin?

So a breadwinner is the person who earns the income to support the family or earns a majority

Yani bir ekmek kazanan, aileyi desteklemek için gelir elde eden veya

of the income to support the family.

aileyi desteklemek için gelirin çoğunu kazanan kişidir.

Okay, so in our family, our dad was the breadwinner.

Tamam, yani bizim ailede babamız ekmek kazanandı.

Audra, you're married.

Audra, sen evlisin.

In your family, who's the breadwinner?

Ailenizde geçimini sağlayan kim?

So I would be the breadwinner in our family because I'm the sole person who is working

Yani ailemizin geçimini sağlayan kişi ben olurdum çünkü çalışan

and bringing home the big bucks.

ve eve büyük paralar getiren tek kişi benim.

Okay, nice.

Tamam güzel.

So Audra is a businesswoman, and she is the breadwinner in her family.

Yani Audra bir iş kadını ve ailesinin geçimini sağlayan kişi.

But Audra's married, so that leads to our next family expression, which is "stay-at-home

Ama Audra evli, bu da "evde oturan ebeveyn" olan bir sonraki aile ifademize götürür

parent".

.

So you can have a stay-at-home mom or a stay-at-home dad.

Böylece evde oturan bir anneniz veya evde oturan bir babanız olabilir.

What does a stay-at-home mom or dad do?

Evde oturan anne veya baba ne yapar?

So my mom was a stay-at-home parent.

Yani annem evde oturan bir ebeveyndi.

She would clean the house, she would do the grocery shopping, she would cook the meals.

Evi temizler, market alışverişini yapar, yemekleri o yapardı.

And she would take care of the children.

Ve çocuklarla o ilgilenecekti.

And take care of the children.

Ve çocuklarla ilgilen.

Which was us.

Bizdik.

Okay, and so in your family, do both you and your husband work, or are one of you a stay-at-home

Pekala, peki, ailenizde hem siz hem de kocanız çalışıyor musunuz, yoksa biriniz evde oturan bir

parent?

ebeveyn misiniz?

So my husband is the stay-at-home parent, which means he gets the fun of taking care

Yani kocam evde oturan ebeveyn, yani

of children, cleaning the house, grocery shopping, and ordering in pizza for us.

çocuklara bakmaktan, evi temizlemekten, market alışverişinden ve bizim için pizza sipariş etmekten zevk alıyor.

Okay, so we can call him a stay-at-home parent or a stay-at-home dad.

Tamam, ona evde oturan bir ebeveyn veya evde oturan bir baba diyebiliriz.

Because he stays home with the children and takes care of them and does exactly what Audra

Çünkü evde çocuklarla kalıyor ve onlara bakıyor ve Audra'nın bahsettiği şeyi aynen yapıyor

mentioned.

.

Okay, great.

Tamam harika.

So we...

Yani biz...

So I guess in this way, you are the breadwinner, just like our father was the breadwinner.

Yani sanırım bu şekilde, geçimini sağlayan sensin, tıpkı babamızın geçimini sağlayan kişi olduğu gibi.

So that's another way where you follow in our father's footsteps.

Demek babamızın izinden gitmenin başka bir yolu da bu.

So that's all for today for family expressions.

Aile ifadeleri için bugünlük bu kadar.

I'd like to thank you, Audra, for coming here and helping us teach these great expressions.

Audra, buraya gelip bu harika ifadeleri öğretmemize yardım ettiğin için sana teşekkür etmek istiyorum.

So thank you for your time.

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.

Audra, is there anything you want to say to our audience before you go?

Audra, gitmeden önce dinleyicilerimize söylemek istediğin bir şey var mı?

Thank you for tuning in and for watching Teacher Emma.

İzlediğiniz ve Öğretmen Emma'yı izlediğiniz için teşekkür ederiz.

Great.

Harika.

So, what I'm going to recommend you do is after watching this video, you can go to our

Bu yüzden, size tavsiye edeceğim şey, bu videoyu izledikten sonra,

website at www.engvid.com, and there you can take a quiz where you can practice all the

www.engvid.com adresindeki web sitemize gidebilir ve burada bugün burada yeni öğrendiğiniz tüm ifadeleri uygulayabileceğiniz bir sınava girebilirsiniz

expressions you just learned here today.

. YouTube kanalıma

I also recommend that you subscribe to my YouTube channel because we have a lot of other

abone olmanızı da tavsiye ederim çünkü

great resources on that channel where you can see things on grammar or pronunciation,

o kanalda dilbilgisi veya telaffuz,

reading, writing skills, all sorts of things.

okuma, yazma becerileri ve her türlü şey hakkında bir şeyler görebileceğiniz birçok başka harika kaynağımız var.

So I recommend you subscribe, and don't forget to ring the bell.

Bu yüzden abone olmanızı ve zili çalmayı unutmayın.

All right, well, thank you, and until next time, take care.

Pekala, teşekkür ederim ve bir dahaki sefere kadar kendinize iyi bakın.