Google engineer: AI has feelings: BBC News Review

Do computers have feelings?

Bilgisayarların duyguları var mı?

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir.

I'm Neil. And I'm Sian. A Google engineer has said that one

Ben Neil. Ben de Sian'ım. Bir Google mühendisi,

of the company's artificial intelligence systems might have its own feelings.

şirketin yapay zeka sistemlerinden birinin kendine has hisleri olabileceğini söyledi.

More about that coming up.

Bununla ilgili daha fazlası geliyor.

But remember there's a quiz on our website where you can test yourself

Ancak, web sitemizde, bugünün programından

on the words and phrases from today's programme.

kelime ve deyimler üzerinde kendinizi test edebileceğiniz bir sınav olduğunu unutmayın .

Now, back to the story

Şimdi,

Machines with feelings.

Duyguları Olan Makineler hikayesine geri dönelim.

They're a favourite of science fiction. Now a Google engineer claims

Onlar bilimkurgunun gözdesi . Şimdi bir Google mühendisi,

one of the company's artificial intelligence systems is sentient.

şirketin yapay zeka sistemlerinden birinin duyarlı olduğunu iddia ediyor.

Meaning it has feelings. Blake Lemoine says

Demek ki duyguları var. Blake Lemoine,

the Lamda system is not only capable of having natural conversations,

Lamda sisteminin yalnızca doğal konuşmalar yapma yeteneğine sahip olmadığını,

but also has desires which should be respected.

aynı zamanda saygı duyulması gereken arzulara da sahip olduğunu söylüyor.

But Google has strongly rejected the idea.

Ancak Google bu fikri şiddetle reddetti.

OK, Sian, you've been looking at the headlines.

Tamam, Sian, manşetlere bakıyorsun.

What have you got? OK, we have 'come to life',

Neye sahipsin? Tamam, "canlandık",

'mind of its own', and 'taken in by'. This is NewsReview from BBC

"kendi aklını başına topladık" ve " alındık". Bu, BBC

Learning English.

Learning English'ten NewsReview.

Let's have a look at our first headline.

İlk başlığımıza bir göz atalım.

This one is from the Washington Post.

Bu, Washington Post'tan.

The expression we are looking at here is 'come to life'.

Burada baktığımız ifade 'canlanmak'tır.

Now, that's quite straightforward, isn't it, Sian?

Şimdi, bu oldukça açık, değil mi Sian?

Something that wasn't alive is then alive.

Canlı olmayan bir şey o zaman canlıdır.

Like Frankenstein's monster.

Frankenstein'ın canavarı gibi.

Yeah, on one level, that's correct.

Evet, bir düzeyde, bu doğru.

So in this headline the expression 'come to life' is used literally,

Yani bu başlıkta 'canlanmak' ifadesi tam anlamıyla kullanılıyor,

but often, it's not.

ancak çoğu zaman öyle değil.

No, and in that case we use it to describe things that become more real,

Hayır ve bu durumda onu daha gerçek

or a more exciting. You've got an example.

veya daha heyecan verici hale gelen şeyleri tanımlamak için kullanırız. Bir örneğiniz var.

Yes. So recently,

Evet. Geçenlerde

I went to a party.

bir partiye gittim.

It was very boring.

Çok sıkıcıydı.

Nothing was happening.

Hiçbir şey olmuyordu.

Then Neil arrived, started dancing.

Sonra Neil geldi, dans etmeye başladı.

The whole party came to life.

Bütün parti canlandı.

OK. Great example.

TAMAM. Harika bir örnek. Memleketiniz

You have got another one about your home town which is a bit boring.

hakkında biraz sıkıcı olan bir tane daha var .

Most of the year it's very boring.

Yılın çoğu çok sıkıcı.

Nothing much happens. But in the summer.

Pek bir şey olmuyor. Ama yaz aylarında.

We have festivals at the weekends, and the whole town comes to life.

Hafta sonları festivallerimiz var ve tüm kasaba canlanıyor.

OK, let's have a look at that again.

Tamam, buna tekrar bir göz atalım. Bir

Let's have a look at our next headline.

sonraki başlığımıza bir göz atalım.

This one is from AXIOS.

Bu AXIOS'tan.

The expression is 'a mind of its own'.

İfade 'kendi başına bir zihin' dir.

This is interesting because usually we use it to talk

Bu ilginç çünkü genellikle canlı olmadığı açıkça belli olan şeyler hakkında konuşmak için kullanırız

about things that are obviously not alive.

.

So machines or objects. And we use it to say that they are difficult to control.

Yani makineler veya nesneler. Ve onları kontrol etmenin zor olduğunu söylemek için kullanırız.

Yeah. So you know, in the supermarket, you get the trolley.

Evet. Yani bilirsin, süpermarkette el arabasını alırsın.

The one that. You can't push in this direction.

olan Bu yönde zorlayamazsınız.

It will only go in that direction.

Sadece bu yönde gidecek.

It's got a mind of its own.

Kendine ait bir aklı var.

Exactly. Or the coffee machine.

Kesinlikle. Veya kahve makinesi.

Ah, the where you press for the coffee,

Ah, kahve için bastığınız yer

but only hot water comes out.

ama sadece sıcak su çıkıyor.

Exactly. It's got a mind of its own.

Kesinlikle. Kendine ait bir aklı var.

Can we use this to talk about people?

Bunu insanlar hakkında konuşmak için kullanabilir miyiz?

Yeah, we can use it to describe people who make their own decisions.

Evet, kendi kararlarını veren insanları tanımlamak için kullanabiliriz.

They don't do what is expected of them.

Kendilerinden bekleneni yapmıyorlar.

So they have a mind of their own.

Yani kendilerine ait bir akılları var.

Let's take a look at that one more time.

Buna bir kez daha bakalım.

OK, Sian. Our next headline, please.

Tamam, Sian. Bir sonraki başlığımız lütfen.

This one is from the Guardian:

Bu, Guardian'dan:

We are looking at 'taken in by something'.

'Bir şeye kapılmış'a bakıyoruz.

So, when you are taken in by something,

Yani, bir şeye aldandığınızda,

you are made to believe it's true -

onun doğru olduğuna inandırılırsınız - öyle

even though it isn't. So you are tricked by something.

olmasa bile. Yani bir şey tarafından kandırılıyorsunuz.

So the headline here is saying it's very normal to be tricked by machines.

Yani buradaki başlık, makineler tarafından kandırılmanın çok normal olduğunu söylüyor.

I've got an example,

Bir örneğim var

Sian, have you ever received one of those emails asking

Sian, hiç banka bilgilerini isteyen e-postalardan birini aldın mı

for your bank details?

?

The ones that say you'll win hundreds of pounds, thousands of pounds.

Yüzlerce lira, binlerce lira kazanacağım diyenler.

Yeah, one of those. Well, don't get taken in by it.

Evet, onlardan biri. Pekala, buna aldanma.

Lots of people do get taken in by these tricks, and

Pek çok insan bu numaralara kapılır ve

that's normally how we use it. 'You get'

normalde biz onu böyle kullanırız.

or 'you are' taken in by something. Not 'something takes you in'.

Bir şeye 'alırsın' veya 'sen' alınırsın. 'Bir şey seni içine alır' değil.

So, normally it's used in the passive form.

Yani normalde pasif formda kullanılır.

That's right. And you can also get taken in by a person,

Bu doğru. Ayrıca,

someone who is often quite charming.

genellikle oldukça çekici olan biri tarafından da etkilenebilirsiniz. Senin

Like you Neil. Oh, thank you very much. But, don't worry,

gibi Neil. Çok teşekkür ederim. Ama merak etme,

I'm not trying to trick you. Let's have another look.

seni kandırmaya çalışmıyorum. Başka bir göz atalım.

We've had 'come to life',

'Canlandık',

'mind of its own' and 'taken in by'.

'kendi aklımıza geldi' ve 'alındık'.

And 'come to life' can mean 'become alive or become more exciting'.

Ve 'canlanmak', 'canlanmak veya daha heyecanlı hale gelmek' anlamına gelebilir.

If something has a mind of its own.

Bir şeyin kendine ait bir aklı varsa.

It's hard to control.

Kontrol etmek zor.

And if you're taken in by something, you're tricked by it.

Ve eğer bir şeye kapılırsan, onun tarafından kandırılırsın.

If you'd like your English to come to life,

İngilizcenizin canlanmasını istiyorsanız,

then you know where to go. Visit our website at bbclearningenglish.com.

nereye gideceğinizi biliyorsunuz. Bbclearningenglish.com adresindeki web sitemizi ziyaret edin.

Thanks for joining us, and goodbye. Goodbye.

Bize katıldığınız için teşekkürler ve hoşçakalın. Güle güle.