Climate crisis: Last warning for humanity? BBC News Review

Climate change is 'code red for humanity', says the United Nations.

Birleşmiş Milletler, iklim değişikliğinin 'insanlık için kırmızı kod ' olduğunu söylüyor.

Hi, I'm Tom. Joining me this morning is Catherine. Hi Catherine.

Merhaba, ben Tom. Bu sabah bana katılan Catherine. Merhaba Catherine.

Hello Tom. Hello everybody. And if you'd like to do a quiz on

Merhaba Tom. Herkese merhaba. Ve bugünün kelime dağarcığıyla ilgili bir sınav yapmak isterseniz

today's vocabulary, just go to our website bbclearningenglish.com.

, web sitemiz bbclearningenglish.com'a gitmeniz yeterli .

Now, let's hear more on this story from this BBC News report:

Şimdi, bu hikaye hakkında daha fazlasını BBC Haber raporundan dinleyelim:

So, the UN is set to release a new report on the effects of climate change.

Yani, BM iklim değişikliğinin etkileri hakkında yeni bir rapor yayınlamaya hazırlanıyor.

It's going to contain details about the impact of climate change

İklim değişikliğinin

on the natural world. It's expected to be the strongest warning yet.

doğal dünya üzerindeki etkisi hakkında ayrıntılar içerecek. Şimdiye kadarki en güçlü uyarı olması bekleniyor.

And it warns about what might happen if global temperature rises

Ayrıca, küresel sıcaklık artışları sanayi öncesi seviyelerin

are not kept to 1.5° Celsius above pre-industrial levels.

1,5°C üzerinde tutulmazsa neler olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor .

So, serious news there from the UN.

Yani, BM'den ciddi haberler var.

Serious indeed. Thank you, Catherine.

Gerçekten ciddi. Teşekkürler Catherine.

Now, you have three words and expressions picked out from the media

Şimdi, bugünün hikayesini anlatmak için medyadan seçilmiş üç kelimeniz ve ifadeniz var

to describe today's story, right?

, değil mi?

Yes, we are looking at: 'stark', 'a wake-up call' and 'dire'.

Evet, bakıyoruz: 'kesin', 'uyandırma çağrısı' ve 'korkunç'.

'Stark', 'a wake-up call' and 'dire'.

"Stark", "uyandırma çağrısı" ve "korkunç".

Catherine, let's have a look at your first headline please.

Catherine, ilk başlığına bir bakalım lütfen.

Sure. We are starting today in Scotland with The National – the headline:

Elbette. Bugün İskoçya'da The National ile başlıyoruz - manşet:

'Stark' – clear and unpleasant.

'Açık ve tatsız'.

Catherine, what can you tell us about 'stark'?

Catherine, bize 'kesin' hakkında ne söyleyebilirsin?

Well, 'stark', Tom, is an adjective. The spelling is: S-T-A-R-K.

Pekala, 'kesin' Tom bir sıfattır. Yazılışı şöyledir: S-T-A-R-K.

And as you said it means clear and unpleasant.

Ve dediğin gibi, açık ve nahoş anlamına geliyor.

So, the warning that the UN has given

Dolayısıyla BM'nin

about climate change is a clear warning.

iklim değişikliği konusunda yaptığı uyarı açık bir uyarıdır.

It's an unpleasant warning. It's really, kind of...

Bu hoş olmayan bir uyarı. Bu gerçekten, biraz...

the idea is shocking and something that's very difficult to ignore.

fikir şok edici ve göz ardı edilmesi çok zor bir şey.

So, we're talking about 'stark' in the context of climate change,

Dolayısıyla,

which is obviously a hugely important global issue.

açıkça çok önemli bir küresel sorun olan iklim değişikliği bağlamında 'açık'tan bahsediyoruz.

When could we use this word in more everyday speech,

Bu kelimeyi daha günlük konuşmada

or an everyday context?

veya günlük bağlamda ne zaman kullanabiliriz?

Yeah, we get 'stark' warnings all the time and in our personal life

Evet, her zaman 'sert' uyarılar alıyoruz ve özel hayatımızda

– you imagine a child at school and this child is misbehaving,

- okulda bir çocuk hayal edin ve bu çocuk yaramazlık yapıyor

and the first couple of times the teacher, kind of...

ve ilk birkaç kez öğretmen, bir nevi...

you know, just checks them quite gently,

bilirsiniz, onları oldukça kontrol ediyor nazikçe,

  but maybe the third or fourth time of bad behaviour,

ama belki üçüncü veya dördüncü kez kötü davranış sergilerlerse, öğretmenden

they're going to get a 'stark' warning from the teacher.

"sert" bir uyarı alacaklardır.

Maybe a kind of... you know, a threat of punishment

Belki bir tür... bilirsiniz, bir ceza tehdidi

or they might raise their voice a little bit.

ya da seslerini biraz yükseltebilirler.

And then the child will be really, really clear

Ve o zaman çocuk, davranışını değiştirmezse olası sonuçlar konusunda gerçekten çok net olacaktır

about the possible consequences if they don't change their behaviour.

.

Yeah, they could get a letter home or something like that.

Evet, eve bir mektup ya da onun gibi bir şey alabilirler.

... Yeah. Yeah.

... Evet. Evet.

So, we could have a 'stark warning'.

Yani, 'kesin bir uyarı' alabiliriz.

Are there any other collocations that go with this adjective 'stark'?

Bu 'çıplak' sıfatına uyan başka eşdizimler var mı?

Yes, we can talk... it means, in the sense of clarity –

Evet, konuşabiliriz... bunun anlamı, netlik anlamında –

things being very clear – you can talk about a 'stark contrast':

her şey çok açıkken – 'kesin bir karşıtlıktan' söz edebilirsiniz:

two things are very, very different – there's a 'stark contrast'.

iki şey çok, çok farklıdır – 'kesin bir karşıtlık' vardır.

So, we could say that black is a 'stark contrast' to white, right?

Yani, siyahın beyaza 'kesin bir zıtlık' olduğunu söyleyebiliriz, değil mi?

As a basic example. Now, I know that there's one other collocation,

Temel bir örnek olarak. Şimdi,

which is quite common in British English,

İngiliz İngilizcesinde oldukça yaygın olan,

which is 'stark naked', right?

'çıplak' olan başka bir eşdizim olduğunu biliyorum, değil mi?

'Stark naked', yes. You...

'Çıplak', evet. Sen...

you use that especially if somebody sort of....

bunu özellikle birileri...

if you surprise somebody when they're getting changed, for example.

birini değiştirirken şaşırttığın zaman kullanırsın , örneğin.

You might say, 'Ooh, they were stark naked!'

"Ooh, çırılçıplaktılar!" diyebilirsiniz.

They were clearly and unpleasantly naked, you could almost say! OK.

Açıkça ve nahoş bir şekilde çıplaktılar, neredeyse diyebilirdiniz! TAMAM.

Thank you for that Catherine. Thanks for the examples.

Bunun için Catherine'e teşekkür ederim. Örnekler için teşekkürler. Özet

Let's take a look at our summary slide please:

slaytımıza bir göz atalım lütfen:

OK. Today we're talking about a 'stark' warning from the UN on

Tamam. Bugün BM'den iklim değişikliği konusunda 'sert' bir uyarıdan bahsediyoruz

climate change. The UN, in 2019, also delivered a 'stark' warning

. BM, 2019'da ayrıca bir doğa kaybı raporundan 'kesin' bir uyarıda bulundu

from a report on nature loss and we did a News Review about this.

ve bununla ilgili bir Haber İncelemesi yaptık.

Catherine, how can the audience find this?

Catherine, izleyiciler bunu nasıl bulabilir?

You just have to click the link.

Linke tıklamanız yeterli. Açıklamadaki

Just click the link in the description.

bağlantıya tıklamanız yeterli .

Great! Catherine, let's have a look at your second headline please.

Harika! Catherine, ikinci başlığına bir bakalım lütfen.

Yes, we're here with the BBC News and the headline:

Evet, BBC News ve şu başlıkla karşınızdayız:

'A wake-up call' – a shocking event,

'Uyandırma çağrısı' – davranış ve tutumlarda değişikliklere neden olabilecek şok edici bir olay

which can cause changes in behaviour or attitude.

.

Catherine, over to you.

Catherine, sana kalmış.

Yes. Now, we start with 'a'. Then the second word: 'wake' – W-A-K-E.

Evet. Şimdi 'a' ile başlıyoruz. Sonra ikinci kelime: 'uyan' – UYANDIR.

Third word is 'up' – U-P. But – those two words,

Üçüncü kelime 'yukarı' - U-P. Ancak - bu iki kelime,

'wake' and 'up', are joined with a hyphen when you write them.

'uyandırma' ve 'kalkma', yazdığınızda kısa çizgi ile birleştirilir.

And the final word is 'call' – C-A-L-L.

Ve son kelime 'arayın' – C-A-L-L.

So, you have 'a wake-up call'. Now, Tom,

Yani, 'uyandırma servisiniz' var. Tom,

I'm sure you've had 'a wake-up call' in a hotel,

eminim hayatının bir döneminde bir otelde 'uyandırma servisi' almışsındır,

haven't you, at some point in your life?

değil mi ?

I have, yeah. 'A wake-up call' in a hotel is when someone gives

Evet. Bir otelde 'uyandırma servisi', birinin

you a phone call to wake you up, or stop you from sleeping.

sizi uyandırmak veya uyumanızı engellemek için telefon etmesidir.

Yes, and it's a bit of a shock, isn't it? When you're lying...

Evet ve bu biraz şok edici, değil mi? Yalan söylediğinde...

you wake up in a strange bed with the phone ringing

yabancı bir yatakta telefon çalarken uyanırsın

and you're, like, 'Where am I? What's happening?'

ve 'Neredeyim ben? Ne oluyor?'

It sort of makes you jump a bit, doesn't it?

Bu seni biraz zıplatıyor, değil mi? Bu

It's... it's alarming, yeah. And you could say it causes alarm, yeah.

... endişe verici, evet. Ve alarma neden olduğunu söyleyebilirsin, evet.

Yes. Which is why we call it an 'alarm call' sometimes.

Evet. Bu yüzden bazen buna 'alarm çağrısı' diyoruz.

So, that's the kind of idea of 'a wake-up call' originally.

Yani, başlangıçta bu tür bir 'uyandırma çağrısı' fikri.

Now, in this context,

Şimdi, bu bağlamda,

we're not talking about hotels and making you wake up in the morning,

otellerden ve sizi sabah uyandırmaktan bahsetmiyoruz,

but we are talking about a shock: something that, kind of,

ama bir şoktan bahsediyoruz:

jolts you into reality and makes you pay attention and take action.

sizi bir nevi gerçeğe sarsacak, dikkatinizi vermenizi ve harekete geçmenizi sağlayacak bir şey.

OK. So, we're talking about 'wake-up call',

TAMAM. Yani,

again in this serious context of climate change.

yine bu ciddi iklim değişikliği bağlamında 'uyandırma çağrısı'ndan bahsediyoruz.

Could you give us an example of when we can use 'wake-up call'

'Uyandırma çağrısı'nı

in a more everyday context?

daha günlük bir bağlamda kullanabileceğimiz durumlara bir örnek verebilir misiniz?

Yes. Well, if you think about those lazy students, Tom.

Evet. O tembel öğrencileri düşünürsen, Tom.

I'm sure you weren't one but, you know, there's always that time

Eminim öyle değildin ama, bilirsin, üniversitede öyle zamanlar olur

at university when you get fed up of working really hard

ki gerçekten çok çalışmaktan sıkılırsın ve

and the grades slip a bit and it's a bit...

notların biraz düşer ve bu biraz...

Yeah, I heard... I heard about that time – never happened to me, obviously.

Evet, duydum... Ben o zamanı duydum - açıkçası bana hiç olmadı.

Yes... I'm sure, I'm sure. And then one day you get a grade,

Evet... Eminim, eminim. Ve sonra bir gün bir not alıyorsun,

which is really quite low: it's a D, maybe an E even, and you go,

ki bu gerçekten oldukça düşük: D, hatta belki E ve sen,

'Ugh... oh, no! Right, party time's over.

'Ugh... oh, hayır! Tamam, parti zamanı bitti.

I'm going to have to start working,

Çalışmaya başlamak zorunda kalacağım,

because if I don't I'm going to fail this course.'

çünkü eğer yapmazsam bu dersten kalacağım.'

So, that bad grade – that D or that E – was a 'wake-up call'

Yani, o kötü not – o D veya o E – bir 'uyandırma çağrısıydı'

because it makes you get back to reality, work harder.

çünkü gerçekliğe geri dönmenizi, daha çok çalışmanızı sağlıyor.

So, a serious warning that makes you change your behaviour

Bu nedenle, davranışınızı değiştirmenizi sağlayan ciddi bir uyarı

is 'a wake-up call'.

'uyandırma çağrısıdır'.

So, low grades are 'a wake-up call' to lazy students

Yani, düşük notlar tembel öğrenciler için 'uyandırma çağrısı'

and of course... Should be.

ve tabii ki... Olmalı.

...and of course, anyone watching this

...ve tabii ki, bunu izleyen herkes eğitiminin

is taking ownership of their education

sahipliğini üstleniyor

and will not need that 'wake-up call'. Great!

ve bu "uyandırma çağrısına" ihtiyacı olmayacak. Harika!

Let's have our summary slide please:

Özet slaytımızı alalım lütfen:

OK. Talking about waking up, we have another News Review

Tamam. Uyanmaktan bahsetmişken, karantina sırasında uyuyamayan insanlarla ilgili başka bir Haber İncelememiz var

on people who can't sleep during lockdown.

.

Catherine, where can they find this?

Catherine, bunu nerede bulabilirler?

Just click that link.

Sadece o bağlantıyı tıklayın. Açıklamadaki

Click that link in the description. Great!

o bağlantıya tıklayın . Harika!

Catherine, let's have a look at our next headline for today please.

Catherine, bugün için bir sonraki manşetimize bir göz atalım lütfen.

And we're in Ireland now: RTE – the headline:

Ve artık İrlanda'dayız: RTE – manşet:

'Dire' – very serious; bad.

'Korkunç' – çok ciddi; kötü.

Catherine, what can you tell us about this word?

Catherine, bize bu kelime hakkında ne söyleyebilirsin?

It has four letters, Tom: D-I-R-E. It's pronounced 'dire' and yes,

Dört harfi vardır, Tom: D-I-R-E. 'Korkunç' olarak telaffuz ediliyor ve evet,

it means very, very serious or very, very bad.

çok, çok ciddi veya çok, çok kötü anlamına geliyor.

So, in the headline 'dire climate change warnings' – we've also

Dolayısıyla, 'korkunç iklim değişikliği uyarıları' başlığında –

spoken about 'stark warnings' today.

bugün 'kesin uyarılar'dan da bahsettik.

What's the difference between these two adjectives 'dire' and 'stark'?

Bu iki sıfat 'korkunç' ve 'kesin' arasındaki fark nedir?

Yes, they're very closely related.

Evet, çok yakından ilişkililer.

They talked about 'dire warnings' and 'stark warnings'.

'Korkunç uyarılardan' ve 'kesin uyarılardan' bahsettiler.

'Stark' means it's really, really clear: if something's 'stark',

"Açık", gerçekten çok net olduğu anlamına gelir: Bir şey "kesin" ise,

it's obvious, it's very difficult to ignore.

barizdir, görmezden gelmek çok zordur.

If something's bad... sorry! If something's 'dire',

Bir şey kötüyse... Üzgünüm! Bir şey 'korkunç' ise,

it's really, really bad.

gerçekten çok kötüdür.

So, both of those words, 'stark' and 'dire',

Yani, bu kelimelerin her ikisi de, 'kesin' ve 'korkunç',

relate to something being serious, but 'stark' is clear – 'dire' is bad.

ciddi olan bir şeyle ilgilidir, ancak 'kesin' açıktır - 'korkunç' kötüdür.

And this word 'dire', when we talk about 'dire climate change warnings'

Ve bu 'korkunç' kelimesi, 'korkunç iklim değişikliği uyarıları'ndan -açıkça

– obviously warnings about climate change – things could get very bad:

iklim değişikliğiyle ilgili uyarılar- söz ettiğimizde, işler çok kötüye gidebilir:

big, serious context. Again, can we use it in more everyday speech?

büyük, ciddi bağlam. Yine, daha fazla günlük konuşmada kullanabilir miyiz?

Absolutely. Anything that is really, really bad – like, really,

Kesinlikle. Gerçekten, gerçekten kötü olan herhangi bir şey - gerçekten, gerçekten

really bad can be 'dire'. Anything from a film, to a song, to a party,

kötü gibi, 'korkunç' olabilir. Bir filmden bir şarkıya, bir partiden

to a pizza – you can get a terrible, really, really bad teacher... pizza!

bir pizzaya kadar her şey - berbat, gerçekten, gerçekten kötü bir öğretmen... pizza alabilirsiniz!

You can say, 'That pizza was absolutely dire!'

'Bu pizza kesinlikle korkunçtu' diyebilirsiniz. Hayatında yediğin

It means the worst pizza you've ever eaten.

en kötü pizza demek .

Yeah. It's, kind of, very disappointing, isn't it?

Evet. Bu biraz hayal kırıklığı yaratıyor, değil mi?

Terrible... just terrible ...if something's 'dire'.

Korkunç... sadece korkunç ...eğer bir şey 'korkunç' ise.

Anyway, hopefully no one's going to be thinking that our News Review is

Her neyse, umarım kimse bugünkü Haber İncelememizin

'dire' today, so on... on that funny joke, let's cut to the slide please.

'korkunç' olduğunu düşünmez, bu yüzden devam... bu komik şakada, hadi slayda geçelim lütfen.

OK. Catherine, can you recap today's vocabulary for the audience please?

TAMAM. Catherine, izleyiciler için bugünün kelime dağarcığını özetler misin lütfen?

Yes. We had 'stark' – clear and unpleasant.

Evet. Açık ve nahoş - 'kesin' yaşadık . Tutum veya davranışta değişikliklere neden olabilecek şok edici bir olay olan

We had 'a wake-up call' – a shocking event

'uyandırma çağrısı' aldık

which can cause changes to attitude or behaviour.

.

And 'dire', which means very serious and bad.

Ve çok ciddi ve kötü anlamına gelen 'dire'.

Thank you, Catherine. Don't forget – we have a quiz on today's vocabulary:

Teşekkürler Catherine. Unutmayın - bugünün kelime dağarcığıyla ilgili bir testimiz var:

bbclearningenglish.com is the website.

bbclearningenglish.com web sitesidir.

And of course we're all over social media as well.

Ve tabii ki sosyal medyanın her yerindeyiz.

That's it from us today. Thank you for being here and goodbye.

Bugünlük bizden bu kadar. Burada olduğun için teşekkür ederim ve hoşçakal.

Goodbye!

Güle güle!