Prices rise across the world: BBC News Review

Prices are rising around the world.

Fiyatlar tüm dünyada artıyor.

Now, interest rates are going up to deal with the crisis.

Şimdi krizle başa çıkmak için faiz oranları yükseliyor .

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir.

I'm Neil. And I'm Beth.

Ben Neil. Ben de Beth'im.

And we'll be looking at the vocabulary being used to talk

Ve

about the global economy.

küresel ekonomi hakkında konuşmak için kullanılan kelimelere bakacağız.

Remember, there's a quiz on a website about the vocabulary in this programme.

Unutmayın, bir web sitesinde bu programdaki kelimelerle ilgili bir sınav var.

But now some more on that story.

Ama şimdi bu hikaye hakkında biraz daha.

Food and energy prices are rising across the world,

Gıda ve enerji fiyatları dünya çapında artıyor, bu da

meaning millions now face tough choices in their daily lives.

milyonlarca insanın günlük yaşamlarında zorlu seçimlerle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.

Economists blame a combination of Covid, the war in Ukraine, and poor harvests.

Ekonomistler, Covid, Ukrayna'daki savaş ve kötü hasat kombinasyonunu suçluyor.

Now, central banks are putting up interest rates

Şimdi, merkez bankaları

to try to control the crisis.

krizi kontrol etmeye çalışmak için faiz oranlarını artırıyor.

You've been looking at the headlines.

Başlıklara bakıyorsunuz.

What's the vocabulary?

Kelime dağarcığı nedir?

We have 'the spectre of something', 'into the mire' and 'tightrope'.

'Bir şeyin hayaleti', 'bataklığa' ve 'ip'e sahibiz.

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir . İlk başlığımıza

Let's have a look at our first headline.

bir göz atalım .

This one comes from The Guardian:

Bu, The Guardian'dan geliyor:

Now, the expression that we're looking at

Şimdi, baktığımız ifade

is 'the spectre of something'. A spectre is a ghost, isn't it?

'bir şeyin hayaleti'. Hayalet hayalettir, değil mi?

Yeah, that's absolutely right.

Evet, bu kesinlikle doğru.

And you're probably wondering, Neil:

Ve muhtemelen merak ediyorsundur, Neil:

Why are we talking about ghosts?

Neden hayaletlerden bahsediyoruz?

Yeah. I am

Evet. Ben

Is it because a ghost is a scary thing?

hayalet korkutucu bir şey olduğu için mi?

Well, yes it is. 'The spectre of something' is the possibility

Evet, öyle. ' Bir şeyin hayaleti',

of something bad happening.

kötü bir şey olma olasılığıdır.

So, in this case,

Yani, bu durumda,

it's a possible recession.

olası bir durgunluk.

So, for example, we could talk about the spectre of climate change

Örneğin, iklim değişikliği hayaletinden

or the spectre of nuclear war.

veya nükleer savaş hayaletinden bahsedebiliriz.

These are really serious things,

Bunlar gerçekten ciddi şeyler

but could we use this for more light hearted situations?

ama bunu daha kaygısız durumlar için kullanabilir miyiz?

For example, the spectre of my dentist appointment next week.

Örneğin, gelecek haftaki dişçi randevumun hayaleti.

No, not really.

Hayır gerçek değil.

We use this expression for unpleasant things that may happen in the future

Bu tabiri ileride olabilecek

and will probably happen to a lot of people. And, by the way,

ve muhtemelen pek çok kişinin başına gelecek tatsız şeyler için kullanırız. Ve bu arada,

there's a spelling difference.

bir yazım farkı var.

So, 'spectre' in British English ends in

Yani, İngiliz İngilizcesinde 'spectre',

're', but in the US it finishes with 'er'.

're' ile biter, ancak ABD'de 'er' ile biter.

  OK, let's have a look at that again.

Tamam, buna tekrar bir göz atalım. Bir

Time now for our next headline.

sonraki başlığımızın zamanı geldi.

This one comes from City A.M.

Bu, City A.M.'den geliyor.

The expression here is 'into the mire'. And the mire is an area of muddy,

Buradaki tabir 'bataklığa'dır. Ve bataklık çamurlu,

dirty, swampy ground - difficult to move through.

kirli, bataklık bir zemindir - içinden geçmesi zordur.

You can get stuck. Yeah. That's right.

Sıkışabilirsin. Evet. Bu doğru.

But in this case,

Ama bu durumda ve

and in this headline,

bu başlıkta

we are not talking about a physical place,

fiziksel bir yerden bahsetmiyoruz,

but we're talking about a tricky or difficult situation.

hileli veya zor bir durumdan bahsediyoruz.

So if the global markets are in the mire,

Yani küresel piyasalar batağa saplanmışsa,

it means they're in a bad situation.

kötü durumdalar demektir.

Can we talk about people, though,

Yine de,

using this expression 'into the mire' or 'mired in something'?

'batağa saplanmış' veya 'bir şeye saplanmış' bu ifadeyi kullanarak insanlardan söz edebilir miyiz?

Yes, we can and we do very often hear this with politicians.

Evet, bunu politikacılardan çok sık duyuyoruz ve duyuyoruz .

So if there is some kind of political scandal,

Dolayısıyla, bir tür siyasi skandal varsa,

we can say that the politician is mired in scandal, and there is an element

politikacının skandala saplandığını ve

of them doing something bad or they've done something unpleasant.

kötü bir şey yapma unsurunun olduğunu veya hoş olmayan bir şey yaptığını söyleyebiliriz.

OK. Let's take a look at that again.

TAMAM. Buna tekrar bir göz atalım.

Now for our next headline, please.

Şimdi sıradaki başlığımıza geçelim lütfen.

This one comes from The Indian Express.

Bu, The Indian Express'ten geliyor.

'Tightrope'. Beth,

'Cambazın yürüdüğü ip'. Beth,

have you ever been to the circus?

hiç sirke gittin mi?

Oh, I have when I was a child,

Ah, çocukken severdim

but I really didn't like the clowns. What's wrong with the clowns?

ama palyaçoları gerçekten sevmezdim. Palyaçoların nesi var? Aslında

Do you know what I really like,

neyi sevdiğimi biliyor musun

though? It's that act where you walk along a rope.

? Bir ip boyunca yürüdüğün o hareket.

You could fall off.

Düşebilirsin.

There's danger on either side.

Her iki tarafta da tehlike var.

Now that is called a tightrope. And in the headline,

Şimdi buna ip denir. Ve manşette,

we saw 'tightrope' used to talk about a situation

where even a little mistake can lead to disaster.

en ufak bir hatanın bile felakete yol açabileceği bir durumdan bahsederken kullanılan 'ip'i gördük.

So, what the headline writer is saying is

Dolayısıyla, manşet yazarının söylediği şey,

that dealing with inflation can be very difficult to do successfully.

enflasyonla başarılı bir şekilde başa çıkmanın çok zor olabileceğidir.

There is risk. There is danger.

Risk var. Tehlike var.

There is also a longer version of this expression 'to walk a tightrope'.

Bu 'ipte yürümek' ifadesinin daha uzun bir versiyonu da var.

That's right.

Bu doğru.

And 'to walk a tightrope' is to deal with a very difficult situation.

Ve 'ipte yürümek' çok zor bir durumla uğraşmaktır.

So, imagine that you're planning a wedding.

Yani, bir düğün planladığınızı hayal edin.

You've got to think about who you're going to invite, and also how much money

Kimi davet edeceğinizi ve ayrıca ne kadar paranız

do you have? Yeah.

olduğunu düşünmelisiniz. Evet.

And who are you gonna leave off that guest list?

Ve o konuk listesinden kimleri çıkaracaksın?

OK, let's have a look at that again.

Tamam, buna tekrar bir göz atalım.

We have had 'the spectre

'

of something' - a bad thing

Bir şeyin hayaleti' yaşadık - başınıza gelen kötü bir şey

that is coming your way. 'Into the mire' -

. "Çamurun içine" -

in a bad, difficult, perhaps scandalous situation.

kötü, zor, belki de skandal bir durumda.

And a 'tightrope' - a small mistake and everything could go wrong.

Ve bir "ip" - küçük bir hata ve her şey ters gidebilir.

So' don't get stuck in the mire with your English. Head over

Bu yüzden İngilizceniz ile çamura saplanıp kalmayın . Bu programdaki tüm sözcükleri bir testle

to our website or app where you can practise all of the vocabulary

uygulayabileceğiniz web sitemize veya uygulamamıza gidin

from this programme with a quiz.

.

And there's more examples there as well.

Ve orada da daha fazla örnek var .

Thank you for joining us, and goodbye. Bye.

Bize katıldığınız için teşekkür ederiz ve hoşçakalın. Hoşçakal.