Learn 6 Body Idioms in English: get cold feet, play by ear...

Hi. Welcome back to www.engvid.com. My name's Adam.

Merhaba. www.engvid.com a tekrar hoşgeldiniz. Benim adım Adam.

Today's lesson is going to be about idioms,

Bugünkü dersimiz deyimler hakkında olacak.

everyday idioms that you will hear people use quite regularly in many situations,

İnsanların bir çok durumda oldukça fazla kullandığını duyacağınız günlük deyimler,

and we're going to look at body idioms. All of these idioms have some part of the body

ve biz bedensel deyimlere göz atacağız. Bütün bu deyimlerin içinde..

inside them.

..vücudun bir parçası vardır.

Now, again, just a little refresh... To refresh our memories: What is an idiom? An idiom is

Şimdi, tekrardan biraz hafızamızı tazeleyelim. Deyim nedir. Deyim...

an expression whose words alone don't mean what the actual idiom means. What that means

..tek başına kullanıldığındaki anlamından farklı anlama gelen kelimelerle ifade biçimidir.

is the words themselves and the actual meaning of the idiom are completely different.

Bu demektir ki, kelimelerin gerçek anlamlarıyla deyimde kullanıldığı anlamlar tamamen birbirinden farklıdır.

So, for example: "to get cold feet". Now, of course, in the wintertime if you take your

Mesela: "to get cold feet / ayağı üşütmek". Tabii ki kışın çoraplarınızı çıkarırsanız..

socks off, your feet are going to get cold, but that's not what this means.

ayaklarınız üşüyecektir, fakat burada bu anlama gelmez.

"To get cold feet" means to get scared. You're about to do something, you've been planning it, you

"to get cold feet" çekinmek/gözü yememek anlamına gelir. Birşey yapmak üzeresiniz, onu planlıyorsunuz,

know it's coming, you want to do it, but then at the last minute, you get cold feet. It

onun geleceğini biliyorsunuz, yapmak istiyorsunuz, fakat son dakikada, gözünüz yemiyor (you get cold feet)

means you get scared and you don't want to do it anymore; you want to back away from

Yani korktunuz ve artık onu yapmak istemiyorsunuz. O işi yapmaktan geri durmak istiyorsunuz.

doing this. Okay? You want to back out of it. So, the most common example of getting

Tamam mı? Ondan caymak istiyorsunuz. En yaygın örnek; evliliğinizin hemen öncesindeki..

cold feet is just before your wedding, and this happens to a lot of men. Tomorrow's the

..çekinme durumudur ve bu birçok erkeğin başına gelir. Diyelim ki yarın düğün günü.

wedding, let's say, I'm getting married tomorrow, and tonight I'm thinking:

Yarın evleniyorum, bu gece düşünüyorum:

"Oh my god, this is my last night of freedom. I don't want to do it. Forget it. Wedding's off."

"Aman tanrım, bu gece özgürlüğümün son gecesi. Bunu yapmak istemiyorum. Unut. Evliliği boşver."

So I have cold feet. Very common, happens to a lot of people. Doesn't have to be about wedding,

Yani gözüm yemedi (I have cold feet). Birçok insanın başına gelen oldukça yaygın bir durum.

it could be about anything; you're about to start a new job, you're about to move to a

Sadece evlilikte olmak zorunda değil, herhangi birşey hakkında olabilir. Yeni bir işe başlamak üzeresinizdir,

new house, you're about to do anything - last minute, you get scared, you don't want to

yeni bir eve taşınmak üzeresinizdir, son dakika işi yapmak üzeresinizdir, korkarsınız,

do it anymore.

onu artık yapmak istemiyorsunuzdur.

"To get something off one's chest", to get something off your chest. Now, this sounds

"To get something off one's chest / içini dökmek" göğsündekini dışarı çıkarmak. Şimdi bu oldukça açık görünüyor.

like pretty straightforward, but if you have something on your chest it means you're holding

fakat göğsünüzde bir şey olmasının anlamı; onu tutuyorsunuz ve çok ağır,

it and it's very heavy, and you really just want to... You just want to get it out. You

ve gerçekten sadece ... Sadece dışarı çıkarmak istiyorsunuz.

want to express something. It could be a secret, it could be a feeling you have for someone,

Birşey açıklamak istiyorsunuz. Bu bir sır olabilir, birisi hakkında hissettikleriniz olabilir,

it could be a complaint you have, but you just didn't want to say it. You've been holding

bir derdiniz olabilir, fakat sadece söylemek istemediniz. Onu içinizde tuttunuz ve içinizde tutuyorsunuz,

it inside and holding it inside, and it's been sitting right here, and it's heavy, and

ve tam burada oturuyor ve o ağır

you don't want to carry it anymore. You want to get it off your chest. So, you go into

ve artık onu taşımak istemiyorsunuz. Göğsünüzden dışarı çıkarmak istiyorsunuz.

your boss and you say:

Yani patronunuza gidip şunu söylüyorsunuz.

"Boss, I got to get something off my chest. You're a terrible boss. I don't want to work for you anymore.

"Patron, içimdekini döküyorum. Berbat bir patronsun. Artık senin için çalışmak istemiyorum.

Either pay me a lot more money or I'm leaving."

Ya bana daha fazla para ver ya da ayrılıyorum."

Or there's a girl you really like or a boy you really like, and you go up to this person and you say:

Veya gerçekten hoşlandığınız bir kız veya erkek var ve bu kişiye gidip söylüyorsunuz:

"I have to get something off my chest. I've been in love with you for like

"İçimi dökmek zorundayım. Sana beş yıldır aşığım.

five years. I can't hold it inside anymore. I have to get it off my chest, so I'm telling you."

Artık onu içimde tutamıyorum. Göğsümden atmak zorundayım, bu yüzden sana söylüyorum."

Okay? Then you feel much lighter, in theory.

Tamam mı? Böylece teorik olarak daha hafif hissedersin.

"To be in over one's head". Over one's head. Now, technically, if you go into the swimming

"To be in over one's head / çok zor bir durumda olmak" Birinin kafasının üstü. Şimdi, teknik olarak, eğer havuza yüzmeye giderseniz

pool and you go below the surface of the water, then you're in over your head, but it's the

ve suyun yüzeyinin altına inerseniz, böylece zor bir durumda olursunuz, diğer durumlar içinde aynısı geçerli.

same idea in other situations. If you're doing something that you can't handle, it's too

Eğer başa çıkamayacağınız bir şey yapıyorsanız, bu sizin için çok zordur,

difficult for you, then you're in over your head. So, for example, you got a job... You

öyleyse zor durumdasınızdır. Yani, mesela bir mesleğiniz var.

just finished university, you got a job, and somebody hired you to be the manager of a

Üniversiteyi yeni bitirdiniz., bir mesleğiniz var ve birisi sizi bütün departmanın yöneticisi olarak işe aldı.

whole department, and you think: "Yeah, no problem. I can do this." You have no experience

Düşünürsünüz " Evet, problem yok. Bunu yapabilirim." Hiç tecrübeniz yok,

doing it, but yeah, you can do it. So you go and it's... Right away you notice that

fakat evet yapabilirsiniz.

it's too difficult for you, you don't know what you're doing. The staff don't like you,

o anda onun sizin için çok zor olduğunu fark edersiniz, ne yapacağınızı bilmezsiniz. Personel sizin gibi değildir,

they don't respect you, they don't listen to you. You don't know what to do because

size saygı göstermiyorlar, sizi dinlemiyorlar. Ne yapacağınızı bilmiyorsunuz,

you're in over your head. You've taken on a job that's too big for you. Okay?

çünkü çok zor durumdasınızdır (you're in over your head). Sizin için çok büyük olan bir iş almışsınızdır. Tamam mı?

"To let one's hair down". Now, this obviously sounds like it should be for women, but it

"to let one's hair down / keyfine bakmak" Şimdi, kadınlar için olması gerekiyor gibi, fakat erkekler içinde olabilir.

could be for men, too. "To let your hair down" means to relax, just go do something fun,

"to let your hair down" rahat olmak, eğlenceli bir şey yapmak, kendini eğlendirmek,

enjoy yourself, do whatever you want. We... Generally, we do use this for women. For men,

ne istiyorsan onu yapmak anlamlarına gelir. Biz genelde bunu kadınlar için kullanırız. Erkekler içinse,

we say: "Loosen your tie". It's the same idea. "To loosen the tie" means relax, don't be

"loosen your tie (kravatını gevşet) / eğlenmene bak" deriz. "To loosen the tie" rahat ol, o kadar ciddi olma,

so serious, don't be so stiff. Relax, have fun, do whatever you want. Tomorrow's another

çok sert/gergin olma anlamlarına gelir. Rahat ol, eğlen, ne istiyorsan onu yap.

day, so let your hair down.

Yarın farklı bir gün, öyleyse "let your hair down / keyfine bak"

"To stick one's neck out". So if you stick... If I stick my neck out, you can come and chop

"To stick one's neck out / riske girmek" Yani eğer siz sopa... eğer ben boynumu uzatıp çıkarırsam, siz de gelip

it off, and I'm dead. So, "to stick one's neck out" is to take a risk, to take a big risk.

kesebilirsiniz ve ben de ölürüm. Yani, "to stick one's head" in anlamı risk almaktır, büyük bir risk.

So if you... If you gamble, if you invest in something and you put all your money into

Yani eğer siz...kumar oynarsanız, bir şeylere yatırım yaparsanız ve bu yatırıma bütün paranızı yatırırsanız,

this investment, then you're sticking your neck out. Now, we can also use this when we

o zaman büyük risk alırsınız "you're sticking your neck out ". Şimdi, bunu bir arkadaşımıza yardım etmeye..

go to help a friend. My friend is in trouble, my colleague is in trouble with the boss,

..gittiğimiz zaman da kullanabiliriz. Arkadaşımın başı dertte, iş arkadaşımın patronla başı dertte,

and I decide: "You know what? I'm going to go talk to the boss and make sure he understands

ve karar veriyorum: "Biliyor musun?" patronla konuşmaya gideceğim

that my friend is a good worker." Now, the problem is my boss can then hate me, too,

ve arkadaşımın iyi bir çalışan olduğuna onu ikna edeceğim. Şimdi, problem olan patron benden de nefret edebilir.

so I'm taking a big risk. I'm sticking my neck out for my friend. Okay? Actually, one

Yani büyük risk alıyorum. Arkadaşım için risk alıyorum. Tamam mı? Aslında bir şey daha.

more thing. If you give an opinion, if you express an opinion out loud that's generally

Eğer bir fikir verirseniz, insanların çoğu tarafından kabul görmeyen bir fikri sesli bir şekilde ifade ederseniz,

not accepted by most people, you're also sticking your neck out because you're showing people

düşüncenizi insanlara göstermekten dolayı büyük risk alırsınız,

what you think, and who knows what their reaction will be. So, that's another way to do that.

ve kim bilir tepkileri ne olacak. Yani bu da başka bir ifade şekli.

Lastly: "to play it by ear". What does that mean? It means to just wait for whatever happens,

Son olarak: "to play it by ear / akışına bırakmak " Bu ne anlama geliyor? Bunun anlamı plan yapma,

don't plan. So, me and my friends decide we're going to go to Las Vegas next week. Okay?

her ne olacaksa sadece bekle. Yani, ben ve arkadaşlarım gelecek hafta Las Vegas'a gitmeye karar veriyoruz.

And one of my friends, he has to plan everything, he has to know where we're staying, where

Ve arkadaşlarımdan biri her şeyi planlamak zorunda, nerede kalacağımızı, nereye gideceğimizi,

we're going, where we're eating, everything. And I say: "Don't worry about it. We'll get

yemek yiyeceğimiz yeri, her şeyi bilmek zorunda. Ve ben de: "Endişelenme. Oraya gideceğiz ve

there and we'll play it by ear. Whatever happens, we'll adjust, we'll adapt. We'll work our

akışına bırakacağız (we'll play it by ear) Her ne olursa ayarlayacağız, uyum sağlayacağız.

way around the situation." Okay? So, "to play it by ear", don't have any plans, just go

Olayı kendi tarzımızda çözeceğiz. " Tamam mı? Yani, akışına bırak, her hangi bir plan yapma,

with the flow as it were. Okay?

akıntıyla beraber git. Tamam mı?

If you're not sure about any of these and you want a little bit more practice,

Eğer bunlardan herhangi biri hakkında emin değilseniz ve biraz daha fazla pratik yapmak isterseniz,

come to www.engvid.com, there's a quiz there that you can practice these. Of course, don't forget

www.engvid.com a gelin, orada bunları pratik yapabileceğin bir test var. Elbette,

there's a comment section, you can ask questions of each other, of myself,

orada bir yorum bölümü olduğunu unutma, birbirinize ve bana sorular sorabilirsiniz,

and I'll be happy to help you. Don't forget to subscribe to my YouTube channel,

ve size yardımcı olmaktan mutluluk duyacağım. Youtube kanalıma abone olmayı unutmayın.

and come again soon. Bye.

ve tekrar görüşmek üzere. Hoşça kalın.