7 New Idioms! ⛵️⛵️⛵️ Professional English | Vocabulary

Hello I'm Emma from mmmEnglish!

Merhaba ben mmmEnglish'den Emma!

Idioms are a very common part of the English language

Deyimler, İngilizce dilinin çok yaygın bir parçasıdır

and I'm sure I don't need to tell you

ve eminim ki

that they're challenging to learn and use.

öğrenmeleri ve kullanmaları zorlayıcı olduklarını size söylememe gerek yok.

And that's because the meaning of the whole idiom

Ve bunun nedeni, tüm deyimin anlamının

is often different to the individual meaning

genellikle içindeki her kelimenin bireysel anlamından farklı olmasıdır

of each word in it.

.

But that's no reason to jump ship!

Ama bu gemiden atlamak için bir sebep değil!

In this lesson, I'm going to share some fantastic idioms

Bu derste, tamamen yelkencilikle ilgili bazı harika deyimler paylaşacağım

that are all about sailing

and of course, they're idioms.

ve tabii ki bunlar deyimler.

So just because the word sail or sailing or ship or boat

Yani bunlarda sadece yelken veya yelken veya gemi veya tekne kelimelerinin

appear in them,

geçmesi, onları kullanırken

doesn't mean that you have to be on the water

su üzerinde olmanız gerektiği anlamına gelmez

while using them.

.

They're all commonly used in every day situations

Hepsi,

that have got nothing to do with sailing or boating at all!

yelken veya tekne ile hiçbir ilgisi olmayan günlük durumlarda yaygın olarak kullanılmaktadır!

In fact,

Aslında,

many of the idioms that I'll be sharing in this lesson are

bu derste paylaşacağım deyimlerin çoğu,

frequently used when talking about work or colleagues,

iş veya meslektaşlar hakkında konuşurken,

often in professional context or even if

genellikle profesyonel bağlamda veya hatta

you're talking casually about work.

sıradan bir şekilde iş hakkında konuşurken bile kullanılmaktadır.

So let's dive in!

Öyleyse dalalım!

Starting with

to get someone on board or to be on board.

Birini gemiye almak veya gemide olmak ile başlayarak.

Now usually, the term "on board" is used when you're

Şimdi genellikle "gemide" terimi,

travelling on a ship or on a plane.

bir gemide veya uçakta seyahat ederken kullanılır.

When you're on board, you're on the ship

Gemideyken, gemidesin

or you're on the plane.

ya da uçaktasın.

But this concept is also used to say that someone

Ancak bu kavram aynı zamanda birinin

agrees with an idea, an opinion or a plan

bir fikri, görüşü veya

to get something done.

bir şeyi gerçekleştirmek için bir planı kabul ettiğini söylemek için de kullanılır.

It's to get approval or support for something.

Bir şey için onay veya destek almaktır.

It's a great idea,

Harika bir fikir

but you need to get Simon on board

ama bunu gerçekleştirmek istiyorsan Simon'ı da yanına alman gerekiyor

if you want to make it happen!

!

It's often used in business contexts

Genellikle iş bağlamlarında kullanılır,

but it can be used informally

ancak

when you're trying to convince a friend to do something.

bir arkadaşınızı bir şey yapmaya ikna etmeye çalışırken gayri resmi olarak da kullanılabilir.

We're thinking about hiring a car for the weekend

Hafta sonu için bir araba kiralamayı

and driving down the coast, are you on board?

ve sahil boyunca sürmeyi düşünüyoruz, buna katılıyor musunuz?

That means do you agree with this or

Bu, buna katılıyor musunuz yoksa

do you want to be involved?

dahil olmak istiyor musunuz?

To jump ship.

Gemiden atlamak için.

Now, traditionally this expression was used on a boat

Şimdi, geleneksel olarak bu ifade,

when a sailor left a ship without permission.

bir denizci gemiden izinsiz ayrıldığında bir teknede kullanılıyordu.

But these days this idiom is often used

Ancak bu deyim, bu deyim genellikle

when someone leaves a difficult situation

birisi zor bir durumu bırakıp

when really they should stay and deal with it.

gerçekten kalması ve bununla başa çıkması gerektiğinde kullanılır.

It can also be used when a person deserts someone

Ayrıca, bir kişi bir sorunla başa çıkmak için birini

or a group of people

veya bir grup insanı terk ettiğinde de kullanılabilir

leaving them to deal with a problem.

.

If I got offered the same job but with a higher salary,

Aynı iş bana daha yüksek maaşla teklif edilseydi,

of course I'd jump ship!

tabii ki gemiden atlardım!

So I'd leave my current job and work for a company

Böylece şu anki işimden ayrılıp

that paid me more!

bana daha fazla maaş veren bir şirkette çalışacaktım!

Of course I would!

Tabi ki isterim!

I think that you should jump ship now

Bence

before the funding cuts are made!

fon kesintileri yapılmadan gemiyi terk etmelisiniz!

In this context, the speaker is considering leaving the

Bu bağlamda konuşmacı

company that they work for and looking for another job.

çalıştığı şirketten ayrılmayı ve başka bir iş aramayı düşünmektedir.

We need to offer our employees a competitive salary

Çalışanlarımıza rekabetçi bir maaş teklif etmeliyiz,

otherwise they'll jump ship

aksi takdirde gemiden atlarlar

and they'll be working for our competitors!

ve rakiplerimiz için çalışırlar!

Smooth sailing.

Pürüzsüz yelken.

Now this phrase is used as an adjective

Şimdi bu ifade,

to say that something is easy or manageable.

bir şeyin kolay veya yönetilebilir olduğunu söylemek için bir sıfat olarak kullanılıyor.

Progress is being made,

İlerleme kaydediliyor,

everything is happening according to plan.

her şey plana göre oluyor.

We had some problems early on,

Başlarda bazı sorunlar yaşadık,

but it's been smooth sailing

ancak

since we hired a project manager!

bir proje yöneticisi tuttuğumuzdan beri her şey yolunda gitti!

Great work everyone! But, it's not smooth sailing yet,

Herkese iyi çalışmalar! Ancak, henüz sorunsuz bir seyir değil,

we've still got two truckloads to unload before 9 o'clock!

saat 9'dan önce boşaltmamız gereken iki kamyon dolusu yükümüz var!

That ship sailed.

O gemi yola çıktı.

Now this idiom is used when an opportunity

Şimdi bu deyim, bir fırsat

has been missed

kaçırıldığında

and it's too late to change the situation.

ve durumu değiştirmek için çok geç olduğunda kullanılır.

Imagine that you bought tickets on an amazing cruise,

Muhteşem bir deniz yolculuğu için bilet aldığınızı,

a once-in-a-lifetime opportunity

hayatta bir kez karşılaşabileceğiniz bir fırsat olduğunu

and as you arrived at the port, to get on the ship,

ve gemiye binmek için limana vardığınızda geminin

you see it sailing off into the sunset.

gün batımına doğru yelken açtığını gördüğünüzü hayal edin.

You've missed it

Onu kaçırdın

and there is no chance

ve

that you're getting on that boat now.

şimdi o tekneye binme şansın yok.

That ship has sailed.

O gemi yola çıktı.

And this context can be used or applied to any situation

Ve bu bağlam, bir fırsatın kaçırıldığı herhangi bir duruma uygulanabilir veya kullanılabilir

where an opportunity is missed.

.

More often than not,

Çoğu zaman,

the words 'ship' and 'has' are contracted together

'gemi' ve 'has' kelimeleri birlikte kısaltılır,

so it sounds like that ship sailed.

bu nedenle o gemi yelken açmış gibi görünür.

It's disappointing,

Hayal kırıklığı yaratıyor,

but we just need to accept that ship sailed

ancak o geminin yola çıktığını kabul edip yolumuza

and move on.

devam etmemiz gerekiyor.

Since your ex-girlfriend has just got engaged,

Eski kız arkadaşın yeni nişanlandığına göre, o

it's safe to say that ship sailed!

geminin yola çıktığını söylemek güvenli!

A sinking ship.

Batan bir gemi.

That's not a good thing, a sinking ship!

Bu iyi bir şey değil, batan bir gemi!

Jump off before you go down with it!

Onunla aşağı inmeden önce atla!

A sinking ship is a company or an organisation

Batan bir gemi, başarısız olan bir şirket veya kuruluştur

that is failing.

.

The future is not looking good, it's doomed.

Gelecek iyi görünmüyor, mahvoldu.

As he left the management meeting,

Yönetim toplantısından ayrılırken

he realised he was on board a sinking ship.

batan bir gemide olduğunu fark etti.

The company was in trouble

Şirketin başı dertteydi

and there were serious problems

ve

that could affect the company's operation.

şirketin işleyişini etkileyebilecek ciddi sorunlar vardı.

So it's a sinking ship.

Yani batan bir gemi.

It sounds like you're on a sinking ship,

Batan bir gemide gibisin, senin yerinde olsam

I'd start looking for a new job if I was you.

yeni bir iş aramaya başlardım.

To run a tight ship.

Sıkı bir gemi çalıştırmak için.

This idiom is used

Bu deyim, çok katı ama çok etkili kurallara sahip biri tarafından yönetilen

to describe the way that a company or a team is run,

bir şirket veya ekibin nasıl yönetildiğini anlatmak için kullanılır

managed by someone with very strict

but very effective rules.

.

A person who runs a tight ship

Dar bir gemiyi yöneten kişi

doesn't allow mistakes to be made.

hata yapılmasına izin vermez.

Our boss runs a tight ship and she expects everyone

Patronumuz sıkı bir gemi yönetiyor ve herkesin

to work very hard.

çok çalışmasını bekliyor.

Now that Sue's left,

Sue gittiğine göre,

it's become really obvious that she ran a tight ship.

sıkı bir gemi yönettiği gerçekten belli oldu.

It's been absolute chaos without her!

Onsuz tam bir kaos oldu!

And lastly,

Ve son olarak,

enough to sink a ship.

bir gemiyi batıracak kadar. Bir gemiyi batırmanın

Can you imagine how much weight it takes

ne kadar ağırlık gerektirdiğini hayal edebiliyor musunuz

to sink a ship?

?

A lot!

Çok fazla!

So this idiom is used when you have more

Yani bu deyim, ihtiyacınız olan miktardan fazlasına sahip olduğunuzda kullanılır

than the amount that you need.

.

At our family gatherings,

Aile toplantılarımızda

there's always enough food to sink a ship!

her zaman bir gemiyi batırmaya yetecek kadar yiyecek bulunur!

A lot - way more than we ever need.

Çok - ihtiyacımız olandan çok daha fazla.

Look at all that luggage... That's enough to sink a ship!

Şu bavullara bak... Bir gemiyi batırmaya yeter!

Well, who would have thought that there were so many

Peki, yelkencilikle ilgili bu kadar faydalı deyimler olduğu kimin aklına gelirdi

useful idioms about sailing?

?

And I want to know, are any of these idioms

Ve bilmek istiyorum, bu deyimlerden herhangi biri

similar to ones that you use in your own language?

kendi dilinizde kullandığınız deyimlere benziyor mu?

Because often there are similarities

Çünkü çoğu zaman benzerlikler vardır

and that can make them a little easier to remember.

ve bu onların hatırlanmasını biraz daha kolaylaştırabilir.

Of course, if you enjoyed this lesson, well,

Tabii ki, bu dersten keyif aldıysanız,

make sure you subscribe to my channel!

kanalıma abone olmayı unutmayın!

You can do that right here.

Bunu burada yapabilirsiniz.

I make new English lessons, every week.

Her hafta yeni İngilizce dersleri yapıyorum.

In fact,

Aslında,

you can check out some of my other ones right here.

diğer bazılarına buradan göz atabilirsiniz.

So, thanks for watching and I will see you next week.

İzlediğiniz için teşekkürler, haftaya görüşürüz.

Bye for now!

Şimdilik hoşça kal!