9 TIPS for English learners in English-speaking countries!

Hello I'm Emma from mmmEnglish!

Merhaba ben mmmEnglish'den Emma!

Since you're here at mmmEnglish, I think it's safe

Burada mmmEnglish'te olduğunuza göre,

to assume that you're learning English right?

İngilizce öğrendiğinizi varsaymak güvenli, değil mi?

But tell me, do you live in an English-speaking country?

Ama söyle bana, İngilizce konuşulan bir ülkede mi yaşıyorsun?

Or are you planning to one day?

Yoksa bir gün yapmayı mı planlıyorsun?

Perhaps you're planning to study in America

Belki de

or live in London for a year to improve your English.

İngilizcenizi geliştirmek için bir yıllığına Amerika'da okumayı veya Londra'da yaşamayı planlıyorsunuz.

Maybe you're trying to get your visa

Belki

to work in Australia or Canada.

Avustralya veya Kanada'da çalışmak için vizenizi almaya çalışıyorsunuzdur.

I'm curious. Let me know in the comments if you are

Merak ediyorum. İngilizce konuşulan bir ülkede

planning to study or work

eğitim almayı veya çalışmayı planlıyorsanız yorumlarda bana bildirin

in an English-speaking country

because living in an English-speaking country

çünkü İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamak

can be an incredible opportunity to improve your English

İngilizcenizi geliştirmek için inanılmaz bir fırsat olabilir, bu

so if you ever have the opportunity to do it, well do.

yüzden bunu yapma fırsatınız varsa, pekala .

But just because you moved to the UK, Australia,

Ancak Birleşik Krallık, Avustralya,

America, Canada, New Zealand,

Amerika, Kanada, Yeni Zelanda'ya taşınmış olmanız,

it doesn't mean that you will suddenly speak

birdenbire

perfect English like magic.

sihir gibi mükemmel İngilizce konuşacağınız anlamına gelmez.

It is totally possible to live in an

English-speaking country and rarely use English at all.

İngilizce konuşulan bir ülkede yaşamak ve nadiren İngilizce kullanmak tamamen mümkündür. Bu

So today I'm going to give you nine tips

yüzden bugün size

to help you make the most of your time abroad.

yurtdışında geçirdiğiniz zamanı en iyi şekilde değerlendirmenize yardımcı olacak dokuz ipucu vereceğim.

Now I've got nine but perhaps you've got a few of your

Şimdi bende dokuz tane var ama belki sizin

own tips too.

de birkaç ipucunuz vardır.

So if you do, please add them to the comments

Öyleyse, kaçırdığımı düşünüyorsanız, lütfen yorumlara ekleyin

if you think I've missed any.

. İngilizce konuşulan

Even if you don't live in an

bir ülkede yaşamıyor olsanız bile

English-speaking country, you will still be able to apply

,

some of these tips to the way that you

bu ipuçlarından bazılarını

study English in your own country.

kendi ülkenizde İngilizce öğrenme şeklinize uygulayabileceksiniz.

Now living in a new country is never easy

Artık yeni bir ülkede yaşamak hiçbir zaman kolay değildir

and even more of a challenge if you

ve

need to use a different language

farklı bir dil kullanmanız gerekiyorsa daha da zordur,

but if you participate in your new life,

ancak yeni hayatınıza katılırsanız, İngilizce dil becerilerinizde

you will notice a phenomenal improvement

olağanüstü bir gelişme olduğunu fark edeceksiniz

to your English language skills. But before I go on,

. Ama devam etmeden önce,

make sure you subscribe to the mmmEnglish Channel.

mmmEnglish Kanalına abone olduğunuzdan emin olun.

Click that button right there and share this lesson

Oradaki düğmeyi tıklayın ve

with your friends if you think it could benefit them.

onlara fayda sağlayacağını düşünüyorsanız bu dersi arkadaşlarınızla paylaşın.

Share the love.

Sevgiyi Paylaş.

Tip number one. Don't live with someone who speaks

Bir numaralı ipucu. Ana dilinizi konuşan biriyle yaşamayın

your native language.

.

And in my opinion, the most important one today.

Ve bence, bugün en önemlisi.

Now I'm sure that you would feel more comfortable

Şimdi

sharing a house with a friend or a family member

bir arkadaşınla, ailenden biriyle

or at least

ya da en azından

someone who speaks your native language, right?

anadilini konuşan biriyle aynı evi paylaşmaktan daha rahat edeceğine eminim, değil mi?

You'd probably have a whole lot of fun with them.

Muhtemelen onlarla çok eğleneceksin.

They will probably understand your jokes,

Muhtemelen şakalarınızı anlayacaklar,

they cook meals that remind you of your mum's cooking

size annenizin yemeklerini hatırlatan yemekler yapıyorlar

and share lots of nice memories from home.

ve evdeki birçok güzel anıyı paylaşıyorlar.

But this is not going to help you to improve

Ancak bu, İngilizcenizi geliştirmenize yardımcı olmayacak

your English, right?

, değil mi?

At the end of the day, no matter how motivated

Günün sonunda, ne kadar motive

you think you will be, you won't be motivated

olacağınızı düşünürseniz düşünün,

to keep practising your English when it's so easy

just to fall back to speaking your native language.

ana dilinizi konuşmaya geri dönmek bu kadar kolayken İngilizce pratik yapmaya devam etmek için motive olmayacaksınız.

So don't even give yourself the option to be comfortable

Bu yüzden kendinize rahat olma seçeneği bile vermeyin.

Don't give yourself the option to be lazy

Kendinize tembel olma

and kind of cruise-y. If you find a roommate who

ve bir tür gezici olma seçeneği vermeyin. Dilinizi konuşmayan bir oda arkadaşı bulursanız

doesn't speak your language,

,

you'll have to keep practising English all day.

bütün gün İngilizce pratik yapmak zorunda kalacaksınız.

As you discuss what you're going to make for dinner

Akşam yemeği için ne yapacağınızı tartışırken

or you're thinking 'Who took the dog for a walk?'

ya da 'Köpeği kim yürüyüşe çıkardı?' diye düşünüyorsunuz.

or 'Whose turn is it to clean the bathroom?'

veya "Banyoyu temizleme sırası kimde?"

In this situation, you'll have the ability

Bu durumda,

to continue learning and using English

İngilizceyi öğrenmeye, kullanmaya

and improving every day.

ve her gün gelişmeye devam etme becerisine sahip olacaksınız.

Okay so what if you don't know anyone else

Peki ya birlikte yaşayabileceğin başka birini tanımıyorsan

who you can live with?

?

Well, that brings me to tips number two and three.

Bu da beni iki ve üç numaralı ipuçlarına getiriyor.

Don't limit yourself to only native English speakers.

Kendinizi yalnızca anadili İngilizce olanlarla sınırlamayın.

Native English speakers are not the only people

Anadili İngilizce olan kişiler, öğrenebileceğin tek kişi değildir

that you can learn from.

. Sizinle aynı anadili

Other English language learners, who don't speak

konuşmayan diğer İngilizce öğrenenler

the same native languages as you,

are an incredible resource for you.

sizin için inanılmaz bir kaynaktır.

Spending time with or even living with other

Diğer İngilizce öğrenen kişilerle vakit geçirmek ve hatta onlarla birlikte yaşamak ana dilinizi konuşmaktan

English-language learners can be a great way to avoid

kaçınmanın harika bir yolu olabilir

speaking your native language.

.

And doing so will help you to feel less nervous or

Bunu yapmak, hata yapma konusunda daha az gergin veya stresli hissetmenize yardımcı olacaktır

stressed about making mistakes, right?

, değil mi? Aynı zamanda sizin gibi öğrenen biriyle

You'll feel more comfortable asking questions

soru sormakta

or trying out new vocabulary with someone

veya yeni kelimeler denemekte kendinizi daha rahat hissedeceksiniz

who is also learning just like you.

.

Someone who is patient and willing to help.

Sabırlı ve yardım etmeye istekli biri.

You'll share new words as you come across them

Karşılaştığınız yeni kelimeleri paylaşacak

and chat about some of the embarrassing moments

ve yaşadığınız bazı utanç verici anlar hakkında sohbet edeceksiniz

that you've had.

.

But what if you don't know anybody else who's

Peki ya İngilizce okuyan başka birini tanımıyorsanız

also studying English?

?

How do you find these people?

Bu insanları nasıl buluyorsunuz?

Don't just sit around and wait for new friends to find you,

Oturup yeni arkadaşların seni bulmasını bekleme,

connect with people through social networks.

sosyal ağlar aracılığıyla insanlarla bağlantı kur.

Facebook groups, Meetup groups, your local library,

Facebook grupları, Meetup grupları, yerel kitaplığınız

or community groups are a great start.

veya topluluk grupları harika bir başlangıçtır.

Most cities around the world have hundreds

Dünyanın dört bir yanındaki çoğu şehir, tıpkı

of online communities full of people just like you.

sizin gibi insanlarla dolu yüzlerce çevrimiçi topluluğa sahiptir.

So find groups of other expats or language learners

Bu nedenle, o şehirde yaşayan diğer gurbetçilerin veya dil öğrencilerinin

or non-native English speakers who are living in that city

veya anadili İngilizce olmayanların gruplarını bulun.

Connect with those people.

Bu insanlarla bağlantı kurun.

They're going to really understand the challenges

and frustrations that you're having because they've

probably had the same experience as you, right?

Muhtemelen sizinle aynı deneyimi yaşadıkları için yaşadığınız zorlukları ve hayal kırıklıklarını gerçekten anlayacaklar, değil mi?

So they can be a really invaluable support,

Bu nedenle, özellikle ilk başladığınızda, gerçekten paha biçilmez bir destek olabilirler

especially when you're first starting out.

.

And there are so many websites like Craigslist, Gumtree

Ve Craigslist, Gumtree

and others where you can find homes with spare rooms

ve diğerleri gibi boş odaları olan evler bulabileceğiniz

and move in with housemates instantly.

ve ev arkadaşlarınızla anında taşınabileceğiniz pek çok web sitesi var.

Even AirBnB is a great place to start

AirBnB bile başlamak

and connect with someone local.

ve yerel biriyle bağlantı kurmak için harika bir yerdir.

Tip number four.

Dört numaralı ipucu.

Don't watch the football game at home.

Evde futbol maçı izlemeyin.

Whether you like football or not,

Futbolu sevseniz de sevmeseniz de

push yourself out of your comfort zone

kendinizi konfor alanınızdan çıkarın

and head to the local bar to catch the game.

ve maçı izlemek için yerel bara gidin.

Even if it's not something you normally do at home,

Normalde evde yaptığınız bir şey olmasa bile,

heading out to take part in local social events

yerel sosyal etkinliklere katılmak için dışarı çıkmak

is a great way to meet people,

insanlarla tanışmak,

to learn a little bit more about the culture and

kültür hakkında biraz daha bilgi edinmek ve

probably learn some local slang too.

muhtemelen yerel argo öğrenmek için harika bir yoldur.

Come on!

Hadi!

What a joke!

Ne şaka ama!

And if a football game really doesn't suit your style,

Ve eğer bir futbol maçı gerçekten tarzınıza uymuyorsa,

then check out any other sporting event

o zaman başka bir spor etkinliğine

or a local trivia night or happy hour specials

veya yerel bir trivia gecesine veya indirimli içki saati spesiyallerine

or a comedy show - you get the picture.

veya bir komedi şovuna göz atın - resmi anladınız.

This can sometimes be daunting or scary

to put yourself in a situation

Kendinizi

where you may not know anybody

kimseyi tanımadığınız

or you might be forced to chat with the locals.

veya yerel halkla sohbet etmek zorunda kalabileceğiniz bir duruma sokmak bazen yıldırıcı veya korkutucu olabilir.

So local people tend to be more relaxed and

Bu nedenle, yerel halk

and willing to chat in these situations. Often,

bu durumlarda daha rahat ve sohbet etmeye istekli olma eğilimindedir. Çoğu zaman,

they'll happily explain the rules of the game and tell you

oyunun kurallarını memnuniyetle açıklarlar ve size

why the other team are no good.

diğer takımın neden iyi olmadığını söylerler.

But if you don't feel comfortable joining a conversation

Ancak bir sohbete katılmak

or cheering from the sidelines..

veya kenardan tezahürat yapmak konusunda kendinizi rahat hissetmiyorsanız...

Tip number five.

Beşinci ipucu.

Don't put pressure on yourself

to start speaking immediately

especially if you're new to a place or if

Özellikle bir yerde yeniyseniz veya

speaking in public makes you feel stressed or anxious.

toplum içinde konuşmak sizi stresli veya endişeli hissettiriyorsa, hemen konuşmaya başlamak için kendinize baskı yapmayın.

It's okay to just observe,

Sadece gözlemlemek,

watch what other people are doing,

diğer insanların ne yaptığını izlemek,

watch their body language, listen in on conversations,

vücut dillerini izlemek, konuşmaları dinlemek,

try to understand what's going on.

neler olup bittiğini anlamaya çalışmak sorun değil.

Being there and experiencing it

Orada olmak ve onu deneyimlemek,

will help you to understand it.

onu anlamanıza yardımcı olacaktır. Nasıl

Watch what the locals do

so that you learn more about the way that they interact

etkileşim kurdukları

and the things that they talk about in social situations.

ve sosyal durumlarda konuştukları şeyler hakkında daha fazla bilgi edinmek için yerel halkın neler yaptığını izleyin.

Don't let your fear of making mistakes

Hata yapma

or not knowing what to say keep you at home.

veya ne söyleyeceğinizi bilememe korkunuzun sizi evde tutmasına izin vermeyin.

Allow yourself to be surrounded by English,

Kendinizi İngilizce ile çevrelemenize izin verin,

that way you're learning, not hiding.

bu şekilde öğreniyorsunuz, saklanmıyorsunuz.

Don't allow yourself to hide in your new home

Yeni evinizde saklanmanıza izin vermeyin

because you'll tell yourself

çünkü kendinize

that you don't have the confidence.

güveninizin olmadığını söyleyeceksiniz.

But before you know it,

Ancak siz farkına bile varmadan, bu sohbetlere katılma konusunda

you'll start feeling more comfortable

kendinizi daha rahat hissetmeye başlayacaksınız

about joining those conversations.

.

Tip number six.

Altıncı ipucu.

Don't expect to learn only in informal situations.

Yalnızca resmi olmayan durumlarda öğrenmeyi beklemeyin.

Living with someone

who doesn't speak your native language,

Ana dilinizi konuşmayan biriyle yaşamak,

finding groups of other English learners,

başka İngilizce öğrenen gruplar bulmak,

meeting people at the pub, they're all great ways

barda insanlarla tanışmak, bunların hepsi gayri

to improve informally.

resmi olarak gelişmek için harika yollar.

But it's super to have a mix of formal and informal

Ancak resmi ve gayri resmi öğrenme fırsatlarının bir karışımına sahip olmak harika

learning opportunities.

. Sormanız gereken tüm sorularınızı

Try to find a local tutor who can answer

cevaplayabilecek yerel bir öğretmen bulmaya çalışın,

all of your questions that you just need to ask, right?

değil mi?

Keep track of all the things that confuse you.

Kafanızı karıştıran her şeyi takip edin.

Actually, that's my next tip, so keep watching

Aslında, sıradaki ipucum bu, o yüzden izlemeye devam edin

but go to your tutor with a list of questions.

ama bir soru listesiyle öğretmeninize gidin.

Ask them how to pronounce difficult words or

Zor kelimeleri veya

about a strange expression you heard,

duyduğunuz garip bir ifadeyi nasıl telaffuz edeceğinizi, dün kafede

how to say that phrase that you really needed

gerçekten ihtiyacınız olan o cümleyi

at the coffee shop yesterday

or what you heard your neighbour yelling down the street.

veya sokakta komşunuzun bağırdığını duyduğunuz şeyi nasıl söyleyeceğinizi sorun. İlk geldiğinizde

Even if you only meet your tutor for a month or two

öğretmeninizle yalnızca bir veya iki ay görüşseniz bile

when you first arrive,

,

it would be a great investment

bu

- both in time and in money.

hem zaman hem de para açısından harika bir yatırım olacaktır. En iyi şekilde

As long as you make the most of it.

yararlandığınız sürece.

Now what was I saying earlier?

Şimdi az önce ne diyordum?

I think I had something that I wanted to tell you

Sanırım sana söylemek istediğim bir şey vardı, bu

so it was quite important. If only I'd written it down.

yüzden oldukça önemliydi. Keşke yazsaydım.

Tip number seven.

Yedi numaralı ipucu.

Don't forget to keep track of your questions.

Sorularınızı takip etmeyi unutmayın. Karşılaştığınız zor kelimeleri

Whether you carry around a small notebook to write

yazmak için küçük bir defter taşıyın

down tricky words that you come across

or maybe you take notes on your phone, whatever.

ya da belki telefonunuza notlar alın, her neyse.

But come up with a simple and easy system

Ancak günün herhangi bir saatinde aklınıza gelen dil sorularını hatırlamak için basit ve kolay bir sistem bulun

to remember the language questions

that you think of at any time of day.

.

When you come across a word that you don't know

Bilmediğiniz bir kelime

or a phrase that you're unsure how to use correctly

veya nasıl doğru kullanılacağından emin olmadığınız bir cümle

or just a general grammar question.

veya sadece genel bir gramer sorusu ile karşılaştığınızda. Not

If you don't make a note of it, the chances are

almazsanız,

that when you finally have the opportunity to ask

sonunda

someone like your tutor, you'll have a hard time

öğretmeniniz gibi birine sorma fırsatı bulduğunuzda,

remembering what those questions were.

o soruların ne olduğunu hatırlamakta zorlanacaksınız.

And then you'll miss the opportunity.

Ve sonra fırsatı kaçıracaksın.

Making mistakes or recognising

Hata yapmak veya kafanızın

times when you feel confused

karıştığını hissettiğiniz zamanları tanımak

are the best learning opportunities

en iyi öğrenme fırsatlarıdır,

so take advantage of them, write those things down.

bu yüzden onlardan yararlanın, bunları yazın.

Tip number eight.

Sekiz numaralı ipucu. Kendi

Don't get a job that requires you to speak in your

dilinizde konuşmanızı gerektiren bir iş bulmayın

own language.

.

Learning a language takes a lot of hard work

Bir dili öğrenmek çok fazla çalışma

and dedication.

ve özveri gerektirir.

Sometimes it can get really frustrating

Bazen gerçekten sinir bozucu olabiliyor

and of course when we're tired,

ve tabii ki yorgun olduğumuzda

it's really tempting to take the easy route, right?

kolay yolu seçmek gerçekten cazip geliyor, değil mi?

We all do that.

Bunu hepimiz yaparız.

But while it can be easy to give up or get lazy

Ama kendi evinizin rahatlığında vazgeçmek ya da tembellik yapmak kolay olsa da

in the comfort of your own home,

it's not like that in the workplace, is it?

iş yerinde öyle değil mi?

In the workplace, you must keep

İş yerinde,

working on your English.

İngilizceniz üzerinde çalışmaya devam etmelisiniz.

So get a job where you have to work in English.

O yüzden İngilizce çalışmak zorunda olduğun bir iş bul.

This will be a challenge.

Bu bir meydan okuma olacak.

It's going to be a huge challenge for you.

Senin için büyük bir meydan okuma olacak.

At work, there's no giving up or slacking off.

İş yerinde, pes etmek veya gevşemek yoktur. İş arkadaşlarınızla ve müşterilerinizle daha iyi bir deneyim yaşamak için

You must use your English, you must find ways

İngilizcenizi kullanmalı,

to improve and communicate clearly

geliştirmenin ve net bir şekilde iletişim kurmanın yollarını bulmalısınız,

so that you have a better experience

with your colleagues and with your customers, right?

değil mi?

Now you may be thinking

Şimdi,

'But Emma, my English isn't good enough to get a job.

'Ama Emma, ​​benim İngilizcem iş bulmak için yeterince iyi değil' diye düşünüyor olabilirsiniz.

No one will hire me if I don't speak fluent English.'

Akıcı İngilizce konuşamıyorsam kimse beni işe almaz.'

Well that brings me to number nine.

Bu beni dokuz numaraya getiriyor.

Don't make excuses for yourself.

Kendinize bahaneler üretmeyin. Bir

If you try to find a reason why you can't do something

şeyi yapamamanız için bir sebep bulmaya çalışırsanız

or it's too difficult or even impossible,

veya çok zor hatta imkansızsa,

you will always find an excuse.

her zaman bir bahane bulursunuz. Bir

It's easy to find reasons why you can't do something,

şeyi neden yapamayacağınız,

why you shouldn't do it.

neden yapmamanız gerektiğine dair sebepler bulmak kolaydır.

And it's easy to tell yourself that

Ve kendinize

you're not good enough. It's safer right?

yeterince iyi olmadığınızı söylemek kolaydır. Daha güvenli değil mi?

You reduce the risks of making mistakes.

Hata yapma risklerini azaltırsınız.

Well, I say, stop making excuses and just go for it!

Pekala, mazeret üretmeyi bırak ve devam et diyorum!

The best and most exciting things happen on the

En iyi ve en heyecan verici şeyler

other side of fear.

korkunun diğer tarafında olur. Bu

So every time you hear yourself making an excuse,

nedenle, kendinizin bir bahane uydurduğunu her duyduğunuzda,

then block that thought and do the opposite.

o düşünceyi engelleyin ve tam tersini yapın.

All of these tips may sound like great ideas

Tüm bu ipuçları harika fikirler gibi görünebilir

but the decision to make these changes

ancak bu değişiklikleri yapma kararı

comes from you.

size aittir.

It doesn't matter how great your teachers are

Öğretmenlerinizin ne kadar iyi olduğu

or how long you studied English for.

veya ne kadar süre İngilizce çalıştığınız önemli değil.

Or if you live in an English-speaking country or not.

Ya da İngilizce konuşulan bir ülkede yaşayıp yaşamadığınız.

So often we just sit back and watch these

Çoğu zaman arkamıza yaslanır ve bu

opportunities pass us by.

fırsatların elimizden geçip gitmesini izleriz.

There are so many opportunities around us

Çevremizde pek çok fırsat var

and those people who take them will benefit the most.

ve bunlardan en çok yararlanan insanlar yararlanacak.

So let's recap from the top.

Öyleyse en baştan özetleyelim.

If you're living in an English-speaking country,

İngilizce konuşulan bir ülkede yaşıyorsanız, ana dilinizi

don't live with someone who speaks

konuşan biriyle yaşamayın

your native language.

.

Don't seek out only native English speakers.

Yalnızca anadili İngilizce olan kişiler aramayın.

Don't wait for new friends to find you.

Yeni arkadaşların seni bulmasını bekleme.

Don't watch a football game at home.

Evde futbol maçı izlemeyin.

Don't put pressure on yourself

to start speaking immediately.

Hemen konuşmaya başlamak için kendinize baskı yapmayın.

Don't expect to learn only in informal situations.

Yalnızca resmi olmayan durumlarda öğrenmeyi beklemeyin.

Don't forget to keep track of your questions in some way.

Sorularınızı bir şekilde takip etmeyi unutmayın. Kendi dilinizi konuşmak

Don't get a job where you have to

zorunda olduğunuz bir işe girmeyin

speak your own language.

.

And don't make excuses yourself.

Ve kendinize bahaneler üretmeyin.

Take action. So those are my tips.

Harekete geç. Yani bunlar benim ipuçlarım.

Do you have any of your own tips to add?

Eklemek istediğiniz kendi ipuçlarınız var mı?

I'd love to hear about your experiences

living in an English-speaking country.

İngilizce konuşulan bir ülkede yaşadığınız deneyimlerinizi duymayı çok isterim.

And if you know someone who is living abroad

Ve

right now or is planning on moving

şu anda yurtdışında yaşayan veya

to an English-speaking country,

İngilizce konuşulan bir ülkeye taşınmayı planlayan birini tanıyorsanız,

then make sure you share this video with them.

bu videoyu onunla paylaştığınızdan emin olun.

Subscribe right here and don't go anywhere just yet.

Hemen buradan abone olun ve henüz hiçbir yere gitmeyin.

Check out these other English lessons right here.

Diğer İngilizce derslerine buradan göz atın. Bir

I'll see you in the next video.

sonraki videoda görüşürüz.