How to Fix Fashion and Protect the Planet | Amy Powney | TED

40,483 views ・ 2023-10-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Şebnem Altundaş
00:08
I was determined to be a designer. A fashion designer.
0
8672
2836
Tasarımcı olmaya kararlıydım. Bir moda tasarımcısı.
00:12
My career was built off my childhood happy place
1
12843
2669
Kariyerim, çocukluğumda annemle birlikte yaptığım mutlu
00:15
of crafting with my mother,
2
15554
1710
el işleri üzerine kuruluydu
00:17
and I dreamt of unleashing my creativity
3
17305
2419
ve yaratıcılığımı stil, trendler ve lüksten doğan
00:19
in an industry that was borne on style and trends and luxury.
4
19766
4129
bir sektörde açığa çıkarmayı hayal ediyordum.
00:24
It was a contradiction to my own childhood of hand-me-downs and no logos,
5
24604
4004
Sık sık akranlarım tarafından alay edilen, ikinci el ve logosuz olan
00:28
often teased by my peers.
6
28608
2461
kendi çocukluğumla çelişiyordu.
00:31
I grew up in the north of England, off grid.
7
31069
2127
İngiltere’nin kuzeyinde, bağımsız bir yerde büyüdüm,
00:34
My parents worked as local food farmers,
8
34197
3712
Ailem, yerel gıda çiftçileri olarak çalışıyordu
00:37
and I had a real innate understanding of where things came from.
9
37909
3045
ve işlerin nereden geldiğine dair doğuştan gelen gerçek bir anlayışım vardı.
00:40
We were the bottom of the food chain.
10
40954
1835
Biz besin zincirinin en altındaydık.
00:42
We all worked as farmers,
11
42789
1335
Hepimiz çiftçi olarak çalışırdık
00:44
and I watched our small wind turbine
12
44124
1835
ve küçük rüzgâr türbinimizin doğal kaynakları
00:45
turn natural resources into energy firsthand.
13
45959
2961
enerjiye dönüştürmesini doğrudan canlı olarak izlerdim.
00:48
It did also mean if it wasn't windy, I couldn't watch TV.
14
48962
3045
Ayrıca, hava rüzgârlı değilse televizyon izleyemeyeceğim anlamına geliyordu.
00:54
Getting into my dream industry.
15
54259
1960
Hayalimdeki sektöre girmek.
00:57
I'm a very inquisitive person, so I decided to pick away at the seams.
16
57637
3504
Ben çok meraklı biriyimdir, böylece dikişleri kafaya takmaya karar verdim.
01:01
And so six years ago, as the creative director of Mother of Pearl,
17
61182
4255
Ve böylece altı yıl önce, Mother of Pearl’ün yaratıcı direktörü olarak,
01:05
I embarked on a mission
18
65478
1293
kendi markam için tamamen
01:06
to make a fully sustainable collection for my brand.
19
66813
3420
sürdürülebilir bir koleksiyon üzerine bir göreve başladım.
01:10
I didn't really know what that meant,
20
70233
2086
Bunun ne anlama geldiğini hiç bilmiyordum,
01:12
so I journeyed from field to finished product,
21
72319
3295
bu nedenle tarladan bitmiş ürüne kadar yolculuk ettim,
01:15
emotionally engaging with the people and the planet,
22
75614
2669
insanlarla ve gezegenle duygusal olarak bağ kurdum,
01:18
picking away the chains, linking them back together.
23
78283
2919
zincirleri söküp onları tekrar birbirine bağladım.
01:21
We all get the notion of farm to table, right?
24
81786
2211
Çiftlikten sofrayayı anlıyoruz, değil mi?
01:23
We understand where our fresh produce comes from.
25
83997
3003
Taze ürünlerimizin nereden geldiğini biliyoruz.
01:27
It's written on the packet
26
87000
1335
Paketin üzerinde yazıyor
01:28
and also from point of harvest to the final product,
27
88335
3086
ve ayrıca hasat noktasından nihai ürüne kadar
01:31
it kind of looks the same.
28
91463
1710
neredeyse aynı görünüyor.
01:33
But what about field to fashion?
29
93214
2336
Peki ya çiftlikten modaya ne dersiniz?
01:35
Fashion is also born of natural resources.
30
95592
3754
Moda aynı zamanda doğal kaynaklardan doğar.
01:39
Your clothes come from either an worm, an animal,
31
99387
2419
Giysileriniz ya bir solucandan, bir hayvandan,
01:42
agriculture, forestry or fossil fuels.
32
102682
4546
tarımdan, ormancılıktan ya da fosil yakıtlardan gelir.
01:47
Without worms, there is no silk, no sheep, there's no wool.
33
107270
3629
Solucanlar yoksa ipek, koyun yoksa, yün yok anlamına gelir.
01:50
Without agriculture, there’s no cotton, no trees, no viscose.
34
110941
3461
Tarım yoksa pamuk, ağaç yoksa, viskon yoktur.
01:54
And polyester, which is the most widely used fabric of all,
35
114402
2795
Ve ucuz olduğu için en yaygın kullanılan
01:57
because it’s cheap,
36
117614
1251
kumaş olan polyester,
01:59
comes from fossil fuels, is made of crude oil,
37
119699
2670
fosil yakıtlardan gelir, ham petrolden yapılır;
02:02
which is the same oil that you put into your car,
38
122369
2335
bu, arabanıza koyduğunuz petrolle aynı,
02:04
the same fuel you put into your car.
39
124704
2127
arabanıza koyduğunuz yakıtla aynıdır.
02:06
When we talk about climate change, we talk about the big stuff.
40
126831
3003
İklim değişikliğinden bahsedince, büyük şeylerden bahsederiz.
02:09
We talk about aviation, travel, shipping, logistics,
41
129834
3921
Havacılık, seyahat, nakliye, lojistik,
02:13
agriculture, industrialization,
42
133797
2127
tarım, sanayileşme,
02:16
plastic pollution, fossil fuels.
43
136675
2669
plastik kirliliği, fosil yakıtlardan bahsederiz.
02:19
But this is where your clothes come from, and they are playing their part.
44
139386
3503
Ama giysilerinizin geldiği yer burası ve rollerini oynuyorlar.
02:23
Take a polyester dress, for instance.
45
143723
1919
Örneğin, polyester bir elbise alın.
02:25
It is both fossil fuel
46
145684
1459
Fosil yakıt ve plastik
02:28
and plastic pollution combined.
47
148186
1960
kirliliğinin birleşiminden oluşmuştur.
02:31
When it's made,
48
151690
1251
Üretildiği zaman
02:32
it contributes to climate change in its industrial processing.
49
152983
3128
endüstriyel işlemede iklim değişikliğine katkıda bulunur.
02:36
When it's washed, it releases microplastics into the ocean,
50
156111
3712
Yıkanınca mikroplastikleri okyanusa,
02:39
into the food chain, into us.
51
159823
2210
besin zincirine, bize salar.
02:42
When you throw it away, it ends up in landfill,
52
162993
2210
Attığınızda, çöp sahasına girer
02:46
and in landfill, it takes hundreds of years to degrade.
53
166121
2627
ve çöp sahasında bozulması yüzlerce yıl alır.
02:48
It's no different than your plastic packaging,
54
168748
2586
Plastik ambalajınızdan farkı yok,
02:51
but it does give trashy dressing a whole new meaning.
55
171334
2544
ancak adi giysiye yepyeni bir anlam kazandırıyor.
02:54
(Laughter)
56
174629
1377
(Kahkahalar)
02:56
Thank you.
57
176798
1251
Teşekkür ederim.
02:58
(Laughter)
58
178091
1418
(Kahkahalar)
03:01
OK, so how did we get here?
59
181553
1835
Tamam, buraya nasıl geldik?
03:04
We buy three times as many clothes as we did in 1980
60
184681
4296
1980′de aldığımızdan üç kat daha fazla kıyafet alıyoruz
03:09
and wear them for half as long.
61
189019
1835
ve yarısı sürede giyiyoruz.
03:10
Your grandmother would have mended her clothes,
62
190895
2211
Büyükannen kıyafetlerini tamir ederdi,
03:13
but now three out of five end up in landfill
63
193148
2085
ama şimdi beşinden üçü satın aldıktan sonra
03:15
within the first year of purchase.
64
195233
1835
ilk yıl içinde çöp sahasına gidiyor.
03:17
It changed within one generation,
65
197068
2336
Bir nesil içinde değişti
03:19
and it's set to increase by 62 percent by 2030.
66
199404
4212
ve 2030 yılına kadar yüzde 62 artacak.
03:25
This is one of the biggest landfills.
67
205910
2044
Burası en büyük çöplüklerden biridir.
03:27
This is in Chile, and it can now be seen from space.
68
207954
3587
Bu Şili’de ve şimdi uzaydan görülebilir.
03:32
It's mostly also made up of unused and unsold clothing.
69
212584
5005
Çoğunlukla kullanılmayan ve satılmamış giysilerden oluşur.
03:37
So mass industrialization
70
217630
1460
Kitlesel sanayileşme
03:39
and a linear production model of global capitalism
71
219132
2461
ve küresel kapitalizmin doğrusal üretim modeli,
03:41
gave birth to the notion that we could and should have it all faster and cheaper,
72
221634
3838
her şeye daha hızlı ve ucuza sahip olup yapmamız gerektiği fikrini doğurdu,
03:45
which means we've lost connection to our clothes.
73
225513
2378
bu giysimizle bağlantıyı kaybettiğimiz anlamında.
03:47
We do not know or seem to care where they come from.
74
227932
2461
Nereden geldiklerini bilmiyoruz ya da umursamıyoruz.
03:50
And when I say we, I mean all of us that wear clothes,
75
230435
2544
Ve biz dediğimde, kıyafet giyen hepimizi kastediyorum,
03:53
but also the brands that make them.
76
233021
2711
aynı zamanda onları yapan markaları da kastediyorum.
03:55
When you look in your label of your clothing,
77
235774
2127
Giysilerinizin etiketine baktığınızda,
03:57
it will tell you where it was manufactured,
78
237901
2085
size nerede üretildiğini söyleyecektir,
03:59
but it doesn't tell you how it was spun, woven, dyed, finished.
79
239986
3003
ancak nasıl büküldüğü, dokunduğu, boyandığı, bittiğini söylemez.
04:02
Also, it doesn't tell you about the 3.4 billion people
80
242989
2586
Ayrıca, size sektörde çalışan, yüzde 70′i kadın olan,
04:05
that work in the industry,
81
245575
1627
genellikle görünmez olan
04:07
70 percent of which are female,
82
247202
2586
ve çoğu zaman geçim ücreti ödenmeyen
04:09
often invisible,
83
249788
1626
3,4 milyar insandan
04:11
and for the most part not paid a living wage.
84
251414
2294
bahsetmiyor.
04:14
In fashion, we love to talk about equality, feminism,
85
254876
3378
Modada eşitlik, feminizm, çeşitlilik, güçlendirme
04:18
diversity, empowerment.
86
258296
2252
hakkında konuşmayı seviyoruz.
04:22
We celebrate the celebrities and the influencers that wear our designs,
87
262175
3962
Tasarımlarımızı giyen ünlüleri ve influencerları kutluyoruz,
04:26
and yet we don't talk about the women that make them.
88
266179
2502
ama yine de onları yapan kadınlardan bahsetmiyoruz.
04:28
We treat them just like that polyester dress,
89
268723
2169
Onlara tek kullanımlık ve ucuz polyester
04:30
disposable and cheap.
90
270934
1585
elbise gibi davranıyoruz.
04:32
And in that search for that cheap supply chain
91
272560
3295
Ve bu ucuz tedarik zinciri
04:35
and cheap materials,
92
275897
2085
ve ucuz malzeme arayışında,
04:38
your garments here,
93
278024
1251
buradaki giysileriniz,
04:39
one of your garments today, that you're wearing,
94
279275
2294
bugün giydiğiniz giysilerinizden biri
04:41
could have traveled through five different countries,
95
281569
2545
beş farklı ülkeden
04:44
and up to 20 different processes along the way.
96
284114
2794
ve yol boyunca 20 farklı süreçten geçebilirdi.
04:46
Chances are your outfit is better traveled than you are,
97
286908
2669
Muhtemelen kıyafetiniz sizden daha iyi seyahat etmiştir
04:49
and your wardrobes most definitely are.
98
289577
1919
ve gardıroplarınız kesinlikle öyle.
04:52
So,
99
292539
1459
O zaman
04:53
we have to choose ethics, too.
100
293998
1919
biz de etiği seçmeliyiz.
04:57
But how do we do this?
101
297627
1251
Ama bunu nasıl yapacağız?
04:58
Fashion is borne on buying more, shopping more, consuming more.
102
298920
3003
Moda daha fazla satın alma, alışveriş yapma, tüketmeye dayanır.
05:01
When I was at design school,
103
301965
1376
Tasarım okulundayken,
05:03
they just taught me to design something beautiful,
104
303383
2377
bana güzel bir şey tasarlamayı öğrettiler
05:05
and how it was made was almost an afterthought.
105
305802
2210
ve nasıl yapıldığı neredeyse sonra düşünüldü.
05:08
But now, with everything that I've learned,
106
308054
2044
Ama şimdi, öğrendiğim her şeyle,
05:10
I flipped that entire process on its head.
107
310140
2043
tüm süreci kafasında çevirdim.
05:12
So I start with sustainable, traceable supply chains,
108
312225
2544
Sürdürülebilir, izlenebilir tedarik zinciriyle
05:14
and I design from there up.
109
314811
2085
başlayıp oradan yukarıya tasarım yapıyorum.
05:16
Some designers would suggest that was hindering creativity,
110
316938
3962
Bazı tasarımcılar bunun yaratıcılığı engellediğini öne sürer,
05:20
but to quote the economist Kate Raworth,
111
320900
2836
ancak ekonomist Kate Raworth’tan alıntı yapmak gerekirse,
05:23
"Boundaries unleash potential."
112
323736
1627
“Sınırlar potansiyeli salar”.
05:25
Look at what Mozart did with a five-octave piano.
113
325363
2753
Mozart’ın beş oktavlı bir piyanoyla ne yaptığına bakın.
05:28
And I would agree.
114
328116
1251
Ve aynı fikirde olurum.
05:30
So with everything I learned, this is what I did for our brand.
115
330994
3003
Yani öğrendiğim her şeyle, markamız için yaptığım şey buydu.
05:33
I set my non-negotiables.
116
333997
1543
Pazarlık edilmeyeni belirledim.
05:35
This is the best possible practices of the supply chain.
117
335540
3253
Tedarik zincirinin mümkün olan en iyi uygulamalarıdır.
05:38
For instance, we use natural organic farming practices for our natural fibers
118
338835
4796
Örneğin, doğal liflerimiz için doğal organik tarım uygulamaları
05:43
and replacement of synthetics or virgin synthetics like polyester.
119
343673
3921
ve polyester gibi sentetiklerin veya bakire sentetiklerin ikamesi kullanılıyor.
05:47
There's many more, but they are just some of the solutions.
120
347635
3504
Çok daha fazlası var, ama bunlar çözümlerden sadece birkaçı.
05:51
This was also designed for two reasons.
121
351181
1876
Bu da iki nedenden dolayı tasarlandı.
05:53
It was designed as a kind of benchmark for my team.
122
353099
4379
Ekibim için bir tür ölçüt olarak tasarlandı.
05:57
So we had kind of goals to work to,
123
357520
1710
Çalışmamız gereken hedefler vardı,
05:59
but it was also to help educate the consumer.
124
359272
2920
ama aynı zamanda tüketiciyi eğitmeye yardımcı olmak içindi.
06:02
Most online stores, when you shop,
125
362233
2252
Çoğu çevrimiçi mağazada alışveriş yaptığınızda,
06:04
you can filter them by size, color, fit.
126
364485
2878
onları boyut, renk, uyuma göre filtreleyebilirsiniz.
06:08
But for us, we also let you filter it by attribute or material,
127
368114
3253
Ancak bizim için, etik ve estetiği aynı sohbete koymaya çalışarak
06:11
trying to put ethics and aesthetics in the same conversation.
128
371367
4713
niteliğe veya malzemeye göre filtrelemenize de izin veriyoruz.
06:17
But only once I’d implemented this -- and it took a long time to do it,
129
377582
3920
Ama bunu sadece bir kez uyguladım -- ve bunu yapmak uzun zaman aldı
06:21
and we were very proud --
130
381544
1418
ve çok gurur duyduk --
06:23
but what I also realized
131
383004
1251
ama aynı zamanda anladığım
06:24
is that we just made a better version of an existing system
132
384297
3921
bozuk olan mevcut bir sistemin daha iyi bir
06:28
which was broken.
133
388259
1251
versiyonunu yaptığımızdı.
06:30
It's the best of,
134
390345
1251
En iyisi,
06:31
but it's still take, make, use and lose.
135
391638
2794
ama yine de al, yap, kullan ve kaybet.
06:35
And so now I realized we have to add another link to that supply chain
136
395183
3295
Bu tedarik zincirine başka bağlantı eklemek, hepsini birleştirmek
06:38
and join it all together and create a circular system.
137
398519
2753
ve dairesel bir sistem oluşturmak gerektiğini fark ettim.
06:41
And by that I mean so many things.
138
401314
1627
Bununla pek çok şeyi kastediyorum.
06:42
But for an example,
139
402982
1252
Ama bir örnek olarak,
06:44
if we're going to cut a tree down and we replace it,
140
404234
2502
bir ağacı kesecek ve onu değiştireceksek,
06:46
could the replacement add more value back to the forest?
141
406736
4004
değiştirme ormana daha fazla değer katabilir mi?
06:50
What about if regenerative and organic farming practices
142
410740
2836
Ya rejeneratif ve organik tarım uygulamaları
06:53
could become the new normal,
143
413576
1543
yeni normal hâline gelirse
06:55
and each picker’s lives nourished along with the soil itself?
144
415119
3671
ve her toplayıcının hayatı toprağın kendisiyle birlikte beslenirse?
06:59
And then new links could be added for every aspect of the business.
145
419749
3170
Ve sonra işin her yönü için yeni bağlantılar eklenebilir.
07:03
What if we looked at profit and loss, for instance?
146
423795
2669
Mesela kâr ve zarara bakarsak ne olur?
07:06
What if we turn that into pay it forward?
147
426506
2294
Ya bunu ileriye doğru ödemeye çevirirsek?
07:08
What if we reimagine the concept of success?
148
428841
2878
Ya başarı kavramını yeniden düşünürsek?
07:13
They say we eat a credit card's worth of plastic
149
433096
2544
Mikroplastiklerle her hafta kredi kartı kadar
07:15
every week with the microplastics.
150
435682
2460
plastik yediğimizi söylüyorlar.
07:18
And when all is said and done,
151
438184
1960
Her şey söylenip bittiğinde,
07:20
we won't be able to eat money.
152
440186
1752
para yiyemeyeceğiz.
07:22
For me, the answer is very simple.
153
442730
1794
Benim için cevap çok basit.
07:25
The very notion of questioning everything is key,
154
445566
2294
Her şeyi sorgulama kavramı anahtardır
07:27
and being responsible for my actions as a business leader
155
447860
3045
ve bir iş lideri ve birey olarak eylemlerimden
07:30
and an individual is key.
156
450905
1418
sorumlu olmak anahtardır.
07:32
And for those that are willing to not think and rethink,
157
452323
2962
Düşünmemeye ve yeniden düşünmemeye istekli olanlar için
07:35
we have to pass legislation.
158
455285
1501
mevzuat geçirmeliyiz.
07:38
On this journey,
159
458413
1543
Bu yolculukta kıyafetlerimi
07:39
I didn't think it was very revolutionary
160
459956
2002
yapan koyunlarımla
07:41
trying to meet my sheep that made my clothes,
161
461958
2878
tanışmanın çok devrimci olduğunu düşünmedim,
07:44
but it turns out it was.
162
464877
1794
ama öyle olduğu ortaya çıktı.
07:47
Before I knew it, I was on the news,
163
467714
1793
Bilmeden önce haberlerde,
07:49
the subject of a documentary,
164
469549
1668
bir belgeselin konusuydum,
07:51
writing columns for British "Vogue."
165
471259
1793
İngiliz “Vogue” için köşe yazıyordum.
07:53
And that gives me a lot of hope.
166
473094
2002
Bu bana çok umut veriyor.
07:56
But fashion is still everything you think.
167
476097
2711
Ama moda hâlâ düşündüğün her şeydir.
07:58
It's trends, fast pace, logos, brands.
168
478850
4296
Trendler, hızlı tempo, logolar, markalar.
08:03
But to fashion something is to make something.
169
483187
2169
Bir şeyi şekillendirmek bir şeyler yapmaktır.
08:05
And that was where my passion came from.
170
485398
2794
Tutkumun geldiği yer burasıydı.
08:08
And what I've learned in this journey is if I'm going to continue to design
171
488192
3587
Bu yolculukta öğrendiğim şey, giyim tasarlamaya ve şekillendirmeye
08:11
and fashion clothing,
172
491779
1335
devam edeceksem,
08:13
I must also fashion our future.
173
493114
2252
geleceğimizi de şekillendirmeliyim.
08:15
The two things come hand in hand.
174
495366
1961
İki şey el ele geliyor.
08:18
Yes, there are technical solutions to this problem, to these problems,
175
498369
3337
Evet, bu soruna, bu sorunlara teknik çözümler var,
08:21
and I can talk endlessly about them,
176
501706
1835
biyomimikri bazlı boya ve cilalardan
08:23
from biomimicry-based dyes and finishes
177
503541
2419
rejeneratif ve geri dönüşmüş tekstillere kadar
08:26
to regenerative and recycled textiles.
178
506002
2669
onlar hakkında durmadan konuşabilirim.
08:29
And it's important. Technology is important.
179
509422
2794
Ve bu önemli. Teknoloji önemlidir.
08:32
But the other thing I've learned in this journey
180
512258
2503
Ama bu yolculukta öğrendiğim bir diğer şey de,
08:34
is that it's only when we reconnect back to the living world
181
514802
3379
ancak yaşayan dünyaya yeniden bağlandığımızda ve ona huşu
08:38
and look at it in awe and wonder and the respect that it deserves
182
518222
3254
ve merakla ve hak ettiği saygıyla baktığımızda
08:41
will true systemic change happen.
183
521517
2044
gerçek sistemik değişimin gerçekleşeceği.
08:44
And when I talk about the living world, I talk about the people and the planet.
184
524062
4462
Yaşayan dünya hakkında konuştuğumda, insanlar ve gezegenden bahsediyorum.
08:48
Box-ticking is greenwashing, and greenwashing is dangerous.
185
528566
3796
Kutu işaretlemek, yeşil aklamadır ve yeşil aklama tehlikelidir.
08:53
It's just the medicine to a symptom and not the solution to a problem.
186
533738
4630
Bu sadece bir semptomun ilacı, bir sorunun çözümü değil.
08:59
And fashion absolutely should not cost the Earth.
187
539744
2669
Ve modanın fiyatı kesinlikle Dünya kadar olmamalı.
09:03
Nature designs or fashions the most incredible designs there are.
188
543331
3754
Doğa tasarımları veya moda var olan en inanılmaz tasarımlardır.
09:07
We just simply forgot to look.
189
547085
1960
Sadece bakmayı unuttuk.
09:09
So my ask:
190
549879
1835
Bu yüzden sorum:
09:11
next time you open your wardrobes,
191
551756
2002
Bir dahaki sefer gardırobunuzu açtığınızda
09:13
instead of seeing clothes, brands, logos and perhaps your favorite dress,
192
553800
4212
kıyafetleri, markaları, logoları ve belki en sevdiğiniz elbiseyi görmek yerine
09:18
delve a little bit deeper.
193
558054
1293
biraz daha derine inin.
09:19
Go to Narnia.
194
559389
1584
Narnia’ya gidin.
09:21
And instead see the vast and unique ecosystem
195
561015
3003
Ve bunun yerine, her parçayı bireysel kılan
09:24
that makes each piece individual
196
564060
2377
geniş ve benzersiz eko sistemi
09:26
and its inherent connection to our planet
197
566479
3086
ve tüm hayatımızın bağlı olduğu
09:29
on which all of our lives depend.
198
569607
2377
gezegenimizle doğal bağlantısını görün.
09:32
Thank you.
199
572819
1293
Teşekkür ederim.
09:34
(Applause)
200
574112
4004
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7